O kadar büyük olay olmuş ki, turnuvanın web sayfası Nadal'a özel sayfa yapmakla kalmamış, bir de antrenmanları için canlı yayın streami yapmışlar. Linki şudur.
Twitter'ın en bir takip edilen tenisçisi için yapılan çılgınlıklar bunlarla sınırlı kalmayacak gibi. Şili'ye gidince devlet başkanı ile falan da görüştürmüşler zaten. Maçlarına da stream koysalar da izlesek bari.
2 Şubat 2013 Cumartesi
29 Ocak 2013 Salı
27 Ocak 2013 Pazar
6 Şubat!
Rafa geliyor!
Özlem bitiyor!
Toprak kortlara bölüm sonu canavarı geliyor!!!!
Rafa hep korta çıkış tarihini öteliyordu, son 2 haftada tam tersine öne çekti. Bu sefer olacak gibi.
Rafasızlık Avustralyalıların başına vurmuş olacak ki, bugün web sitelerinde şakalı haber yapıp, güya Nadal'ın dizleriyle ropörtaj yapmışlar.
Normalde sporcuyu 8 ay yatıran konuyla dalga geçmeye densizlik denebilir, fakat Fransız ve Belçikalılar seviyeyi o kadar alçalttılar ki, bu şaka sempatik bile gelecek neredeyse...
Özlem bitiyor!
Toprak kortlara bölüm sonu canavarı geliyor!!!!
Rafa hep korta çıkış tarihini öteliyordu, son 2 haftada tam tersine öne çekti. Bu sefer olacak gibi.
Rafasızlık Avustralyalıların başına vurmuş olacak ki, bugün web sitelerinde şakalı haber yapıp, güya Nadal'ın dizleriyle ropörtaj yapmışlar.
Normalde sporcuyu 8 ay yatıran konuyla dalga geçmeye densizlik denebilir, fakat Fransız ve Belçikalılar seviyeyi o kadar alçalttılar ki, bu şaka sempatik bile gelecek neredeyse...
AO: Şampiyonlar
Tüm kategorilerde dünya 1 numaraları şampiyon oldu. 1997 Wimbledon'dan beri ilk kez oluyormuş bu.
Azarenka-Li maçına Li'nin bileğinin iki kez dönmesi damga vurdu. Aynen Serena Williams gibi devam etti ve turnuvayı tamamladı Li. Ben açıkçası ikinci kez bileği döndükten ve kafasını da hafif yere çarptıktan sonra bırakır diyordum. Ama drama yaratmadan devam etti ve iyi de oynadı Li. Azarenka ise vasattı bana göre. Li'nin düştüğü anlarda inisiyatif alsa maç çok daha hızlı bitebilirdi. Ama o da olumsuz şartlarda maçı oynadı; seyirci açık bir şekilde maçın başından sonuna Li'nin yanındaydı. Azarenka genç ama tecrübesiz bir
isim değil. Stephens maçındaki sağlık molası krizini daha iyi yönetmeliydi. Gerçekten önemli bir sorun yaşadıysa bile bunu hiç iyi ifade edemeyince, bir de üstüne muhtemelen mevcut dahi olmayan bazı sorunlardan bahsedince krizi iyice büyüttü. Maç sonunda Azarenka şampiyon, Li kahraman oldu.
Djokovic-Murray maçı ise malesef beklediğim donuklukta geçti. Bu ikisinin maçlarını izlemek işkence resmen. İkisinin başka rakiplere karşı yaptıkları maçlar zaman zaman oldukça eğlenceli geçebiliyor. Örneğim Murray Nadal'a karşı daha atak oynar; belli ki Federer maçında da elini korkak alıştırmamış. Ancak bu maç, sıkıcı rallileri ve 4 sette yapılan 107 basit hata ile benim için fiyaskoydu; en azından bir grand slam finali olarak. Kadınlar maçında Li'nin sakatlığına rağmen daha fazla güzel puan vardı. Bu ikili, oyun anlayışlarının da benzer olmasının etkisiyle galiba, sürekli bir karşı atak arayışına giriyorlar ancak atak yapan çıkmayınca karşı atak da olamıyor. Djokovic maç sonunda Avustralya Açık'ı üç kez üst üste kazanan ilk isim olurken, Murray ilk slamini kazandıktan hemen sonra ikinci slamini kazanan ilk isim olamadı.
Son olarak maç biter bitmez evden çıktığımdan kupa töreneni görememiştim. Kupayı Agassi vermiş. Djokovic daha bu hafta sonu Armstrong'a saydırırken bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demek istiyorum. Şu veya bu şekilde Agassi yakalandığı halde yasaklı madde kulanımı ile ilgili yalan beyan vererek cezadan sıvışmış birisi. Bu durumun kazandığı çoğu kupaya gölge düşürmemesi bir şeyi değiştirmez. En azından ben hala yalan söylemeseydi, tek Roland Garros şampiyonluğunu aldığı 1999 yılını evde oturarak geçireceğini ve kariyer slam falan yapamayacağını düşünüyorum. Navratilova'nın dediği gibi "Madem o kadar pişmansın, o zaman o dönemde kazandıklarını da geri ver" hissiyatı geliyor bana zaman zaman. Kazandıklarını geri istemesinler, ona da birşey demiyorum ama hiçbir şey olmamış gibi onore ediliyor oluşunu da aklım almıyor...
Azarenka-Li maçına Li'nin bileğinin iki kez dönmesi damga vurdu. Aynen Serena Williams gibi devam etti ve turnuvayı tamamladı Li. Ben açıkçası ikinci kez bileği döndükten ve kafasını da hafif yere çarptıktan sonra bırakır diyordum. Ama drama yaratmadan devam etti ve iyi de oynadı Li. Azarenka ise vasattı bana göre. Li'nin düştüğü anlarda inisiyatif alsa maç çok daha hızlı bitebilirdi. Ama o da olumsuz şartlarda maçı oynadı; seyirci açık bir şekilde maçın başından sonuna Li'nin yanındaydı. Azarenka genç ama tecrübesiz bir
isim değil. Stephens maçındaki sağlık molası krizini daha iyi yönetmeliydi. Gerçekten önemli bir sorun yaşadıysa bile bunu hiç iyi ifade edemeyince, bir de üstüne muhtemelen mevcut dahi olmayan bazı sorunlardan bahsedince krizi iyice büyüttü. Maç sonunda Azarenka şampiyon, Li kahraman oldu.
Djokovic-Murray maçı ise malesef beklediğim donuklukta geçti. Bu ikisinin maçlarını izlemek işkence resmen. İkisinin başka rakiplere karşı yaptıkları maçlar zaman zaman oldukça eğlenceli geçebiliyor. Örneğim Murray Nadal'a karşı daha atak oynar; belli ki Federer maçında da elini korkak alıştırmamış. Ancak bu maç, sıkıcı rallileri ve 4 sette yapılan 107 basit hata ile benim için fiyaskoydu; en azından bir grand slam finali olarak. Kadınlar maçında Li'nin sakatlığına rağmen daha fazla güzel puan vardı. Bu ikili, oyun anlayışlarının da benzer olmasının etkisiyle galiba, sürekli bir karşı atak arayışına giriyorlar ancak atak yapan çıkmayınca karşı atak da olamıyor. Djokovic maç sonunda Avustralya Açık'ı üç kez üst üste kazanan ilk isim olurken, Murray ilk slamini kazandıktan hemen sonra ikinci slamini kazanan ilk isim olamadı.
Son olarak maç biter bitmez evden çıktığımdan kupa töreneni görememiştim. Kupayı Agassi vermiş. Djokovic daha bu hafta sonu Armstrong'a saydırırken bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demek istiyorum. Şu veya bu şekilde Agassi yakalandığı halde yasaklı madde kulanımı ile ilgili yalan beyan vererek cezadan sıvışmış birisi. Bu durumun kazandığı çoğu kupaya gölge düşürmemesi bir şeyi değiştirmez. En azından ben hala yalan söylemeseydi, tek Roland Garros şampiyonluğunu aldığı 1999 yılını evde oturarak geçireceğini ve kariyer slam falan yapamayacağını düşünüyorum. Navratilova'nın dediği gibi "Madem o kadar pişmansın, o zaman o dönemde kazandıklarını da geri ver" hissiyatı geliyor bana zaman zaman. Kazandıklarını geri istemesinler, ona da birşey demiyorum ama hiçbir şey olmamış gibi onore ediliyor oluşunu da aklım almıyor...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)