3. tur gunu. Bakalim neler olmus.
Nadal'in maci yine 5 sete gitti. Ancak bu mac icin "Nadal zorla kazandi" demeye dilim varmiyor, macta 2-1 geriye dusmesine ragmen. Hatta ace ve winner (56-63) haric her istatistikte ustun. Senaryo dunkunun aynisi gibiydi, Nadal bol bol servis kirma sansi elde etti, bunlarin cogunu harcadi, yine de rakibinden daha fazla servis kirdi. Yine sadece 2 servis kirma sansi verdi, ama bunlarin birini bugun kurtardi. 4. sette cok baskindi ve yine son sette bir kez servis kirdi. Yine rakibini maci kazanmaya fazla yaklastirmadi. Farkliliklar ise Nadal'in kendisindeydi. Bir kere cok sinirliydi. Sakatlik molasi aldi ki bu da sinirli olmasinin onemli bir nedeni olabilir. Hem kolu hem de ust bacagi icin. Dinlenemedi dedik, toprakta cok mac yapti dedik, hem fiziksel hem de mental olarak yorgun dedik. Ayrica sakatlik molasindan sonra amca Nadal'a bir hareketlenme geldi oturdugu yerde. O dakikaya kadar bir sorun yoktu ancak Nadal'in daha iyi oynadigi ve pek de yardima ihtiyaci olmadigi bolumde sakatlik molalarindan sonra panikle bir seyler soylemeye basladi ki burada da Rafa'ya "coaching" uyarisi geldi. Rafa da sinirle amca Nadal'i susturmaya calistiysa da basarili olamadi ve basi derde girdi biraz. Toni Nadal hep boyle yapacaksa maclara hic gelmemesi Rafa icin daha hayirli olacak gibi. Sozun sozu Nadal bu sefer ikinci haftanin sonunu goremeyebilir ama su an icin onceligi Wimbledon kupasi yerine sag salim haftayi kapatmak olmali diyorum. Her sakatlikta tenisi geriye gidiyor ve duzeltmesi aylar aliyor cunku. Bir de kolu ile ilgili sorun yasadiginda John Mc "Bu yeni tellerle kolu daha cok yipranir." demis ki aman aman. Dizi zor duzeliyor, bir de kol cikmasin basimiza.
Gilles Simon sansli bir bicimde geldigi 3. turda tahmin edildigi gibi Murray'e fazla direnc gosteremediyse de rezil de olmadi. Yavas yavas geri donebilecek gibi sanki bu sefer. Murray'in rakibi, ikinci baharini yasayan Malisse'yi yenen bezgin Querrey olacak. Querrey mac icin servis atarken servis kirdirip maci uzatmayi basarsa da kaybetmeyi basaramadi.
Ferrer 5 sette de olsa 4. tura geldi. Herhalde kendisinden beklenilenden fazlasina tekabul ediyor bu. Sodeling'e yenilecektir tabi. Ama yakin gecsin bari biraz. Soderling daha set vermedi ama Ginepri-Granollers-Bellucci de cimde aranilip bulunamayacak kura yani. Ginepri dahil hepsinin yuzu "topraga" bakiyor. Al iste Ferrer. O da toprakci. Olasi bir Rafa-Soderling macinda Soderling'in birden vites artirmasi gerekirken Rafa daha az soklar bence. Zira "Illallah" dedirten serviscilerle yeterince oynadi. Ama ceyrek finale kadar kendini cok hirpalarsa da uc sette de gidebilir yani, demedi demeyin.
Supriz adayim Kamke yenildi, soylemis miydim? Tsonga'ya kaybetti, normal bir sonuc. Berdych 5 sette kazandi ki bu Marsel'in iyi arkadasi Istomin'in oyununun giderek yukseldigini gosterir bence. Marsel ve Istomin birlikte ciftlerde oynasinlar. Bir de Ipek ve Marsel karisik ciftlerde beraber oynasinlar. Sanirim isteklerim bu kadar.
4. turun eglenceli gecmeye aday maclari:
Djokovic - Hewitt (Djokovic yenilecek bence, ama kac sette?), Nadal - Mathieu (her ikisi de sasirtiyor bu turnuvada. Ne olur ne olmaz), Melzer - Federer (Melzer'in supriz faktoru).
Sonucunu simdiden belli gorduklerim:
Yen-Hsun Lu - Roddick, Soderling - Ferrer
Rezil olma hakkim saklidir.
Bayanlarda gunun yenilen seri baslari Pennetta ve Azarenka. Ikisine de sasirmadim. Bayanlarda Sharapova - Serena, Cjlisters - Henin maclari yari final tadinda. Serena ve Sharapova ikilisinin final yolundaki en tehlikeli maclari hatta. Keske Wimbledon yonetimi (organizasyonu? bir seysi?) bayanlarda seri baslarina daha bir agirlik koysaydi da bu maclar 4. tur maci olmasaydi. WTA'nin hali malum, mudahale etmek lazim.
26 Haziran 2010 Cumartesi
Ne Oldu Ne Bitti?
- Bitmez denilen mac bitti, Isner'in cilki cikti, ayagi yara oldu, 74 dakikada elendi 2 tur macinda.
- Federer ikinci turda turunun nadir orneklerinden biri olan cift el backhand ve forehand kullanan Bozoljac'a da bir set kaybettti, ama daha fazlasini da alamazdi sanki Bozoljac. Federer kralice ile selamlasti, sonra Clement'i rahat gecti.
- Rafa'ya bilmedigi yerden soruldu. Haase ile ilk kez karsilasacak olmasi macin zor gececegi hissini uyandiriyordu zaten. Oyle de oldu. Haase cok iyi servis attigi 1. ve 3. setleri bir servis kirma ile kazandi. Zaten macta topu topu iki kez servis kirdi. Daha garibi bu iki servis kirmada da Rafa birer cift hata yapti ki macta baska cift hata da yapmadi zaten. Cizgileri birlestiriyoruz ve ortaya konsantrasyon dagilmasi cikiyor. Biraz da Rafa'nin iyi servis atanlara karsi sinir yapmasi. Karlovic bile arka arkaya 4 ace atamiyor Rafa'ya. Setlerde Haase 2-1 one gecince bir an "acaba?" dedim. Ama sonrasi Nadal icin cok rahatti. Ikinci set 6-0 ile alindi ve son sette kendi servis oyunlarinda rakibe puan vermedi ve 1 kez servis kirdi, mac iki bucuk saate bitiverdi. Simdi Petschner ile oynayacak. Petschner bu kadar iyi servis atamaz, daha rahat bir mac olur derim ben.
- Djokovic ikince ve ucuncu tur maclarini rahat kazandi. Ama durun bakalim, Novak bu yil ilk 15'e karsi sadece 1 galibiyet aldi, o da Wimbledon'da Mathieu'ya elenen dengesiz Youzhny'e karsi. Hewitt ikinci turdan itibaren daha zorlu isimlerle oynayarak geldi. Ama o da ceyrek finale goremiyor nicedir. Hem ilk 15'de de degil. Belki bunu Djokovic alir sonra da Roddick'e elenir. Roddick sansli kazanan Yen-Hsun Lu ile oynuyor.
- Andy Murray gazini almis gidiyor simdilik. Benzetmek gibi olmasin gecen sene de boyleydi bu. 3. turda bir baska sansli kazanan Gilles Simon ile oynayacak. Sonra Querrey gelir ve bir set alir. Bakarsiniz maci da alir, belli olmaz bu isler.
- David Ferrer Roland Garros'ta Melzer'e direnemeyince inise gectigini dusunmustum. Ama 3. turu gordu Wimbledon'da ve ilk iki turu olmadik adamlari 5 sette yenen Chardy ile oynayacak. Sonrasi Robin Soderling. Mucize beklemiyorum o mactan.
- Supriz adaylarimdan Kamke 3. tura kadar geldi. Beni utandirmadi. Gecenlerde ikinci baharini yasadigini ve kendi capinda yukselise gectigini soyledigim Malisse de 3. tur gordu, ama rakibi Querrey. Bekir henuz bezmemistir diyor, oradan da mucize beklemiyorum.
- Kadinlari yazmiyorum, yazamiyorum. Tek soyleyebilecegim Venus - Serena ikilisinden supriz beklemeyecegim. Serena zatan bir mac sonra Sharapova ile oynayacak. Hani kaybetse supriz olmaz ama aslinda birisi icin "supriz yapmaz" derken bile tam olarak emin olamiyorum. Dengesiz WTA iste. En az sacmalayanlar ilk siralara yukseliyor. Hal boyleyken ne yorumu, ne tahmini yani degil mi sevgili okurlar?
- Federer ikinci turda turunun nadir orneklerinden biri olan cift el backhand ve forehand kullanan Bozoljac'a da bir set kaybettti, ama daha fazlasini da alamazdi sanki Bozoljac. Federer kralice ile selamlasti, sonra Clement'i rahat gecti.
- Rafa'ya bilmedigi yerden soruldu. Haase ile ilk kez karsilasacak olmasi macin zor gececegi hissini uyandiriyordu zaten. Oyle de oldu. Haase cok iyi servis attigi 1. ve 3. setleri bir servis kirma ile kazandi. Zaten macta topu topu iki kez servis kirdi. Daha garibi bu iki servis kirmada da Rafa birer cift hata yapti ki macta baska cift hata da yapmadi zaten. Cizgileri birlestiriyoruz ve ortaya konsantrasyon dagilmasi cikiyor. Biraz da Rafa'nin iyi servis atanlara karsi sinir yapmasi. Karlovic bile arka arkaya 4 ace atamiyor Rafa'ya. Setlerde Haase 2-1 one gecince bir an "acaba?" dedim. Ama sonrasi Nadal icin cok rahatti. Ikinci set 6-0 ile alindi ve son sette kendi servis oyunlarinda rakibe puan vermedi ve 1 kez servis kirdi, mac iki bucuk saate bitiverdi. Simdi Petschner ile oynayacak. Petschner bu kadar iyi servis atamaz, daha rahat bir mac olur derim ben.
- Djokovic ikince ve ucuncu tur maclarini rahat kazandi. Ama durun bakalim, Novak bu yil ilk 15'e karsi sadece 1 galibiyet aldi, o da Wimbledon'da Mathieu'ya elenen dengesiz Youzhny'e karsi. Hewitt ikinci turdan itibaren daha zorlu isimlerle oynayarak geldi. Ama o da ceyrek finale goremiyor nicedir. Hem ilk 15'de de degil. Belki bunu Djokovic alir sonra da Roddick'e elenir. Roddick sansli kazanan Yen-Hsun Lu ile oynuyor.
- Andy Murray gazini almis gidiyor simdilik. Benzetmek gibi olmasin gecen sene de boyleydi bu. 3. turda bir baska sansli kazanan Gilles Simon ile oynayacak. Sonra Querrey gelir ve bir set alir. Bakarsiniz maci da alir, belli olmaz bu isler.
- David Ferrer Roland Garros'ta Melzer'e direnemeyince inise gectigini dusunmustum. Ama 3. turu gordu Wimbledon'da ve ilk iki turu olmadik adamlari 5 sette yenen Chardy ile oynayacak. Sonrasi Robin Soderling. Mucize beklemiyorum o mactan.
- Supriz adaylarimdan Kamke 3. tura kadar geldi. Beni utandirmadi. Gecenlerde ikinci baharini yasadigini ve kendi capinda yukselise gectigini soyledigim Malisse de 3. tur gordu, ama rakibi Querrey. Bekir henuz bezmemistir diyor, oradan da mucize beklemiyorum.
- Kadinlari yazmiyorum, yazamiyorum. Tek soyleyebilecegim Venus - Serena ikilisinden supriz beklemeyecegim. Serena zatan bir mac sonra Sharapova ile oynayacak. Hani kaybetse supriz olmaz ama aslinda birisi icin "supriz yapmaz" derken bile tam olarak emin olamiyorum. Dengesiz WTA iste. En az sacmalayanlar ilk siralara yukseliyor. Hal boyleyken ne yorumu, ne tahmini yani degil mi sevgili okurlar?
İstanbul Cup Kombineleri Satışta
İstanbul Cup'a bu sene Serena Williams geliyor. Birkaç ay önce yaşadığı sakatlık sebebiyle gelip gelmeyeceği belli değildi ama sanırım durum kesinleşti ki, Türkiye Tenis Federasyonu cephesinden açıklama gelmiş. Onun dışında Schiavone, Pavlyuchenkova, Shvedova, Petkovic, Sevastova, Schnyder, Cirstea ve son şampiyon Dushevina turnuvaya katılacaklarmış. Geçen sene 40 dakikalık final için 100 lira bayılmıştı sanırım giden insanlar. Geçen senenin kombine fiyatlarını hatırlamıyorum ama bu sene çok çok abartı gelmedi. Yine de Türkiye gibi bir ülkede tenise ilgiyi çekmek için bu tip turnuvalarda fiyatlandırma açısından kolaylık sağlanılması gerektiğini göz önüne alırsak fazla tabii. 1. kategori kombineleri 225, 2. kategori 145 lira. Günlük bilet fiyatları hakkında henüz bir bilgi yok. Ayrıntılı bilgi için;
http://www.biletix.com/event.htm?id=LZIC0
Not: Reklam yapmıyorum. Vallahi.
http://www.biletix.com/event.htm?id=LZIC0
Not: Reklam yapmıyorum. Vallahi.
Sen Neymişsin Hanescu?
Toplanın, olay var...
Marsel İlhan'ı 2. turda 4 sette geçerek, 3. turda Daniel Brands'in rakibi olan Victor Hanescu, maçını bugün oynadı. İki oyuncu da çok benzer stillere sahip olduğundan uzun, sıkı ve bol tie-break'li bir maç tahmin ediyordum. Maçın ilk 2.5 setini izleyemedim, diğer maçlarda takıldığımdan dolayı. Maçı açtığımda Hanescu, kazandığı 2 tiebreak ile 2-0 öndeydi. 3. sette de 4-3'te maçın ilk servis kırmasını gerçekleştirip, servislerini maç için atmaya başladı. Bu oyunda 3 maç puanı kaçıran Hanescu, rakibine verdiği ilk servis kırma puanında, servisini kırdırdı. Ardından gidilen tiebreak'te 1 maç puanı daha kaçıran Hanescu, seti kaybetti. 4. sette 4-3 öndeyken servisi 0'a karşı kıran Brands, seti 6-3 ile bitirdi. Brands, final setinin de ilk oyununda servis kırmayı başardı. 2-0'dan sonra 3 tane çift hatayı adeta bilerek yapan Hanescu, oyunu kaybetti ve maçı bıraktı.
Olay ne peki? Şu. Brands 2 set geriye düşüp, maç puanları kurtardıktan sonra setlerde durumu 2-1'e getirince, artık meşhur olan court 18'in desteğini arkasına aldı. Bundan biraz etkilenmiş görünen Hanescu, sakatlık molası falan alıp durumu biraz soğutmaya çalıştı ama yetmedi. 4. seti de kaybettikten sonra, maçtan sonra gelen bilgiye göre seyircilerden sarhoşun teki Hanescu'ya hakaret ediyor. Zaten seyircinin Brands'e olan desteğine tepkisi yüz ifadesinden belli olan Hanescu, bunla birlikte daha da sinirleniyor ve final setinde ilk servis kırmayı verdikten sonra 2. servis kırmayı bile bile vererek maçı bırakıyor. Maç sonrası da korttan çıkarken yapacağını yapıyor ve seyircilerden birine tükürüyor. Bu olay bir yaptırıma tabii tutulacak mı, bilemiyorum, ama çok sık rastlanan bir durum olmadığı kesin.
Genelde hep sakin bir görüntü veren Hanescu'nun bu kadar çirkefleşmesi de garip geldi. Hiç böyle bir şey bekleyemeceğiniz oyunculardan biridir. Orada ona hakaret eden seyircinin patavatsızlığı, o seyirciyi dışarı almayan güvenliğin iş bilmezliği ayrı. Ama profesyonel bir sporcunun başına bu tip şeyler çok geliyor ve bundan etkilenmemek kilit nokta. Ki, etkilenmiş bile olsan, buna tepkini "tükürerek" koymak, seni haklı durumdayken suçlu duruma sokar doğal olarak. O değil de, court 18 bu sene dramanın kralı yaptı...
Marsel İlhan'ı 2. turda 4 sette geçerek, 3. turda Daniel Brands'in rakibi olan Victor Hanescu, maçını bugün oynadı. İki oyuncu da çok benzer stillere sahip olduğundan uzun, sıkı ve bol tie-break'li bir maç tahmin ediyordum. Maçın ilk 2.5 setini izleyemedim, diğer maçlarda takıldığımdan dolayı. Maçı açtığımda Hanescu, kazandığı 2 tiebreak ile 2-0 öndeydi. 3. sette de 4-3'te maçın ilk servis kırmasını gerçekleştirip, servislerini maç için atmaya başladı. Bu oyunda 3 maç puanı kaçıran Hanescu, rakibine verdiği ilk servis kırma puanında, servisini kırdırdı. Ardından gidilen tiebreak'te 1 maç puanı daha kaçıran Hanescu, seti kaybetti. 4. sette 4-3 öndeyken servisi 0'a karşı kıran Brands, seti 6-3 ile bitirdi. Brands, final setinin de ilk oyununda servis kırmayı başardı. 2-0'dan sonra 3 tane çift hatayı adeta bilerek yapan Hanescu, oyunu kaybetti ve maçı bıraktı.
Olay ne peki? Şu. Brands 2 set geriye düşüp, maç puanları kurtardıktan sonra setlerde durumu 2-1'e getirince, artık meşhur olan court 18'in desteğini arkasına aldı. Bundan biraz etkilenmiş görünen Hanescu, sakatlık molası falan alıp durumu biraz soğutmaya çalıştı ama yetmedi. 4. seti de kaybettikten sonra, maçtan sonra gelen bilgiye göre seyircilerden sarhoşun teki Hanescu'ya hakaret ediyor. Zaten seyircinin Brands'e olan desteğine tepkisi yüz ifadesinden belli olan Hanescu, bunla birlikte daha da sinirleniyor ve final setinde ilk servis kırmayı verdikten sonra 2. servis kırmayı bile bile vererek maçı bırakıyor. Maç sonrası da korttan çıkarken yapacağını yapıyor ve seyircilerden birine tükürüyor. Bu olay bir yaptırıma tabii tutulacak mı, bilemiyorum, ama çok sık rastlanan bir durum olmadığı kesin.
Genelde hep sakin bir görüntü veren Hanescu'nun bu kadar çirkefleşmesi de garip geldi. Hiç böyle bir şey bekleyemeceğiniz oyunculardan biridir. Orada ona hakaret eden seyircinin patavatsızlığı, o seyirciyi dışarı almayan güvenliğin iş bilmezliği ayrı. Ama profesyonel bir sporcunun başına bu tip şeyler çok geliyor ve bundan etkilenmemek kilit nokta. Ki, etkilenmiş bile olsan, buna tepkini "tükürerek" koymak, seni haklı durumdayken suçlu duruma sokar doğal olarak. O değil de, court 18 bu sene dramanın kralı yaptı...
24 Haziran 2010 Perşembe
23 Haziran 2010 Çarşamba
Son Dakika
Isner - Mahut maci an itibari ile hala devam ediyor...
Gelismeler icin bizden ayrilmayin...
Gelismeler icin bizden ayrilmayin...
Wimbledon 2010: Qualifier Raporu
Grand slam'lerde en sevdiğim aşamalardan biri de, turnuvanın aslından bir hafta önce başlayan eleme maçlarıdır. Bu maçları sevdiren son zamanlarda biraz da Marsel oldu tabii... Özellikle Wimbledon eleme maçları konusunda ayrı bir yere sahip, elemelerin final aşamasında erkekler kısmında maçların 5 set üzerinden oynanması nedeniyle. Bu kez elemelerde, Roland Garros elemelerinde olduğu kadar büyük sürprizler olmadı ve çoğu tahmin edilen isim ana tabloda yerini aldı. Bu elemelerden gelen ilk 100 dışında pek popüler olmayan oyuncular ne yaptı ilk turda, onlara bir göz atalım (erkekler sadece).
Ilija Bozoljac: Şilili Nicolas Massu ile oynadı. Taşın, toprağın bile bildiği üzere has toprakçılardan olan Massu, elemelerden gelen her oyuncu için Wimbledon'da leziz kuradır. Bozoljac için de öyleydi. Sırp raket, kura ikramını geri çevirmedi ve tecrübeli oyuncuyu 7-6 3-6 6-3 7-6'lık setlerle geçmeyi başardı. İyi bir ace ve winner performansı sergilemiş istatistiklere bakıldığında Bozoljac. Uzun boyu, iyi servisiyle oyun stili de yatkındır zaten çim korta. İkinci turda yarın Federer ile oynuyor. Falla-Federer maçından sonra bir şey diyemiyorum...
Ricardas Berankis: 20 yaşındaki bu Litvanyalı delikanlıyı özellikle bu sene başından beri yakından takip ediyorum. Sezonun ilk haftasında Brezilya'da, yanlış hatırlamıyorsam Sao Paolo'da oynadığı turnuvada elemelerden gelip yarı final görmüştü. O zaman sıralamada, ilk 300'ün dışındaydı. Sonrasında ATP Tour seviyesinde ana tabloya kalarak çeyrek finale çıkmayı başardı, bazı challenger turnuvalarında iyi iş çıkardı. Roland Garros'ta elemelerde final maçında kılpayı kaybetti. Zaten patlamasını yapmıştı mayıs ayına gelene kadar, ama çim sezonunda daha da büyük işler yaptı. 2 hafta önce çimde düzenlenen ve Marsel'in de çeyrek yaptığı Nottingham challenger'da şampiyon oldu. Geçen hafta Wimbledon elemelerinde 3 maç kazandı. Ana tabloda da iyi bir kurayla kendisi gibi elemelerden gelen Carsten Ball ile oynadı ve onu da mağlup etti. Çim sezonunda 9-0'lık rekoru var şu an yani. 2. turda Feli Lopez ile oynayacak. İspanyol çok sağlam çim kort oyuncusudur ama o da geçen hafta Eastbourne'de sakatlık sorunu yaşamıştı. Burada da ilk turda set kaybetti zaten. Ben Berankis'in yarın Lopez'i çok zorlayacağını düşünüyorum.
Tobias Kamke: Bu da bu sene çıkış yapangillerden. Alman oyuncuyu ilk kez mart ayında Jersey challenger'da Igor Sijsling maçında izledim. O maçı kaybetmesine rağmen tekniği, kalitesi belliydi. Lakin maçta kırdığı 2 raket, hakeme ettiği tonca itiraz, Almanca saydırdığı küfürler, mental olarak sağlam bir oyuncu olmadığı izlenimi bırakmıştı bende. Bunu da birkaç hafta sonra bir challenger finalinde ispatlamıştı. Amerika'da, eyaletini hatırlayamadığım challenger finalinde Kevin Anderson ile karşılaştığı maçta ilk seti kazanan Kamke, ikinci sette de 4-0 40-0 öne geçmişti. Ve orada üst üste kaybettiği 2 oyundan sonra yine kortu birbirine katıp, kendini kaybetmişti. Maçı da tabii... Lakin son 1 aydır aldığı sonuçlar bu sorunlarını biraz aştığını gösteriyor gibi. Önce Roland Garros'ta ana tablo yaptı, sonra bir challenger finali oynadı. Şimdi de Wimbledon'da elemelerden yine ana tabloya kalıp, ilk turda da Guillermo Garcia-Lopez'i 2 set geriden gelerek mağlup etti. Üstelik 3. ve 4. setlerde 1 break geriden geldi ve final setinde 5-3'te maç için servis atarken servisini kırdırmasına rağmen 5-4'te servisi kırarak maçı kazandı. Bu şekilde geri dönüş yaptığı çok maç var son zamanlarda. Kafasını düzeltebilirse rahatlıkla top 100 oyuncusu olabileceğini düşünmüştüm ilk izlediğimde. Maçlarını izleyemesem de, bunu başarmış gibi görünüyor. 2. turda Andreas Seppi ile oynayacak, ki bu da kazanması için ideal bir maç.
Martin Fischer: Tobias Kamke'ye benzediğini söyleyebilirim. 23 yaşındaki Avusturyalı, klasmanda ilk 150'nin dışında. Bu seneye de vasat başlamıştı. Ama nisan ayında kazandığı future turnuvalarla açıldı, mayıs ayında Roland Garros'ta elemelerde zor maçlar kazanıp - biri Berankis'e karşı - ana tabloya kaldı ve ilk turda Zeballos ile 5 setlik bir maç oynayıp son seti 8-6 kaybetti ve 2. turda Nadal ile oynama şansını kaçırdı. Wimbledon'da da elemelerde iyi maçlar çıkartarak ana tablo yaptıktan sonra, ilk turda lucky loser Go Soeda'yı 3 sette ezdi geçti. İyi bir servisi ve forehand'i, hızlı kortlar için ideal bir oyun stili var. Burada sergilediği performans da bunun bir kanıtı. 2. turda toprakçı Thomaz Bellucci ile oynayacak, ki ben onu zorlayacağını düşünüyorum. Eğer geçmeyi başarırsa 3. turda Soderling var ki, işte onu yenmesi imkansız.
En çok ilgimi çeken 4 isim bu elemelerden gelen oyunculardan (tabii Marsel'i dahil etmiyorum). Bunlar dışında yine elemelerden gelip 2. tura yükselen Julian Reister de son zamanlarda sağlam çıkış yapanlardan. O da 2. turda, ilk turda Ferrero'yu yenen Xavier Malisse ile karşılaşacak...
Ilija Bozoljac: Şilili Nicolas Massu ile oynadı. Taşın, toprağın bile bildiği üzere has toprakçılardan olan Massu, elemelerden gelen her oyuncu için Wimbledon'da leziz kuradır. Bozoljac için de öyleydi. Sırp raket, kura ikramını geri çevirmedi ve tecrübeli oyuncuyu 7-6 3-6 6-3 7-6'lık setlerle geçmeyi başardı. İyi bir ace ve winner performansı sergilemiş istatistiklere bakıldığında Bozoljac. Uzun boyu, iyi servisiyle oyun stili de yatkındır zaten çim korta. İkinci turda yarın Federer ile oynuyor. Falla-Federer maçından sonra bir şey diyemiyorum...
Ricardas Berankis: 20 yaşındaki bu Litvanyalı delikanlıyı özellikle bu sene başından beri yakından takip ediyorum. Sezonun ilk haftasında Brezilya'da, yanlış hatırlamıyorsam Sao Paolo'da oynadığı turnuvada elemelerden gelip yarı final görmüştü. O zaman sıralamada, ilk 300'ün dışındaydı. Sonrasında ATP Tour seviyesinde ana tabloya kalarak çeyrek finale çıkmayı başardı, bazı challenger turnuvalarında iyi iş çıkardı. Roland Garros'ta elemelerde final maçında kılpayı kaybetti. Zaten patlamasını yapmıştı mayıs ayına gelene kadar, ama çim sezonunda daha da büyük işler yaptı. 2 hafta önce çimde düzenlenen ve Marsel'in de çeyrek yaptığı Nottingham challenger'da şampiyon oldu. Geçen hafta Wimbledon elemelerinde 3 maç kazandı. Ana tabloda da iyi bir kurayla kendisi gibi elemelerden gelen Carsten Ball ile oynadı ve onu da mağlup etti. Çim sezonunda 9-0'lık rekoru var şu an yani. 2. turda Feli Lopez ile oynayacak. İspanyol çok sağlam çim kort oyuncusudur ama o da geçen hafta Eastbourne'de sakatlık sorunu yaşamıştı. Burada da ilk turda set kaybetti zaten. Ben Berankis'in yarın Lopez'i çok zorlayacağını düşünüyorum.
Tobias Kamke: Bu da bu sene çıkış yapangillerden. Alman oyuncuyu ilk kez mart ayında Jersey challenger'da Igor Sijsling maçında izledim. O maçı kaybetmesine rağmen tekniği, kalitesi belliydi. Lakin maçta kırdığı 2 raket, hakeme ettiği tonca itiraz, Almanca saydırdığı küfürler, mental olarak sağlam bir oyuncu olmadığı izlenimi bırakmıştı bende. Bunu da birkaç hafta sonra bir challenger finalinde ispatlamıştı. Amerika'da, eyaletini hatırlayamadığım challenger finalinde Kevin Anderson ile karşılaştığı maçta ilk seti kazanan Kamke, ikinci sette de 4-0 40-0 öne geçmişti. Ve orada üst üste kaybettiği 2 oyundan sonra yine kortu birbirine katıp, kendini kaybetmişti. Maçı da tabii... Lakin son 1 aydır aldığı sonuçlar bu sorunlarını biraz aştığını gösteriyor gibi. Önce Roland Garros'ta ana tablo yaptı, sonra bir challenger finali oynadı. Şimdi de Wimbledon'da elemelerden yine ana tabloya kalıp, ilk turda da Guillermo Garcia-Lopez'i 2 set geriden gelerek mağlup etti. Üstelik 3. ve 4. setlerde 1 break geriden geldi ve final setinde 5-3'te maç için servis atarken servisini kırdırmasına rağmen 5-4'te servisi kırarak maçı kazandı. Bu şekilde geri dönüş yaptığı çok maç var son zamanlarda. Kafasını düzeltebilirse rahatlıkla top 100 oyuncusu olabileceğini düşünmüştüm ilk izlediğimde. Maçlarını izleyemesem de, bunu başarmış gibi görünüyor. 2. turda Andreas Seppi ile oynayacak, ki bu da kazanması için ideal bir maç.
Martin Fischer: Tobias Kamke'ye benzediğini söyleyebilirim. 23 yaşındaki Avusturyalı, klasmanda ilk 150'nin dışında. Bu seneye de vasat başlamıştı. Ama nisan ayında kazandığı future turnuvalarla açıldı, mayıs ayında Roland Garros'ta elemelerde zor maçlar kazanıp - biri Berankis'e karşı - ana tabloya kaldı ve ilk turda Zeballos ile 5 setlik bir maç oynayıp son seti 8-6 kaybetti ve 2. turda Nadal ile oynama şansını kaçırdı. Wimbledon'da da elemelerde iyi maçlar çıkartarak ana tablo yaptıktan sonra, ilk turda lucky loser Go Soeda'yı 3 sette ezdi geçti. İyi bir servisi ve forehand'i, hızlı kortlar için ideal bir oyun stili var. Burada sergilediği performans da bunun bir kanıtı. 2. turda toprakçı Thomaz Bellucci ile oynayacak, ki ben onu zorlayacağını düşünüyorum. Eğer geçmeyi başarırsa 3. turda Soderling var ki, işte onu yenmesi imkansız.
En çok ilgimi çeken 4 isim bu elemelerden gelen oyunculardan (tabii Marsel'i dahil etmiyorum). Bunlar dışında yine elemelerden gelip 2. tura yükselen Julian Reister de son zamanlarda sağlam çıkış yapanlardan. O da 2. turda, ilk turda Ferrero'yu yenen Xavier Malisse ile karşılaşacak...
Federer ?
Maç oynanalı çok oldu ama tembellikten yazı bu saate kaldı. Senenin en önemli turnuvasında, üstelik tatil zamanı ilk iki günü pas geçtiğimiz için az ama sadık okuyucu kitlemizden özür dileyip, kendimizi biraz önemseyelim, sonra da konuya geçelim...
Merkez kortun açılışında dünya 2 numarası, turnuvanın 1 numaralı seribaşı Federer, elenmenin kıyısından döndü. İlk setten sonra hiç heyecanlanmadım "anam, Federer gidiyor!11!!" diye; ama 2. setin de gidişinin ardından bir "acaba?" demediğimi söylesem yalan olur. 3. seti de beklenmedik şekilde iyi getirdi Falla. Lakin 4-4 0-40'ta 3, 40-A'da 1, toplamda 4 servis kırma şansını ziyan etti Kolombiyalı, sonrasında beklenen oldu ve Federer servisi kırarak seti aldı. 4. setten sonra Federer dominasyonu ve rahat bir galibiyet bekliyordum. Yine olmadı... Falla servis kırdı setin başında ve bunu 5-4'e kadar korudu. Maç için servis attı Kolombiyalı ve Federer servisi kırmayı başardı. Arkasından 5-5'te servis kırma şansı kaçırdı Falla ve tiebreak'e uzayan set Federer'e gitti. Son sette de bagel ile iş bitti.
Federer, o kadar kötü oynadı ki, genelde yapmadığı bir şeyi yaparak, maçtan sonra kendi de kötü oynadığını ve maçı kazanmayı hak etmediğini itiraf etti. Bundan sonra ondan beklenen daha az sıkıntı yaşayarak çeyrek, yarı finale kadar gelmesi ama ben o konuda şüpheliyim. Eğer Federer'in bu performansı yalnızca bir kereliğine mahsus olsaydı, kötü gün der geçerdim. Ancak işin aslı öyle değil. İsviçreli aylardır kötü maçlar çıkartıyor. Belki dün oynadığı kadar hiç bir zaman kötü oynamadı ama Avustralya Açık'tan beri git gide düşen formu, bu noktayı daha önceden belli etmişti. Wimbledon'ın en büyük favorisi ama ben onun kazanabileceğini düşünmüyorum bu sene. Sorun sadece ilk tur maçında yaşadığı sıkıntı değil. Federer bu tarz 5 setlik maçları daha önce de oynadı erken turlarda, grand slam'lerde. Ama hiçbir zaman en sevdiği kortta, bu kadar erken, vasat bir rakibe karşı, üstelik bu kadar kötü oynamamıştı. Kurasında önündeki 2-3 maç kolay görünüyor, o arada ritmini bulabilir belki ama o mantıkla bakacak olursak, Falla da bu kolay kuraya dahildi. Biraz daha beklemek en iyisi gibi görünüyor, ama şu an favorimi söylemem gerekirse tablonun alt tarafındaki Soderling-Nadal maçının galibi derim...
Merkez kortun açılışında dünya 2 numarası, turnuvanın 1 numaralı seribaşı Federer, elenmenin kıyısından döndü. İlk setten sonra hiç heyecanlanmadım "anam, Federer gidiyor!11!!" diye; ama 2. setin de gidişinin ardından bir "acaba?" demediğimi söylesem yalan olur. 3. seti de beklenmedik şekilde iyi getirdi Falla. Lakin 4-4 0-40'ta 3, 40-A'da 1, toplamda 4 servis kırma şansını ziyan etti Kolombiyalı, sonrasında beklenen oldu ve Federer servisi kırarak seti aldı. 4. setten sonra Federer dominasyonu ve rahat bir galibiyet bekliyordum. Yine olmadı... Falla servis kırdı setin başında ve bunu 5-4'e kadar korudu. Maç için servis attı Kolombiyalı ve Federer servisi kırmayı başardı. Arkasından 5-5'te servis kırma şansı kaçırdı Falla ve tiebreak'e uzayan set Federer'e gitti. Son sette de bagel ile iş bitti.
Federer, o kadar kötü oynadı ki, genelde yapmadığı bir şeyi yaparak, maçtan sonra kendi de kötü oynadığını ve maçı kazanmayı hak etmediğini itiraf etti. Bundan sonra ondan beklenen daha az sıkıntı yaşayarak çeyrek, yarı finale kadar gelmesi ama ben o konuda şüpheliyim. Eğer Federer'in bu performansı yalnızca bir kereliğine mahsus olsaydı, kötü gün der geçerdim. Ancak işin aslı öyle değil. İsviçreli aylardır kötü maçlar çıkartıyor. Belki dün oynadığı kadar hiç bir zaman kötü oynamadı ama Avustralya Açık'tan beri git gide düşen formu, bu noktayı daha önceden belli etmişti. Wimbledon'ın en büyük favorisi ama ben onun kazanabileceğini düşünmüyorum bu sene. Sorun sadece ilk tur maçında yaşadığı sıkıntı değil. Federer bu tarz 5 setlik maçları daha önce de oynadı erken turlarda, grand slam'lerde. Ama hiçbir zaman en sevdiği kortta, bu kadar erken, vasat bir rakibe karşı, üstelik bu kadar kötü oynamamıştı. Kurasında önündeki 2-3 maç kolay görünüyor, o arada ritmini bulabilir belki ama o mantıkla bakacak olursak, Falla da bu kolay kuraya dahildi. Biraz daha beklemek en iyisi gibi görünüyor, ama şu an favorimi söylemem gerekirse tablonun alt tarafındaki Soderling-Nadal maçının galibi derim...
22 Haziran 2010 Salı
20 Haziran 2010 Pazar
Gulbis Cekildi
Ernests Gulbis sakatliginin iyilesmemesi nedeni ile Wimbledon'da mucadele edemeyecegini aciklamis. Boylelikle tek erkeklerdeki ana tabloya 7. sansli kaybeden de gelmis oldu.
Dinara Safina da dun cekildigini aciklamisti. Her an birileri daha cekilebilir.
Gelismeler icin bizden ayrilmayin...
Dinara Safina da dun cekildigini aciklamisti. Her an birileri daha cekilebilir.
Gelismeler icin bizden ayrilmayin...
Wimbledon 2010 - Tek Kadınlar Kurası
Roland Garros'ta olduğu gibi blogumuzun diğer yazarı kirpi, erkekler kurasını kaptı. Bana yine kadınlar kurası kaldı. Biraz gecikti, ama ana tablo yarın başlayacağından çok da geç kalmış sayılmaz.
1 numaralı Serena Williams'ın kurası 4. tura kadar gayet rahat gözüküyor. Ama orada bir durmak lazım. Zira bu turda karşısına eski şampiyon Maria Sharapova çıkacak yüksek ihtimal. Masha'nın kurası da gayet iyi ve 4. tura yükselmeye müsait. Çim sezonunda Birmingham'da oynadığı final de olumlu bir sinyaldi zaten. Böyle bir eşleşme olduğu takdirde benim favorim Serena olacaktır. Bu çeyreğin alt tarafı ise Na Li için çok iyi olmuş. İyi bir çim kort oyuncusu olan Çinli'nin çeyrek finale kadar olası en zor rakibi 4. turda Agnieszka Radwanska olarak gözüküyor. Buradan Na Li çok zorlanmadan çeyrek yapar diye düşünüyorum.
3 numaralı seribaşı Caroline Wozniacki'nin kurası biraz daha zor görünüyor. Pavlyuchenkova, Zheng, Cirstea, Azarenka çeyrek finale kadar olası rakipleri Danimarkalı'nın. Bu sekmedeki Cirstea-Kvitova ve Azarenka-Lucic maçları da ilginç sonuçlara ve güzel tenise gebe. Wozniacki çeyreğinin alt tarafında Sam Stosur başı çekiyor. Roland Garros finalisti, ilk turda sert kayaya çarpmış. Kaia Kanepi ile oynayacak. Eston raket Roland Garros'un 2. turunda Jelena Jankovic'i epey terletmişti. Onu geçerse 4. tura kadar kendisine tehlike yaratabilecek bir rakip görünmüyor. Rezai dışındaki seribaşıları Dulgheru ve Pennetta zaten iyi bir çim oyuncusu olarak bilinmiyorlar. Bu çeyrek tahmin edilmesi zor, sürpriz bir ismin çıkabileceği bir çeyrek olmuş. Wozniacki mevcut form durumuyla soru işaretleri yaratıyor kafada zaten. Stosur da Roland Garros'taki hayal kırıklığından sonra bir kez daha benzer bir koşuyu yapabilir mi, emin değilim.
2 numaralı seribaşı Venus Williams, 5-6-7-8 numaralı seribaşılardan Francesca Schiavone'yi çekerek, zaten favori olduğu Wimbledon'da yarı finale kadar yine çok zorlanmadan gelmeyi garantilemiş oldu bence. İlk turlarda karşısına çıkabilecek iyi rakipler var ama bu kortlarda Venus'ün nasıl oynadığı da malum. 2. turdaki olası rakibi Makarova, dün elemelerden gelip Eastbourne'u kazandı. Üstelik 8 maçında set kaybetmeden. Ama burada Venus'ü zorlayabileceğini bile sanmıyorum. Schiavone, zor kura çekmiş. Zaten çim ona göre değil. İlk turda Dushevina'ya, ona olmazsa Pironkova'ya, ona da olmazsa Shvedova'ya kaybedeceğini düşünüyorum. Buradan Marion Bartoli, Venus'ün karşısına çıkacak isim olabilir çeyrekte.
Venus Williams'ın yarısındaki Jelena Jankovic, ilk turda 94'lü Laura Robson ile oynayacak. Burada 4. turdan ötesini görememiş Jankovic için, çeyrek finale müsait bir kura var; ama ilk maçtan elenirse de çok şaşırmamak lazım. Jankovic'ten sonra Belçikalı Wickmayer bu dilimin en büyük favorisi. Bu çeyreğin yukarısı harika bir eşleşmeye müsait. Clijsters-Henin eşleşmesi... İkisi de geçen hafta oynadıkları çim kort turnuvalarında bazı maçlarda etkileyici performanslar ortaya koydular. Kuraları çok da kolay olmamakla birlikte, 4. tura çıkmak için müsait görünüyor. Bence burada beklediğimiz Clijsters-Henin maçını izleyeceğiz. Aslında sezon başında izlemiştik bu ikilinin karşılaşmasını ama bir grand slam'de, özellikle de Wimbledon'da izlemek çok daha başka olacak. Bu maçın galibi buradan yarı finale çıkacak derim. Clijsters'ı severim, Henin'i sevmem. Dolayısıyla buradan Clijsters gelsin istiyorum ama Henin'in geleceğini düşünüyorum. Eğer öyle olursa yarı finaldeki Henin-Venus maçı, inanılmaz bir maç olabilir. Bırakmadan önce süpürdüğü Roland Garros'tan erken elenmesi, toprak sezonunu çok hafif geçirmesi, geri dönüşünü Wimbledon için yaptığını defalarca söylemesi, geçtiğimiz hafta çimde aldığı şampiyonluk... Bunların hepsi Henin'in bu Wimbledon'ı kazanacağını iddia ederken kullanılabilecek doneler. Son senelerde Serena ve Venus'ün ağır favori olduğu Wimbledon'da, bana göre bu sezon en büyük 3. favoridir ve burada 5 şampiyonluk, 3 ikincilik yaşamış Venus'ü final yolunda durdurabilecek tek isimdir.
1 numaralı Serena Williams'ın kurası 4. tura kadar gayet rahat gözüküyor. Ama orada bir durmak lazım. Zira bu turda karşısına eski şampiyon Maria Sharapova çıkacak yüksek ihtimal. Masha'nın kurası da gayet iyi ve 4. tura yükselmeye müsait. Çim sezonunda Birmingham'da oynadığı final de olumlu bir sinyaldi zaten. Böyle bir eşleşme olduğu takdirde benim favorim Serena olacaktır. Bu çeyreğin alt tarafı ise Na Li için çok iyi olmuş. İyi bir çim kort oyuncusu olan Çinli'nin çeyrek finale kadar olası en zor rakibi 4. turda Agnieszka Radwanska olarak gözüküyor. Buradan Na Li çok zorlanmadan çeyrek yapar diye düşünüyorum.
3 numaralı seribaşı Caroline Wozniacki'nin kurası biraz daha zor görünüyor. Pavlyuchenkova, Zheng, Cirstea, Azarenka çeyrek finale kadar olası rakipleri Danimarkalı'nın. Bu sekmedeki Cirstea-Kvitova ve Azarenka-Lucic maçları da ilginç sonuçlara ve güzel tenise gebe. Wozniacki çeyreğinin alt tarafında Sam Stosur başı çekiyor. Roland Garros finalisti, ilk turda sert kayaya çarpmış. Kaia Kanepi ile oynayacak. Eston raket Roland Garros'un 2. turunda Jelena Jankovic'i epey terletmişti. Onu geçerse 4. tura kadar kendisine tehlike yaratabilecek bir rakip görünmüyor. Rezai dışındaki seribaşıları Dulgheru ve Pennetta zaten iyi bir çim oyuncusu olarak bilinmiyorlar. Bu çeyrek tahmin edilmesi zor, sürpriz bir ismin çıkabileceği bir çeyrek olmuş. Wozniacki mevcut form durumuyla soru işaretleri yaratıyor kafada zaten. Stosur da Roland Garros'taki hayal kırıklığından sonra bir kez daha benzer bir koşuyu yapabilir mi, emin değilim.
2 numaralı seribaşı Venus Williams, 5-6-7-8 numaralı seribaşılardan Francesca Schiavone'yi çekerek, zaten favori olduğu Wimbledon'da yarı finale kadar yine çok zorlanmadan gelmeyi garantilemiş oldu bence. İlk turlarda karşısına çıkabilecek iyi rakipler var ama bu kortlarda Venus'ün nasıl oynadığı da malum. 2. turdaki olası rakibi Makarova, dün elemelerden gelip Eastbourne'u kazandı. Üstelik 8 maçında set kaybetmeden. Ama burada Venus'ü zorlayabileceğini bile sanmıyorum. Schiavone, zor kura çekmiş. Zaten çim ona göre değil. İlk turda Dushevina'ya, ona olmazsa Pironkova'ya, ona da olmazsa Shvedova'ya kaybedeceğini düşünüyorum. Buradan Marion Bartoli, Venus'ün karşısına çıkacak isim olabilir çeyrekte.
Venus Williams'ın yarısındaki Jelena Jankovic, ilk turda 94'lü Laura Robson ile oynayacak. Burada 4. turdan ötesini görememiş Jankovic için, çeyrek finale müsait bir kura var; ama ilk maçtan elenirse de çok şaşırmamak lazım. Jankovic'ten sonra Belçikalı Wickmayer bu dilimin en büyük favorisi. Bu çeyreğin yukarısı harika bir eşleşmeye müsait. Clijsters-Henin eşleşmesi... İkisi de geçen hafta oynadıkları çim kort turnuvalarında bazı maçlarda etkileyici performanslar ortaya koydular. Kuraları çok da kolay olmamakla birlikte, 4. tura çıkmak için müsait görünüyor. Bence burada beklediğimiz Clijsters-Henin maçını izleyeceğiz. Aslında sezon başında izlemiştik bu ikilinin karşılaşmasını ama bir grand slam'de, özellikle de Wimbledon'da izlemek çok daha başka olacak. Bu maçın galibi buradan yarı finale çıkacak derim. Clijsters'ı severim, Henin'i sevmem. Dolayısıyla buradan Clijsters gelsin istiyorum ama Henin'in geleceğini düşünüyorum. Eğer öyle olursa yarı finaldeki Henin-Venus maçı, inanılmaz bir maç olabilir. Bırakmadan önce süpürdüğü Roland Garros'tan erken elenmesi, toprak sezonunu çok hafif geçirmesi, geri dönüşünü Wimbledon için yaptığını defalarca söylemesi, geçtiğimiz hafta çimde aldığı şampiyonluk... Bunların hepsi Henin'in bu Wimbledon'ı kazanacağını iddia ederken kullanılabilecek doneler. Son senelerde Serena ve Venus'ün ağır favori olduğu Wimbledon'da, bana göre bu sezon en büyük 3. favoridir ve burada 5 şampiyonluk, 3 ikincilik yaşamış Venus'ü final yolunda durdurabilecek tek isimdir.
Andy Roddick ile Futbol - Trafik Iliskisi
Q. Did you watch the England game last night?
ANDY RODDICK: I did not watch the England game last night, no. I decided to take advantage of no traffic and go into the city and have some dinner. You’d be amazed how quickly you can get down there when an England game is on.
S: Dun aksam Ingiltere macini izledin mi?
ANDY RODDICK: Hayir, dun aksam Ingiltere macini izlemedim. Trafigin olmamasindan faydalanarak sehre yemek yemege gittim. Oraya bir Ingiltere maci varken ne kadar cabuk varabileceginize sasirirsiniz.
ANDY RODDICK: I did not watch the England game last night, no. I decided to take advantage of no traffic and go into the city and have some dinner. You’d be amazed how quickly you can get down there when an England game is on.
S: Dun aksam Ingiltere macini izledin mi?
ANDY RODDICK: Hayir, dun aksam Ingiltere macini izlemedim. Trafigin olmamasindan faydalanarak sehre yemek yemege gittim. Oraya bir Ingiltere maci varken ne kadar cabuk varabileceginize sasirirsiniz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)