16 Nisan 2011 Cumartesi

Monte Carlo: Nadal-Ferrer Finali

Neler oldu öncesinde bir ona bakalım.

Çeyrek finallerde iki süpriz vardı. Birincisi Federer'in Melzer'den set alamamasıydı. Bir diğeri de Murray'in beklenilenden iyi oynayarak Gil'i yenmesi. Gerçi Gil'in elemelerden çeyrek finale kadar gitmesi başlı başına bir süprizdi. Ama yorgun düştü galiba zira kaybetmesine rağmen iyi oynadığı puanlar vardı elendiği maçta. Ferrer ise turnuvanın en şanssız adamı, ilk seti aldığı maçın ikinci setinde sakatlanıp çekilen Robredo'yu yenen Troicki'ye 6 oyun bırakarak ibreyi yarı final öncesinde Melzer'e döndürdü. Kötü hava şartlarında oynanan Ljubicic-Nadal maçında ise ortama iyi uyan Nadal galip gelmişti.

Bugün ilk olarak Melzer-Ferrer maçı vardı. Maça "Federer'i yendiysem herkesi yenebilirim" diyen Melzer iyi başladı ama geç uyanan Ferrer "Canım, burası toprak kort, sert değil, çim hiç değil" dedi. Bu arada Melzer'e de olan olmuştu belirtmeden geçmeyelim. İlk setin sonlarına doğru her iki taraf da kötü oynamaya başladıysa da sonlara doğru Ferrer ritmini buldu ve 78 dakikada bitirdi maçı.

Günün ikinci maçı ise baştan aşağı süpriz doluydu. Önce bir "Murray maça çıkacak mı?" sorusu döndü. Denilenlere göre Murray dirseğinden sıkıntı yağamıştı servis antremanında ve maça çıkıp çıkmamayı düşünüyordu. Derken Murray'in tedavi gördüğü ve maçın geç başlayacağı bilgisi geldi. Murray'in dirseğine kortizon iğnesi yapıldığını sonradan öğrendik. Derken maç başladı. Murray kurnazlığını yaptı ve maçlara hızlı başlama sorunu olan Nadal karşısında servis karşılamayı tercih etti. Nitekim ilk oyundan servis kırdı. Sonra Nadal da kırdı hem de 2 kere. Set 3-1'e geldi. Fakat sonra Russell "Benim bahsim var yaaa Murray kırsın" dedi ve maç 4-4'e kadar geldi. Kendi servis oyununa bu kez tutunan Rafa set için servis kırdı ve 64 ile ilk seti aldı.

İkinci sete Nadal servisine tutunarak başladı. Ama Russell yine "Bahsim var yaaa!!" deyince Nadal "Hay bunun bahsine yaa, vıy vıy vıy kulağımın dibinde... Vereyim şu seti de sussun bari, hesapla uğraşamam" dedi ve 62 ile verdi seti. Aldığı diğer oyunu da 4-1 gerideyken servis kırarak aldığını söylersem kendi servis oyunlarını ne kadar kötü oynadığını anlatabilirim. Bu set 70 dakikadan fazla sürdü. Özellikle 2-1'den 4-1'e gelinene kadar oyuncuların totoları yarım saat sandalye göremedi.

Doğal olarak aklımıza IW ve Miami finalleri geldi. Nadal üst üste 3 kez servis oyununa tutunamamıştı ve servis kırma puanlarını da harcıyordu. Kaldı ki maç 3 saate doğru gidiyordu ve son zamanlarda Nadal'ın bir enerjisizlik sorunu vardı. Fakat o da ne? Nadal belki de maçta gördüğümüz ilk sıfıra karşı oyun ile sete başladı. Murray oyununda da kopmuş gidiyordu ki Murray sandalye hakeminden oyun bitiminde doktor istedi. Hakem de anlamdan dinlemeden "Tabi olur.." demiş. Hakem kim? Tabi ki Bernardes... Murray servisini kırdırınca gidip sandalyeye oturdu. Ama hakem "Önceden var olan sakatlık için ancak sandalye arasında mola alabilirsin" deyince homurdanarak sahaya döndü. Sonra bir lovegame daha geldi Rafa'dan. Derken sakatlık molası, bir break, bir Rafa saçmalığı, 1 love break, 1 de lovegame derken Nadal 61 ile bitirdi.

Gidişatı yazdık, gelelim kimin nasıl oynadığına... Murray iyi oynadı öncelikle. Sakatlığı etkiledi mi diye sorarsanız servisleri hariç hiç etkilemedi diyebilirim rahatlıkla. Sapasağlam Murray bu sene bu turnuvada bundan iyi oynayamazdı. Zaten kariyerinin en iyi toprak maçını oynadı. Fakat bunda Nadal'ın da etkisi var tabi. Murray'in en saygı duyduğu isim Nadal ve onu yenmek Murray için başka bir anlam ifade ediyor. WTF'da olduğu gibi burada da asıldıkça asıldı. Zaten oyunu da ters gelebiliyor. 3 saate uzattı maçı daha ne olsun? Savunması çok iyiydi, dahası savunmadan çıkardığı toplar doğrudan puan olmasa bile (Nadal hala bu hususta daha iyi) Nadal'a hücum avantajı vermedi ve Nadal çok vasat ataklar yapıp çoğu durumda avantajı kaptırdı. Hal böyleyken aynen Federer örneğindeki gibi daha fazla sınır zorlayan ve daha çok basit hatalar yapan bir Nadal ortaya çıktı.

Gelelim Nadal'a... İlk seti vasat, ikinciyi rezalet, üçüncüyü iyi oynadı. Maçı kopartan da 3. setin başında gelen lovegame oldu bana göre. Nadal sanki toprak korttaki oyunu alay konusu olan Murray'e arka arkaya 3 kez servis kırdırmamış gibi soğukkanlı oynadı. Miami ve IW'deki maçlardan farklı olarak son sete yorulmuş olarak girmedi ki bu iyiye işaret. Zaten asıl muamma Nadal'ın son setteki halinden ziyade birinci ve ikinci setteki halleri. Murray'in zorlaması dışında gerçekten basit olan hatalar da yaptı Rafa.

Miami'den beri bir değişim süreci var, zaten Toni Nadal'ın kalkıp oraya gitmesi de bir işaretti. Nadal profesyonel seviyede 10 yılını doldurdu ve artık puanları kısaltması lazım. Önceki maçlarda gördüğümüz drive vole vuruşları buna işaretti. Hazır el atmışken servis hareketini de tekrar değiştirdiler zaten. Nadal'ın bu eklemeleri kaldırabileceğini tahmin ediyorum ama bir süre sallanacaktır. Bu sallanma sürecinde de hırsını yeniden kazanırsa iyi olur. Bugünkü maçın 3. setinde oyunu döndüren bir başka unsur da Nadal'ın savunmaya biraz daha ağırlık vermesiydi. "Buna niye koşuyor ki şimdi?" dediğim bir kaç toptan şansının da yardımı ile puan aldı kritik yerlede. Ama dediğim gibi artık bunu sürekli yapamaz.

Sonuçta final Nadal-Ferrer oldu, kazanan İspanya kraliçesi oldu...

8 yorum:

Russell dedi ki...

bahis tuttu bu arada, oyun handikapıydı. :P

kirpi dedi ki...

@ Russell

Bravooooo!!!!!!!!!! :D

Russell dedi ki...

win-win. :)

vika dedi ki...

nadalın barcelonaya katılmama seçeneğini kullanması çok önemli bence, öyle olmazsa onun için hiç de iyi olmaz.barcelonaya katılması roland garrostan baştan vazgeçmesi anlamına geliyor benim gözümde. tabi önce roma ve madrid'de djokovicin karşısında sağlam olabilmesi için bu gerekli.

kirpi dedi ki...

Bence Barcelona'ya katılbilir ama kendini zorlamamalı. Kondüsyonunu rekrar kazanması için oynaması lazım ama pilini bitirircesine değil tabi. RG için 2 hafta ara 2 hafta turnuva formülü iyi olabilir ama o iki haftada bence ivme kaybeder be Madrid'de de erken kaybedecek olursa basın büyük bir olay yaratabilir. Öte yandan Barcelona'yı alıp Madrid'e yavaş başlayıp Roma'da ivme arıtabilir.

Ben de bilemedim :)

vika dedi ki...

açıkçası ezbere konuşmuşum:( romanın yerinin değiştiğinden bihaber.bence de oyun ritmini yakalamak adına barcelona iyi bir alternatif:)

Beril dedi ki...

sen ispanya kraliçesi mi oldun :)))

kirpi dedi ki...

Daha değil...

Ama özledim ya müstakbel kaimvalidemi.. Görünmüyor nicedir :)