6 Kasım 2010 Cumartesi

Fed Cup Finali: ABD - İtalya

Kadınlarda sezonun son 2 günündeyiz. Yarın Bali'de final oynanacak. Bir yandan da bu akşam Fed Cup finali başlayacak ABD ile İtalya arasında. ABD, ev sahibi. İtalya ise son şampiyon. İtalya ayrıca bu alanda son 5 senede 4. finalini oynuyor. Çok daha tecrübeli ve güçlü ABD'ye göre. Doğal olarak da bu akşamki serinin favorisi... İlk maç 18 yaşındaki Coco Vandeweghe ile Roland Garros şampiyonu Francesca Schiavone arasında. İkinci maçta tenisçiden çok modacı Bethannie Mattek-Sands ile Flavia Pennetta karşılaşacak. Bu akşamki maçlar için bir tahminim yok ama seriyi kazanacağını düşünüyorum İtalya'nın bir şekilde. ABD'de genç Coco ilk Fed Cup deneyimini yaşayacak. Bu çok önemli...

ABD koçu Mary Joe Fernandez neden Oudin yerine Vandeweghe'yi seçtiğini açıklarken "Onun boyu, servisi, sert groundstroke'ları güne başlamak için iyi bir seçim" diyor. Söz konusu Vandeweghe ise "Ülkemi temsil edecek olmamdan dolayı çok heyecanlıyım. Koçumun ve takım arkadaşlarımın yarın Francesca'yı yenebileceğimi düşünmesi benim için çok iyi bir motivasyon kaynağı. Bundna daha iyisi olamaz. Benim için asla unutamayacağım bir tecrübe olacak" demiş.

Yeri alınan Oudin ise Vandeweghe'nin bu hafta gerçekten iyi oynadığını, kortun onun oyununa çok iyi uyduğunu, iyi servis attığını söylemiş. Onunla oynayacak olan Schiavone ise rakibinin tecrübesiz olduğunu söyleyip bunu kullanabileceğini belirtmiş.

Eğer ilk maçta Vandeweghe sürpriz bir galibiyet çıkarabilirse, ki pek sanmıyorum, gerçekten seri ilginç bir hale bürünebilir.

Bali: Ana 1 Adım Uzakta

Neyden 1 adım uzakta? Şampiyonluktan tabii. Çeyrek final maçında Pavlyuchenkova'ya sadece 1 oyun verdikten sonra bu sabah yarı final maçında WTA'nın resmi teyzesi Date Krumm ile oynadı. Ben ilk sete biraz baktım. Evden çıkmadan önce Date 5-3 önde ve Ivanovic kendi servisinde 15-30 gerideydi. Oradan geri dönüp 7-5 almış seti Sırp raket. İkinci set tiebreak ile Kimiko'nun olmuş. Son seti 6-2 gibi bir skorla rahat kazanan Ivanovic adını finale yazdırmış.

Diğer yarı final maçında Kleybanova, Hantuchova'ya sadece 4 oyun verdi. Açıkçası Hantuchova'ya verilen wild-card çok anlamlı gelmiyordu bana. Hala da gelmiyor. Bu sene doğru dürüst bir şey başardığını hatırlamıyorum. Kleybanova'yı en son Moskova'da Azarenka ile oynadığı maçta görmüştüm ve berbattı. Ama bu maçı izleyenler gayet iyi oynadığını söylüyorlar. Yine de formda Ivanovic karşısında şansı %10'un bile altında bana göre. Ivanovic yarın kazanarak sezonu güzel bir şekilde noktalayacaktır. En son bu kadar emin konuştuğumda Marsel gitti, dünya 303 numarasına kaybetti. Onu da göz önünde bulundurmak lazım tabii...

Bu Sefer Barcelona Formasıyla...

Wozniacki... Hani Liverpool'u tutuyordun sen kızım? Nereden çıktı şimdi bu Barça forması?Liverpool ve Real Madrid destekçisi biri olarak sevmedim bu olayı tabii. Bundan böyle dönektir benim için Caro. O kadar!

Marsel de Paris'te Yok

"Marsel yok, Nadal yok, kim var o zaman?"

Marsel bugün mutlaka kazanır denilen Reix maçını 64'lük setlerle kaybetti. Söyleyecek bir şey yok, ama bu maç Marsel'in Avustralya Açık'a doğrudan ana tablodan katılabilmesi anlamında çok önemliydi. Marsel'in henüz tam iyileşemediğini düşünüyorum. Bari sezonu kapatmadan bir challenger katılımı daha yapsa da ana tabloyu garantilese, biz de hesap yapıp durmasak gidiyor mu kalıyor mu diye.

5 Kasım 2010 Cuma

Nadal Paris'te Yok

Eveeet, Nadal yine korkutmaya başladı. 3 haftadır turnuva oynamıyordu. En son dün facebook'te Paris'e uçtuğunu yazdı. Paris'te oynamayacağını aklımın ucundan bile geçirmemiştim ama bu akşam ani bir haber geldi. "Nadal, turnuvadan çekildi!"... Pazartesi ya da salı günü bununla ilgili bir basın toplantısı yapacakmış ama AS gazetesinin haberine göre Nadal'ın sol omuzunda tendinitis var. Evet, yine tendinitis. Baş belası tendinitis... Muhtemelen Amerika Açık'ta çalışmaların ters tepmesi bu. Servis sonuçta büyük oranda omuzla alakalı bir olay. Bacak, kol, kafa, göz, gövde, kulak, burun, boğaz. Sakatlanmadık yeri kalmadı adamın. Tabii bunları hep AS gazetesinin haberinin doğru olduğunu göz önüne alarak yazıyorum.

Nadal tedavi sonrası Londra'da olacakmış. Geçtiğimiz hafta verdiği bir röportajda yeni tedavi yönteminin tendinitis sorunlarını çok daha kolay ve iyi çözdüğünü söylüyordu. Londra'da göreceğiz ne kadar çözüp çözmediğini...

Marsel Paris'te

Marsel bu haftasonu Paris elemelerinde mücadele ediyor. İlk maçını yarın wild-card'lı Fransız Clement Reix ile oynayacak. Reix, dünya 303 numarası. Son 1 ayda Fransa'da 3 tane future turnuvası kazanmış ama onun dışındaki sonuçları berbat. Marsel eğer hastalığından kurtulup iyi antrenman yapabilmişse zorlanmadan geçecektir rakibini, ki bu maçı kazanmak 14 puan demek. Eğer Marsel yarın kazanırsa pazar günü Gimeno-Traver-Ouanna maçının galibiyle oynayacak. Gimeno-Traver son zamanlarda formda ama Marsel onu Shanghai elemelerinde 2 sette geçmeyi başarmıştı. Ouanna'yı da bu sene Tunus'ta 2 sette yenmişti Marsel.

İlk maçı yarın TSİ 12.00-13.00 arası bir saatte başlayacak. Ben ana tablo göreceğini düşünüyorum. O olmasa bile yarın mutlaka kazanıp ilk 100'deki yerini garantiler. Başarılar...

4 Kasım 2010 Perşembe

Terminator Is Basinda

Erken turlarda favorileri elemesi ile unlu Na Li ile genc kusagin terminatoru Date Krumm arasinda oynanan macta kazanan Kimiko oldu. Date ilk seti 64 ile aldiktan sonra 3-4 gerideyken servisini kirdirinca ikinci seti 36 ile kaybetti. Ucuncu sete de servis kirdirarak baslayan Date gidici gibi gorunurken 3. setlerin insani oldugunun altini cizercesine son seti de 64 ile kazanarak yari finale gecmis oldu.

Bir diger macta da Ivanovic uzun sure hayranlarindan gizledigi tenis yetenegini aniden bir macta konusturmus gibi Pavlyuchenkova'yi 60-61 ile gecti. Pavlyuchenkova nasil bu kadar dagilmis anlamadim. Genc yeteneklere guven olmuyor iste bir gun oyle bir gun boyle.

Boylelikle tablonun ust tarafindaki ceyrek finaller bugun oynanmis oldu. Date gecen yil da yari finalistti bu nedenle puanlama farkindan sadece 5 puan kazanabilmis oldu. Ivanovic'in kazandigi 165 puan ise malesef kendisinden 1 basamak yukardaki Penetta'yi gecmesine yetmiyor.

3 Kasım 2010 Çarşamba

Foto: ATP Bonusu

Bu aralar ATP'de bu adamla karsilasana bedava puan veriyorlar.
[L] T Kamke d [3] T Berdych 64 61

(Foto: Yahoo Sports)

Rasta Kafa Alman Oldu

Bu bloga çok konu etmiştik kendisini. Dustin Brown. İlginç oyun stili, ondan ilginç yaşantısı, ondan da ilginç saçlarıyla ilgi çekiyordu. Herhalde ilk 100'e zar zor girip de bu kadar tanınan başka bir oyuncu yoktur. Yabancılar "Rastafari" diyor ona, biz ise bu blogda "Saç" diyoruz kısaca. :)

Bu sene bir ara soyunda Büyük Britanya bağı olduğu, Büyük Britanya için oynayabileceği söylenmişti, ki Brown bundan kendisi bahsetmişti epey Amerika Açık sırasında. O olmamış galiba ama Almanya olmuş. Her fırsatta Jamaika Tenis Federasyonu'ndan zerre destek almadığını başka bir ülke için oynamak istediğinden bahsediyordu. Zaten uzun süredir Almanya'da yaşıyor. Annesi de Alman. Kendisi için iyi bir karar olur umarım. Gerçi ben onun bu oyun stiliyle gelecekte pek iş yapacağını sanmıyorum ama güzel bir renk, biraz daha oyununu geliştirip üst sıralarda kalsın isterim...

Video: En Dramatik Itiraz

Bu maci izlemedim. Ama bu videoda tartismasi yapilan puanda topun disari dustugune yemin edebilirim herhalde. :)

Venus'u hicbir zaman Soderling gibi out olmadigini bildigi bir top icin aglayabilecek birisi olarak gormedim. Zaten YouTube yorumlarinda da bu macta hakem kararlarinin cigrindan ciktigi yazilmis. Cigrindan cikmanin tanimini ise Venus yapiyor;



Izlerken hem guluyorum dramin abartiligina, hem de uzuluyorum bir yandan...

"Hep Hayal Ederdim, Her Kortta Şahin Gözü Olur Mu Diye..."

"Yaptım, olacak!". Ben demiyorum, Indian Wells turnuva direktörü Steve Simon diyor. Biliyorsunuz şahin gözü (hawk-eye) sistemi turnuvalarda genelde sadece büyük kortlarda kullanılıyor. Hatta bazı turnuvaların merkez kortlarında bile olmayabiliyor. Indian Wells'te 2011'den itibaren maçların oynanacağı 8 kortun 8'inde de şahin gözü olacakmış. Güzel bir gelişme. Bu sistemin tanesi 10 ila 30 bin doları arası bir ücrete mal oluyormuş. Buna rağmen neden grand slam'lerde sadece 2-3 kortta mevcut, anlamış değilim. Bahsedilen miktarlar uçuk rakamlar değil sonuçta. 21. yüzyılda hala kortlarda ışıklandırmayı halledemeyen Roland Garros'a da selam olsun. Özellikle de turnuva direktörü Gilbert Ysern'e.

Indian Wells her sene üzerine bir şeyler ekleyen bir turnuva. Umarım böyle devam ederler. Seneye Simon gelip "Gilbert'cim, kamera önünde rahat olacaksın. Bir başka projemiz olan..." diye lafa girerse şaşırmayacağım.

Eh Yani Rochus...

Ben Rochus'un daha once yazdigimiz aciklamalarini okuyunca hemen US Open'daki mac aklima gelmisti ve onun skoruna bakmistim. Ama unuttugum bir diger mac ikisinin Tunus'ta oynadiklari mac. Macin skoru da doping senaryosuna uygun bir sekilde 16-75-62.

Ben o maci yazarken ne bir tuvalet arasindan ne de burun kanamasindan bahsettim ki maci izlemistim ve macta Marsel'in tirnagi kirilsa not olarak yazarim. Gerci mac tek kameradan yayinlandigindan detaylari goremezdik ama tuvalet molasi veya burun kanamasi olsa farkederdik. Yanlis hatirliyorsam Russell duzeltsin.

Sagol Rochus. Marsel ile birlikte daha bir suru oyuncuyu yok yere tohmet altinda biraktigin icin. Ayrica kusura bakma ama anlattigin senaryo dopingden ziyade yuksek tansiyon vakasina benziyor. Rakibin ilk sette kendini iyi hissetmediginden oyuna asilmamis, herkes yapiyor bunu. Arada tuvalete gitmis, belki biraz rahatlamis ve maci kazanmak icin artik kalan setleri almak zorunda oldugundan dondugunde maca asilmis, kendini zorlamis ve burnu kanamis. Olay bundan ibaret.

Bir de ATP'nin bu kadar korudugu bir oyuncu ilaci neden mac oncesi alip maci 2 sette bitirmek varken kelaynak gibi mac ortasinda tuvalete gidip iki set arasindaki performans farkiyla dikkat cekmis bunu da bir aciklayiver lutfen.

Ekleme: Cok sevdigim yazar LaRosa "Emeklilik Rehberi" yazisinin "Roportaj vermeyin" ogudunde benim hizlerimi cok guzel ozetlemis. Eklemesem olmazdi;

"Thanks to Christophe for the equivalent of passing gas just before hopping out of the car and closing the door with us still inside."

2 Kasım 2010 Salı

Bali Kuralari

Bu yil Bali icin kupa sahibi tenisci bulmakta zorlanmislar anlasilan. 6 tane sampiyon 2 tane de wild card sahibi isim var. Li, Rezai, Pavlyuchenkova, Wickmayer, Ivanovic ve Kleybanova sampiyonluk kontenjanindan gelirken Hantuchova ve sevgili terminatorumuz Date-Krumm (ki gecen senenin yari finalisti olur) wild card ile gelmisler.

Gecen sene 3'erli 4 gruptan cikan liderlerle yari final oynanmisti. Bu yil 12 sampiyonun sadece 6'si temin edilebildiginden olsa gerek 8 kisi eleme usulu ile ceyrek finalden baslayarak mucadele edecekler. Ceyrek final maclari tablo sirasina gore soyle;

Li - Date
Pavlyuchenkova - Ivanovic
Hantuchova - Wickmayer
Kleybanova - Rezai

Sezon bitti, hala turnuva var. Ama Bali'deki tatil ortami nedeniyle katilan sporcularin hic birinin sikayetci oldugunu sanmam...

1 Kasım 2010 Pazartesi

ATP 2011 Takvimi

Suradan bakabilirsiniz.

Ufak degisiklikler var takvimde. Oncelikle toprakcilarin gozu aydin; Avrupa'da Roland Garros oncesi 3 tane Masters ve bir tane ATP 500 oynamak isteyenler artik uc hafta ust uste oynamak zorunda kalmayacaklar. Avrupa'daki ilk toprak sezonu yine Monte Carlo ile aciliyor. Monte Carlo'dan hemen sonra Barcelona var. Sonrasinda ise Estoril, Belgrad ve Munih haftasi. Bu haftadan sonra once Madrid sonraki hafta ise Roma oynaniyor; yani bu iki turnuvanin yeri de degismis. Zaten Madrid'in zemini Roland Garros'a cok uzak oldugundan en son Madrid'in oynanmasi bir sacmaydi, boyle daha iyi olmus bence. Derken Verdascogiller icin Nice ve Dusseldorf duruyor yine sakatlik cikarma usleri olarak. Sonrasi Roland Garros.

Nadal takvimin bu halini begenmis olacak ki hemen atlamis "Ben 2011'de Barcelona'da oynarim" diye. Zaten bu sene oynayamadigindan sonbaharda Tokyo'ya katilmak zorunda kalmisti.

Bir de Russell "Fransa'daki turnuvalarin birinin sehri degismis galiba" falan dedi ama ben onu didikleyemedim acikcasi. Bir de Casablanca - Houston haftasinda Varsova'da bir turnuva daha goruyorum, acaba yanlis mi goruyorum?

Rochus ve Doping Iddialari

Christophe Rochus tenisi birakma karari aldiktan sonra verdigi bir roportajda doping iddialari uzerine konusmus. Bu konuda emeklilik kararindan sonra boyle acik konusmasinin sebebi daha onceden bu konuda konustugunda ATP'den uyari almis olmasiymis.

Oncelikle performans artiricilarin serbest birakilmasina bir itirazi olmadigini soyledikten sonra bu konuda cok fazla hile oldugunu soyleyip kendi oynadigi maclardan biri uzerinden ornek vermis. Ismini vermek istemedigi bir tenisci ile yaptigi macta ilk seti 61 kazandiktan sonra rakibinin tuvalet molasi aldigini sonra ikinci sete oldukca "yenilenmis" olarak geldigini soylemis. Rakibi 5-3 one gectikten sonra kendisi 5-5'i bulunca birden rakibinin burnunun kanamaya basladigini ve bunun cok tuhaf oldugunu soylemis (panik yok, baktim; Marsel ile yaptigi macin ilk seti 63 ile bitmis, Marsel icin bir saibe soz konusu degil).

Ancak asil tuhaf detay roportajin sonunda goruluyor. Rochus, Henin'in 2008'de turdan apar topar ayrilmasinin ardinda bir cesit doping cezasinin oldugu imasinda bulunmus ve "Sizler gibi ben de soylentiler duydum" demis.

Soylentilerin ne olabilecegi ile ilgili gorusleri yazmadan once delilsiz-kanitsiz bu tip iddialari dile getirmenin yanlis oldugunu dusunuyorum. Ki zaten benim bu gune dek gordugum tek teoriden sonra bu teorinin benim gozumde coken taraflarini da yazacagim.

Bu konu ile ilgili bilgidim tek soylentiyi bir haber sitesindeki yorumler bolumunde gormus ve "deli sacmasi" deyip gecmistim. Teori Rochus'un anlattigi ile ortusur nitelikte. Buna gore WTA Henin'in doping kullandigini tespit ediyor ama bir sure ses cikartmiyor. Daha sonra Henin doping kullanimini abartinca kendisine bir sureligine turdan uzaklasmasi soyleniyor.

Senaryoda sacmaliklar var tabi. En belirgini WTA'nin bu senaryodaki garip tutumu; bir seyi ya aciklarsiniz, ya gizlersiniz. Yani daha once Henin'e goz yuman WTA daha sonra neden bu tavrindan vazgecsin? Doping olayinin azini gizlemek kolayken cogu neden zor oluyor ben bunu anlayamadim. Veya diyelim ki diger oyuncular bunu farketti ve huzursuzluk cikti; siz hakki yenen bir sporcu olsaniz sadece ustu ortulu bir uzaklastirmanin yeterli oldugunu dusunup susar miydiniz? Bir baska nokta da uzun sure basarili olan sporcularin bunu doping ile basardigi iddia edildiginde duydugum bir suphe. 1-2 turnuvada gorulen siradisi performanslarin doping kullanmaya baglanamsini anlarim da benim bilmedigim bir sey yillara yayilan bir surecte surekli doping kullanmak ve bu donemde metabolizmanin saglam kalabilmesi, baska ciddi saglik sorunlarinin cikmamasi mumkun mudur?

Haftanin ATP Sampiyonlari

Viyana'daki yukselisini kem gozlerle takip ettigimiz Haider-Maurer, finale kadar yukselip bizleri kiskandirdiktan sonra yakin gecen bir mac sonucunda Melzer'e 76(10)-67(4)-46 seklindeki set skorlari ile yenilerek turnuvayi gumus tepsi ile tamamladi. Melzer'in sakasi yok; bir Londra bileti ugruna Verdasco'ya wild-card verilmemisti bu turnuvada hatirlarsaniz. Bir de Haydar ikinci sette 5-4'de mac icin servis atarken servis kirdirmis. Eger Marsel macinda kaytardiysa servisleri kirilsin demistim. Kirildi. Demek ki kaytarmis, oh olsun. :P

Sike iddialari ile iyice suyu cikan Rusya turnuvalarindan bu hafta oynanan St. Petersburg'da bu yil hafizam beni yaniltmiyorsa Istanbul Challenger'da da mucadele eden Kukushkin finalde adasi Mikhail Youzhny'i 63-76(2) ile yenerek kariyerinde ilk kez ATP seviyesinde bir turnuvayi kazandi.

Ne saibe ne de sezon sonu finallerini zorlayack isimler olmadigi icin pek de dikkat cekmeyen Montpellier'deki turnuvayi ise sezon sonuna dogru tekrar canlanan Ljubicic'i finalde 62-57-61 ile gecen Monfils kazandi.

31 Ekim 2010 Pazar

Tahmin Yarismasi Kazanani: Emre

WTA sezon sonu finali icin bir tahmin yarismasi duzenlemistik. Yarismanin kazanani Emre oldu.

Emre "1.Clijters 2.Wozniacki 3.Zvonareva" diyerek cok basarili bir tahminde bulunmus. Tebrik ediyoruz :).

Simdi kendisinden ricamiz isim ve adres bilgilerini kargo icin "Iletisim" bolumunde yazan e-mail adresine gondermesi.

Iyi okumalar simdiden...

Not: Bir de tabi katilan herkese tesekkurler...

Başarının Anahtarı: Fedakarlık

Grand slam'lerde bir Türk kadın olarak mücadele veren ilk isim İpek Şenoğlu. Bu yıl Çağla Amerika Açık elemelerinde mücadele edinceye kadar da tekti. Açıkçası son senelerde kendisini takip ederken çok fazla veryansın ettim. "Bu maç da kaybedilmez ki ama!" dedim. Özellikle bu sene epey kötüydü kendi standartlarına göre. Ama bu onun Türk tenisi için Marsel İlhan'dan sonraki en büyük değer olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Tecrübe ve görmüş geçirmişlik konusunda Marsel'den de üstte hatta. Kendisi 2-3 aydır Star gazetesinde yazıyor. Beğenerek takip ediyorum. Bazı insider bilgiler de geliyor yazılarında. Bir ara Jankovic'in erkek arkadaşıyla yaşadığı sorundan onun sayesinde haberdar olmuştuk mesela. :) Bu haftaki yazısı ise benim okuduklarım arasında en iyisi ve en anlamlısıydı. Aynı zamanda en öğreticisi de... Direk link olarak vermek istiyorum. Okuyun, okutun:

Doha: Şampiyon Clijsters

Sezon sonu finalinde Clijsters, Wozniacki'yi 6-3 5-7 6-3 ile geçerek kariyerinde 3. kez bu başarıyı tekrarladı. Benim maç öncesindeki 3 setlik maç tahminim tutarken, turnuva öncesi şampiyonluk tahminim tutmadı (Wozniacki demiştim).

Maçı açtığımda Clijsters 6-3 4-1 öndeydi. Wozniacki sonraki 13 puanın 12'sini alarak harika bir seri yaptı. Clijsters bu arada çok hareketsiz, uyuşuk gözüktü. Danimarkalı 5-4'te maç için servis atarken zor da olsa tutundu, arkadan 40-15'ten gelerek servisi kırdı ve kendi servisleriyle seti bitirdi. Son sete de servis kırarak başladı dünya 1 numarası. 'Şampiyonluk geliyor' dedim içimden ama Clijsters uzun bir aranın ardından maça dönüşünü yaptı servis kırarak. Arkadan ağırlığını koydu zaten. Wozniacki servislerini zorlamaya devam etti ve servisi bir kez daha kırdı. 5-3'te maç için servis atarken 15-40 geriye düştü. Wozniacki olağanüstü oynadı 15-40'a kadar ama sonrasında kötü return artı basit hatayla bir çuval inciri berbat etti. Clijsters ilk maçını alamadıktan sonra ikinci maç puanında Wozniacki'nin agresif return denemesi fileye takılınca maç sona erdi.

Wozniacki bu kadar iyi bir sezon geçirip hiç büyük bir kupa kaldıramadı. Kötü bir durum tabii onun için. Baskı da oluşturabilir. 2009 yılı çıkış yılıydı, kimse ondan grand slam veya sezon sonu şampiyonasını kazanmasını beklemiyordu ama bu yıl Wimbledon sonrası Serena da yokken Amerika Açık veya sezon sonu şampiyonalarından birini kazanmalıydı. Özellikle bu çok iyi bir fırsattı. Clijsters bana göre Amerika Açık'taki formunda değildi, Wozniacki ise iyi bir Amerika Açık sonrası dönem geçiriyordu. Yine olmadı. Avustralya Açık'ta Henin, Williams kardeşler geri dönecek. Orada da şansı çok yok...

Clijsters'a kocaman tebrik. Harika bir geri dönüş oldu onun için. 1.5 sene oldu topu topu geri döneli ve 2 grand slam şampiyonluğu ve 1 sezon sonu şampiyonluğunu kariyerine ekledi. 3-5 milyon doları da tabii. 2012'de Olimpiyat sonrası bırakmayı düşünüyormuş. İkinci çocuğu istiyormuş. En az 3 çocuk Kim!

İşte Cilic'in Düşüşünün Sebebi!11!!1


"Sessiz görünenden korkacaksın hacı..." (MÖ 1298 - İlk Türk)

Haydar Coştu

İyiden iyiye alıştık Andreas Haider-Maurer'e "Haydar" demeye. Kirpi sağolsun, alışkınlık edindirdi bana da kendisi diye diye. Bu Avusturyalı arkadaş elemelerde Marsel'e kaybetmişti. Hem de maçın ikinci setinde "sakatım ben yeaa" diye bırakarak. Turnuva öncesinde wild-card'ı kendisine değil de Blake'e verdikleri için organizatörlere sitem etmişti ama böylesi daha iyi oldu belki de. Zira lucky loser olarak yerleştiği ana tabloda çok güzel bir yere kondu. İlk turda Muster, sonra Seppi, sonra Cilic ve son olarak yarı finalde Berrer. İlk maç zaten şaka gibi. Seppi de en kötü oyununu oynar kapalı sert kortlarda. Cilic rezalet ötesi bir formda. Buraya kadar büyük sürpriz olmadı benim için ama çeyrek finalde Baghdatis karşısında gayet iyi bir tenis oynayan Berrer'i yarı finalde yenmesine şaşırdım. Maçı biraz izleyebildim ve gerçekten iyi oynuyor Haydar. İlk maçtan bu yana oyununu giderek yükseltiyor. Almış gazı belli. Bu turnuvadan önce 157. sıradaydı 23 yaşındaki Haydar. Bu finalle ilk 120'yi garantiledi. Yarın kariyerinde çıkacağı ilk ATP Tour finalini kazanırsa ilk 100'e girecek. Haydar'ın finaldeki rakibi ise 1 numaralı seribaşı Melzer. Yarı finalde Almagro'yu 2 sette geçti. Bu final 1988'den sonra Viyana'da iki Avusturyalı'nın karşılaşacağı ilk final olacak.

Montpellier'de final Ljubicic-Monfils oldu. Korkunç Ivan, yarı finalde Montanes'i iki sette sınırları aşan bir servis performansıyla geçti. 30 yaşındaki toprakçı Montanes, çeyrek finalde Davydenko'yu 3-6 7-6 7-6 gibi bir skorla yenmeyi başarmıştı. Ondan önce de Clement ve Llodra gibi ev sahibi raketleri yenmişti. Diğer yanda Monfils çeyrek finalde Isner'i 1 set geriden gelerek mağlup ettikten sonra yarı finalde de vatandaşı Tsonga'yı 3 sette geçmeyi başardı. Tsonga çeyrekte Simon, o Simon da 2. turda Nalbandian'ı yenmişti. Vay vay vay. İyi turnuvaymış. Böyle döngüyü kurunca farkına vardım. Yarın kel imana gelir ve Monfils'i yener diyorum. Sağlam oynuyor tecrübeli raket. Yeter ki iyi servis atsın, gerisi sorun değil.

Rusya'da Youzhny-Kukushkin finali izleyeceğiz. Bu turnuvada bir bahis skandalından bahsetmiştik hatırlarsanız. Bu turnuvadan pek maç izleyemedim, o yüzden pek bir şey söyleyemeyeceğim. Youzhny'nin finale gelirken ölüp ölüp dirildiğini söyleyebilirim ama. Çeyrekte Hanescu'yu son set tiebreak'inde 8-6 ile geçerek yarı finale çıktı. 1 maç puanı kurtardı bu maçta. Yarı finalde ise vatandaşı Tursunov karşısında son set tiebreak'ini 10-8 kazandı. 6-3'te 3, 7-6'da 1 olmak üzere toplamda 4 maç puanı kurtardı. Son 2 günde yaklaşık 6 saat oynadı. Kukushkin ona nazaran çok daha taze ve diri ama aradaki kalite farkı da ortada. NŞA Youzhny kazanır ama şartlar pek normal değil...

Doha'da Final: Wozniacki-Clijsters

Hemen hemen beklenen final diyebiliriz. Tablodaki en iyi iki oyuncuydu. Arkalarından Zvonareva geliyordu. Ben bu akşam Zvonareva'nın Wozniacki'yi yenmesini bekliyordum açıkçası. Maçları izleyemedim başka işlerimden dolayı ama okuduklarıma göre Zvonareva ilk sette 5-4'te set için servis atarken set puanları kaçırmış ve ilk seti 7-5 kaybettikten sonra ikinci seti 6-0 kaybetmiş ve sadece 4 puan alabilmiş. Şaka gibi. Ne zaman düzeldi desek saçmalıyor bu kız.

Clijsters grup maçlarında pek iyi görünmüyordu ama kura avantajıyla finale çıkmayı başardı. Avustralyalı Stosur'u 2 sette geçti ve finalde Wozniacki'nin rakibi oldu. Bu ikili tek maçlarını geçen sene Amerika Açık finalinde oynamışlar ve o maçı Clijsters 2 sette kazanmayı başarmıştı. Bu kez kesinlikle Wozniacki'nin şansı daha fazla. Ben yakın bir maç bekliyorum. İki tarafın da ezici bir galibiyet alacağını düşünmüyorum. 3 sete gider ama kim alır tahmini çok zor. Turnuva başındaki favorim Wozniacki'nin kazanmasını isterim tabii.

İyi bir finalle kapatalım bayık geçen kadınlar sezonunu. Gerçi daha Fed Cup var ama biraz fasulyeden, değil mi?