11 Mayıs 2011 Çarşamba

Rafa Teorileri

Bugünkü maçlardan en çok dikkat çekeni Nadal'ın Lorenzi ile oynadığı maç oldu. Maçı 67-64-60 ile Nadal kazanınca Nadal'a neler olduğu konusu gündemi oluşturdu. Bir kaç düşünce var kafamızda. Paylaşalım.

Akla gelen sorunlardan biri "burn-out"'da denen tükenmişlik sendromu. Aslında bana göre en kötü ihtimallerden biri bu çünkü bir sakatlığı gidermek veya eksiği gidermek için çalışmakla halledilecek gibi değil. Tükenmişlik durumu olduğunu düşündüren önemli bir veri Nadal'ın izleyenler tarafından "yorgun ve kaybolmuş" olarak tanımlanması. Tükenmişlik durumunu yaratabilecek ise pek çok neden var. Öncelikle Nadal bu sene sakatlandığı AO maçında, geçen sene bıraktığı AO maçına göre daha kötü görünüyordu. Çünkü bu iki anlama geliyordu; birincisi Rafa Slam olmayacak. İkincisi True Grand Slam de olamayacak. Bunu Nadal nezdinde kötü yapan şey ise bu senenin geri kalanında yapabileceği en iyi şeyin ancak geçen seneyi tekrar edecek olması. Önceki yıllarda Nadal'ı motive eden farklı şeyler hep vardı; ilk kez Wimbledon'ı kazanmak, ilk kez sert zeminde kazanmak veya Golden Slam'i tamamlamak gibi. Bu sene bunların hiç biri yok. Daha önce 2009 yılındaki AO zaferinden sonra o anki psikolojik durumunun da etkisiyle kendini kaybolmuş ve amaçsız hissettiğini söylemişti. Rekabetsizlik ve amaçsızlık faktörü gibi Nadal'a mental olarak yaramıyor. En iyi oyununu bile oynamadığı bir Monte-Carlo'yu sadece 1 set vererek kazanması, ardından Rafa dominsayonundan bıktığını dillendirenlerin olması üyü oynama hevesini kaçırmış olabilir. Nadal'ın mottosu "İyi oynarsam herkesi yenebilir, kötü oynarsam herkese yenilebilirim" bildiğiniz gibi. Kötü oynayıp yenince denklem bozuluyor. Bu bağlamdaki bu maçta kötü oynarken kaybedip iyi oynarken kazanması ona iyi bile gelebilir. Tükenmişliğe neden olacak bir başka durum da hem Nadal'dan bıkılmış olması hem de aynı zamanda hala her maçı kazanmasının beklenmesi. Düşünün 67-64-60 gibi Federer, hatta Djokovic alsa "Meeeh, olur arada" diyeceğimiz skor için oturduk paragraf paragraf yazıyoruz burada. Kazansa bir türlü, kaybetse başka türlü yani. Sorunun tükenmişlik olma ihtimalini azaltan şey ise Nadal'ın üst üste 8 oyun alarak maçı bitirmesi. İkinci sette servisini tekrar kırdırdıktan sonra tasını tarağını toplaması lazımdı aksi takdirde.

Başka bir teori Nadal'ın oyununu değiştiriyor olması. Bu aslında teori bile değil zira Nadal'ın 2005-2006 yıllarında oynadığı tenisle olan son bağlantı kırıntıları da geçtiğimiz turnuvalar itibarı ile koptu. Oyununu değiştirmesinin amacını ise toprak korttaki gücünden sert kortta rahat etmek adına vazgeçmiş olabileceğine bağlıyorum. Nadal'ın profesyonel kariyeri 10 yıla geldi ve bundan sonra da aynı tenisle devam edemez. Etse bile yaşının getirdikleri ile de birlikte sadece toprak ve çimde kazanacakları ile yetinmesi gerekir ki bu da onu önünde kalan tek gerçekçi hedef olan slam sayısını olabildiğince artırma hedefinden uzaklaştırır. Sertte oynanan iki slam var çünkü. Yani Nadal'ın Roland Garros'taki şansını azaltma pahasına sert zemindeki şansını artırmaya yönelmesi mantıksız değil. Değişim odaklı davrandığına işaret eden bazı veriler de var aslında. Birincisi Toni Nadal'ın Miami'ye giderek bizzat Rafa antremanlarında bulunması, çünkü bu son derece garip ve alışılmadık bir durum. AO sonrasında kazanılsa ne olur kaybedilse ne olur minvalinde 2 tane toplamda 4 hafta süren turnuva varken, arkasından da Nadal'ın en rahat olduğu ve değişim sürecini en az hasarla atlatabileceği toprak turnuvaları geliyorken değişim sürecine girilmesi mantıklı. Buna bir de Nadal'ın Monte Carlo'da Murray maçından 2,5 saat öncesinde uzun süreli antreman yapıyor olması, Djokovic maçında servis kırma puanında hiç alışık olmadığı drive vole ile file önünde oynaması ve 20 kere kaçırdığı halde 21. kere hala geri çizginin tam dibine top düşürme çalışmaları gibi tuhaf huylar eklenince teori biraz daha güçleniyor. Ayrıca Toni Nadal geçen senenin sonunda bir raket değişiminden bahsetmişti, eğer bu değişim AO sonrası yapıldıysa ki bu çok mantıklı, bu durum yoğun antreman süreci ve yorgun hissediyor oluşunu da açıklayabilir. Zaten benzer bir görüntü 2009 sonundaki değişim sürecinde de vardı hatırlarsanız.

Neden özellikle Lorenzi maçında zorlandığı (geçen hafta bile böyle zorlanmamıştı) ile ilgili ise Russell bir teori bulup çıkarmış. O da Nadal'dan önce Bellucci ile oynayan oyuncuların iki oyuncunun yakın tarzları nedeniyle öğrenilmiş hareket ve taktiklerle oynadıkları ve bir avantaja sahip oldukları ile ilgili. Kulağa ilk başta garip gelse de düşünülünce kulağa mantıklı geliyor.

Bunlardan biri olabilir Nadal'ın son dönem sıkıntılarının sebebi (üst üste iki maç kötü oynadı diye "sıkıntı var" deyip paragraflarca yazılıp çizilmesi de ayrı konu tabi) bunlardan biri olabileceği gibi belki hiç biri de olmayabilir. Anlamamızı sağlayacak tek şey önümüzdeki maçlar tabii...

4 yorum:

kirpi dedi ki...

Piii yayınladın mı sen bunu?! Ben de tekrar bakarım diyordum :D

sekoser dedi ki...

Benim aklıma da çok olası olmasa da Ayrton Senna örneği geldi, kendisi en büyük performanslarını hep en büyük ve tek rakibi olarak gördüğü Alain Prost'a karşı göstermiştir. Prost emekli olana kadar da hatta kanlı bıçaklılardı neredeyse, her neyse, Prost emekli olunca bütün motivasyonunu kaybettiği konuşulur, hatta bunu Prost'a kendisinin söylediği Prost'un ağzından dinleyebilirsiniz belgesellerde.

Acaba diyorum, Federer'de ki bu düşüş onda bir hedefsizlik yaratmış mıdır, tamam grand slam sayısı falan diyecekler çıkabilir ama sonuçta neredeyse her maçta yenebiliyor artık onu.

Sadece bir teori ve bence pek olası değil.:)

kirpi dedi ki...

Öfff ateşi varmış işte. Al, bütün teoriler çöpe gitti. Ondan bekletiyordum ben bunu zaten :(

sekoser dedi ki...

Ateş tüketti bu çocuğu zaten.:)