3 Temmuz 2010 Cumartesi

Çiftlerde Tanıdık Var!

Wimbledon'da bugün kadınlar finalinden sonra merkez kortta erkekler ve kadınlarda çiftler finalleri de oynandı. Erkekler finalini 2. setten itibaren, kadınlar finalini tamamen izleme fırsatı buldum. Kısaca birkaç kelam edelim bu maçlar üzerine de.

Erkekler finalinde 16 numaralı seribaşı Lindstedt/Tecau çifti, seribaşı olmayan Melzer/Petzschner çifti ile karşılaştı. Kaçırdığım ilk set Melzer/Petzschner ikilisine gitti 6-1 ile. İkinci sette dengeli bir oyun gözüküyordu ama Melzer/Petzschner kendi servislerini rahat alırken, Lindstedt/Tecau ikilisi kendi servis oyunlarında bir hayli sıkıntılıydı. Bu çifti daha önce sadece bir kez izledim, onda da pek dikkat etmemiştim oyunlarına. Okuduklarıma göre Tecau, bu ikilide daha iyi olan oyuncuymuş ama bugün sanırım onu heyecanı çok etkiledi. Zira, bu ikilinin sıkıntı yaşadığı servis oyunlarının hepsinde servisi Tecau kullanıyordu ve bol bol çift hata yapıyordu. 2. setin sonunda 6-5'te Tecau servis atarken 2 çift hata ve basit hata yapınca 3 set puanı yakaladı Alman ikili. Değerlendirdiler. Üçüncü sete de servis kırmayla başladı Melzer/Petzschner. 4-1 öndeydiler ve rahat gidiyorlardı. Derken 4-2'de 0'a karşı servislerini kırdırdılar maçta ilk ve tek kez olmak üzere. Konsantrasyon kaybına verdim ben. Bir süre yine servis oyunları dengede gitti ve 6-5'te yine Tecau sahneye çıktı. Yine çift hata ve basit hatalar geldi Tecau'dan ve yine 0'a karşı servis kıran Alman ikili 6-1 7-5 7-5'lik setlerle maçı bitirerek ilk grand slam şampiyonluklarına ulaştılar. Tecau, Wimbledon'ı junior'larda kazanmış bir isim zamanında. O heyecanı yaşamış birisinin, böyle bir maçta heyecanına yenilmesini ilginç buldum doğrusunu söylemek gerekirse...

Kadınlar finalinde sabah Serena Williams'a kaybeden Vera Zvonareva, Elena Vesnina ile birlikte favori olarak korta çıktı. Karşılarında Vania King/Yaroslava Shvedova ikilisi vardı. King/Shvedova ikilisinin birlikte oynadıkları yalnızca 3. turnuvaydı bu ve 3. turnuvalarında grand slam şampiyonluğuna ulaşmayı başardılar. İlk set karşılıklı servis kırmalardan sonra tiebreak'e gitti. 6-5'te arka arkaya 2 iyi servis atan Vania King, sonrasında rakip servisinde de iyi bir puan oynayarak seti aldı tek başına. Set arasında yine ağlamaya başladı Zvonareva tekler maçında olduğu gibi ve onu kontrol etmeye çalışan Vesnina, bunu pek başarmış gibi görünmüyordu. Zira ikinci sette çok kötü bir Zvonareva vardı. 6-2 aldı King/Shvedova ikilisi ikinci seti ve kariyerlerindeki ilk grand slam şampiyonluklarını kazanmış oldular böylece. Bir yanda her puandan sonra şiş şiş gözlerle görüntüye gelen Zvonareva varken, diğer yanda tiebreak'te kaybettirdiği kritik bir puandan sonra gülümseyen Shvedova vardı. Kortta daha rahat olan ve eğlenen taraf kazandı. Shvedova için özellikle sevindim, ama Zvonareva için de üzüldüm diğer yandan. Kabus gibi bir gün oldu Vera için...

Edit: Philipp Petzschner'in kazandığı şampiyonluğa twitter'dan tepkisi: http://twitter.com/Petzsche/status/17664685295

Wimbledon 2010: Şampiyon Serena

Sürpriz olmadı. Favori Serena, beklenenden de kolay kazandı.(6-3, 6-2) Turnuva boyunca gayet iyi oynayan Zvonareva'nın bu maçta daha iyi olmasını beklerdim. İlk 6 oyun 3-3 ile geçilirken Zvonareva kendi servislerinde rahattı ve Serena servislerinde 30'u görüyordu en azından. 4-3'ten sonra kontrol tamamen Serena'nın eline geçti. Servisi kırdı Amerikalı ve daha sonra kendi servisiyle seti bitirdi. Set arasında da sürpriz olmadı. Gözyaşları sel olup aktı Rus raketin. İkinci setin ilk oyununda da servisini kırdırınca Zvonareva, maç da orada bitti zaten.

Serena, çeyrek ve yarı final maçlarında mükemmel görünmemişti. O yüzden iyi oynayan bir Zvonareva'nın Serena'ya çekişmeli bir maç vermesini mümkün görüyordum ama Serena bugün çok üst düzey oynadı. Zaten finallerde bu finale gelinene kadar elde ettiği 12/15'lik kazanma yüzdesi, finallerde daha iyi oynadığının bir göstergesi. Büyük oyuncu farkı diyelim. İyi servisi turnuva boyunca hep atmıştı zaten, o departmanda bir farklılık olmadı. Ama son maçlarında bazen rallilerde yaşadığı sıkıntıyı da hiç yaşamadı. İki kanattan winner'lar, passing shot'lar maç boyunca gayet iyi aktı. Serena'ya sıkıntı vermesi için en iyi fırsatı olan baseline rallilerinde de istediğini bulamadı yani Zvonareva. Çok kolay topları dışarı attı, özellikle de forehand kanadında. Servis performansını iyi bulduğumu söyleyebilirim sadece.

Set kaybetmeden kazanılan bir grand slam Serena için. 13. şampiyonluğu oldu bu onun. Ayrıca son olarak not düşelim. 1990 yılından beri ilk kez Wimbledon kadınlarda şampiyon olan bir raket şampiyonluk yolunda sadece 1 tane top 10 oyuncusuyla oynamış oldu. Zvonareva da bugün Wimbledon kadınlar teklerde final oynayan en düşük sıralamalı 2. tenisçiydi...

Tebrikler Serena'ya!

Tenis Böyle Entresan Bir Oyun İşte

2 Temmuz 2010 Cuma

Ne Umduk, Ne Bulduk?

5 set umduk, 3 set bulduk...Avustralya Acik tadinda gecen bir Wimbledon turnuvasinda sizlerle birlikteyiz...
Tablonun bir tarafindan turnuvanin basinda finalist adayi olarak gosterilmeyen bir isim gelirken, ote taraftan ATP'nin 1 numarasi finale geldi.


Once izleyemedigim mactan bahsedeyim. Evet bildiniz, Berdych - Djokovic maci. Hani Birdy'nin 3 sette kazandigi. Calisan insanlar halden anlayacaklardir. Takip edebildigim kadariyla Djokovic bu macta kolay pes etmedi kirilma anlarinda. Set puani cevirdi falan. Bu arada Berdych belki de kazandigi Madrid Masters turnuvasindan bu yana ilk kez ust uste 6 mac kazandi. Bundan 3-4 ay once olsa kiyamet alameti derdim ama bir kac aydir istikrarli oynuyor Berdych. Ne yedi, ne ictiyse yaramis. Djokovic icin ise soyleyecek bir sey yok. Yine ilk 15'ten bir isimle karsilasti ve yine yenemedi. Gucsuz dustugunu tahmin ediyorum ve daha turnuva baslamadan soyledigim seyi tekrar ediyorum; bir tatil iyi gelecektir.

Nadal maci ise aynen diger yari final gibi bekleneni vermeyerek 3 sette bitiverdi. Nadal icin adeta "ofiste bir gun" seklinde gecti mac. Cani forehandle oynamak istediginden pek cok topu forehandine alsa da maci koparttigi servis kirma anlarinda backhandi ile de cok iyi sayilar cikartti. Macin kisa ozetini verelim. Ilk sette taraflar kendi servislerine tutunarak giderlerken 9. oyunda Nadal 30-40 ile 1 servis kirma sansi yakaladi, onu degerlendirdi ve kendi oyununda 2 set puanini kacirsa da seti aldi. Ikinci sette Nadal sonlara dogru ust uste 2 servis kirma puani kurtardi ve bu set tie break'e gitti. Ilk mini break Murray'den geldi. Sonra Nadal bunu geri alsa da tekrar bir mini break verdi. Murray set icin servis atarken set puani kurtardi ve devamini da getirerek seti kazandi. Ucuncu setin hemen basinda ise neden setlere servis atarak baslamak istemedigini cumle aleme gostererek sifira karsi servis kirdirdi ve daha setin basinda geriye dustu Nadal. Genellikle maclara, bazen de setlere yavas baslama sorunu var Nadal'in. Bu servis kirmadan sonra herkes bir muddet kendi oyununu aldi. Sette durum 4-3 Murray lehine idi ve bu seti artik Murray alsindi. Ama olmadi. Nadal dinlenmek istiyordu. 3 oyun ust uste aldi ve mac Rafa'nin oldu.


Murray atak konusunda yine iyi degildi bana gore. "Deli gibi abanirsam atak yapmis olurum" mantigindan cikip biraz daha oyunu kurgulamaya yonelik calismasi lazim derim. Surekli defansif degil tabi, ama yaptigi ataklar zayif kaldi bugun. Murray cok heyecanliydi, Nadal ise bir o kadar rahat. Grand Slam maci yaptiginin farkinda miydi ondan bile emin degilim. Hatta 3. sette servis kirdirdiktan sonra oynanan oyunlarin birinde Nadal'in disariya giden topuna Murray oylesine vurdu. Nadal kendi sahasina dusecek olan topu ayagi ile karsilamak icin heyecanla one kostu, karsilamayi beceremeyince de surat asti. Antremanda misin be adam?


Sunu nasil yapiyorsun?!!!!


Tablonun diger tarafindaki final adaylari sapir sapir dokulse de Rafa finale zor yoldan geldi diyebiliriz. Soderling - Murray falan zor isimler. Ayrica oynamaktan hazzetmedigi, guclu servis - hizli forehand kombinasyonuna sahip teniscilerle oynadi bol bol.

Finalin adi Berdych - Nadal oldu. Berdych'in eskiden Nadal'in basina dert olmuslugu vardir oyun olarak. Ancak su var ki Nadal neredeyse tum turnuvayi Berdych gibi servis ve forehand atabilen adamlarla oynadi. Berdych ise Nadal gibi bir isimle oynamadi.


Iyi oynayan kazansin...

Foto: Kortta Gerilim



Stubbs & Melo - Clijsters & Malisse : 76 -76
Dediğini yapmış Melo... :)

Henin Amerika Açık'ta Yok

Kötü haber. Bu sezon Wimbledon için geri dönüşünü yapan Justine Henin, Wimbledon 4. turunda Kim Clijsters'a karşı oynadığı maçta yaşadığı sakatlık sebebiyle 2 ay kortlardan uzak kalacak. Bağlarını yırtmış Belçikalı gelen haberlere göre. Bu 2 aylık süreye Amerika Açık da dahil. Ayrıca aylardır konuşulan Clijsters ile yapacağı gösteri maçı da yalan oldu haliyle. Planlanan gösteri maçın da kırk binin üzerinde seyirciyle, tenis tarihinin en çok seyirciyle izlenilen maçı rekoru da kırılacaktı. Kısmet değilmiş, başka bahara artık. Henin'e geçmiş olsun...

Marsel Kaybetti

Almanya'da toprak kortlarda düzenlenen challenger turnuvasında Marsel İlhan, ilk turda Gaston Gaudio'yu iki sette geçtikten sonra 2. turda karşılaştığı Olivier Patience'e 7-6(2) 6-2'lik setlerle kaybetti. Maç boyunca hiç iyi değildi. İlk servis yüzdesi çok düşüktü ve rakibinin ilk servislerine yaptığı return'leri genelde dışarıya gönderdi. Çok ucuz puan verdi. Defansif slice'larının çoğu dışarı gitti. Kontrol ettiği rallilerde bile basit hatalar yaparak puan kaybetti. Önemli bir maçtı Marsel için. Eğer bunu kazansaydı çeyrek finalde elemelerden gelen Robin Vik ile oynayacaktı ki, onu yenmesi pazartesi açıklanacak yeni sıralamada ilk 100 demek olacaktı.

Maçtan ilginç bir ayrıntı, Marsel'in Türkçe ettiği küfürdü. Stream olan bütün turnuvalarda Marsel'in bütün maçlarını izleyen biri olarak çok sessiz sakin kaldığını, bağırıp çağırmadığını biliyorum ama bugün biraz sinirleri gerildi. İkinci setin ilk oyununda servis kırdırdı Marsel. Ardından 2. oyunda rakibinin servisinde 5 tane servis kırma puanını kaçırdı ve bu oyunu kaybetti. Maçın kopma oyunuydu diyebiliriz. Bu servis kırma puanlarının hepsinde rakibinin domine ettiği puanlara çaresiz kalan Marsel en sonunda avantajı verince "ne yapıcam ya, ... koyayım, ne yapıcam" diye söylendi (bağırarak değil tabii, ama duyulacak kadar da vardı). İlginç ve şaşıralacak bir şey değil tabii. Bunların çok daha fazlasını bağıra çağıra defalarca yapan oyuncular var. Olur o kadar diyelim. :)

Kadınlar Finali: Serena vs. Zvonareva

Kadınlarda sürpriz olmadı bu kez. Yarı finalde favori olan Serena ve Zvonareva kazandı. Pironkova-Zvonareva maçının ilk setini kaçırdım. Ondan sonraki iki sette iyi bir Zvonareva gördüm. Eve geldiğimde ilk seti Pironkova'nın aldığını gördüğümde Zvonareva'nın dağılabileceğini düşünmüştüm ama hiç bozuntuya vermeden gayet iyi oynayarak önündeki iki seti aldı ve kariyerinin ilk grand slam finaline ulaştı. Pironkova'ya tercih ederim açıkçası. Oyun olarak kesinlikle daha iyi, bu turnuvada da çok iyi oyuncuları yenerek bunu ispatladı.

Diğer yarı finalde klasik bir Serena maçı oldu. Son 2 maçında da ilk setlerde zorlanıp, ikinci sette açılmıştı Serena. Bugün de aynı senaryo vardı. Ama Sharapova ve Na ilk sette break avantajı yakalayamamıştı. Kvitova bunu yakaladı. Eğer 2 oyun daha servisini koruyabilse, iş ilginç yönlere doğru gidebilirdi. Olmadı tabii. Gerçi Serena'nın öyle bir oyunu var ki, ilk seti kaybetse bile, seyircilere maçı kazanacağını hissettiriyor. İşin sonuna kadar gelmeden Serena yenildi diyemiyorsunuz bu kortlarda.

Final maçında Serena ağır favori. Set kaybetmeden geldi ve yine set kaybetmesi sürpriz olacaktır. Zvonareva bu kadar iyi oynarken, karşısında Serena dışında herhangi bir başkası olsa şampiyonluğa ulaşabilirdi. Onun şanssızlığı rakibinin, turun geri kalanının çok ama çok önünde olması. Çok ezici bir maç olacağını düşünmüyorum ama. Yine 2 sette bitmesi muhtemel ama skor yakın olacaktır...

Final cumartesi günü TSİ 16.00'da NTV'den yayınlanacak.

1 Temmuz 2010 Perşembe

Video: Kizdirmayin Bogayi

Marsel 2. Turda

Almanya'da oynadığı challenger turnuvasının ilk maçında Gaston Gaudio ile karşılaştı Marsel. Aynı saatte Soderling-Nadal maçı olduğu için, tam konsantre izleyemedim maçı ama baktığım bölümlerde çok sağlamdı Marsel. Yine iyi servis attı (11 ace). Return kısmında da iyiydi ama bunda Gaudio'nun kötü bir servisçi olmasının da etkisi vardı. Uzun rallilerde çok sağlam kaldı ve toprak kortta bile servis vole oyununu zaman zaman başarıyla uyguladı. Maç için servis atarken artık bir Marsel klasiği haline gelmiş şekilde sıkıntıya girse de, maçı bitirdi. (6-4 6-3)

İkinci turda rakip Fransız Olivier Patience. Klasmanda ilk 200'ün dışında. Bu sene Roland Garros'ta elemelerden gelip ana tabloya kalmayı başardı. Onun dışında future turnuvalarında iyi sonuçları var. 30 yaşında tecrübeli ama kalite olarak Marsel'den iyi değil. Toprak en sevdiği ve en başarılı olduğu kort... Maç yarın TSİ 16.00'dan önce başlamayacak. Muhtelif sitelerde maçı izlemek için link bulabilirsiniz...

Not: Bu turnuvada 42 yaşında geri dönüşünü yapan Thomas Muster, ilk turda Conor Niland'a 6-2 6-1 kaybetti kötü bir oyunla (sürpriz değil tabii). Çiftlerde de 2 sette elendi.

30 Haziran 2010 Çarşamba

Erkeklerde Ceyrek Finaller

Ceyrek finaller noktalandi. Oncelikle supriz sonuca bakalim.

Federer yine final yolunda onundeki en onemli engele yenildi. Roland Garros'da da Federer'in kurasina bakinca "ceyregi gecerse finale gider" demistim. Bu turnuvanin basinda durum oyle olmasa da devaminda durum benzer sekilde gelisti ve Federer yine ceyrek finalde takildi. Aklima bundan birkac ay once attigim "Berdych??" baslikli post geldi. Bu postu yazmistim cunku Birdy kendisinden en beklemeyecegimiz seyi yapiyor ve istikrarli oynuyordu. Bugun de istikrarini konusturdu ve turnuvanin basindan beri dengesiz bir performans gosteren Federer'i 3-1 gibi net bir skorla eledi. Bunu yaparken aynen Falla gibi mac icin servis atarken heyecanlandi, ancak Falla'nin yaptigi gibi maci teslim etmedi.

Federer'in ilk turlari sargiyla oynadigini soylemistik. Bir sorunu vardi yani az da olsa. Ne tarz bir fiziksel sorunu olursa olsun US Open'a kadar duzelir. Bu boyle gitmez, Federer destekleyicileri panige kapilmasin derim. Aynisini gecen yil Rafa yasadi, bu yilki durumu cok daha iyi. Federer gibi tenisciler boyle birden bire bitmez. Amiyane tabirle azalarak biterler.

Gelelim Nadal macina. Macin bir aninda spiker "Nadal'in toplari cok spinli." dedi. Ben de icimden "Nadal'in iki kolu var...Iki de bacagi var.." diye tamamladim. Nadal ile ilgili en iyi bilinen iki seyden biri toplarina cok fazla spin uyguladigi ikincisi de mental gucudur herhalde. Bugun ikincisne dair ornekleri bol bol gorduk.

"Ispanyollar her zaman gec kalir" diye bir klise var. Buna uygun olarak Nadal da bugun maca gec geldi. Oyle ki korta geldiginde ilk 5 oyun oynanmisti bile. Panikle arayi kapatmak icin ust uste 3 oyun alsa da Soderling bir oyun daha alarak ilk seti 6-3 aldi. Sonra ikinci set basladi. Rafa'nin servis attigi ilk oyunda durum 30-30 iken Soderling'in attigi bir topa cizgi hakemi "out" diye bagirdi. Nadal'in bu andan sonra gonderdigi top fileye gitti. Soderling'in itirazi sonucunda sahin gozu topun icerde oldugunu gosterince Pascal Maria utanc verici bir kararla Soderling'e servis kirma puani verdi, ama Rafa kurtardi. Derken servis de kirdi ustune. 2. set de 6-3 ile Rafa'nin oldu.

Nadal ucuncu setin de ortasinda servis kirdi. durum 5-4 lehine iken sandalye arasina gidildi ve tam Nadal'in set icins ervis atmasindan once Soderling yara olan ayagi icin sakatlik molasi aldi (Petzschner macinda Nadal'i cirkeflikle suclayanlari sahneye davet ediyoruz). Soderling sonuna kadar hakki olan bu molayi aldiktan sonra Nadal'in konsantrasyonu epey bozulmus olmali ki iki kez cift hata yaparak servis kirdirdi set icin servis atarken. Is tie-break'e gitti. Nadal buarada da yanlis bir out karari yuzunden bir puanda avantaji durduk yere yitirse de dagilmadi ve seti aldi. Son setin konusulacak bir tarafi yok. 6-1 Nadal aldi diyeyim siz anlayin.

Rafa bugun hem 5-0 geriye dustugunde, hem haksiz yere servis kirma puani verdiginde, hem de sanssiz bir bicimde 3. seti kaybetme riskine girdiginde dagilmadi. Iyi bir atletin sahip olmasi gereken ozellikleri sonuna kadar gosterdi. Oyuncularin nasil oynadigina gelirsek de Nadal istikrarsiz bir bicimde servis atti; ya oldukca etkili, ya da cok kotu. Tipik risksiz ama etkisiz Nadal servisleri yoktu bu macta. Soderling ise Ferrer macina gore daha iyiydi. %80 ile oynadi diyebilirim hatta. Oynayabilecegi en iyi oyunun bundan cok da farki olmazdi diye dusunuyorum. Nadal uzayan oyunlarda cok daha iyi durumdaydi cunku; geri cizgide makine gibi oynadi. Soderling oyunlarina fazla asilmadi Rafa. Hatta abartip sette servis kirdiktan sonra uzerine yatti bile diyebilirim. Sodeling'in iyi servis atarak basladigi oyunlara neredeyse hic asilmadi. Aslinda kendini korumak istemesi acisindan pek de mantiksiz degil. Bu arada laf yorgunluga gelmisken, Nadal Cumartesi gunu yaptigi yaklasik yarim saatlik antremandan sonra dun de 1 saat calismis. Bu rakamlar Rafa icin cok az. Dizindeki sorunu odem gidericiler ve masoruyle doktorlarinin (turnuvaya doktorlariyla gitmek??) yardimiyla bir nebze cozebilmis. Ama Nadal'daki en onemli degisiklik artik dizleri agriyinca Miami'deki gibi sinir krizi gecirme noktasina gelmeyisi. Bunda su sozunu ettigimiz yeni tedavi yonteminin onemli payi oldugunu dusunuyorum. Cunku basin toplantisinda sakatligi ile ilgili "Korkmuyorum..Cunku sol dizimde de benzer bir sorun yasadim ve yeni bir tedavi denedim. Tedaviden sonra dizimde hic bir sorun hissetmedim. Biliyorum ki ayni tedavi sag dizime uygulandiginda da sonuc ayni olacak." seklinde oldukca ici rahat ve moralli konustu. Moral cok onemli.

Djokovic Lu'yu cok rahat gecti. Maci izlemedin, yorum yapamiyorum. Ancak muhtemelen tatsizdi zaten. Tek dilegim Lu-Roddick macinin Lu'nun 15 dakikalik sohreti olmamasi.

Ben bu satirlari yazarken Murray'de Tsonga'yi ilk seti tie-break ile kaybetmis olsa da sonrasindaki setleri rahatca alarak yendi. Bu maci da izlemedim. Boylelikle Murray - Nadal maci hakkinda yorum yapma hakkimi da yitirdim. Ama izlesem de sonuc degismezdi, zira nedense Murray Nadal karsisinda bir baska oynuyor. Rafa Avustralya Acik'taki maci baz alarak hazirlanmali bence. Sakin olmali. Murray ise yine o mactaki gibi agresif. Berdych - Djokovic macindan ise Berdych cikar gibi geliyor. Aslinda Berdych yari finalde takilmaya musait bir isim gibi ama Djokovic'te de Soderling inadi yok. Aslinda bu ikisi al birini vur otekine tipler gibi. Son zamanlarda Berdych daha iyi durumda sanki ama hala "Berdych" ve "istikrarli" kelimelerini yan yana kullanamiyorum.

Iyi oynayanlar kazansin...

Kvitova ve Serena'dan İlginç Röportajlar

"Q. Do you think you can win the tournament here? Do you think you can be Wimbledon champion?

PETRA KVITOVA: No, I don't think. I don't think so, no (laughter.)

Q. Why not?

PETRA KVITOVA: So maybe it's two matches. But, yeah, maybe I can lose in the Serena. I don't know what I can tell. I don't think so, yeah.

---------------------------

Q. How do you feel about your next opponent, Kvitova?

SERENA WILLIAMS: She's a good player. I mean, I've actually thought she would get through in the early rounds. I'm not surprised that I'm playing her.

She is lefty. She's really, really good.

Q. What made you think she'd get through?

SERENA WILLIAMS: Yeah, early in the tournament, I saw her playing a couple rounds and I was like, Wow, she's doing really well. She was just hitting the ball so clean.

Obviously, when she beat Wozniacki I wasn't surprised, because I just saw how well she was doing and how well she was playing.

She's a really tough player, especially on grass.

Q. Similar question: Why do you think there aren't more young American women coming up?

SERENA WILLIAMS: I think there are a lot of young American women coming up. I just think it's getting the opportunity to break through. We saw the young girl at the US Open break through. She's doing well. There's a lot of other players. The Fed Cup are in the finals. Venus and I weren't even able to play this year. So it's consistent two years."

Kısaca söylemek gerekirse, Kvitova turnuvayı kazanabileceğini düşünmüyor; Serena da US Open'da çeyrek final yapan Oudin'in ismini hatırlamayıp "young girl" diyor ve Kvitova'nın Wozniacki karşısındaki galibiyetini tahmin edilebilir olarak görüyor... Kvitova'nın, Wozniacki karşısındaki galibiyetini olağan karşılamasını anlarım da, Oudin'in ismini nasıl hatırlamıyor, orasını anlamam işte...

29 Haziran 2010 Salı

Tutmayın Beni!



Wimbledon'da Sürpriz Günü

Tuhaf bir gün oldu Wimbledon'da. Clijsters ve Venus turnuvaya veda etti Zvonareva ve Pironkova karşısında. Serena ve Kvitova ise üst tarafta sürpriz olmadan yarı finale yükselen isimler oldular.

Venus, turnuvanın başından beri çok iyi tenis oynamıyordu. Çeyrek finalde Jarmila Groth karşısında olumsuz sinyaller verdi. Groth biraz heyecanını kontrol edebilse set alabilir, maçı da zorlayabilirdi. Venus'ün yarı finalde Clijsters'a kaybedeceğini düşünüyordum ama bu aşamada Pironkova'ya yenilmesi, hem de çok ağır yenilmesi gerçekten büyük sürpriz oldu. Pironkova'ya haksızlık yapıyor olabilirim ama bana göre bugünkü maçın sonucu tamamen Venus'ün berbat oyunuyla ilintiliydi. Yıllardır Wimbledon'da bu kadar kötü oynadığı bir maçı hatırlamıyorum. 30'a yakın basit hata yaptı. Pironkova'ya iyi ilk servisler atmak ve çok az basit hata yapmak yetti. Kariyerinde bu grand slam'e kadar hiçbir grand slam'de 3. tur dahi göremeyen Pironkova, yarı finalde Rus Vera Zvonareva ile karşılaşacak. Clijsters ile yaptığı maçı kesik kesik izleyebildim, o yüzden tam bir şey söylemem mümkün değil ama dengeli bir maç gibi geldi baktığım kısa süreler içerisinde. Clijsters galibiyetini tahmin etmekle birlikte, zor olmasını, hatta 3 sete gitmesini bekliyordum. Zvonareva, bu yıl özellikle toprak kort sezonunda öyle kötüydü ki, ismini unutmuştuk neredeyse. Bu Wimbledon'da da çok sessiz sedasız, arka kortlarda oynaya oynaya geldi. Artık merkezde sahne alacak. Kariyerindeki ilk (ve muhtemelen son) grand slam finalini yapacak burada Zvonareva bence. Pironkova'dan daha iyi oyuncu. Mental olarak sorunlarını biliyoruz ama bu konuda Pironkova'nın da ondan aşağı kalır yanı yok. Pironkova'nın vuruşlarını çok cılız buldum ben; Zvonareva basit hata makinasına dönüşmezse, oyunu domine ederek kolay ya da zor galibiyete ulaşacaktır.

Serena, favorilerden yüzümüzü kara çıkartmayan tek isimdi diyebiliriz. Kvitova-Kanepi eşleşmesinde de favori olan Kvitova kazandı ama o maçta ağır bir favori yoktu doğrusu. Li Na, turnuvanın geri kalanında daha iyi bir tenis oynamıştı bana kalırsa. Bu maçta stresin altında ezildi biraz. 5-5'te servis atarken 40-0'dan servisini kırdırınca maçı Serena'nın kazanacağı belli olmuştu. Eğer orada oyunu ve daha sonra tiebreak'te seti alabilse, bu maç da sabahki sürpriz maçların yanına eklenebilirdi. Serena ilk sette tutuktu ama ikinci sette hafta boyunca oynadığı tenis seviyesine geri döndü ve çok zorlanmadan kazandı. Sharapova ve Li, onun şampiyonluk yolundaki en zorlu rakipleriydi bence. İkisini de ilk setlerinde zorlansa da, set vermeden aşmayı bildi. Bundan sonra karşılaşacağı maçlarda da set vermeden şampiyon olması muhtemel. Yarı finalde Petra Kvitova ile oynayacak. 90 doğumlu Çek raket bugün Kanepi karşısında ilk seti 6-4'le kaybettikten sonra ikinci seti maç puanları çevirerek tiebreak'te kazandı. Final setinde 4-0 ve 5-2 üstünlüğü bulunan Kanepi, bu avantajını kullanamadı ve Kvitova geri dönerek final setini 8-6 ile kazandı.

Kvitova ve Pironkova. İkisi de kariyerlerinin ilk grand slam yarı finallerine çıkacak. Kvitova'nın bundan önce slam turnuvalarında elde ettiği en yüksek derece US Open ve Roland Garros'ta oynadığı 4. turlardı. Pironkova, yazının içinde de belirttiğimiz gibi 2. turun ötesine geçememişti. Zvonareva da yarı finalin ötesini göremedi. Sadece 1 kez yarı final oynadı. 2009 Avustralya Açık'ta. Bu 3 ismin yanında 3 kez burada şampiyon olmuş, dünya 1 numarası ve turun en formda tenisçisi Serena Williams. Amerikalı'nın şampiyonluğu buradan bırakmasına ancak sakatlık mani olabilir gibi görünüyor...

Seni İstiyorum Rafa!

28 Haziran 2010 Pazartesi

Capriati Tedavide

Capriati ve "overdose" kelimelerini iceren bagligi gorunce "korktugum basima geldi." dedim. Ama mesele oyle degilmis. Yanlislikla receteli ilacin fazla alinmasi durumu varmis. Oyleyse gecmis olsun der az da olsa sevinirim.

Capriati'nin tenisi biraktiktan sonra bir bosluk hissettigi ve sagda solda "Tenis olmayinca kimligimi, kim oldugumu bulamiyorum, bir amac olusturamiyorum kendime" seklindeki demecler vermesi beni hep urpertmisti. O yuzden "overdose" kelimesini gorunce cok uzulmustum, neyse ki yanilmisim.

Rezil Olmak

Tenisin futbola kurban edildigi su elim gunlerde yine sizlerle birlikteyiz. :)

Ne dedim? Rezil olma hakkim sakli dedim..Ama bu kadar mi dedim?

Cekismeli olur dedigim maclarin hepsi cabuk bitti. Djokovic maci 4 sete gitti bir tek ama Djokovic yenilir dememe ragmen 3. setin ortalarinda "nefes alamiyorum :(" dedigi maci kazandi. Ne alerjiymis yahu, benim butun arkadaslarim duzeldi halbuse. Federer ve Nadal da rahat kazandi, izlenesi olmadi.

Izlemeseniz de olur dedigim maclar ise 5 sete gitti. Bir insan bu kadar cuvallar. Ferrer Soderling'i elemeye cok yaklasarak supriz yapsa da Soderling'in de bu suprizde cok onemli payi vardi zira izledigim bolumde (2. set ve sonrasi) cok kotu oynadi. Ferrer biraz daha saglam olsa yari finaldeydi ama Ferrer bildigimiz Ferrer iste. Soderling de gunun nefes alamayanlarindandi ve bir ara saglik ekibini cagirdi. Aslinda Nadal ceyrek finalde elenir gibi geliyordu ama Soderling ve Nadal'in bugunku halleri karsilassa Nadal alirdi, yalan yok. Diger guya cekismesiz gecek olan maci ise Lu kazandi. Bence kupayi Lu alir. Baksaniza baska kimsenin istedigi yok.

Rezil oldum, ama bir sorun niye oldum? Bu sonuclar normal mi sizce? ATP dedim, istikrar dedim, bagrima bastim; sirtimdan vurdular beni.

Aaa, Tsonga, Berdych ve Murray var di bir de. Onlar da tur atladilar.

WTA'da ise hayrettir daha istikrarli bir gun yasandi. Cjlisters, Williams kardesler, Na Li, Kvitova, Pironkova, Zvonareva ve Kanepi ceyrek finalistlerimiz. Sharapova ve Henin elendi. Ama benim beklemedigim sekilde Henin maci 3 sete gitti mac.

Yarin bayanlarda ceyrek final gunu. Williams kardesler (bacilar), Cjlisters ve (Kanepi diyorum ben Kvitova diyor Russell) muhtemelen Kvitova yari final gorecektir.

Mahut Uçmaya Devam Ediyor


John Isner ile oynadığı epic maçın ardından çiftlerde Arnaud Clement ile birlikte oynadığı ilk tur maçından bir görüntü... 4 sette kaybetti maçını ama Isner maçından sonra bu yenilginin onu üzdüğünü çok sanmıyorum. Zaten haftaya çim kortta düzenlenecek olan Newport turnuvasına da wild-card almış. O kadar efor boşa gitmedi, iyi bari...

Marsel Almanya'da

Geçen hafta Wimbledon'da 2. tur oynayarak bizleri gururlandıran Marsel İlhan, bu hafta Almanya'da toprak zemindeki bir challenger turnuvasında oynayacak. 106.500 dolar ödüllü turnuvanın puanları hiç fena sayılmaz. Marsel'in burada yapacağı bir yarı finalle alacağı 45 puan, onu Wimbledon sonrası açıklanacak sıralamada kesin olarak ilk 100'e sokacak. Burada kazanacağı 3 maç, ilk 100 demek yani. Şu anki puanlarıyla 100-105. sıra arasında bir yerde kalacak.

Kuralar çekildi. Marsel seribaşı olmayı kıl payı kaçırdı. Yine de kurası iyi başlıyor. İlk turda wild-card'lı Peter Gozowczsky ile oynayacak. Alman ama ismi Polonya kökenli duruyor gibi gibi. Kendisini bu sene Münich'te toprak kortta Baghdatis'e karşı oynadığı maçta izlemiştim. İlk set etkileyici bir oyunla Kıbrıslı oyuncudan set çalmıştı ama son 2 sette çok fazla basit hata yapması ve Baghdatis'in de kalitesini konuşturması sebebiyle maçı kaybetmişti. Potansiyeli var ama Marsel'i yenecek kadar iyi olduğunu düşünmüyorum. Marsel bu maçı kazandığı takdirde 2. turda oynayacağı rakibi çok büyük ihtimalle Marcos Daniel olacak. Birbirlerini epey sevdi bu ikili. Bu sene Miami ve Wimbledon'da oynamışlardı ve ikisini de Marsel kazanmıştı. Ama bu sefer zemin toprak ve bu zemin Daniel'in en iyi zemini. Ben olası eşleşmede Daniel'in kazanacağını düşünüyorum. Ama eğer Marsel bunu da geçerse yarı finale çıkıp ilk 100'ü garantiler bence.

Ana tabloda ayrıca nostaljik bir isim daha var: Thomas Muster. Eski Roland Garros şampiyonu 45'lik Muster, uzuuuuun bir aradan sonra ilk kez bir ATP turnuvasına katılacak. Wild-card aldı tabii. İlk turdaki rakibi Marsel'i sürekli yenmesiyle tanıdığımız Conor Niland olacak. Alacağı her oyun değerli tabii. Avusturya kaynaklı bir sitede Muster'in uzun süredir ciddi olarak antrenman yaptığı söyleniyor. Çok da öylesine gelmiyor yani.

Turnuvada pazartesi günü eleme tablosundaki maçlar tamamlanacak, salı günü ana tablo maçlarına başlanacak. Marsel ve Muster ile ilgili bilgileri buradan hafta boyunca aktarmaya çalışacağız...

27 Haziran 2010 Pazar

Baglanti: Soderling Ile Eller Havaya

Buradan buyrun.

Asagidaki kelimelere basarak istediginiz gibi dansettirebilirsiniz. Soderling'den hazzetmeyenler once derin bir nefes alsinlar, giderek cogaliyorlar...

Yeni Bir Tendinit Tedavisi (Guncelleme)

Tendinit Nadal vasitasi ile meshur olduysa da pek cok teniscinin basina bela oluyor bildiginiz gibi. Del Potro yok, Gonzo yok, Soderling ve Ferrer ara vererek idare ediyorlar. Bu hastaligin tedavisi ya da daha cok idare edilmesi ile ilgili son bilgiler de yine hastaligi meshur eden Nadal'dan geliyor.

Nadal Miami'de dizlerine vururken sol dizinde yine sorun hissetmeye baslamis. Sonra muhtemelen acilen bir kupaya ihtiyaci oldugundan biraz dinlenip Monte Carlo'da devam etmis ve yine agri hissetmeye baslamis. Cok ihtiyaci olan kupayi kazanip basini bir nebze susturunca Barcelona'dan cekilip yeni bir tedavi denemis. Bu tedavi dogrudan tendona uygulanan oldukca aci verici bir tedavi imis ve 3 seansta yapilmasi gerekirken zamani olmadigindan sadece 1 seans olarak uygulanmis. Tedavi ile ilgili detaylari bilmiyoruz ama kan plazmasi enjekte edilmesi olabilecegini tahmin edenler var. Tedavinin tamamini uygulayabilmek icin daha fazla vakte ihtiyac varmis ve Davis Cup'a katilmayip Wimbledon sonrasi bu tedaviyi uygulayacakmis. Su an sakatligi ile ilgili ne yapmasi gerektigini bildiginden daha sakinmis ve US Open'a cok iyi durumda gelecegine inaniyormus.

Boyle haberler gelince seviniyor insan. Tedavi her neyse, ise yararsa pek cok sporcuyu daha fazla izleme sansi bulacagiz demektir.

Guncelleme= Bir baska iyi haber kok hucre tedavisinin de tendinit icin kullanilmaya baslamasi.

http://www.cellingtreatmentcenters.com/sports-science/

Kok hucreler hasarli tendon hucrelerine yapisip, tendonun yenilenmesini sagliyorlarmis. Belki de Nadal'in "Bu tedavi ile uzun yillar problemsiz oynayacagim" derken kastettigi buydu. Kullanilan ifade “to improve the regeneration of the tendon.”.

True Grand Slam sizler icin arastirdi...

Federer - Kraliçe

Q. You've been to a lot of special events. Anything at all surprising about your experience with the Queen? What did you enjoy the most about it?

ROGER FEDERER: Just enjoyed sitting right next to her at lunch really and getting a chance to know what kind of a person she is, because you hear a lot obviously about people of her status.

It was nice. She was very friendly, very relaxed. You could tell she's done this a million times, you know. She made everybody feel very special at the table, one of those things you'll never forget, and be able to tell to your kids or someone down the line.

Q. Did she have any sensibility at all towards our sport in terms of references or knowledge?

ROGER FEDERER: Yeah, she knew about my tough first round. She knew she was going to watch Andy obviously at 1 p.m. She knew about the Isner‑Mahut match. She also was very excited to be back at Wimbledon finally, that her schedule allowed it, because usually she said she was in Scotland during this time. We were all very thrilled she finally made it.

Q. What did she mention about your first round and about Isner?

ROGER FEDERER: She said I should hit more backhand down the line (laughter).

No, she didn't go into details.

Final Setlerinin Kralı Nadal

Şu an aktif oyuncular arasında Rafael Nadal, 5 setlik maçlarda kazanma yüzdesi en yüksek oyuncu. En az 10 tane 5 setlik maç yapan ve bu maçlarda %60 ve üstü kazanma yüzdesi tutturan oyuncuların dahil olduğu listede ilk sırayı İspanyol raket alıyor. 5 setlik oynadığı 17 maçın 14'ünü kazanan Nadal, %80'nin üzerindeki kazanma yüzdesiyle ilk sırada. İkinci sırada 13 galibiyet 4 mağlubiyetle Ferrer alırken, 3. sırada sürpriz bir isim Stanislas Wawrinka var. 5 setlik maçlarda 17-13'lük bir rekora sahip olan Roger Federer ise listede kendine yer bulamamış. Ancak Federer'in grand slam maçlarındaki 5 setlerde 15-7 olduğunu hatırlatalım. Grand slam dışındaki 2-6'lık kötü karnesi, onun bu listeye girmesini engellemiş.

Hanescu'ya 15 Bin Dolar Ceza

Hanescu'nun, Brands ile yaptığı maçta olanları daha önce blog'da yazmıştık. O maçla ilgili Hanescu'ya ne gibi bir ceza gelip gelmeyeceğini merak ettiğimizi de söylemiştik. Korttan çıkarken seyircilere tükürmesi sebebiyle 7.500, kortta efor sarf etmemesi sebebiyle 7.500, toplamda 15.000 dolar ceza almış. Kortta efor sarf etmemesi derken kast edilen son setin 3. oyununda bilerek yaptığı çift hatalar. Hanescu'nun cezaya itiraz etmek için önünde 10 günü bulunuyor.

Nadal Davis Cup'ta Yok

Nadal bacagindaki gizemli sakatlik nedeni ile Davis Cup'tan cekilmis.

Bu gizemli rahatsizlik once Miami'de dizlerini dovmesine neden olduktan sonra Monte Carlo'da da ortaya cikmis ve Nadal'in Barcelona'da oynamasinin onunu kesmis. Izninizle "iyi ki de kesmis" demek istiyorum burada. Roland Garros'u da saglam kapattiktan sonra cim sezonunda geri gelen bu musibet her neyse artik su an yapacak bir sey yokmus. Ama mac biraktiracak kadar da ciddi bir durum degilmis, ozel bir tedavi yontemi varmis ve Wimbledon sonrasi bu uygulanacakmis. US Open'a her zamankinden iyi bir bicimde bomba gibi gelmeyi hedefliyormus ayrica.

Hadi hayirlisi madem ne diyelim...

ATP Sinif Baskani Secimi

Sonuclar surada.

Djokovic yok bu sefer. Onun yerine Gonzo var bir de Querrey var.