3 Nisan 2010 Cumartesi

Miami: Clijsters Şampiyon

Miami'de kadınlar şampiyonu finalde Venus Williams'ı 6-2 6-1'lik setlerle deviren Belçikalı Kim Clijsters oldu. Daha doğrusu olmuş, zira ben Bursaspor-Antalyaspor maçında olduğumdan skoruna bakabildim biraz önce. Kaçırıldığına üzülecek bir maç olmuş gibi durmuyor. 1 saate bile bırakmamış işini Clijsters, sadece 58 dakika rakibini alt etmesine yetmiş. İlk set, alınan puanlara bakıldığında, ikinci sete nazaran biraz daha yakın geçmiş gibi gözüküyor. İlk sette 27-20 Clijsters üstünlüğü bulunurken, ikinci sette bu üstünlük 28-9. Venus, Clijsters'ın servisinde servis kırma puanı dahi yakalayamamış ve ikinci sette Clijsters servisinden sadece 1 puan çıkartabilmiş. Venus'ün bacağındaki bol bandajlar da korttaki oyununu etkilemiş tabii. Clijsters, bu şampiyonlukla birlikte ilk 10'a giriyor. Sadece 8 turnuva Clijsters'ın ilk 10'a girmesine yetti. Tebrikler anneye!

Miami: Erkekler Finali Berdych-Roddick

Miami'de erkeklerde finalin adı dün oynanan maçlar sonrasında Roddick-Berdych oldu. Roddick, yarı finalde Nadal'ı 3 sette geçerken, Berdych, Soderling karşısında sadece 4 oyun bıraktı.

Ben, dün bu 2 maçtan sadece Nadal-Roddick maçını izleyebildim. İlk setin hemen başında, Roddick'in çok fazla 2. servise düştüğü bir oyunda servis kırmayı başardı Nadal ve bu servis kırmayı setin sonuna kadar muhafaza ederek seti 6-4 kazandı. Roddick, bu sette sadece topu karşıya gönderir ve iyi servisleriyle puan alırken, Nadal özellikle forehand winner'larda ezici bir üstünlük sağladı rakibine. İkinci setin ortalarına kadar da bu dominasyon devam etti aslında. Lakin, Roddick sette 4-3 önde ve Nadal servisiyken, oyununda birkaç vitesi bir anda arttıran Roddick art arda muhteşem vuruşlarla maçta ilk kez servis kırdı ve seti 6-3 kazandı. Buraya kadar Nadal'ın oyundan düşmesi söz konusu değildi. Roddick, 4-3'teki oyunda muazzam oynayıp, iyi oynayan Nadal'ın servisini kırmıştı. Lakin, son sette Roddick ilk setteki tenisine, benzer bir tenis oynadı. Setin başında 1-0 öndeyken servis kırma puanı kaçırdı Nadal. Bir sonraki oyunda da birkaç basit hata yaparak servisini kırdırdı. 4-3'te Roddick servisinde 40-40'ı yakalasa da bir daha bir türlü servis kırma puanına ulaşamadı Nadal ve sonda bir kez daha servis kırdırarak maçı 4-6 6-3 6-3'lük setlerle kaybetti.

Roddick'in 10-15 dakikalık iyi oynadığı bir periyot vardı ama Nadal özellikle 3. setin başlarında kötü oynayan Roddick'e karşı servis kırma puanı harcayıp, sonra da kendi servisini kırdırdı ve maçı adeta kendi elleriyle ikram etti. Roddick'in övülecek bir yönü varsa, kesinlikle servisleriydi. İlk sette o servis kırdırdığı 1 oyun dışında hiçbir anda servis performansını düşürmedi. Bunu takdir etmeliyiz. Nadal'ın kupa hasreti 10 ay oldu ve şu anda elinde bulundurduğu ünvanlar Monte Carlo, Barcelona ve Roma. Bunların hepsi Nisan ayı içerisinde oynanacak turnuvalar. Nadal'ın bu ayın sonundan kaç ünvanla çıkabileceğini izleyip göreceğiz...

Berdych ise, akşam seansında İsveçli Soderling'i 6-2 6-2 ile geçmeyi başardı. Soderling'in bolca basit hata yaptığı, Berdych'in hafta boyunca oynadığı tenisi, bu maçta da oynadığı söyleniyor. Çek raket maçta hiç servisini kırdırmamış ve Soderling gibi iyi bir servisçi olarak sayabileceğimiz bir ismin 4 kez servisini kırmış.

Finalde, Roddick ve Berdych yarın karşı karşıya gelecekler. Indian Wells'te de Roddick finaldeydi ve karşısında sürpriz bir oyuncu vardı. Roddick, o sürpriz oyuncu olan Ljubicic'e 2 tie-break sonunda mağlup olmuştu. Berdych, 2005 Paris'te masters kazanmıştı. O yıldan sonra ilk kez böyle bir şans yakalıyor. Ayrıca, Miami'yi 1991 yılından beri ilk 10 dışından bir raket kazanmıyor. Bunu yapma şansı da yakaladı bu finalle birlikte. İstikrarsız Berdych, bu hafta boyunca istikrarlıydı en azından. Turnuvadaki genel oyununu yarına da yansıtırsa ben kazanabileceğini düşünüyorum. Roddick'in de ev sahibi desteğini küçümsememek gerek. Nadal maçında bile stadyum "Andy, Andy!" diye inlemişti, ki bu maçta daha da büyük bir destek gelecektir Amerikalı rakete.

2 Nisan 2010 Cuma

Parmakla Duzelmez O Dis

Eurosport'un 1 Nisan Şakası

1 Nisan şakaları yıllar geçtikçe medyada daha çok yer buluyor. Hemen hemen her medya kuruluşunda ve ajanslarda 1 Nisan şakalarına rastlamak mümkün. Dün bunlardan birini Eurosport, kendi sitesinde gerçekleştirmiş. Şaka olduğunu bilip okuyunca detaylardaki sallamalara falan daha çok gülüyorsunuz... Haber, Andy Murray'nin İspanya adına oynamak için başvurmasıyla alakalı. Kaynakları da İspanyol gazetesi El Diario Tonto imiş (!).

Habere şuradan tıklayabilirsiniz.

Miami: 10. Gün

Miami'de dün, 2 kadınlar yarı finali ve 2 erkekler çeyrek finaliyle geçildi. Kadınlarda Clijsters ve Venus finalde karşı karşıya gelecek, dünkü maçların sonuçları sonrasında. Erkeklerde ise, Berdych ve Soderling birbirlerine rakip oldular.

Dünkü post'un sonuna Verdasco-Berdych maçıyla alakalı bir şey yazmıştık, ki hala da duruyor. Dileyen biraz aşağı inip bakabilir... İşte, Verdasco maçı oradan vermeyi başardı Berdych'e karşı. İlk seti 6-4 kazandı İspanyol ve ikinci sette de 3-1 öndeydi. O seti tie-break ile veren Verdasco, son seti de kaybedince, 9. kez oynadığı masters çeyrek finalinden de mağlubiyetle ayrıldı. Berdych ise, bu galibiyetle geçen haftaki Baghdatis'ten farklı olduğunu gösterdi. Baghdatis, 3. turda Federer'i eledikten sonra 4. turda Robredo'ya mağlup olmuştu. Baghdatis'in durumunu göz önüne alıp, konsantrasyonunu yüksek tutmuş olmalı.

Berdych'in yarı finaldeki rakibi, Rus Mikhail Youzhny'i 6-1 6-4 ile geçen Robin Soderling oldu. Soderling, Indian Wells'te iyi tenis oynarken çeyrek finalde beklenmedik şekilde Roddick engeline takılmıştı. Murray ve Federer'in elenmesi sebebiyle çeyrek ve yarıda da kendisinden sıralama olarak geride rakiplerle oynadı ve oynayacak. Berdych, üst üste çok zor maçlar oynadı ve Soderling'e bu maçta tempo olarak karşılık verebileceğini düşünmüyorum. Soderling final adayım.

Kadınlarda, Venus'ün Bartoli'yi yendiğini dünkü post'un sonuna iliştirmiştik. Ben o sırada tenis oynadığım için maçı kaçırdım, ki bu tenisin yorgunluğu Clijsters-Henin maçına patladı asıl. O yorgunlukla gece de kalkamadım Belçikalıların rekabetine. Sabah ilk işim maçın skoruna bakmak oldu ve 6-2 6-7(3) 7-6(6)'lık Clijsters galibiyetini görünce harika bir maçı kaçırdığıma üzüldüm. Lakin sonrasında maç hakkındaki yorumları okuduğumda pek iç açıcı tepkilerle karşılaşmadım. Çok fazla basit hata yapmış her iki oyuncu da... Clijsters'ın US Open'dan sonraki ilk finali olacak bu. Venus Williams ile cumartesi günü karşılaşacak finalde. O maça dair tahmin yapmak hiç kolay değil ama Venus'ün kazanacağını hissediyorum.

Bugünün programı;

Nadal-Roddick (TSİ 20.00)
Berdych-Soderling (TSİ 02.00)

1 Nisan 2010 Perşembe

Miami: 9. Gün

Miami'de çarşamba günü 2 kadınlar ve 2 erkekler çeyrek finali maçı oynandı. Henin, Clijsters, Nadal ve Roddick kazanan isimler oldular.

Günün ilk maçında wild-card ile turnuvaya katılan Henin, 2 numaralı seribaşı Wozniacki ile oynadı, ki izleyebildiğim tek maç buydu dünden. Wozniacki, maç boyu Henin'i fazlasıyla zorladı. İlk sette 6-5 önde kendi servisinde 30-0'ı yakalayan Henin, buradan 4 puan üst üste kaptırınca set tie-break'e gitti. Tie-break'te de üstün oynayan Wozniacki, seti kaptı. Henin, sakatlık molası aldıktan sonra maçı Wozniacki'nin alacağına dair inancım artmıştı. Hatta 3-3'te servis kırma puanlarını kaçırana kadar bu inancım da devam etti. Bu oyunda servis kıramayan Danimarkalı, bir dahaki oyunda kendi servisini kırdırınca set 6-3'le Justine'e gitti. Son sette de Wozniacki'nin 1 kez servisini kıran Henin, 4. turnuvasında yarı final görmüş oldu.

Henin'in yarı finaldeki rakibi Clijsters. Klasik bir maç bizleri bekliyor. Bu ikili bu sene başında Brisbane'de, bence sezonun şu ana kadarki açık ara en güzel kadınlar maçını oynamışlardı. Umuyorum, en azından ona yakın kalitede bir maç olur. Clijsters, o maçı final tie-break'inde kazanmayı başarmıştı. Henin'in rekabette 12-11'lik üstünlüğü bulunuyor ama ITF'te oynadıkları 2 maçı çıkarırsak Clijsters bir farkla öne fırlıyor. Henin de Clijsters da bu turnuvada iyi gözüktüler ama ben Clijsters'ın kazanacağını düşünüyorum. Henin, Wozniacki karşısında çok zorlanırken, Clijsters buraya kadar hiç tehlike yaşamadı. Tabii, böyle maçlar çok farklı ve turnuva boyunca oynanan maçlar, bu tarz maçlara etki etmeyebiliyor ama biraz da Clijsters'ın kazanmasını istediğimden sanırım bu tahminim. Sonuç ne olursa olsun tenise doyacağız, o kesin...

Erkeklerde adamım Rafa Nadal, engelleri bir bir aşıyor. Dün gece ben yatağımda uyurken Tsonga'yı 6-3 6-2 ile devirmiş İspanyol. 10 dakikalık özeti izledim ve maç yorumlarını okudum. Tsonga, anladığım kadarıyla ilk 5-6 oyunda epey iyi oynamış. 3-2'de Nadal'ın servisini epey zorlayıp kıramadıktan sonra çözülme yaşamış. Oradan sonra 7 üst üste oyun kaybeden Tsonga, bir anda 3-6 0-3 geriye düşmüş, ki bunda Nadal'ın da payı büyük gibi görünüyor. Sık sık fileye geldiği ve güzel voleler vurduğu görülüyor özetlerden. Forehand kanadında yine özel şutlar çıkarmış... Ama bunları sezon başından bu yana az çok görüyorduk zaten; bunun yanında dikkat çeken Nadal'ın korttaki hareketliliği. Aslında kendi standartlarının üstünde basit hata yapıyor ama buna rağmen savunması etkileyiciliğini koruyor. Toprak kort sezonunda bu basit hata sayısını da aza çekmeyi başarabilirse, Nadal'dan klasik bir toprak sezonu bekleyebiliriz. Bu turnuva için de tahminim var ama yazmıyorum buraya. Indian Wells'te yazdık; çocuk gitti Ljubicic'e kaybetti. Azıcık çenemizi tutalım.

Nadal'ın rakibi ballı Roddick, Almagro'yu iki sette rahat geçti. Bir insan 2 masters üst üste final ve yarı finale gelene kadar hiç mi kendinden kağıt üstünde güçlü bir raketle oynamaz. Üstelik top 5'in dışında bir oyuncu olarak... Bunda tabii Djokovic, Murray ve Federer'in de payı var ama şansını kabul etmek gerekiyor Amerikalının. Nihayet bu uzun süreçten sonra kendi üstündeki bir raketle oynayacak. Rafael Nadal'la... Roddick, gördüğüm kadarıyla iyiden iyiye bir Andy Murray olmaya başlıyor ama onu söyleyeyim, gidişat iyi değil. Wimbledon'da övdük, rallilere girmesini takdir ettik ama topu çok fazla öldürmesi de aşırıya kaçabilir. 2 sene önce şu ikili şöyle bir durumda karşılaşacak olsa çok farklı bir maç izlerdik, şimdi çok farklı bir maç izleyeceğiz. Nereden nereye...

Bugünün programı;

Bartoli-Williams (maç oynandı, Williams 6-3 6-4 ile kazanıp finale çıktı)
Berdych-Verdasco (maç oynanıyor, Verdasco setlerde 1-0 önde ve ikinci sette break avantajı var)
Youzhny-Soderling (TSİ 02.00)
Clijsters-Henin (TSİ 04.00)

Stepanek 2 Ay Yok

31'lik Çek raket Radek Stepanek, bu sezonun hayal kırıklığı yaratan oyuncularından şu ana kadar. Geçen sezon geçirdiği ağır sezon ve yaşının bunda etkisi büyük tabii. Normal sezonun yanında, Çek Cumhuriyeti takımıyla Davis Cup'ta finale kadar gitmişti Stepanek ve aralık ayında bile korttaydı. Bu yaşta bir oyuncuya 2-3 haftalık bir tatilin yetmesi mümkün değil.

Stepanek'in 2 ay olmamasının sebebi yorgunluk ve tükenmişlikle alakalı. Ayrıca, kanıyla ilgili bir problemi varmış sanırım. Coach'u, en azından 2 ay dinleneceğini söylerken, kan tahlillerinin de önemli olduğunu söylemiş. Kol, bacak, diz sakatlıklardan bile önemli bu tip şeyler, zira yaşamı etkileyebilir. Çok dikkatli olması gerek Stepanek'in.

Temmuz ayında Davis Cup çeyrek finalinde Şili'ye karşı oynanacak seride yer alacağı kesinmiş ama ondan önce dönebilir mi, orası henüz kesin değil. Çek raket ayrıca bir süredir ilişki yaşadığı Nicole Vaidisova ile bu temmuz ayında evlenmeyi planlıyor.

31 Mart 2010 Çarşamba

Biraz da Ciftler

Ciftler hakkinda pek fazla haber veya post goremiyoruz. Sebebi basit, cunku ciftler maclari yayinlanmiyor. Aslinda bu kisir dongu gibi bir sey; maclar yayinlanmadigi icin oyuncular taninmiyor, oyuncular taninmadigindan insanlar ilgi gostermiyor, ilgi olmayinca da maclar onemsenmiyor. Izlenmeyen maclar hakkinda yorum yapmak olmaz tabi ama yine de olan bitene deginelim biraz. Teklerden tanidigimiz bir suru isim var zaten.

Erkeklerden baslayalim. Gecen haftanin sampiyonu Nadal-Lopez cifti bu hafta mitoz bolunerek iki cift olarak Miami'ye geldiler. Nadal ve eskiden beri tanidigi arkadasi Bartolome Salva-Vidal birlikte oynadilar ancak embriyoluktan beri birbirlerini taniyan Bryan-Byran ikilisi karsisinda adeta rezil kepaze oldular. Mac 6-0 ve 6-3'luk setler ile bitti. Bu skora en cok katki yapan oyuncu ilk sette sayisiz ayak hatasi yapan, hatta bir oyunda tam 3 kez ayak hatasi yapan ve bunlarin birinde cift hataya sebebiyet vermeyi beceren Salva-Vidal'di izleyenlerin soylediklerine gore. Bu kadar cok ayak hatasi olunca ikilinin ciddiyeti de elden gitmis ve eglenme havasinda maci tamamlamislar. Salva-Vidal, Nadal ile akran olmasina ragmen su an inaktif ve kendi tenis okulu ile ilgileniyor. Bir de arada Nadal'in antreman partnerligini yapiyor. Nadal'in iyi bir arkadasi iseniz inaktif de olsaniz korta cikarsiniz. Hatta fazla ayak hatasi yapmazsaniz Francisco Roig gibi 41 yasinda olsaniz bile cikip Novak Djokovic - Dusan Vemic ikilisini yenebilirsiniz. Mac boyle hezimet bir skorla noktalaninca en meshur ciftler takimlarindan biri olup su an siralamada 2 numarada olan Bryan kardesler de gecen hafta ilk turda elenmelerinin yaptigi sarsintiyi atlatmis oldular. Bryanlar gecen hafta ilk turlarin tehlikeli adami Kohlschreiber ile son haftalarda iyi tenis oynayan Berdych'ten olusan ekibe yenilmislerdi. Bryan ikilisi bu turnuvada ceyrek finale kadar geldi.

Gecen haftaki sampiyonlugundan sonra ciftlerde kariyerinin en yuksek siralamasi olan 38 numarayi goren Marc Lopez bu hafta Thomaz Bellucci ile katildigi turnuvada ikinci turda elendi. Yenildikleri cift Dlouhy-Paes cifti. 3 nolu seri basi olan bu cift gecen hafta ilk turda Nadal-Lopez ciftine elenmislerdi. Bir nevi intikam almis gibi oldular. Gecen hafta Ispanyol ikiliye bir turnuva finalinde ikinci kez kaybeden 1 nolu seribasi Nestor-Zimonic ikilisi ise bu hafta bir baska Ispanyol ciftin kurbani oldu ve Almagro-Robredo ikilisine ikinci turda elendi. Galibiyetleri ile ceyrek finale cikan Ispanyollar, ikiz olmadiklari halde Bryanlardan bile daha fazla birlikte gorunmeyi basaran Feliciano Lopez-Fernando Verdasco ikilisi ile karsilasacaklar bugun. Lopez-Verdasco ciftinin ikinci turda 6 Nolu seri basi olan Aspelin-Hanley ikilisini yendiklerini belirtelim.

Haftanin supriz isimlerinden Benjamin Becker ise partneri Michael Kohlmann ile 5 nolu seribasi cift olan Kubot-Marach ikilisini ilk turda turnuva disina ittiler ve devam edip ceyrek finale geldiler. Bu yilin basinda parlayan Clement ise bu turnuvada genel olarak iyi oynayan Tsonga ile ceyrek finale geldi ve bu yolda 7 nolu seribasi cift olan Cermak-Mertinak ikilisini yendi. 4 nolu seribasi cift olan Bhupathi-Mirnyi ikilisi de ceyrek finale gelirken Querrey-Isner ikilisini yendiler. Amerikali ikilinin gecen hafta yari finale kadar yukseldigini ve Nestor-Zimonic ikilisine elendiklerini hatirlatalim. Kalan son ceyrek finalist cift olan 8 nolu seribaslari Frystenberg-Matkowski ikilisi ise ikinci turda Andreev-Youzhny ikilisini yendi.

Genel olarak baktigimizda Nestor-Zimonic ikilisi haric onemli seribaslarinin yollarina devam ettigini goruyoruz. Teklerde oynayan oyunculardan ise haftanin iyi performans gosteren isimlerinin ciftlerde de basarili olduklarini gozlemliyoruz. Icimden bir ses kupanin gecen hafta kotu bir sonuc alan evsahibi Bryan ikisine gidecegini soyluyor.

ATP ciftlerinde durum bu. WTA icin de kucuk bir degerlendirme yapabilmeyi umuyorum.

Miami: 7 ve 8. Gün

Sınavların yoğunluğu devam ediyor. Maçları takip etmeye devam ediyoruz ama yazmaya zamanımız pek kalmıyor. Önümüzdeki 1-2 hafta rahatız ama artık bu akşamdan sonra. Son 2 günün maçlarını bir post'ta toparlayalım şöyle bir.

Pazartesi kadınlar 4. turunda çok fazla farklı biten maç vardı. Çekişmeli geçebilir dediğimiz maçların hemen hepsi rahat sonuçlarla sona erdi. 1 numaralı seribaşı Kuznetsova, Bartoli karşısında sadece 3 oyun alabilerek şaşırttı. Wozniacki, Clijsters, Henin, Radwanska ve Wickmayer de günün rahat kazanan isimleriydi. Indian Wells şampiyonu Jankovic, o şampiyonluk yolunda yarı finalde devirdiği Sam Stosur'a burada 4. turda 2 sette kaybetti. Tek 3 sete giden maç Venus-Hantuchova maçı oldu. Hantuchova ilk seti aldıktan sonra ikinci seti de iyi götürürken, bu seti 7-5'le verince çözüldü ve bu senenin formda isimlerinden Venus Williams bir üst tura yükseldi.

Erkeklerin kalan 3. tur maçlarında herhangi bir sürpriz olmadı. Federer, Serra'ya karşı 2 tiebreak'te kazanırken, 4. turdaki Berdych maçının sonucunun sinyallerini vermişti aslında. Şili'deki depremden dönüp gelen Gonzalez, Monaco'yu 3 sette geçerek buraya boşu boşuna gelmediğini gösterdi. Andy Murray sürprizini yapan Mardy Fish, İspanyol Feli Lopez'i iki sette devirdi. Bu yıl benim en çok dikkatimi çeken isimlerden Mikhail Youzhny ise, Wawrinka karşısında ilk seti kaybettikten sonra diğer setleri 7-6 ve 7-5 alarak tur atladı. Wawrinka da bu seneye belli sorunlarla başlamıştı ama bu maçta gayet iyi tenis oynayarak umut verdi. O da çok kısa bir süre önce top 10 oyuncusuydu ama şu an oradan biraz uzakta. Toprak kort sezonunda Wawrinka'dan sürpriz sonuçlar bekliyorum ben. Youzhny de harika bir sert kort sezonu geçirdikten sonra toprağa nasıl geçiş yapacak, önemli. Şu an top 10'a çok yakın olan Rus raket, bu başarıya ulaşmak istiyorsa toprakta da iyi iş çıkarmak zorunda zira...

Gelelim dünün maçlarına. Dün kadınlarda 2 çeyrek final maçı ve erkeklerde bütün 4. tur maçları oynandı. Kadınlarda Venus'ün Radwanska'yı sadece 4 oyun vererek geçmesi sürpriz değil. Burada final adayımdı, oynadığı tenisi gördükten ve şampiyonluk adayım Dementieva'nın erken elenmesinden sonra yeni şampiyonluk adayım da diyebilirim. Yarı finalde Marion Bartoli ile oynayacak tecrübeli raket. Bartoli'nin Wickmayer'i geçmesi beni şaşırttı açıkçası. Yarı final tahminim Venus-Wickmayer'di; Bartoli bozdu tahmini sağolsun. Venus'ü yenebileceğini sanmıyorum ama...

Erkeklerde günün bomba skoru Tomas Berdych'den geldi. Federer'i uzun zamandır yenemeyen Berdych, 1 maç puanı çevirdiği maçta İsviçreli'yi geçerek çeyrek finale yükselmeyi başardı. Maç TSİ çok geç olduğu için izleyemedim ama okuduklarımdan ve izlediğim özetten gördüğüm kadarıyla taraftar aşırı derecede Federer'in yanındaymış. Bunun Berdych gibi duygusal, çabuk bozulabilen bir oyuncuyu etkilemesini beklerdim ama etkilenmemiş. İlk seti 6-4 alıp ikinci seti tie-break'te verdikten sonra üçüncü sette oyundan düşmemesi bir yana, final tie-break'inde 5-4'te 2 servis atarken bunları kaptırdıktan sonra Federer'in üst üste 2 servisine mükemmel atak yapıp, sonunda da yakaladığı ilk maç puanında maçı bitirmesi etkileyici. Federer de Indian Wells'teki 3. turun ardından burada da 4. turda gitmiş oldu. Federer burada yarı final oynamıştı geçen sene.

Rafael Nadal, çok iyi oynamadığı maçta vatandaşı Ferrer'i iki sette geçmeyi başardı. Nadal'ın eskisine göre çok daha fazla atak yapıp mümkün olduğunca fileye gelmeye çalıştığı kesin ama hala müsait toplara atak yapmadığını görebiliyoruz. Ayrıca oyunun bazı bölümlerinde çok fazla basit hata yapıyor, kendi karakterine uygun olmayan şekilde. Buna rağmen Nadal'ı ben bu sene sert kort sezonunda beğendiğimi söyleyebilirim. Geçen sene Avustralya Açık ve Indian Wells şampiyonluğuyla geçen bir sert kort sezonundan sonra Rafa'nın oynayacağı hiçbir sert kort sezonu yeterince tatmin edici olmayacaktır (US Open'ı kazanması hariç). Toprakta ben klasik Nadal performansını izleyeceğimizi tahmin ediyorum yine...

Soderling, Indian Wells'ten sonra burada da iyi iş çıkarmaya devam ediyor. 4. turda Gonzalez'i geçti İsveçli. Üst üste 2 turnuvadır ballı kuralar çeken Roddick 4. turda Becker'i geçti ve çeyrekte Almagro ile eşleşti. Şans bir yere kadar Andy efendi! Gerçi bu şansla Nadal yarı finale gelmeden elenir, Roddick de yarı finalde yine nispeten kolay bir rakiple karşılaşır. Verdasco'nun Cilic'i yenmesine şaşırdığımı söylemeliyim. Burada ilk maçında Sela'ya karşı çok etkileyiciydi Verdasco ama 3. turda Melzer'e karşı ecel terleri dökmüştü. O maçtan sonra Cilic'i geçmesini beklemiyordum... Tsonga, Youzhny ve Almagro da tur atlayan diğer isimler oldular.

Bugün Miami'de geriye kalan 2 kadınlar çeyrek finali ve 2 erkekler çeyrek finali oynanacak. Perşembe, 2 erkekler çeyrek finali ve 2 kadınlar yarı finali. Cuma, 2 erkekler yarı finali. Cumartesi, kadınlar finali ve pazar erkekler finaliyle turnuva son bulacak. Bugünün programı;

Henin-Wozniacki (TSİ 20.00)
Roddick-Almagro (TSİ 22.00)
Stosur-Clijsters (TSİ 02.00)
Tsonga-Nadal (TSİ 04.00)

30 Mart 2010 Salı

Marsel Guardian'da

İngiltere'nin önde gelen gazetelerinden Guardian, Marsel İlhan ile Miami'de Pablo Cuevas'ı yendiği maç sonrası bir röportaj gerçekleştirmiş ve kendi yorumlarıyla harmanlayarak bir yazı hazırlamışlar.

Haberi linke tıklayıp kendiniz de okuyabilirsiniz ama İngilizce bilmeyenler için özet olarak çevirelim...

"Top 50 oyuncusu olan Pablo Cuevas'ı geçen Türkiye 1 numarası Marsel İlhan, Temmuz'da Eastbourne'de oynanacak Türkiye-Büyük Britanya serisinde oynayacağı bütün maçları kazanarak bir tarihe imza koyabilir.

İlhan'ın yürüyüşü, her ihtimali imkan dahilinde kılıyor. Çok hızlı bir şekilde gelişiyor ve Avustralya Açık'taki 2. tur başarısından sonra, bunu Miami'de de tekrarladı.

İlhan'ın kendine güveni, sıralamadaki yükselişinden daha hızlı bir şekilde artıyor. Wimbledon'a kadar ilk 100'e girmeyi hedefleyen İlhan, Büyük Britanya'yı Moldovalar'ın yanına yollama şansına sahip.

İlhan, Pablo Cuevas'ı 2 sette geçtiği maç sonrasında, "Eğer Türkiye olarak, Büyük Britanya'yı yenersek bu, büyük bir sürpriz ve aynı zamanda bizim için tarihi olur. Kazanmak için her şeyi deneyeceğiz. 2 tekler ve çiftler maçımı kazanmaya çalışacağım. Ne olacağını göreceğiz. Servisim, fitness'ım ve mental yapım değişti. Büyük oyunculara karşı oynayacak güvene şimdi sahibim. Andy Murray'e karşı oynamak önemli. O harika bir oyuncu." diyerek, Temmuz'daki seri hakkında görüş bildirdi.

İlhan'ın bu gelişimi, Litvanya'ya kaybedilen Murray'siz serinin ardından Andy Murray'nin takıma dönüş ihtimalini de daha büyük bir ihtimal haline getiriyor.

İlhan, Avustralya Açık'ta Büyük Britanya'nın 2 numaralı oyuncusu Alex Bogdanovic'i yenmeyi başarmıştı. Dünya 125 numarası, James Ward'a 2 kez kaybetmesine rağmen onun 100 basamak üstünde ve ondan daha iyi tenis oynuyor.

Türkiye'nin 1 numarası çim kort sezonunda İngiltere'de Wimbledon, Nottingham ve Queens Club'da oynamayı planlıyor. İlhan, çim kortu sevdiğini ve bu sene Wimbledon'da daha iyi işler yapacağını belirtiyor..."

29 Mart 2010 Pazartesi

Odesnik Meselesi

Wayne Odesnik'in doping olayını yazmıştık birkaç gün önce. Dün Miami 3. tur maçında Ukraynalı rakibi Sergiy Stakhovsky'i sadece 3 oyun vererek geçen Andy Roddick, maçtan sonra bu konu üzerine de konuşmuş. Şöyle demiş Amerikalı raket:

"Bundan kötü bir şey olamaz. Bu yapılan açık biçimde hilekarlık. Ve, onu tenisten men etmeliler. Burada bunlar için yer yok."

Roddick ayrıca erkekler tenisinde doping kontrolü anlamında herhangi önemli bir sıkıntı olmadığını da söylemiş, ki haklı. Tenis, son birkaç senede getirilen kurallarla birlikte dopinge karşı en ciddi önlemleri almış olan birkaç spor dalından biri. Hatta bu anlamda oyuncuların özgürlüklerini kısıtladıklarını bile söyleyebiliriz.

Birkaç gün önce tenis hayatını noktaladığını açıklayan ve Wayne Odesnik'in coach'luğunu yapan Guillermo Canas da olay hakkında hiçbir şey bilmediğini söylemiş. Canas, Odesnik'in coach'luğunu bu şubat ayından beri yapıyordu ve Odesnik'in bu doping olayı ocak ayındaki Brisbane turnuvası sırasında olmuş bir şey. Canas diyor ki;

"Bu sabah duydum, ama gerçekten hiçbir şey bilmiyorum. Benim için bu konu hakkında konuşmak oldukça güç, çünkü gerçekten herhangi bir bilgim yok."

Son olarak James Blake'in görüşlerine de yer verilmiş. Blake, Odesnik ile birlikte World Team Cup'ta oynamış bir isim. Şöyle diyor:

"Bu, suçlunun komşunuz olduğunu bilmek gibi bir şey. Wayne, olan bitenler ortaya çıkana kadar harika biri gibi görünüyordu. İnsanlar başarılı olmak için her yolu deniyorlar ve bu üzücü. Kendinizi, adaletli bir alanda oynuyor gibi hissetmek istersiniz. Onu yakalamalarından dolayı memnunum."

Bu kadar söylentinin, kanıtın ardından Wayne Odesnik'in 2 yıl ceza yemeyeceğini söylemek, fazla iyimserce olur. Ayrıca kaybettiği sadece parası ve kariyeri olmayacak Amerikalı oyuncunun. Yukarıda söylenen sözler de -özellikle onu tanıyan biri olarak James Blake'in sözleri- kendisi için bir yıkım olacaktır...

Miami: 6. Gün

Miami'de 6. gün geride kalırken kadınlarda 3. tur maçlarının tamamı, erkeklerde ise 3. tur maçlarının yarısı tamamlandı. Bu kez kadınlardan başlayalım.

Pek sürpriz sonuç olduğunu söyleyemiyorum, ki ilginç aslında bu. Genelde WTA'de top oyuncuların erken elendiğine şahit oluruz hep. Geçen hafta Indian Wells'te de klasik bir WTA haftası olmuştu. Ama bu kez önemli favoriler diyebileceğimiz raketler çoğunlukla yollarına devam ediyorlar. Indian Wells şampiyonu Jelena Jankovic, 3. tur maçında Vesnina'yı 2 sette geçti. Yine Indian Wells'te iyi iş çıkaran top 10'un yeni ismi Sam Stosur, burada da 4. tura yükseldi. Turun en çekişmeli maçını beklediğim Clijsters-Peer maçı ise, beni feci halde yanılttı. Clijsters 6-0 6-1 kazandı maçı ve formunun zirvesinde olan Peer'i ezdi geçti. Diğer favori raketler Azarenka, Henin, Zvonareva ve Wozniacki de yollarına devam ediyorlar. Ortada olan Pavlyuchenkova-Schiavone maçı vardı. Onu da bu sene yavaş yavaş çıkış yaptığını hissettiren junior efsanesi 18 yaşındaki Pavlyuchenkova zorlanmadan kazandı. Umutluyum ben bu hanım kızımızdan.

Güzel maçlar vaat ediyor kadınlar 4. turu... Özellikle tablonun altında oynanacak 4 maç da sonucu kestirilmesi güç maçlar. Jankovic-Stosur, Clijsters-Azarenka, Henin-Zvonareva ve Pavlyuchenkova-Wozniacki... Üst tarafta ilk 2 turda zorlanmayan Wickmayer ve Venus turnuva öncesinde olduğu gibi oradan yarı final adaylarım. Kuznetsova'yı da küçümsememek lazım tabii. Ne olursa olsun burada 1 numaralı seribaşı Rus raket.

Erkeklerde tablonun alt tarafındaki 3. tur maçları oynandı. Burada elenen seribaşı var ama büyük sürpriz yok. Zira elenen seribaşı Tommy Robredo. Marsel İlhan'ın geçen sezon mağlup ettiği Alman Benjamin Becker, Ljubicic'in çekilmesiyle kazandığı maçtan sonra kurasını güzel açmıştı, değerlendirdi fırsatı. Ortada gözüken maçta, Almagro, Chardy'i 3 sette yenmeyi başardı. Onun dışında seribaşı raketlerin hepsi kazandı. Tsonga, Roddick, Bellucci ve Ferrer maçlarını 2 sette bitirirken; Ferrero-Isner ve Nadal-Nalbandian maçları 3 sete gitti. Isner'in bir önceki tur ecel terleri döktüğünü livescore'dan görünce ve maç sonrası yorgun göründüğü raporlarını okuyunca iyi bir orandan Ferrero'ya bahis yapmıştım söylemesi ayıp. Yüzümü kara çıkarmadı İspanyol. 3 sette geçti Isner'ı ve bu sene Güney Amerika mini toprak sezonunda yakaladığı ritmi, Amerika sert kort sezonuna da taşıdığını gösterdi. Dün sınavlarım dolayısıyla izleyebildiğim tek maçta ise, Nadal, Nalbandian'ı ilk setini tie-break'te kaybettiği maçta 3 sette geçti. Son 2 set skoru 6-2 6-2... Nadal, ilk sette çok panik gözüktü ve fazla basit hata yaptı. Nalbandian'ın da vuruş ritmi ve özgüveni servisini korudukça yukarıya doğru çıktı ve tie-break'te ilk seti almayı başardı. İkinci sette durum 2-2'yken Nadal servisinde 2 servis kırma puanını kurtardıktan sonra uyandı ve arkasından Nalbandian'ın servisini kırdı. Bu andan sonra Nadal, çok iyi oynamasa da basit hata yapmayarak ve topu oyunda tutarak, ara ara güzel winner'larla rahat bir galibiyete gitti. Zira karşı tarafta ilk sette yaptığı basit hatanın 2-3 katını yapan ve yorulmuş gözüken (sürpriz değil) bir Nalbandian vardı. Maç sonrası röportajında da buna değendi zaten Rafa. Rakibinin ikinci sette kendisinden biraz daha yorgun gözüktüğünü söyledi...

Alt taraftaki 4. tur eşleşmeleri de belirlenmiş oldu böylece. Nadal, vatandaşı Ferrer ile oynayacak. H2H'de 8-3 Nadal üstünlüğü var ama Ferrer 2007'de Nadal'ı üst üste iki kez, üstelik US Open ve sezon sonu şampiyonasında (ve sert kortta) geriden gelerek yenmeyi başarmıştı. Ama Ferrer o zamanki formunda değil. En azından sert kort özelinde. Nadal'ın kazanmasını bekliyorum. Nadal bu maçı kazanması halinde çeyrek finalde Tsonga-Ferrero galibiyle oynayacak, ki bu maçın tahmini biraz daha güç. Oyun görüşü, kalitesi olarak Ferrero'nun üstünlüğü bence tartışılmaz ama sert kortta her zaman Tsonga'nın favori olduğunu da söylemek lazım. Üstelik, Ferrero son aylarda çok ama çok fazla maç oynadı ve önünde geçen sezondan koruyacağı neredeyse hiç puan olmayan bir toprak sezonu onu bekliyor, ki Ferrero için bu çok büyük bir nimet. Enerjisini oraya saklayacağını tahmin ediyorum. Hatta oraya saklaması gerektiğini düşünüyorum. 30 yaşında bir tenisçinin toprak-sert-toprak geçişini yapması, 20-25 yaşındaki bir oyuncudan daha kolay yapması pek mümkün değildir zira...

[4] R Nadal (ESP) d [WC] D Nalbandian (ARG) 67(8) 62 62
[6] A Roddick (USA) d S Stakhovsky (UKR) 62 61
[8] J Tsonga (FRA) d [28] P Kohlschreiber (GER) 62 75
[12] J Ferrero (ESP) d [17] J Isner (USA) 62 36 63
[15] D Ferrer (ESP) d [24] I Karlovic (CRO) 76(5) 63
B Becker (GER) d [18] T Robredo (ESP) 16 64 76(1)
[27] T Bellucci (BRA) d O Rochus (BEL) 63 64
[33] N Almagro (ESP) d J Chardy (FRA) 62 67(9) 63

[2] C Wozniacki (DEN) d [32] M Kirilenko (RUS) 16 61 64
[4] V Azarenka (BLR) d L Safarova (CZE) 64 62
[7] J Jankovic (SRB) d [28] E Vesnina (RUS) 76(3) 63
[9] S Stosur (AUS) d V Razzano (FRA) 64 57 61
[11] V Zvonareva (RUS) d S Errani (ITA) 62 63
[14] K Clijsters (BEL) d [17] S Peer (ISR) 60 61
[22] A Pavlyuchenkova (RUS) d [15] F Schiavone (ITA) 75 63
[WC] J Henin (BEL) d [26] D Cibulkova (SVK) 64 64

28 Mart 2010 Pazar

Mert Ertunga Röportajı (1. Bölüm)

Türkiye Davis Kupası takımında maçlar oynamış, bir dönem Davis Kupası takımının kaptanlığını yapmış, şu sıralar Amerika'da yaşayan Türk tenisinin değerli isimlerinden Mert Ertunga ile uzun bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine verdiği uzun ve bilgilendirici cevaplar için çok teşekkür ediyorum. Cevaplar uzun olunca da haliyle röportajı bölmek zorunda kaldım. 3 bölüm halinde yayınlayacağız blogda. Zevkle okumanız dileğiyle...

- Öncelikle kendini tanıtabilir misin?

- 1967 İstanbul doğumluyum. Ferdi lisans ile birkaç sene oynadıktan sonra 80'li senelerin ortalarında TED kulübü oyuncusu oldum. Gençlerde her yaş grubunda Türkiye şampiyonluklarım var. 1988'de Türkiye büyükler şampiyonu oldum. 1990'da tekrar Türkiye'de hem teklerde hem çiftlerde (partnerim Alaaddin Karagöz ile) Türkiye birincisiydim. 1990 ve 1991'de Davis Cup takımında oynadım. 1992'de aktif tenis hayatımı noktaladıktan sonra, 1993'te Davis Cup kaptanı da olarak, Türkiye çapında hemen hemen her rüyamı gerçekleştirdim diyebilirim.

- Tenise başlangıcın nerede, nasıl oldu?

- Tenise 9 yaşında iken Taçspor kulübünde başladım. O zaman ağabeyim başlamıştı. Hep onun yaptıklarını yapmak istiyordum ve ben de o şekilde başladım.

- Tenisi profesyonel bir meslek edinme fikri ne zaman ortaya çıktı?

- 1988'de Türkiye şampiyonu olduğum zaman ciddi olarak profesyonelliği denemeye karar vermiştim. Ama önce üniversiteyi bitirmeyi kafaya koymuştum. 1989 yazında üniversiteden mezun olduktan sonra 2 sene kadar satellite ve challenger turnuvalarında oynadım.

- Genel olarak baktığın zaman tenis kariyerini nasıl değerlendiriyorsun?

- Oyunculuk kariyerimden son derece memnunum. Her zaman ilk rüyam Türkiye şampiyonu olmak ve Davis Kupası'nda ülkemi temsil etmekti (her tenisçinin en büyük hedeflerinden biri Davis Kupası'nda oynamaktır). İkisini de başardım. Tabii ki, bir sonraki rüya ATP çapında bir yere gelebilmekti. 2 sene boyunca denedim. İlk başladığımda hedefim ilk 200'e girebilmekti. 2 seneye yakın bir süre sonra hedeflerime yaklaşamadığımı görünce gerçekçi olup, üniversiteye dönüp master yapmaya karar verdim. Ama tenisi bırakamadım...

- Tenis antrenörü olarak Amerika'da pek çok ödülün var, kolej tenisinde. Bunlardan, nasıl tenis antrenörü olduğundan bahsedebilir misin?

- Şansımın yaver gitmesiyle kısa sürede NCAA Division 1 seviyesindeki bir takımın antrenörlüğüne geldim ve bir yandan tenis hocalığı da yapmaya başladım. Hocalık yaparak finansal yönden kazançlı çıktım. Üniversite takımının coach'luğu ise manevi yönden çok doyurucu oldu. Genç insanların hayatına pozitif yönde katkı yapmak duyguların en güzeli. Yıllar sonra bazen eski oyuncularımdan mektuplar alıyorum ve öğrendikleri için teşekkür ettiklerini görüyorum. İşte o zaman çok mutlu oluyorum...

Nihayet 2008 yazında aktif tenis hayatıma son verdim ve uzun süredir hedeflediğim akademik kariyere kendimi verdim. Ancak tenis yazıları yazmaya ve tenis dünyasını yakından izlemeye devam ediyorum. Zaten tenis böyle bir şeydir. Tenis ile olan aşk, hayat boyu devam eder.

- Türkiye'den daha çok profesyonel tenisçi çıkması için gerekli olanlar nedir? Ve, bu hayali olan çocuklara, gençlere neler önerirsin?

- Türkiye'de çok geride olduğumuz en önemli sorun profesyonellik. Hem sponsorluk açısından profesyonellik, hem antrenör kadrosunun bu konuda yetersizliği, hem de oyuncuların ve kulüplerin genel olarak dünya çapında başarılı bir tenisçi olmak için nelerden fedakarlık etmeleri gerektiğinin tam olarak farkına varamamaları, veya varınca da o fedakarlığa katlanmayı göze alamamaları.

Örnek olarak herhangi bir başarılı ülke programını veya başarılı bir grup oyuncunun kişisel planlarını büyüteç altına alıp incelemek yeterli. Birçok kulübün tenisçi yetiştirme kavramına zaten değişik baktığını görebilirsiniz. Çoğu tenisçi yetiştirmekten ziyade, para kazanmaya bakıyor. Tabii ki bu bir kabahat değil ancak o anda mevcut olan genç yeteneklerden birkaç tanesini erken tespit edip, onlara ağırlık verip, erken yaştan tenisi bir hayat olarak seçmelerini onlara gösterebilecek erdem görüşlü antrenörlere veya kulüp büyüklerine ihtiyaç var ve maalesef bu konuda feci yetersiziz. Kulüplerin, antrenörlerin yaklaşımı tam ciddiyet ve profesyonellik içinde olmadığı için nice yetenekli gençler, hiçbir potansiyellerini öğrenmeden tenis ile yollarını ayırıyorlar. Çalışkanlığı benimsemiyorlar veya kendi görebildikleri kadarıyla (daha iyisi gösterilmediği için) tenisin onlara uymadığına inanıyorlar ve sonucunda hayatın diğer yönleri daha çekici gelmeye başlıyor. Yavaş yavaş tenisten uzaklaşıyorlar.

Günde 5-6 saat ciddi ve programlı antrenman yapan yetenekli genç tenisçi çok az bulursunuz Türkiye'de. Gerekenlerden birinin bu olduğunun bile farkına varmayanlar, varanlardan çok daha fazla. Burada gençlere düşen en büyük görev kendilerini iyi eğitmeleri, tenis dünyası hakkında bilgilenmeleri ve öğrendikleri doğrultusunda düzenli bir programı olan bir tenis akademisi veya kulübü bulmaları. Aslında onlara yol gösterenlerin yapmaları gereken şeyler bunlar, ancak 70 milyon kadar nüfusu olan bir ülkeden teklerde henüz ilk 100'e giren tenisçi çıkaramadıysak, demek ki genç yeteneklere yol gösterenler sınıfta kalmışlardır. Bundan dolayı, maalesef, gençlerin dizginleri kendi ellerine alma zamanı ve daha çalışkan, daha hedefçi olmalarının zamanı gelmiştir.

Not: Röportajı ikiye bölerek de yayınlayabilirdik ama çok uzun ve sıkıcı gelmemesi adına 3 kısa bölüm halinde daha iyi olacağını düşündük. 2. bölümde 5 soru (hepsi uzun cevaplar) olacak. Son bölümde cevapları nispeten daha kısa olan 8 soruyla röportajı tamamlayacağız...

Federer'in 287 Haftalık Rekoru

Tenis dünyasındaki bütün rekorları alt üst etmiş Roger Federer'in, en fazla kırmayı istediği rekorlardan biri de "dünya sıralamasında en uzun süre 1 numarada kalma" rekoru. Federer, 237'si aralıksız olmak üzere tam 275 hafta 1 numaralı koltukta oturdu kariyeri boyunca. Rekor, 286 haftayla bir başka tenis efsanesi Pete Sampras'a ait. Federer, 14 Haziran 2010'da açıklanacak sıralamaya kadar aralıksız 1 numarada kalmaya devam ederse 287 haftaya ulaşacak ve rekoru tek başına eline alacak. Burada kilit nokta, Roland Garros olacak. Zira, Roland Garros sonrası sıralama 7 Haziran'da açıklanıyor. O sıralama nasıl olursa, 14 Haziran sıralaması da öyle olacak, top oyuncular grand slam sonrası herhangi bir turnuvaya katılmayacağı için...

Federer'in bu rekoru kıramaması için çok ama çok büyük sürprizler olması gerekiyor. Arkasında 3 tehdit var: Novak Djokovic, Andy Murray ve Rafael Nadal. Murray, bu hafta Miami'de kaybettiği 975 puanla Federer'den iyice uzaklaştı ve oynadığı tenis hiçbir şey vaat etmiyor. Aynı şekilde Djokovic de, 575 puanını yitirdi Miami'de ilk turda kaybederek ve o da kötü oyun anlamında Murray ile yarışıyor. Geriye sadece tek bir isim kalıyor: Rafael Nadal...

Nadal'ın işinin kolay olmadığını söylemek lazım. Çok iyi periyod geçirirse eğer İspanyol, Wimbledon sonrası 1 numarayı alabilir ama Roland Garros sonrası 1 numara olması çok çok zor. Yine de böyle bir ihtimal var ve hesaplamak lazım tabii. An itibariyle ikilinin puanları şöyle:

Roger Federer - 11,035
Rafael Nadal - 6,800

Arada 4235 puanlık bir fark bulunuyor. Nadal için en iyi ihtimallerin üzerinden yürüyelim, zira gerçekçi yaklaşımla bu farkın kapanmasına zaten imkan yok! Miami'de Federer, geçen seneki yarı finalinden 360 puan koruyor. Nadal ise, geçen seneki çeyrek finalinden 180. Nadal'ın burada şampiyon olduğunu, Federer'in çeyrek finalde yenildiğini hesap edelim. Puanlama şöyle oluyor:

Roger Federer - 10,855
Rafael Nadal - 7,620

Daha sonra toprak sezonuna geçiyoruz. Nadal'ın geçen sene 3 şampiyonluk ve 1 final aldığı yere yani... Nadal'ın yine aynı dörtlüde oynayıp yine 3 şampiyonluk ve 1 final yaptığını varsayalım. Puanı olduğu gibi kalıyor. Federer ise, geçen sene 4. turda elendiği ve sadece 90 puan koruduğu Monte Carlo'ya bu sene katılmayı tercih etmiyor. Federer'in bu sene Roland Garros'a kadar oynayacağı toprak kort turnuvaları Estoril, Roma ve Madrid. Estoril'de çok zayıf isimler var. Arkasından gelen bir tek Davydenko var iyi diyebileceğimiz, ki o da sakatlıktan yeni dönmüş olacak. Onun arkasından gelen Ljubicic ve Montanes var... Kötümser düşünelim ve Federer'in finalde kaybettiğini varsayalım. 150 puan alacak ve Monte Carlo'daki düşen puanlarıyla hanesine + 60 puan yazılacak. Ardından gelen iki masters'ta, Roma ve Madrid'de yarı final ve şampiyonluğu var Federer'in. Buradan da iki çeyrek final yazalım. Toplam 360 puan eder. Bu tabloda, Roland Garros'a gelindiğinde şöyle bir durum ortaya çıkar:

Roger Federer - 9,915
Rafael Nadal - 7,620

Nadal, 2009'da RG'den 4. turda elendi. Koruyacağı sadece 180 puanı var. Burayı kazandığını hesap edelim.

Roger Federer - 9,915
Rafael Nadal - 9,440

Eh, bu durumda Federer'in finale çıkması bile yetmiyor...

Gördüğünüz gibi epey kötü bir senaryo yapınca bile ucu ucuna yetişebildi Nadal Federer'e. Federer bu kadar kötü bir toprak sezonu geçirse bile Nadal'ın bu kadar dominant olup olamayacağı çok şüpheli. Dolayısıyla, 14 Haziran 2010'da Roger Federer çok büyük ihtimalle rekorlarına bir yenisini daha ekleyecek...

Balkan Ülkeleri Tren Yapmış

Başlıktaki ifadeden rahatsız olan okuyucularımız için özür diliyorum ama bu haberi başka şekilde ifade etmenin yolunu bulamadım maalesef.

Marcos Baghdatis, uzun bir süredir coach'unun kızıyla bir ilişki yaşıyordu. O ilişki ne zaman bitmiş, bilmiyorum ama belli ki bitmiş. Zira son haberlere göre Marcos Baghdatis&Karolina Sprem ikilisi aşk yaşamaya başlamış. Sprem, sıradan bir WTA oyuncusu. Karolina Sprem'in eski ilişkisine girersek, işin içine başka oyuncular da giriyor. Sprem'in eski erkek arkadaşı Jelena Dokic'in coach'luğunu yapan Borna Bikic. Ki, Bikic'in kardeşi Tin Bikic de aynı dönemde, abisinin coach'luğunu yaptığı Dokic'le ilişki içerisindeymiş.

Bikic kardeşleri bilmem ama Baghdatis'in eski kız arkadaşı gül gibi kızdı."Nasıl bıraktın onu Marcos!" demek istiyorum...

Miami'de 5. Gun

Surprizsiz gunumuz yok cok sukur. Bu gunun suprizi de Murray'den geldi. Gecen yil dizinden ameliyat olan ve su an 101. sirada olan Mardy Fish'e 6-4'luk iki set ile yenildi. Nadal karsisinda Avustralya Acik'ta oynadigi agresif oyunu nedendir bilinmez ama bir suredir rafa kaldirmis olan Murray, daha iyi atak yapan taraf olan Fish'e malup olmus oldu. Murray "kendini toprak kort sezonuna sakliyor" diyebilecegimiz bir oyuncu da degil ustelik. Topraktaki oyunu hala istenilen seviyede degil cunku. 975 puani ve 3 numarayı Miami'de birakti boylece.

Turnuvanın ATP bolumune baktigimizda, post yayina hazirlandiginda baslamamis olan Federer maci haric geri kalan maclarin tamamlandigini ve sadece Serra'nın Montanes'i yendigi macin 3 sete gittigini goruyoruz. Kalan tum maclar 2 sette bitti ve malesef ikinci tur macini bugun oynayan Marsel Ilhan da 2 sette elenmis oldu. Ilk seti 6-2 kaybeden Marsel, ikinci sette 3-0 one gectigi anlarda ve ust uste 4 oyun kaybettikten sonra tekrar servis kirdigi oyunda bizi heyecanlandirdi. Daha sonra kendi servis attigi oyunu aldi ancak set icin servis kiramadi ve sonrasinda da baska oyun alamayarak turnuvaya veda etmis oldu.

Erkeklerde gunun "aferin" alan isimleri Youzhny, Cilic ve Verdasco oldu. Verdasco Davis Cup doneminde ufak bir sakatlik gecirmisti, simdi toparlanmis gibi gorunuyor. Bu 3 oyuncu onemli seribasi isimlerin dokulmekte oldugu bu haftayi iyi degerlendirebilirler. Soderling ve Gonzalez ise gunun zorlanan isimleri oldular. Soderling ilk sette tie-break oynadiktan sonra ikinci seti sifira karsi rahat kazandi. Gonzalez ise bana gore konsantrasyon sorunu yasiyor. Bir kac hafta deprem ile ilgilendikten sonra tekrar tenise odaklanmasi zor olabilir. Bir sonraki turda rakibi Marsel'i eleyen Juan Monaco olacak. Simon yenildigi mac esnasinda sakatlik molasi almis, yilin basindan beri problemlerinden kurtulamadi ve dususte.

WTA'da ise bugun elenen seribasi olmadi. Aslinda elenen bir seribasi vardi. Bu isim son zamanlarda seribasi kavramina en uzak isim olan Ana Ivanovic idi. Benim icin supriz olan ise Ivanovic ile Radwanska macinin yakin gecmesi ve oynanan iki setin de 7-5'lik skor ile noktalanmasiydi. 27 nolu seribasi Szavay da 1 nolu seribasi Kuznetsova'ya yenildi. Dulko ise gecen hafta Henin'i yenerek yaptigi sukseyi devam ettiremedi ve Bartoli'ye yenildi. Ipek Senoglu da partneri Shvedova ile kotu bir yenilgi alarak Miami'yi terk edenler kervanina katildi. WTA da bugun ATP'nin trendini takip etti ve Shvedova'nin Petkovic'i yendigi mac haricindeki maclar 2 sette tamamlandi (Hantuchova ve Petrova maci ise post yaniya hazirlandiginda baslamamisti). Herkesin bir acelesi var galiba.

Baylar

[1] R Federer (SUI) d [LL] N Lapentti (ECU) 63 63
M Fish (USA) d [3] A Murray (GBR) 64 64
[5] R Soderling (SWE) d P Luczak (AUS) 76(5) 60
[7] M Cilic (CRO) d S Robert (FRA) 63 61
[9] F Gonzalez (CHI) d [Q] Y Lu (TPE) 64 64
[10] F Verdasco (ESP) d D Sela (ISR) 61 62
[13] M Youzhny (RUS) d [Q] S Giraldo (COL) 60 61
[16] T Berdych (CZE) d T de Bakker (NED) 63 64
[19] S Wawrinka (SUI) d [Q] K Anderson (RSA) 64 75
H Zeballos (ARG) d [20] G Simon (FRA) 62 63
[22] J Monaco (ARG) d [Q] M Ilhan (TUR) 62 75
[23] J Melzer (AUT) d A Falla (COL) 63 64
[25] M Baghdatis (CYP) d J Chela (ARG) 62 64
F Serra (FRA) d [26] A Montanes (ESP) 63 36 62
[29] F Lopez (ESP) d M Berrer (GER) 76(2) 75
P Petzschner (GER) d [31] J Tipsarevic (SRB) 64 60

Bayanlar

[1] S Kuznetsova (RUS) d [27] A Szavay (HUN) 62 63
[3] V Williams (USA) d R Vinci (ITA) 61 64
[6] A Radwanska (POL) d [25] A Ivanovic (SRB) 75 75
[12] Y Wickmayer (BEL) d [WC] P Martic (CRO) 63 63
[13] M Bartoli (FRA) d G Dulko (ARG) 76(2) 64
[19] D Hantuchova (SVK) d [16] N Petrova (RUS) 62 64
Y Shvedova (KAZ) d A Petkovic (GER) 60 57 75
T Bacsinszky (SUI) d P Hercog (SLO) 62 62