Avustralya Açık geçen sene de 4. tur maçlarında böyle bir heyecan yapmıştı. Yine bir 4. tur gününde çeşit çeşit garip olaylara tanıklık ettik.
Kirpi bir altta video atmış. Onun üstüne yorum da yapalım. Almagro, 4. sette 5-5'te 0-30 ya da 0-15'i sanırım, ikisinden biri, fileye gelen Berdych'in üstüne doğru vurdu ve top Berdych'in kolunda patladı. Berdych der ki, o topu köşelere vurabilirdi, kort bomboştu. Evet, kort gerçekten boştu ama Almagro'nun vurduğu top alçak bir toptu ve o kadar önemli bir puanda passing shot atarak riske girmeden, topu rakibinin üstüne vurması çok da abartılacak bir şey değil. Artı Berdych'in dediği gibi yüzüne falan da gelmiyor, altı üstü koluna geliyor. Geçen gün de Federer, Karlovic maçında Karlovic'in file önü etkinliğini azaltmak için üstüne toplar vurmuştu. Bunlar taktiksel şeyler. Çok bariz pozisyonlarda çok sert vurulmadığı sürece de bu kadar abartmanın lüzumu yok. Kaldı ki Almagro da gerektiği gibi pozisyondan sonra "iyi misin?" der gibisinden bir işaret yaptı. Onu geçtim, maçtan sonra muhtemelen özür dilemek ve o konuyla ilgili birkaç kelime söylemek için yaklaşıyordu Berdych'in yüzüne bakarak ama Berdych oraya bile bakmadan koluyla bir işaret yaptı ve geçti.
Şimdi böyle bir durumda Berdych'in yuhalanması normal. Evet, ben de bu kadar yoğun yuhalanmasını beklemiyordum ve biraz abartı kaçmış olabilir ama bunları bu kadar büyük bir turnuvada oynarken her zaman hesap etmek zorundasınız. Avustralya Açık'ta bu gibi durum 10 kere yaşanır, 1 kere bu kadar büyük tepki verilir, o da sana denk gelir. O anca bir kıvılcım çıkar ve normalde 5-10 saniye yuhalamayla geçilecek şey böyle seni kortun ortasında ağlatacak duruma getirir. (tabii ağlamadı ama suratından gördüğünüz üzere büyük bir hayal kırıklığı var) Ama Berdych o hayal kırıklığına rağmen saha içi röportajında hala çok mantıksız ve gereksiz şekilde kendini savunmaya çalışıyordu ki bu, orada yapması gereken en son şeydi. Seyirci zaten olayı gördü, orada o olayı tekrar anlatarak kendini haklı çıkarmaya çalışman seni seyircinin gözünde daha da antipatikleştiriyor.
Saha içi röportajından sonra biraz koridora doğru geçip Eurosport ile yaptığı röportajda bile arkadan tepkiler var ve hatta bir taraftar "you're a prick" diyor. Berdych, zaten olaya baştan yanlış bakıyor. Oradaki topu üzerine attıktan sonra özür dilemenin önemli olmadığından falan bahsediyor. Bir kere hiç de öyle değil. Olay Berdych'in anlattığı kadar abartılacak bir şey değil ve evet, bir özürle kapanması gereken bir olay. Hadi, sen öyle düşünmüyorsun ama yine de biraz mantığını kullanıp maç sonunda çok soğuk bir şekilde de olsa, istersen diyaloğa bile girmeden elini şöylece bir sıkabilirdin ve bunların hiçbirini yaşamazdın. Şimdi, Nadal'a karşı - hele de akşam seansı olursa, zira akşam seansının atmosferi bir başka oluyor RLA'da - mental anlamda da çok zor bir savaşa girecek taraftarla. Nasıl mücadele edecek göreceğiz ama ilginçtir, aynı seyirci durumunu 2006 Madrid'de de Nadal'a karşı yaşamıştı. (o meşhur sus işareti)
Bir diğer çok ilginç maç Clijsters-Li maçı oldu öncesiyle, sonrasıyla... (Şansal Büyüka cümlesi oldu tam, Maraton programını açıyor gibi hissettim kendimi) Clijsters maça bence daha iyi başlamıştı ama 3-3'te çok talihsiz şekilde bileğini burktu. Geri döndü, ilk seti kaybetti ve ikinci sette servis kırdırarak 3-1 geriye düştü. Oradan geri gelmesini beklemiyordum ama bir şekilde servisi kırıp, daha sonra servisleriyle tiebreak'e kadar getirdi işi. Çok kötü başladı tiebreak'e de ve 6-2 geriye düştü ama üst üste 3 harika puanla 6-5'e getirdi durumu. Buradaki puanı ise Clijsters'ın oyunundan ziyade Li'nin oyunu belirledi. Zira Clijsters'ın feci kötü - öyle böyle değil - dropshot'una inanılmaz kötü bir karşılık verdi Li ve Clijsters'tan lob'u yedi. Bunun arkasından 2 puan daha kazanan Clijsters son sete götürdü maçı. Son sette klasik mental çöküntüsünü yaşayan Li 5-1 geri düştü. Ondan sonra heyecan yapan Clijsters 5-4'e kadar maçın gelmesine izin verse de sonunda 6-4 ile seti-maçı kapatmayı başardı.
Maçtan sonraki basın toplantısında İngilizce soruların ardından Çin basınının soruları başlarken Li kendini tutamayıp ağlamaya başlamış ve basın toplantısını terk etmiş. Ayrıca 22 Ocak Çin Halk Cumhuriyeti açısından çok önemli bir gün. Zira 22 Ocak 1949'da komünist lider Mao Zedong, ordusuyla birlikte Pekin'e girip bugünkü Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulması açısından ilk adımı atmıştı. Ülkenin kuruluş tarihi 1 Ekim 1949 olsa da, 22 Ocak da bu anlamda bir nevi ulusal bayram olarak görülebilir. Maç da pazar öğlen saatlerine geliyordu Çin'de ve büyük ihtimalle normalden de çok izleyen büyük bir kitle vardı Li'yi. Onun açısından çok ama çok kötü bir mağlubiyet. Kariyerinin en tatsız mağlubiyeti bile diyebiliriz.
Clijsters ise şu an oynanan Wozniacki-Jankovic maçının galibiyle oynayacak. O bilek sakatlığını halledebilirse bence favori olarak çıkar korta ama MR'ı beklemek lazım tabii.
Bunlar dışında beklenen skorlar vardı. Federer ve Nadal 3 sette rahat kazandı. İki oyuncuyu da çeyrekte zorlu rakipler bekliyor. Federer, son iki turu çok rahat geçen Del Potro ile karşılaşacak. Del Potro, şüphesiz Tomic'ten çok daha zorlu bir rakip olacak. Federer bugün çok iyi gözükmüş olabilir ama karşısında Federer'in kısa, yüksek, loopy diye tabir ettiğimiz toplarını Tomic'e göre çok daha iyi harcayacak potansiyele sahip Del Potro ve psikolojik anlamda da Federer'e karşı çok daha iyi çıkabilecek bir isim. Güzel bir maç olacak. 3 sette kazanmasını beklemiyorum en azından Federer'in.
Berdych ise Almagro karşısında 4 sette zorlanarak kazandı. (bütün setleri tiebreak ile aldı 1-0 geriye düştükten sonra) Geri çizgiden yine belli bir standardı vardı ama Nadal'ı korkutacak kadar değil. Artı yönü ise kesinlikle servisiydi. Almagro'ya karşı bugün çok ama çok etkili servis kullandı. Nadal'a karşı da aynı şekilde etkili olabilir. Hatta iyi servis atması bir zorunluluk. Gerçekten iyi bir servis gününde olursa yakın geçen bir maç izleriz ama Nadal karakterini koyarak bir şekilde alır. Eğer Berdych kötü servis atarsa Nadal çok zorlanmadan alır.
Kadınlarda diğer iki maçta Azarenka ve Radwanska rakiplerini harcadılar ve çeyrekte birbirlerinin rakibi oldular. Azılı bir Radwanska fanı olarak rengimi belli ediyor ve Radwanska alır diyorum. :)