15 Ocak 2022 Cumartesi

Avustralya Açık 2022: Kuraya Bakış (Kadınlar)

Bir yanda Novak Djokovic'in kaderini beklerken (ben bunu yazarken davasının başlamasına 2 saat var) artık yavaş yavaş tenise odaklanmanın vakti geldi. Ana kurada maçların başlamasına artık sadece 48 saat kaldı. Djokovic oynasa da oynamasa da turnuva oldukça fazla şey vaat ediyor. Özellikle bu kez erkeklerden ziyade kadınlarda zirve oyuncuların biraz daha formda ve daha diri göründüklerini söyleyebiliriz ki, bu genelde iş slamlere gelince çok söyleyebildiğimiz bir şey değil. Ancak yine de 3 set formatının etkisiyle her zaman olduğu gibi kadınlarda daha fazla sürpriz yaşayacağımız kesin. Sık sık söylenen kadın tenisinin istikrarsızlığı bir faktör olsa da, bu slam sürprizlerinin kadınlarda daha fazla yaşanmasının sebebini zaten tenisi daha yakından takip edenler erkeklerin 3 değil de 5 set üzerinden oynanması olduğunu biliyor. Daha fazla uzatmadan turnuva öncesi ufak öngörüleri bırakacağımız değerlendirmeye geçelim.

KADINLAR:


Hem 1 numaralı seribaşı hem de çoğu otoritelere göre turnuvanın 1 numaralı favorisi olan Ash Barty'nin ilk 2 tur kurasında "floater" diye tabir edilen tehlikeli bir rakip olmamasına rağmen ondan sonra kurası birden seviye atlıyor. Her ne kadar çok dengesiz olsa da 3.turda oynamak istemeyeceğiniz Camila Giorgi ve hemen üstüne turnuvanın en çok beklenen maçlarından biri olan 4.tur Naomi Osaka eşleşmesi. Eğer Osaka eşleşmesini atlatırsa çeyrek finali daha hafif bir rakiple geçebilir (oradan Sakkari dışında bir rakip gelme olasılığı bir hayli yüksek). Ancak Osaka hala ne kadar hazır ve tenisi Barty'i geçecek seviyede mi, bilmiyoruz. Ayrıca 3.turdaki olası Osaka-Bencic eşleşmesi de zaten o Barty eşleşmesinin önünde büyük bir engel olarak duruyor ki, gününde bir Bencic eşleştikleri taktirde Barty'e de sıkıntı çıkarabilecek türden bir oyuncu, bunu biliyoruz.

İlk yarının alt tarafı da ateş ediyor. Osaka ve Barty üstte spot ışıklarını üzerine çekse de alt tarafta daha dün Sidney'de çok güzel bir final oynayan Badosa ve Krejcikova'nın çeyrek finalde eşleşme ihtimali var ki, ben en kötü ihtimalle bu iki isimden birisinin oraya kadar takılmasını beklemiyorum. Hatta beklentim bu ikisinden birinin buradan yarı final yapması. Buradaki diğer seribaşıları Azarenka, Kenin ve Svitolina gibi maçtan maça ne yapabilecekleri çok daha belli olmayan isimler. O yüzden 4-5 maç üst üste iyi oynayıp yarı finale gelebileceklerine dair şüphem var. (Azarenka'yı bir adım öne koyabiliriz)


Tablonun 2.yarısı favoriler açısından 1.yarısı kadar vaatkar değil. Her ne kadar US Open finalini oynayan Leylah Fernandez ve Emma Raducanu bu yarıda olsalar da form durumları itibariyle (özellikle Raducanu) çok ilerlemelerini beklemiyorum. 2 numaralı seribaşı Sabalenka yıla çok kötü başladı ve 3.turda çok tehlikeli bir rakip olan Vondrousova eşleşmesi onu bekleyebilir. 4.turda da Fernandez ya da Kerber onun gözüken rakipleri. Tablonun alt kısmında öne çıkmasını beklediğim Swiatek. Güzel bir kurası var ve yıla da iyi tenis oynayarak başladı.

Yarının üst tarafında ise Kontaveit yine geçen seneden bıraktığı yerden devam edenlerden. Sidney'de yarı finalde maç puanları kaçırıp Krejcikova'ya kaybederken gayet iyi tenis oynadı ve geçen seneki çıkışının bir tesadüf olmadığını kanıtladı. Halep ve Rybakina burada yarı finalin diğer en büyük adayları. Raducanu da burada ama ben 3.turun ötesine geçemeyeceğini düşünüyorum. İlk turdaki Stephens-Raducanu maçı da ilginç olabilir. Stephens da daha yeni evlendi ve balayı için ilk tur Raducanu maçı güzel olacaktır.

Kura analizinin adeti olan tahmin olmadan olmaz. Bırakalım buraya ve turnuva sonu dalga geçmek için geri döneriz.

Barty-Kudermetova
Krejcikova-Badosa
Rybakina-Muguruza
Swiatek-Vondrousova

Barty-Badosa
Rybakina-Swiatek

Barty-Swiatek

ASH BARTY.

14 Temmuz 2021 Çarşamba

Erkekler Tenisinin GOAT'ı Kim?

 4.5 yıl aradan sonra blog'a ilk yazılan post'un Djokovic, Nadal, Federer'in slam sayıları eşitlenince gelmesi hoş bir tesadüf olmadı değil. Biraz alta kaydırınca son post'un Federer'in 18.slam'i olduğunu görünce ne kadar uzun bir zaman geçtiğini daha iyi anlamak mümkün.

Artık blog yazan falan kalmadı. Twitter'dan anlık tepkiler ve podcast'lerle yürüyor spor medyasının hobi tarafı. Dolayısıyla bunu da artık yıllar sonra kim girip okur, onu da bilmiyorum ama yazmak istediğim için yazıyorum. Bundan sonra yazmaya devam edebilirim çünkü bir şeyler yazmayı çok özlediğimi fark ettim ve bunu yapmaya geri döneceksem en çok sevdiğim şey tenis üzerine yapmaktan daha mantıklı bir şey aklıma gelmedi.

Konumuza gelecek olursak... 3 gün önce Djokovic'in kazandığı Wimbledon ile yıllardır konuşulan GOAT tartışması belki de ilk kez bu kadar zirveye çıktı. Bu konuda benim bir süredir takip ettiğim ve üç aşağı beş yukarı işin matematiğiyle objektif biçimde bunu yapan bir site var: https://www.ultimatetennisstatistics.com/goatList

Bu listeye göre Djokovic ilk kez Federer'in üzerine çıkarak listede 1 numaralı sırayı kaptı ama bana sorarsanız zaten Wimbledon'ı kazanmadan önce de Federer'in üstündeydi. Ama bu şampiyonluk yabancıların tabiriyle onu "undisputed GOAT" yaptı. Evet, işin içine duyguları sokarsanız bu tartışmanın sonu yok. Benim için bundan sonra korta çıkmasa bile GOAT, Rafa Nadal olacaktır ama "mantıklı" bir cevap isterseniz Nadal'ı bu listede 3.sıraya koymaktan çekinmeyeceğimi de söylerim. Bu argümanı genelde Federer hayranları kullandığı için ayrıca belirtmek istedim.

Slam sayılarında Federer'i yakalayan Djokovic, Masters 1000 şampiyonluklarında 8 önde, 1 numarada kalma hafta sayısında 20 hafta önünde ve çok büyük bir sürpriz olmazsa bu seneyi de 1 numarada kapatarak bu sayıya erişilmesi iyice imkansız bir boyuta getirecek. Federer'in gerisinde olduğu tek turnuva Yıl Sonu Finalleri (YSF) ve orada da aralarında sadece 1 şampiyonluk fark var. 10 gün sonra başlayacak olan Tokyo Olimpiyatları'nda da net favori olarak gözüken isim yine Djokovic. Federer çekildiğini açıkladı zaten dün itibariyle. Djokovic oynama ihtimalini %50-50 olarak söylese de ben o numarayı pek yutmadım. 2016 Rio'da Del Potro'ya yenildikten sonra hüngür hüngür kortta ağlayan Djokovic gerçekten sakatlık vs. problemi yoksa bu turnuvaya katılır ve muhtemelen kazanır da. Bunu başarması halinde Federer'in bir alanda daha önüne geçmiş olacak. H2H'teki dominasyonundan bahsetmeye bile gerek yok...

Gelelim listenin bana göre son sırasında olan Nadal'a. Linkini attığım sitede Nadal bir hayli geride görünmesine rağmen bence o fark biraz daha az. Çünkü siz ne kadar katılırsınız bilmem ama grand slam şampiyonluğuna 8 puan atfedilirken, YSF'ye 6 puan atfedilmesi bu dengesizliği yaratan önemli unsurlardan biri. Şahsen, hem hiçbir grand slam'in kullanmadığı kortta (kapalı sert) oynanması hem de eleminasyon usülü olmamasıyla tenisin ruhuna aykırı bir statüde olan hem de sezon sonunda oynanması sebebiyle, ben bu turnuvanın değerini açıkçası grand slam'e bu kadar yakın görmüyorum. Puan verecek olsam gözümde değeri 4 olurdu sanırım. O yüzden, Nadal'ın bilhassa Federer'e daha yakın olduğunu düşünüyorum. H2H'te önde olması, 2017 AO finali hariç bütün kritik slam maçlarını kazanmış olması bunlarda bir etken. Olimpiyat madalyası, ki sert kortta kazanıldı, az buz bir başarı değil. Ama bütün bunlardan öte ben Federer'in maalesef bundan sonra ciddi bir başarı sağlamadan 1.5 yıl içinde tenisi bırakacağını düşünüyorum. Öte yanda Nadal'ın 2-3 senesi daha var gibi gözüküyor. 1 slam kazanması halinde Federer'le kafa kafaya bir konuma gelebilir, eğer 22'yi bulabilirse net şekilde Federer'in önüne geçecektir. Tabii bunlar olurken Djokovic'i yakalama şansı yok mu derseniz, Djokovic'in en az 2-3 slam daha kazanacağı, Nadal'dan bile garanti duruyor. O yüzden ben Djokovic'in bu süreçte farkı iyice açıp net şekilde GOAT'lığını zaten ilan edeceğini düşünüyorum.

Bunların hepsinin bir varsayım olduğu gerçeği değişmiyor. Önce Tokyo, sonra da asıl fırtınanın kopacağı New York'u merakla bekliyorum. Yılın en çekişmeli ve en güzel grand slam'i olacaktır Amerika Açık %100 kapasiteyle ve bir sürü contender'ıyla.

8 Şubat 2017 Çarşamba

BEL18VE


Roger Federer, yıllardır kovaladığı "18" hedefine, geçtiğimiz hafta ulaşabileceği en masalsı şekilde ulaştı. Kriptoniti, belalısı olan Rafael Nadal'ı, 2009'un intikamını alırcasına 5 sette, üstelik son sette geriden gelerek, üst üste 5 oyun kazanarak geçmesini bildi ve üst üste kaybettiği finallerden sonra nihayet bir "oh" çekti.

Haber mahiyetinde yazdığımız ilk paragraftan sonra, işin sahici tarafına gelirsek, finali Nadal'ın kazanması gerektiğini düşünüyordum. Durun, hemen vurmayın! Federer'in hak etmediğini ya da kötü oynadığını söyleyecek değilim. Üstelik 2014'ten beri koruduğu seviye ve gösterdiği istikrarla, 2014-2017 arası Nadal'ını kıyasladığımda Nadal en azından 1 slam almışken (2014 RG), Federer'in kazanamamış olması hakikaten onun için talihsiz olurdu. Sonuç olarak eğrisi doğrusuna denk gelmiş olabilir. Ancak, yine de final öncesi neresinden çevirirsem çevireyim, Nadal'ın bu maçı bu yaştaki bir Federer'e karşı alması gerekiyordu. Ancak maçı kazanamaması bir yana, çok küçük kısımlar dışında dirayet gösterememesi, kortta - bana göre - sönük kalması ve gayet vasat bir seviyede oynaması şaşırtıcı oldu benim açımdan. Keza Federer 5. setin ortalarına kadar turnuvadaki seviyesinde oynadığı aşağı yukarı. Bilhassa servis kırdığı oyunla birlikte 5-3'e kadar oynanamaz seviyedeydi ama Nadal'ın zaten normalde Federer'e karşı çıktığı seviyeye çıkması, işi oraya getirmezdi.

Nitekim, olan oldu, torba doldu. Zaten maçın üstünden de 10 gün geçti. Dediğim gibi, Nadal'ın kariyeri açısından bakıldığında "kazanılması" gereken bir maç gibi dursa da, bundan önce Federer'e karşı "kazanamaması" gerektiği bir 2009 finalini masaya koyarsak, bazen o hak er ya da geç birbirini dengeliyor diyebiliriz. Neticede, bu maçı kaybederek Federer'e karşı olan üstünlüğünü kaybetmedi. Ha, kazansaydı da başarı ve kupa sayısı olarak Federer'i geçmiş olmayacaktı. Benim nazarımda değişen bir şey yok bu açılardan. Maçın seviyesi de 5.setin sonları hariç fazlasıyla vasattı ve tarihin en iyi maçlarından biri falan değildi. Turnuvanın en iyi maçı bile değildi. Lütfen...

Ben maç sonrası düşüncemde Nadal'ın 17-15 yerine 18-14'te kalması sebebiyle, motivasyon olarak kırılma yaşayacağını belirtmiştim konuştuklarıma. Ama maç sonrası tavırları vs. bakınca gerçekten Federer'e yenildiği için çok da üzülmemiş bir Nadal görüyorum ki, kendisinin 2014 Wawrinka sonrası harap halini hatırladığım için acayip bir fark olduğunu net olarak söyleyebilirim. Zaten maziden beri bu var. Nadal, sportmenlik icabı değil, gerçekten Federer'e büyük saygı duyuyor. Bir ara sürekli yenildiği Djokovic maçlarından sonra onu asla böyle görmedim. Bir kez bile. Ancak Federer bu maçı öyle çok istiyordu ki, eğer kaybetse maçtan sonra muhtemelen yıkılırdı. Maç sonrası halleri, bana bunu gösterdi ve o anki düşüncemin yanlış olduğunu sakin kafayla daha iyi anlayabildim. Hatta, Nadal'ın Dimitrov karşısındaki istekliliği ve Federer karşısındaki istekliliği arasındaki fark bile, o saygı farkından dolayı bence onu bir tık aşağı indirdi.

Sonuç olarak çok heyecanlı bir turnuva oldu. Kalite açısından çok emin değilim ama erkekler tarafında bir daha böylesi sürprizleri görebilir miyiz, emin değilim. Elbette Djokovic ve Murray'nin de devri geçecek ama dünya 1 ve 2 numarasıyken Istomin ve Mischa Zverev'e kaybetmeleri de biraz...

Not: Roland Garros tahmini sormayın. Nadal'ı öveceğiz falan, sonra gidip Nisan'da yine bir yerini eline alacak. Hiç uğursuzluk getirme havamda değilim. :(

26 Ocak 2017 Perşembe

23 Ocak 2017 Pazartesi

Avustralya Açık: Çeyrek Finaller

Kadınlarla başlayalım.

En sürprizli eşleşme ana kraliçe Williams ile son iki sezonda motorları ateşleyen Konta arasında. İkisi daha önce hiç karşılaşmamış (gerilim müziği). Ben burada bir üç set potansiyeli görüyorum. Serena'nın az oynadığı veya hiç oynamadığı tenisçilerle olan eşleşmelerden sürprizler çıkabiliyor. Aslında bu yarı genel olarak Serena için saatli bomba niteliğinde. Zira diğer çeyrekteki Pliskova ve Lucic-Baroni ile de önceden ikişer kez oynamış. Baroni ile olan iki maçını da 1998'de yapması da ayrı bir komedi. Bunda tabi Baroni'nin kariyerine 9 yıllık bir ara vermesinin de etkisi var. Zaten Baroni gelmiş Serena sakatlanmış falan derken karşılaşamamışlar. Neyse... Bu üçlüden Serena için en bilineni 2016 US Open'da yendiği Pliskova. Bu çeyreği Serena ekseninden anlatıyorum çünkü diğer 3 isim için belirli bir istikrar çizgisi oturtmuş değilim kafamda.

Öteki yarıda bana göre daha denk güçler var; abla Williams, Muguruza, Vandeweghe ve Pavlyuchenkova. Muguruza bir adım önde olmakla birlikte sürprizlere açık bir çeyrek. Bu tabloya bakınca canım Kivimin sol elini kesen hırsıza da iki çift laf etmek istiyorum. Allah belanı versin senin... Belki Kivim erken elenecekti ama olsun.

Erkeklere gelince... Murray demiştik değil mi? Tahminlerimi emir kabul ettiğini bilsem ben bunu önceden de değişik değişik programlardım. Neyse artık. Tablonun üstündeki seribaşı olmayan tek isim ağabey Zverev. Bunun için Murray'e teşekkür ediyoruz. Nishikori ile 5 setlik maç yapan Federer ile oynayacak. Nishikori bu sefer maçta duş almamış diye duyduk. Alsaydı Federer parçalardı kendisini tahminimce. Fazla zorlanmadan çeyreğe gelen Wawrinka, Evans'ı yenen Tsonga ile çarpışacak. Evans'ın özelliği kendisini antrenman partneri olarak beğenmeyen Tomic'i turnuvanın dışına itmesi. Ukala insanların bu tarz rezil oluşlarına bayıldığımdan yazma gereği duydum.

Aşağıda ise Rafadan Nadal ektirmiş olduğu saçların kendisine verdiği gücün adına çeyrek finale geldi. Monfils ile yaptığı maçın son 20 dakikası takipçileri için depresyondan sevince doğru ani bir yükseliş şeklindeydi. 3. seti kaybedip 4.de de 4-2 geriye düştükten sonra 4 oyun üst üste alarak çeyreği gördü. Rakibi Raonic. Her zamanki gibi maç Raonic'in servis performansının inisiyatifinde biraz. Her ne kadar Zverev gibi servisi güçlü görünen isimlerle oynadıysa da Zverev güç anlamında bir Raonic değil. Zaten güçlense korttaki hızını kaybeder, zira boyu 1.98. Diğer tarafta ise Dimitrov-Goffin eşleşmesi var. Kısa boylu Belçikalılar 5 setlik maçlarda Nadal'a ters gelebiliyor. Bu iki oyuncu da fazla güvenilecek, "Rakiplerini ezer geçer" denilebilecek tipler değil. Bence Raonic-Nadal maçının galibinin final şansı biraz daha yüksek.

21 Ocak 2017 Cumartesi

Avustralya Açık: Erkeklerde Son Durum

Erkekler tablosu açıldı ve incelemeye açık bir hale geldi bugün.

Tablolar kuralar ilk çekildiğinde yorumlaması daha zor bir hale geldi artık erkeklerde. Mesela ilk çekildiğinde izleyicilerin çoğu Djokovic için "Dimitrov falan zorlayabilir ama Nadal'ı yenip ilerler herhalde" diyordu. Nitekim Wawrinka'nın diğer tarafta olması nimetti. Gel gelelim Djokovic Marsel'in eski kankalarından Istomin'e elenmeyi tercih etti. Böylelikle Nadal Avustralya Açık'ta Djokovic'ten daha fazla puan kazanmayı garantiledi. Kıyamet alametine bakın.

Tablonun üst tarafında fazla deprem yok. Federer 17 nolu seribaşı olarak geldi ama ilerliyor. Zaten ara vermeden önce de Wimbledon'da yarı finali görmüştü. Sırası gelmişken Nadal uzun aralar verince "Ara vermeden önce son 8'e kalıyordu, ne sakatlığı? Resmen silent-ban" diyenlere de buradan selam ediyorum. Demek ki bu işler öyle olmuyormuş. Üst taraf Federer-Murray çeyrek finaline doğru gidiyor ki bu son yıllarda görmeyi beklediğimiz türden bir çeyrek final. Federer'in 19 numarada olması fazla bir şey değiştirmemiş yani. Bu taraftaki çok da karanlık olmayan karanlık adam tabi ki Wawrinka. Gününde olduğunda Murray veya Federer etki etmez. Çeyreği de nispeten daha rahat. Normalde buradan ya Murray ya da Wawrinka gelmeli ama maalesef ikisinin de zekasına fazla güvenemiyoruz. Mesela bir Federer'in bu çapta bir turnuvada aptallaştığını pek görmezsiniz ama bu ikisi için aynı şeyi söyleyemeyiz.

Djokovic'in terk ettiği alt taraf ise Nadal'ın inisiyatifinde görünüyor. Üst tarafta Wawrinka için söylediklerim burada da Nadal için geçerli. Gününde olduğunda burada kalan isimlerin hepsini yenebilir, ki yakın geçmişte yenmişliği de var. Eskiden olduğu gibi "İlk 10'dan kimseyi yenemiyor" sendromu yok zaten. Son yıllarda mavi ekran sendromu yaşıyor; hayatta aklınıza gelmeyecek isimlere kaybediyor. Bugün çok önemli bir sınav verdi. Gerçi Zverev "O kim yeaa.." denilecek birisi değil. Bana hafiften Del Potro'yu hatırlatıyor. Benzer yetenekler, benzer zaaflar... 19 yaşındaki çocuk 30'luk Nadal kadar dayanamadı bugün kondisyon olarak. Nadal dışında bu çeyrek Dimitrov, Raonic, Gasquet, Thiem falan gibi zaman zaman umut vadeden ama sonu genelde "What can I do sometimes?" olan adamlarla dolu. Bunların hiçbiri için güçlü bir finalist adayı diyemiyorum şu an. Bekleyip göreceğiz.

Nusret Monfils

İçinizi bayma pahasına...


11 Ocak 2017 Çarşamba

İpek Soylu'nun Avustralya Açık Kurası

Avustralya Açık 2017'de elemelerde mücadele edecek olan İpek Soylu'nun kurası belli oldu. İlk turda Aryna Sabalenka ile karşılaşacak İpek. 18 yaşındaki Belaruslu, geçen yıl iki tane 50 bin dolarlık turnuva kazandı ve turda geleceğin yıldızlarından biri olabilir. İpek için zorlu rakip ama kazanılmayacak maç da değil. İpek bu alanda daha tecrübeli ve geçen yıl Roland Garros'ta elemeleri geçerek güzel bir tecrübe kazandı hali hazırda.

Turu geçerse Çinli Liu ya da Güney Koreli Han'la karşılaşacak. Sıralamada kendine yakın olan rakipler ama ikisini de hiç izleme fırsatı bulamadım. Son turda ise geçen yıl Roland Garros'ta Çağla'nın yendiği Aleksandra Sasnovich gelebilir.

Genel olarak kolay bir kura değil İpek için ama hiçbir maçta da kazanması büyük sürpriz olmaz. Önemli olan 3 maç üst üste aynı seviyede oynaması, ki grand slam elemelerinin en zor yanı da bu zaten.

İpek'e bol şans... Bu gece 03.30'da (TSİ) ilk maçına çıkacak.

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Review: 2016 Davis Kupası Çeyrek Finalleri

Cuma günü çeyrek final eşleşmeleri başlıyor. Kısaca göz atalım.

Sırbistan-Büyük Britanya: Murray normalde oynayacaktı ama Wimbledon'ı kazanınca oynamayacağını açıkladı. Sırbistan'a gidecek takımla birlikte ama maçlarda yok. Toprakta oynanıyor seri ve Sırbistan'da da Djokovic yok. Lajovic ve Edmund takımların bir numaraları olacak. Öyle bir seri. Lajovic muhtemelen hem Edmund'u hem de Evans'ı yener. Britanya çiftleri alır. Sırplar 2 numarada Krajinovic'i mi oynatır Tipsarevic'i mi orası hiç belli değil. Resmen vasatlar serisi. 5. maça gider muhtemelen de kazananı kestirmek zor. Ev sahibi avantajıyla Sırplar önde yine bir adım.

İtalya-Arjantin: Bu da toprakta. Ama baya kaliteli seri olur. İki takımın da iyi toprakçıları var. Fognini ve Seppi çok formsuz ama Fognini motive olursa her türlü maç alır burada. Lorenzi'yi de kullanabilirler. Hem tecrübeli hem formda. Ama Arjantin takımı da sağlam. Delbonis, Pella, Monaco, Del Potro'yla geliyorlar. Del Potro giderek iyi gözüküyor. Burada hiçbir maçın net favorisi olmaz. Ama çiftleri alan götürür işi.

Çek Cumhuriyeti-Fransa: Berdych yok. Fransa ise iyi kadroyla geliyor. Tsonga ve Pouille oynayacak teklerde muhtemelen. Seri de kapalı sert kortta. Jiri Vesely formda Çeklerde ama Rosol için aynısı denemez. Mahut-Herbert şu an çiftlerde dünya 1 numarası ve Fransızların bu şartlar altında kaybetmesi için Fransızlıklarını yapmaları lazım.

ABD-Hırvatistan: Açık sert kortta seri. Isner-Sock'a karşı Cilic-Coric. Coric bu seneyi kötü geçiriyor. Isner da evinde deli tenis oynar. Coric'i indirir. Cilic'le de kafa kafaya oynar. Sock'un da Coric'i yeneceğini tahmin ediyorum. E çiftlerde de Bryan kardeşler varken favori ABD. Fransa'dan büyük sürpriz olur benim için kaybederlerse bu kadroyla.

Bükreş: Çağla Elendi

Bükreş'teki turnuvada ilk turda Kristina Kucova'yı 6-0/7-5'le geçmişti Çağla ama bu akşamki ikinci tur maçında Vania King'e 3 sette mağlup oldu.

Maçın büyük kısmını izledim ve açıkçası Çağla'nın net olarak büyük kısmını daha iyi oynadığı maçı kaybetmesinin tek sebebi büyük puanları kötü oynaması oldu. Alması gereken bir ilk seti tiebreak'te kaybetti. İkinci seti iyi oynayarak, bu sefer hata yapmadan kazandı. Ama son setin hemen başında verdiği break'le mental olarak da düştü ve bir geri dönüş yapamadı.

Yine de bu hafta aldığı puanlarla ilk 70'e girerek yeni bir kariyer rekoru kıracak. Haftaya da Bastad'da oynayacak. Büyük bir para ödenerek getirilen Kerber dışında buradaki gibi kayda değer isimler yok. İyi kura çekerse yine çeyrek finali zorlayabilir.

1 Şubat 2016 Pazartesi

Avustralya Açık: Şampiyon Djokovic ve Kerber

Şimdilik açalım başlığı yorum yapmak isteyen olursa. İşten güçten vakit bulduğum ilk an bir şeyler karalamaya çalışacağım.

26 Ocak 2016 Salı

Avustralya Açık: Çeyrek Final Part 2

Dünü kısaca özetlemek gerekirse: Her şey yolunda, sürpriz yok.

Navarro aşırı kötü oynayınca Radwanska beklediğimizden de rahat bir galibiyete imza attı. Serena da her zamanki tarifeyi uyguladı. Serena çok kötü başladı, Maria bir şekilde tutundu falan derken 4-4'te o kafa kafaya giden iki oyunu alınca zaten 2.setin akıbetini kestirmek hiç güç olmamıştı. Serena-Radwanska yarı finalinin Serena için rahat geçmesi lazım. Radwanska onu geçen sene Hopman'da yendi en son oynadıkları maçta ama tabii çok başka bir alem bu. Serena zaten kadınlar tenisinin gelmiş geçmiş en iyi servisçisi ama sanki bu turnuvada daha da bir hayvani servis performansı var. Hız açısından özellikle çok kuvvetli ilk servisler çıkarıyor.

Federer-Berdych maçı skorun gösterdiğinden daha yakın oldu. Yani Federer 3-0 kazanmasına rağmen Berdych iyi oynadı diyebilirim. Federer hata yapmadı ve Berdych de eline geçen fırsatları çok ucuz harcayınca set alma fırsatını kaçırdı. Federer'in maçı uzatmadan dinlenmesi mühimdi. Djokovic-Nishikori maçını izleyemedim maalesef işte olduğum için ama Djokovic'in set vermesini bekliyorduk, vermemiş. Onun açısından da kritikti. Makina olduğunu biliyoruz ama yine de Federer karşısına üst üste iki yıpratıcı maçtan sonra gelmek istemezdi.

Federer-Djokovic yarı finalini kazanan muhtemelen şampiyon olur. Federer'in yarı finalde psikolojik olarak, finalde olacağından daha rahat olacağını düşünüyorum Djokovic karşısında. Geçen sene US Open'da Federer çok rahat finale gelirken şahsen finalde Djokovic'in oyununu yükseltip rahat kazanmasını bekliyordum, çok şaşırmamıştım. Ama bu kez de herkes "geçen sene iki kere aynı hikaye oldu işte, yine Djokovic yener" derken, ben bu sefer daha zor olacağını düşünüyorum. İki maçı da dört sette kazanmıştı Djokovic ve bunu yaparken çok kritik olan ilk setleri kazanmıştı. Bu da Federer'in geri dönüş direncini çok zayıflatmıştı. Federer bunun farkında. İlk seti kazanmasının neredeyse şart olduğunu biliyor. Maç akşam maçı olacak ve yağmur ihtimali olduğundan kortun üstü kapanabilir ki, Federer şu an yağmur duasına çıkmış olabilir çoluk çocuğu toplayıp. Bir kontrol etmek lazım.

Sonuç olarak bence Djokovic net favori değil. Bahis siteleri 1.35-3.20 gibi bir farkla Djokovic tarafındalar. Bahis diliyle konuşmak gerekirse, bu orandan Federer daha value derim. Yine de, Djokovic'in geçen sene (istisnai Wawrinka maçı hariç) önemli maçlarda vitesi artırma özelliğini kazandığını görmüştük. Onun zaten 2011'den kağıt üstünde daha iyi sonuçlar alması da bununla alakalıydı. Büyük maçlarda turnuva performansının üstüne çıktı hedef maç seçip. Bu turnuvada şu ana kadar oynadığı oyunun üstüne bir anda çıkabilir. Çıkarsa da yine Federer'in neredeyse hatasız oynaması gerektiği gibi bir durum oluşacak. Perşembe günü ne yapıp edip işten kaçamak yapıp ekran başına geçin 10.30 gibi. :)

Bu geceki maçları kısa keseyim. Baya uzun oldu, ehehe.

Azarenka-Kerber: Azarenka'nın finale çıkması için bütün şartlar hazır. Bunu harcamaz herhalde. Kerber'e karşı bir üstünlüğü de var. Oyun olarak da oynamayı seveceği bir tip. Kerber'in kazanması için cidden o sayko defansını maçın uzun bölümüne yayması gerekecek çünkü Azarenka topa çok istikrarlı vuruyor ve topu hem güçlü hem düzgün açılarla çok iyi yönlendiriyor.

Zhang-Konta: Tam piyango maçı. İki tane sürpriz isim... Konta bir adım daha önde. Geçen seneden beri bir çıkışı var ve bunun ödülünü alması için kazanmasını istiyorum. Aynı zamanda oyun olarak da bence zaten bu turnuvada daha iyi Zhang'e göre. Ama Avustralya Açık'ın Çinli oyuncular için önemi büyük. Genelde burada da başarılı sonuçlara imza atarlar. (bkz. Li Na) Zhang'ın bütün inatçılığını vs. de göreceğiz yani, kolay olmayacaktır.

Murray-Ferrer: Çeyrek finallerin kağıt üstünde en az heyecan verici maçı. 4 sette Murray kazanır. Uzun ralliler, Murray'nin return performansı derken Ferrer bir yerde kırılacaktır. Yalnız hasbelkader Ferrer kazanırsa hiç olmayacak yerde slam finali görebilir. Hakikaten çok ilginç.

Monfils-Raonic: Gece maçına bunun konması isabet olmuş. Murray-Ferrer'e göre daha belirsiz. Monfils'in şaklabanlık potansiyelini de elbette yadsıyamayız. Raonic bu sezon yenilgisiz. Federer ve Wawrinka galibiyetleri de var. Monfils kurasının büyük şansıyla buraya geldi. Raonic'in rahat kazanmasını bekliyorum.

25 Ocak 2016 Pazartesi

Avustralya Açık: Çeyrek Final Öncesi

Son 16 tahminleri fena değildi. Konta, Zhang, Raonic sürprizlerini falan bulduk. Habertürk İddaa ekinde yerimi istiyorum. Yetkililer görsün bunu.

Çeyrek finallerde bazı eşleşmeler sağlam dururken, bazı eşleşmelerde kura avantajıyla öne çıkan oyuncular hayatlarının fırsatını buldular. Seyir zevki açısından daha iyi oldu tabii.

Serena-Sharapova: Bu gece oynanacak maçlardan biri. 12 yıldır Sharapova'ya kaybetmeyen Serena, her zaman olduğu gibi yine ağır favori olarak çıkacak. Sharapova agresif oynamaya çalışıyor. Yine öyle yapmayı deneyecek ama muhtemelen yine Serena'nın servis oyunlarına girmekte zorlanacak. Kendi servisinde çift hataları sıraladığı oyunlarda büyük ihtimal servisini kırdıracak ve skor olarak ağır olmasa da, oyun olarak rahat bir Serena galibiyeti olacak. Eğer Sharapova son 12 senede yaptığından farklı bir şey yapmazsa olacağı bu. Tabii, tamamen kendi elinde olan bir şey değil. Oyun olarak en çözümsüz kaldığı oyuncu. Sharapova stil olarak düz bir oyuncu ve şartlara, rakibe göre bir oyun oynama gibi bir durumu asla yok. Hem karakteri müsaade etmiyor hem de oyun olarak bunu yapacak teknik-taktik kapasitesi yok. Serena'nın kötü oynaması lazım yani. Tamamen onun elinde maç.

Radwanska-Suarez Navarro: Navarro'yu son maç dışında izleyemedim turnuvada. Bu turnuvada 2009 yılında da çeyrek finale çıkmışlığı var ki, Venus'ü yenerek 21 yaşında ilk kez kendini dünyaya gösterdiği turnuva olmuştu. Aslen toprakçı olsa da Avustralya onun için özel bir turnuva diyebiliriz. Radwanska'nın ise genel olarak burada çok başarılı olmadığı aşikar. Roland Garros'tan sonraki en kötü slam'i diyebiliriz hatta. Çok sefer çeyrek finalde kaybetti. Artık bunu kırmak için bundan iyi bir şans bulamaz. Ralli oynayabilen, servisleri zayıf iki oyuncu. Bolca servis kırmaya şahitlik edeceğimiz kesin. Gününde olan oyuncu bir tek öne çıkar. Tahminim 3 sette Aga.

Federer-Berdych: TSİ 06.00 gibi başlayacak. Serena-Sharapova maçı umurumda değil diyorsanız ve işinde gücünde biriyseniz, gece erkenden yatıp kalkılabilecek bir saat. Federer turnuva boyu sürdürdüğü grafikle maçı 2 saatte bitirip sizi mesaiye de yetiştirebilme kudretine sahip. Daha ne olsun? Berdych'in hiç şansı yok mu diyeceksiniz. Zor derim... Bir ara çok zorluyordu Federer'i ama garip şekilde son 2 senede çok ezici mağlubiyetler aldı. Burada gündüz maçında kort hızlı olacak. Berdych'in işine gelir ama karşısındaki Federer de yavaş kortu sevmiyor sonuçta. Hani sadece biraz o vuruşlarındaki derinliği yakalarsa istikrarlı olarak, Federer'i geri itip biraz daha maçı ortaya getirebilir. Amerika Açık 2012'de aldığı galibiyette aynen bu şekilde Federer'i ite ite yenmişti. Tabii Federer bence şu an daha iyi bir tenis oynuyor. Berdych de geçen seneden beri bir düşüşte. Özellikle top oyunculara karşı varlık göstermekte zorlanıyor. (Nadal bile set vermeden yenmişti geçen sene.....)

Djokovic-Nishikori: Akşam seansında süper bir maç... Nishikori çok sağlam durdu ve o sıcak, gündüz maçlarından hiç yorulmadan çıktı. Akşam kort biraz daha yavaş olacaktır ve bu aslında Djokovic'in işine gelen bir durum ama Nishikori de gündüz maçlarını sevmez ama hedef maçlarda, spot ışıklarının altında kesinlikle daha konsantre oynuyor. Hele Djokovic'in en iyi durumunda olmadığını görünce daha da keskin ve kararlı çıkacağını kestirmek zor değil. Djokovic yine 100 basit hata yaparsa bu sefer kurtulamaz ama Djokovic'in bir maçta 100 basit hatayı da üst üste iki maçta yapacağını hiç sanmıyorum. Zaten Nishikori, Simon'a göre daha agresif, winner'a yönelik vuruşlara gidip risk alacak. Djokovic, Simon karşısında olduğu gibi hücumda yöneten taraf olmak durumunda kalmayabilir. Bu da işine gelir. Ama Nishikori, Djokovic'i o çıkışından sonra bile en çok zorlayan oyunculardan biri olmayı başardı. 2011 Basel'de aldığı galibiyet ve elbette 2014 Amerika Açık'ta aldığı galibiyet hemen aklıma gelmiyor. Yine iki sene önce Djokovic çok formdayken Nishikori kötü halde gidip WTF'de set falan almıştı. Elbette oyun olarak tam ters gelen bir isim değil Wawrinka gibi ama iyi oynadığında kesinlikle başına bela olabilir. Tomic-Murray "hype"ini yakalayıp aldanmamıştım. Bunda ise "hype"e inanıyorum ve inşallah yanılmıyorumdur. Çünkü cidden heyecanla ekran karşısına geçeceğim. Tahminim 4 ya da 5 sette Djokovic galibiyeti.

(Diğer 4 maç yarın akşam yazarım artık, çok uzun oldu.)

23 Ocak 2016 Cumartesi

Avustralya Açık: Son 16 Başlarken

İlk hafta bitti. Artık çocuklarla adamların (kadınların) ayrıldığı yere geldik.

Djokovic-Simon: Djokovic'in zorlanmayacağı türden bir eşleşme. Çok yoruma gerek yok. 3-0 biter.
Tsonga-Nishikori: Bu turun erkekler kısmındaki en zevkli ve çekişmeli maçı. Nishikori fiziksel sorun yaşamazsa kazanır ama fiziksel durumu da hiç belli olmuyor ki adamın?
Federer-Goffin: Federer için tertemiz eşleşme. Goffin arada iyi puan alır, yumuşak maç olur. Majesteleri vites artırmadan aktif dinlenir.
Bautista-Berdych: Berdych sağlam görünüyor. Çeyrek finalde Federer'in rakibi olur.
Kuznetsov-Monfils: Monfils buraya geldi ama kurası baya kolaydı. Kuznetsov sezona dehşet girdi. Bence sürpriz olabilir burada.
Raonic-Wawrinka: Bir sürpriz de burada bekliyorum. Raonic baya farklı kimlikle girdi sezona. Wawrinka kötü değil ama bence Raonic kazanarak buradan yarı finale yürüyecek. (bold prediction oldu baya ya)
Ferrer-Isner: İkisini de pek izleyemedim ama Ferrer hiç zorlanmamış gibi duruyor. Avustralya çok hızlı kort değil. Ferrer yıpratarak kazanır kanımca.
Tomic-Murray: Dağ fare doğurur. Bence Murray 3 sette rahat bir galibiyet alacak.

Serena-Gasparyan: Gasparyan'ı hala izlemediyseniz izleyin. Çok estetik bir backhand'i var. Maçı tabii ki Serena kazanacak. İlk turda o sürprize izin vermeyince rahatlayıp ritim de bulma fırsatı yakaladı zaten.
Bencic-Sharapova: Sharapova hazır değil dedik ama iyi oynuyor gayet. Bencic de şu aralar sanki inişli çıkışlı. 3 sette Masha diyorum.
Radwanska-Friedsam: A-Rad'ın lokum kurası devam ediyor.
Navarro-Gavrilova: Geçen maç sonu röportajını "I am good from behind" potuyla bitirip sosyal medyaya bomba gibi düşen Gavrilova şu an gündemin tepelerine oynuyor ama hala oyunu olgun değil elbette. Ama Rod Laver'da gece maçı, motivasyon olacak. Çok belirsiz maç duruyor. Aynı zamanda kadınlarda bence en çekişmeli maçlardan biri olacak.
Kerber-Beck: Kerber uzun süre sonra bir slam'de bu kadar ilerledi. Kurası da iyiyken burada elenmesin artık.
Azarenka-Strycova: Muguruza şok şekilde elenince Azarenka'ya kebap gibi kura geldi. Strycova'nın Vika'yı zorlayabileceğini sanmıyorum ben. Çok formda zaten Vika. Yarı finali benim gözümde garanti.
Konta-Makarova: Makarova ne garip kadın ya? Normal sezonda meydana çıkmayıp hep bu slam'lerde 10-20 arası seribaşı olarak girip, ilk 10'dan birinin (onun ağacının o tarafta) elenmesiyle birden çeyrek finale kadar her maçına favori çıkıyor ve sürprize izin vermeden oraya geliyor. İstisnasız da oynadığı bütün slam çeyrek ve yarı finallerini kaybediyor. Konta da 4.tur için iyi rakip sayılır. Ama ben Konta'nın oyununu çok beğeniyorum. Sürpriz yaparsa sevineceğim. Tura yeni soluk getirebilecek oyunculardan biri. (slam şampiyonu potansiyeli olmasa da)
Keys-Zhang: Ivanovic'in koçu (aynı zamanda Andy'nin kayınpederi) Nigel Sears o talihsiz olayı yaşamasa Keys bence zaten kaybedecekti. Baya etkiledi Ana'yı o olay. Zhang de rüzgarı arkasına almış gidiyor. Zhang'in buradan yarı final şansının düşünüldüğü kadar az olmadığını düşünüyorum.

21 Ocak 2016 Perşembe

Ekşi Sözlük ile Soru Cevap

Dünle ilgili bir şey yazamıyorum çünkü azıcık Sharapova maçı dışında bir şey izleyemedim uykusuzluktan, iş güçten. Ama yarının programı baya sönük. Akşam seansında Ferrer-Hewitt dışında "heh, bunu izleyeyim" dediğim maç yok. Neyse, ondan sonra 3. turlar başlıyor, açılır turnuva iyice.

Ama tabii malum Nadal maçı sebebiyle yazabilecek bir ton şey çıktı. Onlardan birini değerlendirip, her şeyin uzmanı olan Ekşicilerin entry'lerinden alıntı yaparak onlarla bir soru-cevap gerçekleştirelim. Ne dersiniz? Evet dediğinizi duyar gibiyim. Hissediyorum adeta!

1) https://eksisozluk.com/entry/57844876

- Elenmesinin ardından gelen ilk Ekşi entirisi. Duygulara adeta tercüman. Ama bence daha güzeli var burada: http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/165073/fethullah-gulenin-cemaate-vedasi-ayilmali-bayilmali

Fethullah Gülen'e yakınlığıyla bilinen Nadal, grand slam şampiyonluğunu yakınlığıyla bilinmeyen Rafa...

2) https://eksisozluk.com/entry/57845289

- Sonu biraz abartılı olsa da katılıyorum. Neyin zor kurası allasen? 13-0 olan istatistik son 4 maçta 1-3 oldu. Madrid'deki saçma mavi Şirinler kortunu saymazsak, son 2 senede 3 maçtan 1'ini kazanabildi Fer'e karşı.

3) https://eksisozluk.com/entry/57845312

- Genel olarak katılmakla birlikte sadece son 1 senedir patates olduğu için o "god mode" listesinden çıkmayacak olması. Eski bırakan tenisçilerden çoğu son senelerini hedefsiz oynamıştır. O sırada "kendini rezil ediyor" denir ama bıraktıktan sonra kimse o kötü hallerini hatırlamaz ve herkes "iyi kötü be, şimdi oynasa da izlesek" der. Kobe Bryant'ın bu sene yaşadığı işte. Aynı.

4) https://eksisozluk.com/entry/57845621

- Maçın özeti var, faydalanın bari. Ben Federer'i 2010'da bile geçemeyeceğini düşünüyordum. Ama şimdi baktığımda o zaman geçecek diyenler sandığım kadar saçma konuşmamışlar. Zira 2010'da Nadal o rekoru kıramayacak diyenler Djokovic'in canavarlaşıp bu hale geleceğini tahmin etmezlerdi. Kimse etmezdi. Ve şu an bakınca 2011-2012-2013-2014'te Djokovic o seviyelerde olmasa kesin Nadal rekoru kıracaktı. Yani Federer engel değildi o sürede. Bu saatten sonra 1 slam kazanırsa bile şükretsin tabii.

5) https://eksisozluk.com/entry/57846571

- Şu tarz çok entry var. Birini alıp cevap verip diğerlerini pas geçeceğim. Bu zaten yılların geyiği. 2005 yılında adam RG'yi kazanırken bu geyik yapılıyordu. Yok 3 seneye kalmaz. 2008'de aynı geyik, 2010'da aynı geyik. E baktığında kariyerine çok erken başlamış biri olarak 29 yaşına kadar üst seviye oynadı. Hiç fena sayılmaz. 10 sene önce Nadal 28 yaşında slam kazanıyor olacak dense "Nadal bitecek bak, 3 güne kalmaz" diyenler ne saçmalıyorsun ya diye cevap verirlerdi. Sorun o değil yani. Elbette Nadal'ın oyunu 2013 US Open sonrası düştü, ondan beri de düşmeye devam ediyor ama Djokovic'in hayvani formu ve Nadal'ın elbette Federer gibi esnekliğe, çeşitliliğe sahip olmaması onu daha da zorladı. Amma ve lakin, bunun fiziksellikle sanıldığı kadar büyük bir bağlantısı yok. Nadal daha 18 yaşında 2004 yılında toprakta sağlam sezon geçirmişken sakatlığından ötürü Roland Garros kaçırdı. E ne yani, adam daha o zamandan mı bitti? Doğuştan gelen ayağıyla ilgili sıkıntısı var, özel ayakkabıyla oynadı, tendinitis yaşayacağını bile bile. Ondan sonra tendinitisle 2009'dan sonra boğuşup bir sürü daha grand slam kazandı vs... Federer örneği ekstrem bir örnek yani. Federer gibi oynayan top tenisçi kalmadı. Bundan sonra da onun gibi zirvede oynayıp bu kadar kısa ve net oynayacak oyuncu zor gelir. Zirvedeki diğer isimler Murray ve Djokovic'e bakın. Nadal tarzında oynuyorlar. Özellikle 2011'den beri deli gibi oynayan Djokovic, bir kez bile sakatlanmadı. Bir kez bile yorulup turnuva falan kaybetmedi. 6. senesi o inanılmaz forma girişinden itibaren ve hiçbir ciddi turnuvayı kaçırmadı Nadal'ın sakatlıklardan kaçırdığı gibi ve Nadal'ın peak dönemindeki kadar fiziksel oynuyor. Evet, teknik olarak biraz daha kolay ofansa geçebiliyor ama grand slam'leri hep dayanıklılığı, sertliği ve makine gibi oynadığı istikrarlı tenisiyle kazandı. Ki servisi de zamanla gelişti. İlk çıkışında servisinden de şimdi aldığı yardımı almıyordu. Hala da zaten bir Federer değil o açıdan. Bu yüzden bu argümanla tamamen Nadal'ı çözdüğünü sanmak artık baya baya eski kafa oluyor.

Uzun bir cevap oldu ama umarım yeterince açıklayıcı olabilmiştir.

6) https://eksisozluk.com/entry/57846859

- Dedi bir ekşici 2.5 litrelik kola şişesini kafaya dikip sivilcesini patlatırken.

7) https://eksisozluk.com/entry/57847999

- Nadal zaten uzun süredir oyununu değiştirmeye çalışıyor ve belli ölçülerde değiştirdi de. Ama Nadal'ın yetenekleri ve tarzı gereği çok büyük bir adaptasyon değişimi şansı yok. Kişilik ve yetişme tarzı olarak da epey gelenekçi bir adam olduğundan bunu başarıyla gerçekleştirebileceğini zannetmiyorum. Bir kere o ölümcül forehand'inin, ölümcül olmasının bir numaralı sebebi topspin'di. Topspin'li vurmak için forehand hızından ödün veriyordu. Ama hem forehand'leri kısa düşürüp hem de zaten top seviyede olmayan hızından daha da hız kaybedince o topspin etkisini yitirdi. Forehand'i de ne süper bir defansif silahtan iyi bir defansif silaha gerilerken, iyi bir hücum silahından yetersiz bir hücum silahına geriledi. Şimdi Nadal'ın en önemli vuruşunda yaşlanmaya ve yıpranmaya bağlı olarak natural bir kayıp yaşandığında, oyununu daha minimalist bir tarzda oynamasını istemek mantıklı olmayabilir. Yani bunu yapmak istese bile ben baya başarısız olacağını düşünüyorum. Nadal'ın her şeyden önce ihtiyacı olan genel olarak vuruşlarındaki derinliği ve gücü geri kazanması. Bunu yapabileceğini sanmıyorum ama ilacı bu yani. Yoksa geçen seneden beri rakiplerinin onu yenerken winner orgazmları beğenmesi rakiplerinin alamet-i farikası falan değildi. Kortun ortasına devamlı olarak loopy dediğimiz şişirme toplar atarsan bugün turun en pigme oyuncusu bile kafana kafana çakar winner'ları.

8) https://eksisozluk.com/entry/57848185

- İşte "reasonable" bir Djokovic taraftarı. Nadal kesinlikle ortalama bir maç (2014 Nadal'ın ortalama maçından bahsediyorum) oynasa bile zaten maksimum 4 sette kazanırdı.

9) https://eksisozluk.com/entry/57848575

- İlk paragrafa katılmadığım yukarıdaki cevaptan bellidir zaten. İkinci paragrafa da katılmıyorum. Nadal elbette slam'lerde çeyrek falan yapabilir. Bir zahmet yapsın da, Federer şu an ondan baya baya daha iyi durumda. Formunun zirvesindeki Djokovic'e yenilmesi "bak işte ikisi de slam kazanamıyor" deyip sıyrılmayı gerektirmiyor. Olmaz ama olur da Djokovic bir slam kaçırır, ayağı kayar yere düşer boka saplanır, o zaman Federer açık ara en büyük favori olacak slam'de. (RG hariç tabii) E bu yetmez mi 35 yaşındaki dört çocuk babasına?

Dört çocuk demişken, bununla ilgili birkaç hafta önce çok matrak bir tivite denk gelmiştim. Federer'i öven bir tivitte "Dört çocuk babası adam neler de yapıyor" gibisinden bir şeyler yazılmış işte, klasik artık zaten. Ona mention atan adamın cevabı aynen şu: "Eğer çocukları gerçekten doğurmuş olsa baya etkileyici olurdu bu dediğin ya." Baya güldüm buna. Bazen çok abartıyoruz hakikaten. Djokovic'in oğlan oldu, daha da iyi işte. Bir tane daha çocuk yaparlarsa Jelena ile dünyayı da fethedebilirler.

10) https://eksisozluk.com/entry/57848724

- E yok artık. :) 2011'de en iyi tenisini oynamasa da gayet istikrarlı ve çok iyi tenis oynayan Rafa'yı da seriye bağladı bu adam. Geçelim bunları. Djokovic en iyi oyununu oynadığında sert kortta her türlü yener en iyi Rafa'yı.

11) https://eksisozluk.com/entry/57851609

- Keşke geçen sene full şike yapmış olsa da, bu sene gerçekten oynamaya başlasa diyenler?????

12) https://eksisozluk.com/entry/57852322

- https://www.youtube.com/watch?v=OrrVR7RoFqU

13) https://eksisozluk.com/entry/57855728

- Baya uzun cevap verilir ama gerek yok. Mono olayı baya tartışmalı olay zaten. Doğru mu yalan mı bilmek mümkün değil ama bahane olduğu kesin. Zira 2008 yılında Nadal'a karşı her zeminde yenilirken, 2009'da Nadal sakatlanıp RG artı Wimbledon'da ortadan kaybolunca Federer, 2008'dekinden daha iyi tenis oynamadan iki turnuvayı da kazanmıştı ve birden mono bahsi kesilmişti. 2010'da Federer, 2008'den daha kötü sezon geçirdi. Avustralya'yı kazandıktan sonra tel tel döküldü. O yüzden geçelim bunları yani. Nadal'ın hakiki sakatlıkları ve kaçırdığı turnuvalar ortadayken, H2H'deki bu üstünlüğü monoya bilmem neye bağlamaya gerek yok. Kapalı kort dışında Federer hiçbir alanda baskın olamadı Nadal'a karşı. Efsane olduğu çimde bile 2-1'ken açık sert kortlarda da kafa kafayalar. Toprak kortu çıkarıp yapılan hesaplar ise sadece komedi. Hayırdır, 150 yıldır toprak üzerinde oynanan oyunda karşılaştırma yaparken neden toprağı çıkarıyoruz?

14) https://eksisozluk.com/entry/57860332

- Sert kortta ne olacağıyla ilgili fikrimi yazmıştım da bu baya abartmış. Yadırgamam pek çünkü sporda en son izlediğin şey aklını alır, abartmaya müsaittir. Bu sene Golden State, NBA'de duymayanın kalmadığı o seriyi yapınca hemen Jordan'lı Bulls karşılaşmalarının gelmesi gibi. İnsan bi 3-4 şampiyonluk daha kazanır dimi ona gelmeden? Neyse, konumuz tenis. Yani, Nadal'ın 2008 Roland Garros'ta oynadığı toprak tenisini, 2010'da Monte Carlo'da oynadığı toprak tenisini izlemeyen birinin entirisi olmuş. Ya da onları unutmuş. Çünkü iddia ediyorum, o Nadal'ı toprakta gelmiş geçmiş yenebilecek tek bir oyuncu bile yok. Gelmesi de çok çok çok çok zor. Her şeyi geçtim, 9-0 gibi bir RG istatistiği var. Neyse.

15) https://eksisozluk.com/entry/57877466

- Evet ama Djokovic birkaç sene daha bu formunu koruyabilirse Nadal ile aynı konuma gelecek. Geçme şansı da var. Ben şampiyonluk anlamında çok yakın (1 aşağı, aynı, 1 yukarı gibi) bitireceklerini düşünüyorum. Djokovic H2H'de önde bitireceği için Djokovic bu tartışmalarda üstün gelebilir. Tabii Roland Garros'u kazanmak şartıyla.