10 Temmuz 2015 Cuma

Wimbledon: Kadınlarda güç tenisi kazandı

Kadınlar turunda güç tenisinin giderek etkili olduğu ortada. Serena Williams zaten bu akımın bir numaralı temsilcisi ama kendisi kategori dışı sayılabilir. Onun dışında ona 15 yıldır rekabet eden isimler arasında hep değişik türde oyuncular var olmuştu. Hingis gibi, Henin gibi. Ondan önce 90'larda Arantxa Sanchez efsanesi var. Yavaş kortlarda Steffi Graf gibi bir deve karşı kafa kafaya oynamış ve hatta kimi zaman üstünlük kurmayı da başarmıştı.

Bu dönemin top raketlerde o tarz oyuncuları ise beklenen başarıyı veremediler. Wozniacki zaten çok düz bir oyuncu ama Radwanska ve Jankovic gibi tarzları farklı olsa da çeşitlilik yaratan tenis oynayan ve kortta zarif duran raketler (buna yeni çıkan Halep'i de ekleyebiliriz) her ne kadar oyunlarını bir yere kadar getirseler de henüz hiçbiri slam kazanabilmiş değiller. Ancak güç tenisini temsil eden genç raketler çıkışlarını çok hızlı yaptılar. Bouachard henüz 20 yaşında geçtiğimiz sene Wimbledon'da finale yükseldi. Madison Keys 20 yaşında yine slam'lerde tepeye oynuyor. Dün de Muguruza uzun süredir sinyalini verdiği başarıyı yakalayıp adını kariyerinin ilk slam finaline yazdırdı.

Radwanska karşısında iyi bir maç oynadı. Özellikle ilk setten sonra ikinci sette de erken break gelince Radwanska'nın tarumar olduğu bir maç portresine doğru ilerliyorduk. Ama Radwanska, neden bir sürü zaafına ve tenisindeki güç eksikliğine rağmen 2 numaraya kadar yükseldiğini ve senelerdir zirvede olduğunu gösterdi. Bir şekilde maçın içinde kaldı, işi sinir savaşına çevirdi, rallileri uzattı, rakibinin aklına girdi derken seti aldı. Hatta final setine de iyi başlayan taraf oldu. Ancak Muguruza da yeni nesil arasında psikolojik olarak en sağlam birkaç oyuncudan biri diyebiliriz herhalde. Radwanska'nın dönüşü karşısında dağılmadı ve sağlam durdu. Son sette Radwanska'nın kötü oynadığı servis oyununda hemen gözünü açıp break'i buldu. İyi servisleriyle hata yapmayan İspanyol, 15 yıl sonra kadınlarda İspanya'ya slam finali getirdi. Ayrıca 2011'den bu yana Nadal tarafından yaşadıkları hayal kırıklıklarıyla Wimbledon'da beklediğini bulamayan İspanyollar'a güzel de bir sürpriz yaşattı Venezuela asıllı...

Serena-Masha maçına dair yazmak boş. İlk seti izledikten sonra işlerimden ötürü bırakmak zorunda kaldım ama onun da farklı bir görüntüsü var gibi durmuyor. Gerçekten teknik taktik falan konuşmaya gerek yok artık. Serena büyük bir konsantrasyon kaybı yaşamadığı sürece Masha'yı her yerde her türlü yeneceğini yine ispatladı. Eğer Serena birkaç sene daha devam ederse işler Masha için çok daha utanç verici bir hal alabilir zira Nadal'ın Federer'i en çok domine ettiği dönemde dahi Federer araya galibiyet sıkıştırıyor, hiç olmazsa bazı maçlarda çok zorluyordu. Sharapova 3 senedir falan set alamıyor Serena'dan!

Finalde güç tenisi var. Biri eski jenerasyon, diğeri yine... Geçen sene RG'de Muguruza ezmişti. Bu sene Avustralya'da 3 sette Serena kazanmıştı. Zor bir maç olacak ama şu var, Serena genelde kendi canını yakan birini unutmaz ve ciddiye alır. Geçen seneki RG maçı olmasa Serena konsantrasyon sıkıntısı yaşayabilirdi ama o hezimet kesinlikle aklının kenarında ve inanılmaz aç olacak. Sonuç ise ne olursa olsun güzel olacak. Muguruza alırsa bu güzel tenisinin mükafatını alarak 21 yaşında slam şampiyonluğuna ulaşacak. Serena alırsa da tenisseverler olarak US Open'a büyük bir heyecanla gideceğiz zira 1988'de Steffi Graf'ın yaptığı takvim slam'ini göremeyen yeni nesil olarak 2015 Serena'nın yaptığı takvim slam'i diye ballandıra ballandıra anlatma fırsatına bir adım daha yaklaşacağız.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Takvim Slam 4 Grand Slam'i ardarda kazanmak anlamina gelmiyor mu zaten? Yani Wimbledon'u kazandiginda Serena zaten 4'unu ardarda kazanmis olacak. Yanlis miyim?

Russell dedi ki...

Yok, aynı sene içindeki 4 taneyi kazanmak gerekiyor. Eğer Serena yarın kazanırsa Serena slam yapmış olur. :) Aynı geyik 2010'da Rafa için vardı. RG, Wimbledon ve US Open'ı üst üste aldıktan sonra 2011 AO'yu alsa dört tane üst üste almış olacaktı ki o bile büyük başarı olacaktı. Zira Rod Laver'dan sonra onu başaran olmamış. Takvim slam'e en çok yaklaşan ise erkeklerde bence Djokovic'ti. AO, Wimbledon ve Us Open'ı alıp RG'de yarı finalde takılmıştı ki, kazansa finalde Rafa'ya karşı büyük şansı vardı.

Adsız dedi ki...

İstatistik olarak bakarsak takvim slame en çok yaklaşan erkek tenisçi tabii ki Federer, yarıda değil finalde kaybetti RG'yi 2 yıl (2006-2007) .

Ayrıca Muguruza'ya Venezuela asıllı demek pek doğru olmaz diye düşünüyorum, annesi Venezuelalı babası İspanyol. Cümleden sanki İspanyol değilmiş gibi anlaşılıyor da o yüzden belirtmek istedim.

Gönlüm ikisinin de kazanmasından yana, bir yandan dediğiniz gibi takvim slam izleme şansına sahip olabiliriz ki tarih resmen. Bir yandan Muguruza da alırsa güzel bir sürpriz, değişiklik olur. İki tenisçiyi de çok seviyorum bilemedim şimdi arada kaldım :D

Russell dedi ki...

Doğru, Venezuela asıllı tam doğru olmamış, tam melez işte.

Federer istatistiksel olarak o konuma 2 kere yaklaştı, elbette onu unutmadım ama şansı çok fazla değildi. Djokovic ise 2011'de Nadal'a karşı kesinlikle favori olacaktı Roland Garros'ta. Yiğidi öldürüp hakkını vermek lazım, 2011 senesi 2000'lerin açık ara en domine edilen senesidir. Federer istatistik olarak 2006'da falan Djokovic'le hemen hemen aynı olsa da Djokovic'in oynadığı rakipler falan, oyun dominasyonu bambaşkaydı.

Adsız dedi ki...

Zaten istatistiksel olarak diye belirttim bende Federer ismini yazarken :) Yani biri 3 slam bir yarı final, diğeri 3 slam 1 final gördü. Bir de şu var Nole acaba Federer'in 2006-2007'de takıldığı Nadal'ı 2011'de geçebilir miydi ? Bence yine geçemezdi. Gerçi gitti Federer'e takıldı :) Kaderin cilvesi diyelim :D