9 Eylül 2011 Cuma

Amerika Açık: Erkeklerde Çeyrek ve Yarı Finaller

Bugün erkeklerde hem 4. tur maçları vardı hem de çeyrek final maçları. Sürpriz olmadı. Tabii eğer Tsonga'nın Federer'i bu sene 3. defa mağlup edeceğine inanmışsanız orası ayrı...

Nadal dünden kalan ve ilk setinde 0-3 geri düştüğü maçta Muller karşısında bu senenin en iyi maçlarından birini çıkardı kendisi adına. İlk sette 5-6 geriye düştükten sonra arka arkaya 7 oyun kazanarak 7-6/5-0 öne geçti. Son sette de 0-2'den gelip üst üste 6 oyun kazanmayı başardı. Servis performansı Muller'in kötü return'leri ile birlikte daha da iyi gözüktü. Return'de Muller'in sert servislerini iyi öldürdü ve hepsinden fazla dikkat çekeni de ona maçı getiren passing shot vuruşlarıydı. Sağdan, soldan, ortadan, havadan, kısacası her taraftan geçti filede Muller'i. Baseline'da da az hata yaptı ve forehand'ini son zamanlardakinin aksine daha etkili kullandı. Bu şampiyonluğu korumak istiyorsa daha iyi oynamak zorunda ama en azından umut verici bir maç oldu kendisi adına.

Young'un 60 tane basit hata yaptığı maçta Murray maçı 3 sette bitirmek için fazla beklemedi. Rakibi ise Simon'u 4 saate yakın maçta 4 sette 3 tiebreak kazanarak geçen Isner oldu. Isner oynadığı son 12 tiebreak'in hepsini kazandı. Eğer bu maç 1 gün arayla oynansa Murray'e karşı şansı az da olsa var derdim ama fiziksel anlamda tabloda kalan oyuncular arasında en sıkıntılı isim Isner ve bugün en uzun maçı oynayan da oydu. Tiebreak'lere taşırsa mutlaka şansı olacak ama Murray'nin iyi returnleriyle ona izin vermemesi olası.

Nadal'ın rakibi ise Ferrer'i 4 sette yenen Roddick oldu. Bu maç 2 gün önce Arthur Ashe'te akşam seansında oynanacaktı. Daha sonra Louis Armstrong'a atıldı. Orada kort şişince de 13 numaralı korta atıldı. Attan inip eşeğe binmiş oldular bir anlamda. 25 bin kişilik korttan 500 kişilik korta ve şahin gözünün bile olmadığı bir korta... Roddick bu duruma daha fazla sinirlenen oyuncu olsa da daha iyi reaksiyon gösteren de o oldu. Ferrer 4. sette servis kırma avantajı da yakalamıştı gerçi ve maçı son sete taşıyabilse Roddick'i baskı altına alabilirdi ama Roddick'in hakkını vermek lazım. Bu senenin en iyi maçını oynadı ve uzun zamandan sonra ilk kez bu kadar agresifti. Forehand'i ile özellikle vuruşlarına gitmeye çalıştı ve servisi de çok etkiliydi. Nadal'a karşı daha fazlasına gereksinim duyacak. İşi zor ama 2010'da Miami'de oynadıkları maçtan esinlenmeyi başarabilirse Nadal'a büyük sıkıntı yaratabilir.

Erkekler çeyrek finallerinde Djokovic, Tipsarevic'i; Federer, Tsonga'yı geçti. Djokovic-Tipsarevic maçının ilk iki seti de tiebreak'e gitti, setler paylaşıldı ve 3. set başladığında süre 2.5 saati geçmişti. Maç aynı şekilde devam ettiği takdirde Djokovic'in elenmese bile çoook yorulacağı kesin gibiydi ama Tipsarevic sakatlanınca bu ihtimaller ortadan kalkmış oldu. Üst üste 9 oyun kazandı Djokovic ve Tipsarevic 4. sette 0-3 gerideyken daha fazla zorlamak istemedi kendini ve bıraktı.

Bu maçtan sonra yattım ve Federer-Tsonga maçını izleyemedim ama bu maçı yağmur vurmuş. Ara verme falan derken epey geç bitmiş ama Federer yine hızlıymış. Özet görüntülerde Federer'in sağlam tek el backhand'leri ve iyi ayak hareketleri dikkat çekiyor ki, uzun zamandır en büyük sıkıntısı bu iki konuydu.

Djokovic ve Federer 5. sene üst üste oynayacaklar Amerika Açık'ta böylece. Açık dönemde bir rekor. Hiçbir rekabette böyle bir şey söz konusu olmamış. 2007'de finalde oynamışlardı. Sonraki 3 senede yarı finalde... Şimdi de bir yarı final eşleşmesi. İlk 3'ünü Federer kazandı, sonuncusunu maç puanlarını kurtaran Djokovic. Ama şartlar çok değişti ve bu maçın favorisi kağıt üstünde Djokovic. Ben turnuva öncesinde Federer'in Djokovic'i mağlup edeceği tahmininde bulunmuştum (daha sonra da finalde Murray'e yenileceği tahmini var) ve o tahminde ısrarcıyım. Yağmur izin verirse sonucu cumartesi akşamı göreceğiz...

Amerika Açık: Kadınlar Yarı Finalleri

Program o kadar sıkışıktı ki kadınlar maçlarını izleme fırsatımız neredeyse hiç olmadı. Serena-Pavlyuchenkova ve Stosur-Zvonareva maçlarından tek puan bile izleyemedim şahsım adıma konuşmam gerekirse. Wozniacki-Petkovic ve Kerber-Pennetta maçından ise belli bölümleri izleme imkanı buldum.

Serena-Pavlyuchenkova maçı skorboard'dan takip ettiğimiz kadarıyla çok ilginç gelişti. İlk 6 oyun arka arkaya servis kırıldı ve 3-3 ile girildi 7. oyuna. Ondan sonra iki oyuncu da 5-5'e kadar servisine tutundular. 6-5'te sette kalmak için servis atan Pavlyuchenkova bu servisi kırdırdıktan sonra koptu ve ikinci sette breadstick'ini de yiyip elendi.

Diğer maçta Stosur, Zvonareva karşısında baştan sona üstün götürdüğü maçta sadece 6 oyun bıraktı.

Sakat sakat buraya kadar gelmesi bile büyük iş olan Petkovic, daha fazla direnemedi. İlk seti 6-1 ile kaybettikten sonra ikinci setteki direnci çok daha iyiydi. Hatta 5-3'geri gelip servislerini set için de attı 6-5'te. Tiebreak'te 6-3'ten 6-5'e getirdi durumu ve 6-6'ya getirip maçı başka bir boyuta da taşıyabilirdi ama olmadı. Her topu çeviren klasik Wozniacki'ye karşı biraz fazla basit hata yaptı. Küçük kortta oynamak da Woz'a ayrıca yaradı.

Çeyrek final eşleşmelerinin en zayıf halkası oyun kalitesi olarak da zayıftı ama heyecan yoktu diyemeyiz. Önce Kerber 6-4/4-2 öne fırladı ve maçı bitirmeye yakındı. Pennetta oradan dönüp 4-6/6-4/2-0 öne geçti. Bu aşamalarda Pennetta'ya göre çok daha tecrübesiz olan Kerber buradan dönemez derken bir dönüş daha yaptı ve üst üste oynanan 7 oyundan 6'sını kazanarak kariyerinin ilk yarı finaline yükseldi. Ayrıca Amerika Açık'ta Steffi Graf'tan sonra yarı final gören ilk Alman oldu. Büyük sürpriz, kesinlikle bu slam'in en büyük sürprizi...

Yarı final eşleşmeleri dengesiz oldu: Serena-Wozniacki ve Stosur-Kerber. İlk yarı final eşleşmesi final gibi eşleşme. Favorileri söylemeye gerek yok tabii. Büyük bir sürpriz olmazsa Serena-Stosur finali izleyeceğiz ve Stosur koleksiyonuna bir tabak daha koyacak gibi...

8 Eylül 2011 Perşembe

7 Eylül 2011 Çarşamba

Derdiniz Nedir Sizin?

Bildiğiniz gibi US Open'da hiç kapalı kort yok. Hiç ışıklandırmalı kortu olmayan RG'den sonra en yetersiz turnuva yani. Ama bu postta bu konuya bile değinmeyeceğim. Hadi diyelim kortları kapatamıyorlar. Varsayalım ki çatı desteklerinin saplanması gereken yerde yatır var...

Bugün olanlara bakalım. Nadal maçını izleyecektim o nedenle gözlemlerimi genel olarak o çerçeveden anlatacağım. Önce Muller geldi korta, Nadal ortada yok. O arada hala bazı gazeteciler "Bir ahmak ıslatan yağıyor ama..." tivitleri atıyorlar. Dedim ne oluyor? Derken Nadal geldi ve "Geç kalmam biraz da benim hatam ama maçın tam olarak ne zaman başlayacağı bize önceden söylenmedi" dedi. Yahu bu adam zaten her yere geç kalan, 50 tane maç öncesi hazırlığı biri olduğu gibi, her tarafı ayrı döküldüğünden bandajlanması gereken uzuv miktarı da epey fazla. Nitekim ayak bandajları yüzünden 7 dakika geç kaldı korta ve Muller'den özür diledi. 15 dakika ısınma faslından sonra maç başladı, Nadal servisini kırdırdı, 3-0 geriye düştü ve kendi servisindeki ikinci puanda Nadal hakeme "Hocam bu kort kayıyor" dedi. Yetkililer "Ay ne yapsak acaba???" derken diğer kortlarda hareketlilik bitmişti bile. Maçın durması kesinleşirken o arada Nadal "Hep aynı hikaye, tek düşündüğünüz şey para" diyerek tribini atıp korttan ayrıldı.

Ne bu şimdi? Topu topu 15 dakika tenis oynandı. Bu 15 dakika tenis için oyuncular o saate kadar hazır beklediler. Yemek yiyecekleri saat belli değildi. Sürekli kendilerini hazır tutmaya çalıştılar. Kendilerini ısıttılar ve 15 dakika sonra da soğudular. Tam olarak yağmur dinmemiş bir kortta, nemli zeminde maç yaptılar. Murray zaten "Kort, toplar, file, her şey ıslaktı" demiş. Nadal basın toplantısında bu kadar paraya rağmen oyuncuların korunmadığını söylemiş. Murray, Nadal ve Roddick maç sonunda hakemlerle kapalı kapılar ardında konuşmuşlar.

Bu oyuncular düşebilir, sakatlanabilir, onlardan sonra oynaması beklenen oyuncular yemek masasından kaldırılıp kalan 5 dakika için korta sürüklenebilir... En fazla yarım saat maç yapılabilecekken oyuncuları korta çıkartmanın zararları. Peki para ile ilgisi ne bunun?

Çünkü bir maç bile başlasa (ve 90 dakika oynansa) bile bilet paraları geri verilmiyor. Ama bu buz dağının görünen kısmı bile değil. Zaten izleyebilenler kortlardaki sayılabilir miktardaki seyirciyi fark etmişlerdir. 15 dakika maç yayını olunca televizyonlar reklamlarını yayınlıyorlar, paralarını alıyorlar. Oh. Mis.

Bütün bu buhran içinde Nadal "Biraz daha bir arada dursak da kendimizi kollasak." mesajı verdi.

Günün tek komik hadisesi ile Serena Williams kaynaklıydı. Tek tivitle yıktı ortalığı...


Serena Williams

6 Eylül 2011 Salı