Memphis'ten başlayalım. Bu senenin başında Auckland'de ilk ATP finalini oynayan ve ilk ATP şampiyonluğunu kazanan John Isner, Memphis'te kariyerinin ikinci finaline yükseldi. Güzel kurası da ona yardımcı oldu. Çeyrek finalde Karlovic'i 2, yarı finalde de Petzschner'i 3 sette geçti. Tabii bunlar küçümsenecek oyuncular değil, ama Memphis'in 500 puanlık bir turnuva olduğunu göz önüne alırsak gayet makul rakipler. Isner'ın finaldeki rakibini belli edecek maç ise şu anda oynanıyor, Ernests Gulbis ve Sam Querrey arasında. Gulbis, bu turnuvadaki yarı finaliyle, 2006'dan bu yana ilk ATP yarı finalini gördü. Querrey ise, çeyrek finalde geçen hafta San Jose'de çok yakın geçen maçta kaybettiği Roddick'i burada 3 sette devirmeyi başardı. İlk seti 6-3 Querrey kazandı. İkinci sette de servis kırma avantajı Amerikalı tenisçide.
Marsilya'da bu hafta epey renkli ve keyifli bir turnuva oldu izleyebildiğim kadarıyla. Fransız oyuncuların yoğun ilgisi vardı. Monfils, Tsonga, Benneteau, Simon, Llodra, Rufin, Serra, Ouanna, Recouderc, Guez, Clement ve Roger-Vasselin gibi ağır bir kadrosu vardı Fransızların. Eh haliyle, yarısı Fransız olan turnuvanın finalinin 2 Fransız arasında oynanacak olmasına şaşmamalı. Şaşılması gereken nokta, bu iki Fransız'ın Monfils, Tsonga ve Simon gibi oyuncular olmaması... Geçen yıl burada final oynayan Llodra, üst üste ikinci finaline ulaştı Marsilya'da. Rakibi Benneteau olacak. Llodra çeyrek finalde turnuvanın 1 numarası Soderling'i yendi. Benneteau ise, çeyrekte Monfils, yarıda Tsonga'yı eledi. Eğer Tsonga, Benneteau'yu yenmeyi başarabilseydi, geçen seneki finalin tekrarı olacaktı.
Buenos Aires'ten Nalbandian'ın çekildiği haberini vermiştik. O çekilmeyle birlikte Albert Montanes, maç oynamadan yarı finale yükselmiş olmuştu. Diğer çeyrek finallerde de bir sürpriz olmadı. Ferrero, Ferrer ve Monaco maçlarını kazanarak yarı finale yükseldiler. Yarı finalin ilk maçı şu an Ferrero ile Monaco arasında oynanıyor. Geçen hafta Costa do Sauipe'yi kazanan Ferrero, yarı finalde ilk seti 6-2 ile alarak rahat bir galibiyet sinyali verdi. Lakin ikinci sette 5-2'lik Monaco üstünlüğü bulunuyor, 3 setlik bir maç olacaktır muhtemelen. İkinci yarı finalde Montanes ve Ferrer karşı karşıya gelecek. Ferrer'in bu maçı, üstüne de şampiyonluğu kazanacağını düşünüyorum.
Kadınlarda, ufak turnuvadan başlayalım, yani Bogota'dan. Öncelikle, 1 numaralı seribaşısı Gisela Dulko olan turnuvanın, WTA Tour takvimindeki olayını çözemedim. Challenger turnuvalarında falan 1 numaralı seribaşı olamayan raketler burada seribaşı. Zahlahova, Kerber gibi... 2 numaralı seribaşı Carla Suarez Navarro burayı kazanır artık diyordum, ilk turda elendi. Ona dair ümitlerim de yok artık. Arada birkaç sürpriz galibiyet çıkarsın, onlarla mutlu olurum. 1 numara Dulko, yarı finalde Kerber'e iki sette kaybetti. Kerber'in finaldeki rakibi ise yarı finalde turnuvanın 8 numaralı seribaşısı olan Parra Santonja'yı mağlup eden 20 yaşındaki Mariana Duque Marino. Marino, Bogota doğumlu, yani burası onun evi, onun finale çıkmasına yardımcı olmuştur muhakkak. Yaşı da geç sayılmaz, belki daha yakından tanıma fırsatı buluruz kendisini ileride.
Bu hafta erkekler turnuvasına da sahiplik eden Memphis'in kadınlar ayağında ise, finalde Maria Sharapova ile Sofia Arvidsson oynayacak. Sharapova turnuvanın 1 numaralı seribaşı ve finale kadar zorlanmadan çıktı. Arvidsson, turnuvanın çeyrek finalinde 2 numaralı seribaşı ve ev sahibi Melanie Oudin'i çok rahat geçti. Arvidsson'un elemelerden geldiğini de ekleyelim. Etkileyici bir hafta İsveçli için, ama Amerika için evi diyebileceğimiz Sharapova'nın kolay bir şekilde kupaya ulaşması kuvvetli ihtimal gibi gözüküyor.
Haftanın en prestijli turnuvası ise Dubai'deydi. İlk 10'dan 8 oyuncunun olduğu turnuvada şampiyonluk, geçen sene olduğu gibi yine Venus Williams'a gitti. Finalde Vika Azarenka'yı 2 sette mağlup etti Amerikalı. Burada dikkat çeken 3 farklı nokta daha vardı; Pavlyuchenkova'nın çeyrek final, Sharar Peer'in yarı final oynaması. İkisinin biletini de Venus'ün kestiğini belirtelim ayrıca. Özellikle, Peer'in bu turnuvada yaşadıkları tenis gündeminin ana konusuydu hafta boyunca. Geçen sene turnuvaya katılmak için vize alamayan Peer, bu sene özel davetle geldi buraya, maçlarını da güvenlik sebebiyle merkez kort dışında oynadı sürekli. Yarı finalde Venus ile "court 2"de oynadı mesela. İki bakış açısı var karara; birincisi, Dubai'daki turnuva yetkilileri Peer'e bir mesaj gönderiyor, sen gelmek istersen buraya, biz de sana bunları yaparız gibisinden. İkincisi, bir mesaj amacı yok, sadece merkez kortta yaşanabilecek tatsız olaylara ve protestolara karşı Peer korunmak istendi. Ancak, güvenlik önlemleri sadece bununla sınırlı değildi. Peer, verdiği röportajda 20-25 korumayla dolaştığını söyledi. Peer'in coach'u da yazdığı blog'da, Peer ile otellerinin ayrıldığını yazdı. Güvenlik önlemlerini anlayabiliyorum ve hak verebiliyorum. Ama, bunu yaparken amaçlanan neydi, onu kestirmek çok kolay değil. İlk ihtimal, çoğu kişiye daha yakın geliyor tabii, ama ben ortada kaldım... Son dikkat çeken şeyse, elemelerden gelen Regina Kulikova'nın oynadığı çeyrek finaldi. İlk turda Kirilenko, ikinci turda Voegele'ye toplamda 6 oyun verdi sadece Kulikova. Üçüncü turda da çok uzun bir maçın ardından 3 sette Kuznetsova'yı yendi. Çeyrek finalde ise, Agnieszka Radwanska karşısında ilk seti aldı, ama gerisi gelmeyince rüya sona erdi...