11 Eylül 2010 Cumartesi

Kadinlarda Final

Vera Zvonareva ve Kim Clijsters finale yukselen isimler oldular.

Once Wozniacki ve Zvonareva maci oynandi. Wozniacki icin turnuva oncesinde US Open oncesi yogunlugunu da goz onune alarak fazla ilerleyemeyecegi yonunde tahminlerde bulunuyorduk. Ama turnuvaya hic de finalden once yenilecekmis gibi baslamamisti. Ancak yari finale yaklasilirken isler degisti ve yari finale gelinirken gucunu kaybetmeye baslayan Wozniacki fazlaca basit hata yaptigi maci iki sette kaybetti. Vera Zvonareva ise ust uste 2. Grand Slam finalini gordu. Bu sefer Wimbledon'a gore daha sakin olmasini bekliyorum.

Diger macta ise Venus Williams ile Kim Cjlisters karsilasti. Gecen sene oynanana benzer bir mac oldu. Gecen yil taraflar 6-0'lik iki set paylasmis, diger set 6-4 ile sonuclanmisti. Bu yil 6-4'luk iki set paylasildi ancak bu sefer ikinci sette tie break oynandi. Venus gecen yil muhtemelen Kim'i yenmeye en cok yaklasan oyuncuydu, bu sene de muhtemelen oyle olacak. Venus'ten yari finale gelebilmesini pek beklemiyorduk. Ancak unutmamak gerek ki Venus bu yil ciftlerde mucadele etmedi. Sakatlik sonrasi bu etken kendisini olumlu etkilemis gibi gorunuyor.

10 Eylül 2010 Cuma

#1 Kime Gider?

Yil sonunda #1 kim olur? Son duruma bir bakalim.

Su an Nadal ile Federer arasinda 3530 puan fark var. Isleri kolaylastirmak icin Nadal'in US Open yari finalinde cok kotu oynadigini ve ATP'nin Nadal'a "Bu kadar kotu oynanir mi be? Yuru odana, sezon sonuna kadar cezalisin!" dedigini var sayalim. Yani Nadal'in gecen yil aldigi puanlar gitsin.

Nadal gecen yil Beijing-Shanghai-Paris uclusunden 180-600-360 seklinde toplam 1040 puan almis, Londra'da ise bildiginiz 0 cekmisti. 0 puan, 0 puan, 0 puan; aradaki fark 2490'a iner. 70 puan da Davis Cup'tan kalmis, sil onu da, etti 2420.

Federer ise Basel-Paris-Londra uclusunden 300-45-400 puan almisti. Hepsini kazanirsa da 500-1000-1500 puan alir ki bu da puanlarinda 2255'lik bir artisa tekabul eder. Federer bu yil takvimine sonradan Stockholm'u eklemis. Stockholm'daki turnuva Shanghai'dan hemen sonra basliyor. Bana gore bunun anlami Federer aynen gecen seneki gibi uzakdogu seferine cikmayacak. Oradan da 250 puan gelirse 2505 puanlik bir fark olur. Bitti mi? Hayir! US Open'i da Federer'e verdik ve 800 puan da oradan geldi; 3305 puan. Federer bu senaryo ile 885 puan farkla #1 olur.

Durum bu. Yani Nadal su andan sonra cok cok kotu, Federer ise super olursa #1 Federer'e gider. Ama bunun icin Federer'in cok calismasi lazim. Deger mi bilemiyorum. Zira Avustralya'da korunmasi gereken koskoca 2000 puan var Ocak ayi sonunda. Bir dusunmek lazim. Sadece Nadal'in US Open'da finale kalmasi bile Federer'in isini iyice zora sokar.

Puanlarla ilgili hatalar olabilir, hesaplar da sasabilir. Hepsini kafadan yazdim cunku.

Amerika Açık: Yarı Finaller

Bugün erkeklerde oynanan 2 çeyrek final maçıyla birlikte hem erkeklerde hem de kadınlarda yarı final eşleşmeleri belirlenmiş oldu. Erkeklerde Youzhny-Nadal ve Djokovic-Federer mücadeleri olacak. Kadınlarda ise Wozniacki-Zvonareva ve Venus-Clijsters karşı karşıya gelecekler. (bu önceden belliydi zaten)

Günün kazananları Youzhny ve Nadal oldu. Rüzgar yine vardı. Maalesef... Lakin buna rağmen Wawrinka-Youzhny maçında şartlara göre gayet iyi bir tenis oynandı. Bu biraz da oyuncuların stilinden kaynaklı tabii. Hem Wawrinka hem de Youzhny backhand slice vuruşlarını efektif olarak kullanabilen, taktik ralliler oynayabilen (özellikle Youzhny), puanları bitirmek için her zaman sert vuruşlara ihtiyaç duymayan oyuncular. Güzel kurgulanan, file önü oyununun bol olduğu, bu şartlar altında takdir edilmesi gereken performanslar geldi. Kazanan 5 sette Youzhny oldu. Wawrinka setlerde 2-1 öne geçtikten sonra ya 4. sette kazanır ya da maçı tamamen kaybeder diyordum bundan önce oynadığı maçların uzunluğuna ve sakatlığına dayanarak. Kaybetti 4. seti Wawrinka ve sonrasında maçı da...

Youzhny aslında Amerika Açık öncesinden çok farklı değil oyun olarak. Bu yılı zaten iyi geçiriyor ama bu yıl oynadığı tenis seviyesinin de üstünde değil. Yüksek numaralı olmayan bir seribaşı için şanslı kurayla yarı finale gelmek zor bir şeydir ama Youzhny bu kuraya sahipti. Kabul edelim ki, eğer ilk 4 seribaşı arasında değilseniz ve yarı finale gelene kadar Golubev, Sela, Isner, Robredo ve Wawrinka ile karşılaştıysanız, şanslısınızdır. Ama dediğim gibi bu sene zaten iyi oynuyor ve normal bir kurayla da çeyrek finali falan görebilirdi. Youzhny bu galibiyet ile turnuva sonrası açıklanacak sıralamada ilk 10'a girmeyi garantiledi. Sezon sonu şampiyonasına katılabilmek adına önemli bir adım onun için. Gerçi Amerika Açık sonrası koruyacak epey puanı var sayılır geçen seneden. Onları koruyup üstüne puan kazanması çok kolay olmayacak... He bir de unutmadan Wawrinka'nın box'una değinmek lazım tabii. Lundgren iyi coach, Wawrinka'ya iyi gelmiş belli, daha da iyi olacaktır ama metal grubundaki arkadaşlarını niye getiriyorsun lan tenis maçına! (görenler anlamıştır kast ettiğim şeyi :P)

Nadal-Verdasco maçı maalesef epey kötüydü. Özellikle maçın ilk oyunlarında inanılmaz bir rüzgar vardı. Son birkaç gün şahit olduğumuzun bile fazlasındaydı. Top çok ciddi şekilde falsolar alıyordu garip garip. Nadal bu şartlarda iyi başlayamazken, Verdasco maça winner'larla girdi şaşırtıcı şekilde. İlk sette durum 1-1 iken Eurosport, Youzhny röportajı için stüdyoya geçti ve tam da o oyunda turnuvadaki ilk servisini kırdırdı Nadal. Hem de 0'a karşı (bundan sonra servis kırdırmadı). Nasıl bir oyun olduğunu göremedik maalesef. İlk sette Verdasco daha iyiydi ama 4-3'te servis atarken 30-15'te basit hata ve 2 çift hata kombinasyonu gelince maç tamamen Nadal'ın eline geçti. 6-5'te 0'a karşı bir kez daha servis kıran Nadal, seti bitirdi. Bundan sonra rüzgar azaldı biraz ama bu sefer ilk sette şartlara göre çok iyi sayıda winner vuran Verdasco, özellikle forehand kanadında basit hata yağmuruna başladı. Öte yanda Nadal çok az basit hata yaptı ve turnuva boyunca olduğu gibi çok iyi servis atmaya başladı. Ondan sonrası malum. Rahat geçen iki set ve gelen 3-0'lık galibiyet. Rüzgarlı şartlara göre iyi oynadı veya kötü oynadı diye değerlendirme yapmak çok zor. Veya, bu oyunla şunu yener şunu yenemez demek de... Zira iki gün sonra havanın ne olacağı belli değil. Cumartesi günü rüzgar beklenmediği söyleniyor son raporlara göre ama ne olacağını bilemeyiz. Sıradan ve kötü bir maçtı. Özellikle Verdasco'nun son 2 seti çok kötü oynaması maçı iyice bitse de gitsek havasına getirdi. Yine de bu sıkıcı bölümlerde Nadal'dan gelen birkaç güzel vole seyirciyi keyiflendirmeyi başardı. Normalde de underrated olduğuna inandığım bu vole konusunda son zamanlarda iyice aşama kaydettiği kanısındayım Nadal'ın...

Bugün kadınlarda yarı final günü. Wozniacki ve Clijsters favori olarak çıkacaklar. Ben bir sürpriz beklemiyorum. Eğer beklenilen, beklediğim gibi sürpriz olmazsa sonuçlarda geçen seneki finalin tekrarını izleyeceğiz cumartesi gecesi...

9 Eylül 2010 Perşembe

Eğer...

Nadal, Federer'i Amerika Açık finalinde de yenerse Federer'in gelmiş geçmiş en iyi oyuncu olarak kabul edilmesi söz konusu olmaz. Bu benim söylemim değil. Brad Gilbert - ki Agassi ve Roddick'in eski coach'u - söyledi bunu dün. Benim bu konu hakkındaki fikirlerim tamamen farklı gerçi...

Her zaman bu "gelmiş geçmiş en iyi" muhabbetini abes buldum. Federer ile Sampras'ı, Laver'ı, Borg'u nasıl karşılaştırabiliriz ki? Rakipleri aynı değildi, düzen aynı değildi, teknoloji aynı değildi, oyunun seviyesi aynı değildi, şartlar aynı değildi... Bana göre sadece bir dönem birlikte oynayan oyuncuların birbirine olan üstünlüklerinden, eksikliklerinden bahsedebiliriz. Borg-McEnroe, Agassi-Sampras, Nadal-Federer gibi... Federer 2004 ile 2008 yılları arasında turu çok net şekilde domine etti. Muhtemelen daha önce hiç kimsenin kendi döneminde edemediği kadar. 2008'den sonra da zirvede olmaya devam etti ama Nadal dolayısıyla bu sefer yalnız değildi. Domine ettiği 2004-2008 arasındaki rakipleri Hewitt, Roddick, Safin, Nalbandian ve Agassi (son demleri) olarak sayılabilir. Hepsine karşı üstünlük kurmayı başarmıştı. Sonrasında gelen Nadal ise, ona üstünlük kurdu ve 2008'den şimdiki zaman arasındaki döneme bakarsak turdaki en başarılı oyuncu sayılabilir ama Federer'in dominasyonu kadar ağır bir dominasyon koyamadı ortaya. Federer'den daha iyi ama Federer de ona çok yakın. Tabii hiçbir zaman "Nadal'ın zirve yaptığı yıllarla Federer'in zirve yaptığı yıllar birbirine denk gelseydi ne olurdu?"yu bilemeyeceğiz.

Benim de en başta söylediğim dönemlerin karşılaştırılması mantıksızlığı da burada ortaya çıkıyor. İki oyuncu arasındaki karşılaştırmaları bile dönemlere ayırabiliyorsak, 100 yılı aşkın tenis tarihinde eldeki verilere göre gelmiş geçmiş en iyiyi belirlemek abes kaçıyor. Federer çoğu rekora sahip ve kağıt üstünde en iyisi. Muhtemelen oyun olarak da dünya üzerinde en çok beğeni toplayan raket gelmiş geçmiş. Ama tekrar dediğim gibi 1980'deki Borg, şimdi olsa nasıl bir Borg olurdu, bunu bilmek imkansız. Şimdiki Federer, 1980'de nasıl olurdu, onu da bilmek imkansız. Dolayısıyla ben sadece dönemleri domine eden oyuncuların belli verilerle belirlenebileceğini ama 100 yıllık oyunun tarihinde 1950 ile 2000 yıllarını karşılaştırmanın doğru olmayacağını düşünüyorum...

Sizin fikirleriniz nedir peki? Yorum bölümüne bekliyoruz.

Biyografi: Robin Soderling


Durumu: Şu an Amerika Açık'ta 5 numaralı seribaşı. 5 tur şampiyonluğu kazandı.

Doğum Yeri/Tarihi: 14 Ağustos 1984, Tibro, İsveç.

Tenis İlahı: Gençken tenis izlemeyi çok severdim. Çok fazla maç izledim. Ama gerçek bir kahramanım olmadı. Tabii, İsveçlileri seviyordum. Ama sanırım oyunu daha çok seviyordum.

Hobileri: Televizyonda spor müsabakaları izlemeyi seviyorum. Özellikle babamın da oynadığı masa tenisini izlemeyi... Eğlenceli bir spor. Ayrıca buz hokeyi ve futbol.

Takma adları: Hayır, bildiğim kadarıyla yok (gülüyor). (Sanal alemde Soderking, Soda ve Sod olarak geçebiliyor).

En beğendiği filmler: Gladiator ve Scarface.

En beğendiği TV şovları: Yok. Çok fazla seyahat ediyorum. Çok fazla TV şovu izleyemiyorum dolayısıyla. Gençken ve İsveç'teyken TV şovları izlemeyi severdim...

Müzik beğenisi: Çok fazla tür müziği seviyorum. Neredeyse her türü. Müzik dinlemeyi seviyorum ve dediğim gibi neredeyse hepsini dinliyorum.

İlk tenis anısı: İlk aklıma gelen tenis anım, İsveç'teyken - sanırım Göteburg'a gitmiştim - Amerika ile İsveç arasındaki Davis Kupası eşleşmesini seyretmiştim. Belki de tenisteki ilk anım. Ve de oldukça eğlenceliydi, çok eğlenmiştim. Kimin oynadığını bile hatırlamıyorum ama çok eğlenceliydi. Büyük bir arena, kalabalık bir topluluk ve her yere koşturarak fotoğraf çekiyordum. Yani harika bir anıydı. Sanırım Edberg ve Larsson'un fotoğraflarını çekmiştim. Ayrıca sanırım bir de Sampras fotoğrafım vardı...

Maç öncesi hisleri: Genelde biraz gergin olurum. Çünkü iyi performans sergilemeniz için biraz gergin olmak gerektiğini düşünürüm. Ama buna alıştım. Çok fazla maç oynuyorsunuz... Birkaç yıl önceye kadar kaybettiğim maçlardan sonra çok sinirli ve üzgün olurdum. Ama şimdi kaybettiğim maçtan belki de 1 saat sonra önümdeki turnuvaya konsantre olmaya başlıyorum. Yapmanız gereken de budur.

Favori yemeği: Spagetti ve köfte.

Favori dondurma çeşidi: Çikolatalı.

Kullandığı araba: BMW (silver)

En harika spor anısı: İlk kazandığım ATP tur şampiyonluğu benim için... (2004 Lyon, Xavier Malisse'ye karşı) Ve de 11 yaşında junior kategorisinde İsveç şampiyonu oluşum. Harika bir histi. Sanırım finali 6-4 6-4 ile kazanmıştım. Ve maçtan sonra çok mutluydum. O benim ulusal şampiyonada oynadığım ilk yıldı ve kazandığımdan dolayı çok mutluydum.

En acı verici anısı: 2003 Stokholm finalinde Mardy Fish'e son set tiebreak'i ile kaybetmem...

Yakın ATP Tur arkadaşları: İsveçli oyuncular. Bütün İsveçli oyuncularla iyi arkadaşım. Beraber takılmayı seviyoruz ve hepsi harika insanlar.

Karşılaştığı en eğlenceli oyuncu: Hmm, zor... Safin. O komikti. Her zaman rahattı ve fazla ciddiye almıyordu. Gerçekten çok komik bir adamdı.

Zorlu rakipleri: Herkes... Srichaphan ile iki defa oynadım ve ikisinde de beni öldürdü. Sakatlanmadan önce gerçekten çok iyi bir oyuncuydu.

-

Yazı thebiofile.com adresinden çevrilmiştir...

Loser Nedir?

Amerika Açık: 10. Gün Notları

Bugünle ilgili yazmak için pek iştahım yok açıkçası. Çünkü lanet rüzgar maçların içine etti. Günü böyle özetleyebilirim, evet. Şaka gibi maçlar oldu. Kaliteden yoksun, topların, havluların, kağıtların uçtuğu, oyuncuların servis kullanmak için topu 4142 kere havaya attığı, özellikle kadınlarda komik ötesi basit hataların gırla gezdiği, Monfils'in son yıllarda gördüğüm en kötü çeyrek finalist performanslarından birini sergilediği vs vs...

Zvonareva ve Wozniacki buraya sürpriz olarak gelen rakipleri Kanepi ve Cibulkova karşısında favoriydiler ve ikisi de set vermeden kazandı. İkisi de ikinci setlerde biraz zorlandı ve ikisi de bu ikinci setleri 7-5 ile kazandı. Kanepi ve Cibulkova, puanları bitirmek için çok hevesli oynadılar ve bu rüzgarda ters tepti bu tabii. Özellikle Kanepi bu kadar kısa bir maçta 60 basit hata yaparak kendini aştı. Bahsedilecek gerçekten çok fazla bir şey yoktu. Wozniacki şampiyonluğa gidiyor, onu diyeyim.

Erkeklerde günün ilk maçı Monfils ile Djokovic arasındaydı ve benim son zamanlarda bir grand slam'de erkekler kategorisinde bir çeyrek finalde izlediğim açık ara en kötü maçtı. Aklıma getirmeye çalışıyorum daha kötüsünü, ama inanın bulamıyorum. Şimdi burada Djokovic de arada kaynayıp gitmesin tabii. Sırp oyuncu çok daha iyiydi. Genelde şartlara mızmızlanması ve şartlara kolay uyum sağlayamaması ile bilinir ama bu sefer iyi başa çıktı rüzgarla bu konuda. Ama öte yanda Monfils o kadar kötü oynadı ki, tek başına bu maçı çok komik bir hale getirmeyi başardı. Tarif edemiyorum cidden. İzleyen görmüştür. İzlemeyen varsa da bir yerden tekrarını bulup şöyle bir 5-10 dakika baksın. Daha fazla dayanamaz zaten bakmaya.

Soderling ile Federer arasındaki maç da kötüydü maalesef. Özellikle Soderling epey kötü oynadı. Maça iyi giren taraftı İsveçli. İlk oyunlarda bol bol servis kırma puanı yakaladı ama bunları değerlendiremedi. Birinde haksızlığa da uğradı hatta. Servis kırma puanında Federer'in vuruşuna dışarıda kararı geldi, sonra Federer challenge attı ve haklı çıktı. Puanın tekrarlanmasını bekliyorsunuz tabii. Ama ne oluyor? Puan Federer'e veriliyor. Pascal Maria'nın yaptığı ilk değil. Wimbledon'da da aynısını Nadal, Soderling karşısında yaşamıştı. Fransız bu challenge mantığını tam kavrayamamış herhalde. Ama kavrasın bir zahmet, biz buradan amatör olarak bunları tespit ediyorsak, profesyonel biri olarak bu hatayı yapmamalı. Özellikle aynı durum ikinci kez olduğu için taktım bu konuya biraz. Her neyse, bu Soderling'i haklı çıkarmaz tabii. Savunmaya da çok meraklı değilim kendisini zaten... Maç boyunca çoook kötü servis attı İsveçli. 2 ace ile tamamladı maçı, ki onun standartlarında bundan kötüsü olamazdı herhalde. Rüzgar falan diyebiliriz ama karşıda aynı rüzgarla oynayan Federer, Melzer maçından bile çok daha iyi servis attı, 18 ace ile bitirdi maçı. Farkı yaratan da oydu zaten. Ralliler biraz daha yakın geçti ama bu rüzgarlı şartlarda biraz daha teknik ve taktik yönden iyi oynayan raket avantajlı olduğu için orada da avantajı Federer aldı. Oyunu groundstroke'ları üzerine kurulu olan Soderling'i rüzgar çok daha fazla etkiledi, kendi oyununu hiç oynayamadı. İsveçli yine de 3. sette 5-3'te set için servis atıyordu ama 30-15'ten sonra 3 puan üst üste vererek servisini kırdırdı. Sonrasında bir kez daha servis kırdırınca maçı da kaybetti. 6-4 6-4 7-5.

En başta vurguladığım gibi tenis açısından çok zayıftı dün. Amerika Açık'taki en keyifsiz gündü diyebilirim rahatlıkla. Ve eğer rüzgar bu şekilde gitmeye devam ederse bu keyifsiz maçlar da sürmeye devam edecek demektir. Durmasını ummaktan başka çare yok tabii. Yarın sadece 2 maç oynanacak. Sabah seansında Youzhny-Wawrinka, akşam seansında Nadal-Verdasco karşı karşıya gelecek. Rüzgar bir sıyrılıp giderse güzel maçlar izleriz diyorum, hadi bakalım...

8 Eylül 2010 Çarşamba

Foto Foto Foto...


Blake Lively ve Roger Federer, hmm...


Elbise iyiymiş. Ne giyse yakışır zaten. :P


Saçlar kendinden geçmiş Nando, kestiriver bi ara...


Kendin ettin kendin buldun, şöyle alalım dışarı sizi, evet...

Gel buraya, vurujam...

Buna bir şey bulamadım bak işte...

Muster Yine Kaybetti

Bu sefer set aldı ama. Setkic'e 4-6 6-2 3-6'lık setlerle kaybetti. Geri dönüşünden sonraki 4. tur maçıydı bu. Yavaş yavaş iyiye gidiyor gibi sanki. İyi bir kurayla 2-3 turnuva sonra galibiyet alabileceğini düşünüyorum. Nasıl gideceğini göreceğiz işlerin.

Bir dahaki turnuvasını nerede oynayacağına dair bir fikrim yok ama belki bir future turnuvasını da deneyebilir. Maç kazanabilmek adına çok daha uygun olabilir o tarz turnuvalar zira.

Amerika Açık: 9. Gün Notları

- Şekil A'da Federer'le ünlenen tweener'i deneyen Nadal, vuruşu karşıya geçirmeye başardıysa da, puanı çıkartamadı. Maçı kazandı yine de tabii. Yine set kaybetmedi, yine servisini kırdırmadı. Lopez onun için zayıf bir rakipti tabii. Güçlü servisi ve backhand slice'ı dışında Nadal'ı zorlayacak bir tarafı yoktu. Nadal fena oynamadığı bir günde uzatmadan kazandı.

- Nadal için asıl önemli olacak olan sınav ise Verdasco. İspanyol derbisinde Ferrer'i 2-0'dan gelerek 5 sette geçti ve son set tie-break'e gitti. Tenis kalitesi açısından zaman zaman basit hatalarla kötüleşti ama buna rağmen dramatik yanıyla şu ana kadar Amerika Açık'ta oynanan en iyi maç olduğunu söyleyebilirim rahatlıkla. Yakın geçen ilk iki seti Ferrer kazandıktan sonra Verdasco kopmadı ve setleri dengeledi. Son sette Ferrer tekrar dönüş yaptı ve servisini kırdı Verdasco'nun. 4-3'te servis atarken 30-0'dan servisini kırdı. Tie-break'e de iyi başlayan Ferrer'di. Double minibreak yaptı ve 4-1 öne geçti. Buna rağmen kopmadı Verdasco maçtan. Ferrer yaptığı basit hatalarla Verdasco'yu geri döndürdü de diyebiliriz. 4-2'den sonra 4 tane basit hata yaptı Ferrer ve son puanda da harika ötesi bir vuruş geldi Verdasco'dan. 6 puan üst üste alarak maçı bitirdi. Verdasco Roland Garros ve sonrası çok kötü sonuçlar alıyordu. Amerika Açık öncesi de vasattı. Amerika Açık'a da iyi giriş yapamadı ama özellikle son 2 maçında çok iyi savaştı. Nadal'a karşı oynadığı 10 maçın hepsini kaybetti. Bu sefer başarabilecek mi? Göreceğiz.

- Diğer çeyrek final mücadelesi Youzhny ile Wawrinka arasında olacak. Youzhny iyi oynadığı maçta vasat oynayan Robredo'yu 4 sette geçti. Günün en zayıf maçıydı herhalde. Diğer yanda Wawrinka-Querrey maçı 5 sete gitti ve bütün setler oldukça yakındı. Son sette iki taraf da çok yorgun olunca komik bir tenis kalitesi ortaya çıktı. Yine de daha diri olan taraf Wawrinka, özellikle fileye bol bol gelerek üstünlük kurdu Amerikalı'ya. Querrey bugün oynadığı oyunla çeyrek finali hak etmedi. Wawrinka ise Murray'i yendikten sonra bir çuval inciri berbat etmemiş oldu. En azından yaptığı sürprizin avantajını aldı. Ama Youzhny maçında benim favorim Youzhny olacak. Çok uzun 2 maç oynadı ve yorgunluk belirtileri gösterdi Wawrinka. Bacağında da bir sargıyla mücadele ediyor zaten. Öte yanda Youzhny biraz daha rahat geldi buraya.

- Kadınlarda sürpriz yoktu. Ferrer-Verdasco dolayısıyla izleyemediğim maçta Venus 2 yakın geçen sette yendi Schiavone'yi. Rakibi ise Stosur'u 3 sette geçen son şampiyon Clijsters olacak. Belçikalı çok kötü oynadı kendi standartlarına göre, bunu söylemeliyim. Özellikle son 2 set tanınamaz haldeydi. Çok kötü servis attı, çok fazla basit hata yaptı. Stosur önemli bir şansı kaçırdı bana göre. Clijsters da maçtan sonra hala nasıl kazandığımı bilmiyorum dedi zaten. Clijsters kötü günleri olabilen bir oyuncu. Sene başında Avustralya Açık'ta çok iyi giderken herkesin favorisi iken Petrova'ya nasıl ezildiğini hatırlıyoruz. Bu sefer bence o maç, bu maçtı. Bir daha bu kadar kötü olacağını sanmıyorum. Dolayısıyla Venus'ü geçmesini bekliyorum yarı finalde zira Amerikalı çok da iyi gözükmüyor ve final için Clijsters ismi çok daha hoş geliyor kulağa. Öte yanda Wozniacki olursa dadından yinmez tabii.

7 Eylül 2010 Salı

Muster'den Haber Var

Muster hakkında blog'da daha önce gelişmelere yer vermiştik. Dönüşünden sonra oynadığı 2 maçı kaybetmesinin ardından sert korttaki bir ATP Champions Tour turnuvasında oynadı İspanya'daki. Orada da finalde kaybetti. Geçen hafta ise İtalya'da bir challenger turnuvasına daha wild-card aldı. İlk turda elemelerden gelen İtalyan bir oyuncuya yine iki sette kaybetti.

Gidişat iyi değil ama zaten beklentiler de çok değil. Bu hafta ise Hırvatistan'daki bir toprak kort challenger'ına wild-card aldı Avusturyalı Roland Garros şampiyonu. İlk turda yine elemelerden gelen bir raketle oynayacak. Aldin Setkic ile. Boşnak raket bu sene Türkiye'de de bazı future turnuvaları oynamıştı, son zamanda da formda görünüyor future turnuvalarında. Zor olacak Muster'in ilk galibiyetini alması yine, görünen o. Maç bu akşam oynanacak, sonucu geçeriz muhtemelen.

Ünlüler Federer Maçında





Ashley Simpson, Peter Wentz, Boris Becker ve Cameron Diaz bugün Melzer-Federer maçını izleyenler arasındaydılar. Son fotodaki muhterem şahıs izlemiyordu muhtemelen. Rast geldi bu foto başka bir yerde, onu da araya sıkıştırayım dedim hazır dün kazandığı maça gönderme olarak ironik gider diyerekten. Çok iyi düşünmüşüm, çok da güzel oldu bence. Evet...

Marsel Nerede?

Diye bir mail aldım. Önümüzdeki birkaç hafta nerelerde oynayacağını blog'da yazmak istedim o yüzden. Uzun vadeli programını ben de bilmiyorum maalesef. Turnuva entry list'lerinden takip ediyorum. Ve entry list'lere göre Marsel'in bundan sonra oynayacağı turnuvalar şöyle:

- 13-19 Eylül Banja Luka Challenger (Toprak)
- 20-26 Eylül İzmir Challenger (Sert)

Topraktan serte geçiş nasıl olacak 1 haftadan az sürede, bilmiyorum. Ama Türkiye'de olduğu için pas geçmek istemedi bu turnuvayı muhtemelen. Marsel şu an 110. sırada sıralamada ve Amerika Açık sonrası açıklanacak sıralamada ilk 125'in dışına çıkacak muhtemelen. Geçen sene Amerika Açık sonrası Thailand ve Tokyo Open'da da iyi işler yapmıştı. Oradan da koruyacağı puanları var. İşi çok zor olacak maalesef. O yüzden arka arkaya oynayacağı bu 2 challenger turnuvasında bir şeyler yapması gerek artık. Wimbledon'dan bu yana maç kazanmakta dahi zorlanıyor. Wimbledon sonrası ilk 100 ihtimalinden bahsederken, bu gidişatta sene sonu ilk 150 civarlarına gelmesi söz konusu.

Başarılar Marsel'e...

Amerika Açık: 8. Gün Notları


- Fotodan da görülebileceği üzere Gwen Stefani, Federer'in maçındaydı bugün. Genelde Federer'e uğursuz gelmesiyle bilinir ki, bugün Melzer karşısında set bırakmasa da sıkıntılı anlar yaşadı İsviçreli. İlk seti rahat aldıktan sonra kötü bir ikinci set oynadı. Tiebreak'te kendi lehine 2 tane netcord olmasa seti bile verebilirdi. Oradan şansının da yardımıyla çıktı, şimdi rahat gider derken üçüncü setin başında servis kırdırdı. Hemen bir sonraki oyunda servis kırmayı geri aldı. 3-2'de bir servis daha kıran Federer, seti 6-3 ile bitirdi. İkinci set kadar olmasa da zorlandığı bir setti. Melzer tam 7 servis kırma şansını harcadı son sette. Federer'in servisini beğenmediğimi söylemeliyim. İlk servis yüzdesi pek iyi değildi. Melzer return'lerde agresif olmaya çalıştı ve epey de başardı bunu. Rallilerde daha uzun ömürlü görünüyor yine de dünya 2 numarası. Forehand'i ile alıştığımızdan fazla basit hata yaptığını da ekleyelim.

- Federer'in rakibi İsveçli Robin Soderling çeyrek finalde. 4. turda Montanes'i 4 sette geçti. Turnuvanın başından beri izliyorum ve kesinlikle kötü oynadığını söyleyebilirim. Federer şu an en iyi formunda değil belki ama kesinlikle Soderling'in onu yendiği Roland Garros'taki durumundan iyi. Soderling de o zamana göre daha kötü. Servisleri hala çok iyi ama o bombastik forehand'ini kullanmakta çok sıkıntı çekiyor. Rallilerde çok sıradan gözüküyor. Çok fazla basit hata yapmıyor belki ama rakibine atak şansı veren vuruşları çok fazla ve son zamanlarda agresif olmayı deneyen Federer, eğer vuruş yüzdesi olarak gününde olursa bunları affetmeyebilir. Federer'in iyi servis attığı bir günde, son durumlarını da göz önüne aldığımda, rahat bir Federer galibiyeti bekliyorum bu sefer Roland Garros'tan farklı olarak.

- Diğer çeyrek finalde Gasquet'yi mağlup eden Monfils ile Fish'i mağlup eden Djokovic karşı karşıya gelecek. İkisi de rakiplerini 3 sette geçtiler. Monfils 2 ve 3. sette set puanları kurtarırken, Djokovic hiçbir sette zorlanma belirtisi bile göstermedi. İlk turdaki Troicki engelini büyük korkular yaşayarak atlattıktan sonra her geçen tur daha iyi gözüktü Sırp raket. Bugün de iyiydi. Ama Fish'in belki de son 2-3 ayda oynadığı en kötü maçı olduğunu da eklemek lazım. Özellikle servis performansı açısından çok ama çok zayıf kaldı. Basit hata sayısı da epeyce fazlaydı. Monfils bu sene pek bir şey yapamadı ve buraya gelmeden önce, burada iyi işler yapacağına dair de bir sinyal vermemişti ama turnuva içinde oyununu git gide iyileştirmeye başladı. Tipsarevic ve bugün Gasquet karşısında iyi maçlar oynadı. Özellikle servisi çok iyi. Djokovic ile en son geçen yıl Paris Masters finalinde oynamış ve yakın geçen maçı kaybetmişti. Bu kez şartlar biraz daha iyi gözüküyor Djokovic lehine. Monfils her ne kadar son zamanlardaki en iyi tenisini oynasa da Djokovic için yeterli olacağından şüpheliyim. Bugün fileye geldiği zaman iyi iş çıkarttı Gasquet. Djokovic de bu turnuvada fırsat buldukça fileye gelmeye çalışıyor. Bunu Monfils maçında da yapması gerek. Ayrıca Monfils rallilerde özellikle backhand tarafında çok zayıf vuruyor toplara, Djokovic bunları winner'lara veya "forced error"lara dönüştürebilir sıklıkla.

- Kadınlarda günün merakla beklenen maçı Wozniacki ile Sharapova arasındaydı ve beklediğim gibi kazanan Wozniacki oldu. Duvar gibiydi maç boyunca. Çok istikrarlıydı ve zaman zaman çok iyi kontra winner'lar çıkardı. Ayrıca servisi de çok iyiydi şaşırtıcı biçimde. Bolca ucuz puan çıkardı, öte yanda Sharapova kötü servis atarken ve 9 çift hata yaparken... Basit hatalar da fazlaydı Shrapova tarafında ama bu alışık olduğumuz bir şey. Sharapova gününde değildi, gününde olsa yenerdi demek pek mantıklı bir yorum olmaz, zira ralliler inanılmaz uzundu ve Sharapova kendi standartlarında vuruşlarında çok yüzdeliydi. Kağıt üstünde çok fazla basit hata yapmış olsa da isabet oranı bir hayli iyiydi. Kısaca, Wozniacki hak eden taraftı ve kazandı. 14 maçlık galibiyet serisi yapmış oldu böylece Danimarkalı ve devam ediyor yoluna.

- Wozniacki'nin çeyrek finaldeki rakibini belirleyecek maçta Cibulkova, Kuznetsova'yı yakın geçen iki set sonucunda mağlup etti. İlk seti Kuznetsova'nın hediye ettiğini söyleyebilirim. Çok müsait şansları değerlendiremedi ve çift hata yaparak seti verdi kendi servisinde. İkinci sette 5-3 40-15'ten gelerek tiebreak'i gördü ama çok yorgun olduğu belliydi Rus raketin. Cibulkova, Safina'nın eski coach'u Krajan ile daha iyi görünüyor. Bu yıl pek adını duyamamıştık, bu turnuva onun için iyi oldu. Kariyerinde ilk kez Amerika Açık'ta çeyrek finale yükseldi Slovak raket. Wozniacki karşısında işi çok zor olacak.

- Diğer maçları pek bahse değer bulmuyorum. Çok azına baktığım Wickmayer-Kanepi maçı berbattı ve bu berbatlık skor tabelasına bile yansıdı. 0-6 7-6 6-1'le kazandı Kanepi maçı. Tam bir WTA skoru. Kanepi'nin yarı finaldeki rakibi ise Petkovic'i 6-1 6-2 ile geçen Zvonareva. Kötü bir günündeydi Petkovic. Çok kötü servis attı ve çok fazla basit hata yaptı. Yine de Zvonareva'nın çok iyi oynadığını itiraf etmeliyim. Özellikle hareketliliği muhteşemdi. Muhtemelen tabloda geriye kalan oyuncular arasında bu konudaki en iyi oyuncu Wozniacki ile birlikte.

- Son olarak bir de tahminlerimizi yazalım.

Kadınlar çeyrek finalleri:

Wozniacki-Cibulkova (Wozniacki)
Kanepi-Zvonareva (Zvonareva)
Schiavone-Venus (Venus)
Clijsters-Stosur (Clijsters)

Schiavone de kazanabilir, ondan emin değilim ama diğer 3 maçta aksi sonuçlar benim için sürpriz olur.

Erkekler 4. tur:

Nadal-Lopez (Nadal)
Ferrer-Verdasco (Ferrer)
Wawrinka-Querrey (Wawrinka)
Robredo-Youzhny (Youzhny)

Erkekler çeyrek final:

Federer-Soderling (Federer)
Monfils-Djokovic (Djokovic)

Ferrer-Verdasco ve Wawrinka-Querrey maçları tamamen ortada. Diğerlerinde çıkacak aksi sonuçları sürpriz olarak görüyorum. Bakalım, kaçta kaç yapacağız bu 10 maçtan...

6 Eylül 2010 Pazartesi

Foto: En Mutlu Kaybeden

(Foto: Roland Garros Facebook sayfasi)

Amerika Açık: 7. Gün Notları


- Günün, hatta belki de turnuvanın sürprizi geldi Stanislas Wawrinka'dan. Burada bazılarına göre favori olan Andy Murray'i 4 set sonunda eledi Wawrinka. Üstelik ilk seti kaybettikten sonra. Yeni coach'u Peter Lundgren ile çıkışa geçecek gibi. Harika bir maç oynadı, servis ve forehand özellikle mükemmeldi. Murray ise mental olarak hala ne kadar zayıf olduğunu gösterdi. Grand slam kazanmak için henüz hazır değil, orası kesin. İşler kötü giderken sağa sola bağırdı çağırdı; çok sinirlendi ve bunu çok da belli etti; farklı farklı sebeplerden dolayı sakatlık molaları aldı. Maçtan sonraki basın toplantısında sakin gözüktü yine de biraz. Kendisinin çok kötü oynadığını düşünmüyormuş, sadece Wawrinka bugün daha iyiydi diyor Britanyalı. Daha kırk fırın ekmek yemesi lazım anlaşılan.

- Murray'nin elenmesi ile Nadal'ın yarısı epey açıldı. Sadece Nadal'a yaramıyor bu tabii. Murray'nin çeyreğinden de sürpriz bir isime yarı final yapma şansı doğdu. Youzhny, gece seansında oynanan maçta Isner'ı 4 sette geçerken, ikinci seti 5-1'den vermeyi başardı. Robredo ile oynayacak Rus raket. Youzhny çok formda değil ama Robredo'dan daha iyi olduğu kesin. Öte yanda Murray'i yenen Wawrinka, Querrey ile oynayacak. Bu maçın galibi, eğer bu maç çok yorucu olmazsa, Youzhny-Robredo galibini de yenip yarı finale çıkacaktır bence.

- Kadınlarda Clijsters ve Venus'ün galibiyetlerini yazmıştık gün içinde. Bir diğer kazanan da Schiavone. Buraya çok çok formsuz geldi ama burada çok daha iyi gözüküyor Roland Garros şampiyonu. İstanbul Cup şampiyonu Pavlyuchenkova'yı 6-3 6-0 ile geçti. Tabii, Pavlyuchenkova'nın da bugün çok kötü olduğunu söylemek gerek. Çeyrek finalde Venus-Schiavone maçı ilginç olacak ama buradan gelecek ismin yarı finalde Clijsters'ı geçeceğini düşünmüyorum. Clijsters'ı da hemen yarı finale yazdık ama şu sıralar oynanmakta olan Dementieva-Stosur maçının galibiyle oynayacak olan Belçikalı'nın bu rakiplerden birine karşı kaybetme olasılığı pek yok bana göre. Clijsters'ın oyun seviyesi şu an çok daha yüksek, finale kadar gelmesi lazım en azından.

- Stakhovsky ve Llodra günün maç bırakanları oldular. Stakhovsky zaten Harrison maçı sonrası basın toplantısında ruh gibi görünüyordu. New Haven'daki şampiyonluk, ardından ilk 2 turda 2 yorucu maç onu bitirmiş. Feli Lopez kortta sadece 55 dakika kaldı. Nadal karşısına diri çıkacak yani. Yine de vatandaşı için büyük bir tehdit oluşturması pek mümkün değil derim ben. Diğer bırakan Llodra'ydı Robredo karşısında. İlk seti kazandı Fransız, arkasından ikinci set başlarında sorun yaşamaya başladı. Sağlık molaları aldı ama sorun sağlık molasıyla çözülecek türden değildi. Baş ağrısı vardı. Özellikle ikinci seti tiebreak ile kaybettikten sonra üçüncü sette yanından geçen toplara vurmaya bile tenezzül etmedi. Dördüncü sette de servis kırdırınca maçı bıraktı. Bu kadar ısrar etmesine de gerek yoktu aslında. Kafasının arkasından geçen lob'lara bakmazken, orada oynamanın bir anlamı yok. Çünkü orada izleyen seyircilere de saygısızlık bu.

- Bugünlük bu kadar. Şu an hala yanımda açık duran televizyonda devam ediyor Dementieva-Stosur maçı. Son sette 3-0 önde Dementieva ve ben bunları yazdıktan sonra yatağıma gideceğim. Kalktığımda bir Stosur galibiyeti görmek beni hiç şaşırtmayacak. Zira Dementieva bu, hiçbir zaman bilemezsiniz...

5 Eylül 2010 Pazar

Venus - Peer Maci


Peer'in direnis gosterdigi ama Venus icin yetersiz kaldigi mac oldu. 76-63 ile kazanan Venus.

Venus dizindeki sakatlik nedeni ile kisa bir ara verdikten sonra US Open'da donus yapti. Donus kosullarina gore fena olmamakla birlikte yine de eksikleri olarak mucadele etti. Ilk servis yuzdesi yerinde degil, basit hatalari da biraz fazla. Venus'un durumunu su sekilde tarif edebiliriz; temelde iyi oynayan bir oyuncuyu alin ve bol miktarda istikrarsizlik ekleyin. Yine de kritik anlarda iyi is cikardi Williams. 12. oyunda Peer servisinde 5 set puanini degerlendiremedikten sonra tie break oyununda dagilmayarak ilk seti aldi. Ikinci sette de Peer'den bir gomlek ustun oynadi. 5-2'de mac icin servis atarken servis kirdirmasina ragmen bir sonraki oyunda 2 vites birden yukseltip puan vermeden maci kazandi.

US Open'a "HEr macta yeni bir elbise" sloganiyla cikan Williams macta elbisesinin etegini asagi cekmeye ugrasirken epey enerji kaybetti. Hos dar bir etegin yukari cikmasi cikmamasindan daha iyidir ama yine de daha rahat bir seyler tercih edebilir bence.

(Foto: Eurosport)

Amerika Açık: Verdasco 3-1 Nalbandian


Günün en merakla beklenen maçlarından biriydi şüphesiz. Büyük çekişmeye sahne olacağı tahmin ediliyordu. İyi tenis oynanır diyordu... Maalesef hiçbiri olmadı. Verdasco 4 sette kazandı ve Nalbandian'ın kazandığı 2. set hariç hiçbir set yakın geçmedi.

Nalbandian hala grand slam'lerde ilerilere gitmek için yeterli kondüsyona sahip değil gibi. İlk tur maçında De Voest'e karşı 5 sete gitmesi iyi bir işaret değildi zaten. Ama öte yanda Verdasco da ilk turda 5 setlik bir maç oynamıştı. Fakat bugün Nalbandian'dan çok daha diri gözüktü İspanyol. Aslında iki taraf da iyi oynamadı. Tonla basit hatanın olduğu, uzun ralliler izlemenin pek mümkün olmadığı bir maçtı. Farkı yaratan en önemli şey ise Verdasco'nun servisiydi. Nalbandian çok çok kötü servis atarken, Verdasco servislerinden bolca ucuz puan çıkartmayı başardı. Nalbandian, Verdasco'nun backhand'ini iyi zorladığı zaman hata yaptırdı ama Verdasco da topları forehand'ine aldığında çok iyi iş çıkarttı.

Nalbandian, iyi bir geri dönüş yaptı ama onun adına beklentiler gereğinden fazla bence. Bundan sonra kariyerinde grand slam kazanması bile çok çok zor bir hedef iken, burada Nalbandian'ın kazanma şansından bahsedenler vardı. Eğer bir şekilde sağlıklı kalmayı başarabilirse, önümüzdeki yıl çok daha iyi sonuçlar alabilir ama 30 yaşına gelmiş bir oyuncudan çok çok büyük şeyler beklememek gerek. Bir sonraki turda Ferrer ile oynayacak Verdasco'nun işiyse zor. Ferrer, set kaybetmedi şu ana kadar. Enerjisiyle var olan bir oyuncu Ferrer ve bu açıdan buraya kadar rahat ve zorlanmadan gelmesi onun için çok iyi oldu. Verdasco bugün çok zorlanmadan kazansa da uzun süre kortta kaldı ve oyun olarak çok iyi gözükmedi. Eğer iyi servis atmayı başarabilirse, maçı yine yakın tutacaktır, favorisi keskin olan bir maç değil ama benim gözümde Ferrer bir adım önde...

Gimeno-Traver - Ferrer Maci


Fotoyu dik mi koysam yan mi koysam bilemedim


Ferrer'in bildigimiz Ferrer gibi oynadigi ve 76-62-62 ile 3-0 aldigi mac oldu.

Ferrer ATP'nin uvey evladi olmali. Yoksa Lopez-Stakhovsky ve Robredo-Llorda gibi eslesmeler Grandstand'de yer alirken Ferru'nun 11 nolu korta ittirilmesinin baska bir anlami olamaz. "Ne fark eder ki?" diyebilirsiniz, ancak bu yan kortlara disardan gelen gurultu gercekten cok rahatsiz edici.

David Ferrer'in cok iyi bir forehandi yok. Ayni seyi backhand ve servisleri icin de soylemek mumkun. Vasatin ustunde olan ozellikleri hareketliligi ve savunmasidir sanirim. Ama Ferrer kadar elindeki imkanlari maksimumda kullanan bir oyuncu daha yoktur ATP'de. Pek cok maci basindan sonuna ayni cizgide oynayabiliyor. Bugunku mac da buna bir ornekti. Ferrer bedava puan vermez; setlerde 2-0, oynanan sette 5-1 onde ver servis karsiliyorken bile olsa bu degismez.

Gimeno-Traver bugune dek "vasat Ispanyol oyuncusu" statusunden fazla cikamamis olsa da yavas yavas daha iyi oynamaya ve daha istikrarli sonuclar almaya basladi. Bugun ilk sette Ferrer'den bir eksigi yoktu. sonra ikinci set ve ucuncu sette olmamasi gereken bir sekilde dagildi. Sonra macin son 2 oyununda ozellikle mac puani karsiladigi anlarda yine Ferrer ile basabas mucadele etti ama 5. mac puaninda hem Ferrer daha sakindi hem de Traver'in umutlari tukenmisti.

Verdasco-Nalbandian eslesmesi icin Russell "Acma, nobrain" uyarisi verdi. Durum dedigi kadar kotuyse Ferrer'in ceyrek final gorebilmesi gerekir. Sezonun basindan beri haketmisti bence.

(Foto: eurosport.com)

Clijsters - Ivanovic Maci


Clijster'tan Ivanovic'e abla nasihati niteliginde mac oldu. "Slam kazanmak istiyorsan kendini buna gore hazirla" dedi Clijsters. 62-61 ile 1 saatte kazandi macini.

Ivanovic bir zamanlarki facia oyununu epey duzeltmis de olsa Clijster gibi oyunculari yenmekten daglar, tepeler ve 40 firin ekmek kadar uzakta oldugunu gordu bugun. Servislerinin hala sorunlu oldugu biliniyor. Ancak Cincinnati oncesindeki raket degisikliginin de etkisiyle vuruslari epey duzelmis. Yine de iyi atak yapamiyor. Azmini yitirmezse toparlanmasi gayet mumkun. Ama bir sureligine yumruk sovlarina ara vermesi ve bugune kadar yaptiklarina degil, bundan sonra yapabileceklerine odaklanmasi, geldigi nokta ile yetinmeyip daha iyisi icin calismasi lazim.

Clijsters icin ise ne desek bos, ne soylesek yetersiz. Sert kortta onun kadar rahat hareket edebilen baska bir isim gordum mu bilemiyorum. Kelebek gibi uctu bugun, hic yorulma belirtisi de gostermedi. Tabi bunda maci 1 saatte bitirmis olmasinin da etkisi var ama Ivanovic gibi vasat bir performans gosteren oyuncu da zaten daha uzun kalamazdi kortta. Maci izleyen herkes hayran oldu oyununa ve bu oyunla bu kortta yenilmesinin mumkun olmadigini soyleyenler oldu. Bugunku macta arada sirada konsantrasyonunu kaybedip bol bol basit hata yaptigi anlar oldu ki bunlarin ikisinde servis kirdirdi. Ama rekabetin bu kadar az oldugu maclarda bu tarz dalgalanmalar normal. Iyi servisler atti, defanstayken bile oldukca dengeli vurdu toplara. Istikrarli bir sekilde devam ederse kupanin en onemli favorilerinden biri olacaktir. Ki turun en hanimefendi isimlerinden biri oldugunu dusundugumden cok sevinirim kazanmayi basarirsa.

(Foto: yahoo.sports)

Hanescu'dan Sihirli Puan

Tema

Sonunda değiştirebildik. Banner işlerinden anlamadığım için orası düz bir şekilde kaldı ama bana göre eski benekli benekli halinden her türlü iyidir bu hali. :)

Siz ne düşünüyorsunuz peki?

Amerika Açık: 6. Gün Notları

- Sürpriz mi demeli bilmiyorum ama Jankovic elendi. İlk iki turda sinyalleri vermişti zaten Sırp raket Halep ve Lucic karşısında. Maçta rüzgar oldukça etkiliydi, ki Jankovic de maçtan sonraki basın toplantısında bunun kendisini etkilediğinden bahsetmiş. Kanepi, Wimbledon'da oynadığı çeyrek finalden sonra burada da iyi bir "run" yapmış oldu şimdiden. Estonyalı bu yıla kadar Amerika Açık'ta ilk turun ötesini görememişti. Turnuvadan sonra muhtemelen ilk 20'ye girecek.

- Sharapova ve Wozniacki rakiplerini çok çok rahat geçtiler. Sharapova oyun bırakmadı, Wozniacki 1 oyun bıraktı. Wozniacki ilk 3 tur toplamında sadece 3 oyun bıraktı, ki bu 1974'ten sonra bir grand slam'de ilk kez olan bir şey. Sonuç olarak beklenen eşleşme geldi diyebiliriz. Sharapova formunu bulmuş gibi ama Wozniacki daha da formda. Yıl başından beri çok istikrarsızdı ama kendi evinde oynadığı Kopenhag turnuvasıyla beraber ritmini buldu ve giderek artırmaya devam ediyor. Sharapova karşısında bence ufak bir farkla da olsa favori Wozniacki.

- Federer ilk 2 turdan kopya çekti. Mathieu karşısında da farklı bir şey yoktu. Fransız bir ara ilk seti alır gibi oldu ama Federer gereken yerde devreye girdi. Son 2 sette rüzgarın da etkisiyle maç biraz daha vasat bir hale geldi. 4. turda Melzer ile oynayacak Federer, ki o da Ferrero'ya karşı çok iyi oynadı bu gece. Yine de ne kadar istikrarsız olduğunu biliyoruz Melzer'in. Bence Federer'i zorlayacak bir oyuna da sahip değil. 3 setlik bir galibiyet olası.

- Federer için asıl test olabilecek Soderling ise ilk turdaki rezil maçtan sonra kendini biraz daha toparladı. En azından maçlarını kısa tutuyor.

- Kura çekildiğinde 4. turda güzel bir eşleşme olarak görünen Djokovic-Fish eşleşmesi de oluştu. Djokovic, rüzgarın epey etkili olduğu maçta Blake'i rahat geçti. Fish ise yine 5 setlik maç oynadı ilk turda olduğu gibi. Üstelik bu kez ciddi şekilde zorlandı Clement karşısında. Fish'in biraz fazla abartıldığını düşünüyorum. Buraya iyi geldi, kötü de oynamıyor ama çok çok büyük bir tehdit de değil bana göre. Djokovic'i elemesi benim için sürpriz olur.

- Bir Janko Tipsarevic klasiği daha izledik. Büyük bir galibiyetin ardından gelen mağlubiyet... Monfils defansif açıdan inanılmazdı ama onun dışında gerçekten kötüydü. Servisi bile çalışmıyordu. Tipsarevic çok çabuk pes etmiş göründü. Bazı puanlarda sabrını koruyamadı. Kritik puanlarda yine bildiğimiz gibi saçmaladı. Monfils, 4. turda Gasquet ile oynuyor. Bir Fransız çeyrek final görecek en azından. Benim tahminim Gasquet burada.

- Petkovic, kariyerindeki ilk grand slam 4. turuna rakibinin maça çıkmamasıyla yükseldi. Çinli Peng çiftler maçında sakatlanmış. Radwanska'yı elemişti 3. turda bir set geriden gelerek. Cibulkova ve Zvonareva rahat kazanırken, geçen yılın yarı finalisti Wickmayer çok zorlandı Schnyder karşısında. 1 maç puanı kurtararak Kanepi'nin rakibi oldu 4. turda. O da tahmini güç bir maç.

- Son not Montanes-Nishikori maçından. 2. turda Cilic'i 5 set sonunda deviren Nishikori'nin pili bitmiş Montanes karşısında. Japon raket 2. setin başında çekildi maçtan. İlginç olan şu ki, 30 yaşına gelmiş Montanes kariyerinde ilk kez bir slam'de 4. tur gördü. Has bir toprakçı olarak bunu Amerika Açık'ta başarması entresan. Üstelik buraya gelmeden önce sert kort turnuvası bile oynamadı. Kurasından büyük yardım aldı tabii. 4. turda Soderling'e karşı oynayacak, ki onu yenmesine imkan vermiyorum...