2 Temmuz 2011 Cumartesi

Wimbledon 2011: Şampiyon Kivi!

Kvitova'nın şampiyonluğa verdiği en "aşırı" tepki buydu

Tatsız maçtı. Kvitova daha iyi oynayan taraftı ama en iyi oyununu oynamadı, Sharapova da... Sharapova'ydı işte.

Sharapova bir final maçı için fazlasıyla pasif kaldı. Çeşitlendirmeleri, riskli vuruşları yapan taraf Kvitova idi. Maç çok daha çabuk bitebilirdi ama en aptalca hatalar da Kvitova'dan geldi. Sharapova'nın çift hataları da var tabi ama onlar hep varlar zaten.

6-3/5-4'te Kvitova 3 maç puanı yakalayınca Novotna'ya dönüşecek mi diye merak ettim. Ama korktuğumun aksine ace ile bitirdi Kivi. Gayet sade ve sempatik bir şekilde kutladı bu ilk slam şampiyonluğunu. Beklenmedik bir şampiyonluk da değildi bu. Bu galibiyetle İstanbul biletini aldı ve sayesinde destekleyebileceğim bir isim geldi buraya.

Destek demişken hep merak ediyorum bu kızın niye doğru düzgün destekçisi yok diye. Drama queen değil, cadalozun teki de değil... Terbiyeli, sempatik bir kıza benziyor. Tek takipçisi benim galiba, sağlık olsun...

30 Haziran 2011 Perşembe

"Under The Control The Game..."

Q. It’s hurting you?

RAFAEL NADAL: When you sleep the foot you don’t feel nothing.

Q. During the match.

RAFAEL NADAL: I told you. When you sleep the foot before the match, the anesthetic is for five hours, so you don’t feel nothing.

29 Haziran 2011 Çarşamba

Wimbledon 2011: Yarı Finaller

Günün şoku Federer'den geldi. Aslında geçen sene de çeyrek finalde elenmişti ama geçen sene zaten iyi görünmüyordu. Roland Garros'ta göz doldurduktan sonra burada şampiyonluğun büyük adayı olarak göz dolduruyordu bu yıl ama şanssızlığı Tsonga'ya denk gelmek oldu galiba. Tsonga çim sezonunda çok formdaydı zaten ve Wimbledon'da da izleyen herkes etkilendi. Ben prensimle yaptığı maçı üzülmeyeyim diye izlemedim ama Gonzo maçında gerçekten iyi görüntü çizdi. Fazla koşturamayan bir adam olduğundan tarzı çime uygun. Bugün oynanan maçta da kopmaması ona büyük avantaj sağladı ki ilk 5 setlik maçını geçen sene oynayan biri olmasına rağmen 2 set geriden gelme konusunda tecrübesi var. Federer ise daha önce 2-0 önde götürdüğü maçı kaybetmemişti. Her şeyin bir ilki var demek ki ne diyelim. Kısfmet. Bu aradaSimon Reed turnuva öncesinde favorisinin Federer olduğunu söylemişti. Ne büyük süpriz değil mi?

Djokovic ve Nadal ise nispeten rahat geçtiler 3-1'lik skor ile. Djokovic 2. seti kaybedince biraz daha gerilmiştir belki. Nadal ise bir başka güçlü servisçiyle oynadı ve yine aynı skorla kazandı. Bu arada Nadal'ın sakatlığı ayağındaki tendonun şişmesiymiş. Ama yırtık-çatlak-patlak olmadığından ilaçlarla bitirecekmiş. Sonra turnuva bitince dizlerini de tedavi ettirecekmiş. Nadal'ın turnuvada aldığı ilacın etkisi de 5 saatmiş bu arada. Duy bunu Murray. Baktın kısa yoldan bitiremiyorsun, diren 5 saat, maç senin.

Murray dedik o epey kolay kazandı bugün. 3 sette bitirdi maçı. Lopez tabi "Judy bana bakıyor mu? Jamie bana bakıyor mu?" diye tek güzünü sürekli Murray familyasında tutarak maçı kazanamazdı. Şahsen benim maçımı da bana "Deliciano" diyerek hitap eden rakibimin annesi orta yaşlı bir bayan izlese, ben de konsantre olamazdım. Murray de zaten anneye kızmış, paramparça etti Deliciano'yu, bıraktı orta yere.

Kadınlara gelince şöyle özetleyeyim, sarışınlar yarı finale çıktı. Cibulkova-Sharapova maçını daha meşhur sarışın kazanırken, Kvitova, Azarenka, Lisicki diğer turlayanlar oldu. Sharapova-Lisicki maçı zor geçecek ve bence Lisicki kazanacak. Önceki tahminlerimin yarısının tutmadığının ben de farkındayım ama söylemesem olmazdı. Fakat Lisicki veya Sharapova'dan birinin yarı finali göreceğini düşünmekle birlikte ikisinin birden geleceğini düşünmemiştim. Şampiyonun bu yarıdan çıkacağını öngörmüştüm ama şu an ne Sharapova'da ne de Lisicki'de 7. maçı kazanacak güç yokmuş gibi geliyor bana. Diğer tarafta Azarenka-Kvitova var. Ben kimse onu desteklemiyor diye Kvitova'yı destekleyeyim dedim ama bunu açıklar açıklamz kız durduk yere zorlanmaya başladı maçında. Olsun, ben onu hep kazansın diye sevmedim. Ama ben desteklemeye başlar başlamaz kaybetsin diye de sevmedim. Uzun lafın kısası bana şu an Azarenka-Kvitova maçının galibinin şansı %51 imiş gibi geliyor. Ama dediğim gibi sadece hissi bir şey.

27 Haziran 2011 Pazartesi

Wimbledon 2011: Drama İsteyen?

Nadal-Del Potro maçı. Benim açımdan tatsız bir maçtı. Bitirseler sağ salim dedim, keyif falan alamadım.

Drama... Tabi ki bu iki isimden bekleneceği üzere sakatlıklar vardı. İlk sette durum 6-5 idi ve o ana dek Del Potro servisleri ile direniyor, ralli olduğunda insiyatifi Nadal alıyordu. Derken Del Potro servisinde set puanını getiren bir oyun oldu ki orada Nadal güzel de bir puan aldı ama o ne? Vamoslaması gereken adam keder içinde yere çöktü. Sonraki 3 puanı kaybederken amcasına çaktırmadan sol ayağını gösterdi ve bir de sağlık görevlisini çağırdı. 6-6'da görevli geldi ve Del Potro itiraz etti. Şimdi kural der ki sakatlık maçta olduysa sandalye arası beklenmeden sağlık görevlisi gelebilir. Del Potro artık unuttu mu ne yaptıysa söylendi de söylendi. Dedim vefa bir semt adıymış, Rafa sakatken Delpo'ya o kadar moral yüklesin, sen adamın ayağına bakılmasına söylen. "Eden bulur Delpo" dedim, "Sen de aldın bu molalardan zamanında" dedim. Ama beni dinlemedi. Tie-break oyunu saçma sapan kaybettikten sonra raketi kırdı ve Nadal "Bana dalmasa bari" diye tuvalete kaçarken gitti hakemin karşısına söylendi de söylendi. O an çok kızdım, ama artık lanetleyip düşürdüm diye midir nedir affettim sonra. Belki de çocuk oynamaya oynamaya unuttu kuralları.

Lanetleyip düşürmekten bahsediyordum, Del Potro'da 3. sette Nadal vuruşunu karşılayacağım derken bir ikiye ayrıl, bir yere kapaklan sen... Oyun bile bitmeden apar topar içeriye götürüp kalçasına masaj yaptılar. Neyse ki pek etkilenmedi o. Yaa Juan işte, söylendin o kadar sandalye arası değil diye, sen oyun ortasında gittin? Büyük lokma ye (sen yiyebilirsin zaten) büyük söz söyleme.

Tartışmaları bir kenara bırakırsak birinin ayağı, öbürünün düşmesi keyif namına bir şey bırakmadı. Nadal ayağı için çok korkmuş zaten, bakıma alacakmış maç sonrası. Duyabildiklerimiz kemiğe yakın ve alışılmadık bir yerlerde ağrı olduğu. "Ağrıyoooo!" diye ağlıyordu çocuk. Zaten 1. setin sonunda bırakabileceğini de düşünmüş. Ama dayadılar ağrı kesiciyi, üç set daha hafif ağrıyla oynadı.

Maça gelince, ilk set dediğim gibiydi. Nadal rallilerde Del Potro'ya oyun kurma şansı vermedi. Ama ayak olayından sonra aklı kısmen gitti Rafa'nın. Ben bile "Ne var o ayakta acaba?" diye merak ettim, o ne düşündü kim bilir? Nadal'ın vuruşlarının derinliği de azalınca Del Potro daha çok oyuna girdi ve rallilere denge geldi. Ama Nadal yine daha üstündü. Bakıyoruz, winnerlarda durum 61-44 Rafa lehine. Basit hatalarda ise 21-16 ile geride (geride olmak iyi anlamda tabi burada). İzlerken daha fazla hatası varmış gibi geldi ama Wimbledon'da "forced error" kavramının tanımı daha geniş anlaşılan. Nadal daha çok ace attı (şok!) ama Del Potro genelde daha iyi servis attı bence. Ace farkının sebebi Nadal'ın şu veya bu şekilde toplara dokunması, Del Potro'nun ise "Ne koşacağım ona?" tavrında olmasıydı. Bu winner arasındaki farka da neden olmuş olabilir. Del Potro'yu yıkan avantaj tarafına attığı servisler oldu. Dikkat ettim, çift hatalar da hep oradan geldi ki biri sete mal oldu zaten.

Sonuçta Nadal 7-6(6)/3-6/7-6(4)/6-4 ile kazandı. Zaten beklenen skor 3-1'di ama böyle gerilimli olması beklenmiyordu. Şimdi sırada ayak ve kalça bakımları var. Del Potro yine iyi, onun kası sorun çıkartmıştır en fazla da, Nadal'ın ayağında ne var acaba?

Wimbledon 2011: 1. Haftanın Sonu

Gidenler gitti, kalan sağlara bakalım.

Nadal'ın çeyreği zordu zaten, iyice bomba bir çeyreğe dönüştü. Eşleşmeler; Nadal-Del Potro ve Fish-Berdych. Berdych kendisinden beklenmedik bir performansla oynuyor. Haase karşısında zorlanan Fish'i rahat geçebilir. Nadal da Del Potro'yu geçer ancak sinirlerine ve heyecanına hakim olması gerek. Zaten annesi ile babası barıştı diyorlar, pek bir mutlu görünüyor, rahat oluversin bizahmet.

Murray şu ana dek bekleneni veremedi desem abartmış olmam. İlk tur maçının ilk iki setindeki halleri güven vermedi. Bir set de Ljubicic'e kaybetti burada. Kolay rakiplerle oynayan ancak set kaybetmeden ilerleyen Gasquet ile oynayacak. Gasquet zorlar diyorum. Diğer maç süpriz bir isim olan Kubot ile pek de süpriz olmayan bir isim olan Lopez arasında. Lopez dikkate değer işler yapamadığı dönemde seri başı olurken, son aylarda iyi işler yapmasına rağmen burada seri başı değil. Enteresan.

Ferrer'im, kahramanım, yapabileceğinin en iyisini yapıp 4. tura geldi. Tsonga'ya yenilecek prens. Tsonga Gonzalez ile oynadığı 3. tur maçında çok çok iyiymiş. Gonzo'ya da aferin diyorum tekrar. Çeyreğin diğer ismi şampiyonluğun önemli adaylarından Federer. Youzhny ile oynayacak ve set kaybetmez diye tahmin ediyorum.

Son çeyrekte giderek gazı kaçmaya başlayan Djokovic var. Baghdatis maçında ondan görmeye eskiden alışık olduğumuz düşüşleri yaşadı, set verdi, seyirciye kızdı falan. Bir ara Baghdatis bir kaç maç sayısı çevirdiği oyunda servisi kırsa maçı da alır diye düşündüm hatta. Llodra ile oynayacak. Llodra servis-vole insanı ve çimsever. Djokovic oyunu geri çizgide tutarsa zorlanmaz bence. Diğer eşleşme ise Tomic ile Malisse arasında. İkisi de kazanabilir. Tomic hem ayağı hem midesi sorunlu Söderling'i geçerek geldi. Akıl ve mantık Malisse'yi de geçmesi gerektiğini söylüyor ancak Tomic bu. Daha bir kaç ay önceki hallerini biliyoruz. Velhasıl Malisse de çeyreğe çıksa şaşırmam.

Kadınlarda ilk çeyrekte Wozniacki-Cibulkova ve Sharapova-Peng eşleşmeleri var. Peng'de Sharapova'yı eleyecek gücü göremiyorum. Wozniacki de formda gelmiş. Wozniacki-Sharapova eşleşmesi çıkar buradan. Sharapova ev sahibi Robson'u biraz zor yendi ama takılmaz diye tahmin ediyorum.

Diğer çeyrek, Bartoli hariç ağır bir çeyrek olmuş. Bartoli'yi Serena yener, diğer maç Lisicki ile Cetkovska arasında. Aslında Lisicki-Serena eşleşmesi olması lazım ama WTA soyadı Williams olmayan ve slamlere iyi başlayan yıldızları yenen isimsiz kahramanlarla doludur. O nedenle Serena-Cetkovska eşleşmesi de çıkabilir buradan.

Diğer çeyreğe bırakın şampiyonluk şansı, final şansı bile vermediğim isimler doluşmuş. Pazsek-Pervak ve Azarenka-Petrova eşleşmeleri var. Azarenke gelebilir fakat final göremez bence.

Son çeyrekte de finalist adayı olup şampiyonluk için pek şans tanıyamadığım isimler var. Kvitova-Wickmayer ve Venus-Pironkova eşleşmeleri var. Venus Kimiko kabusundan sonra kendini çok iyi toparlamış Martinez-Sanchez karşısında. Pironkova da geçen senenin finalisti Zvonareva'yı lay lay lom bir havada elemiş ama zaten Vera'dan umutlu değildik. Pironkova-Kvitova maçından Kvitova çıkabilir.