11 Nisan 2015 Cumartesi

Timea Bacsinszky Röportajı

Bloga uzun süredir ne ben ne de kirpi ağırlık veremiyoruz ve siz, okuyucular olarak bunun bizden de çok farkındasınızdır. 2 yıldan beri çok düzensiz aralıklarla olmasına rağmen blogu çoğu zaman güncel tutan kirpi oldu ve ona özverisi için açıktan teşekkür etmek istiyorum.

Son girişi yapan ben olmuşum burada, 1 ay olmuş yaklaşık. Güney Afrika serisinin preview'ini yaptık, efsane bir seri kazandık. Sonra Indian Wells ve Miami geçti. Geçen senenin tekrarı şeklinde Novak Djokovic şampiyonlukları izledik. Kadınlarda da çok sürpriz yoktu. Sharapova kötü görüntü çizmesine rağmen Halep ve Serena, yılın en fit ve sağlam oyuncuları olarak birer şampiyonluk çıkarttılar ve buna sürpriz bir sonuç demek çok da mümkün olmaz.

Burada yazının konusundan sapıp daha da fazla uzatmak istemiyorum ama kısaca şu 1 ayın özetini de üstünkörü bir şekilde geçmeden de olmazdı açıkçası. Blog'da yeni bir konsept yaratarak tenise dair uzun ve detaylı yazıların çevirilerini yapmayı planlıyorum İngilizce'den. Bunun yanısıra inşallah başlayan toprak sezonunda da blogu güncel tutmak ve sağlam yazılarla süsleyerek yıllar öncesine bir comeback yapmak - en azından benim - tenise dair hedefim oldu. Tenis blogları bir bir döküldü maalesef ve tenise dair piyasada yayında olan tek dergi de Tenis Dünyası. Bunun dışında - haberleri saymıyorum - içerik zenginliği anlamında, güzel bir sofra sunan tenise dair bir site ya da blog göremiyorum. Lafı daha da fazla uzatmadan bu hedefteki ilk yazı olan Timea Bacsinszky yazısıyla - daha doğrusu röportajıyla - başlayalım bakalım.

-----------------------------------------------------------------------------

Üst üste 13 tane olmak üzere 2015 yılında toplamda kazandığı 21 maçla göze çarpan İsviçreli Timea Bacsinszky, Lets Talk Tennis'in sorularını yanıtladı.

En son kimden imza istedin?

Çok uzun zaman oldu. Birkaç yıl önce Biel'deki bir otoparkta Roger Federer ile tanıştım. Ama ondan imza isteyemedim. Pierre Paganini'yi (Federer'in fitness antrenörü) gönderdim ve imzasını alıp o bana getirdi!

Aklıma başka bir tane daha geldi şimdi. 2007 yılında Amerika Açık'ta ayakkabılarım sorunluydu. Martina Hingis, bana bir çift ayakkabı ödünç verdi. Maçtan sonra onları geri gönderdim ancak ertesi gün tekrar aynı ayakkabılar soyunma odamda duruyordu. Martina, kendisinde yeteri kadar ayakkabı olduğu için onların bende kalması gerektiğini düşünmüş. Daha sonra gidip o ayakkabıları ona imzalatmıştım.

En son ne zaman başkasıyla karıştırıldın?

Geçen Acapulco'da oldu. Isınmak için ip atlıyordum. Birisi gidip antrenörüm Dimitri'yi Maria Sharapova olup olmadığımı sormuş. Ona çok güldüm. O hayrana çok teşekkür ediyorum ama ben o kadar büyük değilim. (gülüyor)

En son ne zaman bir başka oyuncuyla otel odasında birlikte kaldın?

Çok uzun zaman oldu. 2010 yılında İsviçre Kulüpler Şampiyonası'nda Maelle Kocher ile aynı odada kaldım. Çok iyi biri ve birlikte epey eğlendik diyebilirim. Turda ise bu oda paylaşma işi en son 2007'de oldu sanırım. Eski antrenörüm bana yemenin ve uykunun çok önemli olduğunu söylemişti. Bu yüzden mümkün olduğu her zaman tek kişilik odada kalırım. Özel hayat bir tenis oyuncusu için ayrıca önemlidir.

En son ne zaman hediyelik eşya aldın?

Acapulco'dan 20 tane falan papağanlı anahtarlık aldım. Onları İsviçre'de anneme, arkadaşlarıma, yeğenlerime falan dağıtacağım. Her gittiğim yerden böyle ufak tefek şeyler toplamaya gayret ediyorum. Genelde buzdolabına yapıştırmak için mıknatıslı şeyler alıyorum. Yani eğer birisi bana hediyelik eşya almak istiyorsa, bunu tavsiye edebilirim. (gülüyor)

En kötü seyahat tecrübeni ne zaman yaşadın?

2010 yılında Los Angeles'ten Miami'ye giderken. İki kere uçağın yolcu kısmında yangın çıktı. Ufak hadiselerdi ama gerçekten uçakta büyük panik yaşandı. Neyse ki sağsalim yere indik.

En son ne zaman bir oyuncudan övgü dolu sözler aldın?

Son olarak kazandığım arka arkaya iki turnuva için başta Aleksandra Krunic olmak üzere birçok oyuncudan tebrik aldım. Geçen senenin sonundaki ITF Kreuzlingen turnuvasında onunla uzun uzun konuşma fırsatım olmuştu. Geri dönüş yaptıktan sonra sıralamada yükselmenin ne kadar zor olduğundan bahsetmiştik. Acapulco'yu kazanmamın ardından bana sarıldı ve "Konuşmamızı hatırlıyor musun? Bu harika bir şey, senin adına çok sevindim" dedi. Indian Wells'te de hem Monterrey'de hem de Acapulco'da mağlup ettiğim Lesia Tsurenko beni tebrik etti. Bunları rakiplerinizden duymak çok sevindirici bir şey. Çok sık olan bir durum değil. Bu sefer de kibar ve düşünceli mesajları, sözleri için ben diğerlerine teşekkür etmek istiyorum!

En son ne zaman bir tenis maçını skorboard'dan takip ettin?

Geçen hafta Davis Kupası'nı. Bütün maçları takip ettim ve bir gün neredeyse kahvaltıyı kaçırıyordum. Neredeyse imkansızı başarmak üzere olan beylere tebriklerimi gönderiyorum. (İsviçre, Roger Federer ve Stan Wawrinka'dan yoksun olduğu seride Belçika karşısında seriyi son maça taşımayı başarmıştı) Özellikle Henri'yi performansı için tebrik ediyorum. İnanılmazdı. (Henri Laaksonen serideki iki maçını da kendinden yüksek sıralamadaki Belçikalı oyunculara karşı kazanmasını bildi) Çok yorucu ve yoğunluklu bir seriydi.

Ipod'unda hiç yüzüne bakmadığın şarkıcılar, gruplar var mı?

Birkaç yıl önce Ipod'umda duran ve o zaman çok iyi olduğunu düşündüğüm bir Justin Bieber şarkısı vardı. Artık öyle düşünmüyorum. Backstreet Boys'un iki şarkısı var. Arkadaşlarım yanımda değilse hiç dinlemediğim şarkılar. Britney Spears şarkıları var hala ama yakında onları sileceğim.

Acapulco ve Monterrey şampiyonluklarını nasıl kutladın?

Acapulco zaferinden sonra Dimitri ve Andreas ile yemek yedik. İkisi de birer bardak şarap içtiler. Ben ertesi sabah uçağım olduğu için içmedim. Güzel bir hatıra oldu.

Monterrey'de ise otele gece 03.30 gibi dönmüştük. 10 dakika dışarıda yalnız vakit geçirdim. Hava soğuktu ama bana iyi geldi. Güzel bir Massive Attack şarkısı dinledim. Sonra hızlıca odama gidip eşyalarımı topladım. Saat 5 gibi havaalanında olmamız gerekiyordu. İsviçre'ye döndüğümüzde düzgünce kutlayacağız sanırım. Güzel bir ortam yapıp arkadaşlarımızı davet ederiz. Gerçekten heyecanla bekliyorum.

Çiftler ve karışık çiftler için hayalindeki partner kim?

Kadınlarda kesinlikle Kim Clijsters. Onu çok iyi bulurdum. Çok eğlenirdik, buna eminim. Justine Henin de harika bir partner olurdu. Erkeklerde ise Roger. Stan da güzel olurdu ama. Ne dersin, Rio Olimpiyatları için sorsam mı acaba ona? Nadal ile de oynamak isterdim. Tam bir defansif duvar.

İngilizce'ye çevirisi için Mark Nixon'a teşekkürler...