29 Eylül 2010 Çarşamba

Marsel Kazanir Gibi Yapti...

..ama kazanmadi.

(Sabah sabah ben mi yanlis hatirliyorum yoksa bu ikisi iyi arkadaslar miydi?)

Aslinda hersey ruya gibi baslamisti. Hatta bir ruya da olabilirdi, zira ben saat 6'da kalkmistim maci izlemek icin ve cok uykum vardi. Marsel Ilhan da ruya gibi oynuyordu; kotu olan ilk servisi oyuna sokma yuzdesinin disinda neredeyse hatasiz oynuyor, hata ustune hata yapan Istomin Marsel'in isini kolaylastiriyordu. Servisle baslama avantajiyla 2-1 one gecen Istomin ust uste 5 oyun kaybetmis ve ilk set 6-2 ile Marsel'in olmustu. Fonda 80'lerin sarkilari caliyordu.

Ikinci sette daha ilk oyunda Marsel ust uste iki servis kirma puani gordu. Ve o anda uyandik. Once Marsel bu puanlardan birini degerlendiremedi, sonra daha fazla hata yapmaya basladi ve Istomin'in oyunu duzeldi. Degismeyen tek sey 80'lerden kalma sarkilardi.

Ucuncu set de bozulan ruyanin devamiydi. Marsel daha setin basinda servis kirdirmisti, hem de sifira karsi. Daha sonra ise kabuslar gormeye basladik zira Marsel yuzunu eksitip sag bacagini salliyordu, yorumcular olasi bir sakatliktan bahsediyordu. Tam da "Bunu kazansa yarin yine mac, Persembe kaybetse Cumartesi Japonya elemelerinde ne yapar?" hesaplari yaparken olacak is degildi bu. Ama sahaya saglik gorevlisi falan gelmedi, kramp deyip gectik biz de. Marsel bir servis oyununda Istomin'i beraberlige kadar zorladiysa da maci kopartamadi ve mac 26-63-64 ile Istomin'e gitti.

Marsel'in ilk servis yuzdesi %50'de kaldi, belirtmeden gecemeyecegim. Normalde boyle olmaz bu oran.

Ozellikle ikinci setin basinda kacirdigi iki servis kirma puanini hatirlayinca cok uzulecegini tahmin ediyorum Marsel'in. Marsel bu satirlari okuyorsan sana sesleniyorum; uzulme. Biz senin yerine uzuluruz, sen Japonya'ya odaklan.

Hiç yorum yok: