13 Temmuz 2016 Çarşamba

Review: 2016 Davis Kupası Çeyrek Finalleri

Cuma günü çeyrek final eşleşmeleri başlıyor. Kısaca göz atalım.

Sırbistan-Büyük Britanya: Murray normalde oynayacaktı ama Wimbledon'ı kazanınca oynamayacağını açıkladı. Sırbistan'a gidecek takımla birlikte ama maçlarda yok. Toprakta oynanıyor seri ve Sırbistan'da da Djokovic yok. Lajovic ve Edmund takımların bir numaraları olacak. Öyle bir seri. Lajovic muhtemelen hem Edmund'u hem de Evans'ı yener. Britanya çiftleri alır. Sırplar 2 numarada Krajinovic'i mi oynatır Tipsarevic'i mi orası hiç belli değil. Resmen vasatlar serisi. 5. maça gider muhtemelen de kazananı kestirmek zor. Ev sahibi avantajıyla Sırplar önde yine bir adım.

İtalya-Arjantin: Bu da toprakta. Ama baya kaliteli seri olur. İki takımın da iyi toprakçıları var. Fognini ve Seppi çok formsuz ama Fognini motive olursa her türlü maç alır burada. Lorenzi'yi de kullanabilirler. Hem tecrübeli hem formda. Ama Arjantin takımı da sağlam. Delbonis, Pella, Monaco, Del Potro'yla geliyorlar. Del Potro giderek iyi gözüküyor. Burada hiçbir maçın net favorisi olmaz. Ama çiftleri alan götürür işi.

Çek Cumhuriyeti-Fransa: Berdych yok. Fransa ise iyi kadroyla geliyor. Tsonga ve Pouille oynayacak teklerde muhtemelen. Seri de kapalı sert kortta. Jiri Vesely formda Çeklerde ama Rosol için aynısı denemez. Mahut-Herbert şu an çiftlerde dünya 1 numarası ve Fransızların bu şartlar altında kaybetmesi için Fransızlıklarını yapmaları lazım.

ABD-Hırvatistan: Açık sert kortta seri. Isner-Sock'a karşı Cilic-Coric. Coric bu seneyi kötü geçiriyor. Isner da evinde deli tenis oynar. Coric'i indirir. Cilic'le de kafa kafaya oynar. Sock'un da Coric'i yeneceğini tahmin ediyorum. E çiftlerde de Bryan kardeşler varken favori ABD. Fransa'dan büyük sürpriz olur benim için kaybederlerse bu kadroyla.

Bükreş: Çağla Elendi

Bükreş'teki turnuvada ilk turda Kristina Kucova'yı 6-0/7-5'le geçmişti Çağla ama bu akşamki ikinci tur maçında Vania King'e 3 sette mağlup oldu.

Maçın büyük kısmını izledim ve açıkçası Çağla'nın net olarak büyük kısmını daha iyi oynadığı maçı kaybetmesinin tek sebebi büyük puanları kötü oynaması oldu. Alması gereken bir ilk seti tiebreak'te kaybetti. İkinci seti iyi oynayarak, bu sefer hata yapmadan kazandı. Ama son setin hemen başında verdiği break'le mental olarak da düştü ve bir geri dönüş yapamadı.

Yine de bu hafta aldığı puanlarla ilk 70'e girerek yeni bir kariyer rekoru kıracak. Haftaya da Bastad'da oynayacak. Büyük bir para ödenerek getirilen Kerber dışında buradaki gibi kayda değer isimler yok. İyi kura çekerse yine çeyrek finali zorlayabilir.

1 Şubat 2016 Pazartesi

Avustralya Açık: Şampiyon Djokovic ve Kerber

Şimdilik açalım başlığı yorum yapmak isteyen olursa. İşten güçten vakit bulduğum ilk an bir şeyler karalamaya çalışacağım.

26 Ocak 2016 Salı

Avustralya Açık: Çeyrek Final Part 2

Dünü kısaca özetlemek gerekirse: Her şey yolunda, sürpriz yok.

Navarro aşırı kötü oynayınca Radwanska beklediğimizden de rahat bir galibiyete imza attı. Serena da her zamanki tarifeyi uyguladı. Serena çok kötü başladı, Maria bir şekilde tutundu falan derken 4-4'te o kafa kafaya giden iki oyunu alınca zaten 2.setin akıbetini kestirmek hiç güç olmamıştı. Serena-Radwanska yarı finalinin Serena için rahat geçmesi lazım. Radwanska onu geçen sene Hopman'da yendi en son oynadıkları maçta ama tabii çok başka bir alem bu. Serena zaten kadınlar tenisinin gelmiş geçmiş en iyi servisçisi ama sanki bu turnuvada daha da bir hayvani servis performansı var. Hız açısından özellikle çok kuvvetli ilk servisler çıkarıyor.

Federer-Berdych maçı skorun gösterdiğinden daha yakın oldu. Yani Federer 3-0 kazanmasına rağmen Berdych iyi oynadı diyebilirim. Federer hata yapmadı ve Berdych de eline geçen fırsatları çok ucuz harcayınca set alma fırsatını kaçırdı. Federer'in maçı uzatmadan dinlenmesi mühimdi. Djokovic-Nishikori maçını izleyemedim maalesef işte olduğum için ama Djokovic'in set vermesini bekliyorduk, vermemiş. Onun açısından da kritikti. Makina olduğunu biliyoruz ama yine de Federer karşısına üst üste iki yıpratıcı maçtan sonra gelmek istemezdi.

Federer-Djokovic yarı finalini kazanan muhtemelen şampiyon olur. Federer'in yarı finalde psikolojik olarak, finalde olacağından daha rahat olacağını düşünüyorum Djokovic karşısında. Geçen sene US Open'da Federer çok rahat finale gelirken şahsen finalde Djokovic'in oyununu yükseltip rahat kazanmasını bekliyordum, çok şaşırmamıştım. Ama bu kez de herkes "geçen sene iki kere aynı hikaye oldu işte, yine Djokovic yener" derken, ben bu sefer daha zor olacağını düşünüyorum. İki maçı da dört sette kazanmıştı Djokovic ve bunu yaparken çok kritik olan ilk setleri kazanmıştı. Bu da Federer'in geri dönüş direncini çok zayıflatmıştı. Federer bunun farkında. İlk seti kazanmasının neredeyse şart olduğunu biliyor. Maç akşam maçı olacak ve yağmur ihtimali olduğundan kortun üstü kapanabilir ki, Federer şu an yağmur duasına çıkmış olabilir çoluk çocuğu toplayıp. Bir kontrol etmek lazım.

Sonuç olarak bence Djokovic net favori değil. Bahis siteleri 1.35-3.20 gibi bir farkla Djokovic tarafındalar. Bahis diliyle konuşmak gerekirse, bu orandan Federer daha value derim. Yine de, Djokovic'in geçen sene (istisnai Wawrinka maçı hariç) önemli maçlarda vitesi artırma özelliğini kazandığını görmüştük. Onun zaten 2011'den kağıt üstünde daha iyi sonuçlar alması da bununla alakalıydı. Büyük maçlarda turnuva performansının üstüne çıktı hedef maç seçip. Bu turnuvada şu ana kadar oynadığı oyunun üstüne bir anda çıkabilir. Çıkarsa da yine Federer'in neredeyse hatasız oynaması gerektiği gibi bir durum oluşacak. Perşembe günü ne yapıp edip işten kaçamak yapıp ekran başına geçin 10.30 gibi. :)

Bu geceki maçları kısa keseyim. Baya uzun oldu, ehehe.

Azarenka-Kerber: Azarenka'nın finale çıkması için bütün şartlar hazır. Bunu harcamaz herhalde. Kerber'e karşı bir üstünlüğü de var. Oyun olarak da oynamayı seveceği bir tip. Kerber'in kazanması için cidden o sayko defansını maçın uzun bölümüne yayması gerekecek çünkü Azarenka topa çok istikrarlı vuruyor ve topu hem güçlü hem düzgün açılarla çok iyi yönlendiriyor.

Zhang-Konta: Tam piyango maçı. İki tane sürpriz isim... Konta bir adım daha önde. Geçen seneden beri bir çıkışı var ve bunun ödülünü alması için kazanmasını istiyorum. Aynı zamanda oyun olarak da bence zaten bu turnuvada daha iyi Zhang'e göre. Ama Avustralya Açık'ın Çinli oyuncular için önemi büyük. Genelde burada da başarılı sonuçlara imza atarlar. (bkz. Li Na) Zhang'ın bütün inatçılığını vs. de göreceğiz yani, kolay olmayacaktır.

Murray-Ferrer: Çeyrek finallerin kağıt üstünde en az heyecan verici maçı. 4 sette Murray kazanır. Uzun ralliler, Murray'nin return performansı derken Ferrer bir yerde kırılacaktır. Yalnız hasbelkader Ferrer kazanırsa hiç olmayacak yerde slam finali görebilir. Hakikaten çok ilginç.

Monfils-Raonic: Gece maçına bunun konması isabet olmuş. Murray-Ferrer'e göre daha belirsiz. Monfils'in şaklabanlık potansiyelini de elbette yadsıyamayız. Raonic bu sezon yenilgisiz. Federer ve Wawrinka galibiyetleri de var. Monfils kurasının büyük şansıyla buraya geldi. Raonic'in rahat kazanmasını bekliyorum.

25 Ocak 2016 Pazartesi

Avustralya Açık: Çeyrek Final Öncesi

Son 16 tahminleri fena değildi. Konta, Zhang, Raonic sürprizlerini falan bulduk. Habertürk İddaa ekinde yerimi istiyorum. Yetkililer görsün bunu.

Çeyrek finallerde bazı eşleşmeler sağlam dururken, bazı eşleşmelerde kura avantajıyla öne çıkan oyuncular hayatlarının fırsatını buldular. Seyir zevki açısından daha iyi oldu tabii.

Serena-Sharapova: Bu gece oynanacak maçlardan biri. 12 yıldır Sharapova'ya kaybetmeyen Serena, her zaman olduğu gibi yine ağır favori olarak çıkacak. Sharapova agresif oynamaya çalışıyor. Yine öyle yapmayı deneyecek ama muhtemelen yine Serena'nın servis oyunlarına girmekte zorlanacak. Kendi servisinde çift hataları sıraladığı oyunlarda büyük ihtimal servisini kırdıracak ve skor olarak ağır olmasa da, oyun olarak rahat bir Serena galibiyeti olacak. Eğer Sharapova son 12 senede yaptığından farklı bir şey yapmazsa olacağı bu. Tabii, tamamen kendi elinde olan bir şey değil. Oyun olarak en çözümsüz kaldığı oyuncu. Sharapova stil olarak düz bir oyuncu ve şartlara, rakibe göre bir oyun oynama gibi bir durumu asla yok. Hem karakteri müsaade etmiyor hem de oyun olarak bunu yapacak teknik-taktik kapasitesi yok. Serena'nın kötü oynaması lazım yani. Tamamen onun elinde maç.

Radwanska-Suarez Navarro: Navarro'yu son maç dışında izleyemedim turnuvada. Bu turnuvada 2009 yılında da çeyrek finale çıkmışlığı var ki, Venus'ü yenerek 21 yaşında ilk kez kendini dünyaya gösterdiği turnuva olmuştu. Aslen toprakçı olsa da Avustralya onun için özel bir turnuva diyebiliriz. Radwanska'nın ise genel olarak burada çok başarılı olmadığı aşikar. Roland Garros'tan sonraki en kötü slam'i diyebiliriz hatta. Çok sefer çeyrek finalde kaybetti. Artık bunu kırmak için bundan iyi bir şans bulamaz. Ralli oynayabilen, servisleri zayıf iki oyuncu. Bolca servis kırmaya şahitlik edeceğimiz kesin. Gününde olan oyuncu bir tek öne çıkar. Tahminim 3 sette Aga.

Federer-Berdych: TSİ 06.00 gibi başlayacak. Serena-Sharapova maçı umurumda değil diyorsanız ve işinde gücünde biriyseniz, gece erkenden yatıp kalkılabilecek bir saat. Federer turnuva boyu sürdürdüğü grafikle maçı 2 saatte bitirip sizi mesaiye de yetiştirebilme kudretine sahip. Daha ne olsun? Berdych'in hiç şansı yok mu diyeceksiniz. Zor derim... Bir ara çok zorluyordu Federer'i ama garip şekilde son 2 senede çok ezici mağlubiyetler aldı. Burada gündüz maçında kort hızlı olacak. Berdych'in işine gelir ama karşısındaki Federer de yavaş kortu sevmiyor sonuçta. Hani sadece biraz o vuruşlarındaki derinliği yakalarsa istikrarlı olarak, Federer'i geri itip biraz daha maçı ortaya getirebilir. Amerika Açık 2012'de aldığı galibiyette aynen bu şekilde Federer'i ite ite yenmişti. Tabii Federer bence şu an daha iyi bir tenis oynuyor. Berdych de geçen seneden beri bir düşüşte. Özellikle top oyunculara karşı varlık göstermekte zorlanıyor. (Nadal bile set vermeden yenmişti geçen sene.....)

Djokovic-Nishikori: Akşam seansında süper bir maç... Nishikori çok sağlam durdu ve o sıcak, gündüz maçlarından hiç yorulmadan çıktı. Akşam kort biraz daha yavaş olacaktır ve bu aslında Djokovic'in işine gelen bir durum ama Nishikori de gündüz maçlarını sevmez ama hedef maçlarda, spot ışıklarının altında kesinlikle daha konsantre oynuyor. Hele Djokovic'in en iyi durumunda olmadığını görünce daha da keskin ve kararlı çıkacağını kestirmek zor değil. Djokovic yine 100 basit hata yaparsa bu sefer kurtulamaz ama Djokovic'in bir maçta 100 basit hatayı da üst üste iki maçta yapacağını hiç sanmıyorum. Zaten Nishikori, Simon'a göre daha agresif, winner'a yönelik vuruşlara gidip risk alacak. Djokovic, Simon karşısında olduğu gibi hücumda yöneten taraf olmak durumunda kalmayabilir. Bu da işine gelir. Ama Nishikori, Djokovic'i o çıkışından sonra bile en çok zorlayan oyunculardan biri olmayı başardı. 2011 Basel'de aldığı galibiyet ve elbette 2014 Amerika Açık'ta aldığı galibiyet hemen aklıma gelmiyor. Yine iki sene önce Djokovic çok formdayken Nishikori kötü halde gidip WTF'de set falan almıştı. Elbette oyun olarak tam ters gelen bir isim değil Wawrinka gibi ama iyi oynadığında kesinlikle başına bela olabilir. Tomic-Murray "hype"ini yakalayıp aldanmamıştım. Bunda ise "hype"e inanıyorum ve inşallah yanılmıyorumdur. Çünkü cidden heyecanla ekran karşısına geçeceğim. Tahminim 4 ya da 5 sette Djokovic galibiyeti.

(Diğer 4 maç yarın akşam yazarım artık, çok uzun oldu.)

23 Ocak 2016 Cumartesi

Avustralya Açık: Son 16 Başlarken

İlk hafta bitti. Artık çocuklarla adamların (kadınların) ayrıldığı yere geldik.

Djokovic-Simon: Djokovic'in zorlanmayacağı türden bir eşleşme. Çok yoruma gerek yok. 3-0 biter.
Tsonga-Nishikori: Bu turun erkekler kısmındaki en zevkli ve çekişmeli maçı. Nishikori fiziksel sorun yaşamazsa kazanır ama fiziksel durumu da hiç belli olmuyor ki adamın?
Federer-Goffin: Federer için tertemiz eşleşme. Goffin arada iyi puan alır, yumuşak maç olur. Majesteleri vites artırmadan aktif dinlenir.
Bautista-Berdych: Berdych sağlam görünüyor. Çeyrek finalde Federer'in rakibi olur.
Kuznetsov-Monfils: Monfils buraya geldi ama kurası baya kolaydı. Kuznetsov sezona dehşet girdi. Bence sürpriz olabilir burada.
Raonic-Wawrinka: Bir sürpriz de burada bekliyorum. Raonic baya farklı kimlikle girdi sezona. Wawrinka kötü değil ama bence Raonic kazanarak buradan yarı finale yürüyecek. (bold prediction oldu baya ya)
Ferrer-Isner: İkisini de pek izleyemedim ama Ferrer hiç zorlanmamış gibi duruyor. Avustralya çok hızlı kort değil. Ferrer yıpratarak kazanır kanımca.
Tomic-Murray: Dağ fare doğurur. Bence Murray 3 sette rahat bir galibiyet alacak.

Serena-Gasparyan: Gasparyan'ı hala izlemediyseniz izleyin. Çok estetik bir backhand'i var. Maçı tabii ki Serena kazanacak. İlk turda o sürprize izin vermeyince rahatlayıp ritim de bulma fırsatı yakaladı zaten.
Bencic-Sharapova: Sharapova hazır değil dedik ama iyi oynuyor gayet. Bencic de şu aralar sanki inişli çıkışlı. 3 sette Masha diyorum.
Radwanska-Friedsam: A-Rad'ın lokum kurası devam ediyor.
Navarro-Gavrilova: Geçen maç sonu röportajını "I am good from behind" potuyla bitirip sosyal medyaya bomba gibi düşen Gavrilova şu an gündemin tepelerine oynuyor ama hala oyunu olgun değil elbette. Ama Rod Laver'da gece maçı, motivasyon olacak. Çok belirsiz maç duruyor. Aynı zamanda kadınlarda bence en çekişmeli maçlardan biri olacak.
Kerber-Beck: Kerber uzun süre sonra bir slam'de bu kadar ilerledi. Kurası da iyiyken burada elenmesin artık.
Azarenka-Strycova: Muguruza şok şekilde elenince Azarenka'ya kebap gibi kura geldi. Strycova'nın Vika'yı zorlayabileceğini sanmıyorum ben. Çok formda zaten Vika. Yarı finali benim gözümde garanti.
Konta-Makarova: Makarova ne garip kadın ya? Normal sezonda meydana çıkmayıp hep bu slam'lerde 10-20 arası seribaşı olarak girip, ilk 10'dan birinin (onun ağacının o tarafta) elenmesiyle birden çeyrek finale kadar her maçına favori çıkıyor ve sürprize izin vermeden oraya geliyor. İstisnasız da oynadığı bütün slam çeyrek ve yarı finallerini kaybediyor. Konta da 4.tur için iyi rakip sayılır. Ama ben Konta'nın oyununu çok beğeniyorum. Sürpriz yaparsa sevineceğim. Tura yeni soluk getirebilecek oyunculardan biri. (slam şampiyonu potansiyeli olmasa da)
Keys-Zhang: Ivanovic'in koçu (aynı zamanda Andy'nin kayınpederi) Nigel Sears o talihsiz olayı yaşamasa Keys bence zaten kaybedecekti. Baya etkiledi Ana'yı o olay. Zhang de rüzgarı arkasına almış gidiyor. Zhang'in buradan yarı final şansının düşünüldüğü kadar az olmadığını düşünüyorum.

21 Ocak 2016 Perşembe

Ekşi Sözlük ile Soru Cevap

Dünle ilgili bir şey yazamıyorum çünkü azıcık Sharapova maçı dışında bir şey izleyemedim uykusuzluktan, iş güçten. Ama yarının programı baya sönük. Akşam seansında Ferrer-Hewitt dışında "heh, bunu izleyeyim" dediğim maç yok. Neyse, ondan sonra 3. turlar başlıyor, açılır turnuva iyice.

Ama tabii malum Nadal maçı sebebiyle yazabilecek bir ton şey çıktı. Onlardan birini değerlendirip, her şeyin uzmanı olan Ekşicilerin entry'lerinden alıntı yaparak onlarla bir soru-cevap gerçekleştirelim. Ne dersiniz? Evet dediğinizi duyar gibiyim. Hissediyorum adeta!

1) https://eksisozluk.com/entry/57844876

- Elenmesinin ardından gelen ilk Ekşi entirisi. Duygulara adeta tercüman. Ama bence daha güzeli var burada: http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/165073/fethullah-gulenin-cemaate-vedasi-ayilmali-bayilmali

Fethullah Gülen'e yakınlığıyla bilinen Nadal, grand slam şampiyonluğunu yakınlığıyla bilinmeyen Rafa...

2) https://eksisozluk.com/entry/57845289

- Sonu biraz abartılı olsa da katılıyorum. Neyin zor kurası allasen? 13-0 olan istatistik son 4 maçta 1-3 oldu. Madrid'deki saçma mavi Şirinler kortunu saymazsak, son 2 senede 3 maçtan 1'ini kazanabildi Fer'e karşı.

3) https://eksisozluk.com/entry/57845312

- Genel olarak katılmakla birlikte sadece son 1 senedir patates olduğu için o "god mode" listesinden çıkmayacak olması. Eski bırakan tenisçilerden çoğu son senelerini hedefsiz oynamıştır. O sırada "kendini rezil ediyor" denir ama bıraktıktan sonra kimse o kötü hallerini hatırlamaz ve herkes "iyi kötü be, şimdi oynasa da izlesek" der. Kobe Bryant'ın bu sene yaşadığı işte. Aynı.

4) https://eksisozluk.com/entry/57845621

- Maçın özeti var, faydalanın bari. Ben Federer'i 2010'da bile geçemeyeceğini düşünüyordum. Ama şimdi baktığımda o zaman geçecek diyenler sandığım kadar saçma konuşmamışlar. Zira 2010'da Nadal o rekoru kıramayacak diyenler Djokovic'in canavarlaşıp bu hale geleceğini tahmin etmezlerdi. Kimse etmezdi. Ve şu an bakınca 2011-2012-2013-2014'te Djokovic o seviyelerde olmasa kesin Nadal rekoru kıracaktı. Yani Federer engel değildi o sürede. Bu saatten sonra 1 slam kazanırsa bile şükretsin tabii.

5) https://eksisozluk.com/entry/57846571

- Şu tarz çok entry var. Birini alıp cevap verip diğerlerini pas geçeceğim. Bu zaten yılların geyiği. 2005 yılında adam RG'yi kazanırken bu geyik yapılıyordu. Yok 3 seneye kalmaz. 2008'de aynı geyik, 2010'da aynı geyik. E baktığında kariyerine çok erken başlamış biri olarak 29 yaşına kadar üst seviye oynadı. Hiç fena sayılmaz. 10 sene önce Nadal 28 yaşında slam kazanıyor olacak dense "Nadal bitecek bak, 3 güne kalmaz" diyenler ne saçmalıyorsun ya diye cevap verirlerdi. Sorun o değil yani. Elbette Nadal'ın oyunu 2013 US Open sonrası düştü, ondan beri de düşmeye devam ediyor ama Djokovic'in hayvani formu ve Nadal'ın elbette Federer gibi esnekliğe, çeşitliliğe sahip olmaması onu daha da zorladı. Amma ve lakin, bunun fiziksellikle sanıldığı kadar büyük bir bağlantısı yok. Nadal daha 18 yaşında 2004 yılında toprakta sağlam sezon geçirmişken sakatlığından ötürü Roland Garros kaçırdı. E ne yani, adam daha o zamandan mı bitti? Doğuştan gelen ayağıyla ilgili sıkıntısı var, özel ayakkabıyla oynadı, tendinitis yaşayacağını bile bile. Ondan sonra tendinitisle 2009'dan sonra boğuşup bir sürü daha grand slam kazandı vs... Federer örneği ekstrem bir örnek yani. Federer gibi oynayan top tenisçi kalmadı. Bundan sonra da onun gibi zirvede oynayıp bu kadar kısa ve net oynayacak oyuncu zor gelir. Zirvedeki diğer isimler Murray ve Djokovic'e bakın. Nadal tarzında oynuyorlar. Özellikle 2011'den beri deli gibi oynayan Djokovic, bir kez bile sakatlanmadı. Bir kez bile yorulup turnuva falan kaybetmedi. 6. senesi o inanılmaz forma girişinden itibaren ve hiçbir ciddi turnuvayı kaçırmadı Nadal'ın sakatlıklardan kaçırdığı gibi ve Nadal'ın peak dönemindeki kadar fiziksel oynuyor. Evet, teknik olarak biraz daha kolay ofansa geçebiliyor ama grand slam'leri hep dayanıklılığı, sertliği ve makine gibi oynadığı istikrarlı tenisiyle kazandı. Ki servisi de zamanla gelişti. İlk çıkışında servisinden de şimdi aldığı yardımı almıyordu. Hala da zaten bir Federer değil o açıdan. Bu yüzden bu argümanla tamamen Nadal'ı çözdüğünü sanmak artık baya baya eski kafa oluyor.

Uzun bir cevap oldu ama umarım yeterince açıklayıcı olabilmiştir.

6) https://eksisozluk.com/entry/57846859

- Dedi bir ekşici 2.5 litrelik kola şişesini kafaya dikip sivilcesini patlatırken.

7) https://eksisozluk.com/entry/57847999

- Nadal zaten uzun süredir oyununu değiştirmeye çalışıyor ve belli ölçülerde değiştirdi de. Ama Nadal'ın yetenekleri ve tarzı gereği çok büyük bir adaptasyon değişimi şansı yok. Kişilik ve yetişme tarzı olarak da epey gelenekçi bir adam olduğundan bunu başarıyla gerçekleştirebileceğini zannetmiyorum. Bir kere o ölümcül forehand'inin, ölümcül olmasının bir numaralı sebebi topspin'di. Topspin'li vurmak için forehand hızından ödün veriyordu. Ama hem forehand'leri kısa düşürüp hem de zaten top seviyede olmayan hızından daha da hız kaybedince o topspin etkisini yitirdi. Forehand'i de ne süper bir defansif silahtan iyi bir defansif silaha gerilerken, iyi bir hücum silahından yetersiz bir hücum silahına geriledi. Şimdi Nadal'ın en önemli vuruşunda yaşlanmaya ve yıpranmaya bağlı olarak natural bir kayıp yaşandığında, oyununu daha minimalist bir tarzda oynamasını istemek mantıklı olmayabilir. Yani bunu yapmak istese bile ben baya başarısız olacağını düşünüyorum. Nadal'ın her şeyden önce ihtiyacı olan genel olarak vuruşlarındaki derinliği ve gücü geri kazanması. Bunu yapabileceğini sanmıyorum ama ilacı bu yani. Yoksa geçen seneden beri rakiplerinin onu yenerken winner orgazmları beğenmesi rakiplerinin alamet-i farikası falan değildi. Kortun ortasına devamlı olarak loopy dediğimiz şişirme toplar atarsan bugün turun en pigme oyuncusu bile kafana kafana çakar winner'ları.

8) https://eksisozluk.com/entry/57848185

- İşte "reasonable" bir Djokovic taraftarı. Nadal kesinlikle ortalama bir maç (2014 Nadal'ın ortalama maçından bahsediyorum) oynasa bile zaten maksimum 4 sette kazanırdı.

9) https://eksisozluk.com/entry/57848575

- İlk paragrafa katılmadığım yukarıdaki cevaptan bellidir zaten. İkinci paragrafa da katılmıyorum. Nadal elbette slam'lerde çeyrek falan yapabilir. Bir zahmet yapsın da, Federer şu an ondan baya baya daha iyi durumda. Formunun zirvesindeki Djokovic'e yenilmesi "bak işte ikisi de slam kazanamıyor" deyip sıyrılmayı gerektirmiyor. Olmaz ama olur da Djokovic bir slam kaçırır, ayağı kayar yere düşer boka saplanır, o zaman Federer açık ara en büyük favori olacak slam'de. (RG hariç tabii) E bu yetmez mi 35 yaşındaki dört çocuk babasına?

Dört çocuk demişken, bununla ilgili birkaç hafta önce çok matrak bir tivite denk gelmiştim. Federer'i öven bir tivitte "Dört çocuk babası adam neler de yapıyor" gibisinden bir şeyler yazılmış işte, klasik artık zaten. Ona mention atan adamın cevabı aynen şu: "Eğer çocukları gerçekten doğurmuş olsa baya etkileyici olurdu bu dediğin ya." Baya güldüm buna. Bazen çok abartıyoruz hakikaten. Djokovic'in oğlan oldu, daha da iyi işte. Bir tane daha çocuk yaparlarsa Jelena ile dünyayı da fethedebilirler.

10) https://eksisozluk.com/entry/57848724

- E yok artık. :) 2011'de en iyi tenisini oynamasa da gayet istikrarlı ve çok iyi tenis oynayan Rafa'yı da seriye bağladı bu adam. Geçelim bunları. Djokovic en iyi oyununu oynadığında sert kortta her türlü yener en iyi Rafa'yı.

11) https://eksisozluk.com/entry/57851609

- Keşke geçen sene full şike yapmış olsa da, bu sene gerçekten oynamaya başlasa diyenler?????

12) https://eksisozluk.com/entry/57852322

- https://www.youtube.com/watch?v=OrrVR7RoFqU

13) https://eksisozluk.com/entry/57855728

- Baya uzun cevap verilir ama gerek yok. Mono olayı baya tartışmalı olay zaten. Doğru mu yalan mı bilmek mümkün değil ama bahane olduğu kesin. Zira 2008 yılında Nadal'a karşı her zeminde yenilirken, 2009'da Nadal sakatlanıp RG artı Wimbledon'da ortadan kaybolunca Federer, 2008'dekinden daha iyi tenis oynamadan iki turnuvayı da kazanmıştı ve birden mono bahsi kesilmişti. 2010'da Federer, 2008'den daha kötü sezon geçirdi. Avustralya'yı kazandıktan sonra tel tel döküldü. O yüzden geçelim bunları yani. Nadal'ın hakiki sakatlıkları ve kaçırdığı turnuvalar ortadayken, H2H'deki bu üstünlüğü monoya bilmem neye bağlamaya gerek yok. Kapalı kort dışında Federer hiçbir alanda baskın olamadı Nadal'a karşı. Efsane olduğu çimde bile 2-1'ken açık sert kortlarda da kafa kafayalar. Toprak kortu çıkarıp yapılan hesaplar ise sadece komedi. Hayırdır, 150 yıldır toprak üzerinde oynanan oyunda karşılaştırma yaparken neden toprağı çıkarıyoruz?

14) https://eksisozluk.com/entry/57860332

- Sert kortta ne olacağıyla ilgili fikrimi yazmıştım da bu baya abartmış. Yadırgamam pek çünkü sporda en son izlediğin şey aklını alır, abartmaya müsaittir. Bu sene Golden State, NBA'de duymayanın kalmadığı o seriyi yapınca hemen Jordan'lı Bulls karşılaşmalarının gelmesi gibi. İnsan bi 3-4 şampiyonluk daha kazanır dimi ona gelmeden? Neyse, konumuz tenis. Yani, Nadal'ın 2008 Roland Garros'ta oynadığı toprak tenisini, 2010'da Monte Carlo'da oynadığı toprak tenisini izlemeyen birinin entirisi olmuş. Ya da onları unutmuş. Çünkü iddia ediyorum, o Nadal'ı toprakta gelmiş geçmiş yenebilecek tek bir oyuncu bile yok. Gelmesi de çok çok çok çok zor. Her şeyi geçtim, 9-0 gibi bir RG istatistiği var. Neyse.

15) https://eksisozluk.com/entry/57877466

- Evet ama Djokovic birkaç sene daha bu formunu koruyabilirse Nadal ile aynı konuma gelecek. Geçme şansı da var. Ben şampiyonluk anlamında çok yakın (1 aşağı, aynı, 1 yukarı gibi) bitireceklerini düşünüyorum. Djokovic H2H'de önde bitireceği için Djokovic bu tartışmalarda üstün gelebilir. Tabii Roland Garros'u kazanmak şartıyla.

19 Ocak 2016 Salı

Avustralya Açık: Şamaroğlanı (ve Halep, ve üçüncü gün)

Nadal'ın mağlubiyetiyle ilgili buraya "bilmem kaç yılından sonra ilk kez ilk turda", "3491 maç sonra 2-1 öne geçip dördüncü sette osurduktan sonra kaybettiği ilk maç" gibi istatistikleri yazmayacağım. Sosyal medya zaten bunları bokunu çıkarana kadar veriyor.

Nadal, tek kelimeyle berbattı. Verdasco'nun 90 winner atmış olması, über oynayan bir adamla karşılaşıp yenildiği manasına gelmiyor. Bugün aynı adamla Murray ya da Federer (Djokovic'i yazmıyorum bile) oynasa zaten 1 winner'dan sonra 2 saçma hata vuran Verdasco'yu deler geçerdi 2 saatin altında. Enerjisiz, saçma sapan bir maç oynadı. Kortta yine omuzlar düşük, amansız hastalığa yakalanmış da güçten düşmüş gibi kısa vuruşlar, berbat servisler. Verdasco final seti de dahil olmak üzere maçı hediye etmeye çok kastı, ama sonda 15 dakika, çok değil 15 dakika istikrarlı bir seviye tutturunca gizli bagel takıp hadi bakayım Rafacığım, sen evine git dedi. Ha, kendisi de mükemmel oynamadı ve maksimum bir maç daha kazanıp elenir. Geçen sene bu hikayeyi çok gördük çünkü.

Ben Nadal'ın artık grand slam kazanamayacağını düşündüğümü söylemiştim geçen yılın sonunda Kirpi ile konuşurken. Çok net konuşmuyordum. Artık konuşabilirim. Nadal bir daha slam kazanmanın yanına bile zor yaklaşır. (aKa, slam finaline bile yükselemeyecek bence artık)

Onun dışında Simona Halep tertemiz yenildi ama dikkat bile çekmedi doğru düzgün. Halep sorunu biraz da kendinde arasın. Bugün 5 numara Nadal, çöp hale gelmesine rağmen Verdasco mağlubiyetine şaşırılıyorsa, uzun süredir dünya 2 numarası olan Halep, kadınlar seviyesinde Verdasco'dan 10 kat falan kötü oyuncu olan Zhang'e karşı set alamıyor ama elendiği için "BÜYÜK ŞOK" manşetleri çıkmıyorsa, demek ki "the big thing" olmadığı konusundaki kanaat artık büyük oranda kesinleşmiştir.

Yine de Halep'in iyi olduğu toprakta Roland Garros için bu sene olsun önümüzdeki seneler olsun, formda ve sakatlık sorunu olmadan girdiği senede kazanma şansı olduğuna inanıyorum. Ama bırakın çimi, sert kortlarda bile artık bir şampiyonluk adayı değil.

Yarın program güzel. Rod Laver'da 3.maça dikkat kesilin. 5-6 gibi başlayacak. Artık yatıp mı kalkarsınız, yoksa düzeninizi Avustralya'ya göre çevirdiyseniz yatmadan mı izlersiniz bilemem. Federer-Dolgopolov maçından bahsediyorum tabii. Dolgo maça gelirse gavur tabiriyle "funny" bir maç izleriz. Gelmezse 1.5 saatlik leş bir maça dönebilir. Federer'in her türlü kazanması lazım tabii.

Kadınlarda da Gavrilova-Kvitova ve Radwanska-Bouchard dikkat çeken maçlar. Sürpriz tahminim ise Bencic'in elenmesi. Hiçbir mantığı yok, his geldi.

Avustralya Açık: 1.Gün Sonu ve 2.Gün Önü

1 saat kadar sonra 2.güne merhaba diyebileceğiz. Pazartesi son işlerimi toparladığım için çok takip edemedim. Bu geceden itibaren maratona dahil oluyorum.

Kadınlarda 20-30 arası seribaşılar patır patır dökülürken ilk 10'dan fire vermedik. Sharapova ve Kvitova rahat kazandı bilhassa. Serena ise sağlam zorlanmış. Kazanacak görüntüde gelmedi ban akşam tekrara bakarken.

Erkekler tarafında en büyük sürpriz Paire'in 3 sette Noah Rubin adındaki genç ABD'liye elenmesi oldu. Maçtan sonra Paire koşa koşa basın toplantısına gidip rakibim iyi değildi de ben kötüydüm demiş. Ya kardeşim, karşında 18 yaşında genç, seni çatır çatır yenmiş. Hazmetsene?

Tsonga-Baghdatis maçının ilk iki seti güzel olmuş ama beklendiği gibi maç uzayınca Baghdatis'in yediği hurmalar totosunu tırmalamış. Alıştık artık bunlara.

Federer beklendiği gibi 1.5 saatin altındaki ilk tur galibiyetlerine bir yenisini daha eklerken Djokovic ise alışık olduğumuz buldozer modunda girmedi. Chung 9 oyun alarak iyi iş çıkarttı.

Bu geceki program daha güzel. Özellikle erkeklerde Murray ve Nadal'ın maçları daha heyecanlı olabilir. Geceyi 2'de Muguruza-Kontaveit ile açmak makul duruyor. Arkadan Murray ve Nadal maçları var sırasıyla. Artık sabah 8'e doğru sızmış olurum koltukta herhalde ki akşam seansı baya sönük bu sefer, bir şey kaçıracağımı sanmıyorum.

17 Ocak 2016 Pazar

Avustralya Açık: 1.Gün Önizlemesi

Bu gece Türkiye saatiyle 02.00'da tenis şöleni başlıyor. Yılın ilk slam'i olduğu için genelde tenise susamış oluyoruz ve en azından benim açımdan, maraton yaparken en çok eğlendiğim slam Avustralya Açık oluyor.

Şöyle bir göz atalım ilk güne o halde.

Rod Laver Arena'da perdeyi 6 numaralı seribaşı Petra Kvitova açıyor. Rakibi Luksika Kumkhum dikkat çekici bir oyuncu. Agresif ve değişik bir tarzı var. Daha önce izlemediyseniz ve illa bir kadın maçıyla turnuvayı açacağım diyorsanız izleyin. Kvitova'nın ne kadar hazır olduğunu kendisi de dahil hiç kimse de bilmediği için ayrıca bir sürpriz ihtimali de var burada.

Kadınlarda günün asıl maçı bu kortta başlayacak ikinci maç. Serena Williams, çekilebilecek en zor kuralardan birini çekip Camila Giorgi ile eşleşti. Giorgi gününe denk getirirse büyük sıkıntı çıkartabilir. Üstelik Serena 4 aydan fazla süredir maça çıkmadı neredeyse. (Hopman'da yarım bıraktığı maçı saymazsak hiç çıkmadı) Bu da sürprize gebe maç.

Rod Laver'da gündüz seansını Djokovic kapatacak. Rakibi 19 yaşındaki Güney Koreli Hyun Chung. Chung gençlerden en sevdiğim oyunculardan biri ama patlayıcı gücü olan tarzda bir oyuncu değil. Muhtemelen epey kolay lokma olacaktır Nole için.

Akşam seansını ise Federer açıyor Nikolaz Basilashvili karşısında. Basilashvili çalışmalarını İstanbul'da Koza WOS bünyesinde sürdüren bir oyuncu. Geçen sene yükselişine imza atıp ilk 100 içine girdi. Topa temiz vuran (sert değil), stil olarak hoş bir oyuncu. Elbette Federer için de çok kolay bir maç olacağa benzer, Djokovic örneğindeki gibi. Rod Laver'da günü ev sahibi Sam Stosur, Krystina Pliskova'ya karşı kapatacak ki çok dikkatimi çektiğini söyleyemem.

2 numaralı kort olan Margaret'te gündüz seansı hiç ilgi çekmiyor. Hradecka-Gavrilova, Bhambri-Berdych, Radwanska-McHale maçları var. Akşam seansı ise güzel. Sharapova, Japon raket Hibino ile açılışı yapacak. O da turnuvaya hazır olmayan favorilerden. Hibino da genç bir oyuncu, geçen sene çıkış yaptı. Birkaç maçını izleyip beğenmiştim. Ufak tefek, Sharapova'yı koşturup ritim bulursa eğlenceli bir gece maçına dönüştürebilir. Asıl maç ise son maç. Tsonga ile Baghdatis çıkıyor. Yetkililer özenle koymuş bu maçı en sona muhtemelen. Gece 3'e kadar oynarlar da sosyal medyada patlatırız hesabı. Çünkü maç ben 5 sete gideceğim diye bağırıyor. Bu elbette Baggy'e çok bağlı. Uzun süredir kendinde değil ama 2006'da final oynadığı bu turnuvaya her zaman çok motive olur ve elenip yenilse de genelde maraton maçlar çıkartır burada.

Eğer açılışı erkekler maçıyla yapacaksanız adresiniz Hisense olsun. Nishikori-Kohlschreiber maçı var. Akşam seansında burada Kyrgios ile Carreno Busta maçı var. Kyrgios rahat kazanır ama seyirci atmosferinin sıcak olacağı bir maç olur.

Dış kortlarda da şu maçlar ilginizi çekebilir:

Pospisil-Simon, Hantuchova-Kuznetsova.

Tam program için: http://www.ausopen.com/en_AU/scores/schedule/index.html

Ayrıca son not olarak bu turnuvada bütün kortlardan bütün maçların yayının olacağını belirteyim. Bu da bir ilk olacak. Bu konuda rakiplerine açık ara fark atan Avustralya Açık'tan gelmesi şaşırtmadı elbet.

Tenisiniz bol olsun, uyku düzeniniz mahvolsun!

16 Ocak 2016 Cumartesi

Avustralya Açık Kuraları Geldi!

Dikkatinizi çekmiyor olabilir ama Novak Djokovic çok kolay kuralar çekiyor slam'lerde, farkında mısınız? Tamam, en zor kurayla bile sıkıntı yaşama ihtimali çok az da, ter idmanı falan atıyor bazen çeyrek finale kadar. Yine öyle bir kura. Olağan dışı bir durum olmazsa çeyrek finale kadar biraz bile zorlayacak tek bir isim yok onu. Çeyrek finalde de Nishikori gayet ideal bir kura sayılabilir onun için. Kısacası yarı finale kadar tahminim Djokovic'in set kaybetmeden gelmesi.

Federer, Djokovic'in yarısında ve Berdych'in çeyreğinde. İlk tur kuralarını da göz önüne alınca ilk 4 arasında en zor kurayı onun çektiğini düşünüyorum. İlk turda Basilishvili kolay rakip ama ondan sonra gerçekten her turda sıkıntı çıkarabilecek dengesiz tipler var yolunda. 2.turda Dolgopolov, 3.turda Dimitrov, 4.turda Thiem ya da Goffin, çeyrek finalde de Berdych ya da Kyrgios. Hepsini geçerse de karşısında muhtemelen hiç yorulmamış Djokovic. Nerden baksan tutarsızlık.....

3. kısımın seribaşı Wawrinka. İlk iki turda çok rahat gözüküyor da bence 3. ve 4. turda sıkıntı yaşayacak. Çok formda ve gümbür gümbür gelen Sock 3.turda, Raonic 4.turda gözüküyor onun için. Bunlardan birine takılırsa şaşırmam. Burada Djokovic'ten sonra en ideal kurayı çeken Rafa. 5 numaralı seribaşı olarak, ilk 4'ten en çok çekmek isteyeceği Wawrinka'yı çekti. İlk turda Verdasco ters gelebilecek bir rakip ve 2009'daki epik maçın da rövanşı olacak olmasıyla hoş bir tebessüm yaratacak. Ama sonra en azından çeyrek finale kadar yolu açık gibi görünüyor. Orada Wawrinka sürpriz yaşamadan gelse bile, Wawrinka'yı çok iyi olmadığı bir günde yenebilir. Nadal'ın çeyrek final yapmasını bekliyorum. Onun dışında Wawrinka'nın çeyreğinde yaşanacak şeyler, yarı final şansını belirleyecektir.

Son bölümde Murray ve Ferrer var. Ferrer 8 numara olarak girdi ve 4.tura kadar şakkka gibi bir kurası var yine. Bu kuralarla dünyalığını yaptı istikrar reyis, daha ne diyeyim? Murray içinse nimet gibi kura. Birkaç tehlike yaratabilecek bir rakip var ama Nishi/Berd/Rafa üçlüsünün yanında bariz zayıf ve ona en kolay lokma eşleşme olan Ferrer'i yarısına çekti. Murray'nin burada hıyarlık etmeyip yarı final yapması lazım.

Tahminim Djokovic-Murray finali ve Djokovic şampiyonluğu. Ne sandıydınız?

Turnuvaya ne kadar hazır oldukları şüpheli olan Serena ve Sharapova aynı çeyrekte ve tehlikeli rakipler onları bekliyor. Bencic, Kuznetsova, Giorgi ve Wozniacki gibi serseri mayınlar var. Ben ikisinden birinin çeyrek finale gelemeyeceğini düşünüyorum.

Diğer çeyrekte Radwanska-Kvitova var ki Kvitova baya iyi kura çekmiş. E ama onun da fit olmadığını biliyoruz? Radwanska erkenden Bouchard, Vinci, Stosur gibi isimlerle oynayabilir ama çok hazır görünüyordu. Erken sürpriz yaşamazsa yarı final için güzel bir şansı var.

3.çeyrekte Kerber-Muguruza var da asıl favori Azarenka. İlk iki turda zayıf rakiplerle karşılaşıyor Azarenka ki, sıcaklara alışıp turnuvaya adapte olması açısından avantaj. 4.turda Muguruza ile eşleşmesi var. Olursa devlerin aşkı büyük olur misali maç olur bam güm. Üst tarafta Kerber'in kurası fena değil. Sezona da iyi başladı. Çeyrek finale gelir muhtemelen.

Son bölüm Venus-Halep. Halep'in özellikle ilk 3 turu epey rahat. Çeyrekte de her ne kadar formda olsa da yaşı itibariyle oraya kadar gelemeyecek olması az bir ihtimal olmayan Venus... Halep büyük turnuva stresine yakalanmazsa yarı finale yürür buradan.

Tahminim ?-Azarenka finali ve Azarenka şampiyonluğu.

14 Ocak 2016 Perşembe

Avustralya'da Bizimkiler Ne Yaptı?

Hiç iyi şeyler yapamadılar ya. (başlığa cevap usulü yazı, iyiymiş)

Aslında beklentim de vardı baya. İpek ve Marsel formsuzdu ama ilk turda kendilerinden de formsuz rakipleri yenebileceklerini düşünüyordum. Favori taraflardı zaten. Ama Marsel de İpek de ilk seti çok rahat kazandıkları maçları kaybettiler.

Ana tabloya kalmasını beklediğim Çağla'nın yarattığı hayal kırıklığı daha büyük oldu. O da ilk seti aldıktan sonra kaybetti ve epey garip bir istatistik çıkmış oldu ortaya. Çağla son sette çift break dezavantajından döndü ama sonunu getiremedi. Keza İpek ve Marsel de son sette geriden gelip sete ortak olup sonunu getiremediler. Her açıdan çok benzer mağlubiyetler aldık.

Marsel'in durumu birkaç aydır iyi gözükmüyor bu arada. Şubat sonu gibi de Dubai'de koruyacağı puanları çok fazla. 110 puan kaybedecek oradan. Bu yüzden sezonun geri kalanında ilk 100'e girmesi kolay olmayacak. En azından Roland Garros ve Wimbledon'da eleme oynayacağı kesin gibi.

İpek için kesin bir şey söylemek zor zira hala gelişim sürecinde. Ama bu yıl 20 yaşını dolduracak ve rüştünü ispatlayıp birkaç iyi galibiyet ve top 100 yapması gerekiyor ona da. (ya da top 100'e baya yaklaşmak) Yapabilir bunu, zaten hali hazırda ilk 150'nin kapısında ama oyununu geliştireceği seviye çok belirsiz. Büyük patlama yapıp ilk 100 hedefine hiç beklemediğimiz bir anda ulaşabileceği gibi, NBA misali bir çaylak duvarına toslayıp ilk 200 dışına da çıkabilir.

Bu açıdan en istikrarlı olmasını beklediğim Çağla. 3-5 ay koruyacak doğru düzgün puanı yok. 1-2 iyi turnuva çıkartarak ben onun Roland Garros ya da Wimbledon (ikisi birden de olabilir) slam'lerine ilk 100 biletini alıp direkt katılacağını düşünüyorum. Bu öngörüyü de böyle not düşmüş olalım.

Not: Avustralya Açık'ta asıl merakla beklediğimiz ana tablo kuraları bu gece TSİ 02.00'da çekiliyor.

10 Ocak 2016 Pazar

"Bizden Geçti Artık Evladım"

Dün Doha'da Nadal finalde dağıldı. Bugün de Federer, Raonic karşısında hiç varlık gösteremedi. Biri 35, diğeri 30 yaşını dolduracak olan efsaneler daha sezonun ilk haftasından "bizden geçti artık evladım" dediler de diyebiliriz.

Djokovic'in turnuva performansının üstüne çıkacağını tahmin etmiştim. Geçen yıl da çünkü bu tarz turnuvalarda gerek gördüğünde vitesi artırmasını biliyordu. Nadal beklediğimden de kötü oynayınca, rahatın da ötesi bir galibiyet oldu. Geçen seneki karşılaşmalarından çok bir fark yoktu. Yorumlanacak da pek bir şey yok. Arada dağlar kadar fark var ve Djokovic yeryüzüne inmediği sürece Nadal'ın hiçbir şekilde şansı yok.

Federer-Raonic finalinin sonucu epey sürpriz oldu. Raonic turnuvada iyi görüntü çizmişti. Sağlamdı bir hayli ama Federer'in tam istediği tür bir eşleşme. Aralarındaki maçlarda da şu ana kadar hiç zorlanmamıştı Federer. Ama bu kez rüzgar tersten esti. Raonic servisini kırdırmadığı gibi, her iki sette de Federer'in servisini kırarak rutin bir galibiyet aldı. Federer maçtan sonra kortta ağır kaldığını, backhand'inin çok kötü olduğunu ve rahat hareket edemediğini söyledi.

Haftanın diğer turnuvasında ise Wawrinka finalde Coric'i set kaybetmeden yenerek şampiyonluğa uazandı.

Kıssadan hisse, bu halleriyle ne Federer ne de Nadal, bir hafta sonra başlayacak Avustralya Açık'ta Djokovic'e rakip olamazlar. Geçen seneki Roland Garros'ta Wawrinka çıktığı seviyeyi yakalayamazsa onu yenecek başka bir oyuncu da görünmüyor orada.

İlgilenenler için sırayla finallerin HD olarak geniş özetleri:





9 Ocak 2016 Cumartesi

İlk Haftanın Finalleri

Tenis sezonu bereketiyle geldi. Ama zaten Doha kurasını gördüğümüzde o bereketin gelmesi bir hayli olası gözüküyordu. Nadal'ın yolundaki Ferrer de ilk turda kaybedince işler Nadal için kolaylaştı ve geçen seneki gibi sürprize izin vermediği turnuvada finale geldi.

Nadal'ın Marchenko karşısında oynadığı yarı final maçının geniş özeti:



Djokovic kağıt üstünde rahat gibi gözükse de Mayer ve Berdych maçlarında oynadığı tenisle vasatı aşamadı. Ama hiçbir şekilde soru işareti ya da şüphe uyandıran bir durum değil bu. Nihayetinde sezonun ilk haftası ve sadece 250 puanlık bir turnuva.



Final bugün 17.00'da başlayacak ve Eurosport'tan yayınlanacak. İki oyuncu da henüz hazır görünmedi ama elbette favori, geçen sene de olduğu gibi Djokovic. Hatta ikinci viteste gittiği turnuvada ne olursa olsun final maçını ciddiye alıp performansını artıracağını düşünüyorum. Nadal ise aşağı yukarı turnuva seviyesinde oynayacaktır.



Wawrinka için işler Chennai'de yolunda gidiyor. Sıkıntı yaşamadan yarı finale geldi ve Benoit Paire ile karşılaşacak. Diğer yarı finalde Coric-Bedene eşleşmesi var.



Brisbane'de ise 1 numara Roger Federer bu sabah Thiem karşısında şov yaptı. Çeyrek finalde Dimitrov'a set kaybetmişti Federer ama yarı final maçı beklediğinden bile kolay geçti. Finalde ise rakibi yarı finalde Tomic'i eleyen Raonic olacak.

Kadınlarda Auckland'i finalde Goerges'i geçen Sloane Stephens kazandı ve sezona sağlam bir giriş yapmış oldu. Shenzhen'de ise Kvitova'nın ilk turdan çekilmesiyle tek favori olarak kalan Radwanska hiç zorlanmadan kupaya uzanmasını bildi. Birazdan Brisbane'de Azarenka-Kerber finali başlayacak ki, haftanın en güzel maçı olabilir kadınlar tarafında...

8 Ocak 2016 Cuma

Safarova Avustralya Açık'ta Yok

Dünkü yazıda Avustralya Açık'ın kadınlar tarafında ne kadar eksik ve renksiz geçebileceğinden bahsetmiştik. Geçen yıl Fransa Açık'ta oynadığı finalden sonra istikrarlı bir şekilde korta bile çıkamayan Lucie Safarova'dan kötü haber çok gecikmeden geldi.

Kötü haber dediğimi de turnuvadan çekilmesi sanmayın. Öyle olsa neyse ama ciddi olma ihtimali olan bir hastalık sebebiyle çekilmiş. Hastalığına "Akut Romatizmal Ateş" deniyor. Genelde 5-15 yaş arası çocuklarda görülmesine rağmen istisnai şekilde Safarova'yı bulmuş bu hastalık. Hastalığın ne olduğuna dair çok teknik terim olduğu için bulduğum en derli toplu bir kaynaktan copy/paste usulüyle özet geçiyorum:

"Akut romatizmal ateş (ARA) sıklıkla eklemleri ve kalbi, daha az sıklıkla merkezi sinir sistemi, deri ve derialtı dokusunu tutan sistemik bir hastalıktır. Dünyanın her yerinde görülen bu hastalık özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde çocukluk çağındaki edinsel kalp hastalığının en sık nedeni olarak insan sağlığını tehdit etmektedir."

Grigor Dimitrov Durmuyor


Başlığın tenisle ilintili olmasını umut ederdim ama elbette alakası yok. Bir süredir birlikte olduğu Maria Sharapova'dan geçtiğimiz kasım ayında ayrılan Dimitrov, yeni sevgili yapmakta hiç gecikmemiş.

Uzun süre F1 pilotu Hamilton ile birlikteliği ile bilinen Nicole Scherzinger, Dimitrov'un 5821. sevgilisi olmaya hak kazanmış. 24 yaşındaki Dimitrov, o kadar fazla sevgili değiştirdi ki, kendisi de hiç 24 yaşındaymış gibi gelmiyor artık. Bir de Sharapova'yı terk edip, kendisinden 13 yaş büyük birisiyle birlikte olması magazinsel anlamda daha da büyük tepkiler vs. getirdi sağda solda.

Buradan Scherzinger'e sesleniyorum: Ablacım, yaş farkını geçtim, önemli değil de, don değiştirir gibi sevgili değiştiren ve hala bariz bir şekilde ergen kafasında olan biriyle senin ne işin var ya? Kaç kurtar kendini diyeceğim de, o sana tekmeyi vurur 3 aya kalmaz. SBT.

(Bilerek iddialı konuştum. Ben yazdım şimdi, mucize olur, bunlar uzun süre birlikte olup ayrılmazlar da, biz de bir süre Dimitrov'un saçma magazin haberlerinden kurtuluruz. Amin.)

7 Ocak 2016 Perşembe

Yıldızsız Bir Avustralya Açık?

Başlığı görünce korkmayın. En azından erkek tenisini sevenlerin korkmasına gerek yok. Djokovic, Nadal, Federer, Murray'e bir şey olmadı. Tipsarevic ve Haas gibi uzun süredir sakat olan veteranlar Avustralya Açık'tan çekildiklerini açıkladılar ama bu üzücü olduğu kadar sıradan da bir hal aldığı için kimsenin umurunda olacağını sanmıyorum. Hatta hadi Tipsy neyse de, Haas'ın artık yaşından başından ve yuvaya başlama yaşına gelmiş kızından falan utanıp bunca sakatlık sonrası tenisi bırakması daha hayırlı olabilir.

Asıl fırtına ise kadınlarda kopacak gibi maalesef. Zaten 2005'ten beri ciddi şekilde erkek tenisinin yükselişi ve kendilerinin de düşüşüyle birkaç seviye altta kalan kadınlarda, bir slam turnuvasının uzun zaman sonra, kendi standartlarına göre bile çok renksiz geçme ihtimaliyle karşı karşıyayız dostlar.

Durumu şu anki top 10'u tek tek sıralayarak anlatayım ki, işin ciddiyeti iyice anlaşılsın.

1- Serena Williams - Hopman Kupası ilk maçına çıkmadı. İkinci maçın ikinci setinde maçı bıraktı.
2- Simona Halep - Brisbane'de oynayacaktı ama hiç korta çıkmadan turnuvadan çekildi.
3- Garbine Muguruza - Halep ile durumu birebir aynı.
4- Maria Sharapova - E bu da aynı.
5- Agnieszka Radwanska - Bunda sorun yok. Shenzen'de fena da başlamadı hatta. Ama ne kadar star?
6- Petra Kvitova - Shenzen'de ilk seti kaybettikten sonra ilk tur maçından çekildi.
7- Venus Williams - Liste revire döndü ama 36'lık Venus sağlam. Nasıl ters köşe ama, hehe?
8- Flavia Pennetta - Fabio Fognini ile evlenme planları yapıp tenisi bıraktı. (iç geçirme efekti)
9- Lucie Safarova - Sydney'den çekildi, ki o turnuva haftaya. Baya ciddi olabilir.
10- Angelique Kerber - İstikrar abidesi Alman, listenin sıkıntısız 3. ve son ismi.

Zaten ilk 4'ten iki kişiyi, üstüne Safarova'yı kaybetsen turnuva baya yara alır ki, şu kara tabloda olmayacak bir ihtimal gibi de durmuyor hiç... 10 gün geçe, hayrola diyelim artık.

Haase'nin Rafa Sevgisi



Nadal, Doha'da ilk turu set vererek geçtikten sonra dün oynadığı 2. tur maçında Robin Haase'ye karşı daha ikna edici performans ortaya koydu ve korttan 6-3/6-2'lik galibiyetle ayrıldı.

Sıradan bir maçı komik kılan eylem ise Haase'den geldi. Görüntünün başında da görebildiğiniz gibi Nadal maç puanında servis atarken seyirciler tezahürat işini abartıyor. 35. saniyede "Vamos Rafa" diye işin suyunu çıkaran ise rakibi Haase'den başkası değil! Ama seyircinin tepkisine gülen Nadal, Haase'nin sözünden sonra mimik oynatmadan servisini atıyor ve çok şık bir vuruşla maça noktayı koyuyor.

Avenger lakabını taktığım Djokovic ise seriye bağladı. 6-2, 6-2, 6-2, 6-2 ile çeyrek finale geldi. O cephede değişen bir şey yok. Yalnız Ferrer'in elenmesiyle Nadal'ın final yolu kolayladı. İstese bile kaçamaz gibi artık Djokovic'ten.

Avenger lakabını yeni taktım, şimdi düşündüm. Bence çok da güzel oldu. Ne dersiniz? :(

4 Ocak 2016 Pazartesi

Başlıyor



Teniste sezon arası sadece bir ay olabilir ama Amerika Açık sonrası Asya turnuvalarının biraz angarya hissettirmesi, genel olarak sezon sonu turnuvasının istisnalar hariç beklentiyi karşılamaması o ara daha uzunmuş gibi hissettiriyor. Tarihin en iyi 7-8 oyuncusundan 3'ü aynı dönemde oynayınca onların yarışını en büyük arena olan slam turnuvalarında görmek istiyoruz. Çünkü orası masaya koyacakları şeyleri sakladıkları alan oluyor.

Avustralya Açık öncesi hazırlık turnuvaları arasında bir Masters turnuvası yok belki ama muhtemelen verilen aranın da etkisiyle, slam öncesi oynanan hazırlık turnuvaları niteliğindeki turnuvalar arasında en zevk aldığım bunlar oluyor. Belki biz burada donup eve tıkışmışken bilgisayar ve televizyon ekranında o Avustralya'nın sıcağı bize hoş geliyordur, kim bilir?

Sezon öncesi oynanan Abu Dhabi'deki Mubadala turnuvası resmi bir turnuva olmasa da her zaman iyi bir veri olmuştur oynanan tenis seviyesi açısından. Geçen sene orada Murray'e 0-6 2-6 ile kaybeden Nadal, gerçekten berbat bir Avustralya Açık geçirmişti. Bu sene ise daha zayıf rakipler vardı. Ferrer ve Raonic'i mağlup ederek kupaya uzandı. Dramatik bir değişim yoktu elbette ama geçen senenin sonunda yakaladığı mini ritmi devam ettirdi diyebiliriz özetle.

Asıl sınav ise Doha'da olacak onun için. Kuralar çekildi ve burada 1 numaralı seribaşı Novak Djokovic. Şöyle bir karar aldım ki, bu insan görünümlü canavar, herhangi bir turnuvada finalden önce kaybedene kadar (gözümle görmem lazım) onun kurasını yorumlamayacağım. Sonuçta burada amme hizmeti yapıyoruz, elimizi daha değerli şeylere yoralım, değil mi?

Nadal ise yarı finale kadar rahat gelir gibi. (sezonun ilk jinx'i hayırlı uğurlu olsuuuun) Yarı finalde olası bir Ferrer eşleşmesi gözüküyor. Ferrer küçük turnuvaları sever. Olur da oynarlarsa gününde götürebilir burada Rafa'yı. Rafa da finalde Djokovic ile karşılaşmamak için çok sıkmayabilir kendisini. (Nadal fanı olduğumuz bilinmese bu postun altına oluk oluk "Rafa haterı!!" yorumları akardı, neyse ki o açıdan sıkıntımız yok)

Brisbane'de daha iyi bir kura var. Federer, Nishikori, Cilic ve Raonic ilk 4 seribaşı arasında yer alıyor. İlk turda Simon-Dimitrov eşleşmesi var diyeyim, oradan hesap edin. Federer favori ama yabana atılmayacak çok isim var denk getirdiğinde onu yenebilecek.

Chennai'da klasik bir şekilde Wawrinka turnuvaya liderlik ediyor. Paire, Bautista, Anderson gibi nispeten düşük profilli isimler var. Zaten Chennai'deki turnuva her zaman Brisbane ve Doha'ya göre sönük kalmıştır. Wawrinka'nın ilk turda elenebileceği gibi rahatça şampiyon da olabileceği bir tablo. Anderson ve Bautista istikrarlı isimler olduğu için burada en kötü yarı finale kadar gelirler tahminimce.

Kadınlarda Auckland'de Venus Williams ve Ivanovic var. Chennai için dediğimiz burada geçerli. Bu aslında çok sevimli bir turnuva ama Brisbane'a göre düşük puanlı olduğu için hep yetim kalıyor. Brisbane'de bütün ağır toplar var neredeyse. Sharapova, Muguruza, Halep, Kerber, Vinci vs... Serena Williams yok bir tek, ki o da Hopman Kupası oynuyor Jack Sock ile birlikte.

Shenzen'de ise 1 numaralı seribaşı Agnieszka Radwanska. 2 numarada da Kvitova var. Onun dışında bu da Auckland gibi düşük profilli.

TÜRK OYUNCULAR NEREDE?

Çağla bu hafta Shenzen'de eleme oynadı. İlk turu rahat geçse de ikinci turda 1 numaralı seribaşı Shvedova'ya takıldı. Sezonu Dubai'de şampiyon olarak kapatmıştı. 2 hafta önce de Ankara'daki 50 binlik turnuvada final oynadı. Avustralya Açık'ta eleme tablosunda yüksek sıralardan seribaşı olacak ve iyi bir kura çekmesi olası. İlk slam ana tablosu gelsin artık da, o da biz de rahatlayalım.

İpek ise Auckland'de eleme oynadı. O da Çağla gibi ilk turu geçip ikinci turda elendi. Seribaşı olmama ihtimali yüksek onun Avustralya Açık'ta. Ama zaten yeni eleme oynamaya başlıyor, çok da baskıya gerek yok henüz.

Marsel ise bu akşam Doha'da ana tablo maçına çıkacak. Sıralaması ana tabloya yetmiyordu ama wild-card aldı. Katarlılar her sene burada saçma sapan oyuncularına wild-card veriyorlardı ve onlar da 30 dakika civarında 0-6 0-6 kaybediyorlardı. (abartmıyorum, açın bakın) Bu sene o gereksiz wild-card'ı bir kişiye vermişler. Diğerleri Jaziri ve Marsel'e gitmiş. İşte Ortadoğu'nun aradığı Büyük İslam Birliği.

Marsel'in maçı merkez kortun son maçı. Eurosport 2'de canlı olacak. Andrey Kuznetsov'a karşı oynuyor ki, geçen sene yenmişti onu. Ortada maç. Eğer bir şekilde 2 maç kazanırsa çeyrek finalde Nadal ile oynayabilir.

Şimdilik bu kadar. Bu sene güncellemeler çok sık gelecek. Şimdi kıçıkırık bir blog için yemin edip günaha girmek istemiyorum ama vallahi sık gelecek bak!

Görüşmek üzere, tenisle kalın!

(Yazıda kullanan şarkı Nadal hayranlarına özel sezon öncesi gazı depolamak için. Başka türlü bitmez bu sezon.)