Marsel muhtemelen benim bu postu yazmaya harcadigim zamandan daha kisa bir surede Santiago Giraldo'ya elendi. Tamam, abartmis olabilirim. 6-0, 6-3 biten mac yaklasik 1saat surdu. Marsel ikinci sette de 3-0 geriye dusup ust uste 9 oyun kaybettikten sonra oyun 4-2 iken 15-30'u bulduysa da servisi kiramayinca maca donus sansini da yitirdi.
Bu kadar kotu bir sonucu kesinlikle beklemiyordum. Bir sey olmustur diye dusunuyorum, sakatlik falan... Bir sey...Aslinda Istanbul Cup (degil Challenger) yerine Toronto'ya gidip US Open Series ortamina alissa bence daha iyi olurdu. Amerika Acik elemelerinde daha iyi sonuclar alacagini tahmin ediyorum.
14 Ağustos 2010 Cumartesi
Toronto Yari Finalleri
Marsel'in macinin baslamasini bekledigim su dakikalarda Toronto ceyrek finalleri ile ilgili yorumlarimi yazayim dedim.
Once Murray maci oynandi. Macin sonucu cok da supriz degildi. Nalbandian gecen hafta turnuva kazandi ve sakatliktan sonra istikrar gostermeye basladigi su gunlerde Murray'i bu sicaklarda yenecek gucu olmasini beklemek biraz haksizlik olurdu. Ust uste cok mac oynamasinin yaninda bu turnuvaya da David Ferrer gibi bir isimle oynayarak basladi, dusunun. Ki o macta da cok iyi gormedigimi yazmistim.
Ikinci mac Nadal ile Kohlschreiber arasindaydi. Kohlschreiber'in ust uste 4 mac kazanmak gibi bir huyu yoktur zaten ama Nadal maca cok kotu basladi. Soyle soyleyelim, ilk 7 puanin hepsini kaybetti. Nadal mac sonrasi macin basinda kortun gunduz kosullarindaki hizina ve topun yukselisine alismakta biraz da raket tellerinin gerilimini iyi ayaralayamadigindan zorlandigini soylemis. Nadal'in ozellikle backhandinden gormeye hic alisik olmadigimiz hatalar ciktiysa da beklenildigi uzere mac ilerledikce bunlar duzeldi. Ikinci setin basinda Nadal'in maca agirligini koydugu hissedildi. Nadal ilk setin basinda verdigi ust uste 3 servis kirma puanindan ikisini kurtarip birinde servisini kirdirdi. Bir de son sette yanilmiyorsam 6. oyunda tek bir servis kirma puanini cevirdi. Buna karsilik ikinci sette yakaladigi ust uste 3 servis kirma firsatindan ikincisini degerlendirirken, ucuncu sette 5. oyunda 4 servis kirma puanini harcadi. Daha sonra 7. oyunda sifira karsi servis kirdi ve bu da maci kazanmasina yetti. Kohlschreiber ise acikcasi oldukca iyi oynadi. Hep ilk maclarda iyi oynamasina ragmen hic bir turnuva kazanmaya yetecek devamliligi olmadigini soylerdim ama bu macta ust uste 4 mac kazanabilecek birisi goruntusunu verdi. Bir baska turnuvada bir baska rakip ile oynuyor olsa bence simdi finaldeydi.
Federer ile Berdych maci ise beklenmedik bir sekilde son buldu. Berdych gecen hafta bir turnuvada oynadi, teklerde ceyrek finale ciftlerde ise finale kadar gitti ki Wimbledon sonrasi geri donus icin yogun bir tempo. Ustune bir de sakatligi vardi. Federer'de uzun sure sonra geri dondu ama bence bu maci 3 sette, ancak aldigi setleri rahat bir skorla alacakti. Ancak oyle olmamis. Acikcasi Berdych'in maci kazanmaya bir oyun kadar yaklasacagini hic dusunmemistim. Bu oyunda seyirciler biraz gurultu patirti yapmis ve Berdych hakeme itiraz etmis galiba ama mac sonrasinda seyirciden sikayetci olmamis.
Son mac ise en az ilgi cekici mac olan Djokovic Chardy maciydi ve Djokovic yapmasi gerektigi gibi maci kazandi.
Yari finaller Murray-Nadal ve Federer-Djokovic seklinde. Nadal Murray'i ust uste iki kez uzer mi bilemem ama bu mac gunduz oynanacak ve ikisinden daha iyi dayanacak olan taraf bence Nadal olacaktir. Murray'in Avustralya Acik'taki gibi Nadal'i geri cizginin arkalarina itmesi gerekir. Murray'in sanssizligi Nadal'in bu turnuvada da yari finale kadar guclu serviscilerle oynayarak gelmis olmasi, bu nedenle return sorunu yasamayacaktir diye dusunuyorum. Ama Murray'in sansi Nadal'in servislerinin Wimbledon'daki kadar iyi olmamasi. Bu maci kazanacak olani tahmin edemiyorum acikcasi, ancak Murray Wimbledon'a gore kesinlikle daha avantajli bu kez. Federer Djokovic maci da bence 2009 US Open'daki gibi yakin setler seklinde gececektir. Setler yakin gecince Djokovic strese girer diye tahmin ediyorum. Novak'in en buyuk sansi macin gece oynanacak olmasi. Gunduz oynaniyor olsa hic dusunmeden Federer'in rahat kazanacagini soylerdim.
Once Murray maci oynandi. Macin sonucu cok da supriz degildi. Nalbandian gecen hafta turnuva kazandi ve sakatliktan sonra istikrar gostermeye basladigi su gunlerde Murray'i bu sicaklarda yenecek gucu olmasini beklemek biraz haksizlik olurdu. Ust uste cok mac oynamasinin yaninda bu turnuvaya da David Ferrer gibi bir isimle oynayarak basladi, dusunun. Ki o macta da cok iyi gormedigimi yazmistim.
Ikinci mac Nadal ile Kohlschreiber arasindaydi. Kohlschreiber'in ust uste 4 mac kazanmak gibi bir huyu yoktur zaten ama Nadal maca cok kotu basladi. Soyle soyleyelim, ilk 7 puanin hepsini kaybetti. Nadal mac sonrasi macin basinda kortun gunduz kosullarindaki hizina ve topun yukselisine alismakta biraz da raket tellerinin gerilimini iyi ayaralayamadigindan zorlandigini soylemis. Nadal'in ozellikle backhandinden gormeye hic alisik olmadigimiz hatalar ciktiysa da beklenildigi uzere mac ilerledikce bunlar duzeldi. Ikinci setin basinda Nadal'in maca agirligini koydugu hissedildi. Nadal ilk setin basinda verdigi ust uste 3 servis kirma puanindan ikisini kurtarip birinde servisini kirdirdi. Bir de son sette yanilmiyorsam 6. oyunda tek bir servis kirma puanini cevirdi. Buna karsilik ikinci sette yakaladigi ust uste 3 servis kirma firsatindan ikincisini degerlendirirken, ucuncu sette 5. oyunda 4 servis kirma puanini harcadi. Daha sonra 7. oyunda sifira karsi servis kirdi ve bu da maci kazanmasina yetti. Kohlschreiber ise acikcasi oldukca iyi oynadi. Hep ilk maclarda iyi oynamasina ragmen hic bir turnuva kazanmaya yetecek devamliligi olmadigini soylerdim ama bu macta ust uste 4 mac kazanabilecek birisi goruntusunu verdi. Bir baska turnuvada bir baska rakip ile oynuyor olsa bence simdi finaldeydi.
Federer ile Berdych maci ise beklenmedik bir sekilde son buldu. Berdych gecen hafta bir turnuvada oynadi, teklerde ceyrek finale ciftlerde ise finale kadar gitti ki Wimbledon sonrasi geri donus icin yogun bir tempo. Ustune bir de sakatligi vardi. Federer'de uzun sure sonra geri dondu ama bence bu maci 3 sette, ancak aldigi setleri rahat bir skorla alacakti. Ancak oyle olmamis. Acikcasi Berdych'in maci kazanmaya bir oyun kadar yaklasacagini hic dusunmemistim. Bu oyunda seyirciler biraz gurultu patirti yapmis ve Berdych hakeme itiraz etmis galiba ama mac sonrasinda seyirciden sikayetci olmamis.
Son mac ise en az ilgi cekici mac olan Djokovic Chardy maciydi ve Djokovic yapmasi gerektigi gibi maci kazandi.
Yari finaller Murray-Nadal ve Federer-Djokovic seklinde. Nadal Murray'i ust uste iki kez uzer mi bilemem ama bu mac gunduz oynanacak ve ikisinden daha iyi dayanacak olan taraf bence Nadal olacaktir. Murray'in Avustralya Acik'taki gibi Nadal'i geri cizginin arkalarina itmesi gerekir. Murray'in sanssizligi Nadal'in bu turnuvada da yari finale kadar guclu serviscilerle oynayarak gelmis olmasi, bu nedenle return sorunu yasamayacaktir diye dusunuyorum. Ama Murray'in sansi Nadal'in servislerinin Wimbledon'daki kadar iyi olmamasi. Bu maci kazanacak olani tahmin edemiyorum acikcasi, ancak Murray Wimbledon'a gore kesinlikle daha avantajli bu kez. Federer Djokovic maci da bence 2009 US Open'daki gibi yakin setler seklinde gececektir. Setler yakin gecince Djokovic strese girer diye tahmin ediyorum. Novak'in en buyuk sansi macin gece oynanacak olmasi. Gunduz oynaniyor olsa hic dusunmeden Federer'in rahat kazanacagini soylerdim.
Marsel'in Kurasi
Marsel bu hafta Cincinnati'de. Kurasi burada.
Marsel once seri basi olan Santiago Giraldo ile oynayacak. Daha sonra ise muhtemelen bir diger seribasi isim olan Fiorent Serra ile. Olmayacak is degil, bence kurada iyi bir yere konuslanmis.
Elemelerden gelen bir isim olarak da ana tabloda ilk turda Melzer, Chardy, Ginepri, Monfils, Blake, Belucci veya Lopez ile eslesebilir. Lopez'i yenebilirse Nadal ile oynar, sani yurur. Onun disinda tercih siralamam Ginepri, Blake, Belucci, Melzer, Chardy, Monfils seklinde olur.
Once bir elemeleri gecsin de. Bugun 6. kortta son sirada ancak gunduz saatinde oynayacak. Basarilar Marsel.
Marsel once seri basi olan Santiago Giraldo ile oynayacak. Daha sonra ise muhtemelen bir diger seribasi isim olan Fiorent Serra ile. Olmayacak is degil, bence kurada iyi bir yere konuslanmis.
Elemelerden gelen bir isim olarak da ana tabloda ilk turda Melzer, Chardy, Ginepri, Monfils, Blake, Belucci veya Lopez ile eslesebilir. Lopez'i yenebilirse Nadal ile oynar, sani yurur. Onun disinda tercih siralamam Ginepri, Blake, Belucci, Melzer, Chardy, Monfils seklinde olur.
Once bir elemeleri gecsin de. Bugun 6. kortta son sirada ancak gunduz saatinde oynayacak. Basarilar Marsel.
13 Ağustos 2010 Cuma
Toronto: Çeyrek Finaller Başlıyor
Toronto'da biraz önce tamamlanan Nadal-Anderson maçı ile birlikte 3. tur mücadeleleri sona erdi ve çeyrek final eşleşmeleri belli oldu:
Nadal-Kohlschreiber
Nalbandian-Murray
Berdych-Federer
Chardy-Djokovic
Uzun bir aradan sonra ilk kez bir büyük turnuvada ilk 4 seribaşı çeyrek finale kadar elemeden rahat durabildi. Aslında ilk 4'ten hiçbiri oynadıkları maçlarda çok iyi bir görüntü vermedi ama Wimbledon sonrası paslı halleri nispeten zayıf rakiplerini geçmelerini engelleyemedi.
Nadal ile başlayalım. İlk tur maçında Wawrinka ile ilk sette 14-12'lik bir tiebreak oynamıştı, o tiebreak'i kazandıktan sonra maçı ikinci sette daha rahat koparmıştı. Pek de hazır bir görüntü vermemişti normal olarak. Bugün özellikle ilk sette çok daha iyiydi. Çok az basit hata yaptı, birkaç iyi passing shot ve klas lob'lar attı önemli anlarda ve ilk servisi gayet etkili olan rakibi karşısında ilk seti 2 kez servis kırarak 6-2 kazandı. İkinci sette de servis kırarak öne geçti. O sırada sahura gittim geldim ve tiebreak'in başladığını gördüm. Bilmiyorum o andan sonra ne oldu ama benim izlediğim kadarıyla Wawrinka maçından çok daha iyiydi. Bir düşüş yaşamış olmalı. Tiebreak'te 5-4 öndeyken çift hata yapsa da, 6-6'da Anderson servisinde iyi bir puan oynayarak maçı kapatmayı başardı.
Maç eksikliği çok net belli oluyor. Servisler çim kort sezonundan biraz daha etkisiz, basit hatalar oyunun belli kesimlerinde çok fazla oluyor ama bunların maç pratiğiyle düzeleceğini düşünüyorum. Ayrıca oynadığı oyuncular da önemli tabii. Bugün Anderson'a karşı en iyisini oynamasına gerek yoktu. Kendisinin turnuva ilerledikçe oyununu yukarı çeken bir oyuncu olduğunu da 5232. kez söylemeye gerek yok.
Federer'in ilk maçına çok az bakabildim, Llodra maçını tam seyrettim. Ve söyleyebilirim ki, sakatlık problemlerinden tamamen arınmış bir görüntü verdi ve hareketlilik konusunda çok daha rahat Roland Garros ve Wimbledon'a göre. Gerekli tedaviler yapılmış gibi. Oyun planı olarak son zamanlarda olduğundan çok daha agresif ve oyun içinde çok daha istekli görünüyor. İsviçreli de Nadal gibi paslı görünüyor, fazla basit hata yapıyor ama ısındıkça çok daha iyi olacağının mesajını verdi şu maçlarda. 3. turda oynayacağı Tomas Berdych bugün çok ama çok zorlandı genç Ukraynalı Dolgopolov karşısında. Son sette uçurumun kenarından döndü bazı servis oyunlarında. Ayrıca 2. setin sonunda bir de sağlık molası kullandı. Sol ayağında ciddi bir sıkıntı var gibi. Zaten Washington'dan bu yana pek iyi gözükmüyor. Roland Garros ve Wimbledon onu çok yıpratmış belli ki. Bu sene Federer'i 2 kere yendi ama hem kendisi Federer'i yendiği zamandan daha kötü, hem de Federer kendisine yenildiği zamandan daha iyi. Bu kez Federer'in kazanacağını, üstelik çok zorlanmayacağını düşünüyorum.
Murray, aynı tas aynı hamam. Monfils'ten bagel yedi. Tatsız, tuzsuz. Yazacak pek bir şey yok hakkında... Ama çeyrek finalde rakibi Nalbandian olunca işler farklı. Şüphesiz çeyrek finallerin en dikkat çeken eşleşmesi. Nalbandian ile Murray daha önce 2 kez karşılaştılar ve 2'sini de Nalbandian kazandı bu maçların. Nalbandian, Davis Kupası'nı da sayarsak 11 maçlık kazanma serisinde, ki en son olarak dün Soderling'i geçti 1 set geriden gelerek. Özellikle son maçlarında servis oyunlarında çok zorlanıyor Nalbandian ve bol bol servis kırıp, servis kırdırtıyor. Yarın da benzeri olabilir. Murray'nin özellikle zayıf ikinci servislerini iyi işleyecektir Arjantinli. Ama diğer yanda Murray de çok iyi bir returner olarak Nalbandian'ın zayıf servis performansı karşısında şanslar yakalayacaktır servis kırmak için. Nalbandian çok fazla maç oynadı ve gerçekten yorgunluğu artık belli oluyor. Dün Soderling'e yaptığı gibi Murray'i basit hataya zorlamak yetmeyecek. Kendi şutlarına gitmesi gerekiyor mutlaka ve bu kadar yorgun bir Nalbandian'ın bunu yaparken çok fazla basit hatayla maçı kaybetmesi de akla yatkın bir ihtimal. Ama Murray'nin yüksek ve güç eksikliği bariz olan toplarına yorgun bir Nalbandian bile iyi winner'lar vurabilir. Bu maçın merkez kortta oynanacak ilk çiftler maçının hemen ardından oynanacak olması da Murray için bir avantaj. Gerçekten ortada bir maç ve tahmin yapmak çok zor. Nalbandian'ın basit hata sayısı belirleyici unsur olacaktır diye son cümlemizi söyleyelim bu heyecan verici eşleşme hakkında.
En sona Djokovic kaldı. İlk maçında Benneteau'ya karşı o da pek iyi oynamadı, her iki sette de geriden geldi ve bir şekilde kazanmayı başardı. Bugün Hanescu karşısında daha iyiydi, ama maçın sonlarına doğru sol kolunda bir sıkıntı var gibiydi. Sürekli sallayıp durdu o kolu. Zaten alerjiler kendisini hiç yalnız bırakmıyor, bir de sakatlık tamamen felaket olur Djoker için. Yine de çok ciddi bir şey olduğunu sanmıyorum ben. Çeyrek finalde Chardy karşısında zorlanmayacaktır. Fransız, Davydenko'yu çok rahat geçti ama sürpriz diyemiyorum. Son zamanlarda gelen geçen vuruyor tekmeyi Davydenko'ya. En son Chela'dan 3 oyun alabilmişti... Bu Amerika sert kort sezonu da onun kendini toparlamasına yetmeyecek gibi. Shanghai'deki 1000 puanını da kaybettikten sonra, sezon sonu turnuvasını da giremeyeceğini ve sezon sonunda sıralamada büyük düşüş yaşayacağını düşünüyorum...
Nadal-Kohlschreiber
Nalbandian-Murray
Berdych-Federer
Chardy-Djokovic
Uzun bir aradan sonra ilk kez bir büyük turnuvada ilk 4 seribaşı çeyrek finale kadar elemeden rahat durabildi. Aslında ilk 4'ten hiçbiri oynadıkları maçlarda çok iyi bir görüntü vermedi ama Wimbledon sonrası paslı halleri nispeten zayıf rakiplerini geçmelerini engelleyemedi.
Nadal ile başlayalım. İlk tur maçında Wawrinka ile ilk sette 14-12'lik bir tiebreak oynamıştı, o tiebreak'i kazandıktan sonra maçı ikinci sette daha rahat koparmıştı. Pek de hazır bir görüntü vermemişti normal olarak. Bugün özellikle ilk sette çok daha iyiydi. Çok az basit hata yaptı, birkaç iyi passing shot ve klas lob'lar attı önemli anlarda ve ilk servisi gayet etkili olan rakibi karşısında ilk seti 2 kez servis kırarak 6-2 kazandı. İkinci sette de servis kırarak öne geçti. O sırada sahura gittim geldim ve tiebreak'in başladığını gördüm. Bilmiyorum o andan sonra ne oldu ama benim izlediğim kadarıyla Wawrinka maçından çok daha iyiydi. Bir düşüş yaşamış olmalı. Tiebreak'te 5-4 öndeyken çift hata yapsa da, 6-6'da Anderson servisinde iyi bir puan oynayarak maçı kapatmayı başardı.
Maç eksikliği çok net belli oluyor. Servisler çim kort sezonundan biraz daha etkisiz, basit hatalar oyunun belli kesimlerinde çok fazla oluyor ama bunların maç pratiğiyle düzeleceğini düşünüyorum. Ayrıca oynadığı oyuncular da önemli tabii. Bugün Anderson'a karşı en iyisini oynamasına gerek yoktu. Kendisinin turnuva ilerledikçe oyununu yukarı çeken bir oyuncu olduğunu da 5232. kez söylemeye gerek yok.
Federer'in ilk maçına çok az bakabildim, Llodra maçını tam seyrettim. Ve söyleyebilirim ki, sakatlık problemlerinden tamamen arınmış bir görüntü verdi ve hareketlilik konusunda çok daha rahat Roland Garros ve Wimbledon'a göre. Gerekli tedaviler yapılmış gibi. Oyun planı olarak son zamanlarda olduğundan çok daha agresif ve oyun içinde çok daha istekli görünüyor. İsviçreli de Nadal gibi paslı görünüyor, fazla basit hata yapıyor ama ısındıkça çok daha iyi olacağının mesajını verdi şu maçlarda. 3. turda oynayacağı Tomas Berdych bugün çok ama çok zorlandı genç Ukraynalı Dolgopolov karşısında. Son sette uçurumun kenarından döndü bazı servis oyunlarında. Ayrıca 2. setin sonunda bir de sağlık molası kullandı. Sol ayağında ciddi bir sıkıntı var gibi. Zaten Washington'dan bu yana pek iyi gözükmüyor. Roland Garros ve Wimbledon onu çok yıpratmış belli ki. Bu sene Federer'i 2 kere yendi ama hem kendisi Federer'i yendiği zamandan daha kötü, hem de Federer kendisine yenildiği zamandan daha iyi. Bu kez Federer'in kazanacağını, üstelik çok zorlanmayacağını düşünüyorum.
Murray, aynı tas aynı hamam. Monfils'ten bagel yedi. Tatsız, tuzsuz. Yazacak pek bir şey yok hakkında... Ama çeyrek finalde rakibi Nalbandian olunca işler farklı. Şüphesiz çeyrek finallerin en dikkat çeken eşleşmesi. Nalbandian ile Murray daha önce 2 kez karşılaştılar ve 2'sini de Nalbandian kazandı bu maçların. Nalbandian, Davis Kupası'nı da sayarsak 11 maçlık kazanma serisinde, ki en son olarak dün Soderling'i geçti 1 set geriden gelerek. Özellikle son maçlarında servis oyunlarında çok zorlanıyor Nalbandian ve bol bol servis kırıp, servis kırdırtıyor. Yarın da benzeri olabilir. Murray'nin özellikle zayıf ikinci servislerini iyi işleyecektir Arjantinli. Ama diğer yanda Murray de çok iyi bir returner olarak Nalbandian'ın zayıf servis performansı karşısında şanslar yakalayacaktır servis kırmak için. Nalbandian çok fazla maç oynadı ve gerçekten yorgunluğu artık belli oluyor. Dün Soderling'e yaptığı gibi Murray'i basit hataya zorlamak yetmeyecek. Kendi şutlarına gitmesi gerekiyor mutlaka ve bu kadar yorgun bir Nalbandian'ın bunu yaparken çok fazla basit hatayla maçı kaybetmesi de akla yatkın bir ihtimal. Ama Murray'nin yüksek ve güç eksikliği bariz olan toplarına yorgun bir Nalbandian bile iyi winner'lar vurabilir. Bu maçın merkez kortta oynanacak ilk çiftler maçının hemen ardından oynanacak olması da Murray için bir avantaj. Gerçekten ortada bir maç ve tahmin yapmak çok zor. Nalbandian'ın basit hata sayısı belirleyici unsur olacaktır diye son cümlemizi söyleyelim bu heyecan verici eşleşme hakkında.
En sona Djokovic kaldı. İlk maçında Benneteau'ya karşı o da pek iyi oynamadı, her iki sette de geriden geldi ve bir şekilde kazanmayı başardı. Bugün Hanescu karşısında daha iyiydi, ama maçın sonlarına doğru sol kolunda bir sıkıntı var gibiydi. Sürekli sallayıp durdu o kolu. Zaten alerjiler kendisini hiç yalnız bırakmıyor, bir de sakatlık tamamen felaket olur Djoker için. Yine de çok ciddi bir şey olduğunu sanmıyorum ben. Çeyrek finalde Chardy karşısında zorlanmayacaktır. Fransız, Davydenko'yu çok rahat geçti ama sürpriz diyemiyorum. Son zamanlarda gelen geçen vuruyor tekmeyi Davydenko'ya. En son Chela'dan 3 oyun alabilmişti... Bu Amerika sert kort sezonu da onun kendini toparlamasına yetmeyecek gibi. Shanghai'deki 1000 puanını da kaybettikten sonra, sezon sonu turnuvasını da giremeyeceğini ve sezon sonunda sıralamada büyük düşüş yaşayacağını düşünüyorum...
11 Ağustos 2010 Çarşamba
Istanbul Cup - Carsamba
Marsel ikinci seti tie-break ile aldigi macta Kravchuk'a diger setleri 6-3 ve 6-0 ile verdiginden turnuvanin dogasi geregi elenmis oldu. Boylece gecen sene ceyrek finalde elendigi bu turnuvadan bu yilki farkli puan uygulamasi nedeni ile 4 puan kaybetmis oldu.
Sac da bugun elenen isimlerdendi. Ama onun kaybi daha buyuk. Semerkand sampiyonlugundan aldigi puanlar silineceginden 55 puan kayba ugrayacak ve Marsel'in gerisine dusecek. Bugun oynayan diger seri basi isimler Kukushkin ve Kunitsyn ise yollarina devam ettiler.
Bugun guncellenen ciftler tablosunda ise Kukushkin ve Ungur'dan olusan ikilinin Barkin ve Sakal'dan olusan ikiliyi "bir galeta bir simit" (iyi tercume edemedim, evet) formulu ile eledigini gordum. Sac'in bugun programda gorunen macindan ise hala haber yok. Yakin zamanda guncellenecek olursa buraya edit ile yazarim artik.
Sac da bugun elenen isimlerdendi. Ama onun kaybi daha buyuk. Semerkand sampiyonlugundan aldigi puanlar silineceginden 55 puan kayba ugrayacak ve Marsel'in gerisine dusecek. Bugun oynayan diger seri basi isimler Kukushkin ve Kunitsyn ise yollarina devam ettiler.
Bugun guncellenen ciftler tablosunda ise Kukushkin ve Ungur'dan olusan ikilinin Barkin ve Sakal'dan olusan ikiliyi "bir galeta bir simit" (iyi tercume edemedim, evet) formulu ile eledigini gordum. Sac'in bugun programda gorunen macindan ise hala haber yok. Yakin zamanda guncellenecek olursa buraya edit ile yazarim artik.
Genc Yetenekler
Russell'in surekli "yaz kernara, yaz kenara" dedigi bazi isimler var. Yaza yaza yazacak kenar kalmadi ama iki isim aklimda kalmis. Once daha az umitli oldugum tenisciyi yazayim; Benoit Paire. Fransiz oyuncu 89 dogumlu, 21 yasinda ve son donemlerde tenis icin kemale ermis sayilabilecek bir yasta 188 numarada bulunuyor. Ama gec acilabilecegini ve bu senenin basindan bu yana yaklasik 160 basamak zipladigini goz onune alirsak seneye ilk 50'de gorursek sasirmayiz sanirim. Paire gecen sene 290 basamak yukselmis.
Daha umit vadeden gencimiz ise 90 dogumlu Arjantinli Federico Del Bonis. Del Bonis bu yil 70 basamak yukselerek 125 numaraya gelmis ancak kensinin 117'yi gormuslugu de var. Kisa zamanda ilk 100'de goruruz diye tahmin ediyorum. Del Bonis gecen sene 630 basamak yukselmis.
Yazdik mi bir kenara? Yazdik...
Daha umit vadeden gencimiz ise 90 dogumlu Arjantinli Federico Del Bonis. Del Bonis bu yil 70 basamak yukselerek 125 numaraya gelmis ancak kensinin 117'yi gormuslugu de var. Kisa zamanda ilk 100'de goruruz diye tahmin ediyorum. Del Bonis gecen sene 630 basamak yukselmis.
Yazdik mi bir kenara? Yazdik...
Toronto ve Istanbul Raporu
Oncelikle Istanbul Cup ile ilgili bir iki serzeniste bulunacagim. Turnuvada olan biten ile ilgili gun icinde haber almayi gectim gun sonunda bile haber alamiyorum. Resmi site felaket durumda, zaten Pazartesi gunu bir ara alakasiz bir siteye yonlendiriliyordu. Canli skor yok, biten maclarin sonuclari yok. Canli skoru bahis sitelerinden alabiliyorsunuz sadece. Dun Russell bu kanallardan takip edebildiginden Marsel'in macinin nasil gectigi ile ilgili biraz fikrim var. Marsel ilk sette 5-1 one firladiktan sonra ne yapip ne edip durumu 5-4'e getirmeyi ve bizi cildirtmayi basardi. Sonra kendi servisinde durum 30-0'dan 30-30'a geldi ve biz iyice cildirdik, zira Marsel'in 30-0'dan servis kirdirdigina sahit olmustuk. Neyseki Marsel bui sefer daha iyi konsantre oldu ve kazasiz bir sekilde seti tamamladi. 2. setin tie-break'inde ise fazla heyecan yasamadik, Marsel erken mini-breakler buldu ve 7-4 ile tie-break'i aldi. Bu turnuvada bana ayrica sempatik gelen ve kendimce Sac ve Sakal olarak adlandirdigim Brown ve Bastl ikilisi bu sefer ciftlerde beraber oynamadilar ama ikinci turda karsilastilar. Maci Sac kazandi ama oldukca yakin gecen bir mac olmus. Rochus ise ilk turda elendi, Mahut zaten sakatligi nedeni ile cekilmisti. Sakal teklerde elense de ciftlerde Barkin Yalcinkale ile yoluna devam ediyordu son gordugumde. Sac ise ciftlerde Wassen ile ikinci tur macini bugun oynadiysa da az once bahsettigim sebeplerden sonucu yazamiyorum. Sonuclari elde edebilecegim bir yer bilen varsa (bahis siteleri haric) lutfen yazsin. Sac'i da Sakal'i da seviyorum.
Toronto'da ise gunun kagit uzerinde en guzel duran maci David derbisiydi. Kagit uzerinde diyorum cunku Davidlerin biri gecen haftadan yorgun, digeri ise sakatliktan yeni donmustu ve Avustralya Acik'tan sonra (Duzeltme: Dogrusu Miami olacak. Nedense o turnuvalarda sakatmis gibi kalmis aklimda) Davis Cup'i saymazsak ilk kez sert zeminde oynuyordu. Haliyle ikisi de iyi oynayamadilar ama mac beklendigi gibi cekismeli gecti. Macta bol bol firsat harcayan David ise Ferrer olandi. Haliyle maci da kaybetti.
Federer'in Turkiye saati ile sabahin korunde oynadigi mac ise tipik bir geri donus maciydi. Ilk sette hafif bocalayan Federer ikinci seti daha rahat kazandi. Gunun hot shot vakasi bu mactan cikmis ATP'ye gore ama Davidlerin macinda daha iyi passing shot'lar gormustum ben (Chela ustune alinmasin ama).
Bilindigi uzere Djokovic ve Nadal ciftlerde genc Kanadali ikiliye elendi. Seyirci genclerin yanindaymis. Kanadalilar mac esnasinda zaman zaman uzerine oynadiklari oyuncuyu degistirmisler ve bu taktik oldukca etkili olmus. Bir de ozellikle Djokovic'in uzerine iyi nisan almislar ve bu toplar donmemis. Bunlar tabi Kanadali tenisseverler vasitasi ile edinebildigimiz bilgiler. Zira tum ciftler maclarindaki gibi yayin sorunu olmus ve mac sadece Kanada'da gosterilmis. Video paylasim sitelerinde set ozetleri ve super tie break bulunuyor. Fazla yer kaplamasin diye sadece birinci set goruntulerini ekliyorum. Macta dikkatimi ceken Nadal'in stop voleleri oldu. Son zamanlarda Nadal'in file onundeki vole denemelerindeki klasiklesen "epik" basarisizliklari (fileye guzel ayak hareketleri ile yaklasir, mukemmel poziyon alir ve bombos pozisyonda topu fileye takip bir de arkasindan bos bos bakar) cok dikkatimi cektiginden ozellikle cok hizli bir sekilde uzerine gelen toplari iyi durdurabilmesi dikkatimi cekti.
Laf lafi aciyor; Nadal demisken ayrintili bilgi vermeye calistigimiz diz sakatligi ile ilgili gelen yeni bilgilere kisaca deginelim. Nadal'i tedavi eden son doktor tendinitinin kronik olmadigini soylemis. Insanin aklina kronik olmayan rahatsizligin nasil olup da surekli tekrarladigi sorusu geliyor. Daha once Nadal'in durumu hakkinda konusan ATP doktoru Novotny Nadal'in vucut yapisinin (vucuduna gore ince baldirlarinin olmasi) dizlerindeki baskiyi artirarak tendinite sebep oldugunu soylemisti (benzer bir durumun Serena Williams'ta da oldugunu dusunuyorum). Hal boyleyken tendonun kendisi tekrar tekrar enflamasyon uretmese bile bilinen sebeplerden sakatlik akut olarak da olsa tekrar olusabiliyor sanirim. Yani sebep farkli ama sonuc ayni galiba. Doktorun akut tendinit teshisi dogruysa tabi.
Diger maclarda ise Cilic supriz olmayan bir bicimde elenirken, Gonzalez baldirindaki sakatlik nedeni ile macindan cekilince Somdev Devvarman soyle bir ana tabloda gorunup kayboldu. Al birini vur otekine durumda olan iki oyuncudan Soderling Gulbis'i 3 yakin gecen set sonunda eledi. Pazartesi aksami yapilan chat seansinda birisi israrla baldir sakatligi soylentilerinin dogru olup olmadigini sordu. Nerden duyduysa bu kisi, saglam bir kaynaktan duymus. Dun ise chat masasina Davydenko konuk oldu. Aklimiza soracak soru gelmeyince sessiz kalma hakkimizi kullandik. Pek akilda kalacak bir sey sorulmadi, veya ben su an bir sey hatirlamiyorum. Kolya Ipad kullaniyormus, navigasyon ozelligini seviyormus.
Bugun ise dune oranla daha sonuk gorunuyor. Yakin gecebilecek gibi olan maclar Monfils-De Bakker, Murray-Malisse ve Nadal-Wawrinka eslesmeleri. Wawrinka erken turlarda iyi oynuyor ve toprakta Nadal'i terletmeyi basarmisti bu yil. Ben bunlari yazarken Bennetteau Djokovic'in servisini kirdi, hadi bakalim. Yazi yayina hazirlanirken biten maclarda ise Davydenko ve Hanescu tur atladi.
Amerika turnuvalari ile ilgili postlar boluk porcuk oluyor boyle. Ama anlayis gosternemizi rica ediyoruz, cunku malum, is var. Gunduz is yerinden yazmak mumkun degil, gece oynanan maclari ise dunya yikilsa seyredemem ben, seyretsem sabah uyanamam. Kendimi hic iyi hissetmiyorum bu konuda ama daha iyi biz cozum bulana kadar elimizden gelen bu.
Toronto'da ise gunun kagit uzerinde en guzel duran maci David derbisiydi. Kagit uzerinde diyorum cunku Davidlerin biri gecen haftadan yorgun, digeri ise sakatliktan yeni donmustu ve Avustralya Acik'tan sonra (Duzeltme: Dogrusu Miami olacak. Nedense o turnuvalarda sakatmis gibi kalmis aklimda) Davis Cup'i saymazsak ilk kez sert zeminde oynuyordu. Haliyle ikisi de iyi oynayamadilar ama mac beklendigi gibi cekismeli gecti. Macta bol bol firsat harcayan David ise Ferrer olandi. Haliyle maci da kaybetti.
Federer'in Turkiye saati ile sabahin korunde oynadigi mac ise tipik bir geri donus maciydi. Ilk sette hafif bocalayan Federer ikinci seti daha rahat kazandi. Gunun hot shot vakasi bu mactan cikmis ATP'ye gore ama Davidlerin macinda daha iyi passing shot'lar gormustum ben (Chela ustune alinmasin ama).
Bilindigi uzere Djokovic ve Nadal ciftlerde genc Kanadali ikiliye elendi. Seyirci genclerin yanindaymis. Kanadalilar mac esnasinda zaman zaman uzerine oynadiklari oyuncuyu degistirmisler ve bu taktik oldukca etkili olmus. Bir de ozellikle Djokovic'in uzerine iyi nisan almislar ve bu toplar donmemis. Bunlar tabi Kanadali tenisseverler vasitasi ile edinebildigimiz bilgiler. Zira tum ciftler maclarindaki gibi yayin sorunu olmus ve mac sadece Kanada'da gosterilmis. Video paylasim sitelerinde set ozetleri ve super tie break bulunuyor. Fazla yer kaplamasin diye sadece birinci set goruntulerini ekliyorum. Macta dikkatimi ceken Nadal'in stop voleleri oldu. Son zamanlarda Nadal'in file onundeki vole denemelerindeki klasiklesen "epik" basarisizliklari (fileye guzel ayak hareketleri ile yaklasir, mukemmel poziyon alir ve bombos pozisyonda topu fileye takip bir de arkasindan bos bos bakar) cok dikkatimi cektiginden ozellikle cok hizli bir sekilde uzerine gelen toplari iyi durdurabilmesi dikkatimi cekti.
Laf lafi aciyor; Nadal demisken ayrintili bilgi vermeye calistigimiz diz sakatligi ile ilgili gelen yeni bilgilere kisaca deginelim. Nadal'i tedavi eden son doktor tendinitinin kronik olmadigini soylemis. Insanin aklina kronik olmayan rahatsizligin nasil olup da surekli tekrarladigi sorusu geliyor. Daha once Nadal'in durumu hakkinda konusan ATP doktoru Novotny Nadal'in vucut yapisinin (vucuduna gore ince baldirlarinin olmasi) dizlerindeki baskiyi artirarak tendinite sebep oldugunu soylemisti (benzer bir durumun Serena Williams'ta da oldugunu dusunuyorum). Hal boyleyken tendonun kendisi tekrar tekrar enflamasyon uretmese bile bilinen sebeplerden sakatlik akut olarak da olsa tekrar olusabiliyor sanirim. Yani sebep farkli ama sonuc ayni galiba. Doktorun akut tendinit teshisi dogruysa tabi.
Diger maclarda ise Cilic supriz olmayan bir bicimde elenirken, Gonzalez baldirindaki sakatlik nedeni ile macindan cekilince Somdev Devvarman soyle bir ana tabloda gorunup kayboldu. Al birini vur otekine durumda olan iki oyuncudan Soderling Gulbis'i 3 yakin gecen set sonunda eledi. Pazartesi aksami yapilan chat seansinda birisi israrla baldir sakatligi soylentilerinin dogru olup olmadigini sordu. Nerden duyduysa bu kisi, saglam bir kaynaktan duymus. Dun ise chat masasina Davydenko konuk oldu. Aklimiza soracak soru gelmeyince sessiz kalma hakkimizi kullandik. Pek akilda kalacak bir sey sorulmadi, veya ben su an bir sey hatirlamiyorum. Kolya Ipad kullaniyormus, navigasyon ozelligini seviyormus.
Bugun ise dune oranla daha sonuk gorunuyor. Yakin gecebilecek gibi olan maclar Monfils-De Bakker, Murray-Malisse ve Nadal-Wawrinka eslesmeleri. Wawrinka erken turlarda iyi oynuyor ve toprakta Nadal'i terletmeyi basarmisti bu yil. Ben bunlari yazarken Bennetteau Djokovic'in servisini kirdi, hadi bakalim. Yazi yayina hazirlanirken biten maclarda ise Davydenko ve Hanescu tur atladi.
Amerika turnuvalari ile ilgili postlar boluk porcuk oluyor boyle. Ama anlayis gosternemizi rica ediyoruz, cunku malum, is var. Gunduz is yerinden yazmak mumkun degil, gece oynanan maclari ise dunya yikilsa seyredemem ben, seyretsem sabah uyanamam. Kendimi hic iyi hissetmiyorum bu konuda ama daha iyi biz cozum bulana kadar elimizden gelen bu.
10 Ağustos 2010 Salı
9 Ağustos 2010 Pazartesi
Fernando Gonzalez ile Chat
Fernando Gonzalez bu aksam turnuva sitesindeki chat bolumune gelip yarim saat kadar sohbet etti insanlarla. Yagmur arasinda beklemekten sikilanlar icin iyi bir eglencelikti. Sohbet insanlarin chat ekranina yazilarini yazmasi ve gorevlinin bilgisayar ekranindan sorulari iclerinden rastgele bazilarini secerek oyuncuya okumasi ve oyuncunun sozlu olarak yanitlamasi seklinde geciyor. Yani chat ekranina soru yazip, web cam ekranindan cevabini aliyorsunuz. Aslinda yazili cevap alinsa daha samimi olur gibi geldi bana.
Tipik sorular vardi yine. Ben depremle ilgili bir soru soracaktim ama baskasi sorunca sadece dinlemeyi tercih ettim. Depremle ilgili olarak olayin zamanla dunya basininda onemini kaybettigini ve insanlarin da bu nedenle haber alamadiklarini soyledikten sonra Sili'nin bugunku durumundan bahsetti biraz. Ulke epeyce toparlanmis, panik havasi bitmis ve agirlikli olarak yapi isleri kalmis geriye. Sorulan sorulardan biri tabi ki sakatligi ile ilgiliydi. Beklendigi uzere dizindeki sakatliginin ara ara geri geldigini ama bunun normal oldugunu ve elinden geldigince iyi durumda olmaya calistigini soyledi. ATP'de yukselmeye calisan genc teniscilere tavsiyesi de ilgincti; "cok calisin, az dusunun" :). Az dusununden kastettigi yenilgilere fazla takilmayin. Yani diyor ki "ayagini sicak tut basini serin, kendine bir is bul dusunme derin".
Anket tipi sorulara verilen cevaplar ise;
En sevdigi ATP oyunculari; Acassuso, Arjantinli ve Ispanyol oyuncular
En sevdigi muzik tarzi; 80'ler
Karisik ciftler oynamak isteyecegi isimler; Serena, Venus, Safina, Wozniacki ("bunlarin hepsi guclu kuvvetli" diye de ekledi :))
Adaya alinacak 3 sey; "bir baskasi", kopegi, cep telefonu (baz istasyonu da alsaydi)
Her soruyu aklimda tutamadim tabi. Mesela birisi "Maclarda mental gucunu ve konsantrasyonunu korumak icin ne yapiyorsun?" diye sordugunda gulmekten cevabi duyamadim. Adam kibarligindan sakin sakin yanitladi ama mental guc ne arar Gonzo'da? Konsantrasyon ne arar?
Sempatik bir chat organizasyonuydu, Gonzo'da gayet kibar bir bicimde yanitladi sorulari. Gazeteci degil soru soranlar tabi o nedenle US Open 2009'da yaptigi gibi "Ilk basin toplantimi izlemedin mi?" diye azarlamadi kimseyi.:)
Dun Gasquet varmis, onu kacirdik. Yarin birisi olacak mi belli degil. Aslinda chat basin toplantilari gibi geciyor ama biraz daha samimi oldugunu soyleyebilirim.
Tipik sorular vardi yine. Ben depremle ilgili bir soru soracaktim ama baskasi sorunca sadece dinlemeyi tercih ettim. Depremle ilgili olarak olayin zamanla dunya basininda onemini kaybettigini ve insanlarin da bu nedenle haber alamadiklarini soyledikten sonra Sili'nin bugunku durumundan bahsetti biraz. Ulke epeyce toparlanmis, panik havasi bitmis ve agirlikli olarak yapi isleri kalmis geriye. Sorulan sorulardan biri tabi ki sakatligi ile ilgiliydi. Beklendigi uzere dizindeki sakatliginin ara ara geri geldigini ama bunun normal oldugunu ve elinden geldigince iyi durumda olmaya calistigini soyledi. ATP'de yukselmeye calisan genc teniscilere tavsiyesi de ilgincti; "cok calisin, az dusunun" :). Az dusununden kastettigi yenilgilere fazla takilmayin. Yani diyor ki "ayagini sicak tut basini serin, kendine bir is bul dusunme derin".
Anket tipi sorulara verilen cevaplar ise;
En sevdigi ATP oyunculari; Acassuso, Arjantinli ve Ispanyol oyuncular
En sevdigi muzik tarzi; 80'ler
Karisik ciftler oynamak isteyecegi isimler; Serena, Venus, Safina, Wozniacki ("bunlarin hepsi guclu kuvvetli" diye de ekledi :))
Adaya alinacak 3 sey; "bir baskasi", kopegi, cep telefonu (baz istasyonu da alsaydi)
Her soruyu aklimda tutamadim tabi. Mesela birisi "Maclarda mental gucunu ve konsantrasyonunu korumak icin ne yapiyorsun?" diye sordugunda gulmekten cevabi duyamadim. Adam kibarligindan sakin sakin yanitladi ama mental guc ne arar Gonzo'da? Konsantrasyon ne arar?
Sempatik bir chat organizasyonuydu, Gonzo'da gayet kibar bir bicimde yanitladi sorulari. Gazeteci degil soru soranlar tabi o nedenle US Open 2009'da yaptigi gibi "Ilk basin toplantimi izlemedin mi?" diye azarlamadi kimseyi.:)
Dun Gasquet varmis, onu kacirdik. Yarin birisi olacak mi belli degil. Aslinda chat basin toplantilari gibi geciyor ama biraz daha samimi oldugunu soyleyebilirim.
Cikan Kismin Ozeti
Gectigimiz haftayi soyle bir toparlayalim.
WTA'da 2 turnuva vardi. Avrupa'daki turnuva ev sahibine gitti ve Wozniacki Zakopalova'yi yenerek sampiyon oldu.
San Diego'da ise Kuznetsova Radwanska'yi yenerek sampiyon oldu ki bu turnuvada bildiginiz gibi guclu isimler vardi. Yine de turnuvanin bu hafta Cincinnati'de oynanacak turnuvadan etkilendigini dusunuyorum.
Washington'u Nalbandian kazandi ve verdigi cok uzun aradan sonra yasina gore oldukca iyi bir geri donus yapti. Hem de tam zamaninda. Siralamada da iyi bir hoplayisla tekrar ilk 50'de yer buldu. Finalde yendigi Baghdatis ise tekrar istikrar belirtileri gosterse de onun formunun Amerika sert zemin sezonununda ortaligi karistirmaya yetmesine dair suphelerim var. Onceki postlardan birinde bahsettigim Stepanek-Berdych ikilisi ciftlerde finale kadar gelseler de tecrubeli Knowles ve Fish'ten olusan ikiliye bir mac puanini harcayarak yenildiler.
Bir de pazar gunu Federer'in dogumgunuydu. Bu kez unutmayalim bari. Mutlu yillar!
WTA'da 2 turnuva vardi. Avrupa'daki turnuva ev sahibine gitti ve Wozniacki Zakopalova'yi yenerek sampiyon oldu.
San Diego'da ise Kuznetsova Radwanska'yi yenerek sampiyon oldu ki bu turnuvada bildiginiz gibi guclu isimler vardi. Yine de turnuvanin bu hafta Cincinnati'de oynanacak turnuvadan etkilendigini dusunuyorum.
Washington'u Nalbandian kazandi ve verdigi cok uzun aradan sonra yasina gore oldukca iyi bir geri donus yapti. Hem de tam zamaninda. Siralamada da iyi bir hoplayisla tekrar ilk 50'de yer buldu. Finalde yendigi Baghdatis ise tekrar istikrar belirtileri gosterse de onun formunun Amerika sert zemin sezonununda ortaligi karistirmaya yetmesine dair suphelerim var. Onceki postlardan birinde bahsettigim Stepanek-Berdych ikilisi ciftlerde finale kadar gelseler de tecrubeli Knowles ve Fish'ten olusan ikiliye bir mac puanini harcayarak yenildiler.
Bir de pazar gunu Federer'in dogumgunuydu. Bu kez unutmayalim bari. Mutlu yillar!
8 Ağustos 2010 Pazar
İstanbul Challenger
Bu hafta TED Open adıyla düzenlenecek İstanbul'daki bu challenger turnuvası... Bu seneyle birlikte birkaç senedir düzenlenen İzmir challenger'ın takvimden çıkarılmasıyla birlikte Türkiye'nin erkeklerde düzenlediği tek challenger turnuvası oldu. (2-3 yıl önceye kadar olduğu gibi)
Yüksek puan ve para ödüllü bir turnuva olduğu için gayet iyi isimler var turnuvada. Olivier Rochus, Adrian Mannarino, Dustin Brown, Nicolas Mahut, Igor Kunitsyn ve daha pek çok iyi oyuncu ana tabloda. Marsel de Toronto elemelerinden çekilip wild-card ile ana tabloya yerleşti. 5 numaralı seribaşı ve ilk turda elemelerden gelecek bir oyuncuyla oynayacak. Arkasından Bautista Agut-Kravchuk galibiyle oynuyor. İlk 2 turu geçmesini bekliyorum ama çeyrek finalde eğer gelebilirse Denis Gremelmayr, Marsel'i yenebilir. Toprakta 3-4 hafta kadar önce çok rahat yenmişti Marsel'i. Ayrıca ana tabloda Haluk Akkoyun ve Tuna Altuna da wild-card ile mücadele edecek olan diğer Türk raketler. Dördüncü wild-card ise blogumuza sakallarıyla konu olmuş olan artık veteran kıvamındaki George Bastl'a verilmiş. Dustin Brown ile yine çiftler takımı oluştururlar mı diye merak etmiyor değilim.
Başta Marsel olmak üzere turnuvada mücadele edecek tüm Türk raketlere başarılar...
Yüksek puan ve para ödüllü bir turnuva olduğu için gayet iyi isimler var turnuvada. Olivier Rochus, Adrian Mannarino, Dustin Brown, Nicolas Mahut, Igor Kunitsyn ve daha pek çok iyi oyuncu ana tabloda. Marsel de Toronto elemelerinden çekilip wild-card ile ana tabloya yerleşti. 5 numaralı seribaşı ve ilk turda elemelerden gelecek bir oyuncuyla oynayacak. Arkasından Bautista Agut-Kravchuk galibiyle oynuyor. İlk 2 turu geçmesini bekliyorum ama çeyrek finalde eğer gelebilirse Denis Gremelmayr, Marsel'i yenebilir. Toprakta 3-4 hafta kadar önce çok rahat yenmişti Marsel'i. Ayrıca ana tabloda Haluk Akkoyun ve Tuna Altuna da wild-card ile mücadele edecek olan diğer Türk raketler. Dördüncü wild-card ise blogumuza sakallarıyla konu olmuş olan artık veteran kıvamındaki George Bastl'a verilmiş. Dustin Brown ile yine çiftler takımı oluştururlar mı diye merak etmiyor değilim.
Başta Marsel olmak üzere turnuvada mücadele edecek tüm Türk raketlere başarılar...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)