20 Şubat 2010 Cumartesi

Kule İkinci Finalinde

Bu haftanın turnuvalarında yavaş yavaş sona geliniyor artık. Erkeklerde ve kadınlarda 3'er turnuvayla geçildi takvimin 7. haftası. An itibariyle, bazılarında finaller belirlendi, bazılarında da yarı finaller oynanıyor...

Memphis'ten başlayalım. Bu senenin başında Auckland'de ilk ATP finalini oynayan ve ilk ATP şampiyonluğunu kazanan John Isner, Memphis'te kariyerinin ikinci finaline yükseldi. Güzel kurası da ona yardımcı oldu. Çeyrek finalde Karlovic'i 2, yarı finalde de Petzschner'i 3 sette geçti. Tabii bunlar küçümsenecek oyuncular değil, ama Memphis'in 500 puanlık bir turnuva olduğunu göz önüne alırsak gayet makul rakipler. Isner'ın finaldeki rakibini belli edecek maç ise şu anda oynanıyor, Ernests Gulbis ve Sam Querrey arasında. Gulbis, bu turnuvadaki yarı finaliyle, 2006'dan bu yana ilk ATP yarı finalini gördü. Querrey ise, çeyrek finalde geçen hafta San Jose'de çok yakın geçen maçta kaybettiği Roddick'i burada 3 sette devirmeyi başardı. İlk seti 6-3 Querrey kazandı. İkinci sette de servis kırma avantajı Amerikalı tenisçide.

Marsilya'da bu hafta epey renkli ve keyifli bir turnuva oldu izleyebildiğim kadarıyla. Fransız oyuncuların yoğun ilgisi vardı. Monfils, Tsonga, Benneteau, Simon, Llodra, Rufin, Serra, Ouanna, Recouderc, Guez, Clement ve Roger-Vasselin gibi ağır bir kadrosu vardı Fransızların. Eh haliyle, yarısı Fransız olan turnuvanın finalinin 2 Fransız arasında oynanacak olmasına şaşmamalı. Şaşılması gereken nokta, bu iki Fransız'ın Monfils, Tsonga ve Simon gibi oyuncular olmaması... Geçen yıl burada final oynayan Llodra, üst üste ikinci finaline ulaştı Marsilya'da. Rakibi Benneteau olacak. Llodra çeyrek finalde turnuvanın 1 numarası Soderling'i yendi. Benneteau ise, çeyrekte Monfils, yarıda Tsonga'yı eledi. Eğer Tsonga, Benneteau'yu yenmeyi başarabilseydi, geçen seneki finalin tekrarı olacaktı.

Buenos Aires'ten Nalbandian'ın çekildiği haberini vermiştik. O çekilmeyle birlikte Albert Montanes, maç oynamadan yarı finale yükselmiş olmuştu. Diğer çeyrek finallerde de bir sürpriz olmadı. Ferrero, Ferrer ve Monaco maçlarını kazanarak yarı finale yükseldiler. Yarı finalin ilk maçı şu an Ferrero ile Monaco arasında oynanıyor. Geçen hafta Costa do Sauipe'yi kazanan Ferrero, yarı finalde ilk seti 6-2 ile alarak rahat bir galibiyet sinyali verdi. Lakin ikinci sette 5-2'lik Monaco üstünlüğü bulunuyor, 3 setlik bir maç olacaktır muhtemelen. İkinci yarı finalde Montanes ve Ferrer karşı karşıya gelecek. Ferrer'in bu maçı, üstüne de şampiyonluğu kazanacağını düşünüyorum.

Kadınlarda, ufak turnuvadan başlayalım, yani Bogota'dan. Öncelikle, 1 numaralı seribaşısı Gisela Dulko olan turnuvanın, WTA Tour takvimindeki olayını çözemedim. Challenger turnuvalarında falan 1 numaralı seribaşı olamayan raketler burada seribaşı. Zahlahova, Kerber gibi... 2 numaralı seribaşı Carla Suarez Navarro burayı kazanır artık diyordum, ilk turda elendi. Ona dair ümitlerim de yok artık. Arada birkaç sürpriz galibiyet çıkarsın, onlarla mutlu olurum. 1 numara Dulko, yarı finalde Kerber'e iki sette kaybetti. Kerber'in finaldeki rakibi ise yarı finalde turnuvanın 8 numaralı seribaşısı olan Parra Santonja'yı mağlup eden 20 yaşındaki Mariana Duque Marino. Marino, Bogota doğumlu, yani burası onun evi, onun finale çıkmasına yardımcı olmuştur muhakkak. Yaşı da geç sayılmaz, belki daha yakından tanıma fırsatı buluruz kendisini ileride.

Bu hafta erkekler turnuvasına da sahiplik eden Memphis'in kadınlar ayağında ise, finalde Maria Sharapova ile Sofia Arvidsson oynayacak. Sharapova turnuvanın 1 numaralı seribaşı ve finale kadar zorlanmadan çıktı. Arvidsson, turnuvanın çeyrek finalinde 2 numaralı seribaşı ve ev sahibi Melanie Oudin'i çok rahat geçti. Arvidsson'un elemelerden geldiğini de ekleyelim. Etkileyici bir hafta İsveçli için, ama Amerika için evi diyebileceğimiz Sharapova'nın kolay bir şekilde kupaya ulaşması kuvvetli ihtimal gibi gözüküyor.

Haftanın en prestijli turnuvası ise Dubai'deydi. İlk 10'dan 8 oyuncunun olduğu turnuvada şampiyonluk, geçen sene olduğu gibi yine Venus Williams'a gitti. Finalde Vika Azarenka'yı 2 sette mağlup etti Amerikalı. Burada dikkat çeken 3 farklı nokta daha vardı; Pavlyuchenkova'nın çeyrek final, Sharar Peer'in yarı final oynaması. İkisinin biletini de Venus'ün kestiğini belirtelim ayrıca. Özellikle, Peer'in bu turnuvada yaşadıkları tenis gündeminin ana konusuydu hafta boyunca. Geçen sene turnuvaya katılmak için vize alamayan Peer, bu sene özel davetle geldi buraya, maçlarını da güvenlik sebebiyle merkez kort dışında oynadı sürekli. Yarı finalde Venus ile "court 2"de oynadı mesela. İki bakış açısı var karara; birincisi, Dubai'daki turnuva yetkilileri Peer'e bir mesaj gönderiyor, sen gelmek istersen buraya, biz de sana bunları yaparız gibisinden. İkincisi, bir mesaj amacı yok, sadece merkez kortta yaşanabilecek tatsız olaylara ve protestolara karşı Peer korunmak istendi. Ancak, güvenlik önlemleri sadece bununla sınırlı değildi. Peer, verdiği röportajda 20-25 korumayla dolaştığını söyledi. Peer'in coach'u da yazdığı blog'da, Peer ile otellerinin ayrıldığını yazdı. Güvenlik önlemlerini anlayabiliyorum ve hak verebiliyorum. Ama, bunu yaparken amaçlanan neydi, onu kestirmek çok kolay değil. İlk ihtimal, çoğu kişiye daha yakın geliyor tabii, ama ben ortada kaldım... Son dikkat çeken şeyse, elemelerden gelen Regina Kulikova'nın oynadığı çeyrek finaldi. İlk turda Kirilenko, ikinci turda Voegele'ye toplamda 6 oyun verdi sadece Kulikova. Üçüncü turda da çok uzun bir maçın ardından 3 sette Kuznetsova'yı yendi. Çeyrek finalde ise, Agnieszka Radwanska karşısında ilk seti aldı, ama gerisi gelmeyince rüya sona erdi...

19 Şubat 2010 Cuma

Haiti İçin Bir Kez Daha

Avustralya Açık'ın başlangıcından bir gün önce Rod Laver Arena'da, Roger Federer önderliğinde "Hit for Haiti" adı verilen ve kısa bir süre önce büyük bir felaket yaşayan Haiti'ye destek verme amacı güden yardım organizasyonu, bu kez daha da şaşalı bir şekilde 12 Mart'ta boy gösterecek.

Rod Laver Arena'da Novak Djokovic, Rafael Nadal, Roger Federer, Andy Roddick, Serena Williams, Samantha Stosur oynamıştı dönüşümlü olarak. O maç bir çiftler maçı olarak planlanmıştı ve maçta da neredeyse hiç efor sarf etmemişti oyuncular, kendilerini haklı olarak yormamak için. Bu kez Indian Wells turnuvası sırasında 12 Mart'ta "Hit for Haiti" organizasyonu düzenlenecek. Oynayacak olan isimler ise -sıkı durun- Roger Federer, Rafael Nadal, Pete Sampras ve Andre Agassi... Tabii, bu yardım organizasyonu yine turnuva sırasında düzenleneceği için özellikle Federer ve Nadal, kendilerini yormayacaklardır. Genelde, bu tarz özel maçlarda yarı ciddiyet-yarı geyik gibi güzel bir karışım olur ama turnuva münasebetiyle tahminimce tamamen geyik olacaktır oynanacak maç veya maçlar. O konuda da henüz bir bilgi yok zaten, karşılıklı mı oynayacaklar, yoksa bir çiftler maçı mı yapacaklar... Belli değil bunlar. Sampras ve Agassi'yi karşılıklı izlemek isterim ama, kendilerini yorma gibi bir tasaları olmadan güzel puanlar izletebilirler...

Nalbandian Ümitsiz Vaka

Geçen senenin tamamını sakatlıkla geçirdikten sonra, bu senenin başında geri dönüş planları yapan 30 yaşındaki Arjantinli raket David Nalbandian, Auckland'de yapacağı geri dönüşü de sakatlığı sebebiyle ertelemişti. Avustralya Açık'ta oynamayan Nalbandian, sezonun başlangıcından yaklaşık 1.5 ay sonra bu hafta kendi ülkesindeki turnuvada, Buenos Aires'te oynadı. Daha doğrusu oynuyordu...

İlk turda İtalyan Potito Starace'yi 2 sette devirmeyi başaran Nalbandian, ikinci turda Gimeno-Traver karşısında 3 sette kazanabildi (final setinde tie-break'i 9-7 ile aldı). Çeyrek finalde cuma günü Albert Montanes karşısına çıkacaktı ki, yaklaşık 1 saat önce Arjantin kaynaklı bir tenis sitesinden Nalbandian'ın turnuvadan çekildiği haberi geldi. Nalbandian'ın sakatlığı ciddi olsa gerek ki, aynı haber Nalbandian'ın Indian Wells'ten önce dönemeyeceğini de söylüyor. Son zamanlarda Nadal'ın kariyeri bitiyor mu geyikleri dönerken, Nalbandian kaçırılıyor. 2000'li yıllarda her daim zirveye oynayan ve grand slam'lerde önemli başarılar elde eden, 2005'te Shanghai'daki Masters Cup finalinde Roger Federer'i 5 setlik epic bir maç sonrası yenen, Latin Amerika'nın en önemli tenis figürlerinden David Nalbandian'ın sonu sanki geliyor gibi. Umarım ben yanılırım da, en azından birkaç sene daha izleyebiliriz bu adamı...

Marsel'in 2 Aylık Programı

- ATP Dubai 500 (22-28 Şubat, elemelerden)
- Davis Cup (İrlanda'ya karşı, 5-7 Mart)
- Bosna-Hersek Challenger (8-15 Mart, ana tablodan seribaşı olarak)
- Miami Masters (22 Mart-4 Nisan, elemelerden)
- ATP Houston 250 (5-11 Nisan, elemelerden)
- Monte Carlo Masters (12-18 Nisan, elemelerden)

Not: Bosna-Hersek'teki challenger'de seribaşı olması; Miami, Houston ve Monte-Carlo'da eleme oynaması %100 değil şu an için, ama çok büyük ihtimal olduğu için öyle yazdım...


Bir Can Üner Röportajı

Birkaç gün önce Sports-Central'da Mert Ertunga köşesinde, Marsel İlhan'ın antrenörü olan Can Üner ile bir röportaj - tabii İngilizce - gerçekleştirdi. Marsel'in kişiliğini, coach'u Can Üner ile ilişkisini, gelecekteki hedeflerini görmek, anlamak açısından gayet güzel bir röportaj. Şuradan göz atabilirsiniz yazı-röportaja;


Mert Ertunga'yı tanımayanlar da olabilir, kısaca özetleyelim. Kendisi eski bir profesyonel Türk tenis oyuncusu. Davis Cup'ta çok defa oynamış, tenisi bıraktıktan sonra da Davis Cup takımının kaptanlığını yapmış, daha sonra da Amerika'da okul takımlarında görev yapıp, defalarca ödüller toplamış, Türk tenisinin değerli isimlerinden biri. Fazla göz önünde olmadığından bilinmiyor Erhan Oral veya Can Üner gibi. Bu iki isimle aynı jenerasyondan zaten.

Şu röportaj üzerine söylemek istediğim şeyler var aslında, ama uzun zamandır Marsel ile ilgili daha geniş çapta bir şeyler yapmak var kafamda. Uzun bir yazı dizisi tarzı... Ama o iş için birazcık insider bilgilere ihtiyaç olduğu için hala kağıt üzerindeki bir proje olarak duruyor. Üzerine düşeceğim ama mutlaka en kısa zamanda...

16 Şubat 2010 Salı

Yine Murray...

Gün geçmiyor ki Andy Murray ile ilgili olumsuz bir haber daha medyaya yansımasın... Bu akşam Eurosport'un internet sitesine Murray'nin, bu hafta Marsilya'da oynanan turnuvadan çekilmesiyle ilgili bir haber girildi. Konu ise, Murray'nin turnuvaya adını yazdırıp, son anda turnuvadan çekilmesi...

Şimdi, bu alışık olduğumuz bir olgu. Her zaman top 10 oyuncuları, ekstra dinlenmek için bu tarz ufak turnuvalardan çekilebiliyorlar. Özellikle Federer'in bunu sıkça yaptığına aşinayız. Ama, Murray'nin Marsilya'dan çekilirken yaptıkları, veryansın eden turnuva direktörünü haklı çıkartan cinsten. Murray, geçen sene de bu turnuvaya adını yazdırmış, yine son anda çekilme kararı almıştı. Bu sene yine adını yazdırdı ve turnuva direktörü Jean-Francois Caujolle'ye göre, 1 hafta önce Murray, bir çiftler oyuncusu olan kardeşi Jamie ile birlikte turnuvada çiftlerde oynamak istediğini söyleyip wild-card rica etmiş, Caujolle de bu wild-card'ı vermiş. Sadece birkaç gün önce tam 5 tane otel odası istemiş ve bu isteği de yerine getirilmiş. Ve son anda Murray, dinlenmek istediği için turnuvadan çekildiğini belirtmiş. Tabii turnuva direktörü Caujolle, röportajın sonunda biraz da kuyruk acısıyla, Murray ATP'den ceza almalı diyerek biraz abartmış ama söyledikleri doğruysa, büyük oranda haklı olduğunu söyleyebiliriz...

Bu hafta açıklanan yeni sıralamada Murray 4 numaraya düşerken, Nadal 3 numaraya yükseldi ayrıca. Dipnot olarak bu bilgiyi de geçelim...

14 Şubat 2010 Pazar

Federer Etiyopya'da




Haftanın Finalleri

ATP'de 3, WTA'de 2 olmak üzere, bu hafta toplam 5 turnuva vardı. Hepsinde final eşleşmeleri belli oldu, hatta bir tanesinde şu an final karşılaşması oynanıyor. Kısaca değinelim...

Haftanın en prestijli turnuvası olan ve Marsel İlhan'ın da mücadele ettiği ABN AMRO Rotterdam'da final karşılaşması İsveçli Robin Soderling ve 2. turda 6-4'lük iki setle Marsel İlhan'ı mağlup eden Mikhail Youzhny arasında oynanacak. Youzhny'nin yarı finalde dün Djokovic'e karşı oynadığı ve 2 tie-break sonucunda kazandığı maçın büyük bölümünü izledim. Oyunundan etkilendiğimi söyleyebilirim. Geçtiğimiz sezon US Open sonrası Tokyo'da bir final oynamıştı uzun aradan sonra, şimdi bir kez daha final oynayacak. Zamanında kendisinden çok büyük şeyler beklenen bir oyuncuydu, şimdi artık 27-28 yaşında ve grand slam'lerde büyük başarılar kazanması (yarı final, final gibi) çok zor gözüküyor; ama bu onun iyi performans gösterdiğinde bu tarz turnuvaları kazanmasına engel değil. Yarı finaldeki rakibi olan Djokovic'in kendi standartlarının altında kalması da büyük etkendi tabii, Youzhny'nin bu final başarısında. Finalin diğer ismi Soderling ise, ilk turda Serra'ya kaybettiği ilk setin ardından, rakiplerine set vermedi. Ayrıca, çeyrekte Benneteau ve yarıda Davydenko'ya karşı çok iyi maçlar çıkarttı. Geçtiğimiz sene yakaladığı çıkış sırasında kendisinin hep abartıldığını düşünüyordum, ki bu seneye de Chennai ve Avustralya Açık'ta ilk tur yenilgileriyle başlamıştı. Lakin bu Rotterdam turnuvası onun kendine gelmesi açısından önemliydi. Ben hala kendisinin top 10 oyuncusu olduğunu düşünmüyorum, ama İsveçli'nin 'indoor hard' kortlarda turdaki en iyi oyunculardan biri olduğunu gerçeğini de kabul etmek gerekiyor.

San Jose'de 1 ve 2 numaralı seribaşları Andy Roddick ile Fernando Verdasco finalde karşılaşacak. İki oyuncu da yarı final maçlarını 3 sette kazanabildiler ve özellikle Roddick, vatandaşı Sam Querrey karşısında çok zorlandı. İlk seti 6-2 kaybettikten sonra, art arda 2 tie-break kazandı Roddick ve finale çıkmayı güçlükle başarabildi. Roddick'in maç boyunca tek bir servis kırma şansı dahi yakalayamadığını da söyleyelim. Verdasco ise, Avustralya Açık'ta Novak Djokovic'e karşı ilginç bir psikolojiyle oynayan Denis Istomin'i mağlup etti 3 sette. Istomin'in ilk ATP Tour yarı finali oldu bu. Ama ben kendisinde gelecek vaat eden önemli bir profil göremiyorum.

Toprak kortta düzenlenen Costa da Sauipe'de Lukasz Kubot fırtınası vardı hafta boyunca. Klasmanın 56 numarası olan 28 yaşındaki Polonyalı, hem teklerde hem de çiftlerde finale yükselme başarısını gösterdi. Ve bunu çok ama çok zor şekilde yapmayı başardı. Neden mi? Perşembe günü yağmur dolayısıyla Brezilya'da hiçbir maç oynanamadı. 2. tur maçını o gün oynayacak olan Kubot'ın maçı, haliyle cuma gününe kaldı. Cuma sabahı önce 2 numaralı seribaşı Albert Montanes'i 6-2 6-2 ile geçti Kubot. Ardından çiftler çeyrek finalini partneri Marach ile 6-3 6-1 kazandı. Son olarak da akşam seansında tekler çeyrek finali maçını oynadı ve İtalyan Fognini'yi 6-3 6-1 ile geçmeyi başardı. 1 günde 3 maç ve kaybettiği oyun sayısı sadece 12... Gerçekten inanılmaz. Cumartesi gününe, cumadan kalan 3 maçın yorgunluğuyla giren Kubot, tekler yarı finalinde Andreev'e karşı ilk seti 6-2 kaybetmesine rağmen, maçın geri kalanında çok iyi bir oyun ortaya koyarak maçı 3 sette almayı başardı. Yine arkasından çiftler yarı finali için korta çıktı ve onu da 2 sette kazanmayı başardı. Kubot'un tekler finalindeki rakibi, turnuvanın 1 numaralı seribaşı Juan Carlos Ferrero olacak. Dünyanın eski 1 numarası olan Ferrero, dün 30. yaş gününü kutladı Carlos Berlocq'a karşı kazandığı çeyrek final maçı sonrası. Ferrero, cuma gününü Kubot'dan farklı olarak tek maçla geçti ve dün de wild-card'la yarı final gören Ricardo Mello karşısında fazla kortta kalmadan kazandı. Favori Ferrero kağıt üzerinde, ama buralara kadar ne şekilde geldiği ortada olan Kubot'un kazanması da sürpriz olmayacaktır. Çiftler finalinde ise, Kubot/Marach çifti, 2 numaralı seribaşı olan Cuevas/Granollers çiftine karşı mücadele edecekler.

Bu hafta WTA'deki 2 turnuvadan 1'i olan Paris'te finalde Dementieva ile Safarova karşı karşıya gelecek. Dementieva, yarı finalde Oudin karşısında, Safarova da Pennetta karşısında ilk seti kaybettikten sonra maçlarını kazanmayı başardılar. Finale yükselmeyi başaran iki oyuncu da sevdiğim, beğendiğim oyuncular. Öğleden sonrası için iyi bir alternatif, bu final maçını izlemek. Hafta boyunca turnuvayı yayınlayan Eurosport, final maçını da veriyor tabii...

Yazının başında, şu an final maçı oynanıyor dediğimiz turnuvada, Pattaya City'de, turnuvanın 1 numaralı seribaşı olan Vera Zvonareva ilk seti 6-4 ile kazanmış durumda, Tamarine Tanasugarn karşısında. Haftanın en arka planda kalan turnuvasıydı diyebiliriz sanırım bu turnuva için. Genç umutlardan Sesil Karatantcheva yarı final oynadı burada, o dikkat çekiciydi. İpek'in eski çiftler partneri Shvedova yine diğer bir yarı finalistti, ki Zvonareva'ya karşı oynadığı yarı finalde set almayı da başardı.

Haftanın finalleri;

Rotterdam / Robin Soderling-Mikhail Youzhny
San Jose / Andy Roddick-Fernando Verdasco
Costa da Sauipe / Juan Carlos Ferrero-Lukasz Kubot
Paris / Elena Dementieva-Lucie Safarova
Pattaya City / Vera Zvonareva-Tamarine Tanasugarn (Zvonareva 6-4 3-2*)