2 Ekim 2010 Cumartesi

Kifayetsizlik Rekoru Kirildi

26-2 bugun Nadal'in servis kirma puanlarini degerlendirme oranina tekabul ediyor. %8 yani. %8 gibi bir orani izleyenlere gosterebilmek icin zaten insanustu bir beceriksizlik gostermek gerek herhalde.

Maci izlemedim. Ama Nadal bugun ilk seti insan gibi oynadiktan sonra ikinci sette argo tabirle "mala baglamis". Tam 16 servis kirma puani goruyor ve hic birini alamiyor. Yani bu 16 puandan sadece birinde Garcia-Lopez basit hata yapsa (yani Nadal Lopez'i o kadarcik zorlayabilse) maci Nadal kazanacakti. zira Lopez ilk servis kirma puanini ancak 3. sette gordu ve onu da alarak maci kazandi.

Yakin tarihte bu kadar beceriksizce kaybedilmis bir mac var midir bilemiyorum. Sebebi nedir onu da bilmiyorum. Izleyenler Garcia-Lopez'in bahsetmeye deger bir oyun ortaya koydugunu soylemisler gerci ama yine de 16-0 gibi bir istatistigin izahi olamaz. Gerci sporcular robot degiller ve Jana Novotna gibi slam finalinde 9 mac puaninindan birini bile alamayan oyuncular da gorduk sonucta. Nadal'in nispeten kucuk olcekli bir turnuvada konsantrasyonunu kaybetmesi bu baglamda normal karsilanabilir, hatta Nadal bu turnuvayi kazansa ne olur kazanmasa ne olur durumu da var ama ne bileyim...16-0 ne yaa???

Russel icin not: Lopez mactan sonra soyle buyurmus; "Ilk seti kaybettikten sonra bana ikinci sette 16 servis kirma puanini ceviremezsin dediler, cevirdim...Tie-break oynanmasi gerekti, alamazsin dediler, aldim...Ikinci sette servis kirma puani oldu, Nadal 16 taneyi alamadiktan sonra sen hemen bir taneyi alamazsin dediler, aldim... Nadal'i yenemezsin dediler, yendim..."

Marsel Elemelerde Turladi...

...ama bekledigimizden zor turladi.

Ilk sette Marsel servis kirma avantajini degerlendiremedi ve seti tie break ile 76(5) aldi. Ikinci sette de benzer bir senaryo olustu ve yine ayni skorla kazanan Marsel oldu.

Marsel'in rakibi ise Raonic oldu. Alves olsa daha iyiydi diyorum ben ama Russell bana bosuna endiselendigimi soyluyor. Umarim oyledir. Raonic gecen hafta 6 mac yapmis olmasina ragmen bugun Marsel'den daha az zorlanarak kazandi zira.

Mahut Toparlayamadı

Wimbledon'daki meşhur 3 gün, 11 saatlik maçtan sonra hala kendine gelememiş Fransız Nicolas Mahut. Maçı kazanan Isner da bu sezon Wimbledon'dan sonra hiçbir turnuvada ilerilere gidemedi ama Mahut ondan çok daha kötü durumda şu an.

Mahut, Wimbledon'da oynadığı maçın 1 hafta ardından wild-card ile Newport'a katılıp bir tur atlamayı başarmıştı. Arkasından yaklaşık 1 aylık bir ara alarak challenger'larla geri döndü. Segovia'da çeyrek finalde kaybettikten sonra İstanbul'a gelen Mahut, ilk turda Dodig'e karşı maçı yarım bırakınca benim aklımda "acaba?" sorusu oluşmuştu. Acaba hala Wimbledon'daki maçı atlatamadı mı diye düşünüyordum... İstanbul'dan sonra Amerika Açık elemelerinde son turda kaybeden Mahut, geçtiğimiz hafta Metz'de elemelerin son turunda Thomas Fabbiano'ya kaybettikten sonra Monfils'in çekilmesiyle lucky loser olarak ilk turu da atlayarak ikinci turda Zverev ile oynamıştı, ki ona da kaybetti.

İşlerin iyi gitmediği kesindi. Metz turnuvasından sonraki röportajına rastladım. Hala sırtında ağrı, mental yorgunluk hissediyormuş. Kan testi yaptıracağını söylemiş kesin sonuçlar almak için. Kendisini 200 kilo gibi hissettiğini söylüyor ki oldukça ciddi gözüküyor bu söylediği. Kalıcı bir şeyler olmamasını ve bir an önce eski formunu bulmasını diliyorum. Kan testi sonuçları önemli olabilir...

Moonball'un Bulunduğu Yer

Del Potro'nun Dönüşü

1 Ekim 2010 Cuma

Marsel'in Japonya Elemeleri Kurasi

Burada.

Marsel Japonya'nin emri, turnuvanin kavli ile ilk turda Japon bir oyuncu ile karsilasacak ve kazanirsa Raonic - Alves galibi ile oynayacak. Burada tabi dikkat edilmesi gereken isim Raonic bana gore. Gecen hafta iyi bir ritm tutturmustu ve Marsel'in US Open elemelerinde oynadigi Tomic gibi etrafinda patirti gurultu kopartilan degil, sessiz ve derinden gelen bir isim.

Ana tablo henuz aciklanmadi, o nedenle henuz Marsel icin burada yer begenemiyoruz. :)

ATP'de Garip Hafta

Bu hafta 2 tane 250'lik turnuva vardi Uzakdogu'da ve onemli bazi raketlerin US Open'dan sonra sahnelere donus haftasiydi. Gelin gorun ki ne umduk, ne bulduk.

Nadal'in oldugu Bangkok'da Troicki, Gulbis, De Bakker ve Verdasco gibi heyecan yaratmasi muhtemel isimler vardi. ama bunlarin hepsi yari finali goremeden erkenden elendi. Nadal ilk turu 195 numaradaki Bemelmans ile oynadiktan sonra bugun 83 numaradaki Kukushkin ile oynadi. US Open'da servis kirdirmama performansi ile dikkat ceken Nadal kendi servisinde ilk macta 8, bugun de 7 puan kaybetti dersek maclarinin ne kadar cekismesiz gectigi hakkinda bir fikir de vermis oluruz sanirim. Yari finali Garcia-Lopez ile, muhtemel finali ise Nieminen - Becker maci galibi ile oynayacagini soyleyerek turnuvanin durumunu ozetleyebiliriz. Nadal icin antreman haftasi oldu bu.

Malezya'da durum nispeten daha iyi. Burada bugun bence hic olmamasi gereken Ferrer - Berdych ceyrek finali oynandi ve kazanan Ferru oldu. Dayvdenko hayal kirikligi yaratarak gecen seneki sezon sonu performansini yineleyemeyeceginin isaretlerini verdi. Bunun haricinde gectigimiz haftalarda kupa kazanan Golubev'in Soderling'i ceyrek finalde net bir skorla ezmesi dikkat cekti. Golubev Ferru ile oynuyor yari finalde. Bir suredir elemelerde gordugunuz Andreev ise bu hafta toparlanma belirtisi gostererek Davydenko ve genc yetenek Raonic'i yenerek yari finale geldi. Yari finalde karsilasacagi Youzhny ise yolda Dolgopolov ve Baghdatis'i harcadi. Evet. Malezya Tayland'a gore daha guzel geciyor...

29 Eylül 2010 Çarşamba

Marsel Kazanir Gibi Yapti...

..ama kazanmadi.

(Sabah sabah ben mi yanlis hatirliyorum yoksa bu ikisi iyi arkadaslar miydi?)

Aslinda hersey ruya gibi baslamisti. Hatta bir ruya da olabilirdi, zira ben saat 6'da kalkmistim maci izlemek icin ve cok uykum vardi. Marsel Ilhan da ruya gibi oynuyordu; kotu olan ilk servisi oyuna sokma yuzdesinin disinda neredeyse hatasiz oynuyor, hata ustune hata yapan Istomin Marsel'in isini kolaylastiriyordu. Servisle baslama avantajiyla 2-1 one gecen Istomin ust uste 5 oyun kaybetmis ve ilk set 6-2 ile Marsel'in olmustu. Fonda 80'lerin sarkilari caliyordu.

Ikinci sette daha ilk oyunda Marsel ust uste iki servis kirma puani gordu. Ve o anda uyandik. Once Marsel bu puanlardan birini degerlendiremedi, sonra daha fazla hata yapmaya basladi ve Istomin'in oyunu duzeldi. Degismeyen tek sey 80'lerden kalma sarkilardi.

Ucuncu set de bozulan ruyanin devamiydi. Marsel daha setin basinda servis kirdirmisti, hem de sifira karsi. Daha sonra ise kabuslar gormeye basladik zira Marsel yuzunu eksitip sag bacagini salliyordu, yorumcular olasi bir sakatliktan bahsediyordu. Tam da "Bunu kazansa yarin yine mac, Persembe kaybetse Cumartesi Japonya elemelerinde ne yapar?" hesaplari yaparken olacak is degildi bu. Ama sahaya saglik gorevlisi falan gelmedi, kramp deyip gectik biz de. Marsel bir servis oyununda Istomin'i beraberlige kadar zorladiysa da maci kopartamadi ve mac 26-63-64 ile Istomin'e gitti.

Marsel'in ilk servis yuzdesi %50'de kaldi, belirtmeden gecemeyecegim. Normalde boyle olmaz bu oran.

Ozellikle ikinci setin basinda kacirdigi iki servis kirma puanini hatirlayinca cok uzulecegini tahmin ediyorum Marsel'in. Marsel bu satirlari okuyorsan sana sesleniyorum; uzulme. Biz senin yerine uzuluruz, sen Japonya'ya odaklan.

28 Eylül 2010 Salı

Thomas Muster Vol 2.3

Thomas Muster haberlerine devam ediyoruz. Yakın zamanda 43 yaşını dolduracak olan Avusturyalı'nın en son Hırvatistan'daki bir challenger turnuvasında 3 sette kaybettiğini, yaptığı dönüşün ardından ilk setini kazandığını söylemiş ve bu yakın zamanda gelecek bir galibiyetin işareti olabilir demiştik. Oldu.

Muster o turnuvadan 2 hafta sonra geçen hafta Slovenya'da bir toprak challenger turnuvasındaydı. İlk turda wild-card'lı Borat Puc adlı yerel bir raketle karşılaştı ATP sıralamasında 500'lerde yer alan... Muster maçı 6-3 6-1 gibi çok rahat bir skorla kazandı. Arkasından 2007 yılının sonunda internetten tenis bahsi oynadığı için (kendi maçlarına olmasa da) 6 aylık bir ceza alan 33 yaşındaki Di Mauro ile karşılaştı. Ona yenildi 3-6 2-6'lik skorla.

Hiç fena değil 40 yaşını geçmiş bir adamın 500'lerdeki bir oyuncuyu yenmesi. Ayrıca Muster'in sene sonunda veya önümüzdeki senenin başlarında Nadal ile antrenman yapacağını da göz önüne alırsak oyununu yükseltmeye devam edebilir. Haftaya Palermo challenger'da oynayacak. Yine toprakta. İyi bir kura bir galibiyet daha getirebilir. Ondan sonra kendi ülkesinde düzenlenen ATP Tour kapsamındaki Vienna turnuvasına katılacak. Bu biraz garip olabilir. Zira bu turnuva kapalı sert kortta oynanıyor ki, Muster kariyerinin zirvesinde bile bu kortlarda rezilleri oynayan bir adamdı. Şu haliyle bagel yemesi hayli kuvvetli bir ihtimal ama sonuçta kendi ülkesinde olduğu için wild-card'ı almış, ondan sonra toprak challenger'larına devam edecektir muhtemelen.

Muster Vol 2.4 ile Palermo'da yeniden birlikte olacağız, bizden ayrılmayın...

Zordur Sakatliktan Geri Donmek

Del Potro bugun beklenen geri donusunu yapti veeeeeeeeeeee....yenildi... Ne bekliyorduk ki?

Kendisine ters gelebilecek bir isimle oynadi, Olivier Rochus. Maci izlemedim ama Rochus'un ozellikle toplari surekli alcaltarak sorun yaratabilecegini dusunuyordum. Denilenlere gore Del Potro bol bol basit hata yapmis. 76-64 ile kaybetmis maci.

"Adam 1.60 midir 1.65 midir nedir yaa?"

Sakatliktan donmek zor. Bunu en iyi Nadal'in gecen senenin ikinci yarisindaki performansinda gorduk. Ama her seye ragmen bundan kurtulmak mumkun. Bunu da Nadal'in bu seneki performansinda gorduk. Daha once yazdim mi bilmiyorum ama Del Potro'nun en buyuk avantaji acikcasi uzerinde fazla bir baskinin ve cokca elestireninin olmamasi. Nadal bu yil tarihte daha once hic yapilmamis bir seyi basardi hala sagda sola "O kadar cok kosarsa dizleri soyle olur, boyle olur" deniyor. Ben hic Del Potro icin "Toplara o kadar abanirsa bilegi soyle olur, boyle olur" dendigini gormedim. Ustelik Del Potro'nun hem sakatligi daha ciddi, hem de bu sakatlik Nadal'a gore daha genc bir yasta ve onun bu gune dek oynadigi tenisin yarisini bile oynayamadan olustu. Onun icin diyorum zaten uzerinde pek baski yok diye ki zaten hic olmamasi gerekir. Iyilesmek tamamen bir insanin fiziksel yapisiyla alakali ve uzaktan atip tutma ile karar verilmesi sacma bence.

Bir yerden baslamak lazim. Korta cikip bir mac tamamlayabilmek bile asama sayilir. Yavas yavas duzelecek her sey. Ama Del Potro'nun yine de Tayland ile ilgili hos anilari olmasa gerek...


"Daha Tayland'a gelmem!"

(Fotolar: Yahoo Sports)

Video: Mutlu Yillar Kimiko!





27 Eylül 2010 Pazartesi

Video: "Degmesin Yagli Boyaaa!!"

Bir Olcu Birimi Olarak Date-Krumm

WTA'da bir oyuncu Kimiko'ya kaybedince "40 yasinda kadina bile kaybetti" hissiyati olusurdu insanlarda hep. Hani Date-Krumm'a yenilmek adeta basarisizligin olcusuymus gibi.

Ama bana gore Date bir dusmusluk olcusu degil ve tek ozelligi de 40 yasinda olmak degil.

Bu nasil 40 yassa artik?


Kimiko bugun kendisine kiyaslaninca Godzilla ebatlarinda olan Maria Sharapova'yi 3 setlik mac sonunda 75-36-63 ile temiz temiz eledi. Mac puani cevirmeden, fazla gerilmeden. Kendisini en son gecen hafta Szavay ile oynadigi macta izlemistim. Macin ilk setine bakabilmistim sadece, Kimiko 6-2 ile kaybetmisti ama kotu servislerinin disinda gercekten iyi ve gormeyi ozledigimiz bir oyun ortaya koyabiliyordu.


90'larda bayanlar tenisi izlemekten bugune nazaran daha fazla keyif alan bir insan olarak o gunlerden bugune bir teniscinin gelebilmesini ve iyi bir oyun ortaya koyabilecek kadar fiziksel acidan saglam kalabilmesini zevkle izliyorum. Farkli bir bakis acisi sporda her zaman iyidir. Farkli bakis acisinin istikrarla birlesebilmesi daha da iyidir.

(Fotolar: Yahoo Sports)

26 Eylül 2010 Pazar

İsveçli Artizler


Not: Maç, 1987 Davis Kupası finali maçı. İsveç ile Hindistan arasında oynanıyor. Joakim Nystrom&Mats Wilander çifti Anand Amritraj&Vijay Amritraj çiftine karşı. Puanı kazanan Hint takımı başlıktan da anlaşılabileceği üzere... Sen adamlarla kedi fare gibi oyna, dalga geçer gibi smaçlar vur, sonunda böyle tokadı yersin, heh.

Soderling, Ferrer ve Berdych'ten Yorumlar

Gün geçmiyor ki Nadal-Federer karşılaştırmasına diğer oyuncular el atmasın. Bu kez Soderling, Ferrer ve Berdych konuşmuşlar.

Ferrer, "Rafa, İspanya tarihindeki gelmiş geçmiş en iyi oyuncu belki de. Ama dünyada şu anda en iyisi Federer çünkü daha fazla slam ve şampiyonluk kazandı" demiş. Hmm, ikinci cümlede tartışacak bir şey yok ama ilk cümle garip geldi. "Belki de" ifadesine bile gerek yok ki, Nadal net olarak gelmiş geçmiş en iyi İspanyol tenisçi.

Berdych, "Nadal'ın hala gidecek çok yolu var. Ayrıca bütün oyuncular için söyleyebilirim ki, herkes onların (Federer ve Nadal) arkasından koşmaya çalışıyor" demiş. Federer ile bu yıl Wimbledon'da ufak bir sürtüşmesi olmuştu Berdych'in. Ondan dolayı direk olarak bence Federer hala en iyi dememiş ama o anlama gelen bir cümle kurmuş. İkinci cümlesi ise kesinlikle doğru. Özellikle Djokovic ve Murray, bu muhteşem ikili olmasa karakter açısından şu anki hallerinden daha kötü olacak adamlardı. Zirvedeki iki adamın harika oyuncular olmasının yanında, saygıdeğer ve örnek adamlar olması da güzel bir şey.

Soderling, "Çok slam kazandı, çok şampiyonluk kazandı ama benim için hala en iyi Federer. Rafa hala çok genç. Eğer sağlıklı olursa, daha uzun süre oynayabilecek durumda olursa, ileride gelmiş geçmiş en iyi oyuncu olarak anılma şansı kesinlikle var." demiş. Aralarında en çok etliye sütlüye bulaşan Soderling olmuş ama ben bu arkadaşı protesto ederek üzerine yorum yapmıyorum dediklerinin. Evet, onun da çok umrundaydı benim yorumum.

Biri Federer der, öbürü şu şekil der, amma lakin ki öyle değildir. Benim yorumlamam da bu kadar.

Haftanın Şampiyonları

Metz'de Gilles Simon şampiyonluk ipini göğüsledi. Hafta boyunca hiç zorlanmadı üstelik. Yarı final ve final maçlarını izleyebildim ve Simon'un çok iyi durumda olduğunu söyleyebilirim. Servisini yeniden bulmuş özellikle, sezonun kalan kısmında motivasyonunu korumayı başarabilirse basamakları atlayabilir. Babalık yaramış, ki bugün eşi de tribündeydi. Bir garip bakıyor kadın ama neyse. Finalde oynadığı elemelerden gelen Zverev ise çok şanslıydı kura açısından. İlk turda Monfils ile oynayacakken Monfils turnuvadan çekilince lucky loser bir tenisçiyle oynadı, arkasından yarı finalde karşılaşacağı Gasquet maça çıkmadı hastalığı sebebiyle. Finalde pek varlık gösteremedi Alman raket ama haftayı büyük karla kapattığı kesin.

Bükreş'te toprak kort turnuvası vardı. Sezonun son toprak kort turnuvası, o yüzden ben bu turnuvayı daha çok izlemeye çalıştım. Genel olarak challenger'ları domine eden oyuncuların bulunduğu bir kuraydı. Bir nevi boş beleş puan ve para toplama yarışı. İspanyol raket Pablo Andujar elemelerden gelip final gördü burada aynı Metz'de Zverev'in yaptığı gibi ama Andujar'ın bunu çok daha hak ederek yaptığını söyleyebilirim Zverev'e göre. Özellikle yarı finalde Marcel Granollers ile oynadığı maç sezonun en zevkli maçlarından biriydi kesinlikle. Andujar finalde Chela'ya 2 sette kaybetti. Chela yarı finalde Montanes'i yalnız 4 oyun vererek geçti ve dümdüz etti diyebiliriz. Montanes burada geçen yıl kazanmıştı. Chela'nın bu yıl kazandığı 2. şampiyonluğu oldu bu. Arjantinli ilk 40'a girecek bu şampiyonlukla birlikte. Sezonun geri kalan kısmı kapalı sert kort turnuvalarından oluşacağı için bu formunu sürdürmesini beklemiyorum ama...

Kadınları hiç izlemedim. Pek ilgimi çekmiyor açıkçası böyle küçük turnuvalar kadınlar kısmında. Ama sonuçları takip ettik tabii. Kudryavtseva ve Kleybanova Seul ve Taşkent'te şampiyonluk yaşadılar. Kudryavtseva, İstanbul'da da finalde kaybeden Vesnina'yı geçti finalde 2 sette. Kleybanova ise Zakapolava 2 sette yenmeyi başardı. Seul'de bir gariplik de restorantlarla alakalı. Yarı final maçında Zakapolava karşısına çıkan Petrova ilk sette 5-4 gerideyken mide sorunu sebebiyle maçı bırakmıştı. Zakapolava da final maçından sonra iyi hissetmediğini, Petrova ile aynı restorantta yemek yediğini söylemiş. Ben hep diyorum zaten bu Japon, Kore yemekleri iğrenç diye. İşte ispatım! :P

Marsel Finalde Kaldi

Ust uste 2 hafta sampiyonluk gelmedi ve Marsel 64-63 ile kaybederek daha kucuk olan kupa ile yetinmek durumunda kaldi bugun.

Ruzgarin oldukca etkili oldugu bir mac oynandi. Ozellikle Marsel'in daha fazla etkilendigini gordugumu soyleyebilirim. Marsel iki oyuncudan daha atak oynayan ve daha izlenesi vuruslar yapan tarafti. Devvarman ise daha istikrarli ve garantili oynayan. Macin sonucunu savunma kaliteleri belirledi diyebiliriz. Somdev iyi savunma yapti ve iyi returnler cikartti. Marsel bu anlamda daha zayifti bugun.

Yorumcularin surekli "Hic bir sey yapmiyor" dedikleri Devvarman icin ben "Gerekeni yapti" demeyi daha uygun goruyorum. Genel olarak Marsel son 2 haftada daha fazla mac yaptiysa da Somdev Davis Cup'tan sonra buraya geldi ve dun daha gec ve daha zor bir yari final oynadi. Bugun macta daha pasif ancak daha istikrarli oynayan tarafti. Sadece ilk setin son oyununda servis kirmak icin Marsel'in servis puanlarina asildi ve burada da istedigini aldi. Bunun disinda ikinci sette Marsel servis kirdirdigi oyunda biraz kendi kendini imha etti bence. Bu nedenle Somdev icin geriye kendi servis oyunlarina tutunmak kaldi ve o da bunu basararak kazanan taraf oldu.

Mac icerisinde Marsel'in bu hafta Carsamba gunu oynayacagi soylendi. Umarim bu dogrudur. Bugunku mac kazanilsaydi, onumuzdeki hafta Kuala Lumpur'dan puansiz ciksa bile ilk 100'de kalabilmek gibi bir sansi olurdu, ancak simdi bunu basarmasi icin Istomin'i mutlaka yenmesi gerek. Tabi Marsel'in sezon sonuna kadar alip alacagi puanlar bunlardan ibaret degil. Ama ilk 100'e cikmisken ertesi hafta dusmesini de istemeyiz.

Video: "Murray Fail!"