4 Eylül 2010 Cumartesi

Gasquet - Anderson Maci

Bekledigim gibi yakin gecen bir mac oldu ama Gasquet 3 sette kazandi.

Anderson'i izlerken 2 metre boyunda olduguna inanmakta zorlaniyorum. Del Potro, Isner gibi isimleri agir cekim gibi gosterecek kadar hizli. Ancak cok tecrubesiz gorunuyor. Ozellikle de file onunde kac topu aglara yolladi sayamadim bile. Ikinci sette tie-break sirasinda ayaginin yanina basarak devrilip yuvarlandi ve kalcasini sakatladi. Masajla falan devam ettigi 3 sette bir ara set icin servis atar konuma gelse de iki kez ust uste servis kirdirarak maci kaybetti.

Gasquet ise yavas ve emin adimlarla formunu yakaliyor gibi. Cizgileri zorlayan pek cok basarili vurusu oldu ve efsanevi backhandi de eski gunlerine donmus gibi. Bugun fazla yorulmamis olmasinin faydasini Monfils karsisinda gorecektir.

Ben bu maci takip ederken Sharapova ile Wozniacki arasinda "Sen mi daha az oyun vereceksin, ben mi?" yarisi oldu. Yarisi bugunluk Sharapova kazandi ama turnuva geneline bakilirsa bu konuda Wozniacki'nin ezici ustunlugu var.

Soderling - de Bakker Maci

Daha yakin gecmesini bekledigim ancak yine de bekledigim oyunu gorebildigim bir mac oldu.

Soderling ve de Bakker birbirlerine yakin tarzda oynadilar bu macta. Aralarindaki fark de Bakker'in atak yonunun daha zengin olusu, bir baska deyisle daha yaratici ataklar yapabilmesi ile Soderling'in basit hatalarinin biraz daha az olusuydu. Aslinda Soderling de basit hata yapti yapmasina ama de Bakker'in hatalari servis kirma puani ve oyun puani gibi kritik anlarda ve genellikle de kendi sevis oyunundaki puanlardan geldi. Bir kac tane guzel ralli oldu ki birisi anlatilmaz yasanir kabilinden Soderling'in 0-40 geriye dusmemek icin kendini parcaladigi bir puandi. Ama sonunda beklenen oldu ve Soderling 4. tura yukseldi; set sonuclari 62-63-63. Bu arada Soderling macin sonuna dogru one dogru egilip kivranmaya basladi, bilegi veya karin kasinda bir sorun olabilir, zira macin sonuna dogru servisleri de iyi atamamaya basladi.

Sakatliklari tenisinden daha meshur olan Nishikori ise ilk seti 6-2 ile kaybettikten sonra ikinci setin baslarinda mactan cekildi.

Bayanlardaki ilk macta da surekli direkten donen Jankovic bu sefer donemedi ve iki sette Kanepi'ye kaybetti.

Amerika'da Gunun Menusu - Sefin Tavsiyeleri

Uykusuz kalma pahasina takip etmeye calistigimiz US Open'da gunun maclarina bir bakalim.

Turk tenisseverler icin bugun iyi bir gun, zira ATP'deki en izlenesi mac saat 18'de basliyacak olan Soderling - de Bakker karsilasmasi. de Bakker sert zeminlerde su ana dek cok dikkat cekici sonuclar almadi ama genel olarak yukselisteki bir isim ve bu mac da 3. tur icin guzel bir eslesme.

ATP'deki onemli seri basi isimlere baktigimizda ise hem Federer'in hem de Djokovic'in krizden cikmaya calisan isimlerle oynayacagini goruyoruz. Her iki macta da cekismeli bir mucadele gorebilecegimizi sanmiyorum. Blake Djokovic ile oynayacak ve acikcasi 3. tur icin ondan beklenilenin ilerisinde bir derece. Djokovic'i yenmesini de kimse beklemiyordur. Mathieu'nun durumu ise bana gore Blake'den daha iyi. En azindan bu turnuvada daha saglam isimleri eledi.

"Denk guclerin savasi" kategorisinde ise guzel olmaya aday iki tane mac var. Birincisi Gasquet ile Anderson arasinda. Anderson'u turnuva oncesinde takibe deger isimlerden biri olarak belirlemistim ve bu maci da izlemenizi tavsiye ederim. Aslinda genel olarak Anderson'u izlemenizi tavsiye ederim cunku alisilmis uzun oyuncu tipinin disinda enteresan bir oyuncu. Ferrero - Melzer eslesmesinde ise ak tenisci kara tenisci belli olacak. Ferrero bu turnuvada firtina gibi geldi 3. tura ancak rakipleri zorlu degildi. Melzer Roland Garros kahramani ve Wimbledon'da da cok kotu degildi ancak bu turnuvada 3. turu gorebilmesi icin 2 tane 5 setlik maca ihtiyaci oldu. 11. kortta bu mactan once oynanacak olan Nishikori-Montanes maci tenis kalitesi olarak tatminkar olmayabilir ama uzamasi mumkun. Gerci biz bu maci zaten oynandigi saat nedeni ile Soderling-de Bakker eslesmesine kurban edecegiz gibi gorunuyor. Zaten Soderling macina alternatif olsa olsa Grandstand kortunda oynanacak olan Monfils - Tipsarevic eslesmesi olur. Fish - Celement eslesmesinden ise Fish'in fazla zorlanmadan cikacagini tahmin ediyorum.

ATP severler icin tavsiyem acilisi Soderling - de Bakker maci ile yapmalari. Bu mac istenileni vermesse alternatif olarak Monfils - Tipsarevic eslesmesine gecilebilir. Bu maclari takiben Anderson - Gasquet ve Federer - Mathieu maclari izlenebilir.

WTA'da ise Arthur Ashe kortunda iki tane dikkat cekici mac var. Krizlerin insani Jankovic ile Kanepi karsilasirken, gecen sene o yilin suprizi Oudin'e elenen Sharapova bu sefer bu yilin suprizi Capra ile karsilasacak. Bu iki mactan sonra 11 nolu kortta Anderson - Gasquet macindan sonra baslayacak Petkovic - Peng eslesmesi dikkat cekiyor. Arthur Ash'de gece baslayacak Kuznetsova - Kirilenko mucadelesi ise gozune uyku girmeyenlere tavsiye edilebilir. Armstrong kortunda ise Zvonareva ile Dulgheru maci izlenebilir. Bunun disinda WTA'nin gunduz seansinda fazla dikkat cekici eslesmeler yok ama bu bahsetmedigim maclardan da suprizler cikarsa sasirmam. Her zaman WTA'yi yorumlamanin zor oldugunu dusunmusumdur zaten.

Nadal'i Soymuslar

Toronto'da Nadal'i saatsiz oynarken gorunce Russell da ben de ayni seyi dusunmustuk. Herhalde sert zemin sezonu baslayinca Nadal icin isler ciddilesmis, saat falan bir kenara birakilmisti. Meger isin asli baskaymis.

Nadal'in meshur saati soylentilere gore Toronto'da calinmis. Cincinnati'deki bir basin toplantisinda neler yaptigi ile ilgili bir soruya cevap verirken "Laptop almam lazimdi, onu halletim" diyen Nadal konu ile ilgili net bir sey soylemese de anlasilan bir hayli soyulmus. Robin Soderling de ozellikle soyunma odalarinda hirsizlik olaylarinin cok oldugunu soylemis.

Dizustunun calinmasini anlayabilirim de saati anlayamiyorum. Sadece 50 adet uretilen ve muhtemelen alicilarinin da kim oldugu belli olan saati calan bir hirsiz ne yapabilir ki? Satsa satilmaz, calinti oldugu gayet belli cunku.

Edit: Saclarini bile calmislar adamin. Ayip ama...

Video: Schiavone Show

Türk Oyunculardan Haberler

Marsel ve Çağla çok erken veda etti ama diğer oyunculardan haberler gelmeye devam ediyor. İpek Şenoğlu çiftlerde partneri Diatchenko ile birlikte ilk tur maçını kazanmıştı. Bugün Wimbledon finalisti Vesnina/Zvonareva çiftine karşı oynadılar ve 6-1'lik iki setle kaybederek turnuvaya veda ettiler. En azından geçen seneki puanlarını korumayı başardı İpek maç kazanarak.

Melis Sezer, junior kategorisinde elemelerde mücadele ediyor. Bugün ilk maçında Rus rakibini 6-4 7-6 ile geçti. Elemelerin son turunda yarın eleme tablosunun 1 numarasıyla karşı karşıya gelecek. Rakibi Amerikan, seyirci desteği de olacaktır muhtemelen. Yine de galibiyet ve ana tablo bekliyoruz Melis'ten.

Son haber Amerika Açık dışından. Ve bence bunlardan bile güzel. Başak Eraydın, İstanbul'da düzenlenen 10 bin dolar ödüllü ITF turnuvasında yarı finale çıkmayı başardı. Üstelik çeyrek finalde turnuvanın 1 numarasını 6-2 6-1 gibi ezici bir skorla geçerek. Yendiği Kırgız rakibi Palkina, dünya sıralamasında ilk 300'ün içinde, bunu da belirtelim. 94 doğumlu Başak henüz, şimdiden profesyonel turda aldığı bu sonuçlar ilerisi için gerçekten ümit verici. Şu an bizi tek kadınlarda temsil eden Çağla ve Pemra bile bu adamları bu kadar erken atamamıştı. Yarı final maçında turnuvanın 3 numaralı seribaşısına karşı mücadele edecek bugün. Başak'ın ayrıca 2 hafta önce de Gaziantep'teki 10 bin dolar ödüllü bir başka ITF turnuvasında yine yarı final başarısı yakaladığını belirtelim...

İşte O Kavga!11!!

Hep internet gazeteleri mi atacak bu başlığı, bu sefer sıra bizde!

Dün geceki kavganın resimlerini koymuştuk buraya, video'su da düştü olayın. 00:10 ve 01:35'e dikiz. Buyrun efendim:

3 Eylül 2010 Cuma

Djokovic-Petzschner Maçında Seyirci Kavgası!






Arthur Ashe'te atarlar havada uçuşuyor!

Amerika Açık: Program Sorunu

Ne zaman olmaz ki maç programlarıyla ilgili sorun böyle büyük turnuvalarda? Bu kadar karışık bir ortamda hem oyuncuları, hem yayıncıları, hem seyircileri mutlu etmek kolay değil. Hele bir de işin içine yağmur girerse...

İlk turda Murray, Lacko ile gündüz seansında oynamıştı. Nadal ve Federer ise akşam seansında. Bugün Murray ve Nadal 2. tur maçlarına çıkacaklar ve sürpriz bir şekilde - en azından bana göre - ilk tur maçını gündüz oynayan Murray, yine gündüze programlanırken, Nadal ise ilk turda olduğu gibi yine geceye programlandı. Ayrıca Murray ilk tur maçını ancak çarşamba günü oynamaktan da şikayetçiydi. Bu sıcak havalarda ne kadar çok gündüz maçı, o kadar yıpranma anlamına geliyor. Üstelik, programda ilk 4 seribaşı arasında en geriden geldiği için herhangi bir olumsuz hava koşulundan en çok etkilenen oyuncu olacak Nadal ile birlikte.

Bugün yağmur bekleniyor. Dolayısıyla kağıt üstünde baktığımızda Nadal'ın avantajına olan program, gün sonunda dezavantajına olabilir. Murray (gündüz seansında), Djokovic ve Federer (dün) 2. tur maçlarını bitirmişken, Nadal'ın hala 2. tur maçını oynayamamış olması pek iyi olmaz kendi adına tabii... Umarız yağmur tahminlerinin aksi çıkar veya yağmur yağsa da günün sadece ufak bir kısmını etkiler ve programı sekteye uğratmaz...

Sprem ve Baghdatis

Hırvat Karolina Sprem ve Kıbrıslı Marcos Baghdatis'in bir süredir birlikte olduğu biliniyor. Bu foto yeni düştü. Hırvatistan'da ufak bir tatil yapıyorlarmış beraber. Hatırlatalım; hem Baghdatis hem de Sprem, Amerika Açık'ta açık ara favori oldukları maçları kaybedip ilk turdan elendiler. Hmm, tesadüftür tabii...

2 Eylül 2010 Perşembe

Cizgi Disi Dolgopolov ve Kan Hastaligi

Hemen herkes Dolgopolov'u ilk kez izlediginde soyle dusunmustur herhalde; bu adam "bir tuhaf" oynuyor. Mac mi yapiyor, hobi icin mi orada anlasilmiyor bazen. Her vurusu sinirlari zorluyor, bazen cok iyi vuruslar goruyoruz, bazen ise alisik olmadigimiz kadar kotulerini. Ama Dolgo hep ayni Dolgo.

Su yaziyi okuyunca neden boyle bir tarzi oldugunu daha iyi anliyor insan. Dolgopolov'da cok az rastlanan bir kan hastaligi varmis. Bilinen adini sorduklarinda soylemek istemedigini belirtiyormus. Ancak bu hastalik ozellikle uzun yolculuklarla saat farki olan yerlere gittiginde mide bulantisina sebep oluyormus ve cesitli ilaclar kullanip belirli bir diyete uymasi gerekiyormus. Ama bu durum kortta genelde rahatsizlik duymasina neden oluyormus.

Duruma ornek olarak Dolgopolov Avrupa'dan Amerika kitasina geldiginde once kotu hissettigini, sonra Cincinnati'de daha iyi oldugunu ama New York'da turnuva baslayana kadar antreman bile yapamadigini soylemis. Korttaki oyun tarzi da biraz buna bagliymis zaten. "Ben digerleri kadar cok kosamam. Her zaman bunu yapacak durumda olmuyorum cunku. Bu nedenle zor ve ataga yonelik vuruslari tercih ediyorum." demis.

Dolgopolov hastaligiyla barisik ve gerekeni yapan bir insana benziyor. Her zaman sporun sadece saglik icin yapilasi gerektigini, sagligi tehdit ettigi durumlarda yapilmamasini savunmusumdur. Bu nedenle kendini tehlikeye atmadan elinden gelenin en iyisini yapmaya calisan Dolgolopov'a buyuk saygi duydum.

Serena'nin Sakatligi - Detaylar

Serena'nin sakatligi ile ilgili detaylar gelmis.

Almanya'da bir restorandan ciktiginda yerdeki cam yiginlarini karanlikta gormeyip iki ayaginda da cesitli bolgeleri kesmis ve sonrasinda bu kesiklere dikis atilmis. Belcika'daki gosteri macindan sonra da sag ayak basparmaginin "sallandigini" gormus. Bu sorun icin doktora gittiginde tendonunun yirtildigini, tedavi ettirmezse surekli sarkan bir parmakla gezecegini ogrenmis. Sarkan parmak ayagi icin tehdit olusturmuyormus ama Williams yine de sagligini ve kariyerini dusunerek ameliyat olmayi secmis.

Amerika Açık: 3. Gün

Ana Ivanovic'in geri dönüşünü belgeleyen bir gündü Amerika Açık'ta 3. gün. Harika bir maç oynadı Zheng'e karşı. Çok iyi servis ve çok iyi forehand... Backhand de eskisi kadar kötü değil. 2. servislerde ve 1. servis returnlerinde hala sıkıntılı ve bazı bölümlerde arka arkaya çok fazla sayıda basit hata yapabiliyor ama güvenini geri kazandığı çok belli oluyor. Maçtan sonra da çok çalıştığını söyledi, böyle devam o zaman.

Kim Clijsters yine zorlanmadan kazandı. Venus, biraz zor duruma düştü elemelerden gelen Kanadalı rakibi karşısında ama ilk seti tiebreak ile bitirdikten sonra ikinci sette daha rahattı. İlk turda bu turnuvada çıkışa geçebilir dediğim Safina'yı turnuva dışına iten Hantuchova, ikinci turda Shvedova ile birlikte bu yıl Wimbledon'da çiftler şampiyonluğunu kazanan Vania King karşısında 3 sette kazandı.

Sonunda patladı. Oudin'den bahsediyorum. Geçtiğimiz yıl burada çeyrek final yapan Amerikalı, 2. turda Bondarenko'ya 2 sette kaybetti. 2. sette 5-4 öndeyken üst üste 12 puan kaybederek seti 7-5 verdiğini ekleyeyim. Çok fazla puan kaybedecek ama sürpriz değildi bu.

Favorilerden Azarenka'ya ne olduğu malum. Onun dışında Schiavone, Pavlyuchenkova, Pennetta, Kvitova, Dementieva, Stosur ve Peer rahat kazanan favoriler oldular. Wimbledon yarı finalisti Pironkova ise, elemelerden gelen Lüksemburglu rakibine yenildi, üstelik ikinci sette bagel yiyerek. Seneye Wimbledon'dan sonra sıralamada hak ettiği yerlere düşer Bulgar raket. Bir diğer kaybeden favori Bartoli. Vatandaşı Razzano'ya yenildi. Ciddi bir sakatlığı vardı Bartoli'nin, maç sırasında da sıkça uzun sakatlık molaları kullandı zaten.

Erkeklerde Murray zorlanmadan kazandı Lacko'ya karşı. Roddick ise akşam seansının son maçında Tipsarevic'e yenildi. Roddick'in bahane olarak mono hastalığından çok daha fazla öne sürecek şeyleri olmalı. Zira kortta oynamaya çalıştığı oyun stiliyle, mono olsa da olmasa da pek bir şey fark etmeyecektir. Etmediğini de gördük zaten... Servisleri eskiye göre daha etkisiz, groundstroke'lar çok zayıf, öldürücü forehand'den eser yok. Rallilerde karşısında iyi oynayan bir rakip oldukça her zaman çok sıradan görünüyor. Wimbledon'da Lu, burada Tipsarevic... İkisi de benzer tarzda oyuncular (Tipsarevic daha iyisi tabii) rahatlıkla götürdüler Roddick'i. Roddick'in ciddi şekilde oyun planında değişiklikler yapması lazım, yoksa kariyeri tehlikeye girecek.

Sam Querrey yine "küçük turnuvaları kazanarım, grand slam'e söz veremem valla abi" moduna girmiş gibi. Tabii kimse slam kazanmasını beklemiyor da, bu kadar da kötü olmamalı. Amerikalı ilk turda wildcard'lı rakibi karşısında 4 sete gitti ve gerçekten sıkıntı yaşadı. Oyunu da berbattı. Ciddi bir rakibe karşı şu oyunuyla kazanması çok zor gözüküyor açıkçası. Cincinnati'de sakatlanan yapışık ikizi Isner öyle mi? Değil. Gil'i 3 sette geçti 2.06'lık kule.

Günün bir diğer sürprizi Llodra'dan Berdych'e geldi. Ben maçı izleyemedim ama kirpi Llodra'nın çok ama çok fazla fileye geldiğini söyledi. Berdych'e sıkıntı yaşatabilecek tarzda bir oyunu var zaten. Berdych de Roland Garros ve Wimbledon'da bütün depoyu bitirince burada harcayacak çok şeyi kalmadı. Ama sezonun geri kalanındaki indoor turnuvalar ona iyi gelebilir. Hatta sezon sonu şampiyonası da dahil buna... Monfils bu kez zorlanmadan kazandı. Fena da oynamadı. 3. turda Tipsarevic ile karşılaşacak ki, tam izlenesi bir maç bu.

Wimbledon sonrası toprak sezonunda 2 şampiyonluk alan Almagro, burada da çok boş olmadığını gösterdi. Starace'yi yakın geçen maçta 4 sette mağlup etti. Lundgren ile çalışmaya başlayan Wawrinka ise son haftalarda challenger'larda muazzam işler çıkartan Kukushkin'e karşı hiç zorlanmadan 2. tura çıktı. İyi işaret bu İsviçreli için. Cincinnati'de Hewitt karşısında sırt sakatlığı sebebiyle maçı bırakan Lu ise, Chela'ya 4 sette mağlup oldu burada. Chela zaten fena bir sert kort sezonu geçirmiyordu kendi standartlarına göre, beklediğim bir sonuçtu.

Geçen hafta New Haven'ı kazanan Stakhovsky, Luczak'a karşı bir sürpriz yaşamazken, New Haven'da sakatlığı sebebiyle maçı yarım bırakan Malisse, Sela'ya 3 sette mağlup oldu. Almanların çarpışmasında Kohlschreiber, Kamke'yi 4 sette mağlup ederken, "Rastafari" lakaplı Dustin Brown ise grand slam seviyesindeki ilk galibiyetini aldı Ruben Ramirez-Hidalgo karşısında. Jamaikalı ikinci turda Murray karşısında olacak. İlginç bir maç izletebilir umarım bizlere.

Günün geri dönüşü ise Granollers'den. İspanyol seviyor bu tip dönüşleri grand slam maçlarında zaten. Avustralya Açık'ta Soderling'i 2-0'dan gelip 3-2 mağlup etmişti. Burada Seppi'yi 2-0'dan 3-2 mağlup etmeyi başardı. Günün en etkileyici galibiyeti ise 92 doğumlu Ryan Harrison'dan. Amerikalı elemelerden gelip Ljubicic'i elemeyi başardı ilk turda. Ljubicic çok kötü ve isteksiz göründü ama yine de müthiş bir başarı bu Harrison için. 2. turda Stakhovsky ile ilginç bir maça imza atabilir. Eğer onu geçebilirse (şair burada abartıyor) 4. turda Nadal ile eşleşmeye kadar gidebilir.

Youzhny, Garcia-Lopez, Chiudinelli, Simon ve Hanescu ise günün rahat kazanan isimleri oldular. Özellikle Youzhny'nin Golubev karşısında bu kadar rahat kazanmasını beklemiyordum. Golubev, Hamburg'da kazandığı turnuvadan sonra kendini bir türlü bulamadı tekrar. Yakın zamanda da bulacak gibi görünmüyor...

Gecmis Olsun Vika

Azarenka'nin spor salonunda dusmesi ile alakali olarak kortta bir sorun yasadigi soylendi son olarak. Hafif bir sarsinti gecirmis.

Gecmis olsun tekrar...

1 Eylül 2010 Çarşamba

Ekleme: Azarenka Yere Yigildi

Dulko macinda olan durumun ozeti baslikta. Simdilik bulabildigim video bu;



Sicaktan oldugu soyleniyor ama ne oldugu kesinlesince buraya editlerim. En son hastanede oldugu bilgisi geldi.

Edit: Ilk gelen bilgiler sicak nedeni ile olmadigi yonundeymis.

U2'nun Rekorunu Efsane Ikili Kirdi

Nadal ve Federer gosteri maci yapacakti bildiginiz gibi. Zurih'te yapilacak macin biletleri satisa sunulduktan 2 dakika sonra tukenmis. Daha onceki rekor 8 dakika ile U2'ya aitmis.

Demek ki neymis?

Nadal + Federer > U2

1 Alana 1 Bedava

Ya ben her yerde aynı saçı görüyorum, ya da Nadal ile Gonzalez aynı berbere gitmiş.

Bu ikisini sana havale ediyorum Russell, bir ara ilgilen.

(Foto: Yahoo)

Roddick Tipsarevic'le Oynamıyormuş (!)

Yarının en önemli ve izlenesi maçı olarak gözüken maç Roddick-Tipsarevic maçı. Organizatörler de bu maçı Arthur Ashe'te akşam seansının son maçına koydu zaten. Ama meğersem Roddick, Tipsarevic ile değil de, Igor Andreev ile oynuyormuş. En azından US Open'ın resmi sitesi için değerlendirme yazan Matt Cronin öyle diyor:


Düzeltilir herhalde bu hata, hatta bu yazıyı geç okuyanlar o hatayı görme fırsatına ulaşamayabilirler...

Bu arada bunu gündeme getiren Janko Tipsarevic'in ta kendisi. Şöyle tweet'lemiş Sırp raket: "Igor Andreev? Badmouthing? Who do they hire to work for this tournament?"

31 Ağustos 2010 Salı

Inanilmaz Ama Gercek

Bir tenis haberi metninde 2008 yilindan beri ilk kez Kimiko Date-Krumm'un yasindan bahsedilmedi.

Bu yayincilikta bir donum noktasi, bir cag atlama...Ama ote yandan firtina da geliyor, kiyamet alameti de olabilir.

Not: Bu post yayina hazirlandigi sirada yasiyla ilgili hic bir ibare yoktu. Sonradan eklenirse karismam.

Eyvah Firtina!

Geliyoooorrrrrrrrr!!!!!!!!



Program alt ust olmasa bari...

(Sema: Nola.com)

Date-Krumm Kuznetsova Maci

Maci seyretmeye ikinci set itibari ile basladim. Ve izlemeye baslar baslamaz da "Date ilk seti niye kaybetmis ki?" diye dusundum.

Ikinci sette ilk baslarda durum suydu; Kuznetsova kendi servis oyunlarini ilk servisler uzerinden oynuyordu. Ilk servisinde basarili olunca puani aliyor, ikinci servise kalinca da buyuk ihtimalle kaybediyordu. Pek dengeli degildi anlayacaginiz. Kimiko Date-Krumm ise adeta bir ATP oyuncusu istikrari ile oynadi kendi servis oyunlarini ve servis attigi ilk uc oyunda sadece bir puan birakti ki onu da basit hata ile verdi. Ancak setin ortasinda bir kez servis kirdiktan sonra 4. servis oyununda bir anda dengesi bozuldu ve 3 basit hata yaptiktan sonra ralliye girilen bir puanda atak yapma sanslarini iyi degerlendirmeyince atagi yapan Kuznetsona oldu ve servis kirma ile durum tekrar 4-4'e geldi. Daha sonra Kuznetsova servisinde durum 30-40 oldu ve burada oynanan bir puanda cizgi hakemi Date'nin bir topuna out dedi. Sahin gozu ile muhtemelen 2009 yilinda tanisan Date yerinde bir kararla itiraz etti ve topun 5-6 cm ile icerde oldugu goruldu. Puan tekrarinda adalet yerini buldu ve Date servis kirdi. Kendi servisine tutunmayi basaran Date ikinci seti kazandi.

Ucunsu sete Kuznetsova daha iyi basladi, kendi servis oyununu aldiktan sonra Date'nin hatalari ile topun yonunu degistirerek buldugu winnerlar ile servis kirdi. Ama Date vazgecmedi ve Kuznetsova'nin servisinde atak oynayan taraf olarak servisini geri aldi. sonraki iki oyunda ise Date ciddi anlamda dususe gecti ve varlik gosteremedi. Zaten bacaginda bandajla oynadigindan bu maci kazansa bile turnuvada ilerleyebilmesi mumkun olmayacakti. Sonraki oyunlarda Date'nin yorgunlugu iyice kendini belli etti zira macin basinda cizgileri zorlayan toplari artik kortun ortalarina dusuyordu. Son set de 6-1 ile Kuznetsova'nin oldu zaten.

Kuznetsova ilk turda direncle karsilasmasina ragmen yikilmadi ama turnuvayi kazanmak icin bugun oynayabildiginden cok daha fazlasina ihtiyaci olacak. Date ise ilk 50'de bosuna yer kaplayan bir parazit olmadigini gostermis oldu. Onunla ilgili ilk istegim Grand Slam turnuvalarina dogrudan katilmasi, eleme oynamamasiydi. Simdi de onumuzdeki aylari iyi degerlendirip siralamada daha da yukselsin ve seri basi olup ilk turda Kuznetsona gibi isimlere elenmesin istiyorum.

Eurosport'a...

Eurosport, tenis anlamında Türkiye'deki en büyük nimet. Burası tartışmasız. Eurosport Türkiye ekibi de spikerleriyle birlikte uzun zamandır özellikle grand slam'lerde iyi iş çıkartıyor, uzun yayın programlarına rağmen... Emeği geçen herkese teşekkürler bunun için... Lakin son zamanlarda biraz durgunluk, eksiklik var anlatım açısından. Belki daha turnuvanın ilk gününden eleştiri getirmek aşırı olabilir ama yine de yazmayı tercih ederim. Bir değişme olursa yine bu konuyu gündeme getirebiliriz.

Eurosport'ta tenis anlatımında belli uzman kişiler var: Caner Eler, Emre Yazıcıol ve Şevket Furkan Erbay. Bu üçünü keyifle takip ediyorum. Bunun dışındaki kişiler belki de birinci sporlarının tenis olmaması sebebiyle bazı hatalar yapabiliyorlar veya anlatımları doyurucu olmayabiliyor, eksik kalabiliyor vs... Twitter'ından öğrendiğimiz kadarıyla Emre Yazıcıol şu an askerde, dolayısıyla bu grand slam'de olmayacak. Caner Eler, NTV Spor'a geçti. Gerçi kendisi Eurosport'ta da devam edeceğini söyledi ama ilk gün - eğer ben kaçırmadıysam - yayında hiç yoktu. Aynı şekilde Şevket Furkan Erbay'ı da ilk gün hiç duyamadık. Bunun yerine Gürsoy Ercan, Barbaros Çıdal ve ismini bilmediğim diğer birkaç spiker görev aldı. Ve maalesef anlatım hayal kırıklığıydı. Schiavone maçının sadece ilk 10 dakikalık kısmını seyretme fırsatı bulabildim. Anlatan yanılmıyorsam Gürsoy Ercan'dı. Ve Schiavone'nin Roland Garros performansından bahsettikten sonra burada da önemli isimlerden biri olduğunu, çeyrek finale çıkabileceğini, daha ileriye gidebileceğini söyledi, bunlardan bahsetti. Amerika Açık öncesi İstanbul Cup'a erken veda ettiğini, ama son haftalarda formunu biraz olsun bulduğunu söyledi. Pardon, ama biz başka bir Schiavone'yi mi izliyoruz? Schiavone, Roland Garros sonrası oynadığı 2 çim kort maçını da kaybetti. Arkasından İstanbul Cup'ta sadece 1 maç kazanabildi. Sonrasında Cincinnati'de Vesnina'ya 2 sette kaybetti. Montreal'de Makarova ve Safina'yı mağlup ettikten sonra Wozniacki'ye yenildi ve New Haven'da da ilk turda Safina'ya kaybetti. Schiavone'nin formsuzluğu bu kadar barizken, daha ilk tur maçında vasat bir rakibe karşı ilk sette 3-0 öne geçti diye çeyrek finalden falan bahsetmek çok büyük bir acelecilik olmuyor mu? Schiavone ki, bu yıl sadece Roland Garos sonrası değil, öncesi de çok büyük işler yapmamış (toprak kortta 1 şampiyonluğu var Barcelona'da, Avustralya Açık 4. tur ve Auckland yarı finali). Onlar dışında bir dolu 2. tur mağlubiyetleri var ve eğer Roland Garros'u kazanmamış olsa burada sıradan bir seribaşı olacağı kesin. Hiçbir şeyin garantisi yok. Schiavone burada da çıkıp şampiyon olabilir. Bunu bilemeyiz. Ama eğer eldeki verilere göre hareket edeceksek, neye göre Schiavone'nin çeyrek finale yükselmesini rahat ulaşılabilir bir hedef olarak belirliyoruz? Kendisi bile İstanbul Cup'tan sonra acilen maç kazanmaya ihtiyacım var, formum çok kötü ve kazanacağım her maç benim için başarı dedi. Burada muhtemelen 3., 4. turda elense bile başarısız saymayacak kendini, ki 4. turda muhtemel rakibi Pavlyuchenkova veya Azarenka olacak. Hepsinden öte daha ilk tur maçının 10. dakikasında sadece sete iyi bir başlangıç yaptığı için "gerçekten iyi oynuyor, çeyrek final..." demek abartıdır, bu çok net.

Bunun dışında Vesnina-Stosur maçı... Spikeri tanımıyorum. İlk set ya da ikinci set sırasında Stosur'un yükselişinden vs. bahsediyordu. Doğrudur, son 1-2 yıl içerisinde harika bir yükseliş yaptı... Ama sonra bu yükselişi son dönem form durumuyla da ilişkendirdi anlatan kişi. Amerika Açık öncesi turnuvalardaki derecelerini "iyi ve umut verici" olarak tanımladı. Anlamak güç. Stosur, Roland Garros finalinden sonra Wimbledon'da ilk turda kaybetti. Arkasından Stanford'da yarı final oynadı (ilk turu bye geçti, yani sadece 2 maç kazandı). San Diego'da ilk maçında Oudin'i yenip sonrasında Pennetta'ya mağlup oldu. Geçen hafta da New Haven'da ilk maçında Errani'yi maç puanları çevirip yendikten sonra, Petrova'ya karşı çok ağır bir mağlubiyet aldı. Stosur sıralaması gereği katıldığı turnuvalarda ilk turları bye geçtiğinden arka arkaya yaptığı yarı final, çeyrek final, çeyrek final dereceleri kötü gözükmeyebilir ama çeyrek final yaptı dediğimiz, sadece 1 maç kazandı anlamına geliyor. Onlar da genelde kötü oyunculara karşı oluyor (McHale, Oudin ve Errani ilk turda yendiği oyuncular). Stosur'un yendiği tek top 20 oyuncusu Wickmayer bu dönemde. Onun dışında Azarenka, Pennetta ve Petrova'dan set dahi alamadı ve gerçekten çok kötü maçlar çıkardı, çok da formsuz göründü. Üstüne üstlük bilek sakatlığından muzdarip ve bir ara turnuvadan çekilebileceği bile gündeme gelmişti. İlk tur maçını da çok iyi oynamadan zorlanarak kazanmayı başardı. Buna rağmen Stosur'un formunu övmek, Amerika Açık öncesi sonuçlarını "iyi" olarak nitelemek ve bu turnuvaya büyük ümitlerle geldiğini vs. söylemek izleyiciyi yanıltmak olmuyor mu?

Bunların dışında kortta oynanan oyun da iyi bir şekilde yorumlanmıyor kanaatimce. Bu, büyük ihtimalle maçı anlatan spikerlerin çoğunun tenisle çok da haşır neşir olmamasından kaynaklı. Zira yazının başında belirttiğim gibi bu kanalda tenis hakkında hem bilgi olarak, hem yorum olarak, hem de anlatım olarak çok değerli isimler mevcut. Umarım önümüzdeki günlerde daha iyi olur bu anlamda Eurosport... Yanlış bilgi, bilginin yanlış yorumlanması, oynanan oyunu yorumlamadaki yetersizlik, maalesef şu an için dikkat çeken detaylar.

Eurosport ekibine yaptığı çalışmalardan ve gösterdikleri özveriden dolayı gerçekten saygı duyuyorum. Yayın temposu çok ağır grand slam'lerde ve mutlaka teniste çok uzman olmayan kişiler de oraya çıkıp maç anlatmak zorunda kalıyor. Onların da ellerinden geldiğince iyi hazırlandığına eminim ama bu yetersiz oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Suç yüklemiyorum kimseye, şikayet de etmiyorum, sadece daha iyi bir anlatımla bu uzun yayınları izlemenin biz izleyiciler için daha kolaylaşacağını ve zevkli hale geleceğini düşünüyorum. Emek veren herkese de tekrar teşekkür ediyorum... Sevgi, saygı...

US Open: İkinci Gün Öncesi

Tavsiyeler:

Chardy-Gulbis
Troicki-Djokovic
Groth-Sharapova
Stepanek-Benneteau

Maçları yayın olan kortları dikkate alarak yazdım...

Amerika Açık'ın Resmi Vuruşu

US Open: İlk Gün Sonu

İlk gün pek tatlı gelmedi bana açıkçası. Tabii bu günün ilk 4-5 saatini kaçırdığımdan ve gece yarısı da 5 sete giden Hewitt maçı sırasında 1 saat kestirmemden kaynaklanabilir. Geceden aklımda kalan en önemli detay Federer'in Dabul maçında geçen sene Djokovic maçında yaptığı bacak arası vuruşunu, daha güzel versiyonuyla yeniden sergilemesiydi...

Hewitt, kariyerinde ilk kez Amerika Açık'ta ilk turda kaybetti. 2 set geriden gelip son seti 6-1 kaybetmesi, maç puanında çift hata yapması garip geldi. Bildiğimiz Hewitt değildi. Sakatlığı muhtemelen hala onu rahatsız ediyor. Mathieu da çok çok iyi savaştı. Savaşmak zorunda, zira sıralamada ilk 100'ün dışına çıktı ve burada da ilk turda kaybetseydi, işler onun için çok zor hale gelecekti. 2. turda wild-card'lı vatandaşı Rufin'i geçerek 90 puan cebe atarak kendini yeniden ilk 100'ün içine dahil edebilir. Komadan çıktı deyim yerindeyse Fransız.

Sürprizi az bir gün oldu bayanlarda. O da şaşırtıcı. Genelde slam'lerin ilk turunda elenen yüksek seribaşılarına alışığız. Gerçi daha sahne alacak çok seribaşı var. Jankovic ve Sharapova gibi ilk turda kaybetmeyi seven isimler korta çıkacak yarın tehlikeli rakiplere karşı. Günün dikkat çeken maçında Hantuchova, Safina'yı geçti. Maçın sonlarına yetiştim, Safina kendi oyun stilinden uzaktı. Toplara çok yumuşak vuruyor, sürekli rakibini hataya zorlamaya çalışıyordu. Gerçi arada bir gaza gelip yaptığı sert ve istikrarsız vuruşlardan sonra neden böyle oynamayı tercih ettiğini rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Bir diğer başa baş geçen maçta Stosur, Vesnina'yı geçti. Bu maçı da izledim, ama çok bayıktı. İkinci seti elleriyle verdi Vesnina. Stosur, buraya çok formsuz ve bilek sakatlığıyla geldi. Çok ileri gitmesini mümkün görmüyorum bu oyunuyla. Ivanovic, bu kez bir kaza yaşamadan ilk turu geçmeyi başardı, o da sevinmeyi hak ediyor biraz. Ve tabii benim faforim Nastya hanım... (Hasan abiye selam olsun). Barrois'yı rahat geçmiş. 3. turda Niculescu karşısında hiç beğenmediğim Azarenka'yı geçmeyi başarırsa önü açık, hadi bakalım...

Roddick, Davydenko ve Federer zorlanmayan seribaşıları... Soderling ise saçmalamaya devam ediyor. Challenger turnuvalarında bile düzenli olarak oynayamayan, daha çok future'larda mücadele eden, bu turnuvaya eleme tablolarındaki şanslı kurasıyla katılmayı başarabilmiş Andreas Haider-Maurer'e (arkadaş kusura bakmasın ama adı tam bir naziyi andırıyor) karşı berbat bir maç çıkardı. İlk iki seti kazandıktan sonra 3. sette 5-4 0-40'ta 3 maç puanı kaçırdı ve seti tiebreak'te kaybetti. Ardından 4. seti de kaybeden İsveçli, son sette maçı bitirmeyi başardı. Yaklaşık 4 saat kortta kaldı. 2. turda rakibi Taylor Dent olacak. Amerikalı burada her zaman iyi oynuyor ama Soderling ile bu sene Roland Garros'ta oynadığı maçta düştüğü halleri gördükten sonra Soderling'e burada bir sürpriz yapacağını söylemek zor. Blogda sıkça bahsettiğimiz Berankis kariyerindeki 2. grand slam maçını kazandı Sweeting'e karşı. 2. turda Melzer ile oynayacak ki, Avusturyalı Tursunov'a karşı 5 sete gitti. Berankis bu maçı kazanabilir. Hatta abartayım, daha da ileri gidip 4. turda Federer'in karşısına çıkabilir. Monfils, 5 sete giden maçta Kendrick'i zor geçerken, Montanes da Przysiezny'e karşı harika bir geri dönüş yaptı. Veya Przysiezny, Montanes'in harika bir geri dönüş yapmasına izin verdi de diyebiliriz. İlk 2 seti kazanan Polonyalı, 3. seti 7-5 kaybetti. 4. sette 6-5 önde ve maç için servis atarken servisini kırdırdı. Tiebreak'i kaybeden Przysiezny, son seti 6-0 kaybederek, saçmalamalarına bir yenisini daha ekledi...

Bugünlük bu kadar... İkinci gün kesinlikle daha zevkli olacak...

30 Ağustos 2010 Pazartesi

US Open- Ilk Sonuclar Uzerine

Su ana kadar oynanan maclarda erkekler ve bayanlarda sasirtici sonuclar cikmadi. Hatta cogu macta kazanan taraflar set kaybetmedi.

Erkeklerde dikkat ceken 3 mac vardi. Birinde Korolev Nishikori ile oynadigi ve izleyenler icin bir izdirap haline gelen maci birakarak acilara bir son verdi. Nishikori boylelikle 2. turu gordu ama hic saglam gorunmuyor. Bu mactan hemen sonra baslayan karsilasma Gonzalez elemelerden gelen Dodig ile oynuyordu. Gonzalez'in birinci servisleri tam bir felaketti ama yine de macin kopmasina izin vermiyor ve gecen hafta Stepanek ile oynadigi maca gore iyi bir goruntu ciziyordu. Sonra ikinci sette servis kirdirdiktan sonra yetisilebilecegi gibi toplara da kosmamaya basladi. Dedim tipik Gonzo, tembellik ediyor iste, diger sete asilacak. Megerse adam kosamiyormus. O da maci birakti. Boylece 13 nolu korttaki iki mac da yarida kalmis oldu. Bu maclar ayrica US Open tahmin oyunumda yattigim ilk 2 mac oldu.

Saci sakali kirpinca genclesmis sanki

Gunun hop oturtup hop kaldiran maci ise Soderling'den geldi. Monfils maci da 5 sete gitti ama Monfils'i anlayabilirim, zaten problemli bir oyuncu. Soderling Avustralyali oyuncu Haider-Maurer karsisinda 2-0 one gectikten sonra 2 set verdi ve final setinde tek break farkla kazandi. Dorduncu seti verdigi puani bir yerlerden bulup izleyin: filenin bir bucuk metre gerisindeyken yuksekten gelen bir topa ancak "kepceleme" diyerek zar zor tanimlayabilecegim bir vurusla yuklenerek topu fileye gonderdi. Isner'in meshur videosu kadar kotu olmasa da yine de feci bir manzaraydi set puani icin. Soderling bolca hata yapti izledigim bolumde. Turnuva ilerledikce duzelir mi bilinmez.

Tamamlanan maclardan bir digeri olan Davydenko - Russell macinin ise baslarini seyredebildim. Ve izledigim kadari oldukca saglamdi diyebilirim. Bu mactan sonra Nishikori maci zulum gibi geldi. Temiz ve hizli vuruslar vardi. Davydenko bu turnuvada cok cok iyi sonuclar alamasa da sezon sonu canavarligi gorevini yine basari ile yerine getirecek gibi duruyor.

Bayanlarda da favorilerin ustunlugu ile devam ediyor turnuva. Safina elendi, ancak yenildigi isim Hantuchova, o nedenle suprizden sayilmaz. Ancak 186 nuramadaki Minella'nin Hercog'u cubuk+daire formulu ile elemesi supriz oldu biraz.

(Foto Yahoo'dan)

Schiavone ile Guzelligi Uzerine

Fransa Acik hakkinda;

Q. Do you think people were attracted to you, to your game, because you took such risks, in the final, especially?
Schiavone: I think they attract -- I attract them because I'm beautiful. (Laughter.) No, you have to ask to them.......

S. Sence insanlar oyunundaki cesaretten mi etkilendiler?
Schiavone: Hayir, onlari etkiledim cunku guzelim (guluyor).. Bence onlara sormalisiniz....

Bayiliyorum kendiyle barisik insanlara. Bastir Schiavone, sana cirkin diyenler utansin!

Clijsters'tan Serena'nin Sakatligi Uzerine

James La Rosa'nin twitter uzerinden bildirdigine gore Clijsters "Serena'nin ayagini gordum, kesinlikle uydurdugu bir sey degil" demis. Demek ki hala suphe edenler var, e pes...

Sevgili Kim, niye ugrasiyorsun allasen? Serena'nin bacagi kopsa "Kesin dolaba saklamistir, yarin cikartip takar gelir US Open'i kazanir" diyecek insanlar var. Yoksa biz de dedik bu kadin durduk yere 3 turnuvadan birden cekilmez, US Open'a hazirliksiz gitmez diye... Sen istedigin kadar Serena'nin ayaginin gercekten kotu oldugu, rekor icin oynana maci sirf soz verdiginden oynadigini ve zorla tamamladigini soyle bir sey degismez. On yargi bu, Einstein bile pes etmis, birak ugrasma artik...

Olumlu olan tek sey Serena'nin bu tarz iddialara takiliyor gibi gorunmemesi. Taksa Safina'dan beter olurdu zira. Haksiz yere uzerine gelninen bir insanin yapabilecegi uc sey vardir; uzulmek, sinirlenmek, takmamak. Ucuncusu en dogru secenek olsa gerek.

Bayanlar kurasini henuz yorumlamadik. Ama bence Serena yok diye guzel bir turnuva izlenecegini sananlar hayal kirikligina ugrayacaklar bence. WTA'da bir tane istikrar unsuru vardi, onu da kaybettik bu turnuvada. Roland Garros Vol. 2 izleriz artik.

Amerika Açık: İlk Gün Öncesi

Nihayet başlıyor! Yılın son grand slam'inde merkez kortu Melanie Oudin açacak. Arkasından son şampiyon Clijsters ve Amerikalıların favorisi Roddick merkez kortta olacak. Akşam seansında Venus, arkasından Federer sahne alacak isimler. İlk günün dikkat çeken ve izlenmesi zevkli olacak maçlarını listeleyelim şöyle bir:

Daniela Hantuchova-Dinara Safina
Taylor Dent-Alejandro Falla
Gael Monfils-Robert Kendrick
Kei Nishikori-Evgeny Korolev
Ivan Dodig-Fernando Gonzalez
Ana Ivanovic-Ekaterina Makarova

Not: Listeyi yayın olan kortları dikkate alarak yaptım. Arthur Ashe, Louis Armstrong, Grandstand, Court 11 ve Court 13, yayın olacak kortlar. Onların dışındaki kortlarda da sağlam maçlar var ama izlenmesi mümkün olmayacağı için buraya yazmadım.

İyi seyirler efendim.

US Open Erkekler - Neler Oluyor?

Kuralar aciklanali epey oldu. Tahminlerde once biraz antremanlardan haberler verelim.

Cesitli bloglarda yazilanlari ozetleyelim. Murray Djokovic ile antremaninda bir set oynamis ve 6-2 kaybetmis. Bu ilginc. Sonra Djokovic Ferrer ile antreman yapmis ve Ferrer Djokovic'e ustunluk saglamis ki bu daha da ilginc. Monfils antreman icin oynanan sette Federer'i yenerken, Nadal ve Nalbandian arasinda oynanan mac 6-3, 5-2 Nadal lehine devam ederken antreman sirasi gelen Sharapova'nin korta gelmesiyle sonlanmis.

Kuralara donecek olursak, Montreal ve Cincinnati'de iyi gorunmeyen Nadal'in burada Toni Nadal ile calismalara baslamasinin sonucunda biraz daha iyi oldugu, ancak kortun onceki yila nazaran daha hizli gorundugu ve bunda bu yil daha sicak seyreden havalarin rolu oldugu soyleniyor. Yine de Nadal yari finale gidecektir. Aynen Wimbledon'daki gibi ilk turda hirpalanmasini ve Kohlschreiber macinda zorlanmasini bekliyorum. Ceyrek final macini beklenilenin aksine Nalbandian degil Ferrer ile oynayacagini tahmin ediyor ve istiyorum. O olmazsa Verdasco olabilir. Ceyregin goze batmasi muhtemel isimleri Harrison, Paire ve Mannarino. En olmamasi gereken ilk tur eslesmesi ile daha once de soyledigim gibi Ferrer-Dolgopolov eslesmesi.

Murray'in ceyreginden ise Murray gelmeyecek gibi geliyor bana. Bunun sebebi gecen yilkine benzer bir tukenmislik yasamasi, ki kendisi gecen yil oynadigindan da fazla mac yapti bu yil US Open oncesi. Onun yerine yari finale gidebilecek isim Berdych olabilir. Murray icin Sam Querrey maci onemli olacaktir, tabi Querrey kendini toparlayabilmisse. Ancak Querrey'in de en fazla ceyrek finale kadar gidebilecegini dusunuyorum. Berdych'in ise ceyrek finale kadar onunde Isner'den daha tehlikeli bir isim yok. Ufak tefek sakatlik sorunlarini cozdugunu ve yari finale gidebilecegini tahmin ediyorum. Bu ceyrekteki yazik olan ilk tur eslesmesi ise Stepanek - Bennetteau eslesmesi.

Geldik Djokovic'in ceyregine. Zor demek istemiyorum, zira hic belli olmaz, aynen Avustralya Acik'taki gibi ilk 50'den kimse ile oynamadan ceyrek final gorebilir. Ama diger iyi oyuncularin formda oldugu senaryoda Djokovic'in Mardy Fish engeline takilmasi mumkun. Fish ile ilgili bu yil dikkatimi ceken unsur turnuvalar arasinda 1'er hafta ara verdigi taktirde kondisyonunun oldukca yeterli gorundugu. Djokovic icin ise formunu buldu demek cok zor. Ceyregin diger yarisinda ise guclu isim yok, daha cok donus yapmaya calisan isimler var. Davydenko, Monfils veya Gasquet'in gelmesi mumkun. Bu ceyrekte dikkat cekmesi olasi isim Anderson.

Ve Federer'in ceyregi. Acikcasi bence Federer'in Us Open oncesi performansi 1 final ve 1 sampiyonluk gormus olmasina ragmen tedirgin edici. Bunun sebebi Berdych, Djokovic ve Fish maclarinin onun icin bekledigimden cok daha zor gecmesi. Bu saydigim isimler Federer ile en iyi durumlarinda karsilasmadilar ki iyi bir Federer bunlari set vermeden yenerdi. Halbuki bazi maclarinda maci kaybetmeye 1 oyun kadar yaklasti. Federer Annacone ile calismaya devam edecegini soylemis ancak daha onceki calistiricisi Luthi de yaninda. Teknik destek muazzam yani. Federer'in kurasi oldukca iyi gorunuyor ve ceyrege zorlanmadan cikacaktir. Ceyrekte ise Robin Soderling ile zorlu bir maci olacak. Masters doneminde yalan olan Soderling'in burada patlama yapmasini bekliyorum. Zemin onun oyununa uygun ve gecen sene kendine yeterince guvenmeyen haliyle de epey zorlamisti Federer'i. Bu ceyrekten cikacak ismin finalist olmasini bekliyorum. Bu ceyrekte genc isimler Berankis ve Raonic'i izlemek gerek.