31 Ağustos 2010 Salı

US Open: İlk Gün Sonu

İlk gün pek tatlı gelmedi bana açıkçası. Tabii bu günün ilk 4-5 saatini kaçırdığımdan ve gece yarısı da 5 sete giden Hewitt maçı sırasında 1 saat kestirmemden kaynaklanabilir. Geceden aklımda kalan en önemli detay Federer'in Dabul maçında geçen sene Djokovic maçında yaptığı bacak arası vuruşunu, daha güzel versiyonuyla yeniden sergilemesiydi...

Hewitt, kariyerinde ilk kez Amerika Açık'ta ilk turda kaybetti. 2 set geriden gelip son seti 6-1 kaybetmesi, maç puanında çift hata yapması garip geldi. Bildiğimiz Hewitt değildi. Sakatlığı muhtemelen hala onu rahatsız ediyor. Mathieu da çok çok iyi savaştı. Savaşmak zorunda, zira sıralamada ilk 100'ün dışına çıktı ve burada da ilk turda kaybetseydi, işler onun için çok zor hale gelecekti. 2. turda wild-card'lı vatandaşı Rufin'i geçerek 90 puan cebe atarak kendini yeniden ilk 100'ün içine dahil edebilir. Komadan çıktı deyim yerindeyse Fransız.

Sürprizi az bir gün oldu bayanlarda. O da şaşırtıcı. Genelde slam'lerin ilk turunda elenen yüksek seribaşılarına alışığız. Gerçi daha sahne alacak çok seribaşı var. Jankovic ve Sharapova gibi ilk turda kaybetmeyi seven isimler korta çıkacak yarın tehlikeli rakiplere karşı. Günün dikkat çeken maçında Hantuchova, Safina'yı geçti. Maçın sonlarına yetiştim, Safina kendi oyun stilinden uzaktı. Toplara çok yumuşak vuruyor, sürekli rakibini hataya zorlamaya çalışıyordu. Gerçi arada bir gaza gelip yaptığı sert ve istikrarsız vuruşlardan sonra neden böyle oynamayı tercih ettiğini rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Bir diğer başa baş geçen maçta Stosur, Vesnina'yı geçti. Bu maçı da izledim, ama çok bayıktı. İkinci seti elleriyle verdi Vesnina. Stosur, buraya çok formsuz ve bilek sakatlığıyla geldi. Çok ileri gitmesini mümkün görmüyorum bu oyunuyla. Ivanovic, bu kez bir kaza yaşamadan ilk turu geçmeyi başardı, o da sevinmeyi hak ediyor biraz. Ve tabii benim faforim Nastya hanım... (Hasan abiye selam olsun). Barrois'yı rahat geçmiş. 3. turda Niculescu karşısında hiç beğenmediğim Azarenka'yı geçmeyi başarırsa önü açık, hadi bakalım...

Roddick, Davydenko ve Federer zorlanmayan seribaşıları... Soderling ise saçmalamaya devam ediyor. Challenger turnuvalarında bile düzenli olarak oynayamayan, daha çok future'larda mücadele eden, bu turnuvaya eleme tablolarındaki şanslı kurasıyla katılmayı başarabilmiş Andreas Haider-Maurer'e (arkadaş kusura bakmasın ama adı tam bir naziyi andırıyor) karşı berbat bir maç çıkardı. İlk iki seti kazandıktan sonra 3. sette 5-4 0-40'ta 3 maç puanı kaçırdı ve seti tiebreak'te kaybetti. Ardından 4. seti de kaybeden İsveçli, son sette maçı bitirmeyi başardı. Yaklaşık 4 saat kortta kaldı. 2. turda rakibi Taylor Dent olacak. Amerikalı burada her zaman iyi oynuyor ama Soderling ile bu sene Roland Garros'ta oynadığı maçta düştüğü halleri gördükten sonra Soderling'e burada bir sürpriz yapacağını söylemek zor. Blogda sıkça bahsettiğimiz Berankis kariyerindeki 2. grand slam maçını kazandı Sweeting'e karşı. 2. turda Melzer ile oynayacak ki, Avusturyalı Tursunov'a karşı 5 sete gitti. Berankis bu maçı kazanabilir. Hatta abartayım, daha da ileri gidip 4. turda Federer'in karşısına çıkabilir. Monfils, 5 sete giden maçta Kendrick'i zor geçerken, Montanes da Przysiezny'e karşı harika bir geri dönüş yaptı. Veya Przysiezny, Montanes'in harika bir geri dönüş yapmasına izin verdi de diyebiliriz. İlk 2 seti kazanan Polonyalı, 3. seti 7-5 kaybetti. 4. sette 6-5 önde ve maç için servis atarken servisini kırdırdı. Tiebreak'i kaybeden Przysiezny, son seti 6-0 kaybederek, saçmalamalarına bir yenisini daha ekledi...

Bugünlük bu kadar... İkinci gün kesinlikle daha zevkli olacak...

2 yorum:

kirpi dedi ki...

Ben Haider'i "Haydar" diye okuyorum, çok sevimli oluyor :)

Russell dedi ki...

o da iyi bir seçenekmiş bak. :)