15 Ocak 2010 Cuma

Avustralya Açık 2010 - Erkekler Kurası


Evet, kuralar çekildi, elemelerden gelen oyuncular da yarın sabah belli olunca tüm eşleşmeler belli olacak. Seribaşıları üzerinden değerlendireyim.

Federer, ilk turda Andreev ile oynuyor. Fena oyuncu değildir, ama Federer'e zorluk çıkartabileceğini zannetmiyorum. İkinci turda Victor Hanescu muhtemel rakip, 3. turda ise gelebilecek 4 isim de birbirine çok yakın güçteler ve hepsi de Federer için çok hafif oyuncular. 2 ve 3. turları, ilk turdan da kolay geçmesi muhtemel yani Federer'in. 4. turda 3 olasılık bulunuyor. Hewitt, Baghdatis veya Simon. Baghdatis, yaşadığı büyük düşüşün ardından geçtiğimiz sezonun ortalarından itibaren çok hızlı bir şekilde kendini toplamayı başardı, dün iyi bir oyunla Hewitt'i de mağlup etti Sydney'de. Burada da 3. turda Hewitt ile oynaması söz konusu. Simon'u da göz ardı etmemek lazım tabii. Bu 3 oyuncu da iyi oyuncu, ama Federer'i zorlayacak tipte oyuncular değiller.

Federer'in çeyrek final kurası ise fazlasıyla zor: Verdasco veya Davydenko. Açıkçası Federer'in bulunduğu ilk çeyreğin alt tarafı, Federer'in tarafına göre çok daha zorlu. Ernests Gulbis ve Carlos Moya gibi oyuncular da bu bölümde. Davydenko, geçtiğimiz sezon yarı finalde Federer, finalde de Del Potro'yu mağlup ederek Sezon Sonu Şampiyonası'nı kazanmıştı, bu sezona da Doha'da şampiyonlukla başladı. Üstelik, yarı finalde Federer, finalde Nadal'ı mağlup ederek. Tartışmasız turun en formda oyuncusu, ama onun sorunu da 5 setlik maçlarda. Davydenko'nun 3. ve 4. turlarda top 50'deki ortalama üstü oyunculara 5 setlik kaybettiği çok fazla maç var grand slam CV'sinde. Üstelik burada 4. turda, geçtiğimiz yılın yarı finalisti ve flaş ismi Verdasco ile oynama ihtimali bulunuyor. Açıkçası, buradan gelecek isim çok fazla yıpranmazsa, Federer ile başa baş oynayabilir, zira Federer'in formu da pek iyi değil.

Federer-Davydenko'nun bulduğu çeyreğin galibi Djokovic-Soderling'in bulunduğu çeyreğin galibiyle oynuyor. Djokovic'in bu turnuvada en iyi kurayı çektiğini kesinlikle söyleyebilirim. Federer-Davydenko-Verdasco gibi isimlerden sadece birisiyle çarpışacak. Kendi çeyreğinde kağıt üstünde en büyük rakibi olarak gözüken Soderling de yıla çok kötü başladı ve dün Kooyong'da oynadığı hazırlık turnuvasında maçı yarıda bıraktı sakatlığından ötürü. Mutlaka, Avustralya Açık'ta olacaktır ama sağlığı ve formu soru işareti. Zaten, kumaş ve yetenek olarak da bulunduğu yeri hak etmediğini düşünüyorum. Bir top 10 oyuncusu değil yani benim gözümde. Djokovic'in ilk iki tur kurası son derece kolay. 3. turda Jeremy Chardy olası rakibi. Yetenekli oyuncu ve Djokovic ile oynadığında izleyenlere iyi bir maç vaat edebilir, ama Djokovic'i zorlamasını mümkün görmüyorum fazla. 4. turda ise, çok fazla olasılık görünüyor Djokovic için. Youzhny, Gasquet, Robredo, belki Ginepri... İlk turdaki Youzhny-Gasquet maçı tartışmasız ilk turun en büyük maçı. Gasquet, sezona çok iyi başladı, Sydney'deki turnuvada yarı finale kadar yükseldi ve turnuvada oynadığı bütün maçları izlememe dayanarak, şampiyonluk favorisinin o olduğunu düşünüyorum Sydney'de. Çok konsantre ve istekli görünüyor, yeteneği üzerinde tartışmak zaten komik olur. Kendi adıma en büyük isteklerimden biri Djokovic-Gasquet maçı. Kesinlikle turnuvanın en zevkli maçlarından biri olur. Soderling'in 4. turda Tsonga'ya kaybedeceğini, dolayısıyla çeyrek finalde 2008 finalini oynayan iki isim olan Djokovic ve Tsonga'yı izleyebileceğimizi düşünüyorum.

Del Potro, bu hafta açıklanan sıralamada 5 puan farkla önüne geçti Murray'nin ve 4. sıraya yerleşti sıralamada. Dolayısıyla, burada çeyrek finalde Federer-Nadal-Djokovic ile oynamaktan kurtulmuş oldu. Lakin, US Open'dan bu yana sürekli sakatlanıp duruyor, o da dün Soderling gibi Kooyong'daki turnuvada maçını yarıda bıraktı sakatlanıp, ki Soderling'in maçı bırakması daha çok tedbir amaçlı iken, Del Potro'nun durumu daha ciddi gibi gözüküyordu. Ben, onun burada final-şampiyonluk göreceğini zannetmiyorum açıkçası... Kurası da kolay değil. 2. turda James Blake ve 4. turda Cilic ile oynama ihtimali bulunuyor. Ben, Del Potro'nun çeyrek finale gelmeden eleneceğini düşünüyorum diyerek, ilk büyük iddiamı ortaya atayım şöyle. Del Potro'nun çeyreğinde diğer yarıda ise Roddick bulunuyor. Onun ilk 4 tur kurası bence Del Potro'nunki de dahil olmak üzere, en zor ilk 4 tur kurası. İlk turda Thiemo De Bakker ile oynayacak, ki 2006 Wimbledon junior şampiyonu ve geleceğinden çok ümitli olunan bir isimdir. Gerçi 88 doğumlu ve şu ana kadar çıkış yapmaması hayal kırıklığı yarattı ama geçtiğimiz senenin ortalarından itibaren büyük bir fırlama yaptı ve epey gerilerden gelip top 100 yapmayı başardı. Bu seneye de Chennai'de çeyrek final oynayarak başladı. Tabii ki, Roddick'i eleyebileceğini düşünmüyorum ama ilk 8 seribaşından birisi eğer set kaybedecekse ilk tur maçında, buna en yakın isim Roddick diye düşünüyorum. 2. turda çok büyük ihtimalle Thomaz Bellucci ile oynayacak, ki o da benim en favori ve en sevdiğim oyunculardan biridir. Geçtiğimiz yıl müthiş bir patlama yaptı. Şöyle de anlatabiliriz onun durumunu. US Open'da ana tabloyu son anda kaçırıp 1 numaralı seribaşı olarak elemelere girmişti; şimdi ise, ana tabloda seribaşı olmayı sadece 2 oyuncuyla kaçırdı. Dünya sıralamasının 34 numarasında ve bir seribaşının 2. turda oynayabileceği en zor birkaç rakipten biri kesinlikle. En iyi olduğu kort toprak kort açık ara, ve geçen yıla kadar sert kortta berbattı, ama oradaki performansını da biraz toparladı, Roddick'i zorlama potansiyeli bulunuyor. Hatta, eğer Roland Garros olsa, Bellucci'yi maçın favorisi bile gösterebilirdim.

Ve geldik Nadal ve Murray'nin bulunduğu son çeyreğe... Uzun zamandır ilk 4'ün içinde yer alan Murray, bu hafta 5 puan farkla yerini Del Potro'ya bıraktı. Kura öncesi Murray'nin hangi oyuncunun çeyreğine düşeceği en büyük tartışma konusuydu. Şanssız isim, Nadal oldu. Murray'nin şu ana kadar gereğinden fazla pompalandığını ve abartıldığını düşünsem de, çok iyi oyuncu olduğunu kabul etmek gerekiyor. Nadal, 2. turda Leonardo Mayer ile karşı karşıya gelebilir, ki Mayer de potansiyelli gençlerden biridir. 3. turda Kohlschreiber-Isner, 4. turda Stepanek-Karlovic, Nadal'ın olası rakipleri. Dürüst olmak gerekirse, seribaşı oyuncular arasında en kolay ilk 4 tur kuralarından biri Nadal'ınkiler. Murray'nin çeyreği ise en kolayı kanımca. İlk 3 tur rakiplerinde tehlikeli bir oyuncu yok. 4. turda tehlikeli sayılabilecek Monfils de sakatlık ile boğuşuyor, 4. tura geleceği, gelse de Murray karşısında neler yapabileceği şüpheli. Dolayısıyla, Nadal-Murray çeyrek finali, en tahmin edilebilir çeyrek final eşleşmesi şu anda...

Benim final tahminim, Djokovic-Murray... Djokovic de şampiyonluk favorim kura avantajı sebebiyle. Federer'in uzun bir aradan sonra yarı final görmeden elenebileceği - çeyrek finalde - bir turnuva olabilir. Davydenko, grand slam baskısını kaldırmayı başarabilirse bir sürprize imza atabilir. Geçtiğimiz yılın ikinci yarısını kötü geçiren ama yeni yılda oynadığı 2 turnuvada daha hazır ve fit bir görüntü veren Nadal'ın da Murray'i geçerse final oynama ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca, her yıl Avustralya Açık erkeklerde sürpriz bir oyuncu olur. Bu yıl o oyuncu Marin Cilic olacaktır tahminimce...

11 Ocak 2010 Pazartesi

ITF Şaşırma!

Genelde tenisçilerin profillerine bakmak için ATP ve WTA'in kendi sitelerini tercih ederim, ki sanıyorum herkes de öyle yapıyordur. Ama, ITF (Uluslararası Tenis Federasyonu) sitesine de ihtiyaç duyuluyor, future turnuvaları için. ATP'nin sitesinde yalnızca ATP Tour ve challenger turnuvalarıyla ilgili bilgiler bulunuyor, future'lar için ITF'in şuradaki sitesini ziyaret etmeniz gerekiyor.

Biraz önce bu sitede dolaşırken, garip şeylere rastladım. Şunlar gibi;


Hadi, Melanie Oudin ve Maria Jose Martinez Sanchez'in fotolarını bulamadınız böyle bir şey yaptınız diyelim, ki böyle bir şey mümkün değil tabii, yüzlerce fotoğrafı bulunabilir bu iki oyuncunun... Peki şu kızcağıza yaptığınıza ne demeli, aramanıza bile gerek yok yani fotoğraflarını, kendisi karşınıza çıkar zaten... Kimden mi bahsediyorum? Tabii ki de bundan;


Ah ITF ah, çekeceğin var!

10 Ocak 2010 Pazar

İlk Haftanın Özeti

2010 sezonunun ilk haftası Auckland, Chennai, Doha ve Brisbane'deki turnuvalarla geçildi. Açıkçası çoğu kişi sezonun kapanışıyla açılışının bir olduğunu, sadece 2 haftalık bir ara olduğunu söylese de, bana fazla geldi 2-3 gün tenis maçı izlemeyince eski arşivlere dalan biri olarak. Ama neyse ki, başladık yeni sezona ve ilk grand slam için de gün sayıyoruz. Avustralya Açık'ın eleme kuraları bize göre salı sabah saatlerinde belli olacak, ki ona ayrıyetten değineceğiz zaten. Şimdi, haftanın turnuvalarına bakalım.

Eurosport, Brisbane'de Justine Henin'in koşusunu ve Doha'da ilk turdan itibaren 10'dan fazla maç sundu bize. Gerisi için livestream'lerde gezintiye çıktık. Hatta, Chennai için doğru düzgün bir livestream bile olmadığından, hiç maç izleyemedim oradan. Yukarıda yazdığımız sıralamaya göre gidip Auckland ile başlayalım. Auckland'de final 1 numaralı seribaşı Flavia Pennetta ve 3 numaralı seribaşı, wild-card'lı Yanina Wickmayer arasında oynandı. Hafta boyunca çok iyi ve rahat maçlara imza atan bu ikilinin final maçı beklenen çekişmeyi vermedi. Wickmayer, rakibine sadece 4 oyun vererek iki sette zafere ulaştı. Sharar Peer benim açımdan en dikkat çeken oyuncuydu Auckland'de. İsrailli oyuncu özellikle geçtiğimiz sezonun son grand slam'i olan Amerika Açık'ın ardından çok iyi form tutarak 2 turnuva kazanmıştı, bu sezona da iyi başladı. Avustralya Açık'ta sürpriz isimlerden biri olabilir.

Chennai'de ise final bugün oynandı Wawrinka ile Cilic arasında ve son şampiyon Cilic, bu turnuvayı ikinci kez üst üste kazandı İsviçreli'yi 2 tiebreak sonucunda yenerek. Geçen sezon top 50'nin en kötü oyuncusu olarak kabul ettiğim Dudi Sela ise, yarı final gördü burada. Geçen sezonun sonunu çok iyi getiren Janko Tipsarevic de diğer yarı finalistti. Bu ikilinin dışında dikkat çeken üçüncü oyuncu ise, 21'lik Thiemo De Bakker oldu. 2006'nın junior Wimbledon şampiyonu, bir türlü büyük patlamasını yapamamıştı, ama bu yıl onun için çok iyi başladı. Chennai'de çeyrek final gördü ve çeyrek finalde de Tipsarevic'e karşı 7-5'lik setlerle kaybetti. Üstelik, ilk sette 4-1, ikinci sette de 5-3 öndeyken... Bu yıl onun için kırılma yılı olabilir, zira 88'li ve artık yaşı geçiyor...

Brisbane'da Justine Henin, Nadia Petrova ve Ana Ivanovic'i mağlup ederek geldiği finalde vatandaşı Kim Clijsters'a şimdiden sezonun en iyi maçlarından biri olmayı garantileyen bir maçla kaybetti. Mükemmel bir ilk set oynayan ve Henin'in zayıf servislerinden 2 servis kırma çıkaran Clijsters, ilk seti 6-3'le kazandı. İkinci sette de görüntü aynı şekilde devam ederken, Clijsters 4-1'lik üstünlüğü yakaladı iki break farkla. Sonrasında ortaya Henin'in direnci çıktı. Art arda 3 kez Clijsters'ın servisini kırdı ve müthiş bir oyunla Clijsters'ı baskı altına aldı. Final setine de bu moralle 3-0 başlayan Henin, maçı alıp götüreceği yerde duraksadı, kötü bir servis oyunu sonucu servisini kırdı ve maçtan kopan Clijsters'ı tekrar maça ortak etti. 5-4'te Clijsters'ın servisinde 2 şampiyonluk puanı yakalayan Henin bu fırsatları da tepince tie-break'e gidildi. Tie-break'in başında Kim fırtınası vardı. 4-0'la başladı Clijsters ve 6-3'te 3 maç puanı yakaladı. Önce kendi iki servisindeki maç puanlarını kaçırdı, sonra da rakibinin servisindeki maç puanını. 6-6'ya geldi durum ve saha değişimi yapılırken psikolojik olarak ipler Henin'in elinde gözüküyordu ama tenis öyle değişken bir oyun ki, bütün oyunun momentumu bir aksiyon sonucu bile değişebiliyor. Onlardan biri oldu bu noktada, Henin çift hata yaptı ve Clijsters kendi servisinde bir kez daha maç puanı yakaladı ve bu kez affetmeyerek şampiyonluğa ulaştı. Maçtan birkaç saat sonra açıklama yapan Henin, sol ayağındaki sakatlık sebebiyle Sydney'den çekildiğini açıkladı. Açıkçası sakatlık sorunu olduğunu zannetmiyorum, çok büyük bir ihtimalle bu kadar yorucu bir finalden sonra üstüne bir de Sydney'de oynayarak, Avustralya Açık'a yıpranmış şekilde girmek istedi. Hak da vermek lazım, daha yeterli seviyede fit değil efsane.

Erkeklerde haftanın en önemli turnuvası olan Doha'da şampiyonluk Nikolay Davydenko'ya gitti. 3 numaralı seribaşı olan ve çeyrek finalden sonra oldukça zorlu rakiplerle, zorlu maçlar oynayan Davydenko, Avustralya Açık için iddialı olduğunun mesajını verdi. Önce çeyrek finalde servis ustası Ivo Karlovic'i iki tiebreak sonunda geçti, ki Karlovic'ten bir maç içinde 2 tiebreak almak kolay iş değildir. Sonrasında yarı finalde turnuvanın ve dünyanın 1 numarası Roger Federer'i 6-4'lük iki setle ve oyunu baştan sona domine ederek mağlup etti. Tablonun diğer tarafında bulunan Rafael Nadal ise çerez maçlar sonucunda finale kadar yükseldi. Sırasıyla Bolelli, Starace, Darcis ve Troicki'yi mağlup eden İspanyol, bu maçların hiçbirinde set vermedi rakiplerine ve hiçbir sette de 4 oyun ve daha fazlasını kaybetmedi. Finalde bizleri çok güzel bir maçın beklediği kesindi. Ama, ilk sette inanılmaz bir dominasyon gösteren Nadal bagelle aldı seti ve maçın çabuk biteceğinin sinyalini verdi. Ne var ki, olaylar daha farklı gelişti... İkinci setin başıyla birlikte kendi servislerine tutunmaya başlayan Davydenko, setin ortalarında bir de Nadal'ın servisini kırdı ve 5-4'te set için servis atar konuma geldi. 40-15'i yakalayan Davydenko bu oyunda toplam 3 set puanını kaçırdı ve arkasından serivisini kırdırdı. Tiebreak'e iyi başlayan taraf Davydenko oldu 4-1 ile. Nadal sonrasında toparlandı ve 6-5 öne geçti ve kendi servisinde maç puanını yakaladı. Şansının da yardımıyla return'ü iyi yere düşen Davydenko maç puanını çevirdi ve sonrasında 7-6 öne geçerek kendi servisinde set puanı yakaladı. Ancak Nadal yine rakibinin servisindeki 2 puanı alarak kendi servisinde maç puanı şansı yakaladı. İyi servisle oyuna girdi Nadal ve temiz bir winner'la maçı bitirme şansı varken, boş kort yerine Davydenko'nun üstünü seçti ve iyi reaksiyon gösteren Davydenko bu puanı da çevirdi. Tüm bu ikramların ardından Davydenko 9-8'de yakaladığı set puanını harcamayarak setleri eşitledi.

Son sete iyi başlayan taraf Nadal oldu. 1-1'de Davydenko'nun servisini kırdı ve kendi servisini de alarak 3-1 öne fırladı. Kontrolü eline alan Nadal, Davydenko'nun servisinde 2 servis kırma şansı daha yakaladı, ama Davydenko'nun iyi servisleri ve Nadal'ın hataları üst üste gelince Davydenko 3-2'yi yakaladı. Arkasından kontrolü kaybeden Nadal servisini kırdırıp 4-3 geriye düştü ve 5-4'te maçta kalmak için servis atarken rakibine 2 maç puanı şansı verdi. Davydenko, Nadal'ın yaptığı gibi bu ikramı reddetmedi ve ilk maç puanını değerlendirerek şampiyonluğa ulaştı. İki tarafın da iyi tenis oynadığını söylemek mümkün, ama konsantrasyon açısından Nadal daha sorunlu olan taraf olunca, maç Davydenko'ya gitti. Kariyeri boyunca en büyük silahı konsantrasyon olan Nadal'ın, pek çok maçı geriden gelip aldığını biliyoruz. Ama daha önemli bir şey var Nadal adına, o da şu: Nadal, hiçbir zaman açık ara öne geçtiği veya önemli avantajlar yakaladığı maçı rakibine bırakmaz, konsantrasyonunu kaybetmez, heyecanına yenik düşmez. Kendi servisinde maç puanı yakalayıp da kaybettiği son maç 2004 veya 2005'te Nalbandian'a karşı oynadığı bir maçtı. Ondan yana böyle bir şeyle ilk kez karşı karşıya kaldı. Özgüveninde bir sıkıntı var sanırım kötü geçirdiği son 5-6 ay sebebiyle ve bu onun oyun içinde kafasını da etkiliyor. Davydenko maçında ilk seti temiz bir şekilde 6-0 aldıktan sonra, Davydenko'nun ikinci sette servis oyunlarını almaya başlamasıyla birlikte oyununda düşüş yaşandı. Yine final setinde çok büyük bir avantaj yakalamasına rağmen 2 servis kırma puanını kaçırmasının ardından iyi oynayan Nadal, ritmini kaybetti. Davydenko bile maç sonu açıklamasında "6-0'lık ilk set sonrasında açıkçası kazanamayacağımı düşündüm, ancak ikinci setle birlikte geri döndüm ve Nadal'ın da bazı hatalarıyla birlikte maçı kazanmayı başardım." diyor...

Bu haftaki turnuvalarla ilgili söyleyecekler bu kadar...

2. Hafta Turnuvaları

Yeni sezonun ilk haftasını bu sabah oynanacak olan Brisbane ve Chennai erkekler finalleriyle kapatıyoruz. Özellikle Doha ve Brisbane'de bolca dikkat çeken şey vardı. Mutlaka değineceğiz önümüzdeki postlarda, ama önce önümüzdeki haftaya göz atalım bir.

Sydney, Hobart ve Auckland'de turnuvalar var Avustralya Açık öncesi son haftada. Sydney'de joint - yani hem erkek hem kadınlarda - Auckland'de erkekler ve Hobart'ta kadınlar turnuvası bulunuyor. Ana tablo kuraları 4 turnuva için de çekildi, kısaca değinelim.

Auckland'de ilk 4 seribaşı, ilk turu bye geçiyor. Turnuvada 1 numaralı seribaşı İspanyol Tommy Robredo. Geçen sezonun sonunda bu turnuvada adını en tepede görünce, herkes benim gibi "Robredo ve 1 numaralı seribaşı, hmm" diye düşünmüştür şöyle bir. Tabii, sıralamaya bakılıyor, onun üstündeki bir oyuncu katılmıyorsa turnuvaya 1 numaralı seribaşı olabilir, oluyor, ama her şeye rağmen Robredo gibi bir oyuncunun bir ATP Tour turnuvasında 1 numaralı seribaşı olması, olabilmesi garip. Gelgelelim, içinde bulunduğu durumu ilginç bulduğumuz Robredo bu sezona çok iyi başladı. Maria Jose Martinez Sanchez ile birlikte oynadıkları 12 maçın sadece 1'ini kaybederek Hopman Cup'ı kazandılar, ki o kaybedilen tek maç da finalde Martinez Sanchez'in Laura Robson'a kaybettiği maçtı. Robredo 4'te 4 yaptı ve en önemlisi, finalde ilk seti 6-1 kaybettiği Andy Murray karşısında geriden gelerek maçı almayı bildi. Auckland'de de sonuna kadar ilerleyebilir Robredo, zira kurası kaymaklı ekmek kadayıfı tadında. Finale kadar karşılaşabileceği en ciddi rakipler Juan Carlos Ferrero ve John Isner olarak gözüküyor. Şuradaki Isner'ı bile zorlayarak çıkarabildim ancak. Tabii elemelerden gelecek 4 oyuncu da Robredo'nun tarafına düşecek, daha o oyuncular belli değil, onu belirtelim.

Tablonun alt tarafında ise çok güzel bir eşleşme var diyesim geliyor, ama diyemiyorum maalesef. Bahsettiğim eşleşme ilk turdaki Kohlschreiber-Nalbandian eşleşmesi. Bu turnuvaya göre tartışmasız çok iyi eşleşme, ama Kohlschreiber'ın Hopman Cup'taki rezil hali, Nalbandian'ın izleyebildiğim 2 hazırlık maçındaki fit hali, bu maçın bana ağır bir Nalbandian dominasyonunda geçeceğini söylüyor. Bu maçın galibini de Bellucci-Chiudinelli maçının galibi bekleyecek, ki çekişme açısından en fazla tatmin edici eşleşme benim adıma ilk turda bu eşleşme. İki oyuncunun da özellikle geçen seneki oyunlarını çok tutmuştum ve özellikle 22 yaşındaki Bellucci'den ileride daha önemli işler yapmasını bekliyorum. 2 numaralı seribaşı David Ferrer, ikinci turda Chardy-Clement galibiyle oynuyor. Yine Nicolas Almagro, Jürgen Melzer ve Sebastien Grosjean gibi oyuncular da tablonun alt tarafında dengeleri değiştirebilecek kapasiteye sahip. Grosjean'ın adı geçmişken, kendisinin Avustralya Açık için Fransa Federasyonu'ndan wild-card'ı kaptığını da not geçelim.

Sydney'in erkekler tarafında Auckland'de olduğu gibi ilk 4 numaralı seribaşı ilk turu bye geçiyor. 1 numaralı seribaşı Gael Monfils'in, çeyrek finalde Richard Gasquet ile oynama şansı var, ki Monfils bu hafta Brisbane'de yarı finalde ilk finalist Radek Stepanek'e, Gasquet de ikinci finalist Roddick'e çeyrekte mağlup oldu. 3 numaralı seribaşı Stanislas Wawrinka da Monfils-Gasquet ikilisinin tarafında. Başka da tehlikeli olabilecek bir isim görünmüyor tablonun üstünde. Alt tarafta 4 numaralı seribaşı Lleyton Hewitt'in çeyrek finalde Marcos Baghdatis ile oynama ihtimali söz konusu. 2 numaralı seribaşı Tomas Berdych'in de çeyrekte Sam Querrey ile oynama ihtimali bulunuyor. Auckland'de olduğu gibi Sydney'de de tablonun alt tarafı biraz daha karışık ve zorlu görünüyor.

Sydney kadınlarda ise, dünyanın ilk 2 sırasında yer alan Serena Williams ve Dinara Safina ilk turu pas geçiyorlar. Kura sonucu ikinci turda Serena-Justine maçı gözüküyordu, ama Justine sol ayak sakatlığı sebebiyle Avustralya Açık'a kadar dinlenmek istediğini söyleyip çekilince o eşleşme bozuldu. Belki Serena rahat bir nefes almıştır, bilemeyiz. Fakat yine de zorlu bir kuraya sahip Serena, ki öyle olması da doğal, zira burada Venus Williams hariç bütün ilk 10 oyuncuları yer alıyor. Erkeklerde zirvedeki oyuncular ya Kooyong Open'daki özel turnuvada oynuyorlar bu hafta, ya da boş geçiriyorlar haftayı Nadal ve Federer gibi. Grand slamlerde erkeklerin oynadığı 5 setlik maçların etkisi büyük tabii bu tercihte. Serena'nın kurasına dönelim. İkinci turda Martinez Sanchez ve çeyrek finalde Vera Zvonareva ile karşılaşma olasılığı bulunuyor Serena'nın. Yarı finalde de Caroline Wozniacki, Jelena Jankovic ve Flavia Pennetta en kuvvetli ihtimaller. Tablonun alt tarafında bulunan Dinara Safina'ya ise, ikinci turda Agnieszka Radwanska, çeyrek finalde de Elena Dementieva kuraları görünüyor. Yarıda da Kuznetsova, Azarenka ve Lisicki en güçlü adaylar Safina için. Tabii, önce Safina'nın oraya kadar gelmesi gerekecek, o ayrı.

Son olarak Hobart'a değinelim. Sydney'e göre çok çok daha zayıf bir kura mevcut tabii Hobart'ta. 1 numaralı seribaşı Anabel Medina Garrigues, ki geçtiğimiz senenin prestiji en düşük turnuvalarından olan İstanbul Cup'ta bile yanılmıyorsam 3 numaralı seribaşıydı. 8 seribaşı da dahil olmak üzere, tüm oyuncular birbirine yakın seviyede, dolayısıyla bir veya birkaç şampiyonluk adayı göstermek mümkün değil. Benim içimden geçen ve desteklediğim ise, 5 numaralı seribaşı genç İspanyol Carla Suarez Navarro. Geçtiğimiz yılki Avustralya Açık'a Venus'u devirerek damga vurmuştu ve sonrasında da çeyrek finale kadar yükselmişti. Ne var ki, o grand slam sonrasında patlamasını sürdüremedi. Turnuvalarda sürekli birkaç maç kazanıp elendi. Sıralamada hala ilk 50'de tabii ama yetersiz böyle bir yetenek için. En son geçtiğimiz hafta Auckland'de Pennetta'ya karşı oynadığı oyunla hayal kırıklığına uğradım. Avustralya Açık'taki puanlarını korumasını ümit ediyorum, ama bu pek kolay gözükmüyor...

4 turnuvada da ana tablo maçları bu gece itibariyle başladı bile. Genel olarak bakıldığında kadınlar Sydney dışında düşük profilli turnuvalar olsa da, Avustralya Açık öncesi çoğu raket hakkında fikir edinmek için son şans olacak bu, dolayısıyla önemli...