6 Ağustos 2009 Perşembe

Richard Gasquet Zorda

richard gasquet, kokain kullandığı gerekçesiyle itf tarafından 2 yıl tenisten uzaklaştırılmıştı. gelişen süreçte, gasquet savunmasında kokain kullanmadığını söylemiş, bir gece kulübünde pamela adında bir kadınla öpüştüğünü ve pamela adlı kadının kokain kullanması sebebiyle böyle bir sonuç ortaya çıktığını belirtmişti. itf de gasquet'ye inanıp, cezasını 2 aya indirmişti. "iyi hal ve durum" gibi bir şey olsa gerek herhalde, çok net detaylarını bilmiyorum. gelgelelim, bu pamela adındaki kadın asla kokain kullanmadığını söylemiş ve bir dna testi yapılmış kendisine. sonuçlar henüz belli değil ama kokain kullandığını bu kadar net bir şekilde reddeden ve test yaptırmaktan da çekinmeyen biri haklıdır diye düşünüyor insan. lafın kısası, gasquet'nin iddialarından çok daha inandırıcı duruyor pamela'nın söyledikleri. eğer ki, testlerde kokain kullanmadığı anlaşılırsa o zaman ortalık ne hal alır, düşünemiyorum.

iki şey... birincisi, profesyonel olarak spor yapan ve hayatını spordan kazanan, yaptığı sporda da gayet tanınan biri olan bir insan neden bu kadar dikkatsiz davranır? kimsenin eğlencesine karışmaya hakkımız yok tabii, herkes istediği gibi yaşar ama bu kadar da vurdumduymaz olunmamalı kanımca. fakir edebiyatına gelecek belki biraz olay ama, söylemeden de duramıyorum. onun konumunda olmak isteyecek kaç insan var kim bilir..? ikincisi ve bence daha da önemlisi, tenis federasyonu'nun böyle bir savunmaya gözü kapalı nasıl inanabildiği. belki gerçekten haklıdır gasquet ve sonuçlar pozitif çıkabilir. ama her ne olursa olsun, bu kadar kolay olmamalı bu işler. zaten olur da, testler pozitif çıkmazsa en az gasquet kadar başı yanacaktır bu kararı veren federasyonun...

Amerika'da Bir Şilili

fernando gonzalez, washington'da düzenlenen turnuvada seyirci desteğinden mağrum kalmamış görüldüğü üzere. fotoğraf, gonzalez'in ikinci tur maçından. 7-5, 7-5'lik setlerle kazandı maçı şilili raket. eğer yarı final, final gibi üst noktalara gelirse, tribün bile yapabilirler, sam querrey'in samurai grubu misali...

Washington'da Sona Doğru

washington'da düzenlenen turnuvada son 16'ya kalan tenisçiler belli oldu. herhangi bir şekilde maçların yayını olmadığı için izleyemiyoruz. livescore'la bir yere kadar oluyor, mazur görün artık...

1 numaralı seribaşı andy roddick, ilk turu bye geçmesinin ardından ikinci turda benjamin becker'i 6-3 ve 6-2'lik setlerle mağlup etti. çeyrek finale yükselmek için sam querrey ile mücadele edecek. oldukça zorlu bir maç olacağa benzer, ikisi de çok formda. roddick, eğer querrey'i geçerse çeyrek finaldeki rakibi de zorlu: ivo karlovic. tabloda roddick'in bulunduğu tarafın alt kısmı çok güçsüz gözüküyor. seribaşları olan jo-wilfried tsonga, dmitry tursunov ve mardy fish gibi raketlerin ilk iki tur sonunda elenmesi, underdog'lara umut ışığı oldu. john isner ve tomas berdych rakipleri karşısında favori gibi gözüküyor, ama ne olursa olsun oradaki 4 tenisçiden herhangi birinin finale yükselmesi çok uzak ihtimal.

geçen haftanın umag finalisti juan carlos ferrero, bu turnuvaya da hızlı giriş yaptı. 7 numaralı seribaşı tommy robredo'yu mağlup ederek son 16'da tommy haas'ın rakibi oldu. o maçın galibi, odesnik-gonzalez'in galibiyle oynayacak. buradan tommy haas gelir diye düşünüyorum. alt tarafa bakalım. robin söderling'in rakibi marc gicquel. bir sürprize mahal vereceğini sanmıyorum formda söderling'in. söderling de belli bir zamandan sonra bu formunu kaybetmeye başlayacak bence, ama henüz o zaman daha gelmedi gibi duruyor. geçen senenin şampiyonu ve bu senenin de 2 numarası olan juan martin del potro tayvanlı lu'yu 3 sette geçerek, lleyton hewitt'in rakibi oldu. del potro'nun pek formunda olduğu söylenemez, hewitt de sürprizleri seven bir tenisçi. buradan da değişik bir sonuç çıkabilir. ama eğer hewitt'i geçerse söderling'e pabuç bırakmaz del potro çeyrek finalde.

"şu isim favorim" diye net bir şey söyleyemiyorum tabloya baktığımda. aslında favorim var olmasına var da, onun da kurası çok zorlu, emin olamıyorum o yüzden. andy roddick'ten bahsediyorum... yukarıda da yazmıştık, sam querrey'le eşleştiğini, bu turu geçerse çeyrekte de yüksek olasılıkla karlovic ile karşılaşacağını. eğer bu iki rakibi aşmayı başarırsa yarı final ve finalde, karşısına querrey-karlovic'ten daha kolay rakipler gelebilir...

5 Ağustos 2009 Çarşamba

Genç Tenisçiler Rahatsız (!)

washington ve los angeles'ta düzenlenen turnuvaların genç yıldızları ilk turdan dökülmeye başladılar. eğer 2-3 yıl daha böyle istikrarsız bir biçimde devam ederse tenisin sabri sarıoğlu'su olmaya en büyük aday olan ernests gulbis, elemelerde kevin kim'i mağlup ettikten sonra ilk turda tomas berdych'e 2 sette kaybetti. 88 doğumlu gulbis ve artık çanlar onun için daha da hızlı çalıyor. bir an önce patlamasını gerçekleştirmesi gerekiyor artık. los angeles'taki wta turnuvasında, ilk turda geleceğin iki yıldızı sorana cirstea ve michelle larcher de brito karşı karşıya geldi. kazanan 6-4 ve 7-5'lik setlerle romen cirstea oldu. bir diğer genç romen monica niculescu'yu ise, samantha stosur fena çarpmış 6-1 ve 6-2'lik setlerle...

erkeklerde ilk sürpriz marin cilic'in elenmesi. hindistan'dan devvarman'a iki sette boyun eğmiş. favorilerden juan martin del potro ve tommy haas da 3 set oynayarak 2. tura yükselenler. benjamin becker ve robby ginepri gibi iki tecrübeli raketin karşılaşmasında servis kırma yaşanmamış ve tüm setler tie-break'le sona ermiş. ilk tie-break becker'in, ikincisi ginepri'nin, üçüncüsü de becker'in olmuş. wimbledon'ın yıldızı andy roddick de yarın korta çıkıyor ilk turu bye geçmesinin ardından. rakibi benjamin becker...

bayanlarda formsuz zvonareva ve ivanovic 3 set oynayarak ikinci tura yükselmeyi başardılar. 17 yaşındaki melanie oudin, hantuchova karşısında ilk seti tie-break'te kazandıktan sonra diğer iki seti 6-2, 6-2'yle verdi. genç alman sabine lisicki de 38'lik date krumm karşısında zor anlar yaşamış ama final setinin son oyununda servis kırarak maçı kazanmayı başarmış...

şimdilik bu kadar...

Son Karar Belli

nadal, haftalar öncesinden 8 ağustos'ta başlayacak montreal'deki turnuvayla birlikte geri döneceğini açıklamıştı. zaman ilerledikçe, sakatlığın nadal'ı zorladığı, nadal'ın dönüşünün ertelenebileceğine dair haberler çıkmıştı çeşitli kaynaklarda. bu sabah radio marca'ya konuşan toni nadal, son kararı bildirmiş. nadal, montreal'da kesinlikle kortta olacak.

sevindirici bir haber. en son 31 mayıs'ta robin söderling karşısına çıkmıştı ve geçen yıl şampiyon olduğu montreal'de puanlarını korumak isteyecek. heyecanla ve merakla bekliyoruz efendim. amerika açık'a kadar hazır olması dileğiyle...

4 Ağustos 2009 Salı

Safina Konuştu

dinara safina ile serena williams arasında bir gerginlik mevcut, biliyorsunuz. aslında ikili arasında bir gerginlik olduğunu söylemek pek doğru bir yaklaşım değil, serena car car konuşuyordu sadece. sonunda safina'dan da bir açıklama gelmiş. safina-serena tartışmalarında safina tarafında olanlardan pek de farklı bir şey söylememiş aslında kendisi...

"dünya sıralamasını ben yapmıyorum. serena'nın bir problemi varsa, bana değil wta yönetimine başvursun. bütün bir yıl boyunca topladığım puanlarla buradayım. sadece grand slamler için çalışmıyorum, ayrıca büyük turnuvalarda da iyi sonuçlar aldığıma inanıyorum."

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Serena'yı Neden Sevmiyoruz?


Bartoli ve Querrey'in Şampiyonlukları

bu hafta fazlasıyla yoğundu. atp ve wta tour kapsamında tam 5 turnuva gerçekleştirildi. bunlardan biri de istanbul olunca çok yoğun oldu günler. sabah istanbul, akşam amerika'daki turnuvalar derken tenise doyduk. bu hafta nispeten biraz daha boş. erkeklerde ve bayanlarda birer turnuva var. roddick, tsonga, del potro, gonzalez, querrey, cilic gibi raketlerin katılacağı washington'daki turnuvanın ana tablosuna şuradan, los angeles'te düzenlenecek olan turnuvaya katılacak olan seribaşlarına şuradan göz atabilirsiniz.

dün gece eurosport, iki finali arka arkaya yayınlamayı planlıyordu. bartoli-venus finalinde ilk set sonrasında görüntü, bartoli'nin maçı rahat alacağıydı. ilk seti 6-2 gibi rahat bir skorla aldıktan sonra ikinci sette de servis kırma avantajını ele geçirdi ve 5-4'e kadar korudu servisini. maç için servis atarken venus kırdı servisi, sonra da seti aldı. çok duygusal olması ve maç içinde çok fazla reaksiyon vermesiyle tanınan bartoli, şaşırtıcı şekilde maça tutunmayı başardı final setinde. yine servisini kırdı venus'un ve bu kez ikinci setteki gibi bir hataya düşmedi. gerçi yine maç için servis atarken 0-30 geriye düşüp servis kırdıracağının sinyallerini vermedi değil, ama cesaretini çok güzel toplayıp, maç içinde oynamadığı kadar agresif puanı 4 defa üst üste oynadı ve en azından bana göre hak ederek kazandı. hak edip etmemesi kişiden kişiye değişir tabii, ama en azından bu maçı ve şampiyon olmayı çok ama çok istediği, herkesden daha fazla istediği her halinden belliydi. hatırlatalım, yarı finalde jankovic karşısında maç puanı çevirip kazanmıştı; karşısındaki venus de sharapova ve dementieva gibi isimlere eze eze gelmişti. ve, ilk setteki berbat oyunundan sonra maçın geri kalanında çok iyi oynadı venus.

ayrıca yarı finalde izlediğim dementieva-venus maçı, williams kardeşler tenisi bırakmadıkça veya erken elenip dementieva ile karşılaşmadıkları sürece, demenetieva'nın asla bir grand slam kazanamayacağını kesin olarak kanıtladı bana. wimbledon'da bu kardeşlerden birine karşı çok çok iyi oynamasına rağmen maç puanı kaçırıp yine elenmişti dementieva hatırlayacaksınız. yaş da geçiyor... böyle bir isim grand slam kazanamadan tenisi bırakırsa, üzücü olur gerçekten.

venus-bartoli maçı uzayınca, üst üste iki final izleme olayı yalan oldu. ball-querrey finaline bağlanıldığında, querrey ilk seti 6-4'le almıştı. elemelerden gelen avustralyalı carsten ball, gstaad'da thomaz bellucci'nin yaptığını yapamadı. fazla izlemedim maçı, göz atma seviyesinde takıldım ama maçın her halinden bir servis savaşına dönüştüğü belliydi. ilk sette querrey 2, ball 1 kez servis kırabilmiş. ikinci sette ball 1 defa servis kırmış, ki bu onun seti almasına yetmiş. son setin başlarında da querrey servis kırıp durumu 4-1'e getirince ball haliyle düştü maçtan, 6-1'le final setini alarak şampiyonluğa ulaştı kendi memleketi los angeles'ta querrey. yukarıdaki resim, sam querrey'in üniversiteden arkadaşlarının oluşturdukları samurai grubu. çok eğlenceli işlere imza attılar maç boyunca, kupa töreninde de korta indiler. querrey gibi adamın böyle bir taraftar grubu olması gayet normal...

ha unutmadan, querrey de final şanssızlığını kırmış oldu böylece. 3-4 hafta önce newport'ta lucky loser olarak ana tabloda yer alan rajeev ram'a finalde kaybetmişti, geçen hafta da indianapolis'te robby ginepri'ye. bu sefer bir vatandaşı değil de, avustralyalı ile karşılaşınca affetmedi. üst üste oynadığı finallerin ardından bir de şampiyonluk kazanınca haliyle sıralamada bir hayli basamak atladı querrey, 26. sıraya kadar yükseldi. bu form durumuyla, "us open'da üst turları görmeyi beklediklerimiz" listesine kafadan giriş yapmayı başardı...

şimdi tam yazıyı gönderirken aklıma geldi, bir de nikolay davydenko'nun umag'ta kazandığı toprak kort şampiyonluğu var tabii, atlamışız. zaten pek takip edememiştim o turnuvayı. ama juan carlos ferrero'nun finale kadar çıkıp adını biraz olsun hatırlatması sevindirici. her ne kadar finalde fena şekilde ezilse de...

marion bartoli, sam querrey ve nikolay davydenko'ya da tebriklerimizi gönderip, bu haftaki tebrik faslımızı kapatalım.

2 Ağustos 2009 Pazar

Televizyonda Tenis Yayınları #1

2 ağustos 2009 pazar (bu akşam):

22.00: wta stanford finali, venus williams-marion bartoli (eurosport)
00.00: atp los angeles finali, sam querrey-carsten ball (eurosport)

iyi seyirler...

Gstaad'da Yağmur Var, Gstaad'da Sürpriz Var

fenerbahçe 2005-06 sezonunda, uefa kupası maçında az alkmaar karşısında 2-0 öne geçtiğinde, maçı anlatan ilker yasin'in ağzından şu kelimeler dökülüyordu; "alkmaar'da bayram var, alkmaar'da düğün var"... o replik benim aklıma işledi ne alakaysa, bugünkü bellucci-beck finalini izlerken yine alakasız bir biçimde aklıma geldi ve ben de başlık olarak seçtim... saçmaladığımın farkındayım tabii...

1000 metre yükseklikteki gstaad'da alpler'in yanında turnuva yapınca ağustos'un başındaki bu yağmura şaşırmamalısınız. turnuvanın final maçı dışında hiçbir maçını izlemedim, daha kaç kere durdu maçlar, bilmiyorum... brezilyalı tenisçi thomaz bellucci dünya sıralamasında 119. sırada ve bu turnuvada seribaşı tenisçiler arasında değildi. ama üst üste sürprizler yaptı, favorileri bir bir eledi ve bu yıla 109. sırada girip çok iyi form durumu sayesinde 51. sıraya kadar yükselen andreas beck ile finalde karşılaşma fırsatı buldu. maç öncesi ilginç not, iki tenisçinin de solak olmasıydı...
bellucci'yi bugüne kadar hiç izlememiştim, katıldığı 3-5 grand slam'de de hep ilk turdan elenmiş. wimbledon ve us open'da birer kez gördüğü 2. tur, en büyük slam başarıları. bugün oynadığı final maçıyla kendini hem bana, hem de daha pek çok tenissevere çok güzel tanıttığına inanıyorum. maçın henüz ilk oyununda beck'in servisini kırdı ve avantajı eline geçirdi. sonrasında da o avantajı elinden hiç bırakmadı ve ilk seti 6-4'le kazandı. notlarımın arasında "iki tenisçi de çok agresif başladı" var. var olmasına var da, iki tenisçi maça sadece agresif başlamakla kalmayıp, bu agresif oyunlarını tüm maça yansıtmayı başardılar. üstelik, verilen 1 saatlik yağmur arasına rağmen ritimlerini kaybetmeden. beck'in zaten iyi servis attığını biliyoruz, bellucci'nin de aynı familyadan olduğunu görmüş olduk bu maçla birlikte. iki tenisçinin tarzları birbirine çok benziyor. sert servisler atmaları, agresif oynamaları, winnerlara yönelmeleri ve sert groundstroke'ları. bellucci'nin az da olsa bir file önü oyunu da var ayrıca. bunun dışında aralarındaki tek fark, beck'in daha çok forehand vuruşlarla winner'lara yönelmesiyken, bellucci'nin puanlarını çoğunlukla çift el backhand winner'larla toplamasıydı.

tabii, tüm bunların toprak kortta cereyan ettiğini de ayrıca eklemekte fayda var. çim kortu fazla sevmem açıkçası. özellikle de serve&volley oynayan oyunculardan pek zevk almam, zira uzun rallyleri her daim daha keyifli bulurum. bu maçta da servisin sertliğiyle kazanılan çok puan oldu ama başarılı return'lerden sonra puanlar iki vuruşla bitmedi, orta uzunlukta rallyler vardı hep ama bütün vuruşlar çok kaliteli olduğu için bu orta uzunluktaki rallyler bile maçın kaliteli olarak nitelendirilmesine yetti benim nezdimde.

ikinci sette beck 4-3 öndeyken ve sette iki tenisçi de birbirinin servisini kıramamışken yağmur nedeniyle oyuna ara verildi. 1 saatlik aradan sonra servislerini atan ve haliyle soğuyan bellucci çok zorlandı, 1 kez servis kırma puanı çevirdi ama 4-4'e getirdi bir şekilde seti. oyunlarda 5-5 eşitlik varken bellucci, beck'in servisinde 2 kez servis kırma puanını değerlendiremedi. tie-break'e gitti set. bellucci, yalnızca 2 puan vererek rahat aldı tie-break'i ve hak ettiği maçı, turnuvayı, şampiyonluğu...

ilk atp tour şampiyonluğunu yaşamış oldu brezilyalı bellucci böylece. sert ve çim kortta daha iyidir muhakkak. us open'da merakla bekliyoruz neler yapacağını. en azından birkaç tur atlayıp, bu başarısının tesadüf olmadığını göstermeli. yazıyı çok alakasız bir notla kapatayım, bunu araya sıkıştıracaktım aslında ama unutmuşum. en sevdiği kort, toprakmış bellucci'nin, onu da ilginç bulduğumu söylemeliyim.

bir tebrik de bellucci'ye gitsin dushevina'dan sonra. kaldı 3 final...

Şampiyon Dushevina

6-0 ve 6-1 ile aldı götürdü dushevina. yazılacak fazla bir şey yok zaten finale dair. biri gelip tek cümleyle finalin ne kadar kötü ve "final maçı"yla uzaktan yakından alakası olmamasını tek cümle ile özetle dese; istisnasız cnn türk'te yayınlanan her maçta mutlaka "çok heyecanlı bir maç, çok güzel bir maç, tenise doyuyoruz adeta" diyen barış kuyucu'nun bu maçta bu kalıplardan hiçbirini sarf etmediğini söylerdim. gayet güzel bir özetleme olurdu bana kalırsa.

maçı yemek yerken izledim bir yandan. yarım yamalak izleyebildim yani. ilk setin sonunda yemeği bitirip, 2. ve kalırsa 3. setleri adam akıllı oturup izlerim diye umut ediyordum, lakin yemeği bitirdiğimde ödül töreni bitmişti... "hradecka'nın yorgunluğu çok net bir şekilde ortaya çıktı" şeklinde basit bir yorum yapmaya gerek de yok, izleyen herkes farkındaydı zaten bunun. kaldı ki, hradecka yorgun olmasa dahi dushevina bir gömlek daha üstün bir tenisçi, dolayısıyla maç öncesi cahit yavuz'un hradecka'yı favori göstermesine bir anlam veremedim. kafamı çevirdiğim her an basit hata yapıyordu hradecka, birinci servislerini %44'le oyuna sokabilmiş, ki en önemli özelliği bu. dushevina'nın 7 servis oyununda yalnızca 5 puan alabilmiş ve 5 defa servis kırdırmış hradecka. toplam puanların %76'sı dushevina'ya, %24'ü hradecka'ya gitmiş vs vs... uzatmaya da gerek yok aslında, domine etti dushevina maçı, aldı götürdü ilk wta tour şampiyonluğunu. maç sonu attığı çığlığı duyunca, iyi ki bu kız maç içinde çığlık atmıyor diye şükrettim, onu da ekleyeyim son olarak.

tebrikler dushevina...