28 Eylül 2013 Cumartesi

Siz olsanız.....?

Her sene bu dönemlerde ortaya çıkan muhabbettir... "Asya sezonu çekilmiyor, canım, izlenmiyor.", "Saat farkı var bir kere.", "Oyuncular da yorgun oluyor pek sallamıyor.", "Bu Paris turnuvasında yine mi Nadal yokmuş, Djokovic 2. turda mı elenmiş, Federer yine kazanacak desene..." gibi klasik klişeleri dinler dururuz...

Genel olarak sorun aslında bana kalırsa ne saat sorunudur ne de yorgunluktur... Avustralya Açık'ın saatleri daha ters? Senenin eeeen sonunda olan Davis Kupası'nda oyuncular kendilerini yırtıyorlar? Yani bunlardan çok US Open sonrası top oyuncuların bence motivasyonunu kaybetmesidir esas olan... Ama yine de bu konuda çeşitli önlemler alınıp, çeşitl düzenlemeler de yapılabilir. Takvim zaten her sene bu aralar tartışma konusu olur. 2 sene önceye kadar Aralık'ta biten sezon mesela, Kasım'a çekildi artık.

Şimdi başlıktaki soruya gelelim... Siz olsanız nasıl bir takvim yapardınız? Sezonun kilit noktaları olan grand slam ve masters'ları nasıl düzenlerdiniz? Eylül'den sonra ortaya çıkan "sezon sonu sendromunu" engellemenin bir yolu var mıdır az da olsa? Fikirlerini bekliyoruz yorum bölümüne efendim. :)

Bangkok ve Kuala Lumpur'da Final Zamanı

Bangkok ve Kuala Lumpur'da bu hafta 2 tane ATP 250 turnuvası oynanıyor. Asya sezonunun açılışını yapmış olduk bu turnuvalarla.

Bangkok'da aslında Andy Murray oynayacaktı ama ameliyattan sonra çekildi. Hatta sezon sonu finallerinden de çekilmesi söz konusu. Bu zaten bir süredir dillendirilen bir ihtimal... Onun yerine Berdych, Tayland'da turnuvanın başını çeken isim oldu.

Yarı final karşılaşmalarında top 4 seribaşı karşılaştı. Sürprizsiz bir turnuvaydı Malezya'nın aksine. Yarı finaller ise epey çekişmeli geçti. Berdych, geçen hafta Metz'i Tsonga'yı yenerek kazanan Simon'a karşı ilk seti tiebreak'te kaybettikten sonra, kendini toparladı ve maçı son sette 7-5 ile aldı. Diğer yarı final maçında Raonic de aynı şekilde Gasquet'e karşı ilk seti verdikten sonra geri döndü. Raonic maçında ilginç olan olay Gasquet'nin ikinci ve üçüncü set toplamında 10'dan fazla servisinde puan kaybetmemesine rağmen, sette kalma servislerinde aniden 0-40'a düşmesi oldu. İki sette de 2 kere arka arkaya lovegame yaptığı servis oyunlarının ardından servisini patır patır kırdırdı. Tecrübesiz de değil ki, neyin heyecanıysa artık... Final yarın Berdych ile Raonic arasında olacak. Berdych bir aksilik olmazsa kazanacaktır.

Malezya'da ise daha zayıf bir turnuva ve sürprizler vardı bolca. Bu yazın sürpriz Portekizli Joao Sousa, bayrağı Federico Gil ve Rui Machado'dan almış gibi görünüyor. Amerika Açık'ta elemelerden gelip 3. tura kadar yükseldikten sonra geçen hafta da St. Petersburg'da yarı final oynamıştı. Bu hafta da turnuvanın belki de tek dikkat çeken ismi David Ferrer'i, ki kendisi şu aralar çok formsuz, çeyrek finalde 6-2/7-6 ile geçti. Bugün de yarı finalde Jürgen Melzer'i 3 sette geçerek kariyerinin ilk ATP finaline ulaştı. Rakibi, daha önce oynadığı 7 finalin hepsini kaybeden Julien Benneteau olacak. Benneteau da Wawrinka gibi kaliteli bir ismi set vermeden eledi yarı finalde. Final için tecrübeli ve oyun olarak üstün olan Benny bence favori olan taraf. 32 yaşında artık bu fırsatı bir daha kolay kolay da bulamayabilir, o yüzden yarın desteğim de onundur. Ama eğer korta çıkınca aklına kaybettiği o finaller gelirse Sousa tecrübesiz mecrübesiz affetmeyip, o fırsatı değerlendirir ve üzer bizim Fransız'ı.

Djokovic-Wawrinka?

Pekin'in çiftler ana tablosu. Tablonun en alt tarafında sürpriz iki isim bizi bekliyor: Wawrinka ve Djokovic. Bu sene büyük rekabet içine giren bu ikilinin çiftler oynama kararını tam çözemedim. Yakın arkadaş desen değil, aynı ülke vatandaşı desen değil. Geçen sene sponsorluk dalgası sebebiyle Çin'de Federer, Zhang ile oynamıştı çiftlerde birlikte. Öyle bir şey de demek zor bence. İstek kimden kime gitti merak etmiyor değilim vallahi.

Yalnız kurada baya şanssızlarmış ayrıca, o da dikkatten kaçmasın. Bhupathi-Lindstedt 2 numaralı seribaşı ve Djokovic ile Wawrinka (özellikle Djokovic) iyi bir çiftler oyuncusu olmadığı için bu turu geçmeleri pek kolay olmayacak. Neyse belki smaç vurmayı öğrenir Djoker. (fanları kızmasın ama bu espriyi yapmak için daha uygun bir haber olamazdı eheh)

Tokyo: Şampiyon Kivi!

http://www.youtube.com/watch?v=rcszlH56J2A

Maçın geniş özeti burada. Dengesizlik de son nokta olmuş maç. İlk seti rahat alan Kvitova, sonra bagel yapan Kerber, sonra son sette 4-0 öne geçen Kvitova falan derken maçı zar zor bitirebilmiş Kivican.

Bu sonuçla sene sonunda İstanbul'a gelmek için baya önemli bir avantaj yakaladı Kvitova. Zaten 2011 şampiyonu olarak da İstanbul'un son senesinde olmasa bence olmazdı. Ve Stephens falan filan yerine en azından Azarenka, Serena gibi isimlere karşı biraz olsun karşı koyma şansının her zaman daha fazla olduğunu düşünüyorum olağanüstü dengesizliğine rağmen. 2012'nin başında kariyer zirvesi yaptıktan sonra bu yılı böyle geçirmesi üzdü ama bu yıl böyle eriyip gitti. Umarım seneye o 2011 formuna geri döner de seneye çılgın bir yıl izleyebiliriz kadınlarda. Umut fakirin ekmeği...

Marsel, Nadal ile oynayabilir!

Marsel, bugün Pekin elemelerinde Kubot'u 3-6/6-3/7-6(4) ile geçmiş. Maçı takip edemedim ama söylenene göre son set tiebreak'inde mini-break dezavantajıyla 3-4 gerideyken üst üste 4 puan almayı başarmış. Geçen sene de Marsel aynı turda Kubot'u aynı turnuvada yenmeyi başarmıştı. Güzel bir tesadüf oldu.

Yarın Marsel, ana tablo için elemelerin 1 numarası Yen Hsun Lu ile oynayacak. Rakip oldukça zorlu ve formda. Turnuva Asya'da olduğu için bir nevi evinde de sayılabilir Tayvanlı oyuncu ama yine de Marsel'in şansı yok değil.

İşin en alengirli tarafı ise, Marsel'in kazanması halinde Nadal ile karşılaşmak için %25 şansının olması! Ana tabloya 4 tane elemelerden gelen oyuncu kalacak ve ilk turda Nadal, elemelerden gelen biriyle karşılaşıyor. Yarın Marsel kazanırsa, Türk tenisi için tarihi bir maça tanıklık etme şansımız matematiksel olarak %25. Tabii Marsel'in yarınki maçı kazanma ihtimalini de hesaba katarsak o ihtimal %10'lara falan da düşüyor. Ama şimdilik orasını karıştırmayın. :)

22 Eylül 2013 Pazar

Hafta Şampiyonları

Bu haftanın şampiyonları Simon, Zhang, Radwanska vee Gulbis!

Zhang görece zayıf tablolu Guangzhou turnuvasını kazandı. Burada Cirstea bir, Cornet iki nolu seri başı isimlerdi. Haftanın sürprizi elemelerden finale kadar gelen, çiftlerde eski dünya bir numaralarından Vania King oldu.

Seul ise Radwanska ve Kirilenko'lu kadrosuyla daha göz doldurucuydu. Burada dikkat çekenler Us Oepn'da feleğin sillesini ilk turda yeyip burada yarı final gören Schiavone, çeyreğe giden Kimiko ve 92'li İspanyol Arruabarrena oldu. Arruabarrena'nın şu anki sıralaması düşük ama ileride ilk 50'de salınan bir oyuncu olabilir gibi.

Fransa'da US Open'ı pas geçen Tsonga ve Gilles Simon ağır konuklardı. Bu iki isme rağmen sönük ve Fransız ağırlıklı tablodan sürpriz çıkmadı ve ağır konukların finalinden Simon galibiyetle ayrıldı. bir parlayıp çabuk sönen Kamke de burada çeyrek gördü bu arada. Tsonga'yı da çeyrekte epeyce zorlamış.

Haftanın en şenlikli turnuvası St Petersburg'daydı. Gulbis'in viykleyen ayakkabıalrı ve Fognini'nin tripleri haftaya damga vurdu. Fognini'nin maç oyununda maçı bırakması, Gulbis'in Agut maçında ayakkabılarının sesi ile zaman zaman kasten rakibi sinir etmesi falan derken bu rengarenk turnuvanın galibi finalde Garcia-Lopez'i yenen Gulbis oldu. GGL geçen hafta İstanbul'daydı ama istediğini alamadı, Kukushkin şampiyon oldu hatırlarsanız.