6 Temmuz 2011 Çarşamba
4 Temmuz 2011 Pazartesi
Stres Derken??? (Güncelleme)
Nadal bugün çok iyi değildi, dağınıktı falan dedik. Djokovic onda stres yaptı bile dedik ama meğer başka "stres"ler de varmış bilmediğimiz.
Haberin doğruluğunu bilmiyoruz. The Times demiş ki final hakkında yaptığı haberde "biz Nadal'ın ayağında stres kırığı (hairline fracture aslı, kılcal kırık gibi bir şey olsa gerek) olduğunu öğrendik".
Nereden nasıl öğrendiler onu anlayamadım. Bunun doğruluğunu düşündüren bir şey Nadal'ın Del Potro maçı sonrası turlar sonrası beyanatlarında 1,5 ay ara vereceğini söylemesi.Bir başkası ise kortta 2004'teki gibi bir ağrı hissettiğini söylemesi. Ama Nadal her türlü basın toplantısında ciddi sakatlık olmadığını söyledi öte yandan. Gerçi Verdasco'da zamanında ayağındaki kırıkla mücadele etmişti, idare edilebilir gibi duruyor durum yani.
Amerika'daki turnuvalar gelsin anlarız durumu. Ama kırık da olsa ciddi değildir sanıyorum. Yoksa devam etmezdi. Yani ederdi de bu kadar etmezdi. Değil mi?
Ekleme: Bu kırıklar 4-8 hafta arasında iyileşirmiş genelde. Çok önemli değil yani. Bir de Nadal'ın 4. turdan sonra sol ayağı uyuşturularak oynadığını ekleyelim. O ayağı hissetmediğinden zırt pırt düşüyordu kortta biraz da.
Ekleme 2: PR Barbadillo ayağında kırık yok demiş. 17'sinde de antremana başlar demiş. Bana rakamlar biraz abartılı geldi ama bekleyelim, görelim. Rafa bu, ne yapacağı belli olmaz.
3 Temmuz 2011 Pazar
Wimbledon 2011: Şampiyon Djokovic!
2011'in fırtınası Djokovic yine yaptı, Nadal'ı yine yendi. Hem de bu sefer Wimbledon finalinde... Kariyerindeki 3. slam şampiyonluğu, ilk Wimbledon şampiyonluğu, çocukluk hayalinin gerçekleşmesi...
Bugün şüphesiz Djokovic'in kariyerinin en büyük günü. Sert kort dışında da slam kazanabileceğini ispatladı, Nadal'ı ilk kez bir grand slam'de (hem de finalde) çok da zorlanmadan mağlup etti ve dünya 1 numarasını da - muhtemelen uzun bir süreliğine - Rafa'dan teslim aldı.
Bugünkü maçın kalitesi pek iyi değildi aslında. İlk sette iki oyuncu da iyi giderken 5-4'te servis atan Rafa, 30-0 önde olduğu servis oyununu Djokovic'in 2 winner'ı ve kendisinin 2 basit hatasıyla kaybedince kontrol Djokovic'e geçti. İkinci seti çok daha rahat kazanan Djokovic, üçüncü sette servis kırdırdıktan sonra düşen taraf oldu. 4. sette ise her iki taraf kötü tenis oynarken, bir servis fazla kırmayı başaran Djokovic bu seti de kazanarak karşılaşmayı bitirdi ve son şampiyonu devirerek ünvanı devraldı.
Djokovic bu galibiyetle 2011 yılını 1 numara olarak bitirmeyi hemen hemen garantiledi. Bu saatten sonra liderliği Nadal'ın alması pek mümkün değil. Onun ötesinde yılın geri kalan iki en önemli kupasını (Amerika Açık ve Londra Sezon Sonu Şampiyonası) Nadal alsa bile şüphesiz Djokovic yılın en iyisi olarak adlandıralacak. Ki, öyle bir şeyin olması pek mümkün gözükmüyor. Djokovic bu oyunuyla şimdiden Amerika Açık'ın favorisi.
Nadal maçtan sonra fiziksel ve mental olarak kendini toparladıktan sonra antrenmanlara başlayacağını söyledi. Sağlam dönebilir. Federer ise geçen sezon da bu kısımdan sonrasını iyi geçirmişti, o da bir tehlike. Geçen sene Amerika Açık'ta hayal kırıklığı yaratan Murray de son zamanlarda Djokovic'in de öne çıkmasıyla baskıyı üzerinden attı ve pek gündemde değil. Wimbledon'da Nadal'a kötü oynayarak yenilse de toprak sezonundan bu yana formunda bir yükseliş var bence. Şu son yaşadığı sakatlıkları toparlama şansı onun için de var. Djokovic'in ise bundan daha iyi konuma gelmesi pek kolay değil. İlk 6 ay itibariyle Roland Garros dışında her şeyi silip süpürdü ve sadece Federer'e 1 maç kaybetti. Djokovic'in yapabileceği bu seviyesini koruması ama o bile kolay değil.
Yıllar süren Nadal&Federer dominasyonundan sonra bu yılın ilk 6-7 ayındaki Djokovic dominasyonu tura bir heyecan getirdi, bunu kabul etmek lazım. Oyun tarzını sevmesem, karakterini beğenmesem de, Nadal ve Federer'i geçip onların kendilerini daha da geliştirmesine ön ayak olacak birisi lazımdı. Entresan geçen sezonun ilk yarısından sonra ikinci yarısını da merakla bekliyoruz. Yukarıdaki paragrafta dediğim gibi önümüzdeki sert kort sezonu için düz mantıkla baktığımızda Djokovic çok ağır favori görünse de, Nadal, Federer ve Murray'i de yukarıda bahsettiğim sebepler dolayısıyla kenara yazmak olmaz.
Yazıyı bitirmeden şunu da eklemeden edemeyeceğim. Maç sonunda çimleri yiyen Djokovic'i görünce eski Wimbledon şampiyonu İspanyol Manolo Santana'nın "The grass is just for cows(çim, sadece inekler içindir)" lafı aklıma geldi. İlginç bir görüntüydü. :)
Bugün şüphesiz Djokovic'in kariyerinin en büyük günü. Sert kort dışında da slam kazanabileceğini ispatladı, Nadal'ı ilk kez bir grand slam'de (hem de finalde) çok da zorlanmadan mağlup etti ve dünya 1 numarasını da - muhtemelen uzun bir süreliğine - Rafa'dan teslim aldı.
Bugünkü maçın kalitesi pek iyi değildi aslında. İlk sette iki oyuncu da iyi giderken 5-4'te servis atan Rafa, 30-0 önde olduğu servis oyununu Djokovic'in 2 winner'ı ve kendisinin 2 basit hatasıyla kaybedince kontrol Djokovic'e geçti. İkinci seti çok daha rahat kazanan Djokovic, üçüncü sette servis kırdırdıktan sonra düşen taraf oldu. 4. sette ise her iki taraf kötü tenis oynarken, bir servis fazla kırmayı başaran Djokovic bu seti de kazanarak karşılaşmayı bitirdi ve son şampiyonu devirerek ünvanı devraldı.
Djokovic bu galibiyetle 2011 yılını 1 numara olarak bitirmeyi hemen hemen garantiledi. Bu saatten sonra liderliği Nadal'ın alması pek mümkün değil. Onun ötesinde yılın geri kalan iki en önemli kupasını (Amerika Açık ve Londra Sezon Sonu Şampiyonası) Nadal alsa bile şüphesiz Djokovic yılın en iyisi olarak adlandıralacak. Ki, öyle bir şeyin olması pek mümkün gözükmüyor. Djokovic bu oyunuyla şimdiden Amerika Açık'ın favorisi.
Nadal maçtan sonra fiziksel ve mental olarak kendini toparladıktan sonra antrenmanlara başlayacağını söyledi. Sağlam dönebilir. Federer ise geçen sezon da bu kısımdan sonrasını iyi geçirmişti, o da bir tehlike. Geçen sene Amerika Açık'ta hayal kırıklığı yaratan Murray de son zamanlarda Djokovic'in de öne çıkmasıyla baskıyı üzerinden attı ve pek gündemde değil. Wimbledon'da Nadal'a kötü oynayarak yenilse de toprak sezonundan bu yana formunda bir yükseliş var bence. Şu son yaşadığı sakatlıkları toparlama şansı onun için de var. Djokovic'in ise bundan daha iyi konuma gelmesi pek kolay değil. İlk 6 ay itibariyle Roland Garros dışında her şeyi silip süpürdü ve sadece Federer'e 1 maç kaybetti. Djokovic'in yapabileceği bu seviyesini koruması ama o bile kolay değil.
Yıllar süren Nadal&Federer dominasyonundan sonra bu yılın ilk 6-7 ayındaki Djokovic dominasyonu tura bir heyecan getirdi, bunu kabul etmek lazım. Oyun tarzını sevmesem, karakterini beğenmesem de, Nadal ve Federer'i geçip onların kendilerini daha da geliştirmesine ön ayak olacak birisi lazımdı. Entresan geçen sezonun ilk yarısından sonra ikinci yarısını da merakla bekliyoruz. Yukarıdaki paragrafta dediğim gibi önümüzdeki sert kort sezonu için düz mantıkla baktığımızda Djokovic çok ağır favori görünse de, Nadal, Federer ve Murray'i de yukarıda bahsettiğim sebepler dolayısıyla kenara yazmak olmaz.
Yazıyı bitirmeden şunu da eklemeden edemeyeceğim. Maç sonunda çimleri yiyen Djokovic'i görünce eski Wimbledon şampiyonu İspanyol Manolo Santana'nın "The grass is just for cows(çim, sadece inekler içindir)" lafı aklıma geldi. İlginç bir görüntüydü. :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)