20 Mart 2010 Cumartesi

Sunrise'da Simon Yeniden Doğdu

Bu tarz klişeleşmiş başlıkları hep Türk medyası atacak değil ya, bir kere de biz atalım, dimi? :)

Eylül 2009'da Bangkok'da kazandığı şampiyonluğun ardından düşüşe geçmişti Simon. Ekim ayına kadar ilk 10'daki yerini muhafaza etmesine rağmen, art arda oynadığı turnuvalarda pek tatmin edici sonuçlar alamayınca yılı ilk 10'un dışında kapatmıştı. Bu seneye de sakatlık sorunlarıyla başladı. Hatta, Avustralya Açık'tan sakatlığı sebebiyle son anda çekilip Marsel İlhan'ın da yolunu açan oydu. 2010'a Marsilya'da oynadığı turnuvayla giriş yaptı ama Olivier Rochus'e karşı oynadığı maçta set alamadan kaybetti. Ardından Dubai'de de Baghdatis'e kaybetti ilk turda yine set alamadan. Geçtiğimiz hafta ilk turunu bye geçtiği Indian Wells'te elemelerden gelen Brian Dabul karşısında da set alamadan elendi. Tabii tüm bunlar olurken, sıralamada da 21. basamağa kadar geriledi Fransız. Burada konuyu kesip, başka bir yere atlayalım.

Indian Wells ve Miami Masters turnuvaları mart ayında arka arkaya oynanan 2 turnuva. İkisi de iki hafta sürüyor. Indian Wells'te ikinci haftayı göremeyen tenisçiler içinse, alternatif bir challenger turnuvası yaratılmış durumda: Sunrise Challenger. 125.000 dolar ödüllü bu turnuva, bir challenger turnuvasının sahip olabileceği en yüksek para ödülü miktarına sahip. Puan açısından da 250'lik bir ATP turnuvasına yakın sayılır. Sunrise Challenger, California'ya birkaç saatlik mesafede olan Florida'da oynanıyor. Indian Wells'te ilk turlarda elenen oyuncular da buraya katılıyor haliyle, Miami Masters'a kadar maç pratiğini koruyabilmek adına. Indian Wells'in ilk turlarında, her turnuvada olduğu gibi sürpriz şekilde erken elenen önemli isimler oluyor tabii. Bunlar Sunrise Challenger'a katılıyor ve bu turnuva, bir challenger turnuvasından çok, 250 puanlık bir ATP turnuvasına benziyor. Bu sene Stepanek, Simon, Chardy, Mayer ve Gasquet gibi isimler bu turnuvada mücadele ediyor. Stepanek, ikinci turda genç yetenek Leonardo Mayer'e mağlup oldu; ancak yazının başlığına konu olan Gilles Simon yoluna devam ediyor...

Uzun süreden bu yana oynadığı maçlarda, bırakın galibiyeti, set bile alamayan Simon için, yeniden doğuş turnuvası oldu, bu challenger turnuvası. 2 numaralı seribaşı olduğu turnuvanın ilk turunda Richard Gasquet'i -evet, bir challenger'da Simon-Gasquet maçı oluyor ilk turda, yanlış görmediniz, yanlış duymadınız- geçti 6-4 6-4 ile. İkinci turda da iyi bir sert kort oyuncusu olan Starace'yi 1 set geriden gelip mağlup etmeyi başardı. Çeyrek final maçında Jan Hajek ile karşılaşan Simon, ilk setini 6-3 aldığı maçı, rakibinin çekilmesiyle kazandı. Yarı finalde Giraldo ile oynayacak Simon. Finalde de Leo Mayer-Flo Mayer galibiyle. Turnuvayı kazanması zor gibi görünmüyor. Geçen sene Miami'de 4. tur oynayan Simon'un oradaki puanlarını koruması ve hatta geliştirmesi adına, önemli bir moral ve özgüven depolayabilir bu şampiyonluk ona...

Del Potro Miami'de de Yok

Sağ el bileğindeki tendinit sebebiyle Avustralya Açık'tan bu yana korta çıkamayan Juan Martin Del Potro, Miami'de geri döneceğini deklare etmişti. Lakin, Miami Masters'ın başlamasına sayılı günler kala buradan da çekildiğini açıkladı Del Potro, Arjantin'in Ole gazetesine göre. Henüz hazır değilmiş. Arjantinli en son Avustralya Açık'ta Marin Cilic'e karşı 5 setlik bir maç oynamıştı. Sakatlığı sebebiyle Davis Cup ve Indian Wells'i kaçıran Del Potro, bundan sonra toprak kort sezonu için kendini hazırlayacak. Monte Carlo Masters'a da katılmayacağını önceden açıklamıştı Del Potro. Barcelona'da geri dönebilir.

Turnuvada Nikolay Davydenko, Maria Sharapova ve Dinara Safina da sakatlıkları sebebiyle mücadele edemeyecek diğer ünlü raketler olarak öne çıkıyorlar.

Indian Wells'te Finale Doğru

Epeydir yazmadık turnuva üzerine, takipte olmamıza rağmen. Turnuvada son 2 güne girilmişken bir özetin faydası olacağını düşündük.

Erkeklerde dün oynanan çeyrek final maçlarında Roddick ve Soderling; rakipleri Robredo ve Murray'i set vermeden geçti. Roddick, bir türlü geçen sezon Wimbledon'da yakaladığı havayı bir daha yakalayamadı. Turnuvalarda yine belli noktalara çok rahat geliyor tabii ama top oyunculara karşı büyük sıkıntılar yaşadığı muhakkak. Burada da yarı finale gelene kadar çok zorlu bir rakiple karşılaşmaması onun avantajına oldu. De Bakker, Melzer ve son olarak da Robredo'yu mağlup etti. Yarı finaldeki rakibi olan Soderling çok daha zor bir rakip olacak onun için. İsveçli dün gece oynanan çeyrek final maçında harika oynayarak Murray'i yendi 6-1 7-6(4)'lık setlerle. Maçı baştan sona üstün götürdü ve kontrolü hiç elinden kaybetmedi. Puanları sürekli forehand'iyle domine etti, az basit hata yaptı ve Murray'nin kalkanını çok zorlanmadan kırdı. 5-4'te maç için servis atarken 30-0'ı da yakalamıştı aslında Soderling, ancak arkasından 1 çift hata, 2 de kolay smacı değerlendiremeyince servis kırarak geri döndü İskoç. Tiebreak'te yetemedi ama.

Erkeklerde diğer çeyrek final maçları önceki gün tamamlanmıştı zaten. Diğer yarı final eşleşmesinde Nadal ile Ljubicic karşılaşacak. Nadal, turnuvada şu ana kadar Soderling ile birlikte en etkili görünen isim. Nadal ve Soderling ikilisi arasındaki husumeti - her ne kadar o husumetten pek bir eser kalmamış olsa da, aralarının iyi olduğu pek söylenemez - hatırlayabiliriz bu turnuvada tekrar. Finalde karşı karşıya gelmeleri muhtemel görünüyor. Nadal ayrıca çiftlerde Marc Lopez ile birlikte finale yükseldi. Finalde dünya 1 numarası olan Nestor/Zimonjic çiftiyle oynayacaklar. 2 gün sonra California'dan Miami'ye 2 kupayla da geçebilir Nadal, kupasız da.

Kadınlarda final Wozniacki ile Jankovic arasında oynanacak. Wozniacki, yarı finalde çocukluk arkadaşı Radwanska'yı 2 sette geçti. Danimarkalı bu galibiyetle birlikte şu an 4. basamağında bulunduğu WTA klasmanında önümüzdeki hafta açıklanacak sıralamada 2. sıraya yükselmeyi de garantiledi. Jankovic, uzun zamandan beri ortalarda pek gözükmüyordu. Bu turnuva onu kendine getirebilir belki. Yarı finalde ilk 10'un yeni ismi Sam Stosur'u mağlup etti Jelena. Wozniacki bu turnuvada pek tatmin edici bir tenis oynamasa da final maçında favorim.

Cumartesi programı;

Nadal-Ljubicic (tsi 21.00)
Roddick-Soderling (arkasından)
Kadınlar çiftler finali (00.30'dan önce değil)
Erkekler çiftler finali (03.00'dan önce değil)

17 Mart 2010 Çarşamba

Gündemden #1

Geçtiğimiz hafta sonu Haiti için düzenlenen yardım gecesinden ve yaşananlardan herkesin haberi vardır. Bilmeyenler için özetleyelim. 90'ların en önemli tenis figürlerinden Agassi ve Sampras, bu yardım organizasyonunda karşı takımlarda oynadılar. Maçın bir safhasında, Sampras servis atmadan önce ortada geyik dönerken, Agassi'nin yürüyüş şeklini taklit etti. Agassi, bunun üstüne Sampras'ın cimriliğine gönderme yaparak - tabii kendisine göre, şu ünlü kitabında da yazmış Sampras'ın cimriliği üzerine - ortamı biraz gerdi. Ardından, Sampras, çok hızlı bir şekilde olmasa da servisi kortun ters tarafında duran Agassi'nin üzerine vurdu. Tabii, bir gösteri maçı olduğundan ortamın gerginliği belli bile olsa, gülümsemeler vardı. Kort içinde de geçiştirdiler bu olayı anında. Maçtan sonraki gün Agassi, ESPN'e konuşmuş ve yaptığının yanlış olduğunu, Sampras'tan özür dilediğini de söylemiş. Agassi'nin kötü bir niyetle söylediğini sanmıyorum onu; ortam şen şakrak iken, arada pek düşünmeden söylenmiş bir söz olarak algıladım ben, ki kendisi de işin tadını kaçırdığını, biraz abarttığını belirten cümleler kurmuş. Tatlıya bağlanmış olması güzel.

Nikolay Davydenko, California'daki ilk maçında Gulbis'i yendikten sonra, 3. turda Troicki ile oynayacağı maça çıkmayacağını açıklamıştı, sol el bileğindeki kırık sebebiyle. Sakatlığın, geçtiğimiz ay Rotterdam'da oynanan turnuvada, Soderling ile karşılaştığı yarı final maçında meydana geldiği açıklandı. MR çekilmiş ve Davydenko'nun söylediğine göre, toprak kort sezonunu kaçırması gibi bir ihtimal bile varmış. 1 ay kaçıracağı zaten kesin şu an. Bence, daha fazlası muhtemel gözüküyor.

2009 Amerika Açık'ta şampiyonluk kazandıktan sonra iyi sonuçlar alamayan Kim Clijsters, Indian Wells'te de 3. turda kaybetti (Avustralya Açık'ta kaybettiği Petrova'ya). Clijsters maç sonrasında, oynamayı planladığı turnuva sayısını arttırmayı düşünmediğini söylemiş. Bunu yapması gerekse bile yapamayacağını belirtmiş, ailesi üzerindeki yükümlülükleri sebebiyle. Geri dönüşünün sebebinin de zaten bir şey ispatlamak olmadığını, tenisi sadece kendisi istediği için oynadığını söylemiş. Basın toplantısını bitiriş şekli de ironik. Clijsters, basın toplantılarını genelde uzun tutan biri olarak, bu yaptığı basın toplantısını "Jada'nın saat 7-8 gibi uyuması lazım. Şu an orada saat kaç bilmiyorum. Belki de cevaplarımı kısa tutmalı ve Jada'ya bakmaya gitmeliyim." diye esprili bir yaklaşımla sonlandırmış.

Vaidisova Bırakmış

Tennis.com'dan Matthew Cronin'in haberi. 20 yaşındaki Çek oyuncu Nicole Vaidisova, tenis kariyerine nokta koymuş. Vaidisova, bundan 2-3 yıl önce ilk 10'un içinde yer alan, grand slamlerin tozunu atan bir raketti; ancak sonrasında sakatlıklardan ve formsuzluktan sonra tenisten tamamiyle kopmuştu. Geçtiğimiz sene çok az maç oynamıştı ve sıralamada da pek iç açıcı bir pozisyonda değildi. Bu sene de birkaç maç oynadı, ama artık bırakma kararı almış. Yenilmekten bıktığını söylüyormuş. Ha bir de, Radek Stepanek ile evlenecekmiş. Stepanek, bu seneye en facia giriş yapan oyunculardan biri erkekler turunda, bu kadar yüksek sıralamada olup da... Vaidisova, virüsü bulaştırdı mı acaba Radek'e, ne dersiniz?

14 Mart 2010 Pazar

Szavay, Wozniacki ve Chakvetadze





Indian Wells - Erkeklerde 2. Turdan Sonra

Erkeklerde, kadınlarda olduğu gibi ilk 2 tur maçları tamamlanamadı henüz. Tablonun alt tarafında 2. tur maçları tamamlandı; üst tarafta ise 2. tur maçları bu akşam oynanacak. Tablonun alt tarafında dün oynanan maçların üstünden geçelim önce, sonra üst taraftaki kurayı yorumlarız.

Nikolay Davydenko'nun çeyreğinden başlayalım. Sakat dendi, hazır değil dendi, ilk maçında Gulbis sürprizine kurban gider dendi; ama olmadı. Geçtiğimiz hafta Memphis'te ilk tur şampiyonluğunu kazanan Gulbis karşısında 6-4'lük iki setle galip geldi Davydenko. Maça hızlı başlayan taraf Gulbis'ti aslında; ama ilk 3-4 oyundan sonra Davydenko açıldı, servisleri rayına soktu. Agresif oynayan Gulbis de kendi ortalamasının bile çok üzerinde basit hata yapınca, iyi servis attığı bir günde bile 3 kez servisini kırdırdı Davydenko'ya. Maçın sonlarında geri dönmek için ufak bir şansı olsa da, Davydenko soğukkkanlığını koruyarak buna izin vermedi. Davydenko'nun 3. turdaki rakibi olan Troicki, ilk maçını Cuevas karşısında 1-0'la kazandı. Yanlış duymadınız, 1-0'la. Cuevas, sakatlığı sebebiyle maçı 2. oyunun ilk puanından sonra bıraktı ve Troicki sadece 4 dakika kortta kalarak bir üst tura geçti. Dün Gulbis karşısında medical time-out kullanarak turnuva öncesinde çıkan sakatlık haberlerini bir anlamda doğrulayan Davydenko karşısına dinlenmiş olarak çıkmak Troicki'ye bir şans yaratabilir belki. Bu çeyrekteki diğer 3. tur eşleşmesi Berdych ile Verdasco arasında oynanacak. Berdych, Serra'yı 3 sette; Verdasco, elemelerden gelen Ramon Delgado'yu 2 sette geçti. Verdasco'yu ben yine hiç beğenmedim ama. Ben Verdasco'yu aylardır beğenmiyorum ya, neyse.

Bir alt çeyrekte geçtiğimiz hafta Amerika Davis Kupası takımı için birlikte mücadele eden Isner ile Querrey karşılaşacak. İki oyuncu da set bırakmadı maçlarında ve iki oyuncu da çok formda. Ama Isner'in form grafiği, Querrey'in bir adım daha önünde. Isner'in kazanacağını düşünüyorum. Altta ise Ancic ile Nadal oynayacak. Bu turnuvayla birlikte geri dönen iki oyuncu diyebiliriz. Aslında, Nadal'ınki tam geri dönüş sayılmaz; sadece 1.5 aylık bir ara verdi ama Ancic 1 yıllık aranın ardından kortlara geri döndü bu sezon. İlk birkaç ay, 2-3 future ve challenger turnuvasında oynayıp pek iyi sonuçlar alamamıştı. Buraya da PR kullanarak geldi. İlk iki turu geçip Nadal'ın karşısına dikilmesini hiç beklemiyordum. İlk turda Reynolds, ikinci turda Benneteau'yu ilk seti kaybettiği maçlarda yenmeyi başardı. Sakatlığın ardından ilk kez kortlara çıkan Rafa hakkında konuşmak için çok erken. Dünkü maçta inanılmaz bir rüzgar vardı ve kortta iki oyuncu iyi oynamaktan çok, topu sağ salim bir şekilde karşı kortun içerisine düşürmeye, servislerini ne şekilde olursa olsun oyuna sokmaya çalıştılar. Nadal 6-4 6-4 ile kazandı. İlk sette 5-1'den sonra üst üste 3 oyun kaybettiği periyotta feciydi; onun dışında maçı kazanmasına yetecek kadar oynadı. Ama bazı puanlarda hareketlerinin ve reflekslerinin yetersizliği görüldü. Bu maça mahsus bir durumdur belki de, ilerleyen maçlarda açılabilir. Bekleyip göreceğiz. Ancic ve Querrey/Isner maçları hareketliliğini, hızını test için güzel fırsatlar. 3 oyuncu da agresif, sert oynamayı seviyorlar ve muhtemelen normalden fazla koşmak zorunda kalacak olan Nadal'ın buna nasıl bir reaksiyon vereceğini göreceğiz.

Erkeklerde turnuvanın ilk sürprizi ise, Guillermo Garcia-Lopez'den geldi. 3 hafta önce Marsel'in 2 sette çok rahat geçtiği Garcia-Lopez, bu sezona harika giren Cilic'i 7-6 6-0 ile geçerek büyük sükse yarattı. Nadal'ın maçı başlayana kadar ilk seti izlemiştim ve Garcia-Lopez gerçekten iyi oynuyordu. İlk sette servis kırarak öne geçti 6-5 ile Cilic ama 30-30'da inanılmaz bir voleyi kaçırdı, arkasından servis kırdırdı, arkasından tiebreak'i kaybetti. İzleyemediğim ikinci sette de bu travmanın ardından performansı bir hayli düşmüş olsa gerek, bagellenerek Indian Wells'e veda etti. Kıssadan hisse; Marsel, Cilic'i yenebilir... Garcia-Lopez'in rakibi, Brezilyalı Thomaz Bellucci. Bellucci, aslında bir toprak kort spesyalisti, ama sertte de çok kötü değildir; üstelik ilk maçını da oynamadan kazandı Moya karşısında. Moya, ayağındaki sakatlığı sebebiyle maça çıkamayacağını bildirdi yetkililere. Bir altta, Ferrero-Monaco eşleşmesi görülüyor. Bu ikili bu sezon toprak kortta iki kez oynadı ikisinde de galip çıkan Ferrero'ydu. Üstelik Ferrero, toprak kort dışında çim ve sert kortta da gayet iyi oynarken, Monaco'nun toprak dışındaki performansı pek iç açıcı değil. Ferrero ve Bellucci sevdiğim, desteklediğim oyunculardır. Hem mantığım, hem gönlüm ikisinin 4. turda karşı karşıya geleceklerini söylüyor. Çeyrek final tahminim ise Ferrero.

Djokovic'in çeyreğinde de ilginç işler oldu. Djokovic, dün gece Mardy Fish ile oynadı. Çok geç olduğu için izleyemedim ama sabah kalkıp skoru gördüğümde birkaç saniye duraksadım. Djokovic maçı kazanmış ama ikinci seti 6-0'la kaybetmiş. Tabii, kazandığı iki setin skorunun 6-1 ve 6-2 olduğunu da belirtmek lazım. Kadınlarda olur böyle skorlar çok da, erkeklerde pek alışık değiliz. Djokovic, 2 numara olduğundan beri kötü oynuyor; ama ona rağmen bu seneki grafiği kağıt üstünde ortalama devam ediyor. Kendini toparlamazsa işi zor ama, bunun farkına varması gerek. 3. turda Kohlschreiber ile oynayacak, ki Kohlschreiber, Djokovic'e sürpriz yapmayı sever. Geçen sezon Roland Garros'da 3 sette yenmişti Djokovic'i Alman. Bu çeyreğin diğer ucunda Gilles Simon, elemelerden gelen Arjantinli Brian Dabul'a kaybetti. Simon bu sene oynadığı maçlarda henüz set kazanmayı başaramadı. Sezonu da geç açmıştı zaten sakatlığı sebebiyle, sanırım hala tam anlamıyla hazır değil. Dabul'un rakibi, 2. turda 17'lik Ryan Harrison'ı iki sette geçen 32'lik Ljubicic olacak.

Sadece ilk tur maçlarının oynandığı tablonun üst tarafına da şöyle bir göz atalım. En fazla dikkatimi çeken şey, Soderling'in zor kurası. 2. turda Korolev ile oynuyor; 3. ve 4. turda sırasıyla Feli Lopez ve Tsonga muhtemel rakipleri. Tsonga da Soderling de çok güvenilir adamlar değil. Bu çeyrekten kim gelirse gelsin şaşırmamak lazım. Murray'nin kurası da çok kolay değil. Çeyrek finale kadar; Seppi, Andreev, Karlovic, Ferrer ve Blake gibi raketlerle oynama ihtimali bulunuyor. Ama, Avustralya Açık sonrası oynadığı tek turnuva olan Dubai'de ikinci turda kaybeden Murray'nin işi sıkı tutup burada bir sürprize mahal vermeyeceğini tahmin ediyorum. Üstelik geçen sene burada final oynamış ve koruması gereken 600 puanı varken (bunun hemen ardından başlayan Miami Masters'ı da geçen yıl şampiyon bitirmişti ve oradan da 1000 puanı korumaya çalışacak, iyi hazırlanarak geldiğini tahmin ediyorum Amerika'ya bu sebeple).

Federer'in bir altındaki çeyrek ziyadesiyle karışık. Monfils, Nalbandian, Melzer, Tipsarevic, De Bakker ve Roddick. Hepsi iyi oyuncular. Nalbandian ve Roddick en öne çıkan ikili ama Tipsarevic ve Monfils'in de ciddi anlamda çeyrek şansları var. Melzer ve De Bakker de favori raketlerin önüne taş koyabilecek kapasiteye sahipler. Federer'in çeyreği ortalama zorlukta. İlk maçında Hanescu ile karşılaşacak bu gece Federer. 3. turda muhtemelen Baghdatis; 4. turda da Robredo/Stepanek'ten biriyle oynayacak. Federer, Avustralya Açık'tan beri ilk kez korta çıkıyor bu turnuvayla birlikte. Ne kendi çeyreğinde Baghdatis, Stepanek'e; ne de bir alt çeyrekten gelecek Nalbandian, Roddick'e falan kaybedeceğini düşünmüyorum. Mesela, tablonun alt tarafında Djokovic-Nadal yarı finali oluşması bana göre zor bir ihtimalken; tablonun üst tarafında Federer-Murray yarı finali olmazsa, benim için sürpriz olacak. Şampiyonluk favorim de Federer şu an için.

Indian Wells - Kadınlarda 3. Turdan Sonra

Indian Wells'de elemeler ve ilk tur maçları tamamlandıktan sonra, dün itibariyle 2. tur maçları başladı. 2. tura kadar kortlardan yayın olmadığı için maçları izleyemedim(k). Bundan ötürü, bir yazı yazmak için turnuvanın gerçekten başladığı ilk günündeki maçları beklemek istedim. Zira, birinci tur maçları, elemelerin devamı niteliğinde oluyor daha çok.

Geçen sene buraya erken veda eden turnuvanın 1 numaralı seribaşı Svetlana Kuznetsova, ikinci tur maçında İspanyol kız Carla Suarez Navarro'ya 3 sette kaybetti. Navarro, performansının ne kadar dengesiz olduğunu bu turnuvada net biçimde ortaya koyuyor. Bu galibiyet en çok Clijsters'ın işine geldi tabii. 2. turda yalnızca 3 oyun bırakan Belçikalı'nın çeyrek final yolu açıldı tablonun ilk 1/8'inde. Bir alt kısımda Pennetta, Peer, Errani ve Jankovic, bir sürpriz olmazsa çeyrek finale çıkacak olan Clijsters'ın karşısına dikilmek için mücadele edecekler. Pennetta-Peer maçı çekişmeli ve yoğun geçmesi muhtemel bir maç. Eğer o maçın galibi aşırı yorulmazsa diğer maçtan gelecek galibi de yenecektir diye düşünüyorum.

Bir altta, Azarenka ve Wickmayer zorlanmadan devam ediyorlar yollarına. Muhtemelen 4. turda karşı karşıya gelecekler çeyrek finale çıkmak için. Disko disko partizani modunda yaşamını sürdürmeye devam eden Ivanovic, burada da ilk maçında kaybetti Sevastova'ya. Geçtiğimiz hafta Monterrey'de yarı final oynayan genç Litvanyalı Sevastova'nın 3. turdaki rakibi Zvonareva. Altta da Stosur-Pavlyuchenkova eşleşmesi var. Kim bilir, belki de Monterrey yarı finalinin bir tekrarını izleriz (Sevastova-Pavlyuchenkova).

Avustralya Açık finalisti Justine Henin'i mağlup ederek turnuvanın şu ana kadarki en büyük sürprizine imza atan Gisela Dulko, 3. turda Agnieszka Radwanska karşısına çıkacak. Buradan gelecek oyuncu 4. turda Bartoli'yle oynayacak muhtemelen. Henin'i deviren Dulko için çeyrek final yolu açık bence. Bir alt çeyrekte en öne çıkan isim Dementieva. İlk maçında Govortsova karşısında set bıraktı Elena ama 3. turda Flipkens karşısında zorlanacağını sanmıyorum. Bu çeyrekteki diğer eşleşme ise Rezai ile Schiavone arasında.

Avustralya Açık yarı finalisti Na Li, ilk maçında Britanyalı Elena Baltacha'ya final tiebreak'ı sonrasında kaybetti. İstikrarsız Çinli için bu sonuç pek sürpriz sayılmaz aslında. Baltacha da bu sezona iyi bir giriş yaptı zaten. Bu çeyrek asıl Sharapova için gittikçe güzelleşmeye başlıyor. İlk maçında Dushevina karşısında zorlanmıştı Rus. İkinci turda da rakibi zorlu aslında, bir diğer Aussie çeyrek finalisti Jie Zheng ile oynayacak. Ama onun karşısında kaza yaşamazsa 4. turdaki muhtemel rakibi Molik veya Baltacha ki, bu da çeyrek final bileti anlamına geliyor bir bakıma. Son çeyrekte 3 seribaşı yoluna devam ediyor. İlk maçında bir hayli zorlanan Nadia Petrova, 3. tur maçında Peng ile oynuyor. Turnuvanın 2 numaralı seribaşı olan Caroline Wozniacki'nin rakibi ise, bu sene Avustralya'da çeyrek final oynayan Maria Kirilenko. Bu maç günün son maçı olarak merkez korta konmuş. Organizatörler seyircinin ne istediğini çok iyi biliyorlar!