8 Ocak 2011 Cumartesi

Bunlara Dikkat

- 2 yıllık cezası 1 yıla indirilen ve bu yılla birlikte tura geri dönen Wayne Odesnik epey tepki çekmişti. Aldığı cezadan sonra sıralaması sıfırlanan 26 yaşındaki Amerikalı, sil baştan yapacak ve her şeyi en baştan alacak. Bunun ilgili pek şikayetçi görünmüyor ama. Bu hafta 10 bin dolar ödüllü ABD future turnuvasında mücadele edecek. İlk 200'ü tekrar bulabilir ama ilk 100'e yakın zamanda dönmesi zor olur.

- Odesnik'in mücadele ettiği future turnuvasının elemelerinde bizim Ryan Harrison'ın kardeşi Christian Harrison var. Ryan ondan hep "benden daha iyi" diye bahsediyor. Christian 94 doğumlu ve henüz tur seviyesinde maç oynamış değil. Ama geçerli mazareti var. Birkaç yıl önce geçirdiği ciddi sakatlık sebebiyle 1.5 yıl antrenman bile yapamadı. O talihsiz sakatlıktan önce kendi yaş grubunun açık ara en iyi oyuncusu olarak gösteriliyordu ama bir sporcunun gelişime en açık olduğu çocukluk yaşlarında 1 yıldan fazla topa bile vuramaması mutlaka etkiler. Onu da etkilemiştir. Elemelerdeki ilk maçından galibiyet çıkarmayı başarmış, takibe devam.

- Conor Niland, İrlanda'nın şu an 1 numaralı oyuncusu. Onu daha çok Marsel'in belalısı olarak biliyoruz. Ama ben severim Niland'ı. Çok inatçı, savaşçı, istikrarlı ve centilmen bir oyuncu. Challenger'larda çok fazla maçını izleme imkanı buldum ve o seviyedeki en istikrarlı ve çalışkan oyunculardan biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Kariyerinin zirvesine 29 yaşında çıkamazdı zaten eğer öyle olmasaydı. Şu an ilk 150'nin içinde ve hedefi ilk 100. İrlanda tarihinde en yükseği gören Matty Doyle. 85 numaraya kadar çıkabilmiş. Niland ve ondan başka ilk 200'ü görebilen birisi yok. Geçen sene Avustralya Açık'ta Louk Sorensen ana tablo yapmayı başarmıştı ama. Niland ile ilgili Independent'te güzel bir yazı için şöyle alalım sizi.

- İsrailli Noam Okun tenisi bıraktığını açıkladı birkaç hafta önce. Çok önemli sayılmaz. Kariyerinde ilk 200'ü görememiş bir oyuncu nihayetinde. Yaşı 30'u geçmiş, son birkaç senedir sürekli sakatlıklarla uğraşmış falan filan. Ama verdiği röportaj hoşuma gitti. Okun'u çok iyi hatırlıyorum, bir kere Bjorn Phau karşısında izlemiştim ve çok kötü bir oyuncu gibi gözükmüyordu. Yani en azından ilk 200'e giremeden kariyerini tamamlaması normal bir oyuncu gibi gözükmüyordu. Verdiği röportajdaki sitemkar tarzı ve şikayetleri, nedense bana bizim ülkemizdeki amatör sporcuların sitemlerini hatırlattı. İsrail'le benzeştiğimiz noktalar olmalı. Röportaj şurada.

- Son olarak John Millman. Marsel'i saatler önce yenen adam hakkında ufak bir tanıtım okumak isterseniz buyrun. Brisbane'de ilk turda set alıp kaybettiği Ebden'ın daha sonra Istomin'i yenmesi, Millman hakkında da az çok fikir verecektir. Tabii, Marsel'i yendikten sonra an itibariyle Andrej Martin'e kaybediyor olması da bir fikir verecektir. :)

Hiç yorum yok: