12 Şubat 2011 Cumartesi

"Sakatım, Hastayım..."

Bir alt postta kirpi değinmiş Monfils'in sakatlığına, biraz daha açalım ama... Turnuvaya da zaten problemli, sakat olarak gelmiş ve ilk üç maçında bir şekilde idare etmiş ancak sanırım son maçında ağrıları iyice hissettiğinden turnuvadan çekilme kararı aldı. Sakat sakat 250 puanlık bir turnuvada kendini zorlamak da ancak Monfils'in yapacağı bir şeydir sanırım. Az buz da değil, 1 ay kaçırıyor. Davis Kupası'nda bile oynayamayacak. Monfils'in sakatlığı sebebiyle Raonic finale doğrudan gelince organizatörler telaşa kapılıp Karlovic-Raonic maçı ayarlamışlar bugüne. Bu da ilginç geldi, zira seyircilerin ilgisini çekecek bir match-up değil kesinlikle. Servis, servis, servis...

Ferrer ve Ferrero, bu hafta Buenos Aires'te oynamayacaklar. Ferrer'in sakat olduğuna dair bir bilgi yok. Buenos Aires'teki turnuva direktörü Ferrer'in yorgunluk sebebiyle olmayacağını söylemiş, ki bana da mantıklı geldi. Çok yoğun bir başlangıç oldu ve geçen sene Acapulco'da şampiyon olmuştu, orada 500 puan koruması lazım, buradaki 250'lik turnuva onun için çok da önemli değil. Ferrero hakkında ise hala net bir bilgi yok. Sürekli çekiliyor efendim, durduramıyoruz. Bence Avrupa toprak sezonuyla birlikte geri dönecek, ki nisan ayına tekabül eder. Tabii umarım yanılırım ve haftaya Acapulco'da izleriz Ferrero'yu.

Rotterdam'da çeyrek finalde grip sebebiyle Tsonga maçına çıkmayan Berdych'in ise durumu iyi, bu hafta Marsilya'da oynaması bekleniyor.

WTA'den de Sharapova hakkında bir gelişme var. Paris'ten virüs sebebiyle çekilmişti, Dubai'den de aynı sebeple çekilmiş. Indian Wells ile geri dönmesi bekleniyor.

Turnuvalarda Son Durum

- Haftanın "A tipi" diyebileğimiz turnuvası olan Rotterdam'da bugun yarı finaller oynanıyor. İlk yarı finali Tsonga Ljubicic karşısında 64-76 kazanmış. İkinci maç Soderling ile Troicki arasında oynanacak. Troicki, çeyreğe gitmesi süpriz olan Cilic'i eleyerek yarı finale çıktı.

-Haftanın "B tipi" turnuvası olan San Jose'de ise yarı finale çıkan isimler Raonic haricinde hep sakatlıklarıyla meşhur olan isimler. Raonic bir başka genç isim Berankis'i geçti yarı finalde. Diğer yarı finalistlerden biri Monfils idi ancak (dedik ya sakatlıkları ile meşhur bunlar) sakatlandığı için yarı final maçına çıkamayacağını açıklamış. Hal böyleyken Raonic şimdiden finalist oldu. Diğer yarı final maçı ise sakatlığından döneli beri ilk kez bu turnuvada üst üste 2 maç kazanan, bu 2 maç üzerine bir de Hewitt'i maglup eden Del Potro. Özetlerden görebildiğim kadarı ile sezon başına göre epey gelişme var, daha temiz vuruyor toplara, ancak güç konusunda hala eksiği var gibi. Zamanla düzelecektir. Yarı finaldeki rakibi ise ayağı kırık Vardasco. Verdasco ile ilgili en son ayağının kırık olduğu haberi gelmişti ancak burada şampiyonluğunu korumak için oynuyor. İşin garibi şu ana dek maçlarını rahat da kazanmış ki geçen sezonun sonu düşünülünce bu insana daha da garip geliyor. İlk maçı Ram ile oyanadıktan sonra Karlovic ve İstomin'i iki sette geçmiş. Bu turnuva için çok da kolay bir kura sayılmaz. Verdasco için şaşırtıcı bir sonuç. Yarı finali Del Potro ile oynayacak ki ilginç olabilir. Birinin giderek düzelmesini, diğerinin giderek daha kötü oynamasını bekliyorum ben. Ancak bu maçı kim alırsa alsın kupa Raonic'e gider gibi görünüyor.

- ATP'nin kızıl topraklarda oynanan turnuvası Costa do Sauipe'de adamım Dolgopolov ile Almagro finali oynanacak. Dolgopolov dolu dizgin gidiyor, Almagro ise yarı finalde zorlandı. Almagro Ferrer ve Ferrero'nun yokluğunda (buna ayrıca değinmek lazım) Güney Avrupa'da iyi puan toplayabilirdi ama Dolgopolov ona engel olabilir.

- WTA'nın Paris turnuvasında ise en önemli hadise 1 numaranın el değiştirmesi oldu. Evet, Clijsters yeni bir numaramız. İlk 3 oyunu kaybedip sonraki 12 oyunu aldığı Dokic maçında kazandı bu ünvanı. Bunun dışında finalistler Clijsters ve Kvitova olarak belirlendi burada. Kvitova burada iyi bir çıkış yapan Mattek-Sands'i çok rahat yenerken, Clijsters ise Kanepi'yi set vermeden mağlup etti.

-Haftanın en sönük turnuvası olan Pattaya'daki WTA turnuvasında ise finali Errani ve Hantuchova oynayacak. Tablonun Errani'nin geldiği yarısı tam bir "kalan sağlar bizimdir" tarafı olmuştu zaten. Buradaki dikkat çeken isimler Kirilenko, Ivanovic falandı. Diğer tarafta ise Zvonareva vardı ki yarı finalde Hantuchova'ya yenildi. Hantuchova şu ane dek burada set kaybetmedi ve yarınki maçın da favorisi bana göre.

11 Şubat 2011 Cuma

Foto: Yeni Nalbandian

(Foto: eurosport.uk)

10 Şubat 2011 Perşembe

Sampras'tan Agabey Nasihatleri

Gecen senelerde bu mevsimde Agassi konusuyor olurdu. Simdi Sampras yorumlarini yapmis.

Murray icin "Bu pasif tavriyla pek cok oyuncuyu yenebilir, ama finallerde Federer ve Djokovic'i yenemez." demis. Buna sebep olarak da bu tarz oyuncularin hata yapmadan atak yapabileceklerini gostermis. Zaten biz de Murray'in buyuk maclarda atak oynayabildigi olcude varlik gosterebildigini soyluyoruz. Burada sorun yok.

Sampras Federer icin ise "Fileye gelmekten korkmamali" demis. Wimbledon icin hala Federer favorisiymis va Djokovic ile oynadigi son iki slam yari finalinde de Federer'in bir sekilde kazanacagini dusunmus. "Paul ile konustum, yeni bir kac sey deneyecekler" diyen Sampras mac kayiplarinin olacagini, bunun gecis surecinin parcasi oldugunu soylemis. Ayni zamanda her ne kadar istemese de fileye daha cok gelmesi gerektigini, inatcilik etmeyip tarzini farkli oyunculara gore adapte etmesi gerektigini de eklemis. Burada Federer'de elestirilen bir taraf olan herkese karsi ayni taktikle oynama durumuna deginmis yani bir yerde.

Bu soylenenlere de katilmakla birlikte zamaninda Federer file onu oyununa daha cok yatirim yapmaliydi diye dusunuyorum. Yani file onunde iyi tabi ama, nasil desem, geri cizgideki rahatligini file onune henuz tasiyamadi ve su haliyle bile potansiyelinin altinda oynuyor bence.

Video: Rocky XXIV

Yilmayan, pes etmeyen, kara bahtli kem talihli teniscimiz antremanlara geri donmus. "Gormeden inanmam" diyenler icin antreman videolari...



Ekleme: Lafını ettik kendisini de yayınlayalım. Nadal'lı Kia reklamı ve perde arkası.



Another Game For Milos!


Raonic, biraz önce sona eren maçta 6-2 7-6(4) ile geçti Blake'i. İlk sette servisinde puan dahi bırakmadı, 20 dakikada noktayı koydu. İkinci sette Blake en azından servislerine tutundu bir noktaya kadar. 4-4'te Raonic servisi kırınca maç bitti gibi oldu ama Blake geri dönmeyi başardı. Biraz da şansıyla maçtaki en iyi oyununu, maçtaki en iyi return'leri ile süsleyince servis kırarak sete geri döndü ama tiebreak'te hiç yaşam belirtisi gösteremedi. Çok rahat bir maç daha oldu Raonic için. Ne kadar formsuz olursa olsun Blake, ne kadar yaşlı olursa olsun Malisse gibi rakipleri bu kadar rahat geçmek büyük iş. Bir turnuvanın bir oyuncuya kazandırabileceği özgüven nedir, onun sınırlarını gösteriyor Raonic. Girip profiline bakarsanız tam 1 yıl önce bu zamanlar future turnuvalarında arka arkaya ilk turda kaybettiğini göreceksiniz...

Çeyrek finaldeki rakibi Berankis. Heyecanlandıran bir eşleşme. Litvanyalı bir başka genç yıldız. İkinci tur maçında çok daha fazla zorlandı Raonic'e göre. Young karşısında set ve servis kırma avantajıyla öndeyken birden maçın direksiyonunu elinden kaybetti ve kendini son sette 5-2 geride buldu. 5-3'te Young'ın servisini 30-0'dan kırdı ve 5-5'te çok uzun bir oyunun ardından bir kez daha servis kırarak kendi servisiyle maçı bitirdi.

Bugünkü maçlarına bakarsak Raonic'in rahat kazanması lazım ama her zaman bu mantık işlemiyor. Berankis, Raonic'in kötü servis attığı anlarda devreye girebilir iyi return'leri ile ve geri çizgide oyunu domine edebilir zira çok iyi bir geri çizgi oyunu var. Lakin onun da dezavantajı servisinin olmaması. Raonic de iyi servis attığı bir güne denk getirirse büyük avantaj yakalar dolayısıyla. O yüzden maçın kilit noktası Raonic'in servis performansı olacak diye düşünüyorum. Bu maçı kazanan kariyerinin ilk ATP yarı finalini yapmış olacak...

Paris ve Pattaya City'de İlk Turlar

Fed Cup sebebiyle Avustralya Açık sonrası turnuva oynayamayan kadınlar bu hafta geri döndü. Paris'teki kadroyla Pattaya City'deki kadro arasında dağlar kadar fark var ama hoş görmek lazım bu farkı. Neticede Fed Cup'ta Avustralya ve İtalya takımları hariç herkes Avrupa'da oynadı ve orada oynayan oyuncuların bir kısmı Paris'i yakın olduğu için seçti. Avustralya ve İtalya oyuncuları bu haftayı direkt pas geçiyor zaten.

Paris'te iyi maç oluyor. Eurosport da tam gün canlı yayınla kolaylık sağlıyor tabii. Yoksa Rotterdam dururken internette bu turnuvaya stream aramakla uğraşılmaz. Benim fikrimdir... Burada elemelerden gelen Jelena Dokic iyi iş çıkartıyor. İlk turda Safarova'yı bir set geriden gelerek geçmeyi bildi. Hafta sonu Rusya'da büyük hayal kırıklığı yaşayan Cornet ve Razzano ise set dahi alamadan ilk turda veda etti. Cornet'nin bacağında bir problem vardı. İkinci setin ortalarında bandaj da sardırdı.

İlk turu bye geçen iki isim var: Sharapova ve Clijsters. Sharapova bugün ilk turda Suarez Navarro'yu çok rahat geçen Mattek-Sands ile oynayacak ve de muhtemelen kaybedecek. Clijsters ise bugün oynadı ikinci tur maçını Barrois karşısında ve sürpriz şekilde ilk seti kaybetti. Son iki sette ise sadece iki oyun bıraktı. Turnuvada henüz elenen seribaşı yok. Cibulkova, Clijsters ile birlikte çeyrek finali gören ikinci isim oldu. Slovak oyuncu 8 numaralı seribaşı. Kanepi, Kvitova, Petrova, Petkovic ve Wickmayer ikinci tura yükselen seribaşı oyuncular. Seribaşı oyunculardan Sharapova hariç diğer hepsi sezona iyi, en azından averaj bir giriş yapmış oyuncular ve muhtemelen çok fazla sürpriz yaşanmayacak bu turnuvada. Şu ana kadar öyle gelişti en azından...

Pattaya City'de maçları izleme imkanı yok. Olsa da izleyeceğimi sanmıyorum. Açık ara senenin en kötü turnuvalarından biri. Kısaca geçelim zira yazacak pek bir şey yok... İlk turda seribaşı oyuncular garip ve telaffuzu işkence olan isimlere sahip Taylandlı oyuncuları takır takır geçtiler. Hiç elenen seribaşı yoktu, taaa ki ikinci tura kadar...

Bugün ikinci tur maçlarının yarısı oynandı. Peng, Vinci ve Ivanovic seribaşı oyunculardan kazanan isimler. Peng ve Ivanovic ilk seti kaybettikten sonra geri döndüler. Özellikle Ivanovic, 36'lık Craybas karşısında skorboard'a bakıldığında gereğinden fazla zorlanmış gibi gözüküyor. Elenen ilk seribaşı ise maalesef Maria Kirilenko. İlk 500'ün dışında bulunan ve eleme tablosundan gelen Voskoboeva'ya elendi 3 sette Makiri. Hem de ne biçim. İlk seti 6-1 kazanan Kirilenko, ikinci sette de 5-4 önde ve maç için servis atıyordu. Bu oyunu 40-0'dan veren Kirilenko, arkasından maçı kaybetti. Dejavu değil de nedir bu? 2 hafta önce Avustralya Açık elemelerinde de Çağla böyle kendi servisinde maç için servis atarken 40-0'dan servisini kırdırmıştı. It's the WTA. That's the WTA. Something happened everything is something happened...

Bir Zamanlar James Blake Vardı...

Raonic ve Sampras

Bu hafta wild card alarak San Jose'de mücadele eden 2011'in flaş ismi Milos Raonic, turnuvanın resmi sitesinde bir blog tutuyor. Turnuvadan önce ve ilk maçından sonra olmak üzere 2 tane yazı yazmış, şuradan okuyabilirsiniz blogunu.

Raonic, Avustralya Açık 4. turu ve arkasından Johannesburg'daki 2. turuyla birlikte sıralamada 84 numaraya kadar yükseldi. Burada da ilk turda Malisse'i zorlanmadan geçti ve birazdan başlayacak olan maçta James Blake ile karşılaşacak, o maçta da favori gözüküyor. Bir sonraki hafta da 500 puanlık bir turnuva olan Memphis'te wild card ile mücadele edecek. 2 hafta sonra sıralamada ilk 70'in içerisinde görebiliriz Kanadalı'yı.

Ayrıca, tuttuğu blogu sayesinde hakkında yeni şeyler de öğreniyoruz. Pete Sampras'ın idolü olduğunu zaten ATP'deki sayfasından biliyorduk ama onunla tanışmış olması harika bir şey. Ben Raonic'in Sampras'ı kortta davranışlarıyla bile taklit ettiğini düşünüyorum. Sampras onun için sıradan sevdiği bir oyuncudan çok daha fazlası, orası açık... Oyununun zaten ona ne kadar benzediğini söylemeye gerek yok. Tabii, Sampras ile arasında kalite açısından dağlar kadar fark var. Ufak bir örnekle açıklamak gerekirse Sampras muhtemelen running forehand konusunda gelmiş geçmiş en iyi oyuncu. (Federer'in de önüne koyuyorum, evet)

Sampras'ın burada işi ne diyebilirsiniz. Açıklayalım. Burada turnuvadan bir gün önce Gael Monfils ile gösteri maçı oynadı. 7-6 6-4 ile kazanan Monfils oldu ama ilk sete baktığımda Sampras'ın kaçırdığı 4 servis kırma puanını görüyorum. Tabii maçın ne derece ciddi oynandığı belli değil. Monfils return'de işi sıkı tutmuş, onu görebiliyoruz ama. 2 ace atabilmiş sadece Pistol Pete, 4 de çift hatası var. Maçtan sonra Monfils'i övmüş falan filan da, ondan önemlisi Federer hakkında söylediği şeyler... Biliyorsunuz, Federer şu an Sampras'ın antrenörlüğünü de yapmış olan Paul Annacone ile çalışıyor ve Sampras, Annacone ile iletişim halindeymiş hala...

Annacone'un Federer üzerinde birkaç şey değiştirmeye çalıştırdığını söylüyor. Federer'in 29 yaşında hala fiziksel olarak fena durumda olmadığını, hele ki kendisine kıyasla çok çok daha iyi durumda olduğunu söylüyor ve kendisinin 30 yaşında tabir-i caizse işinin bittiğini vurguluyor. Bunun dışında Federer hakkında en çok tartışılan konulardan biri olan fileye gelme konusuyla ilgili de söyleyecekleri var... Federer'in 16 grand slam şampiyonluğunu şimdiye kadar daha çok geri çizgi oyunu oynayarak kazandığını ve bu saatten sonra fileye gelmeyi zayıflık olarak addettiğini belirtiyor, ki hak verilebilir bu konuda Sampras'a. Federer'in aklında muhtemelen "Şimdiye kadar böyle kazandım, niye şimdi değiştireyim ki?" düşüncesi dolanıyor. Sampras bunu da söylemiş. İyi tespitler gelmiş açıkçası Pistol Pete'ten...

9 Şubat 2011 Çarşamba

Video: Serena Superbowl'da

Nadal'dan Ferrer Maçı Üzerine

"I was crying in the locker room (after losing to Ferrer)... But from the third game I knew I didn't have a chance to win."

Türkçesi: "Ferrer'e kaybettikten sonra soyunma odasında ağlıyordum... Ama üçüncü oyundan sonra kazanmak için şansım olmadığını zaten biliyordum."

Soyunma odasında ağlamış olması sürpriz değil, zira maç sırasında da, sanırım havai fişek arasında otururken çok az da olsa gözlerinden yaş gelmişti. Her ne kadar turnuva öncesi defalarca "Rafa Slam"i düşünmediğini, pek sallamadığını söylese de, mutlaka bunun çok önemli olduğunu ve bu fırsatın eline bir daha gelmeyeceğini biliyordu ve bu fırsatı böyle kıytırık bir sakatlıktan dolayı kaybettiğinden morali ve siniri bozuldu haklı olarak...

Yine mi Ana?

Ana Ivanovic, tenis kariyerini noktaladıktan sonra rahatlıkla Spor Toto Türkiye Ligi'nde bir takımın başkanlık koltuğuna oturabilir. Hatta, Galatasaray bunun için en uygun seçim gibi görünüyor. Teknik direktörü takımın başına getirir, başarısız sonuçlardan sonra "arkasındayız" der, 1 ay sonra kovar ve sonra televizyonlara çıkıp "65 maç sabrettik, daha napalım yahu?" der. Evet yapar bunu.

Başlıktan ve girişten de az çok tahmin edebileceğiniz üzere güzel kızımız bir kez daha antrenörünü kovmuş. Bu hafta Pattaya City'de oynayan Ivanovic, ilk tur maçını 6-2 6-0 kazandıktan sonra 2010 off-season'da çalışmaya başladığı Antonio van Grichen ile yollarını ayırdığını belirtmiş. Sven Groenefeld, Craig Kardon ve Heinz Gundhardt'dan sonra bunu da harcadı. Son iki senede dördüncü antrenör yanılmıyorsam. Şimdi "full-time hitting partner" arıyormuş kendine yeni bir antrenör bulana kadar. Bence hiç gerek yok, takılsın kafasına göre. Mis.

Türk Raporu

Bu hafta Türk oyuncular için yoğun bir hafta, kısaca bir göz atalım...

Marsel geçtiğimiz hafta sonu oynadığı Rotterdam elemelerinde ilk turda kaybetmesinin ardından dün açıklanan yeni sıralamada 105 numaradaki yerini korudu. Ama Rotterdam'da kaybettiği puanlar bir hafta sonraki sıralamada etkisini gösterecek. 65 puanını kaybedecek olan Marsel, 125-130 aralığında bir yerlerde olacak muhtemelen. Marsel, 2 hafta sonra Dubai'de düzenlenecek olan ATP 500 turnuvasında eleme listesinde görünüyor. Ondan sonraki hafta Dallas'ta düzenlenecek prestijli diyebileceğimiz bir challenger'da da ana tablo listesinde. Bu hafta sonu Marsilya elemelerinde oynaması da ihtimaller dahilinde lakin ATP 250 turnuvalarının eleme listeleri olmadığı için ancak kura çıktığı zaman öğrenebileceğiz.

Çağla da hafta sonu eleme oynayan oyuncular arasındaydı. Avustralya Açık sonrası 168 numaraya ulaşarak kariyerinin en iyi sıralamasını yakalayan Çağla, şansını Pattaya City'deki elemelerde denedi. İlk turu rahat geçen Çağla, ana tablo için kazanması gereken maçı sıralamada 458. sırada yer alan rakibine kaybetti. Önemli bir kayıp. Eğer burada ana tablo oynasaydı iyi bir tecrübe olabilirdi kendisi için.

Geçen yıl ortalıkta pek gözükmeyen Pemra, bu seneye de sessiz sedasız başladı. Geçtiğimiz hafta ABD'de 25 bin dolarlık bir challenger turnuvasında ilk iki eleme turunu geçtikten sonra son eleme turunda kaybeden Pemra, bu hafta yine ABD'de bir başka 25 bin dolarlık challenger turnuvasının elemelerinde 1 numaralı seribaşı olarak mücadele veriyor. İlk iki maçını set vermeden kazandı Pemra. Elemelerdeki son maçının sonucu ise henüz gözükmüyor.

2012 Olimpiyatları'na hazırlandığını söyleyerek Avustralya Açık'ı pas geçen ve sezonu geç açan İpek Şenoğlu, bu hafta ABD'de, Midland'da 100 bin dolarlık bir challenger turnuvasıyla başladı. Ksenia Pervak ile oynuyor burada. İlk tur maçını kazandı ve çeyrek finale yükseldi. Çeyrek final rakibi ise henüz belli değil. İpek, röportajlarda söylediğine göre çok iyi bir hazırlık dönemi geçirmiş. Bana göre hayal kırıklığı olan 2010'dan sonra, umarım iyi bir 2011 sezonu geçirir.

Bu hafta ayrıca Antalya'da hem erkeklerde hem kadınlarda 10 bin dolarlık turnuvalar düzenleniyor ve tabii Türk oyuncular da var tablolarda. Erkeklerdeki turnuvada ana tabloda 4 tane Türk oyuncu bulunuyor. Haluk Akkoyun ile Alp Gölcüklü ilk turda eşleşmişler hatta. Kazanan iki sette Haluk. Geçtiğimiz sene İstanbul ve İzmir challenger'larda maç kazanarak ve kariyerinin ilk future finalini oynayarak dikkat çekmişti. İkinci turda 1 numaralı seribaşı Aldin Setkic ile oynayacak. Bosnalı oyuncu 2011'e hazırlık döneminde Marsel'in antrenman partnerliğini yapmıştı bir süre İstanbul'da. Bunun dışında Barkın Yalçınkale ilk turda sadece 3 oyun alabilerek elendi. Tuna Altuna ise maçını henüz oynamadı.

Kadınlarda 4 wild-card'dan ikisi Hülya & Lütfie Velieva kardeşlere gittiğinden sadece 2 Türk oyuncu wild-card alabilmiş. Sultan Gönen ve Ekin Günaysu bunlar. İkisinin de ilk turu geçme ihtimali çok çok az. Bunun dışında elemelerden gelen Melis Sezer var. İlk turda 6 numaralı seribaşı ile oynuyor ama onun kazanma ihtimali diğer oyuncularımıza nazaran çok daha yüksek, zira bu seviyede daha önce maçlar kazanmış bir isim...

8 Şubat 2011 Salı

Gunun Sonuclarina Genel Bakis

Gunun diyoruz ama turnuvalar dunyanin dort bir yanina sacildigindan aslinda gun bitmis degil su saat itibari ile. Olsun, oynanan kadari ile idare edelim.

Gunun en dikkat cekici sonucu Ferrer'in 2 sette Nieminen tarafindan Rotterdam'dan sepetlenmesiydi. Zeytin yesili gozlu ve ayni zamanda kaz kafali prensimin orada ne aradigini biz zaten cozememistik. Guney Amerika'daki topraklarda korumasi gereken 650 puani var ki eger bu puanlari koruyamazsa AO yari finalinin de pek anlami kalmayacak. Sanirim bu gercek David'in kafasina ancak bugun dank etti ve "Benim Amerika'ya yetismem lazim" diyerek apar topar terketti Hollanda'yi. Bunun haricinde Rotterdam'da Davydenko'nun cokusu belgeselinin ikinci bolumu oynadi. Yine ilk turda elendi Rus oyuncu. Federer'e yenildikten sonra 3-4 ay toparlanamiyor galiba. Prens haricinde butun seri basi isimler yoluna devam ederken, gecen hafta da sampiyonlugunu koruyamayip 28 numaraya gerileyen ve haliyle bu tarz turnuvalarda seri basi olarak goremedigimiz Cilic ilk tur macini kazandi. Evet, onun kazanmasinin haber niteligi var. Bu arada gecen hafta Marc Lopez ile Zagreb'de ciftlerde final oynayan Granollers'in Ispanyollari sinirlendirmekten zevk alan Bhuphati ile burada ekip oldugunu ve arkadaslarini sattigini goruyoruz.

"Buyukler gelmeden ne kapsak bizimdir" formatinda San Jose'de duzenlenen turnuvada ise kim olmus kim kalmis onun hakkinda fikir sahibi oluyoruz. Burada da Blake mac kazandi, ama durun sakin olun, yendigi isim Levine. Durumu hakkinda daha net fikir sahibi olmamiz icin biraz daha beklememiz gerek. Siralamada 70 numara olup burada 7 nolu seri basi olan Hewitt de ilk tur macini kazananlardan. Genclerden Berankis ilk turda Becker'i yenmis ve simdilik tek seri basi kaybi bu macta gerceklesmis. Elemelerden gelen isimlerin tamami dun oynanan ilk tur maclarinda patladilar zaten. Bunun haricinde an itibari ile baslayacak olan Malisse - Raonic maci heyecanli olabilir. Raonic katilmasi gereken turnuvalari cok akilli seciyor. Isinma turlarinda olan Del Potro ise sabah saatlerinde Gabashvili ile oynayacak.

Turdaki turnuvalarin neredeyse ucte ikisinin sert zeminde oynanmasindan muzdarip toprak kort oyuncularinin hepsi Brezilya'da birbirlerini yiyor. Isleri zor. Zaten az turnuva var, bir de bu hafta tek toprak turnuvasi olunca yine bir cogunun eli bos kalacak. Ilk tur maclari tamamlanmadi henuz ve dikkat ceken tek sonuc sekiz nolu seri basi Hanescu'nun Volandri'ye elenmesi olmus simdiye kadar.

Kadinlarda ise Paris agir toplarin oldugu turnuvayken, Pattaya averaj turnuvasi olmus. Burada Cagla ana tabloyu bir macla kacirmisti. Pattaya'da da Zheng haricinde seri basi kaybi yasanmazken, isimlerini yazmanin birer iskence oldugu yerel oyuncularin neredeyse tamaminin ilk turda elenmis olmasi habercileri sevindiren gelismeler arasinda. Ikinci tur maclarindan Date-Krumm ile Hantuchova arasinda oynana mac cekismeli ve guzel gecebilir. Her ikisi de gununde olurlarsa tabi.

Paris'te ise Dokic mac kazanarak sevenlerini tekrar umutlandirdi. Kendini unutturan Oudin de seri basi isimler ile birlikte ikinci tura adini yazdirmis. Burada ilk turu mac yapmadan gecenler Sharapova ve Clijsters. Bu turnuvadaki performanslarini merak ettigim isimler Petkovic ve Cornet. WTA'da bu hafta Avustralya'daki Fed Cup eslesmesinde oynayan isimleri ise beklendigi gibi turnuvalarda goremiyoruz.

Foto: Aleksandra Krunic

Teklerde aglayan...


...ciftlerde gulebilir

Video: Masa Tenisi

7 Şubat 2011 Pazartesi

Video: Turk Sinemasinda Tenis Sohbetleri

Umarim buna hala gulen tek insan ben degilimdir. Filmin yapimcisi Kaan Kural'in bu espride payi vardir diye tahmin ediyorum.

Emegi gecenlerin eline saglik...



1:09'da


6:48'de


2:38 ve 7:37'de


5:58'de

Foto: "Rafa! Inege Dikka....... Neyse..."

Karsinizda 2010 Laureus odulu sahibi

Laureus Nadal'ın

Laureus Ödülleri'ni kazanan Rafael Nadal oldu. Sürpriz yok. Böyle tahmin ediliyordu zaten. Yukarıdaki resim bu yıl aldığı ödül değil, yanlış anlaşılmasın. 2006 yılında "Yılın Yeni Geleni" ödülü bu aldığı. Bunu da ısırıyor gördüğünüz üzere, durduramıyoruz.

Kadınlarda ise kazanan Lindsey Vonn. Tenisten üç aday vardı ama hiçbirinin kazanamayacağı belliydi. Ne Clijsters, ne Serena ne de Wozniacki hak etmedi bu ödülü. ABD'li Vonn, Vancouver'daki kış olimpiyatlarında iki altını cebine indirmişti hatırlayacağınız üzere...

Fed Kupası: Çeyrek Finaller (İkinci Gün)

İlk gün sonrası yazıda ne dediysek olmadı. Bu da bir başarı.

Fransa-Rusya eşleşmesinden girelim. İlk gün 2-0 öne geçerek büyük sürprize imza atan Fransa, ikinci gün mala bağladı. Zaten Fransızlar özellikle son senelerde teniste hem erkeklerde hem kadınlarda öne geçtikleri maçları, serileri vermekte çok meşhurlar. Yine aynısı yaşandı. Önce Cornet, sonra Razzano maçlarını kaybetti. Arkasından çiftler maçında ilk seti tiebreak ile verdikten sonra ikinci sette halkayı yediler ve bir çuval inciri berbat ettiler. Bahis şirketlerine göre 2 gün önce şampiyonluğun favorisi olan Rusya da böylece ipten dönmüş oldu.

Son iki senenin şampiyonu İtalya yine sağlam gidiyor. Dengeli geçen ilk gün 1-1 ile kapandıktan sonra ikinci günde Avustralya galibiyet dahi alamadı. Schiavone ve Pennetta sağlıklı olduğu sürece bu takımı elemek pek kolay olmayacak, burası belli oldu artık.

Belçika 2-0 ile kapattığı ilk günün ardından ikinci güne Clijsters galibiyetiyle başlayarak seriyi noktaladı. Ama An-Sophie Mestach beklediğimiz gibi dördüncü maçta oynamadı. Wickmayer'i kullandılar, o da seriyi 4-0 yaptı. Çiftler maçında oynadı An-Sophie Mestach. O maçı kazanan son iki senenin finalisti ABD, en azından galibiyet alarak veda etti.

Çek Cumhuriyeti deplasmanda ilk günü 2-0 ile geçtikten sonra seriyi Belçika gibi 3-0'a bağlayan bir başka takım oldu. Slovakya formsuz gelmişti, Çek Cumhuriyeti formda. Ve de bu form durumları bire bir yansıdı seriye. Son iki formalite maçını kazanan Slovakya seriyi 3-2 ile bitirdi.

Yarı final eşleşmeleri:

Rusya-İtalya
Belçika- Çek Cumhuriyeti

Yarı final serileri 16-17 Nisan tarihlerinde oynanacak, ki bu da toprak sezonunun başlangıç tarihlerine tekabül eder. Ev sahipleri Rusya ve Belçika ise sert kortta, toprak korta nazaran çok daha iyi oynayan oyunculara sahip. O yüzden hangi kortu seçeceklerini merak ediyorum. Rusya'da aslında Sharapova dışındaki oyuncular toprakta gayet iyi oynayabilir ama karşıda Schiavone varken toprak seçilir mi? Belçika'da ise Clijsters ve Wickmayer, sertte toprağa göre çok ama çok daha iyiler. Ben ne olursa olsun sert kortu seçeceklerini düşünüyorum Rusya ve Belçika'nın ama yine de bekleyip görmek lazım...

5. Hafta Şampiyonları

Zagreb'te finali kazanan Dodig oldu. Maç kalitesi düşüktü ama draması yüksekti. İkinci sette Dodig maç için servis atarken maç puanında ace attığını zannederek sevinmeye başladı. O sırada "overrule" yapan Cedric Mourier'i kimse duymadı tabii. Dodig havalara uçtu, raketini tribüne fırlattı derken Fransız hakem sesini duyarmayı başardı. Birkaç dakikalık duraksama, yuhalama merasiminden sonra raketini tribünlerden geri alarak ikinci servisini attı Dodig ve puanı kaybetti. Arkadan bir puan daha kaybetti ve Berrer için maça geri dönme şansı oluştu. Lakin toparlamayı başardı Hırvat oyuncu ve maçı arka arkaya iyi servislerle bitirdi ve bu kez raketini tribünlere attıktan sonra geri istemek zorunda kalmadı.

Aslında bu turnuvada Dodig'in çizgi hakemleri tarafından kollandığını söyleyebiliriz. Yarı final maçında Garcia-Lopez, Dodig karşısında 6-4 4-3 öndeydi ve 5-3 için kendi servisinde oyun puanı yakalamıştı. Bu puandaki rallide arka arkaya dışarı giden Dodig toplarına dışarıda kararı gelmeyince Dodig oyuna ortak oldu. 40-40'ta bir tane daha böyle bariz dışarı giden topa ses gelmedi çizgi hakemlerinden ve normalde kaybetmesi gerektiği o oyunu kazanan Dodig maça geri döndü. Final maçında da Berrer karşısında attığı 18 ace'in 5-6 tanesi rahatlıkla ağır çekim tekrarda dışarıda görülüyordu bariz biçimde. Şahin gözü sistemi olmayınca oluyor bunlar.

Ne olursa olsun iyi tenis oynadı bu hafta. Sezona da iyi girmişti. Böyle devam ettiremeyeceği kesin ama bu puanlar sayesinde bu yıl challenger turnuvalarına bir daha yolu düşmeyebilir. Berrer de böylece bu turnuvada üst üste ikinci kez finalde kaybetmiş oldu.

Santiago'da da drama vardı. Bahsetmiştik zaten Robredo-Fognini maçında olanlardan. Giraldo karşısında maça iyi başlayan Robredo finalde set ve servis kırmayla öne geçti. İkinci sette 1-0 öndeyken servisini 30-15'ten kırdırdı ve Giraldo oyunu domine etmeye başladı. Basit hataları azaltan ve puan vuruşu sayısını arttıran Kolombiyalı, ikinci seti çok rahat kazandı. Son sette de aynı görüntü devam ediyordu, ta ki 5-2'ye kadar... Robredo burada servisine kolayca tutundu ve arkadan şampiyonluk için servis atan Giraldo'nun backhand kanadında yaptığı saçma basit hatalarla servisi kırdı. Tiebreak'te iki kez aldığı minibreak'i geri verse de 6-5'te Giraldo servisinde aldığı puanla maçı bitirdi ve kariyerindeki 10. şampiyonluğuna ulaştı. Giraldo ise ilk ATP finalinden boynu bükük ayrıldı.

Haftanın en kötü turnuvası Johannesburg'da şampiyonluk en azından hak edene gitti, ev sahibine gitti... Final maçını izleyemedim. Skorboard'dan takip ettiğim kadarıyla maçın ilk oyunlarında uzun bir yağmur arası verildi. Dönüşte ilk seti kaybeden Güney Afrikalı sonraki iki sette zorlanmadı ve ikinci finalinde kariyerinin ilk şampiyonluğuna ulaştı. Hatırlatalım, bu turnuva seneye takvimde olmayacak.

Genç Federer'in Gözyaşları


Henüz 20 yaşında olan Federer, kendi evindeki turnuvayı kaybedince gözyaşlarını tutamıyor. 2009 Avustralya Açık finali ilk değildi...

6 Şubat 2011 Pazar

Fed Cup'ta İlk Gün

Neler dönmüş Serhat burada ya? Rusya kendi evinde top 50 oyuncusuz gelen Fransa'ya karşı 2-0 geri düşmüş. Cornet'nin Avustralya Açık'ta oynadığı tenisin buraya yansıması halinde Rusya'ya problem yaratması ihtimaller dahilindeydi ama Avustralya Açık'ta bir başka iyi tenis oynayan Kuznetsova'yı bir set geriden gelerek mağlup etmesi? Onu geçtim. Sharapova'nın Avustralya Açık'ta 2-0 ile geçtiği Razzano'ya 2-0 kaybetmesi? Yarın Sharapova-Cornet ve Kuznetsova-Razzano maçları var. Bir de üstüne gerekirse çiftler maçı olacak tabii. Fransızlar bu seriyi buradan bırakmasın bir zahmet artık.

Belçika ve Çek Cumhuriyeti beklediğim gibi rahat gidiyor. Clijsters ve Wickmayer set bırakmamış. Clijsters yarın Mattek-Sands'ı yenerse durum 3-0 olacak ve 16 yaşındaki Sophie Mestach'a gün doğacak. Çek Cumhuriyeti de Belçika tarifesi uygulamış Slovakya'ya. Safarova, Hantuchova'yı; Kvitova, Cibulkova'yı 2-0 ile geçmiş. Bu seri de 3-0 ile biter gibi duruyor.

En çekişmeli eşleşme beklentimiz ise boşa çıkmadı. Avustralya-İtalya maçının ilk günü çetin mücadeleler sonucunda 1-1 ile geçildi. Schiavone'nin favori olduğu maçı Groth 3 sette, Stosur'un favori olduğu maçı Pennetta 3 sette kazandı. Biraz sonra Stosur-Schiavone maçıyla ikinci gün seansına başlayacak bu eşleşme. Ardından Groth-Pennetta var. Kim kimi yener, bilemiyorum ama bu eşleşme bence çiftler maçına kalır. Orada kim kazanır, onu da tahmin etmek güç.

Alt gruplarda mücadele eden Danimarka'da ise Wozniacki fena top yemiş gözüne.

Robredo-Fognini Maçında Olay

Robredo, biraz önce sona eren maçta Fognini'yi 4-6 6-2 6-3 ile geçerek uzun bir aradan sonra final görmeyi başardı. Maça ise yaşanan olay damgasını vurdu.

Maç sırasında Fognini'nin yaptığı basit hatalara sesli tepkiyle (mesela "vamos" gibi) sevinen Robredo'ya tepki geldi bir puanda Fognini'den. Yaşanan ufak tartışmanın ardından maç bitti ve iki oyuncu da fileye geldi. Fognini elini uzattı ama Robredo bir şeyler söyleyerek elini sıkmadı Fognini'nin. Ardından bir kez daha denedi Fognini şansını ama Robredo yine kabul etmedi. Sonunda İspanyolca küfrü bastı Fognini, ki ettiği küfrün İngilizce'si "piece of shit"e tekabül ediyor.

Olaydan sonra seyirciler yuhalamaya başladılar Robredo'yu ve saha içi röportajını da sinirlenip bıraktı İspanyol... İşin ilginci bu iki oyuncu pazartesi başlayacak Costa do Sauipe turnuvasında ilk turda birbirleriyle eşleştiler. Keşke izleme imkanımız olabilse ama sanmıyorum...

Video: Miniminicik

Süt kuzusu :)

Minik Rafa Wimledon'da... Bu maçın tamamı You Tube'da bulunabiliyor şu an. 2003 yılında 3. turda o sırada 11 numarada olan Paradorn ile oynuyor ve kaybediyor. Dikkatimi çeken Nadal'ın özellikle ilk oyunlarda habire fileye koşması ve bu girişimlerinin çoğunda boynu bükük kalması. Daha sonra bir süre yaşamını geri çizgide devam ettirdikten sonra özellikle 2009 yılı ve sonrasında fileye gelme oranında önemli bir artış oldu. Şimdilerde ise hemen hemen her maçında rakibinden daha çok fileye geliyor ve file önünden puan çıkartma oranı muazzam.

Çalışınca olabiliyor bazen demek ki...

Haftanın Turnuvalarında Son Durum

3 tane ATP tunuvası var bildiğiniz gibi. Öncelikle dalga geçe geçe bitiremediğimiz Johannesburg'daki turnuvadan başlayalım.

Burada seri başı isimler sapır sapır dökülmüşlerdi bildiğiniz üzere. Haliyle yarı final maçları da challenger tadında oldu. Yarı final maçlarında kazananlar Somdev Devavrman ile Kevin Anderson oldu. Anderson çok büyük süpriz değil, 4 nolu seribaşı turnuvada ve yarı finalde 6 nolu seribaşı Mannarino'yu elemiş. Tablonun bu tarafının hakkını yememek lazım aslında, beklenebilecek bir yarı final olmuş. Ancak diğer tarafta 110 numaradaki Devvarman, adını daha önceden hatırlamadığım 24 yaşındaki ev sahibi Izak Van Der Merwe'yi yenmiş ki bu maç turnuvanın bu yılki zayıflığını gösterir nitelikte. Marsel'i İzmir finalinde yenen Devvarman böylelikle ilk ATP finali gördü. Sıralamada da büyük bir zıplama yapacaktır.

Zagreb'de ise hafta başından beri dikkat çekmeye çalıştığım, anlam veremediğim derecede iyi bir performans gösteren Ivan Dodig finali gören isim oldu. Bu da Dodig'in ilk ATP finali olacak. Yarı finalde Garcia-Lopez'i ilk setini kaybettiği ve ikinci seti tie-break ile noktalanan gerilim yüklü bir maçta elemiş. Finaldeki rakibi sezona dikkat çekerek başalayan bir başka isim olan Florian Mayer'i rahat geçen Berrer olacak.

Santiago'da ise ilk yarı final maçında Giraldo Starace'yi skoru aynen Dodig'inki gibi seyreden bir maçta mağlup etmiş. Bellucci'yi eleyen Fognini ise aynı başarıyı Robredo karşısında gösteremedi. Durumu geçen sezonun özellikle ikinci yarısına göre çok daha iyi gibi görünen Robredo, maç için servis atarken 2 servis kırma puanı geriye düşsede maçı kazandı. Santiago'da bekleneni vermeyen isim ise Nalbandian oldu. Aynen Isner gibi uzun maç sonrası toparlanamama sendromuna yakalandığını düşünüyorum.