6 Aralık 2011 Salı

Veee Kazananlar....

Kategoriler:

Yılın en iyi erkek oyuncusu: Djokovic
Süpriz olmadı. 3 slam ve 5 masters sahibi olarak zaten önemli ödüllerin yarıdan fazlasına el koydu bu sezon.

Yılın en iyi kadın oyuncusu: Kvitova
Wimbledon ve sezon sonu trunuvası şampiyonu. Farklı zeminlerde şampiyonluğu var ve özellikle kapalı sert kortlarda 21-0 gibi müthiş bir grafiği yakaladı. Eski nesil oyuncuların sakatlık sorunları yaşadığı sezonda yeni nesildeki en güvenilir isim olarak göze battı.

Yılın en çok geliştirme gösteren erkek oyuncusu: Djokovic
Geçen sene yılı slam finali ile kapatmasına rağmen bu yıl bu kadar ezici bir grafik yakalayacağını kimse tahmin etmiyordu.

Yılın en çok geliştirme gösteren kadın oyuncusu: Kvitova
Geçen sene slam yarı finali vardı. Bu sene tüm kortlarda var olmasının yanında yaşıtlarına da net bir üstünlük kurabilmeyi başardı.

Yılın en iyi grand slam turnuvası: US Open

Yılın en iyi erkekler maçı: Nadal - Djokovic US Open
Skor olmasa bile tenis kalitesi açısından doyurucu bir finaldi. Alınan bazı puanlar hala akıllardadır.

Yılın en iyi kadınlar maçı: Date Krumm - V. Williams Wimbledon 2. tur maçı
Biri sakat, biri veteran iki oyuncunun 1990'ları hatırlatan çekişmeli ve zevkli mücadelesiydi.

Yılın en iyi erkek çiftler takımı: Bryan/Bryan

Yılın en iyi kadın çiftler takımı: Huber/Raymond

Yılın en centilmen erkek oyuncusu: Nadal
Kort içi ve kort dışını en iyi ayırabilen oyunculardan. Rekabetçilik başka, centilmenlik başka şeydir.

Yılın en centilmen kadın oyuncusu: Radwanska ve Stosur
WTA denen cadı kazanında ikisinin de bir hatasını görmedik, bu bile yeterli :)

Yılın olayı: Djokovic'in dominasyonu

Yılın coachu: Kotyza
"Panikcan" Petra Kvitova'nın panzehiri. İnanılmaz sakin ve tatlı görünen bir insan. Yanına oturulası...

Yılın Davis Kupası oyuncusu: Ferrer
Görevden kaçmayan takım oyuncusu. Bu kupada toprakta mağlubiyet yüzü görmedi.

Yılın Fed Kupası oyuncusu: Kvitova
Özellikle kapalı sert kortlarda takımın en güvenilir ismi.

Almagro Blogluyor...

Almagro aynen bizler gibi mütevazi bir blog açtı geçenlerde. Şu aralar hevesle yazıyor, ama İspanyolca...

Son postu Davis Cup'a katılmaması hakkında. Tipinden beklenmeyecek şeyler söylemiş. Okumaya değer.

5 Aralık 2011 Pazartesi

True Grand Slam 2011 Ödülleri

Not: Bu post oylama bitene kadar blogda en üstte kalacak, yanlış anlaşılma olmaması için bunu açıklama gereği duydum. Blog güncellenmiyor sanılmasın...

Geçen seneden biraz daha erken açıyoruz oylamayı sabredemeyip. 5 Aralık Pazartesi akşam 21.30'da oylamaya son verip, saat 22 sularında da kazananlara dair bir post atacağız. 5 günlük bir süre mevcut yani. Dileyen haftasonu oynanacak Davis Kupası'nı bekler, dileyen hemen kullanır oylarını.

Kategoriler:

Yılın en iyi erkek oyuncusu: ?
Yılın en iyi kadın oyuncusu: ?
Yılın en çok geliştirme gösteren erkek oyuncusu: ?
Yılın en çok geliştirme gösteren kadın oyuncusu: ?
Yılın en iyi grand slam turnuvası: ?
Yılın en iyi erkekler maçı: ?
Yılın en iyi kadınlar maçı: ?
Yılın en iyi erkek çiftler takımı: ?
Yılın en iyi kadın çiftler takımı: ?
Yılın en centilmen erkek oyuncusu: ?
Yılın en centilmen kadın oyuncusu: ?
Yılın olayı: ?
Yılın coachu: ?
Yılın Davis Kupası oyuncusu: ?
Yılın Fed Kupası oyuncusu: ?

Davis Kupası: Şampiyon İspanya!

Davis Kupası'nın son gününde sürpriz olmadı ve Nadal, Del Potro'yu yenerek İspanya ile 4. şampiyonluğunu kazandı. İspanya'nın 21. yüzyılda kazandığı 5. şampiyonluk oldu bu, ki takımın 20. yüzyılda şampiyonluğu söz konusu değil. (teniste de istatistikleri "yüzyıl" tandansında verince iyice tarihçi zannetmeye başladım kendimi ama neyse)

Kesinlikle beklenenden daha zor geçti maç. Ama bir o kadar da keyifliydi. Nadal'ın ilk oyunda Del Potro'nun çift hatalarıyla servis kırmasından sonra 7 oyun üst üste kaybetmesi şaşırtıcıydı. Del Potro, cuma günkü 5 saatlik maçın ardından beklenmedik şekilde iyi başlamıştı ve Nadal da hiç iyi gözükmüyordu. Del Potro'nun atak yapmasına çok müsait toplar atıp sette toplam 19 winner yedi. Öte yanda kendisi sadece 3 winner vurabilirken savunmada da zayıf kaldı.

İkinci setin de ilk oyununda servis kırdırdı. Del Potro'nun servis kırdıktan sonra 40-0'dan verdiği oyun bana göre maçın dönüm noktalarından en önemlisiydi. Çünkü Del Potro'nun maçın başında yakaladığı momentum öyle bir momentumdu ki, orada kaybetmese ona maçı bile kazandırabilirdi. Resmen arkasına bile bakmadan seriye bağlamış, dört nala koşan at gibiydi. Orada biraz karakter göstermeyi başaran Nadal (nihayet) o seti kafa kafaya oynamayı başardı. 5-4'te servis karşılarken oynadığı oyun ve henüz ilk set puanında seti hanesine yazdırması da bu yılki karakterine tam ters bir görüntüdeydi. Nadal bu sene kritik puanları her zaman olduğu gibi iyi oynayamıyordu ama yılın sonunda bunu çok önemli bir noktada başardı ve iyi puanları sadece arada bir değil, arka arkaya dizerek oynamayı başardı ki bu da bu maçın kilidi çözen noktalarından biriydi onun adına.

Daha sonra Del Potro'nun düşüşü ve Nadal'ın özellikle servis oyunlarında coşarak puan kaybetmeden yürümesi ve 6-1 aldığı set... Dördüncü sete de o momentumla girdi ama Del Potro da inanılmaz mücadelesini sürdürerek geriden gelerek sete ortak oldu ve hatta öne geçmeyi başardı. Maçın ikinci kilit noktası da burada geldi. 5-3'te set için servis atan Del Potro 30-15 öndeydi ve sadece iki puana ihtiyacı vardı ama üst üste üç puan kaybederek (servis kırma puanında, tam olması gerektiği yerde yine büyük oynayan bir Nadal vardı, onu da belirtmemiz gerekiyor) servisini kırdırdı. Nadal 6-5'te şampiyonluk için servis atarken servisi kırdırsa da açıkçası tiebreak'i kazanacağına çok emindim, ki beklediğimden ezici bir üstünlükle 7-0 ile, puan bile vermeden aldı ve şampiyonluğu İspanya'ya getirdi.

İspanya 2000'de ilk şampiyonluğunu almıştı Costa, Ferrero, Moya ve Correjta'lı jenerasyonla. 2004'te bunlara Nadal da eklenerek bir harman oluşturdukları ikinci şampiyonluk gelmişti. 2008, 2009 ve 2011'de ise Nadal, Ferrer, Verdasco ve Lopez'in getirdiği şampiyonluklar söz konusuydu. Ama artık işleri o kadar kolay gözükmüyor. 29 yaşındaki Ferrer takımı bıraktığını açıkladı. Lopez de aynı şekilde çok büyük ihtimalle son Davis Kupası serisi olduğunu söyledi bunun, ki o 30 yaşında. Nadal da seneye olimpiyat senesi olduğundan Davis Kupası oynamayacağını söyledi. Bu durumda geriye Verdasco kalıyor. O da çok genç sayılmaz açıkçası, 28 yaşına geldi. (elimizde büyüdü kereta dimi? aslında hala büyümedi pek, forever şaklaban) Ve tabii nedense son senelerde hemen hemen hiç tercih edilmeyen halihazırda dünya 10 numarası Nicolas Almagro. Muhtemelen seneye Almagro ve Verdasco'nun liderliğinde gidebildiği yere kadar gidecek İspanya. İlk turda toprakta (toprağı seçeceklerini varsayıyorum) Kazakistan'a karşı bu isimlerle kazanmaları kolay gözüküyor. Arkadan Rusya-Avusturya galibi söz konusu ki bu da geçilebilir Granollers, Almagro, Verdasco ve Marc Lopez'li takımla. Yine de şampiyonluğu alamayacakları kesin gibi. 2012'de de Rafa 27 yaşının içinde olacak ve Ferrer'siz onun da o yaştan sonra takımı tek başına sırtlaması pek mümkün gözükmüyor. İspanya için son 11 yılda süper jenerasyonla 5 şampiyonluk geldi ve bence bu son kurşunlarıydı, tadını çıkarsınlar...

Arjantin'i unutmayalım. 4. kez finalde kaybettiler son 10 yılda. Nalbandian ve Del Potro'ya baktığımda seneye daha da iyi oynayabileceklerini görüyorum açıkçası. Monaco keza toparlıyordu senenin sonuna doğru. İspanya'nın aksine seneye daha da iyi olabilirler. Özellikle Del Potro biraz daha form bulursa neler yapabileceğini çok iyi biliyoruz. Seneye eğer Nalbandian ve Del Potro oturup Olimpiyatlar'dan ziyade Davis Kupası'na odaklanma kararı alırlarsa kesinlikle çok ciddi şansları var kazanmak için. İlk turda Almanya deplasmanı kolay değil ama eğer onu geçerlerse çeyrek, yarı ve finali kendi evlerinde oynayacaklar gibi gözüküyor, ki bu harika bir avantaj olabilir onlar için...