26 Mart 2011 Cumartesi

Foto: Sempatik - Laubali

"Japonya icin uzgunum..."

"Heey bana bakin bana! Tisorte degil bana!
Herkes bana baksin diyorum! Head diyorum!"


Tahmin edebileceginiz gibi Djokovic'in bu garabet kompozisyonunun yaklasik 10-15 fotografi cekilmis.

Mission accomplished...

Miami'de Cuma Gunu

Yine bayanlarin erkeklerden daha dengeli gittigi bir gun. Hayirdir insallah. Bir yerlede deprem olmasa bari yine.

Erkeklerin kayiplarindan bahsedelim. Wawrinka sempatik adam Granollers'e, Raonic son haftalarin formda ismi Devvarman'a, Kohlschreiber Del Potro'ya, Garcia-Lpez ise Anderson'a kaybetti. Bunlarin hepsi olabilecek sonuclar. Simdi olmamasi gereken sonuclara gelelim. Bellucci Blake'e kaybetmis. Hadi buna olabilir diyelim. Verdasco Andujar'a kaynetmis. E hadi buna da olabilir diyelim. Murray'in Bogomolov Jr'a kaybetmesine diyecek laf bulamiyoruz. Basin toplantisinda "ne yapsam olmuyor ve isyanlardayim" demis. Toprak sezonunda toparlanmaya baslar yine. Gulmeyin, cunku toprakta Murray'den kimse bir sey beklemiyor, Murray'in kendisi bile. Kotu oynamasi onu o kadar da rahatsiz etmeyecektir. Bu arada tahmin oyununda bu hafta Murray'in sampiyonluguna oynayan suursuzlar varmis. Ne desem bilemedim :)

Seribasi isimlere goz atacak olursak. Troicki Marsel'i elemis. Nispeten zor olan eslesmelerde Llorda Malisse'yi, Fish Benneteau'yu, Isner Andreev'i elemis. Tek yonlu eslesmelerde Gasquet Lorenzi'yi gecmis. Ilk 6'daki isimlerden Ferrer Kunitsyn, Djokovic de Istomin karsisinda sov yaparken Soderling bu yilin supriz ismi Dodig karsisinda 3 sette de olsa kazanmis.

Kadinlar tarafi ise daha az suprizli. Safina nihayet toparlaniyor gibi. Vera ile olan maci 3 sete gitti. Biraz daha form tutarsa WTA'nin su sartlarinda ilk 20'yi zorlayabilir zira Safina sakat olmadiginda oldukca istikrarli oynayabilen bir isim. Gectigimiz iki turnuvada bile istikrarli gittigini soyleyebiliriz. Seri basi isimlerden Pironkova, Dominguez Lino'ya, Kleybanova fotosok guzeli Makarova'ya, Kanepi ise Razzano'ya kaybetmis. Gecen hafta omuz sorunlari oldugunu soyleyen Clijsters, Japonya'ya gitmeme kararinin da etkisiyle olsa gerek, buraya puan almaya gelmis belli. Yakimova'yi cok rahat gecmis ama yine de sampiyonluk beklemiyorum kendisinden. Ilk 10'un diger isimlerinden Azarenka, elemelerden gelen Hradecka'ya set kaybederken, Schiavone Kerber'i 64'luk iki setle gecmis.

24 Mart 2011 Perşembe

Ne Oldu Sana, Ne Oldu Boyle

Gun gecmiyor ki agaclardan bir yaprak, sahnelerden bir yildiz, spordan bir super star eksilmesin. Bir veda caginda yasiyoruz adeta. Surekli bir eksilme, bir gecmislik, biz ozlem devinimi icerisinde kaybettiklerimizin arkasindan bakarken gecen zamanin bizden caldiklarinin farkina varamadigimiz da oluyor.

Dünya tenisinin yetiştirdiği en önemli yeteneklerden biri Roger Federer'in önlenemez düşüşü sürüyor. Önce 1 numarayı ezeli rakibi Nadal'a kaptıran, son olarak da Novak Djokovic'e geçilen İsviçreli raket, hayranlarının kafasında "Acaba Federer dönemi bitti mi?" sorularını oluşturuyor.

Roger Federer, dünya tenisinde bir fenomen olan, 16 Grand Slam kazanarak bu dalda rekoru elinde bulunduran raket... 4 yıl boyunca 1 numarayı kimseye bırakmayan ve rakiplerinin çok önünde olan İsviçreli raket, artık 3. sıraya kadar gerilemiş durumda. Öyle ki artık gösteri maçlarına onun yerine dünyanın yeni 2 numarası Novak Djokovic çağrılıyor.
Peki 'Ekselansları' lakaplı tenisçinin turnuvalarda bir türlü finale çıkamamasının nedenleri ne? Son bir yıldır oldukça formsuz bir görüntü çizen İsviçreli raketin eskiye göre kötü olan yönleri ne? İşte ekselanslarının düşüşünün nedenleri...

ESKİSİ KADAR İYİ SERVİS ATAMAMASI: Roger Federer en iyi olduğu dönemlerde çok iyi servis atar, kendi servis oyunlarını çabucak kazanıp maçı kendisi için kolaylaştırırdı. Servisler onun en önemli silahlarından biriydi. Ancak şimdi o kadar iyi servis atamadığı için servis oyunları uzuyor. Rallilerde de İsviçreli raketin zayıf noktaları ortaya çıkıyor.

BACKHANDLERİNDEKİ SORUN: Federer hiçbir zaman çok iyi bir backhande sahip olmadı. Ancak yine de coğu oyuncudan daha iyi bir backhande sahipti. Ancak bugün sadece defansif olarak backhand kullanıyor ve bu durum da ona dezavantaj yaratıyor. Topu karşıya keserek atıyor ve daha çok defansta kalıyor. Bu backhandleri eskisine göre çok daha yavaş kalıyor. Sayı kazanmak için backhand vurduğunda ise çok hata yapıyor.

KUVVETİ AZALDI VE YAVAŞLADI: Roger Federer zamanında kortların en hızlı ve güçlü oyuncularından biriydi. Hızlı ayakları sayesinde backhandleri çok kalay bir şekilde forehande alıyor ya da kısa sürede backhandiyle oyunu bitirebiliyordu. Bu yüzden Federer'in bu şimdilerde maç içindeki iniş çıkışlarını kuvettini ve hızını kaybetmesine baplayabiliriz.

KONSANTRASYON SORUNU: Federer hala bazı maçlarda çok iyi tenis oynasa da çoğu maçta çok basit hatalar yapıyor. Federer'in yeteneği asla tartışılmaz ve bu yeteneği çoğu maçı rahat kazanmasını sağlıyor ancak konsantrasyonundaki eksiklik Nadal ve Djokovic gibi önemli rakipler karşısında başarılı olmasına engel oluyor.

COK ONEMLI NOT: Tamamen geyik olan bu postu yazmamizin sebebi icin oncelikle suraya, sonralikla buraya tiklayin.

NOT 2: Haber siteden kaldirilinca bir anlami kalmadi ama olsun, gorenler gordu. Bu arada gelen tepkilerden sonra kaldirma duyarliligini gosterdikleri icin ben kendi adima tesekkur ediyorum.

Foto: Steve de Boyleydi Rahmetli...



Cigir acan turnuva etkinliklerinden biri daha...

Nadal Diyor Ki...


"Agzinizla icin!"

Ama Nedeeeen?

Açıklanan çiftler tablosuna göre bu hafta Murray ve Djokovic birlikte oynuyorlar.

Başlığımızın konusuna gelince...

...Malisse ve Dolgopolov ise ayrı ayrı.

:(

Video: Biri Connors'ı Durdursun


Epik bir sekans Connors amcamdan. Tek kelimeyle ibretlik.

39 yaşındaki Jimmy Connors Amerika Açık dördüncü turunda... Daha sonra yarı finalde elenecek.

Not: Aradaki John McEnroe yorumlarına dikiz. Connors'a hak veriyor. Açın halinden tok anlamaz ne de olsa, sürpriz değil. :)

Hewitt Ameliyat Oldu

30 yaşındaki Lleyton Hewitt, ameliyat olmuş geçtiğimiz hafta sonu. Indian Wells ilk turunda da Yen-Hsun Lu'ya çok farklı bir skorla kaybederek şaşırtmıştı zaten, bir problemi olduğu belli gibiydi.

Genel olarak da sezona kötü başladı. Avustralya Açık'a kadar iyi görünmüştü hazırlık turnuvalarında ve ilk turda Nalbandian karşısında da iyi bir maç çıkardı ama maç puanı kaçırdığı o beş setlik maçtan sonra toparlayamadı. ABD'de üst üste oynadığı turnuvalarda iyi sonuçlar alamadı ve sonunda ameliyat olmaya karar verdi.

Hewitt'in kendi söylediğine göre Roland Garros'a kadar tamamen hazır olacakmış. 1 ay içinde de oynamaya başlaması bekleniyor. Muhtemelen Roland Garros'a kadar dönüp tam o arada formunu bulmaya bakacak. Bulması da lazım eğer ilk 100'de kalmak istiyorsa zira orada koruyacak puanları var. Özellikle de çim sezonu onun için kilit. Federer'i yenerek aldığı Halle'den 250, Wimbledon'daki 4. turdan 180 olmak üzere toplam 430 puan koruyor, ki zaten şu an toplam 600-700 puanı var. O zamana kadar toparlayamazsa feci bir düşüş yaşayacak.

Son 2 yıldır ciddi problemler yaşamasına rağmen bırakma düşüncesini hiç ifade etmedi. O da dikaktimi çeken bir başka konu. Başka bir oyuncu olsa 30 yaşında ve Hewitt gibi kısa bir süreliğine de olsa zirveye çıkmış, büyük olasılıkla içinde bulunduğu şu durumu kaldıramaz ve tenisi bırakabilir ya da bunu ciddi ciddi düşünebilirdi. Bilmiyoruz, belki Hewitt de içten içe düşünüyordur ama bunu hiç dile getirmedi şu ana kadar.

Hewitt sevdiğim bir oyuncu değildir pek ama savaşçı karakteri olarak şu an zirvedeki oyuncuların bile çoğundan iyidir. Oyunu gerçekten seviyor ve sonuna kadar denemek istiyor. Umarım bir şekilde tutunmayı başarır. Hewitt'in ortalıklarda olması her zaman iyidir.

22 Mart 2011 Salı

Video: Tenis Göklerdedir

Video: Djokovic ve Nadal'dan Salsa

Bogota'da Kazanan Rafa

Tahta zeminde oynadılar Bogota'da. Açıkçası tam bir gereksizlik abidesi maç. Daha dün oynadıkları IW finalinin üstünden 24 saat geçmeden uçağa bindiler, indiler ve bir daha maça çıktılar. Üstüne bir daha uçağa binip, inip, yeni turnuva için hazırlanmaya başlayacaklar. İkisi de final oynamasaydı belki biraz kabul edilebilirdi ama ikisinin de yorucu bir turnuva geçirmesinin saatler arkasından başka bir ülkede - her ne kadar uçuş mesafesi kısa olsa da - gösteri maçı? Yanlış...

Kazanan gösteri maçlarının kralı Nadal olmuş tabii. Ne sandınız? 7-6 6-3 skor. Biraz önce aklıma geldi bu maçın olduğu "aa, bakayım bari" dedim ve açtığımda Nadal'ın maç puanıydı ve filede keyifli bir puanla noktalandı. Seyirciler tek puanda gördüğüm kadarıyla baya bir gazdılar. Kolombiya'ya bir daha bu adamlar nah gelir, o yüzden bu heyecanları doğal.

21 Mart 2011 Pazartesi

Video: Ne Dedim? Dolgopolov Dedim!

Kortu iyi kapatacak demistim, yaniltmamis cocugum :)

Foto: "Rezil Oldum... Evet..."

"Ben dunya 1 numarasiyim ve %25 ile servis
attim. Hem de Masters finalinde."

Indian Wells: Şampiyon Djokovic

Djokovic, harika başlangıcını Indian Wells finalinde Nadal'ı da mağlup ederek taçlandırdı. Üstelik bunu ilk seti kaybettikten sonra yaptı. Djokovic böylece ATP Tour tarihindeki en iyi başlangıç rekorunu tek başına eline geçirdi ve muhtemelen Miami'de de en kötü ihtimalle 2-3 maç daha kazanarak bu alanda farkı açacak epeyce. Nadal ise Doha 2010'dan sonra ilk kez bir finalde ilk seti kazanıp mağlup oldu.

İlk set daha iyi oynayan taraf Nadal'dı. 2-2'de servis kırdığı oyunda derin ve yüksek toplarla Djokovic'in atağa geçmesine fırsat vermedi ve puanları kendi istediği şekilde oynadı. Arkasından Djokovic, bu sette tek iyi oynadığı Nadal servis oyununda servis kırmayı başardı. Ama Nadal oyununu bozmadı. Bir sonraki oyunda Djokovic'in oyun puanından dengeyi sağlayarak servisi kırmayı başardı ve burada Djokovic'in ciddi şekilde sinirlendiğini gördük. Zaten bu öfkenin yansıması setin geri kalanında görüldü. Djokovic, Nadal'ın üst üste iki servis oyununda doğru düzgün bir return ile ralliye bile giremedi ve çok rahat şekilde kendi servislerine tutunarak Nadal seti 6-4 ile kapattı.

İkinci sete yenilenmiş bir şekilde başladı Djokovic. Yine Nadal küçük bir farkla da olsa oyunun hakimi gibi gözüküyordu ama Djokovic yavaş yavaş Nadal'ın servislerinde etkili olmayı başardı, ki bunu başardığı ilk oyunda Nadal servisini bir kez daha kırdı. Nadal buna geri cevap verse de, Djokovic servisi bir daha kırdı ve 10 dakikanın üstünde süren kendi servisinde 6. set puanını değerlendirerek setleri dengeledi.

Son set ise Nadal'ın basit hatalarıyla birlikte 10 dakikada 4-0'a geldi. Nadal sonraki iki servisinde iyi servislerle oyunlarını almayı başarsa da, Djokovic de aynı şekilde kendi servislerinde hiç zorlanmadı ve maçı noktaladı. (4-6/6-3/6-2)

Maçtan önceki yazıda üstünde durduğumuz servis konusu maçın en büyük faktörü oldu. Djokovic üç set boyunca son zamanlardaki servis performansını istikrarlı şekilde sergiledi ve bu anlamda bir sorun yaşamadı ama diğer yanda Nadal kariyerinin en kötü günlerinden birini, belki de en kötüsünü yaşadı servis performansı özelinde. İstatistik kağıdına baktığımızda ilk servis yüzdesi %42 diyor ama aslında bundan bile kötü. Çünkü kazandığı ilk sette servis yüzdesi %57 idi ve maçın en sonunda kazandığı iki oyunda servis yüzdesi %60 üstündeydi. Ona maçı kaybettiren arada asıl felaket yaşandı. İkinci set ve üçüncü sette 4-0'a gelinene kadar servis yüzdesi 25-30 arasına tekabül ediyor. Tam bir facia.

Aslına bakılırsa ikinci setin başına da 10 tane ikinci servisle başlamış ama bu puanların hepsini kazanmayı başarmıştı. Kazanıyordu zira ikinci servisleri spinli, tam çizgiye, olabilecek en iyi şekilde kullanıyordu ve Djokovic ilk seti kafasından henüz yavaş yavaş siliyordu. Ama eninde sonunda istatistikler aslına geri döner. Djokovic o kadar ikinci servisten sonra onları çevirmekte zorlanmamaya başladı ve Nadal'ın da ilk servisi oyuna sokamama stresi üzerin eklendi. İlk setteki gibi bir servis yüzdesiyle ilk setten daha kötü oynamasına rağmen ikinci seti de kazanma şansı ciddi şekilde olabilirdi Nadal'ın. Zira Djokovic'in maç boyu oyunu büyük iniş-çıkışlara sahne olmadı, belli bir çizgide oynadı. Sadece ikinci servislerin return'ünü olması gerektiği gibi rahat şekilde yapmaya başladıktan sonra Nadal'ın servis oyunlarına girmeye başladı.

Bir de backhand'e yüklenme konusunu yazmak lazım. Nadal'ın iki tarafı da gayet sağlam ve ona karşı oynarken maç taktiğini "backhand'ine yükleneyim, kazanırım"ın üstüne kuramazsınız sadece. Ama bugün bir fark vardı. İlk sette Djokovic 50-50 forehand-backhand tarafına vururken Nadal'ın, ikinci sette 25-75 yapmış bunu. Backhand'ine yüklenmiş yani. Ama bunun da servis performansıyla ilintisi var. Djokovic kendi servis oyunlarında iyi servislerle oyuna girerek oyunu istediği şekilde yönlendirdi ve bunu genelde Nadal'ın forehand'ine oranla görece zayıf backhand'ine oynayarak yaptı. Nadal kendi servislerinde bir nevi servissiz oynayınca, Nadal'ın servis oyunlarında da Djokovic ara ara oyunu yönlendirme şansı buldu. Rakibinizin istediğiniz tarafına oynamanız biraz başka etkenlere de dayalıdır kısacası. Mutlaka Djokovic ilk sette de Nadal'ın backhand'ine oynamak isterdi ama buna izin vermeyen Nadal'dı.

Nadal'ın son setteki çöküşüne değinmek lazım. Maçtan sonra bunu twitter'da yoğun olarak tartıştık ve "Djokovic, Nadal'ı kötü oynamaya itti" diyenlere karşı Nadal'ın düşüşünün Djokovic'ten ötürü olmadığını savunduk. Buradaki Djokovic öznesi de önemli değil aslında. Kim olursa olsun Nadal'ın rakibinden etkilenip bu kadar feci bir düşüş yaşayacağını düşünmüyorum. Rakibi bu senenin en formda, en iyi oyuncusu olabilir ama bundan en son ve en az korkacak, çekinecek adam Nadal'dır turda şu an. Hem karakter itibariyle, hem de rakibine karşı kurduğu üstünlük itibariyle. Sezon sonu finallerinde oynadıkları kıytırık ve ruhsuz maçı bir kenarı koyuyorum (ki onu da Nadal kazandı); Nadal, bu Djokovic'i Amerika Açık finalinde, kariyerinin en önemli maçlarından birinde mağlup etmeyi başarmıştı. Çok da zorlanmadan üstelik. Djokovic'e karşı zaten genel olarak da bir üstünlüğü mevcut. Ki formda dediğimiz Djokovic, o maçta kesinlikle bu maçta oynadığından daha iyi oynamıştı.

Avustralya Açık'ta ondan da iyi bir Djokovic vardı ama giderek oyunu düşmeye başladı hala kaybetmiyor olmasına rağmen. Zaten grand slam dışındaki turnuvaları kazanmak için grand slam formunu bulmasına gerek yok. Djokovic'in bu formu da bu tarz turnuvalarda final ve şampiyonluk için yeterli olacaktır, orasına bir lafım yok.

Nadal, maçtan sonraki basın toplantısında ilk servis yüzdesine takıldığını söylemiş doğal olarak. Bir sette %25 ile en son ne zaman servis attığını eminim kendisi de bilmiyordur. Amerika Açık'tan bu yana servisinde sorun var deyip duruyoruz zaten. Bu maçın ilk setindeki iyi servisleri görünce hayli şaşırdım, çünkü son birkaç aydır olduğundan çok daha iyiydi. Sonra da aksine son birkaç aydır olduğundan çok daha kötüydü.

Nadal ki, final maçlarında turun şu anki en iyi oyuncusudur, bu maçı bu şekilde kaybetmesi büyük sürpriz oldu. En son ne zaman bir final maçında bu denli düşüş yaşadı maç içinde, gerçekten hatırlamıyorum. 2010 Doha diyenler olabilir belki ama ben ona katılamayacağım. Orada ilk seti 6-0 aldıktan sonra son iki sette de başa baş oynayıp elindeki fırsatları harcamıştı, hepsi bu. O bile garip bir durumdu Nadal için ama buradaki durum çok daha farklı. Özellikle, son setin başında çıkardığı facia iki servis oyununu ve o kadar kısa süren sette yaptığı 10-15 basit hatayı açıklamak mümkün değil. En azından benim için.

Djokovic bu maçı normal şekilde kazansa bundan daha iyi olmazdı ayrıca. Finallerde hiç yenemediği Nadal'ı, bir set geriden gelerek yenmek onu daha çok mutlu etmiş ve ona daha çok güven vermiştir mutlaka. Nadal'ın oyun içindeki düşüşü malum ama eski Djokovic, ikinci setin başında bu maçı verebilirdi. Hatırlatayım, bu maçta da ilk seti kaybettikten sonra ikinci servisin ilk oyununda kendi servisinde 15-30 gerideydi ve orada karakter koyarak puanları üst üste çabalayarak kazandı ve kopmadı. 4-2'de kırdırdığı servis ve 5-3'te o kadar zorlanması yine de hayra alamet değil ama kesinlikle mental anlamda her zaman olduğundan daha iyi olduğu kesin.

Djokovic için kilit toprak sezonu olacak. Nadal 5000 puan koruyor orada, Djokovic'in 900-1000 puan civarı bir şey. Muhtemelen Nadal ile bu toprak sezonunda bir aksilik olmazsa en azından 2 kere oynayacaktır masters finallerinde ve belki de Roland Garros'ta. O maçları kaybetmesi de olası bir durum. Eğer olur da Nadal'a karşı birkaç mağlubiyet alırsa nasıl reaksiyon gösterecek? Djokovic bu başlangıcıyla zaten tarihe geçti. Ama Djokovic'in bu denli büyük olmasa da, çok formda olduğu periyotlar her zaman oldu. Lakin ya Federer'e ya Nadal'a üst üste kaybettiği önemli maçlar sonrasında bir türlü o şekilde uzun süreli kalmayı başaramadı. Özellikle Wimbledon'dan sonra Djokovic'in favori olacağı turnuvalar gelecek. Cincinnati, Montreal, US Open vs vs... Ama oraya ne şekilde gireceği büyük önem arz ediyor ve bunda toprak kort sezonunu nasıl geçireceği belirleyici olacak.

20 Mart 2011 Pazar

Foto: :o)

Indian Wells Finali: Nadal-Djokovic

Tıklayın üstüne, büyüsün.

Evet, finalin adı Nadal-Djokovic oldu. Turnuva başında da genel tahmin bu yöndeydi zaten. En azından hemen hemen herkes Nadal'ı finale yazıyordu. Alt taraftan da Federer ve Djokovic yakın şanslara sahip görülüyordu ama son form durumları itibariyle bir adım önde olan Sırp raketti ve gelen de o oldu finale.

Nadal ile Djokovic aralarında çok fazla maç oynayan oyunculardan. Şöyle ki, Nadal ile Federer toplamda 22 maç oynamışken, bu maçla birlikte Nadal ve Djokovic 24. kez karşı karşıya gelecekler. Üstelik 2006 ve 2010'u bir kenarı bırakırsak, arada kalan 2007, 2008 ve 2009 yıllarında toplam 20 kez oynamışlar. Muazzam bir rakam. Araştırmadım ama muhtemelen 3 senede 20 kez karşı karşıya gelen bir ikili tarihte hiç olmamıştır.

2006 ve 2010 hariç dedik. 2006'da Djokovic daha top level bir oyuncu değildi. Geçen sene ise en çok karşılaştıkları toprak kort masters'larında, Djokovic'in alerjisi olunca hiç oynayamadılar. Sezonun ikinci bölümünde iki kere sert kortlarda karşı karşıya geldiler ve onları da kazanan Nadal oldu. Ondan önceki 3 maçta ise Djokovic set bile vermedi, ki Nadal'ın sakatlık sonrası bölümüne tekabül ediyor bu bölüm. Ondan önce ise büyük bir Nadal üstünlüğü bulunuyor.

Toprak kortta Djokovic, Nadal'a karşı tek bir maç bile kazanamamışken sert kortta 7-5 Djokovic üstünlüğü bulunuyor. Ama direkt bu rakama odaklanarak bir sonuca ulaşmak pek mümkün değil. Zira yukarıda da belirttiğimiz gibi Nadal'ın sakatlık sebebiyle berbat geçirdiği bir dönem, Djokovic'in de iyi oyunuyla pekişince çok rahat 3 sert zemin galibiyeti aldı Djokovic. Sert kortlarda Olimpiyat, slam ve sezon sonu finallerinde oynanan maçlara baktığımızda Nadal üstünlüğü ciddi biçimde ortada. Nadal tek sert zeminde oynadıkları slam maçını kazandı. Olimpiyatlarda sert zeminde kazandı ve 3 sezon sonu finali maçından da 2'sini kazandı. Ama iş masters turnuvalarına gelince Djokovic'in ezici bir üstünlüğü var ve bu maç da bir masters turnuvasında.

Djokovic bu sezon yenilgisiz devam ediyor ve bir rekora da koşuyor aynı zamanda. ATP Tour'un kurulduğu 1990 yılından bu yana en iyi sezon başlangıcı rekorunu dün Federer'i mağlup ederek egale etti. Sampras, 1997 yılına Avustralya Açık, San Jose ve Philadelphia'da şampiyonluklar kazanarak girmiş, arkasından Indian Wells'teki ilk maçında kaybederek 17 maçlık serisine nokta koymuştu. Djokovic, şu an bu rekora ortak ve eğer bu akşam Nadal'ı mağlup edebilirse rekorun tek başına sahibi olacak. ATP Tour öncesinde ise John McEnroe'nun insanlık sınırlarını zorladığı bir başlangıç var 1984 yılında. 39-0! Ve sezonda ilk kaybettiği maç Roland Garros finalinde. O finali de setlerde 2-0 öne geçtikten sonra kaybetti.

Diğer tarafta Nadal, 6 aydır şampiyonluk kazanamıyor. En son Tokyo'da kazanmıştı. Arkasından Melzer'e mağlup oldu. Paris'ten çekildi. Sezon sonu finallerinde Federer'e kaybetti. Doha'da Davydenko'ya kaybetti ve Avustralya Açık'ta da Ferrer'e. Tüm bunlara rağmen hala açık ara farkla 1 numarada. Lakin artık koruyacağı puanlar geliyor. Geçen sene Indian Wells ve Miami'de yarı final oynayarak 360'ardan 720 puanı cebine koymuştu. Bu finalle bu 720'nin 600'ünü kompanse etti bile. Eğer kazanırsa artıya da geçecek ve önünde bir de Miami var. Bu iki turnuvadan birinden şampiyonluk çıkartması çok önemli Nadal için eğer 1 numarayı korumak istiyorsa. Zira Wimbledon sonrasına kadar koruyacak 7000 puanı bulunuyor. Bu arada da sezona inanılmaz başlayan Djokovic, geçtiğimiz sezon neredeyse boş geçti diyebileceğimiz bir toprak sezonunda, bir sorun yaşamazsa en kötü finaller oynayacak ve Nadal her şeyi kazansa bile farkı ciddi şekilde kapatabilecek. Djokovic, ayrıca Miami'de de geçen sene ilk turda Rochus'e kaybetmişti ve oradan da bolca puan çıkartma şansına sahip. Nadal özelinde bu anlamda da çok kritik bir maç bu.

Djokovic'in bu turnuvada iyi oynadığı kesin. Özellikle yarı finale kadar rahat geldi. Ama ne kadar iyi oynadığını ölçmek Federer maçına kadar kolay değildi. Evet, Troicki ve Gulbis gibi isimleri sadece tek oyun vererek geçti ama o maçlarda, özellikle de Gulbis maçında Djokovic'in pek bir şey yapmasına gerek kalmamıştı. İyi bir teste ihtiyacı vardı. Formda olan Gasquet bu anlamda fena değilse de, Federer maçı daha fazla şey söyleyecekti bize ve öyle de oldu. Bana göre Djokovic hala iyi ve Avustralya Açık'tan aldığı ateşi hala taşıyor lakin o turnuvadaki kadar da iyi oynamıyor. Dünkü Federer kesinlikle Avustralya Açık'taki maçtan daha iyi değildi ve buna rağmen set almayı başardı Djokovic'ten.

Ayrıca, Djokovic, Federer'e karşı kullandığı "backhand'e yüklen" taktiğini Nadal karşısında kullanamayacak. Dün Federer forehand'i ile oynayabildiği zaman iyi işler yaptı. Ama Djokovic toplara derin, sert ve etkili vurarak Federer'in güçsüz backhand'ini çok fazla yıprattı. Sadece forehand ile de kazanmak mümkün değil... Bir de servis meselesi var. Geçen sene bu civarlarda Rochus maçında çift hata yağdıran ve servisini sağlı sollu kırdıran Djokovic, 1 seneden biraz daha az bir süre içerisinde servisinde önemli bir gelişme kaydetti. Genelde Federer-Djokovic maçlarında Federer servisiyle fark yaratır ve kazanır ama gerek dün, gerekse de bu sene bu ikilinin oynadığı bütün maçlarda Djokovic servis performansı açısından Federer'den aşağı kalmadı. Nadal'a karşı da iyi servis performansı şart zira özellikle Karlovic maçından sonra return'lerinde iyileşme var Nadal'ın. Çok iyi olmasa da, çok kötü de diyemeyeceğimiz bir servisi olan Del Potro karşısında iyi return'ler yaptı. İki oyuncunun da bu akşamki finalde birbirlerinin ikinci servislerinde üstünlük kurması muhtemel aslında.

Nadal ise Djokovic'in aksine servisinde Amerika Açık şampiyonluğundan beri düşüş yaşıyor. Sezon sonu finallerinde hissedilmişti biraz ama ben yeni sezonla toparlamasını bekliyordum. Olmadı. İlk servisleri aslında oyuna girdiğinde hala etkili ama ilk servis yüzdesi feci şekilde düşmüş durumda. %60'ları göremiyor ve de çok fazla çift hata yapıyor kendi standartlarına göre. Nadal ikinci servislerde turun en yüksek yüzdeyle puan kazanan oyuncusu olsa da bugün oynayacağı Djokovic karşısında buna güvenmesi pek sağlıklı olmayacaktır.

Ve tabii en son ve önemli faktör, rallilerin ne şekilde oynanacağı. Djokovic'in karşısında hem forehand hem de backhand kanadında toplara iyi ve sert vurabilen bir oyuncu olacak. Dolayısıyla zayaf tarafına yüklenip dönen topları forehand ile öldürme taktiği bu maçta pek işe yaramaz. Dün topa iyi vuran bir Del Potro karşısında Nadal'ın ne kadar rahat olduğunu gördük, ki bu akşam Del Potro'ya karşı pek etkili olmayan yüksek spinli topları da etkili kullanma şansı olacak. Indian Wells'te top çok yükseğe sekiyor. Nadal bundan turnuva başında çok da memnun gibi durmuyordu ama bu maç onun avantajına olacaktır zira Nadal'ın bu topspin'li toplarına karşı Djokovic'in rallileri kontrolü altında tutması kolay olmayacak. Kortun yavaşlığını da üstüne eklemek lazım.

Maç saatinde yağmur ve rüzgar ihtimali var. Yağmur kortu biraz hızlandırır diyebiliriz ama çok iyimser bir yaklaşım olabilir. Turnuvada iki haftadır bir damla yere düşmedi ve bugün gelebilecek hafif bir yağmur korta pek etki etmeyecektir. Asıl önemli olan rüzgar. 2009 Indian Wells finali hatırlanacaktır. Çok rüzgarlı bir havada oynanmış ve Nadal, Murray'i sadece 3 oyun vererek geçmişti. Ayrıca geçen sene belki de tarihin en rüzgarlı geçen grand slam'i Amerika Açık'ta oynanmış ve Nadal şampiyonluğu almıştı. Rüzgarın etki edeceği bir maç olursa bu da Nadal avantajına olacaktır kısacası.

Buraya kadar yazılanlardan da anlaşılacağı üzere, Djokovic'in harika sezon başlangıcına ve Nadal'ın bu turnuvada çok da iyi oynamamasına rağmen, bu finaldeki favorim Nadal. Yukarıda az çok nedenlerini sıraladık. Ama hepsinden önce tek taraflı olmayacağı kesin bir maç diyebiliriz, ki bu da biz izleyicilerin işine gelecektir. 2011 sezonunda Avustralya Açık'taki Federer-Djokovic maçından sonra en çok iple çektiğim maç ve şimdilik sezonun ikinci büyük maçı diyebiliriz. İyi bir final olması dileğiyle...

Bu Kimdir?

Şampiyon "Ponytail Team"

Federer, teklerde Djokovic'e kaybettikten sonra çiftler finalinde de Wawrinka ile birlikte oynadığı maçta Malisse/Dolgopolov çiftine, yani "Ponytail Team"e mağlup oldu. Maçı açtım süper tiebreak setinde ve seyircilerden birinin bu pankartı açtığını gördüm, hoşuma gitti, ben de Ponytail Team diyorum...

İlk iki set nasıldı bilmiyorum ama istatistiklere bakılınca Federer/Wawrinka'nın son sete gitmesi bile sürpriz gibi duruyor. İlk seti alan Atkuyruklar, ikinci sette 7 servis kırma puanı kaçırmış. Süper tiebreak setinde ise Dolgopolov şov vardı. Çok iyi servis attı, iyi return'ler yaptı, filede Federer birkaç vuruşu kaçırarak da ona yardım etti.

Bu Dolgopolov'un ATP Tour'daki ilk şampiyonluğu. Belki "çiftler ama meh" diyeceksiniz ama olsun, kıytırık bir turnuva değil, masters sonuçta ve önemli rakipleri, biraz şansla da olsa yenerek aldılar bu şampiyonluğu. Bu takım devam edecek mi, onu da merak ediyorum.

İkinci Finalist Nole

Klasik bir Federer-Djokovic maçı daha. Son 2 yılda oynadıkları diğer maçlara oldukça benzer bir maçtı. İkisi de zaten "shotmaker" oyuncular ve özellikle bu eşleşmede bu özelliklerini, birbirinin ürettikleri güçten destek alarak daha da ön plana çıkartıyorlar.

Maçı kısaca özetlemek gerekirse, Djokovic basit hata yapmadığında ipleri elinde tuttu, basit hatalara başladığı zaman ipler Federer'in elindeymiş gibi göründü. İlk sette Djokovic korkutucu formunu ortaya koydu ve rahat bir şekilde 6-3 ile seti kapattı. İkinci sete de aynı şekilde başladı ama bir kez servis kırdırınca Federer de biraz uyandı ve devreye girdi. Djokovic'in ikinci sete ortak olmak için şansları vardı ama birkaç özel puan oynayarak kendini zor durumlardan kurtarmasını bildi Federer. Aynı ilk sette olduğu gibi, bu sefer Federer seti servis kırarak 6-3 ile aldı.

Son set çok kötüydü. İlk iki sette iki oyuncunun da zaman zaman parladığı anlar oldu ama bu set gerçekten kötüydü. Djokovic 2-0 öne fırladı Federer hatalarıyla, sonra kendi hatalarıyla 2-2'ye getirtti. Federer bu oyunda servisini 40-15'te kırdırdıktan sonra, ki servis kırma puanında çift hata yaptı, maçtan iyice koptu. Bir kez daha servisini kırdırdı ve seti 6-2 ile kaybetti.

Djokovic son zamanlarda olduğu gibi yine etkili servis attı. Federer'in ise son zamanlarda olduğu gibi ilk servis yüzdesi yerlerde sürünüyordu. Bu seneki maçların bir kopyası gibi oldu zaten. Djokovic yine Federer'in backhand'ine yüklendi, Federer backhand kanadında Djokovic'i zorlayacak tek bir vuruş bile çıkartamadı, topları etrafında dönüp forehand'ine aldığı zaman rallileri kontrol edebildi ama bunu da her zaman yapması mümkün değildi. Üstüne Djokovic'in bu seneki harika formundan aldığı motivasyon eklenince tahmin edilebilir bir sonuç oldu.

Final eşleşmesi için ayrıca yazmayı düşünüyorum. Stay tuned.