31 Ağustos 2010 Salı

Eurosport'a...

Eurosport, tenis anlamında Türkiye'deki en büyük nimet. Burası tartışmasız. Eurosport Türkiye ekibi de spikerleriyle birlikte uzun zamandır özellikle grand slam'lerde iyi iş çıkartıyor, uzun yayın programlarına rağmen... Emeği geçen herkese teşekkürler bunun için... Lakin son zamanlarda biraz durgunluk, eksiklik var anlatım açısından. Belki daha turnuvanın ilk gününden eleştiri getirmek aşırı olabilir ama yine de yazmayı tercih ederim. Bir değişme olursa yine bu konuyu gündeme getirebiliriz.

Eurosport'ta tenis anlatımında belli uzman kişiler var: Caner Eler, Emre Yazıcıol ve Şevket Furkan Erbay. Bu üçünü keyifle takip ediyorum. Bunun dışındaki kişiler belki de birinci sporlarının tenis olmaması sebebiyle bazı hatalar yapabiliyorlar veya anlatımları doyurucu olmayabiliyor, eksik kalabiliyor vs... Twitter'ından öğrendiğimiz kadarıyla Emre Yazıcıol şu an askerde, dolayısıyla bu grand slam'de olmayacak. Caner Eler, NTV Spor'a geçti. Gerçi kendisi Eurosport'ta da devam edeceğini söyledi ama ilk gün - eğer ben kaçırmadıysam - yayında hiç yoktu. Aynı şekilde Şevket Furkan Erbay'ı da ilk gün hiç duyamadık. Bunun yerine Gürsoy Ercan, Barbaros Çıdal ve ismini bilmediğim diğer birkaç spiker görev aldı. Ve maalesef anlatım hayal kırıklığıydı. Schiavone maçının sadece ilk 10 dakikalık kısmını seyretme fırsatı bulabildim. Anlatan yanılmıyorsam Gürsoy Ercan'dı. Ve Schiavone'nin Roland Garros performansından bahsettikten sonra burada da önemli isimlerden biri olduğunu, çeyrek finale çıkabileceğini, daha ileriye gidebileceğini söyledi, bunlardan bahsetti. Amerika Açık öncesi İstanbul Cup'a erken veda ettiğini, ama son haftalarda formunu biraz olsun bulduğunu söyledi. Pardon, ama biz başka bir Schiavone'yi mi izliyoruz? Schiavone, Roland Garros sonrası oynadığı 2 çim kort maçını da kaybetti. Arkasından İstanbul Cup'ta sadece 1 maç kazanabildi. Sonrasında Cincinnati'de Vesnina'ya 2 sette kaybetti. Montreal'de Makarova ve Safina'yı mağlup ettikten sonra Wozniacki'ye yenildi ve New Haven'da da ilk turda Safina'ya kaybetti. Schiavone'nin formsuzluğu bu kadar barizken, daha ilk tur maçında vasat bir rakibe karşı ilk sette 3-0 öne geçti diye çeyrek finalden falan bahsetmek çok büyük bir acelecilik olmuyor mu? Schiavone ki, bu yıl sadece Roland Garos sonrası değil, öncesi de çok büyük işler yapmamış (toprak kortta 1 şampiyonluğu var Barcelona'da, Avustralya Açık 4. tur ve Auckland yarı finali). Onlar dışında bir dolu 2. tur mağlubiyetleri var ve eğer Roland Garros'u kazanmamış olsa burada sıradan bir seribaşı olacağı kesin. Hiçbir şeyin garantisi yok. Schiavone burada da çıkıp şampiyon olabilir. Bunu bilemeyiz. Ama eğer eldeki verilere göre hareket edeceksek, neye göre Schiavone'nin çeyrek finale yükselmesini rahat ulaşılabilir bir hedef olarak belirliyoruz? Kendisi bile İstanbul Cup'tan sonra acilen maç kazanmaya ihtiyacım var, formum çok kötü ve kazanacağım her maç benim için başarı dedi. Burada muhtemelen 3., 4. turda elense bile başarısız saymayacak kendini, ki 4. turda muhtemel rakibi Pavlyuchenkova veya Azarenka olacak. Hepsinden öte daha ilk tur maçının 10. dakikasında sadece sete iyi bir başlangıç yaptığı için "gerçekten iyi oynuyor, çeyrek final..." demek abartıdır, bu çok net.

Bunun dışında Vesnina-Stosur maçı... Spikeri tanımıyorum. İlk set ya da ikinci set sırasında Stosur'un yükselişinden vs. bahsediyordu. Doğrudur, son 1-2 yıl içerisinde harika bir yükseliş yaptı... Ama sonra bu yükselişi son dönem form durumuyla da ilişkendirdi anlatan kişi. Amerika Açık öncesi turnuvalardaki derecelerini "iyi ve umut verici" olarak tanımladı. Anlamak güç. Stosur, Roland Garros finalinden sonra Wimbledon'da ilk turda kaybetti. Arkasından Stanford'da yarı final oynadı (ilk turu bye geçti, yani sadece 2 maç kazandı). San Diego'da ilk maçında Oudin'i yenip sonrasında Pennetta'ya mağlup oldu. Geçen hafta da New Haven'da ilk maçında Errani'yi maç puanları çevirip yendikten sonra, Petrova'ya karşı çok ağır bir mağlubiyet aldı. Stosur sıralaması gereği katıldığı turnuvalarda ilk turları bye geçtiğinden arka arkaya yaptığı yarı final, çeyrek final, çeyrek final dereceleri kötü gözükmeyebilir ama çeyrek final yaptı dediğimiz, sadece 1 maç kazandı anlamına geliyor. Onlar da genelde kötü oyunculara karşı oluyor (McHale, Oudin ve Errani ilk turda yendiği oyuncular). Stosur'un yendiği tek top 20 oyuncusu Wickmayer bu dönemde. Onun dışında Azarenka, Pennetta ve Petrova'dan set dahi alamadı ve gerçekten çok kötü maçlar çıkardı, çok da formsuz göründü. Üstüne üstlük bilek sakatlığından muzdarip ve bir ara turnuvadan çekilebileceği bile gündeme gelmişti. İlk tur maçını da çok iyi oynamadan zorlanarak kazanmayı başardı. Buna rağmen Stosur'un formunu övmek, Amerika Açık öncesi sonuçlarını "iyi" olarak nitelemek ve bu turnuvaya büyük ümitlerle geldiğini vs. söylemek izleyiciyi yanıltmak olmuyor mu?

Bunların dışında kortta oynanan oyun da iyi bir şekilde yorumlanmıyor kanaatimce. Bu, büyük ihtimalle maçı anlatan spikerlerin çoğunun tenisle çok da haşır neşir olmamasından kaynaklı. Zira yazının başında belirttiğim gibi bu kanalda tenis hakkında hem bilgi olarak, hem yorum olarak, hem de anlatım olarak çok değerli isimler mevcut. Umarım önümüzdeki günlerde daha iyi olur bu anlamda Eurosport... Yanlış bilgi, bilginin yanlış yorumlanması, oynanan oyunu yorumlamadaki yetersizlik, maalesef şu an için dikkat çeken detaylar.

Eurosport ekibine yaptığı çalışmalardan ve gösterdikleri özveriden dolayı gerçekten saygı duyuyorum. Yayın temposu çok ağır grand slam'lerde ve mutlaka teniste çok uzman olmayan kişiler de oraya çıkıp maç anlatmak zorunda kalıyor. Onların da ellerinden geldiğince iyi hazırlandığına eminim ama bu yetersiz oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Suç yüklemiyorum kimseye, şikayet de etmiyorum, sadece daha iyi bir anlatımla bu uzun yayınları izlemenin biz izleyiciler için daha kolaylaşacağını ve zevkli hale geleceğini düşünüyorum. Emek veren herkese de tekrar teşekkür ediyorum... Sevgi, saygı...

2 yorum:

kirpi dedi ki...

Bunlar yine neyse de ben bir kez "Venus ve Serena Williams kardeşler sürekli Safina'nın 1 numara olması ile ilgili yorum yapıyorlardı, bu da Safina'yı çok kötü etkiledi.." dendiğine şahit oldum, titredim kendime geldim. Serena'yı biliyoruz zaten de Venus ne zaman yorum yaptı ki? Benim bildiğim Venus genel olarak yorum yapmayan biridir zaten. Venus = Serena mıdır? O zaman Venus neden 1 numara değildir?

Halil dedi ki...

Caner Eler günün sonunda yayındaydı.