14 Temmuz 2021 Çarşamba

Erkekler Tenisinin GOAT'ı Kim?

 4.5 yıl aradan sonra blog'a ilk yazılan post'un Djokovic, Nadal, Federer'in slam sayıları eşitlenince gelmesi hoş bir tesadüf olmadı değil. Biraz alta kaydırınca son post'un Federer'in 18.slam'i olduğunu görünce ne kadar uzun bir zaman geçtiğini daha iyi anlamak mümkün.

Artık blog yazan falan kalmadı. Twitter'dan anlık tepkiler ve podcast'lerle yürüyor spor medyasının hobi tarafı. Dolayısıyla bunu da artık yıllar sonra kim girip okur, onu da bilmiyorum ama yazmak istediğim için yazıyorum. Bundan sonra yazmaya devam edebilirim çünkü bir şeyler yazmayı çok özlediğimi fark ettim ve bunu yapmaya geri döneceksem en çok sevdiğim şey tenis üzerine yapmaktan daha mantıklı bir şey aklıma gelmedi.

Konumuza gelecek olursak... 3 gün önce Djokovic'in kazandığı Wimbledon ile yıllardır konuşulan GOAT tartışması belki de ilk kez bu kadar zirveye çıktı. Bu konuda benim bir süredir takip ettiğim ve üç aşağı beş yukarı işin matematiğiyle objektif biçimde bunu yapan bir site var: https://www.ultimatetennisstatistics.com/goatList

Bu listeye göre Djokovic ilk kez Federer'in üzerine çıkarak listede 1 numaralı sırayı kaptı ama bana sorarsanız zaten Wimbledon'ı kazanmadan önce de Federer'in üstündeydi. Ama bu şampiyonluk yabancıların tabiriyle onu "undisputed GOAT" yaptı. Evet, işin içine duyguları sokarsanız bu tartışmanın sonu yok. Benim için bundan sonra korta çıkmasa bile GOAT, Rafa Nadal olacaktır ama "mantıklı" bir cevap isterseniz Nadal'ı bu listede 3.sıraya koymaktan çekinmeyeceğimi de söylerim. Bu argümanı genelde Federer hayranları kullandığı için ayrıca belirtmek istedim.

Slam sayılarında Federer'i yakalayan Djokovic, Masters 1000 şampiyonluklarında 8 önde, 1 numarada kalma hafta sayısında 20 hafta önünde ve çok büyük bir sürpriz olmazsa bu seneyi de 1 numarada kapatarak bu sayıya erişilmesi iyice imkansız bir boyuta getirecek. Federer'in gerisinde olduğu tek turnuva Yıl Sonu Finalleri (YSF) ve orada da aralarında sadece 1 şampiyonluk fark var. 10 gün sonra başlayacak olan Tokyo Olimpiyatları'nda da net favori olarak gözüken isim yine Djokovic. Federer çekildiğini açıkladı zaten dün itibariyle. Djokovic oynama ihtimalini %50-50 olarak söylese de ben o numarayı pek yutmadım. 2016 Rio'da Del Potro'ya yenildikten sonra hüngür hüngür kortta ağlayan Djokovic gerçekten sakatlık vs. problemi yoksa bu turnuvaya katılır ve muhtemelen kazanır da. Bunu başarması halinde Federer'in bir alanda daha önüne geçmiş olacak. H2H'teki dominasyonundan bahsetmeye bile gerek yok...

Gelelim listenin bana göre son sırasında olan Nadal'a. Linkini attığım sitede Nadal bir hayli geride görünmesine rağmen bence o fark biraz daha az. Çünkü siz ne kadar katılırsınız bilmem ama grand slam şampiyonluğuna 8 puan atfedilirken, YSF'ye 6 puan atfedilmesi bu dengesizliği yaratan önemli unsurlardan biri. Şahsen, hem hiçbir grand slam'in kullanmadığı kortta (kapalı sert) oynanması hem de eleminasyon usülü olmamasıyla tenisin ruhuna aykırı bir statüde olan hem de sezon sonunda oynanması sebebiyle, ben bu turnuvanın değerini açıkçası grand slam'e bu kadar yakın görmüyorum. Puan verecek olsam gözümde değeri 4 olurdu sanırım. O yüzden, Nadal'ın bilhassa Federer'e daha yakın olduğunu düşünüyorum. H2H'te önde olması, 2017 AO finali hariç bütün kritik slam maçlarını kazanmış olması bunlarda bir etken. Olimpiyat madalyası, ki sert kortta kazanıldı, az buz bir başarı değil. Ama bütün bunlardan öte ben Federer'in maalesef bundan sonra ciddi bir başarı sağlamadan 1.5 yıl içinde tenisi bırakacağını düşünüyorum. Öte yanda Nadal'ın 2-3 senesi daha var gibi gözüküyor. 1 slam kazanması halinde Federer'le kafa kafaya bir konuma gelebilir, eğer 22'yi bulabilirse net şekilde Federer'in önüne geçecektir. Tabii bunlar olurken Djokovic'i yakalama şansı yok mu derseniz, Djokovic'in en az 2-3 slam daha kazanacağı, Nadal'dan bile garanti duruyor. O yüzden ben Djokovic'in bu süreçte farkı iyice açıp net şekilde GOAT'lığını zaten ilan edeceğini düşünüyorum.

Bunların hepsinin bir varsayım olduğu gerçeği değişmiyor. Önce Tokyo, sonra da asıl fırtınanın kopacağı New York'u merakla bekliyorum. Yılın en çekişmeli ve en güzel grand slam'i olacaktır Amerika Açık %100 kapasiteyle ve bir sürü contender'ıyla.