30 Ekim 2010 Cumartesi

Foto: Gecmis Olsun Kim

Kim Clijsters bugun kortlara giderken kaza gecirmis...

(Foto: Clijsters twitter)

29 Ekim 2010 Cuma

Şok: Dementieva Tenisi Bıraktı!


Ne diyeceğimi bilemiyorum...

28 Ekim 2010 Perşembe

Viyana: "Penguenler Üzerime Atladı"

Hayvanları mıncıklayarak sevebilenlerden değilim ama yine de tenisçilerin hayvanlarla ilgilenme odaklı aktivitelerini çok kıskanıyorum. Son olarak Kohlschreiber Viyana'daki dünyanın en eski hayvanat bahçesinde penguen besleyip zebra sevmiş. Dediğine göre balık odaklı bir yaklaşım sergileyen penguenler Kohschreiber'in üzerine atlamışlar ve onu biraz korkutmuşlar.

Bu şık hayvanların karşısına çıkarken
daha iyi giyinebilirdin Kohli...


Bu arada laf Viyana'dan açılmışken az önce biten bir maçın skoru bana saç baş yoldurdu. Haider-Maurer Seppi'yi yendi ve göz göre göre bizim Marsel'e layık gördüğümüz çeyrek final basamağına oturdu. Elemelerin son maçında sakatlanıp çekildiği halde hem de. E yani Haydar... Eğer... eğer Marsel maçında sırf Gulbis'in çekildiği kulağına falan çalındı da Muster ile yapılacak maça göz koydun diye göz göre göre kaytardıysan aldığın puanların hayrını göremeyesin, servislerin kırılsın inşallah....

Bişiycikler de demem...

Philippoussis Dönüyor Mu?

Philippoussis'in son Legends Tour finalinden sonra verdiği bir demece dayanarak ATP'ye geri dönebileceğine dair imalar yapılmış. Ancak Russell da diyor ki "Ben onun videosunu görmüştüm, çarpıtmışlar". Dediğine göre Philippoussis eğlencesine bir kaç challenger turnuvasına katılabileceğini söylemiş (Russell o kadar büyük bir tenis bilgini ki, artık buraya doğrudan yazmayacak, ben kendisi ile konuşup görüşlerini buraya aktaracağım :)).

Eski oyuncuların kattığı perpektiften bahsetmiştim önceki postta. Şimdi bu haber kulağıma çalınınca düşündüm Mark tura ne gibi bir renk katar diye... Ne yalan söyleyeyim aklıma bir şey gelmedi. Hem yaşı da genç, daha 40 bile değil. Dönmese de olur yani. :)

Lahyani Nerede?

Nerede sahi???

İşim nedeni ile maç takip etmekte zorlanıyorum ama Mohamed Lahyani sık sık karşıma çıkan bir isim olduğundan yokluğu özellikle dikkatimi çekiyor. US Open'da izleyebildiğim maçlarda göremedim, aslında meşhur Mahut-İsner maçından sonra hiç görmedim. O maçta yıllık saat limitini mi doldurdu nedir, nerede bu adam? Gören varsa söylesin merak ettim, hakkında haber de bulamıyorum çünkü...

Erkeklerde de Aynısı Olur Mu?

WTA sezon sonu şampiyonası başladı başlamasına ama o kadar bayık, iğrenç maçlar var ki izleyesim gelmiyor maçları. Zaten izlemiyorum da. Bu akşam biraz Clijsters-Jankovic, biraz Wozniacki-Stosur'a baktım işte. Wozniacki, Stosur, Clijsters ve Zvonareva gruptan çıkacak isimler gibi görünüyor. Stosur ve Zvonareva 2'de 2 yaptı. Wozniacki akşam Stosur'a kaybetti ama Sikiyavone'yi affetmez. Clijsters da Zvonareva ve Azarenka maçlarından en az 1 galibiyet çıkarır diyorum. Oyun olarak baktığımda kim kazanacak diye tahmin yapamıyorum. Wozniacki diyordum ama bugün kötüydü baya. Zvonareva diyeceğim ama o da finale gelince sapıtıyor. Clijsters çok hazır değil gibi. Göreceğiz bakalım neler olacak, tahmini çok zor.

Peki erkeklerde aynısı olur mu? Aşağı yukarı sezon sonu şampiyonası kadrosu belli erkekler kısmında da. 5 isim resmi olarak garantiledi. Berdych ve Ferrer'in de buradan kalamaması için çok büyük sürprizler lazım. 8. isim Roddick veya Verdasco olacak gibi Melzer abartmazsa. Kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de 3-4 tane sağlam isim var. Rafa, Roger, Novak ve Andy... Ama geri kalan kısım bana göre çok zayıf. Soderling uzun zamandır çok kötü oynuyor. Berdych Wimbledon'dan sonra tanınmaz halde. Ferrer fena değil, savaşıyor ediyor ama bu tarz bir yer için yeterli silahları kesinlikle yok. Yani top 4 ile baş etmesine imkan yok. Ondan sonra gelecek Roddick ve Verdasco tam felaket zaten, düşman başına... Açıkçası can sıkıcı bir durum üstteki 3-4 oyuncunun rakiplerinin olmaması. Ya da düzenli rakiplerinin olmaması. Soderling, Berdych, Verdasco, Roddick falan hepsi çok istikrarsız oyuncular. Davydenko, Ferrer, Melzer, Cilic tarzı anlık parlamalar da geldi geçti ama hiç kalıcı olan olmadı. Adam yokluğundan bu dörtlünün arkasından geliyorlar ve bu dörtlüyü kendileri iyi, onlar kötü olduğu zaman yenebiliyorlar ama bu zamanlar pek fazla olmuyor genelde. Umarım top 4'ün hepsi yarı final görür de sezonun sonunda taş gibi 3 maç (2yarı, 1final) izleriz.

Bu kez St. Petersburg'da

Geçtiğimiz hafta Moskova'daki Tipsarevic-Zeballos maçındaki olası bir "fixing" yani maç ayarlamadan söz etmiştik. Bu hafta St. Petersburg'da daha beteri yaşandı Przysiezny-Tursunov maçında.

Polonyalı Przysiezny bu sene inanılmaz kötü sonuçlar aldı. Öte yanda Tursunov mayıs ayında yaptığı geri dönüşten sonra git gide iyi oynamaya başladı ama hala çok büyük bir şey yapmış değil. Her neyse, maçtan önce Tursunov 1.50-1.60 oranıyla favori konumundaydı. Maçtan önce bu oran 1.30-1.40 sınırlarına geldi, ki daha ilginci set bahislerinde Tursunov 2-1 kazanır'ın oranının 1.60'lara düşmesi. Çok absürd bir oran bu. Maç başlıyor, Przysiezny gayet iyi oynuyor ilk seti alıyor bir kez servis kırarak. İkinci setin başında o da ne, Tursunov'un oranı 1.15! Przysiezny lovegame ile servisine tutunuyor, Tursunov 1.10 oluyor! Tursunov servisi kırıyor setin ortalarında 1.04-1.05 oluyor. Tursunov seti alıyor, 1.02-1.03 oluyor. Şaka gibi. Tabii son seti de kazanıyor 6-2 gibi rahat bir skorla Rus raket ve maçı bitiriyor.

Bu olayların çoğunun Doğu Avrupa'daki sezon sonuna doğru gelinen turnuvalarda gerçekleşmesi sürpriz olmasa gerek. Şöyle bir maçtan sonra hiçbir yaptırım olmayacağını bilmek de gerçekten çok sinir bozucu bir durum. Bu oranların saçmalığını anlamak için bahisin yanından bile geçmeye gerek yok. İlk seti kaybetmiş, ikinci sette durum eşitken geride olan adama 10 lira kazanmak için 100 liranızı koymak mantıklı mı? Meh, diyecek bir şey yok. Önümüzdeki maçlara bakıcaz. Daha bu turnuvadan çok malzeme çıkar. Dolgopolov falan var, durun siz daha.

27 Ekim 2010 Çarşamba

Muster - Haider-Maurer Maci

Bolgu takip edenler Muster doneli beri turnuvalarini izledigimizi biliyorlardir. Oncelikle kendi adima Muster ve Kimiko-Date Krumm gibi teniscileri neden takip ettigimi aciklamaya calisayim.

90'larin teniscileri cocuklugumun teniscileri olmalarinin yani sira tenisin bugune gore daha farkli oynandigi bir donemi temsil ettiklerinden ilgimi cekiyorlar benim. Sonucta o zamanlar raket ve tel teknolojisi de bugunku gibi degil, gecis donemi sayilir ve oyuncular daha farkli oyun kurguluyorlar bununla baglantili olarak. Mesela Date gibi dumduz vuran bir isim bugun WTA'da mucadele edince ilginc oluyor iste. Hem farkli perspektifler her zaman iyidir; bu yil Kimiko'nun yenebildigi isimleri kendisinden 15-20 yas genc oldugu halde bir turlu yenemeyenler az da olsa bakis acilarini genisletebiliyorlarsa bu spor adina iyi bir sey olmali.

Muster'in durumuna gelecek olursak... Muster'in challenger seviyesinde oynadigi ve burada daha onceden linkini verdigimiz bir mac kaydi vardi. Malesef o maci izlemeye bir turlu firsat bulamadim ama Russell'in tavsiyesi ile bazi kisimlarina bakmistim. Dun donusunden sonra ilk defa izledim Muster'i sevmedigi sert zeminde. Asagi yukari da bekledigim gibi gordum kendisini; vuruslari zayif, buna ek olarak backhand ise yok gibi. Ama sasirtici olan Muster'in hem servislerinin hem de returnlerinin bekledigimden cok ust seviyede olmasiydi. Cok guzel servisler atti, returnlerde de bazen dogal olarak hareketlenemedigi anlar olduysa da nerdeyse hatasiz oynadi.

Mac Marsel maci ile ayni anda oynaniyordu. "Marsel in the tabele" bize sac bas yoldururken bir yandan da stres atmak icin bu maca bakiyor ve bekledigimiz manzarayi goruyorduk; ilk sette Haidar-Maurer (sevgili Haydar'imiz) Muster'in daha ilk servisini kirip kendi servisinde rahat oynuyorken biz Muster iki oyunda servisine tutundugu icin seviniyorduk. Burada Haydar'in durumundan da biraz bahsetmek lazim; bir onceki gun Marsel karsisinda mactan cekilmisti biliyorsunuz. Bu mactan once de sakatligi oldugu soyleniyordu. "Sakat adam neden oynasin ki?" dediginizi duyar gibiyim ama karsinizda 43'luk Muster olunca iki bacaginiz birbirine dugumlenmis de olsa cikip sansinizi deniyorsunuz herhalde. 20 puan Haydar seviyesindeki bir oyuncu icin cok onemli sonucta. Macin ilk seti beklendigi gibi 6-2 gibi net bir skorla Haydar lehine noktalandi. Ikinci sette baslarda Muster yine servisini kirdiracak gibi 0-40 geriye dusse de bu servisini kurtardi. Daha sonra ise setin sonlarina kadar Haydar'in Muster'in servislerinde ziyadesiyle etkisiz oldugunu gorduk. Bu sakatligi nedeni ile mi oldu yoksa adamcagizi rezil etmek mi istemedi anlamadik; zira Viyanali tenis severler kortu Muster askina tiklim tiklim doldurmuslardi. Set bu havada 4-4'e kadar geldi. ama bundan sonra acikcasi beklenmeyen bir sey oldu; Haydar Muster'in servisini 2 denemede de kiramadi. Onceki oyunlarda sacma sapan hatalar yapan adam gitmis, yerine saldirgan bir Haydar gelmisti ama Muster inatla servisini kirdirmadi. Bu noktada Muster ile ilgili mac devam ettikce daha iyi oynadigi gozleminde bulundugumuzu soyleyebiliriz, aslinda tam tersi olmasi beklenirken hem de. Sonra set kacinilmaz olarak tie-break'e gitti zira Muster'in de Haydar'in servisini kiracak hali yoktu. Bir suru gidip gelen mini break sonrasinda set 76(5) ile Haydar'a gitti.

Muster mac sonunda "Ikinci set benim hakkimdi (guluyor burada)...Ikinci seti alabilirdim.." demis. Ilki saka tabi de ikincisinde de hakki var; tie-break oyununda mini break ile one gecen herkesin seti almak icin bir sansi vardir. Burada Muster'in ikinci sette servis oyununu sifira karsi alabildigini notunu da duselim. Genel olarak degerlendirdigimizde Muster'in tabi ki bu turnuvada ilk turu falan gececek hali yoktu. Turnuvadan cekilen Gulbis'ten vazgectim, sakatligi olan Haydar yerine baska bir elemelerden gelen oyuncu gelse bile bu macin skoru cok farkli olacakti.

43 yasinda formsuz bir teniscinin bu tarz bir turnuvada oynamasi cogu yonden anlamsiz gelebilir. Ama spor deyince aklimiza gelen kavramlara bir bakalim; spor yapmak deyince akla saglikli yasam, mucadele ve rekabetten kopmama gibi kavramlar geliyor. Saglikli yasam kismindan emin olmamakla birlikte diger ikisini dunku macta gordugumu soyleyebilirim. Sporu izleme nedenlerimiz de bazen tuttugumuz takim veya kisiyle birlikte heyecanlanmak istemek, bazen eglenmek, bazen de bir sekilde ilham bulabilmek... Kendi adima dun bu maci izlerken eglendigimi soyleyebilirim; Muster'in eski toprak olusunun etkisi var midir bilmem ama ilginc puanlar oldu macta. Butun bunlari da goz onunde bulundurarak Muster'in aldigi wild-card'in hakkini verdigini dusunuyorum ben.

Son olarak bu kadar gevezelikten sonra sizi mactan bir "kuple" puanla basbasa birakiyorum :))



Foto: Veterandan Veterana Fark Var

"40 yasinda mi?? Hic 40 yasinda gibi degil, 28-29 gosteriyor."



"43 YASINDA MI??!!! En az 55 gosteriyor, dedem gibi olmus vallahi.."


(Fotolar: yahoo.sports)

26 Ekim 2010 Salı

Marsel Ilk Turda Kaldi

Bir kac yuzyil once de boyle olmustu, atalarimiz Viyana'yi alir gibi yapip almamislardi. Bugun de oyle oldu, Marsel 64-16-57 ile kaybetti malesef.

Aslinda mac tam da istedigimiz gibi baslamis, Marsel 3. oyunda servis kirmis ve bundan sonra bir kac servis kirma sansini da kacirmisti. Mac Marsel'in kontrolunde gibiydi. Setin sonlarinda Marsel bir kac kez servisinde zor duruma dusse de "Marsel servisini kirdirmaz, yapmaz oyle sey" diyordum ve Marsel oyunu aliyordu.

Ama ikinci sette her sey tersine dondu. Marsel ilk servis attigi oyundan baska bir oyun alamadi ve seti kaybetti. Final setinin basinda gecici bir sure icin bu duruma bir dur dese de yine de 5. oyunda servisini kirdiran taraf o oluyordu. 8. oyunda Marsel nihayet bekledigimiz servis kirmayi gerceklestirdi ve kendi servis oyununu aldiktan sonra da 0-30'u da gorerek bizi umutlandirdi. Fakat ikinci tura sadece 2 puan kala Marsel adeta durdu ve bundan sonra arka arkaya 6 puan kaybettigi gibi servisini de kirdirdi. Son oyunda 40-0 geriye dustukten sonra 2 mac puani kurtardiysa da 3.'de dayanamadi ve Viyana'ya veda etti. Saglik olsun.

Tabi ki macin yayini yoktu ve biz Muster ile Haydar (Haider-Maurer) arasindaki maci izliyorduk o sirada. O mac ayri bir alemdi, Russell ayrica anlatir diye tahmin ediyorum...

Simdilik Marsel'in taze bazi goruntuleri ile idare edecegiz...



25 Ekim 2010 Pazartesi

Sansli Cekilen

Viyana ana tablosunu incelerken bir de ne goreyim? Marsel karsisinda mactan cekilen Haider-Maurer ana tabloda. Kimin yerine peki? Gulbis. Kiminle oynayacak? Muster. Su 40 kusur yasindaki ve doneli beri sadece 1 kez toprakta challenger duzeyinde kazanabilmis olan Muster. Bu turu gecince kiminle oynayacak Haydar? Seppi ile. Oldu da Seppi'yi yendi diyelim, Hajek - Cilic galibi ile oynuyor. Guzelmis.

Bugun mactan cekilen Haider-Maurer neredeyse bedavadan ikinci turu gordu vallahi. Ilahi Haydar, sansli cekilen seni...

Marsel Viyana Ana Tablosunda (Ekleme)

Marsel bugün Haider-Maurer ile yaptığı maçta 63-30 öndeyken rakibinin maçtan çekilmesi ile ana tabloya yükseldi.

Ana tablo elemelerden gelenler için çok güzel görünüyor. Kısa süre sonra kura belli olacaktır, ekleme ile burada son durumu bildiririz.

Ekleme: Marsel'e ceyrek final yolu gozuktu... Saka degil, tabloda cok iyi yere yerlesti. Ilk turda Zemlja, sonra ise Chela-Martin galibi ile oynayacak.

Haydi Marsel, basarilar!

Gelin İtiraf Edelim

Fotoda siz de Zvonareva ve Stosur'u bulmakta güçlük çektiniz...

Not: Tıklayın üzerine, büyüsün.

Nadal: "Sen bi de İspanya'ya Gel..!"

Nadal ve Federer'in 21 Aralık'ta Zürih'te Afrika için yapacağı yardım maçının promo video'su epey olay olmuştu hatırlayacaksınız. Karşılaşmanın biletleri 2 dakika içinde bitmişti falan filan. Nadal bunun üzerine Federer ile o günün hemen ertesinde İspanya'da, Madrid'de bir gösteri maçı yapmak istemiş. Başlıkta yazılan benim uydurmam tabi, heh. Muhtemelen Zürih'te Federer, Madrid'de Nadal kazanır.

Caja Magica salonunda oynanacakmış maç. 11 bin kişilik bir salon ve biletler 26 ila 33 euro arasında fiyatlarla 1 Kasım'da satışa çıkacakmış. 2 dakikalık rekor kırılabilir, demedi demeyin.

İki oyuncu da bu maçı oynayacak olmalarından dolayı mutlu olduklarını söylemişler, klasik geyikler dönmüş. Nadal "he is the best player ever, no?" dememiş bu sefer, eksik olmuş Rafa, kendine gel, bi dahakine unutma, tşk bye.

Viyana, Montpellier ve Petersburg...

Bu hafta 3 turnuva var başlıktaki illerde yapılacak olan... Sondan üçüncü hafta bu ATP'de. Eğer sezon sonu şampiyonası ve Davis Kupası Finali'ni saymazsak. Bir dahaki hafta Valencia ve Basel'deki ATP500, ondan sonraki hafta Paris Masters ile geçecek.

Viyana'da 1 numaralı seribaşı Jurgen Melzer. Avusturyalı'nın zaten çok az olan Londra ümitlerini sürdürebilmesi için mutlaka kazanması lazım. Burada ilginç olay, turnuvaya wild-card isteyen Verdasco'ya wild-card verilmemesi. Sebebi Verdasco'nun Londra yarışında Melzer için rakibi olmasıymış. Avusturyalı organizatörlere yaralı sıtayla diyorum. Sanki bu adam istese diğer turnuvalara wild-card alamayacaktı. Neyse pas geçiyor bu haftayı Verdasco. 2 numaralı seribaşı Marin Cilic burada. Hırvat raket düşüşte. Yine kendisi gibi düşüşte olan Gulbis ile karşılaşabilir çeyrek finalde.

Aha, Muster! Evet, bahsettiğimiz wild card'ı aldı. İlk turda Gulbis ile oynayacak 43 yaşındaki emektar raket. Pek bir şey beklemiyorum. Umarım 6-0 6-0 bitmez. Baghdatis, Almagro, Kohlschreiber bu turnuvadaki diğer önemli seribaşıları. Tabii Marsel elemelerde son tura gelince qualifier'ların yerleri de dikkatimizi çekiyor. 4 qualifer için de gayet güzel yerler var. Biri Kamke ile, biri Chela ile, diğer ikisi birbirleriyle oynayacak. Ve bu birbirleriyle oynayacak elemelerden gelen oyuncuların maçından çıkacak galip, Qualifier-Chela'nın galibiyle oynayacak. Marsel eğer ana tabloya kalır da oraya düşerse, ki %75 şansı var, çeyrek finale gitmesi sürpriz olmaz. Orada ise Malisse veya Almagro bekliyor olacak onu orada.

Montpellier'de toparlamaya çalışan Davydenko ve Tsonga ilk iki numaralı seribaşı. Bunlar kazanamaz turnuvayı diyorum. Monfils, Ljubicic ve Gasquet'nin iyi bir şansı var. Kuraları fena değil. İlk turda wild-card'lı Benoit Paire, Isner'ı yenebilir. Mahut-Simon maçı da güzel olmuş ilk tur için. Bir de wild-card ile katılan David Nalbandian var tabii. Aslında bakıldığında gayet iyi bir tablo 250'lik turnuva için. Arjantinli Granollers ile oynayacak ilk turda. Yenerse ikinci turda Mahut-Simon galibiyle. Monfils'in kurası çok kolay geldi bana. Finali görür diyorum.

Petersburg'da 1 numaralı seribaşı geçen hafta Moskova'dan hastalık sebebiyle çekilen Londra yarışındaki Mikhail Youzhny. İlk turda Wimbledon'da 4. tur yapan Daniel Brands ile oynuyor. Kurası gayet kolay, ki tablo zaten zayıf. 2 numaralı seribaşı Stakhovsky, düşünün işte. Alt tarafta Paul Henri-Mathieu iyi kura çekmiş. Yarı final veya final yapabilir. Geçen hafta Moskova'da oynayan Chardy-Kukushkin yine ilk turda oynuyorlar. Bu sefer Chardy kaybetmez herhalde. Hmm, onun dışında Lu çarptı gözüme. 4 numaralı seribaşı. Bu hafta Seul'de challenger kazandı Tayvanlı raket. Bu hafta Moskova'da kariyerindeki ilk ATP Tur şampiyonluğunu kazanan Troicki 5 numaralı seribaşı, ekürisi Tipsarevic 3 numaralı seribaşı. Andreev ve Tursunov reyiz de ana tablonun sağlam wild-card'lı isimleri. Youzhny değil de sürpriz bir adam çıkacak gibi hissediyorum, hadi bakalım...

Federer - Edberg


Federer, çocukluk idolüyle Stockholm'deki Wawrinka maçı öncesi antrenman yaparken...

24 Ekim 2010 Pazar

Marsel Final Turunda

Marsel genc Melzer'i 63-62 ile rahat gecerek final turuna kaldi. Finaldeki rakibi Haider-Maurer bugun 64-67(4)-64 ile Mektic'i yendi.

Bu arada Viyana ana tablosunda elemelerden gelecek oyuncularin yerleri pek guzel. 8 nolu seri basi Chela'nin disinda Kamke veya bir baska elemelerden gelen oyuncu olacak Marsel'in rakibi ana tabloya kaldigi taktirde.

Odullu Tahmin Yarismasi

Uzun suren bir hastalik ve nekahat surecinde blogun tum yukunu Russell'in uzerine yikmis bir insan olarak Marsel'imizin Viyana kapilarina dayandigi su dakikalarda donusumu bir tahmin yarismasi ile yapmaya karar verdim.

Odulumuz ultra maratoncumuz Bakiye Duran'in kitabi "Cesaret Yalnizdir". Bir suredir okunmayi bekliyordu ama bendeniz tezim bitene kadar sadece tezle ilgili kitaplar okuyacagimdan kitabi gerektigi gibi ilgilenecek birine yollamaya karar verdim. Haliyle kitabi okumus degilim ama genel olarak spor hikayeleri ile ilgilenenlerin begensine sunuyorum. :)

Yarismada sizlerden WTA sezon sonu turnuvasindaki sampiyonu tahmin etmenizi istiyoruz. 3 hakkiniz var, 2 kisi birden bilirse kim daha once mesaj atmissa kitabi o kisiye yollayacagiz. Once 1. tahminde bilenler aranacak, olmadi 2., olmadi 3. ...Hala bilen cikmazsa ayni yontemle diger finalisti bilen var mi diye bakariz artik. :) Ilk mac baslayana kadar tahminlerinizi yollayabilirsiniz.

Adsiz olarak yorum bolumune tahminlerini yazacak arkadaslar ayni zamanda iletisim bolumundeki mail adresine de tahminlerini yollarlarsa sorun yasamayiz.

Herkese bol sans!