9 Nisan 2010 Cuma

Eski Topraklar vs Amerikan Kuleleri

Bu hafta dikkatimi ceken iki eski topraktan bahsetmek istiyorum; biri Xavier Malisse, digeri Nicolas Massu.

Malisse bir eski ilk 20 oyuncusu. Ama cok eski, taa 2002'de kaldi o gunler. Son donemde adini Wickmayer'in de mudahil oldugu doping kurallari ile ilgili olayda duyurmustu. Yer bildirme kuralina uymadigindan 1 yil ceza alinca kameralar onunde goz yaslarini tutamayarak "30 yasimdan sonra kariyerime tekrar nasil baslarim? Bu karar benim kariyerimin bitmesi demek." demisti. Insan bazi seylerin degerini kaybettikten sonra mi anliyor acaba? Malisse 2010'da cok goze batan sonuclar almasa da kendice iyi bir grafik ciziyor. Houston'da baslikta bahsi gecen Amerikan kulelerinden John Isner olani tum setleri tie-brek'e giden 3 setlik bir macla maglup etti. Isner Davis Cup eslemesinde toprakta Djokovic ile 5 sete giden bir mac yapmisti hatirlarsaniz, hem de Sirbistan'da. Artik buradan Malisse'nin son zamanlarda iyi oynadigi sonucu mu cikar veya bu maclar Djokovic'teki dususun altini mi cizer orasini bilemeyecegim. Gerci Malisse Isner icin "Servisi arada dusmese mac cok daha cabuk biterdi" anlaminda sozler soylemis. Neticede kendisi Houston'da ceyrek finalde.

Bir baska eski topragimiz ise Massu. Ben bu posta baslamisken diger kulemiz Querrey karsisinda ucuncu sette 1 break ile ondeydi. Derken yenildi gicik insan. Olsun, sirf o yenildi diye postu bozacak degilim. Sonucta o da bu yil yukselise gecen eski topraklardan. Yine kendi capinda bir yukselis bu tabi, kalkip ilk 50'ye falan girmesinden bahsetmiyorum. Ama tekrar ortaliklarda gormeye basladik. Massu'yu Atina Olimpiyatlari'nda hem tekler hem de ciftlerde altin kazanarak supriz yapmasiyla hatirliyoruz. Bir de ATP'deki fotografindan.

Bu ne allasen?

Hiç yorum yok: