Kaciranlar icin bir kisim AO videosu...
29 Ocak 2011 Cumartesi
Cografyada Arasaniz Bulamayacaginiz Johannesburg'da...
...siralamada arasaniz bulamayacaginiz 1 nolu seribasi.
Evet, Johannesburg'un 1 nolu seribasi Feliciano Lopez olmus.
Aman tanrim, bu nasil zayif bir ana tablo? 8 nolu seribasi da 84 numaradaki Micham Przysiezny ki, bu da durumu aciklamaya yeter. Resmen "Bedava puan dagitiyoruz" demisler ama kimse gitmemis. Misal, tam Del Potro'luk turnuva bu. Hem rakipler neredeyse Challenger seviyesinde, hem de puani yuksek. Marsel mesela gitse iyi olurmus. Ilginc...
Ustasindan Servis Dersleri
Zagreb'de Goran Ivanisevic ile Marin Cilic birlikte ciftlerde mucadele edecekmis.
Kazanirlar. Ivanisevic hala yaradana siginip 210-220 ile servis atiyor. Marin'in ise acikcasi esek kadar boyunu iyi degerlendirebildigini soyleyemeyiz. Ciftler her ne kadar file onu oyunu ve refleksleri gelistirmeye yarasa da Marin de insallah Goran ile calisma firsati yakalar da boyunun hakkini verir biraz.
Sirbistan Federasyon Savaslari- 3. Bolum
Pembe dizi gibi vallahi...
-Previously on "Federation Wars"-
Bildiginiz gibi Srdjan "Ben kendi adayimi secime sokacagim" demis ve Zivojinovic de "O koltugu kimselere vermem, daha yapacak cok isimiz var" demisti.
-New Episode-
Bizim Sircan havasini almis ve Zivojinovic tekrar secilmis. Bu haber Novak'in Davis Cup ilk turunda oynamayacagi haberi ile birlikte geliyor. Federasyon Baskani "Bu konu politik degil, takvimle ilgili. Novak gecen sen iyi sonuclar almadigi US Masters turnuvalarina yogunlasacak." demis. Zaten ilk turu Hindistan ile oynuyorlar. Novak olmadan da yuruyebilir isler.
Video: Taraftar Misiniz, Degil Misiniz?
Yine bir Ferrer videosu. 1:17'deki pankart benim bittigim andir. "Vamos Ferrer, we want extra tennis!". Yani diyorlar ki "Ferrer hemen dumduz olma, zevkli mac izleyelim".
Ayip ama yaa... Yani tamam, benim prensimin fazla taraftari olmayabilir ama boyle pankart acilir mi macta? Bu kadar hor gorulur mu benim bir karis boylu super kahramanim? Hangi oyuncu gorse morali bozulur... Yazik Ferru'ya...
Avustralya Açık: Şampiyonlar
Kızlar finali: An-Sophie Mestach def. Monica Puig 6-4 6-2
Yarın tek erkekler finali dışında sadece bir maç oynanacak. O da karışık çiftler finali. Chan/Hanley çifti, 2 numaralı seribaşı Srebotnik/Nestor çiftine karşı oynayacak. Tekerlekli sandalye maçlarından fotoğraf gelmemiş. Orada değişen bir şey yok. Kadınlarda Esther Vergeer finali 6-0 6-0 kazanmış, ona alıştık artık. Erkekler finali ise Shingo Kunieda'yı gitmiş. Onun da Vergeer'den pek eksiği yok. 6-0 6-3 ile kazanmış.
Avustralya Açık: Şampiyon Clijsters!
Kadınlar finalinde sürpriz yok. Clijsters bir set geriye düşmesine rağmen Li Na'yı 2-1 mağlup etmeyi başardı. Böylece bir grand slam'de final oynayan ilk Asyalı olan Li, bu finalden eli boş dönerken, buradaki ikinci finalinde kazanan Clijsters, Amerika Açık dışında ilk kez bir grand slam şampiyonluğu elde etmiş oldu.
Maç pek zevkli değildi açıkçası. Oyunun büyük bölümünde karşı tarafın kötü oyunu ve basit hatalarıyla şekillendi maç. İlk seti biraz ayrı tutabiliriz. Gergin başlayan Li servisini kırdırsa da genel olarak çok iyi bir set oynadı ve üst üste dört oyun kazanarak, özellikle set puanında maçın en iyi vuruşunu yaparak 6-3 ile ilk seti aldı.
Ama ikinci setin başıyla birlikte maçın tadı kaçtı. Art arda kırılan dört servis, gerginlik sonucu ortaya çıkan bir dolu basit hata... Aslında burada Clijsters kötü oynarken Li biraz rahat olabilse maçı iki sette bitirebilirdi. İkinci sette Li kötü oynamasına rağmen 3-2 öne geçmişti, ki Clijsters maçın en kötü periyodunu oynamıştı o arada kendi adına. Biraz oyununu toparlayıp Li'nin servisini kırınca çok bozuldu Çinli. Arkadan bir servis daha kırdırdı ve bir servis daha derken, bir bakmışız altı oyunluk bir seri gelmiş Kim'den. Daha sonra Li servis kırarak geri döner gibi olsa da nafile... Clijsters momentumu elden bırakmadı ve son seti de ilk iki set gibi 6-3 ile bitirerek şampiyonluğa ulaştı.
Li'nin maç sonrası röportajı her zaman olduğu gibi keyifliydi. Şu cümlesini alıntılayarak bitirelim: "It doesn't matter whether my husband is fat or skinny, handsome or ugly, i will always follow and love him."
Marsel'in Zagreb Kurası
Bu sezona dörtte sıfırla başlayan Marsel, sezonun ilk galibiyeti için Zagreb'e uçuyor. İyi bir fırsat. İkinci tura çıkması halinde bile 20 puanı cebine atacak, ki hiç de fena sayılmaz bu. İlk turdaki rakibi ise Lukas Lacko oldu. Fena oyuncu değil ama biraz da Nadal'dan aldığı 6-0'lık set sonucu son zamanlarda fazla abartıldı. Ama geçen sene burada iyi iş çıkartmıştı çeyrek final oynayarak. Üstelik yanlış hatırlamıyorsam Ivan Ljubicic'i yenmeyi başarmıştı. Zor maç olacak ama kapalı ve hızlı bir kort, eğer iyi bir servis gününde olursa Marsel maçı yakın tutmayı, belki de kazanmayı başarabilir. Sürekli kaybedecek hali yok, bir yerde kazanmaya başlayacak. Umalım ki, o zaman bu zaman olsun.
Marsel kazanırsa ikinci tur rakibi turnuvanın 3 numaralı seribaşı Guillermo Garcia-Lopez olacak. İspanyol ilk turu bye geçiyor. Marsel, Lopez'i geçen sene Rotterdam ilk turunda çok rahat yenmişti.
Dimitrov'a Ceza
Grigor Dimitrov'un geçtiğimiz sezonun sonlarına doğru Helsinki'de oynadığı bir challenger turnuvasının yarı finalinde Richard Berankis'e kaybettikten sonra hakeme fiziksel temasta bulunduğunu yazmıştık ve aldığı para cezasını belirtmiştik. Ama, bu cezadan daha fazlasının gelme ihtimali olduğunu da söylemiştik. Biraz geç de olsa o ceza geldi. Dimitrov 3 hafta ATP'nin düzenlediği turnuvalarda ceza aldı 2011 başı itibariyle. Avustralya Açık - diğer bütün grand slam turnuvaları gibi - ITF tarafından düzenlendiği için orada oynamasında bir sorun yoktu, bu yüzden Dimitrov'un cezası sezonun 1, 2 ve 5. haftaları için geçerli oldu. İlk haftada Chennai'de ana tabloya kaldığı halde oynayamayan Dimitrov, bu hafta da Johannesburg'da ana tabloya sıralaması yetmesine rağmen oynayamıyor. Haftaya Rotterdam elemeleriyle geri dönecek. 2 sene önce o turnuvada Simon'u yendiğini ve Nadal'dan set aldığını hatırlatalım.
İşin ilginç tarafı Dimitrov'un aldığı bu cezanın ATP tarafından duyurulmaması. Sezon başında aldığı ceza şimdi başka siteler tarafından yazıldı. Cezanın son haftasında. Cezaları duyurmak bu kadar zor olmasa gerek... Ayrıca ekleyelim, aldığı bu cezaya rağmen Avustralya Açık'ta elemelerden gelerek ikinci tura yükseldiği için bu hafta açıklanacak yeni sıralamada kariyerinde ilk defa ilk 100'e girmiş olacak 19 yaşındaki Bulgar oyuncu.
Video: "Sen Ağlama... Dayanamam..."
1:33'teki gözyaşları = :(
Nadal 1 ila 2,5 hafta aradan sonra antremanlara başlayacakmış...
28 Ocak 2011 Cuma
Serena'nın Dönüşü
Biliyorum, bu da biraz yılan hikayesi oldu, hatta epey yılan hikayesi oldu ama yapacak bir şey yok. Yeni haberler var ama... ABD Fed Kupası takımı kaptanı Mary Joe Fernandez, Serena'nın kendisini email atarak nisan ayındaki Fed Kupası yarı final serisinde oynamak istediğini belirtmiş. Biliyorsunuz, 2012 Olimpiyatları'nda oynayabilmek için bu yıl oyuncuların Fed Kupası'nda mutlaka maç oynamış olması gerekiyor. Ama ABD'nin yarı finali de çantada keklik değil tabii. Belçika ile oynayacaklar çeyrek finalde. Belçika Henin ve Clijsters ile gelmeyi planlıyordu, Henin tenisi bırakınca Clijsters tek kaldı ama o oynarsa bile iki tekler maçı garanti demektir, bu bile yeterli olabilir Belçika için. Wickmayer ve Flipkens'i de unutmayalım.
Ayrıca Serena'nın ayağında o bot hala duruyormuş ama şubat ayında çıkaracakmış onları.
Avustralya Açık: Finalin Adı Murray-Djokovic
Sürpriz yok, Murray finalde. Maçın bir kısmını kaçırdım, ki kaçırdığım kısım sanırım Ferrer'in en kötü oynadığı kısımdı. Zira üçüncü setin tamamını izleyemedim ve o set 6-1 ile Murray'e gitmiş.
İlk setteki Ferrer, bence Nadal maçından bile daha iyiydi ve Murray özel bir şeyler yapmayınca seti kaybetti, servis kırmayla önde olmasına rağmen. İkinci sette de aynı şekilde geçti oyun, Murray set puanı kurtardıktan sonra tiebreak'e gitti set. Ve burada inanılmaz kötü bir tiebreak çıkardı Ferrer. Arkasından sanırım bu kötü oyun üçüncü sete, hatta dördüncü sete de yansıdı. Zira dördüncü setin de başında servisini kırdırdı Ferrer. Servis kırarak sete geri dönse de tiebreak'e giden sette yine kötü bir tiebreak çıkarınca maçı kaybetti.
Açıkçası Ferrer ilk iki setteki oyununu maçın diğer kısmına da taşıyabilse muhtemelen bu maçı beş sete götürebilirdi ama öte yanda oyununu maç ilerledikçe yukarı çeken bir Murray'i de görmezden gelmek olmaz. İlk servisi oyuna girdiğinde etkili oldu Murray ama ikinci servislerden sadece %37 ile puan çıkarabildi. Ferrer gibi iyi bir return'cuye karşılık ikinci servisleri kötü olan bir Murray olunca bu yüzde sürpriz değil tabii. İki tane tiebreak kaybetti Ferrer ve maçın galibini de bu belirledi. İş tiebreak'e gelince iyi servis ve iyi servisten çıkan ucuz puanlar önemlidir ve iyi bir servisiniz yoksa tiebreak kazanmanız kolay değildir. Murray'nin ilk servisiyle Ferrer'in ilk servisindeki uçurum kadar büyük olan fark, tiebreak'te galipleri belirledi biraz da. Tabii tamamen servise bağlamak da olmaz, Ferrer normalde yapmayacağı türden kötü vuruşlar da çıkarttı ayrıca bu tiebreak'lerde.
Ferrer'i istiyorduk finale, olmadı. Ama en azından istediğimiz çekişmeli, uzun rallileri bol olan, mücadeleci bir maç aldık. 4 saate yakın bir maçtan sonra finalde bir gün fazla dinlenmiş ve az yorulmuş Djokovic'e karşı Murray'nin nasıl bir reaksiyon göstereceği merak konusu. Murray'nin geçen seneki Avustralya Açık'tan daha kötü oynadığı çok açık. Orada kesinlikle çok daha iyi bir performansla finale gelmiş ama finalde çok iyi oynayamamıştı. Bu sefer, karşısında Federer değil Djokovic olmasının da rahatlığıyla belki turnuva ortalamasının üstüne çıkabilir ama ne olursa olsun, oynadığı harika Federer maçından sonra Djokovic finalin net şekilde favorisidir. Murray'nin önceki slam finallerindeki gibi üç sette kolayca teslim olması söz konusu olmaz ama Djokovic set bıraksa da bir şekilde ikinci grand slam ve aynı zamanda Avustralya Açık şampiyonluğuna gider gibi geliyor. Göreceğiz. Pazar 10.30'da...
27 Ocak 2011 Perşembe
Tarih Tekerrurden Ibarettir
- Nadal 2008'de RG-Wimby dublesi yapti. 2009'da AO'yu kazandiktan sonra yasadigi sorunlar nedeniyle ust uste 4 slamde final goremedi.
-Federer 2009'da RG-Wimby dublesi yapti. 2010'da AO'yu kazandiktan sonra yasadigi sorunlarin da etkisiyle ust uste 4 slamde final goremedi.
-Nadal 2010'da AO'da havai fisekler patlatildigi icin ara verilen bir macta sakatlandi ve 26 Ocak tarihinde elendi.
-Nadal 2011'de AO'da havai fisekler patlatildigi icin ara verilen bir macta sakatlandi ve 26 Ocak tarihinde elendi.
- Djokovic 2007'de US Open'i finalde kaybetti. 2008'de AO'yu yari finalde Federer'i yenerek kazandi. Finalde karsisinda supriz bir isim vardi.
- Djokovic 2010'da US Open'i finalde kaybetti. 2011'de AO'yu yari finalde Federer'i yenerek kazanir..mi"?? Finalde karsisinda supriz bir isim (Ferrer) olur..mu??
Avustralya Açık: Finalin Adı Clijsters-Li
Kadınlarda Li ve Clijsters yarı final maçlarını kazanarak finale yükseldiler. Açıkçası maçı uykulu uykulu izlediğim için teknik değerlendirmeye pek giremeyeceğim ama sonuçlarda bir sürpriz olmadığını söyleyebilirim.
Wozniacki maç puanı kaçırdı Li karşısında, üstelik kendi servisinde maç için servis atarken ama bunu Wozniacki'nin maçı eliyle rakibine vermesi olarak yorumlamak yanlış olur çünkü Wozniacki baştan sonra aynı oyunu oynadı. Li ne zaman vuruş yüzdesini yukarı çekti, puan vuruşlarına giderken hatalarını azalttı, o zaman üstün duruma geçen o oldu. Maç puanıyla birlikte iyi oynamaya başlayan Li, üst üste etkili vuruşlarla servisi kırdı ve sonra bir kez daha servis kırarak ikinci seti aldı. Son sette de iyi oynayarak maçı bitirdi.
Clijsters, bugün Zvonareva karşısında bandajsız mücadele etti. Zvonareva'nın yine büyük maç fobisine girip iyi oynayamadığını düşünüyorum ama zaten buraya da çok formda gelmemişti. İstikrarlıydı sadece bu istikrarıyla rakiplerini yenmeyi başardı ama karşıda Clijsters olunca daha fazlası gerekiyordu. İkinci seti izleyemedim ama ilk setteki Clijsters iyiydi. Muhteşem değildi ama finalde favori olmasına yetecek kadardı. Li ile bu senenin başında Sydney finalinde oynamış, 5-0 öne geçtiği ilk setten sonra maçı iki sette kaybetmişti ama bu sefer 5-0 öne geçerse set falan vermeyecek tabii. Li'nin kazanmasını çok ama çok istiyorum ama maalesef pek mümkün görünmüyor. Li mental anlamda çok sağlam bir oyuncu sayılmaz ve 28 yaşında olmasına rağmen bu ilk grand slam finali olacak ve bu aşamada karşısındaki rakibinden çok daha tecrübesiz. Li'nin iyi gününde mi kötü gününde mi olacağı onun maçlarının gidişatını belirler büyük ölçüde. İyi bir Li olursa muhtemelen iyi de bir maç izleriz çünkü Clijsters'ın şu aşamadan sonra oyununu düşüreceğini hiç sanmıyorum. Clijsters da sevdiğim oyunculardan, kim kazanırsa kazansın sevineceğim ama Li'nin ayağına bir daha bu fırsat gelmeyebilir, kazanması ümidiyle...
Avustralya Açık: "Ajde" Finalde!
Harika, süper, muhteşem! Bugün Djokovic'in Federer karşısında nasıl oynadığını tarif etmek için bu kelimeler bile yetmez. Baştan sona aldı götürdü maçı, hiç şans tanımadı Federer'e ve aynı 2008 yarı finalindeki gibi set vermeden kazandı.
Her yerde Federer'in berbat oynadığı söyleniyor ve söylenecek ama ben katılmıyorum kesinlikle. Özellikle ikinci setin ortalarına kadar gayet iyiydi. 5-2 öne geçtikten sonra ikinci sette düştü biraz, ama genel olarak kötü olduğunu söylemek olmaz. "Wawrinka maçındaki oyununu görmesek inanacağız" diyenler olacaktır ama o daha birkaç post önce yazdığım gibi teniste rakiple birlikte oyununuz düşer ve yükselir. Federer o gün kötü oynayan Wawrinka'ya karşı iyi oynayınca, çok çok iyi gözüktü. Bugünkü Federer bu turnuvadaki ortalamasının altında değildi kesinlikle ama yeterli değil. Sorun burada. Artık Federer 2004-2007 arasında olduğu gibi kesin bir şekilde en iyi oyuncu değil ve ondan iyi oynayabilenler, onu yenebilen oyuncular var. Bugünkü Djokovic gibi.
Maçtan sonra "Federer devri kapanıyor mu?" geyikleri de başlayacak, biliyorum. Onun için de şunu söylemek lazım, Federer'in devri çoktan kapandı. Bu geyiğin başladığı zaman çok önceydi ve zaman geçtikçe öyle de olduğunu gördük. 2008 yılının başından bugüne bakarsak aradaki grand slam'lerde Federer, Nadal'dan az grand slam kazanmışken "Federer Devri" diye bir şeyden bahsetmek gibi saçma bir şey olamaz. "Federer-Nadal Devri" derseniz, onu anlayabilirim. Onların devri evet daha yeni yeni kapanıyor. Yani en azından ikisinin birden aynı grand slam'lerde çok iyi oynayarak finallerde sıkça karşılaşmasını beklemeyelim, karşılaşamıyorlar da zaten. 2006-2007-2008 ve 2009'un başını da sayarsak çoğu grand slam finalinde bunlar oynuyordu, artık öyle bir şey yok. İkisinden biri yine çok büyük ihtimalle finalde ama karşıda hep farklı birileri var. Bunun sebebi Federer'in artık turdaki en iyi oyuncu olmaması, onu iyi oynadığı zaman yenebilecek oyuncuların olması. Nadal ise sağlıklı olduğu zamanda bence rakipsiz ama o da sağlıklı olmayı beceremediği için onun da kötü dönemleri oluyor ve ortaya böyle bir tablo çıkıyor. Nadal tenis kalitesi olarak giderek gelişiyor ve normal bir Nadal olunca büyük ölçüde yenilmez oluyor ama Federer'in artık o dönemi geçti.
Djokovic turnuvanın favorisi konumuna geldi şu sonuçla. Yarınki Murray-Ferrer maçının favorisi Murray ama kolay maç olacağını sanmıyorum. Çoğu kişi gibi ben de Murray'nin kazanacağını düşünüyorum ama çok ağır favori değil, burada oynadığı tenis de en iyi tenisi değil ama o eşleşmeden kim gelirse gelsin finalde Djokovic karşısında underdog olacaktır. Eğer Djokovic o baskıyı yaşamazsa ve bugünkü gibi hem rahat hem konsantre olursa Murray ya da Ferrer'in onu yenmesi için çok ekstra bir tenis oynamaları gerekecek.
Son bir not: Federer de maçtan sonra kötü oynamadığını, sadece karşısında ondan daha iyi bir rakip olduğunu söyledi.
26 Ocak 2011 Çarşamba
Keske...
Bu adamin aglamasina dayanamiyorum... Cunku her
zaman aglamak icin cok hakli bir sebebi oluyor..
Nadal'in kaybettigi son slam maclarina bakiyorum da.. 2009 RG'da tendiniti vardi... 2009 US Open'da karninda yirtik vardi. 2010 AO'da tendonu yirtildi. 2011 AO'da kim bilir ne oldu...
Bugunku Ferrer maci dahil Nadal bu maclari sakat olmadan da kaybedebilirdi. Hatta bazilarini kaybedecegine neredeyse eminim. Keske bu maclari sakat olmadan ayni skorlarla kaybetseydi...
O zaman bu kadar uzulmezdik...
O zaman o sadece hatalarini gorup daha iyi oynamaya konsantre olabilirdi...
Ve en onemlisi o zaman o "Sakatlik konusmak istemiyorum, cunku sanki ne zaman kaybetsem sakat oldugum icin kaybediyormusum gibi oluyor ve ben oyle gorulmek istemiyorum." demek zorunda kalmazdi...
Not: Bir de bu adamin takviminden 26 Ocak tarihini cikartmak istiyorum. Gecen sene de bu tarihtr sakatlanmis ve havai fisekler patlamisti...
Şok: Henin Bıraktı
Facebook'ta yazmış bırakma kararını. Uzun bir yazı asmış, okumak isteyenler şöyle buyursunlar.
Ben bırakmasını bekliyordum ama bu kadar erken değil, en azından sezonun sonuna kadar oynar diye düşünüyordum. Bu senenin başında iyi de oynuyordu, Avustralya'da erken elendi falan ama öyle tenisi bıraktıracak bir durum görememiştim ben. Varmış demek ki, kendisinden daha iyi bilemeyiz. Haziran ayından bu yana yaşadığı bilek sorununun hala tam olarak geçmediğini ve bunun kendisini etkilediğini söylemiş. Özellikle çok acı çektiğini vurgulamış.
Wimbledon'ı kazanmak için geri döndüğü ikinci kariyerinde beklediğini bulamamış oldu böylece. Aslında başlangıcı harikaydı, Avustralya Açık'ta final oynamıştı ama sonra o şanssız sakatlık geldi. Dediğim gibi kendisi kendi durumunu çok çok daha iyi bildiği için bırakma kararına saygı duymaz lazım ama bana yine de çabuk pes etti gibi geldi. Şu haliyle bile iyi işler yapabilirdi ama kazanmak için geri döndüğünü, onun dışında alacağı iyi sonuçların kendisini tatmin etmeyeceğini bu kararıyla belli etmiş oldu. Hayal kırıklığı ama olabiliyor bazen böyle şeyler. Kişiliği ve tavırlarını sevmem ama oyunu her zaman farklı, zevk veren bir tarzdaydı. İlk kariyerinde aldığı 7 slam şampiyonluğu da gayet iyi zaten ama Wimbledon her zaman bir ukte olarak kalacak içinde...
Kadınlar Yarı Finalleri
Kadınlarda yarı final eşleşmeleri Wozniacki-Li ve Clijsters-Zvonareva olarak oluştu. Turnuva öncesi bu kadar açık bir tabloda ilk üç seribaşından fire verilmemesi entresan oldu. Ama benim şampiyonluk favorim ilk üç seribaşından hiçbiri değil, Li Na. Çinli harika tenis oynuyor ve özellikle yarı final maçında Wozniacki'ye kaybetmesi, en azından benim için büyük hayal kırıklığı ve ufak da olsa bir sürpriz olur. Öteki taraftaki çeyrek maçlarını izleyemedim ama Zvonareva rahat kazanmış formda Kvitova karşısında. Şöyle bir bakıyorum da, bu kadın geçen sene neredeydi, şimdi nerede? İnanılmaz bir istikrar yakaladı son 3 grand slam'dir, kendisini çok sevmem ama takdir ediyorum. Clijsters'a karşı şansı da çok az değil. Evet, Amerika Açık'ta çok fena ezildi Belçikalı'ya karşı, biliyorum ama Radwanska-Clijsters maçının özetinden gördüğüm kadarıyla Clijsters bacağında bir bandajla oynamış, ki turnuva ilerledikçe tenisindeki etkileyicilik gitti. Hani turnuvanın başında "yenilmez Clijsters" imajı vardı, artık o yok bence, ondan bahsediyorum. Gününde bir Li veya Zvonareva gayet başa baş oynayabilir Clijsters ile.
Yarı final maçları bu gece oynanacak. TSİ 03.30-04.00 gibi Wozniacki-Li maçı, arkasından da Zvonareva-Clijsters. 10.30'da da Djokovic-Federer maçının olduğunu hatırlatalım.
Güle Güle "Rafa Slam"
Nadal, Ferrer'e üç sette kaybetti ve "Rafa Slam" hayaline nokta koydu. Olabilir... Zaten çok net olarak favori de değildi bu turnuvayı kazanmak için, ben de kazanacağından şüpheliydim. Çeyrek finale gelinmesine rağmen hala 3 haftalık hastalıkla uğraşması aklımı karıştırıyordu ve bugünkü maçta bunun üstüne bir de daha maçın başında bacağından yaşadığı sorun eklenince ve karşıda da iyi oynayan bir Ferrer olunca yenilgi kaçınılmaz oldu. Sağlıklı bir Nadal olsaydı bu maçı kazanabilir miydi geyiğine girmeye pek gerek yok. Sonuçta teniste oyuncuların performansları önemli bir ölçüde rakiplerinin performansına göre şekilleniyor. Ferrer'in istikrarını tebrik etmek lazım. Yanılmıyorsam Darren Cahill turnuva öncesi "erken elenecek seribaşı" seçimini Ferrer'den yana kullanmıştı, ki Cahill'in ne kadar iyi bir antrenör olduğunu biliriz. Onu da yanıltmayı başardı. Kariyerindeki ikinci slam yarı finali bu ve hatırlatalım, hala 2011'de yenilgisi yok. Murray ile oynayacak. Onla oynadığı 5 maçın 3'ünü kazanmış ama sert kortta Murray iki maçı da almış. Çekişmeli maç olur ama buraya kadar yıpranmadan gelen Murray favoridir kanaatimce. Bugün koşamayan Nadal karşısında 40'ın üstünde winner vuran Ferrer, muhtemelen o sayının yanına bile yaklaşamayacak savunma konusunda Nadal ile beraber şu andaki en iyi oyuncu olan Murray karşısında.
Nadal'ın sakatlığına gelirsek... Ne olduğunu bilmiyoruz tam olarak, çünkü Nadal da basın toplantısında "sakatlığımla ilgili bir şey söyleyemem, çünkü ben de bilmiyorum" dedi ama sonra eklediği "sakatlıkla ilgili konuşmak istemiyorum çünkü böyle olunca kaybederken hep sakatlığımdan şikayet etmiş görünüyorum, Ferrer çok yüksek seviyede oynadı, onu tebrik etmek lazım" demesi beni işkillendirdi. Yani söylediği şey yanlış değil ama sakatlığını biliyormuş ama sırf eleştiri almamak için ne olduğundan bahsetmek istemedi, sadece "evet sakatlık sorunum var ama detaya giremem" diyerek konuyu kapattı. Umarım ciddi değildir ama basın toplantısında neredeyse ağlayacak hale gelmiş. Kortta da hiç ama hiç iyi görünmüyordu maçın başından beri. Geçen sene de böyle bir sakatlığın ardından toprak sezonu ilaç olmuştu ona, yine toprak sezonu çok uzakta değil, iyi haber bu Nadal için en azından. En basitinden bir Monte Carlo şampiyonluğuyla burada kaybettiği özgüvenin bir kısmını geri alabilir.
Diğer çeyrek final maçını da kısaca geçelim. Dolgopolov, Murray karşısında yenilmesine rağmen set almayı başardı. Maçı yarı uyanık halde izledim ve hatırladığım, Dolgopolov'un etkili vuruşları ve Dolgopolov'un basit hatalarıydı. Murray çok silik kaldı ama bu maçta zaten çok öne çıkmasına gerek yoktu. Karşısında fazlasıyla inisiyatif alan bir rakip varken ona göre oynadı, kazanacak hamleleri gereken yerde yaptı ve kazandı. Murray'nin kura şansı da yanında ve üst üste ikinci sene Avustralya Açık finali yakın gözüküyor onun için. Eğer finale çıkmayı başarıp orada kaybederse nasıl bir psikoloji içerisine girecek, onu da merak ediyorum...
Ayrıca araya sıkıştıralım, Murray, Eurosport stüdyolarında Barbara Schett'e verdiği röportajda Djokovic-Federer maçını Djokovic'in kazanacağını düşündüğünü söyledi. Geçen seneden beri Federer'e olan soğukluğu maç tahminlerine de yansıyor artık. Olası bir Murray-Federer finalinde, maç öncesi açıklamalarını merakla bekliyorum ama olmasın öyle bir final, Ferrer-Djokovic olsun!
25 Ocak 2011 Salı
24 Ocak 2011 Pazartesi
Marsel?
Marsel'den yine ses yok maalesef. Heilbronn'daki challenger turnuvasının ilk turunda biraz önce Dominik Meffert'e 6-7(5) 4-6'lık setlerle mağlup oldu. İlk sette servis kırma puanı göremedi iki taraf da. İkinci sette Marsel 2-1 öndeyken 0-40'ta 3 tane kaçırdı, sonraki oyunda kendi servisini kırdırdı, ondan sonra da maça geri dönemedi.
Marsel'in haftaya ilk 100 dışında olması garantilendi böylece. Zagreb'de ne yapacak bakalım...
Terli Adam vs Yorgun Adam
...veee kazanan terli adam oldu.
Nadal rakibine sadece 2 servis kırma şansı tanıyıp bunları çevirerek, rakibinin servisinde yakaladığı fırsatların bir kısmı harcasa da beş servis kırma şansından faydalanarak rahat rahat kazanmış maçı.
İş nedeniyle izleyemedim ama ne zaman skora baksam Nadal Cilic servislerini ısırıyordu. Servis istatistikleri de Tomic maçına göre çok daha iyi; %73. Ortalama ilk servis hızı 183 km, ki bu onun için iyi.
Cilic ise istediği performansı ortaya koyamamış anlaşılan. Servis yüzdeleri düşük kalmış zaten. O yorgundu ama Rafa da terliydi işte. Nadal ile ilgili bugün göze çarpan başka bir değişiklik de maça babasının tişörtüyle çıkmasıydı çocuğun.
Nadal rakibine sadece 2 servis kırma şansı tanıyıp bunları çevirerek, rakibinin servisinde yakaladığı fırsatların bir kısmı harcasa da beş servis kırma şansından faydalanarak rahat rahat kazanmış maçı.
İş nedeniyle izleyemedim ama ne zaman skora baksam Nadal Cilic servislerini ısırıyordu. Servis istatistikleri de Tomic maçına göre çok daha iyi; %73. Ortalama ilk servis hızı 183 km, ki bu onun için iyi.
Cilic ise istediği performansı ortaya koyamamış anlaşılan. Servis yüzdeleri düşük kalmış zaten. O yorgundu ama Rafa da terliydi işte. Nadal ile ilgili bugün göze çarpan başka bir değişiklik de maça babasının tişörtüyle çıkmasıydı çocuğun.
Ekleme: Nadal her ne kadar "tişörtümde sorun yok" dese de dün antremanda Nike yetkililerine tişört hakkında şikayette bulunurken görülmüş.
İçine bir Rafa daha girer...
Eklemeler, Notlar
Dolgopolov macinin son setini izledim, bir kac not aktarayim dedim.
Spiker surekli Dolgopolov Jr dedi ama degil. Jr degil yani, olmamasi lazim. Eskiden adi babasinin adi olan Oleksander'di. O zamanlar Jr eklentisini kullaniyordu, ama sonradan ismini Alexandr olarak degistirdi. Yani su an ismi babasiyla ayni degil, o nedenle Jr eklentisini de epeydir gormuyoruz isminin sonunda.
Bir de Dolgopolov'un kortta cok hizli ve hareketli oldugu konusuldu. Ama bu surekli boyle degil. Onu bir de yolculuktan hemen sonra izleyin. O Amerika'da gordugumuz "ya hep, ya hic" oyunlari genelde bu yolculuklar sonrasinda ortaya cikiyor. Kipirdamak bile istemiyor cunku Dolgo.
Bunun haricinde Soderling ayagindan sakatlik yasamis macta. Hic uzulmek istemesem de malesef uzuldum. Deliyim, evet...
"Veee Benim Prens David'im..."
Russell bana havale ettiginden beri cok iyi bakiyorum David'e. Oyle ki adam 10 grand slamden sonra ceyrek finale gitti.
Macin ilk setini uykudan kafami kaldirip izleyemedim. O yuzden Ferrer bu seti 1 break farkla kaybetmis. Maci izlemeye basladigimda herkes Raonic'in servislerini konusuyordu.
Ikinci set itibari ile Ferrer de returnlerini konusturmaya basladi. Ferrer servisleri genelde rahat geciyordu ve Ferrer Raonic servislerinde en azindan topa dokunmak konusunda gayet basariliydi. Hatta soyle aciklayalim; Raonic bu maca kadar 3 macta 83 ace kaydederken, bu macta sadece 15 ace atabildi. Servis yuzdesi %61'di gerci ama hizi dusunuldugunde ace sayisi yine de cok az. Buna ragmen macin sonuna kadar ikinci servislerini cok iyi kullandi, belirtmek lazim. Ama iste "Ferrer'in dokundugu toplarin yarisi iceri dusse..." seklinde hesap yapilirsa, cikan sonuc daha iyi anlasilabilir. Cunku Raonic rallilerde bir Ferrer ayarinda degil henuz. Hatta tercihen rallide bile degil zaten; ozellikle kendi servis oyunlarinda iki vurus sonra fileye kosuyor. 70 kusur kez fileye gitti zaten mac boyunca.
Ferrer ikinci seti aldiktan sonra ucuncu setin basinda epey zorlandi kendi servis oyunlarinda. 4 kez falan servis kirma puani cevirdi. Ama ondan sonra Raonic oyle bir servis oynu oynadi ki... Oyle. yani.. Maci kaybettiginden daha cok uzulmesi lazim o servis oyununu oynadigina. Izlerken utandim. Zaten cok basit hata yapiyordu ama bu servis oyununda is acinasi bir hale geldi.
Son sete de Raonic kendi servis oyunlarini camur gibi oynayarak basladi. Ferrer iki break one gecti ve hemen civitti, hemen... Bir break geri verdiyse de kendini toparladi ve maci bitirdi.
Ferrer maci bitirince Dolgopolov'dan bile cok sevindi. Grand slam turnuvalarindaki silik sonuclarindan sonra moral bulmustur biraz.
"Her Seye Ragmen" Ozel Odulu
Gonullu olarak calistigim takimlara acik bir yarismada "against all odds" diye bir odul vardi. Her seye ragmen, yani tum zorluklara ve imkansizliklara ragmen vazgecmeyenlere verilen bir odul.
Bu yil AO'da kisisel olarak bu odulu Dolgopolov'a veriyorum.
Turnuva baslamadan once "Kan hastaligi olan ve kortta zorlanan birisi grand slam formatinda ne kadar ilerleyebilir ki?" demistim. Ilerledi. Tsonga ile 5 setlik mac oynadi; "bitti artik pili" dedim. Turnuvada set vermeyen, servis gucu herkesin malumu Soderling'i de yendi bugun. 5 sette hem de. Mac 2,5 saat surmus ama olsun, uzun yine de bence. Belki Dolgopolov'un kazanmis olmasi ceyrek final macinin heyecanini azaltti ama olsun, su sonucla bile turnuvayi kazanmis kadar sevindirdi beni Dolgopolov.
23 Ocak 2011 Pazar
Marsel Takibi
Blogu sayesinde artik Marsel'i bulmak daha kolay. Kendisi onumuzdeki hafta Almanya'da Heilbroon Open Challenger turnuvasinda olacak. Kurasi surada.
Meffert ve Bemelmans daha once yendigi isimler. Ama wild card ile son anda tabloya dahil olup ortaligi karistiran Golubev ceyrek icin zor lokma tabi.
Bu turnuvanin bir baska onemi de Marsel'in Zagreb'deki kaderi uzerinde etkisi olacak olmasi. Soyle ki Marsel orada 1. alternatif. Turnuvadan birisi cekilirse sorun yok, ana tabloda zaten. Ama inadim inat diyen ve su saate kadar cekilmeyen oyuncular inatlarinda israrci olurlarsa o zaman Marsel'e eleme yollari gozukuyor ki Cuma gunu hala Almanya'da olursa elemelere katilmasi iyice zorlasacak.
Avustralya Acik 7. Gun
Bayanlardan baslayalim.
Bugun bayanlarin mesai yukunu Kuznetsova ve Schiavone cekti diyebiliriz. Onlarin harcadigi uzun zamanin aksine diger maclar oldukca hizli sonuzlanmis. Sharapova bol bol basit hata yaptigi maci 62-63 ile kaybedince Petkovic ceyrek finale giden isim oldu. Ceyrekteki rakibi ise Azarenkayi kolay gecen gecen senenin yari finalisti Na Li. Icimden bir ses Li!nin ayni basariyi tekrar edecegini soyluyor. Diger 4. tur eslesmesinde ise yorgun savasci Schiavone ile oynama hakkini Wozniacki kazandi. AO onceki kotu performansina ragmen turnuvada cok rahat ilerliyor Wozniacki.
Erkeklerde de cekismesiz bir gun geride kalirken 4. seti goren tek mac ilginctir ki Federer-Robredo maci oldu. Ilginc diyorum cunku bu mac kagit uzerinde tablonun alt tarafinda 4. tur goren isimlerden en zayif olani ile en guclu olaninin maciydi. Russell'in dedigine gore Federer kotu oynamis, Robredo oyun rallilere girdiginde Federer ile basa bas mucadele etmis, 3. sette de tonla servis kirma sansini comertce harcamis. Yani 5 setlik mac bile olabilirmis aslinda. Diger maclarda ise cekismeli gecmesi beklenen Berdych-Verdasco maci, Verdasco'nun ayagindaki kirigin da (ki ameliyat olmasi gerekebilirmis) etkisiyle 3 sette bitiverdi. Stan the Man, backhand gosterisi yaptigi macta Roddick'i cok rahat gecti. Roddick'ten daha iyi servis atti ve rakibinin servis oyunlarini surekli zorladi. Djokovic de, slamlerin ilk haftasinda surekli yan kortlarda 5 setlik maclardan geri donmesiyle meshur Almagro'ya sans tanimadi. Bu tarafta ceyrek finaller Berdych-Djokovic ve Wawrinka-Federer (2011 namagluplarinin maci) seklinde olustu.
4:44
Avustralya Açık'ın web sitesindeki istatistiklere göre Kuznetsova-Schiavone maçının toplam süresi bu.
6 maç sayısı harcadı Kuznetsova son iki RG şampiyonunun sert zemindeki kapışmasında ve kazanan Schiavone oldu. Francesca'nın bu turnuvada daha önce sakatlık sorunu da yaşadığı düşünülürse inanması güç bir sonuç.
Her iki oyuncuyu da tebrik ediyoruz mücadelelerinden ötürü.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)