Hareketliliği önceki günlere kıyasla net bir şekilde daha iyiydi. Backhand de daha iyiydi ama nedense yine bazı backhandleri forehandine aldı. Bir de tekler maçının ikinci setinde kafası epeyce dağıldı, ki bunu biraz normal karşılıyorum.
Veee ha bugün ha yarın diye beklerken nihayet istediğimiz oldu ve Nadal korta döndü.
Maç adeta kabus gibi başladı. İlk 11 puandan sonra sette skoru 2-0 0-30 iken Rafa bu puanlarının 10'unu kaybetmişti. Son derece pasif, hareketsiz ve etkisiz görünüyordu. Neyse ki maç ilerledikçe yavaş yavaş toprağın kralı olduğunu hatırladı ve bir winner, bir passing shot derken en azından biraz daha atak ve ritmli oynamaya başladı. %40'ıyla oynadığı maçı 6-3/6-2 ile kazandı Rafa.
Aslında Delbonis, özellikle de ilk setin başlarındaki oyunuyla takdiri haketse de 22 yaşındaki "şu veya bu şekilde ümit vadeden" her tenisçideki gibi dengesizlikleriyle bol bol fırsat yarattı Rafa'ya. Örneğin maçta kırdırdığı ilk serviste arka arkaya iki çift hata yaptı. Ama dediğimiz gibi potansiyelli bir oyuncu. Zaten 2010 yılındaki bir postta da kendisini "bir kenara" yazmanızı tavsiye etmiştik hatırlarsanız.
Rafa bu oynuyla yarı finalde veya en iyi ihtimalle finalde Monaco'ya kaybederek kupayı alamaz diye düşünüyordum ki Monaco'nun Rufin'e elendiğini gördüm. Nadal ilerleyen maçlarında biraz daha az kafa meşguliyeti yaşayıp daha iyi konsantre olursa buradan bir kupa çıkartabilir.
Ben Nadal'ın Vina Del Mar'a gideceğini duyunca "Oradan bir 250 puan gelse..." diyerek hesaplamalara başlamıştım. Şuursuzluğun boyutunu bugünkü pası gördükten sonra daha iyi anlıyorum tabi; 7 ay maç yapmayan bir tenisçiden bahsediyoruz. %40'ı ile oynadı derken RG 2012 performansına kıyasla %40 diyorum. Rafa o kadar iyi bir toprak kort oyuncusu ki benim burun kıvırdığım %40, onu şu an Vina Del Mar'ın en güçlü şampiyonluk adaylarından biri yapıyor.
