25 Ekim 2012 Perşembe
İkinci Gün
Dün de bir çok iyi, bir kötü, bir "meeh" maç izledik.
Serana oldukça kötüydü. Dahası üzgündü. Bir derdi mi var nedir anlamadık bir türlü ama ağlamaklıydı adeta. Fakat bu ağlamaklılık Zvonareva'nın kendine sinirinden olan ağlamaklılığı gibi değil; düpedüz üzgündü kadın. Li de kötü olunca 2 saate yaklaşan bir maçla da olsa iki sette geçti rakibini ve Azarenka'nın set bırakmasıyla yarı finali garantiledi.
Kerber-Azarenka maçı çok çok iyiydi. Dün Serena maçında ikinci sette düşüşe geçen Kerber, dün son ana kadar direndi. Açıkçası Serena maçında da çok kötü olmadığından şu ana dek maç alamamasına üzüldüm. Azarenka ise beklendiği kadar iyi değildi, ama tabi ki bu mücadelesine yansımadı.
3. maçın ilk setini izledim sadece. Anacak Kerber-Azarenka maçından sonra güvenli geri çizgi rallileri ağırlıklı bu maç pek tat da vermemişti bana. 3 sette Sharapova'nın aldığı maç 3 saat 11 dakika ile gecenin en uzun maçı oldu. Kerber maçı da 3 saat 6 dakika sürünce izleyicler sabah 2'de çıkmışlar korttan.
Günen en güzel olayı Serena'nın seyirci ile olan iletişimiydi. İlk sette servisinde sürekli hata yaparak 4-1 geriye düşmüşken yine kendi servisinde ilk serviste hata yapınca üzüntüsü seyirciye o denli yansıdı ki, 15-20 saniye süren, Serena'nın kariyerine saygı duruşu niteliğinde bir alkış oldu. O andan sonra biraz daha toparlandı zaten. Maç esnasında ağzı kulaklarında bir şekilde "Serena you are my hero" pankartı açan bir seyirci gösterilmişti. Maç sonunda sunucu özellikle bu pankartla birlikte seyirci pankartlarını Serena'ya sorduğunda Serena pankartların yerini tek tek işaret ederek teşekkür etti. İmzalı top dağıtımına başladığında son topu bahsettiğim seyirciye ayırdığını hepimiz anlamıştık. Gitti ve Serena'yı adeta ölümüne sevdiği her halinden belli olan hayranına sarılarak son topu ona verdi. Sonra da bol bol imza dağıttı. Gerçekten çok güzel anlardı. Serena'nın efsane olduğunu, diğerlerinden bambaşka bir yerde olduğunu onu hiç tanımayan biri bile bugünki atmosfere bakıp söyleyebilirdi.
Serana oldukça kötüydü. Dahası üzgündü. Bir derdi mi var nedir anlamadık bir türlü ama ağlamaklıydı adeta. Fakat bu ağlamaklılık Zvonareva'nın kendine sinirinden olan ağlamaklılığı gibi değil; düpedüz üzgündü kadın. Li de kötü olunca 2 saate yaklaşan bir maçla da olsa iki sette geçti rakibini ve Azarenka'nın set bırakmasıyla yarı finali garantiledi.
Kerber-Azarenka maçı çok çok iyiydi. Dün Serena maçında ikinci sette düşüşe geçen Kerber, dün son ana kadar direndi. Açıkçası Serena maçında da çok kötü olmadığından şu ana dek maç alamamasına üzüldüm. Azarenka ise beklendiği kadar iyi değildi, ama tabi ki bu mücadelesine yansımadı.
3. maçın ilk setini izledim sadece. Anacak Kerber-Azarenka maçından sonra güvenli geri çizgi rallileri ağırlıklı bu maç pek tat da vermemişti bana. 3 sette Sharapova'nın aldığı maç 3 saat 11 dakika ile gecenin en uzun maçı oldu. Kerber maçı da 3 saat 6 dakika sürünce izleyicler sabah 2'de çıkmışlar korttan.
Günen en güzel olayı Serena'nın seyirci ile olan iletişimiydi. İlk sette servisinde sürekli hata yaparak 4-1 geriye düşmüşken yine kendi servisinde ilk serviste hata yapınca üzüntüsü seyirciye o denli yansıdı ki, 15-20 saniye süren, Serena'nın kariyerine saygı duruşu niteliğinde bir alkış oldu. O andan sonra biraz daha toparlandı zaten. Maç esnasında ağzı kulaklarında bir şekilde "Serena you are my hero" pankartı açan bir seyirci gösterilmişti. Maç sonunda sunucu özellikle bu pankartla birlikte seyirci pankartlarını Serena'ya sorduğunda Serena pankartların yerini tek tek işaret ederek teşekkür etti. İmzalı top dağıtımına başladığında son topu bahsettiğim seyirciye ayırdığını hepimiz anlamıştık. Gitti ve Serena'yı adeta ölümüne sevdiği her halinden belli olan hayranına sarılarak son topu ona verdi. Sonra da bol bol imza dağıttı. Gerçekten çok güzel anlardı. Serena'nın efsane olduğunu, diğerlerinden bambaşka bir yerde olduğunu onu hiç tanımayan biri bile bugünki atmosfere bakıp söyleyebilirdi.
24 Ekim 2012 Çarşamba
WTA: İlk Gün İzlenimleri
Keşke geçen yılki kadar güzel şeyler yazabilseydik.. Mamafih yazamıyoruz. Turvunaya geçen yıl gösterilen özen bu yıl genel olarak gösterilmemiş veya gösterilememiş. Eksikleri hızlıca sıralayalım;
-Geçen yıl aralarda büfelere çıkıp içeri giremediğimizde maçları tavana asılı TV'lerden izleyebilirdik. Bu yıl TV var ama ne hikmetse yayın yok.
-Geçen yıl oyuncular korta girerken ışıklar kararır, ortam yaratılırdı. Bu sene kabak gibi açık olan ışıkların altında saçma sapan bir kaç yuvarlak ışık kortun etrafını dolaştı.
-Biletler geçen yılın 2,5 katı fiyatına. Ve en ön sıraları almak mümkün değildi. Dünya para verip 8 sıra arkadan izlemeyi tercih etmedim ben açıkçası finaller için.
-Geçen yıl kameramanlar kort içinde açıkta duruyorlardı. Bu yıl artık top gelmesin diye midir nedir kocaman bir platformun arkasında duruyorlar. O platform geri çizgi tarafındaki görüşü bozuyor.
-Bu yıl günlük turnuva program kitapçıkları dağıtılmıyor. Muhtemelen hazırlanmamış da.
-Fadik Sevin Atasoy gitti ama İpek Şenoğlu Kvitova'yı Roland Garros'ta şampiyon yaparken, Errani'ye de çeyrek final derecesini uygun gördü.
-Genel bir "Bitse de gitsek" havası var gibi hissediliyor. Organizatörlerde de, seyircilerde de...
Geçen yıl gösterilen özeni bu yıl organizasyonda göremediğimi söyledim... Seyirciler de "İnanamıyorum!!! Azarenka burnumun dibinde!!!" heyecanını attığı için bu yıl turnuvanın tek heyecan verici unsuru Serena Williams. Korta çıkınca ister istemez nefesimizi tuttuk, o oynadıkça da biz saygı duruşuna geçtik. Bambaşka bir tenisçi gerçekten...
Maçlara gelecek olursak, Kvitova hariç bence herkes iyi oynadı. Errani ve Kerber beklentilerimin çok üzerine çıktı. Günün en iyi oynayan iki ismi Serena ve Sharapova'ydı. Korta çıkmayanlar Azarenka ve Li. Li biraz şüpheli ama Azarenka iyi oynayacaktır. Geçen yıla nazaran tenis ve puan kalitesi çok yüksek.
"Faforim Serena..."
-Geçen yıl aralarda büfelere çıkıp içeri giremediğimizde maçları tavana asılı TV'lerden izleyebilirdik. Bu yıl TV var ama ne hikmetse yayın yok.
-Geçen yıl oyuncular korta girerken ışıklar kararır, ortam yaratılırdı. Bu sene kabak gibi açık olan ışıkların altında saçma sapan bir kaç yuvarlak ışık kortun etrafını dolaştı.
-Biletler geçen yılın 2,5 katı fiyatına. Ve en ön sıraları almak mümkün değildi. Dünya para verip 8 sıra arkadan izlemeyi tercih etmedim ben açıkçası finaller için.
-Geçen yıl kameramanlar kort içinde açıkta duruyorlardı. Bu yıl artık top gelmesin diye midir nedir kocaman bir platformun arkasında duruyorlar. O platform geri çizgi tarafındaki görüşü bozuyor.
-Bu yıl günlük turnuva program kitapçıkları dağıtılmıyor. Muhtemelen hazırlanmamış da.
-Fadik Sevin Atasoy gitti ama İpek Şenoğlu Kvitova'yı Roland Garros'ta şampiyon yaparken, Errani'ye de çeyrek final derecesini uygun gördü.
-Genel bir "Bitse de gitsek" havası var gibi hissediliyor. Organizatörlerde de, seyircilerde de...
Geçen yıl gösterilen özeni bu yıl organizasyonda göremediğimi söyledim... Seyirciler de "İnanamıyorum!!! Azarenka burnumun dibinde!!!" heyecanını attığı için bu yıl turnuvanın tek heyecan verici unsuru Serena Williams. Korta çıkınca ister istemez nefesimizi tuttuk, o oynadıkça da biz saygı duruşuna geçtik. Bambaşka bir tenisçi gerçekten...
Maçlara gelecek olursak, Kvitova hariç bence herkes iyi oynadı. Errani ve Kerber beklentilerimin çok üzerine çıktı. Günün en iyi oynayan iki ismi Serena ve Sharapova'ydı. Korta çıkmayanlar Azarenka ve Li. Li biraz şüpheli ama Azarenka iyi oynayacaktır. Geçen yıla nazaran tenis ve puan kalitesi çok yüksek.
"Faforim Serena..."
22 Ekim 2012 Pazartesi
Tenisten Anlamayan Adam
Constructing a 'dream' tennis player from the current crop whose serve, backhand, forehand, volley, return and movement would you take?
Serve: John Isner Backhand: Novak Djokovic Forehand: Can I say myself? (laughs) Ok, so yes myself. Volley: Roger Federer Return: Rafael Nadal Movement: Split between Rafa and Novak.
Bu tarz farazi oyuncu oluşturma sorularının hastasıyımdır. Soruyu cevaplayan Berdych. Cevaplarını beğenmedim.
Servis için Isner demiş. Yanlış. Efektiflik istiyorsa Federer demeliydi. Yok illa güç istiyorsa bari Karlovic desin yani. Olmamış.
Forehand için kendisini söylemiş. Yorum bile yapmıyorum. Güzel forehand görmesek biz de Berdych derdik... Federer olur, Rafa olur... Ne bileyim yani Del Potro da olur illa güçlü olacaksa yani...
Vole için Federer. Bu da epik hata. Federer iyi hoştur ama file önünde çok çok güven verdiğini söyleyemeyiz. Bence bu sorunun cevabı Rafa.
Return için Nadal. Eh, hadi olabilir ama Murray ve Djokovic biraz daha akla yatkın. Ferrer de iyidir. Ama ne hikmetse ATP istatistiklerinde Rafa daha efektif çıkıyor. İlginç.
Hareketlilik için Djokovic ve Nadal arasında kaldım demiş. Buna bir şey demiyorum, mantıklı gibi...
Serve: John Isner Backhand: Novak Djokovic Forehand: Can I say myself? (laughs) Ok, so yes myself. Volley: Roger Federer Return: Rafael Nadal Movement: Split between Rafa and Novak.
Bu tarz farazi oyuncu oluşturma sorularının hastasıyımdır. Soruyu cevaplayan Berdych. Cevaplarını beğenmedim.
Servis için Isner demiş. Yanlış. Efektiflik istiyorsa Federer demeliydi. Yok illa güç istiyorsa bari Karlovic desin yani. Olmamış.
Forehand için kendisini söylemiş. Yorum bile yapmıyorum. Güzel forehand görmesek biz de Berdych derdik... Federer olur, Rafa olur... Ne bileyim yani Del Potro da olur illa güçlü olacaksa yani...
Vole için Federer. Bu da epik hata. Federer iyi hoştur ama file önünde çok çok güven verdiğini söyleyemeyiz. Bence bu sorunun cevabı Rafa.
Return için Nadal. Eh, hadi olabilir ama Murray ve Djokovic biraz daha akla yatkın. Ferrer de iyidir. Ama ne hikmetse ATP istatistiklerinde Rafa daha efektif çıkıyor. İlginç.
Hareketlilik için Djokovic ve Nadal arasında kaldım demiş. Buna bir şey demiyorum, mantıklı gibi...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)