14 Nisan 2012 Cumartesi

Video: "Best of London"



Videoyu izlerken aklımdan geçenler;

1- Del Potro bir zamanlar ne iyi hareket ediyormuş...
2- Söderling'i bile özletiyorsun, zalim kader.
3- Murray-Nadal maçı son 3 yılın en iyi WTF maçı olabilir.
4- Çokopreeeeenss!!! :)
5- Bopanna-Quareshi neden ayrıldı ki?
6- Nadal-Murray maçından 2 puan koyup 6:35 puanını atlayan şuursuz kim?

12 Nisan 2012 Perşembe

Stakhovsky Ropörtajı: Bölüm 2

Miami'deki Murray Djokovic maçının ikinci setinde neredeyse uyuyakaldım...
Sistematik yüzde tenisinin bir örneği; hatasız bir oyun. Djokovic, aslında bir duvar gibi oynuyor.

Ne, squash gibi mi?
Hayır. Geri çizgiye çok yakın oynuyor, mükemmel hareket ediyor, iyi geçiyor ve hata yapmıyor. Onunla Dubai'de oynadığım zaman bana deli bir ritm vermedi veya büyük bir çeşitlilik. Evet, oyunu kısaltabiliyor.

Belki ama bunu çok sık yapmıyor. Giderek daha ilkel oynuyor.
Kortta onu kazandıracak neyse sadece onu yapıyor. Daha güzel bir oyun oynayarak daha çok kazanamazsınız.

Ama Şeyhler seni Dubai'ye davet edebilirler. Sana "Adamım, senin oyununu izlemek; büyük bir keyif" diyebilirler.
Yok öyle bir şey.

Federer aslında oynamaya niyetinin olmadığı Dubai'ye geldi; öylece olabiliyor mu?
Federer, Nadal, Djokovic, Murray; bu sadece başka bir dünya. Bu dördünün kazandıkları diğerleriyle kıyaslanamaz. Biz onlarla kaşılaştırmada yokuz.

İlk 20'de oynayanların ödül parası dışında parası yoktur. Kontratlar, elbiseler, bunlar sadece ilk 5 veya 10 için var. Ben büyük markaların sadece üst sıradakilere para ödemeleri gerektiğini anladığı dönemi yakaladım; diğer oyuncular bedava.

Nadal'ın Federer'e saldırısı hakkında...
O Federer'in ona saldırdığını hissetmedi aslında. O, tura faydalı olduğu düşüncelerinin duyulmamasından ötürü hayal kırıklığı yaşadı. Diğerlerinin yanında 2 yıllık sıralama sistemi de buna dahil. Ama bu tartışılmaya başlanırsa her oyuncunun oy kullanması gerekir ve bu tam olarak doğru değil. Bakın; bugün tenis oyuncularının emeklerine karşılık ödenenlere bakınca ben bu yeni değişikliği savunuyorum. Bu benim sıralamamı korur. Bir çok tenis oyuncusunun geliri gerçekten gülünç.

Ama rakamlara bakınca bir maç kazansan araba alacak kadar kazanmış oluyorsun.
Rakamlara bakarsan ben milyonerim. Ama sana zaten harcamalarımdan bahsettim.

Peki ya business değil de ucuz uçuşları tercih edersen?
Dubai'ye ucuz uçuş mu?! Bu yıl ekonomide uçuyorum. Londra'dan Dubai'ye gidiş ve dönüş 1200€ tuttu. Biletleri de önceden alamıyoruz. Ayrıca ucuz biletleri geri veremezsin. Genellikler biletleri uçuştan bir gün önce alırız. Ve tabi ki rakamlar bambaşka olur.

Bir yılda 170.000€ "oyun masrafları" kategorisine harcadım. Geçen sene sadece biletler 85.000€'a mal oldu. 428.000 kazandım. Bundan ortalama %30 vergiyi düşebilirsiniz.

Ama para seni şımartmıyor.
Evet ama hayatımı bu spora veriyorum. Çalışmalarımı, arkadaşlarımı özlüyorum, bir ailem var. Diyelim ki 32 yaşımda emekli oldum. Ve o zamana kadar 500.000 kazandım. Ama hayatımın geri kalanını bu para ile idare etmek durumundayım. Ve "Stakhovsky" ismi bu ülkede işime yaramaz, buna eminim.

Nadal'a geri dönersek: Grand Slam turnuvaları; bildiğimiz üzere, oyunculara kazançlarıunın çok küçük bir bölümünü ödüyorlar. Mesela US Open karının %4-6 kadarını ödül parası olarak koyuyor. ATP turnuvaları ise %30 kadarını. 2004'ten beri turnuvaların ödül paraları enflasyından az arttı.

İlk 100'e girmek için nedeniniz kalmıyor. Çalıştırıcı ile seyahat ederseniz yılda 20.000$-30.000$ gibi küçük bir "artı" paranız olur. Be bu insanlar bu sporu bu dünyada en iyi yapan 100 kişi. Eğer 100. en iyi futbolcuyu, 100. golfçüyü, TV'de olan herhangi bir sporu ele alırsanız onların maaşı çok daha fazla olacaktır. Sadece Ukrayna'daki 100. futbolcu bile daha çok kazanıyor.

Slamler herşeyi kendilerine saklıyorlar, eğer karlarını paylaşmaya başlarlarsa, evet, ilk 100'e girmek mantıklı olabilir. Ever, ilk turda kaybeden oyuncunun 50-100 bin dolar kazanması hoyratça gelebilir ama o noktaya gelebilmek için kendilerine ne kadar yatırım yaptıklarını düşünmek lazım. Avustralya'ya uçabilmek bile başarı zaten. 24 saat sürüyor. Sadece uçuşun ekonomi yönünden bahsetmiyorum; bu çok gerçek dışı.

Slamler tavizde bulunacaksa 2 yıllık sıralama sistemine karşıyım. Çünkü pek çok oyuncunun ilk 100'e girmesi yıllarını alacak. Ve şu an insanlar bunun üzerinde çalışıyor. Şimdi 70 veya 200 numarada olmak aynı.

10 Nisan 2012 Salı

Stakhovsky Ropörtajı: Bölüm 1

(İngilizce'ye çevirisi için)

Sergiy, sence de tur, şey... yaşlanmamış olsa bile biraz "büyüdü" mü?
Kısa bir süre önce bir istatistik yayınladılar; ilk 100'deki oyuncuların ortalama yaşı 27 olmuş. 2003'te bu ortalama 23 olmasına rağmen. Bu rekabet. Sadece belli bazı özelliklere sahip olmak değil, tecrübe sahibi olmak da gerekiyor.

Ama tenis giderek daha atletik oldu ve teoride yaşı daha büyük oyuncuların turun temposu ile başedememesi gerekir. Aynısı senin 4 yıl önce hayran olduğunu söylediğin 33 yaşındaki Stepanek için de geçerli.
Aslında tenis daha akıllıca oynanır oldu. Üst sıralardaki tenisçiler her ihtiyaçlarını karşılayabilirler; bir çalıştırıcı, bir fitness antrenörü, bir fizyoterapist. Ama ilk 100'e girmeye çalışan pek çok oyuncu bu olanaklara sahip değil.

Ve sen nasıl bir oyuncusun?
Ben kendi kazancını yaratanlardanım, kendimi idare ediyorum ve son yıllarda olumlu bir bilanço tutturabildim.

E tabi ki, sonuçta olumsuz bir bilançoyu tutturmak zor.
Öyle mi düşünüyorsun? Bence öyle değil.

Yani Davydenko Indian Wells'de ilk tur maçı yapmanın kazandırdığı paranın yol ve kalma giderlerini karşılamadığını söylerken haklıydı?
Kesinlikle karşılamıyor. Ben Indian Wells ve Miami sonrasında zarardayım. Beş bin kadar. Ve bu Indian Wells'te ikinci tura geçmeme rağmen böyle.

Peki ABD'de tenisçilerin az bir para ile ihtiyaçları olan her şeyi karşılayabildiklerine dair söylentilere ne diyorsun?
Bazı yerler için bu doğru. Ama aynı Indian Wells'te ucuz otel yok. En ucuz otel günde 144
Çalıştırıcın tam zamanlı mı?
Evet. Ve benimle birlikte olan bir de fitness çalıştırıcım vardı. Ayrıca menejerlik şirketimin bir de fizyoterapisti var, bir kaç oyuncu ile birlikte seyahat ediyor.

26 yaşında bir 72 numara olarak kendini rahat hissediyor musun?
Kariyerim oluşmuş durumda, bazen biraz ileri gidiyorum, sonra yine geri, yine ileri, yine geri...

Bir adım ileri, iki adım... geri?
Yo, daha ziyade üç adım ileri, iki adım geri. Benim için bu her günün hikayesi. O yüzden gerçekten umutsuz değilim. Bu sporda henüz söylemediğim çok şey var ve önümde de çok zaman var, o nedenle bu önemsiz düşüşü düşünmüyorum.

Ama 22 yaşındayken tabi ki bu mücadeleye, yolculuklara falan dayanmak kolay. Fiziksel olarak şu an maçlardan sonra aynı hissediyorum, ama uçuşlar ve koşullara adapte olmak zorlaştı.

O dönemde uçuş korkusu geliştirmedin mi?
Hayır, ama inişten korkmaya başladım.

Mardy Fish kısa bir süre önce neredeyse hiç hızlı zemin turnuvası kalmadığından yakındı.
Gerçeği söyledi, kalmadı. Bu yıl en hızlı kortlar Dubai'deydi. Indian Wells'e kortların en azından geçen yılki gibi olması ümidi ile geldik. Ama yeni bir yüzey uygulamışlar ve yüksek seken toplarla oldukça yavaş bir zemin olmuş. Miami'de de durum aynı ve nem yüzünden topalr daha çok tüyleniyor.

Organizatörler bunu neden yaptı?
Aslında kortlar çok hızlıydı ve oyun daha renkli olsun diye yavaşlattılar. Ama aşırıya kaçtılar. Ve Avustralya'daki 6 saat süren finali gerçekte kimse sevmedi.

Eh, ilk defa olduğu için olabilir.
Ama bu bir eğilim olursa, insanlar anlamaz. Yani ya skorlamayı değiştirmeniz gerekir ya da kortları hızlandırmanız. Çünkü, şey, başka yolu yok. En hızlı kort Bercy'deydi. Ama geçen yıl diğer zamanlara göre 3 kat daha yavaştı. Ve şimdi Wimbledon'da da çim yanlış çekilde büyüyor, oyunu yavaşlatacak şekilde.

Ne kadar kaba. Şimdi Federer neden orada sürekli kaybetmeye başladı anlıyorum.
Beş ile yedi yıl önce oyuncular fileye doğru bir yol yaparlardı ve orada çim çiğnemiş olurdu. Ama şimdi kel alanlar geri çizgide, çünkü hız ve topun sekişi geri çizgi oyunu oynamaya izin veriyor.

Ve pek çok oyuncu, İspanyollar, diğer toprak kort oyuncuları bundan şikayetçi değil. Bu durum şartları eşitliyor. Belki bu yüzden tur yaşlanmıştır, oyun daha kompakt, herkes her yerde oynuyor.

Federer ve Nadal arasında bir çekişme...
Federer daha az fiziksel bir tenis oynuyor; birinin daha fazla tanrı vergisi yeteneği var, öbürünün başka şeyleri. Bence Nadal disiplin ve çok çalışma anlamında daha yetenekli. Bunun sayesinde bir dönemin 1 numaralı oyuncusu oldu. Ama Federer, tanrıdan gelen bir tenis oyuncusu, "kendi spor alanını" bulan bir yetenek. Biri sıkı çalışarak başarı kazandı, öbürü daha az çalışarak daha fazlasını aldı.

Ama Nadal eski bir zanaatkar, aynı Federer'den öğrenerek usta oldu.
Herkes Federer'den öğreniyor. 2006-2008 yılları arasında Federer tenisi bambaşka bir yere yönlendirdi. O kadar hızlı oynuyordu ki herkes onu takip etti. Ama daha sonra kortların yavaşlaması başladı.

8 Nisan 2012 Pazar

Video: "Top Benim, Oynatmıyorum..."



Serena gerçekten de oynatmamış Stosur'u. İzleyin, izlettirin, zaten çok vaktinizi almaz :)


Ya da diyorsanız ki "Top sektirmeler, sandayle araları sizin olsun ben sadece işe yarayan puanları göreyim..." maçın yarısı şurada