2 Eylül 2011 Cuma

Amerika Açık: 4. Gün Sonu

2 sene önce burada Marsel'in yazdığı hikayenin bir benzeri bu sene Tunuslu Malek Jaziri için yazıldı. 27 yaşındaki Jaziri, bu yıla kadar kariyerinde önemli bir başarı elde edememişti. Zaten 2007'den 2009'a kadar dizindeki sakatlıklar sebebiyle pek tenis oynayamamıştı. Bu yılın başında Tunus'taki çıkan isyan sonucu kendisini huzursuz hissedip başka bir yere gidip antrenmanlarını devam ettirmek isteyen Jaziri, yine kendisi gibi Tunuslu olan antrenörüyle birlikte Kolombiya'ya geçti ve bu yılki iyi sonuçları arka arkaya gelmeye başladı.

Jaziri'nin Amerika Açık'taki ilk deneyemiydi bu. Hayatında ilk kez New York'a gelişiydi ayrıca. Eski bir tenisçi olan antrenörü daha önce Toronto'da yaşayıp az buçuk New York'u da bildiğinden daha az sıkıntı yaşamış beklediğinden. Ayrıca elemelerden gelip ilk tur maçını De Bakker'e karşı kazandıktan sonra ülkenin spor bakanından da tebrik telefonu almış. 2009'da Marsel'in yaptığı gibi o da ülkesi adına tarihteki ilk grand slam ana tablo maçını kazandı. (açık dönem için geçerli)

Bugün Fish karşısında 3 sette kaybetmesine rağmen Louis Armstrong kortundan mutlu ayrıldığı kesin. Bu sonuçla birlikte ilk 150'ye de girmiş olacak. Bu yaştan sonra çok iyi bir kariyere sahip olması pek mümkün gözükmüyor ama birkaç grand slam'de daha ana tablo oynayıp o heyecanı yaşaması pekala mümkün.

Günün en iyi maçı - hatta belki de turnuvanın - Monfils ile Ferrero arasındaydı. 4 saat 50 dakika sonunda gülen 31 yaşındaki Ferrero oldu ve Monfils'e doğum gününde kötü bir hediye verdi. Özellikle 3. seti tiebreak ile kaybettikten sonra fazla umudum kalmamıştı. Maç içerisinde birkaç kez aldığı sağlık molaları - her ne kadar ciddi sakatlıklardan ötürü olmasalar da - kıllandırmıştı zaten. Ama ona rağmen son iki set çok iyi savaşarak ve maçtan kopmayarak geçen senenin çeyrek finalistini elemeyi başardı. İlk turda 5 setlik maç oynadıktan sonra bunu yapması, bu başarısını daha da kıymetli hale getiriyor. 3. turda Granollers ile oynayacak. Normal şartlar altında yenmesi gereken bir oyuncu ama 2 tane üst üste böyle yorucu maçtan sonra bana göre ne yazık ki kaybedecek. (Ama Granollers de iyidir, severiz)

Erkeklerde çekişmeli geçmesi beklenen maçta Cilic, Tomic'e sadece 3 oyun bıraktı. Maç sırasında sakatlık molası almış Tomic, göremedim. Millet de maçtan sonra sakattı, ondan yenildi muhabbetine girmiş doğal olarak. Ama o da nesi? Tomic maçtan sonra basın toplantısında sakatlığı falan olmadığını, sadece momentumu değiştirmek için o molayı aldığını söylemiş. Babayı da almış ama... Cilic, Federer ile oynuyor 3. turda. Federer çok rahattı bugün Sela karşısında, Cilic biraz zorlayabilir en azından, keyifli bir eşleşme olarak gözüküyor.

Bir başka saçma maç Fognini ile Berdych arasındaydı. İlk seti 7-5 kaybeden Fognini, 2 ve 3. sette bagel yedi. Boşuna demiyoruz bu adamın kafası güzel diye. Hemen buradan bir yere bağlayalım. Bugün Groth, Vania King'e karşı sadece 2 oyun alarak elendikten sonra twitter hesabı üzerinden çok ağır hakaretlere uğradı (google'dan hemen bulabilirsiniz twitter adresini ufak bir arama sonucunda) ve hesabını kapatacağını söyledi. Fognini gibi fenafillaha ermiş bir adam, hele şöyle bir maçtan ve gösterdiği - ya da göstermediği - efordan sonra twitter hesabı olsa nasıl küfürler yerdi, belli değil. Özet geç diyenlere: Zeki ama çalışmıyor.

Wozniacki inceden inceden geliyor. Tamam, ilk iki tur rakibi tırttı ama sanki diğer favorilerin rakipleri çok zordu? Bugün Rus'a sadece 2 oyun bıraktı. Bence bu oyunuyla yarı finale kadar gelmesi hiç sürpriz olmaz. Toronto ve Cincinnati'deki erken yenilgileri onu biraz daha arka plana itti ama kim bilir, onun için böylesi belki daha iyi olacak.

Kadınlardaki genç Amerikalı kızların sürpriz yapma furyası bugün de devam etti. King'in Groth'u haşat etmesinden yukarıda bahsetmiştik. 18 yaşındaki Sloane Stephens de Peer'i iki sette geçip 3. tura yükseldi. McHale ve Falconi diğer yükselenlerdi bildiğiniz gibi. King ve Falconi bence tamamen "fluke" bir turnuva geçiriyorlar ama Keys, McHale ve Stephens iyi oyuncular olacaktır. Keys'in güçlü oyunu (95 doğumlu, onu hatırlatalım), McHale'in zekası ve soğukkanlılığı ile Stephens'in komple oyunu umut verici.

Djokovic azmış şekilde devam ediyor. Akşam seansına para ödeyenleri mağdur etti Berlocq'a sadece 2 oyun kaybederek. 6-0/6-0/2-0'dan sonra biraz da geyiğe sardı ve arka arkaya iki kere servisini kırdırdı ama return oyunlarının hepsini kazanmayı başardı. Berlocq toprak kort challenger'larında topladığı şampiyonluklarla ilk 100'de kendine yer bulan bir oyuncu ve Amerika Açık'ın sert kortlarında böyle bir Djokovic karşısında bundan fazlası da beklenemezdi. Fotoğrafta görüldüğü gibi maçın son oyununda bir de başarılı tweener geldi Nole'den. Winner olmadı ama Berlocq dönen topu volede fileye takınca puan geldi en azından.

Son bir dikkat çeken sonuçla bitirelim yazıyı. Dolgopolov, Cipolla'ya karşı 2-0'dan tehlikeye soktuğu maçı son düzlükte yaptığı çıkışla zar zor kazanabildi. Maçı çok rahat götürürken kendini son sette 1-4 geride buldu. O anda Cipolla'nın hala o geri dönüşü nasıl yaptığını ben çözemezken, üst üste 5 oyun kazanan bizim dengesiz Ukraynalı maçı kazanmayı başardı. Ama böyle bir oyuncuya karşı bu kadar zorlanması iyi sinyal değil. 3. turda Karlovic'e kaybeder diyorum, hayırlısı.

Bir de Marsel kaybetti ki ona hiç girmeyelim...

Hiç yorum yok: