30 Ekim 2011 Pazar

Şampiyonumuz Kivi!

Yoğun ve yorucu bir haftayı geride bıraktık ve haftaya çiftlerde Raymond-Huber ikilisini teklerde ise Wimbledon'da yalnız kaldığı için destekçisi olduğumuz Kivimizim şampiyonluğu ile nokta koyduk. Neredeyse her akşam eve 12'de döndük ve buralar boş kaldı. Fırsat buldukça bir takım videoları ekleriz.

Gün gün gidelim . İlk gün Kivi-Vera maçı ile açıldı ve ben işim dolayısı ile geçiktim. Kivi denilene göre oldukça baskın ve iyi oynamış, almış götürmüş. İkinci maç Radwanska ile Wozniacki arasındaydı. İkisi de iyi oynamadı ancak Radwanska o kadar tutuktu ki Wozniacki atak göründü. Son maç Sharapova Stosur maçıydı ve Stosur'un oynadığı en kötü maçlardan biriydi turnuvada. Buna reğmen yendi Sharapova'yı.

İkinci gün Stosur-Vika maçı ile açıldı. Sadece son oyuna yetişebildim, Vika iki adet 62'den tavşanla geçmiş ve Stosur'a nefes aldırmamış. Sonra Li ve Sharapova çıktı korta. Li bile yendi Sharovayı demek istiyorum zira kendisi turnuva boyunca çok kötü oynadı. Kocasıyla da maşallah iyi karı koca kavgası yaptı, biz arada kaldık resmen. Son maçta Vera yine sinir şov yapsa da biraz Woz'u geçti.

Üçüncü gün, ortodonti randevum ve derse gelmeyen hocam sağolsun, tüm maçları izledim. İlk maç Na Li ve.Vika arasındaydı. Vika Li'yi de tavşanlayarak geçti. Sonra nihayet Kivime kavuştum Woz karşısında. Kivi daha ilk vurularından bana "Bu kızda bir başkalık var" dedirtti. Kendi Kivim düye demiyorum... Atak oynadı (yok bir de savunma yapacaktı, hem de Woz karşısında) ve ilk günki gibi 62-64 ile aldı maçı. Son maç Radwanska ile Vera arasındaydı. O ne maçtı o. Tipik bir Vera erimesi gördük, son sette 5-3 ilerideyken 3 maç puanı kaçırıp maçı verdi. Sonları çok zevkliydi, seyirci de coştu. Vera bir de koluma top attı, ama şimdi bu konulara girmeyelim.

Dördüncü gün ilk maç çeyrek final maçı gibiydi. Kazanan yarı finale gidecekti. "Bu maçı neden ilk maç yapmışlar ki?" dedik ama bir bildikleri varmış. Stosur Li'yi 60-61 ile ezip geçti. Turnuvanın en zevksiz maçıydı. Sonra Kvitova-Radwanska maçı vardı. Bu maçta Radwanska bir set alsa yarı finale gidecekti. Kivim beni dehşete ve olmaz senaryolar kurmaya sevkederek 5-1 geriye düştü. Benim Kivim kendini bu kadar salmış olamazdı. Tam bilerek laylaylom oynadığını düşünürken oradan dönüp set vermeden maçı aldı ve Kivi imzalı bir kapağım oldu. Son maç kimse için önem arz etmeyen Vika-Bartoli maçıydı. Sharapova iki maç sonra sakatlığı nedeni ile turnuvayı bırakınca korta çıkan Bartoli'nin hiç şansı olmadığı gibi Azarenka da çıkmayı garantilemişti. Zıp zıp Marion "Ben buraya gezmeye, tatil yapmaya gelmedim" diyerek varını yoğunu ortaya koydu ve bir set geriden gelerek maçı aldı. Vika ise maçın sonrarında kortta gezinmeye başlayınca seyirciden tepki gördü. Sonra basın toplantısında "Ben zaten antrenman gibi oynadım" diyerek iyice batırdı. Marion'un üstün bir zekası var mı bilemem ama yüreği olduğu kesin. Yıldız verdim ona. Tek maçta 10 ace attı zaten.

Yarı final gününe Shvedova-King/Srebotnik-Peschke maçı ile başladık. Shving (kısalttım) çifti kadar sevimli bir çift olabilemez. Tenis dünyasında belki her türlü şartta olumlu olarak bir şeyler başarabilen ender sporcular bu ikisi. Dedikodu kısmına geçersek de Shevedova oldukça iri yarı bir insanmış, TV ve fotoğraflar yarıya indiriyor onu. Maçta ise Strebotnik/Peschke, Strebotnik'in iyi servisleri ve Peschke'nin mükemmel file önü oyunu ve Strebotnik'in iyi servisleri, King'in çok kötü servisleri ve kötü voleleri ile birleşince rahat bir galibiyet vardı. King'in bacağında sargı vardı, belki de kötü günündeydi. İkinci maç seyirciyi bitiren Stosur/Kivi maçıydı. Kivi iyi başladığı setti kötü devam edip kaybetti. Sonra ikinci sette kritik bir servis oyununa tutunca devamını getirip maçı aldı. Stosur kötü değildi ama hiç insiyatif alamadı ki bunda Kivinin rolü büyüktü. Sonraki maç olan Vika/Vera maçında uyudukı açıkçası yorgunluğun da etkisiyle. Vera'nın sinir krizi geçirmediği düşük gerilimli bir maçtı. Arada iyi puanlar vardı ama tempo çok yüksek değildi. Vika rahat aldı. Bu maçtan sonra kortun yarıdan çoğu boşaldı ve turnuvanın en iyi çiftler maçı olan Pennetta-Dulko/Huber-Raymond maçını izledik. Dulko zaman zaman kötü oynadıysa da kalitesi yüksek bir maçtı. Super tie-break setini 6-3'den kaybeden Dulko-Pennetta ikilisine diyecek laf bulamadık.

Son güne program değişikliği sonucu çiftler finali ile başladık. Seyirci katılımı daha iyiydi. Yine iyi bir maçtı ancak çekişmesizdi. Bu yıl bir araya gelen Raymond-Huber ikilisi 2 sette noktaladı maçı. Çiftlerde başarı yaş ile birlikte artıyor sanki. Finale gelince aynen yarı final öncesi dediğim gibi "Petra alır veya Petra verir" maçıydı bu maç da. Bunun nedenini Petra üzerine yazacağım postta daha iyi açıklarım ama temel sebep Petra'nın maç içerisinde insiyatifi rakibe bırakmayan oyunu. O derece zor ve riskli bir oyunu var ki ya hata yapıyor ya sayı alıyor. Rakibe yapacak şey kalmıyor. Petra aynen yarı finaldeki gibi iyi başladığı sette bir ara koptu ve skor 5-0'dan 5-5'e geldi. Ama bu sefer vaktinde toparlanıp 7-5 ile aldı seti. İkinci sette de bol bol kopuşlar yaşadı ve 6-4 ile verdi seti. Son setin ilk oyununda 3'ü üst üste olmak üzere 4 servis kırma puanı kurtarıp servisine tutunması maçın "kırılmama anı"ydı. Bu aynı zamanda servis kırma puanı kurtarıp aldığı ilk servis oyunuydu. Sonrasında Vika'nın koptuğu, veya Petra'nın izin verdiği kadarı ile koptuğunu hissedebildiğimiz ilk oyunda servis kırarak 2-0 öne geçti. Sonra herkes kendi oyununu aldı ve Kivimiz şampiyon oldu.

Turnuva çok güzeldi. Bugün Kader'le de imzaydı fotoğraftı derken samimileştik, daha ne isteriz? Seyirci çok iyiydi ancak umarım flaşla fotoğraf çekilmeyeceği artık öğrenilmiştir. Turnuvanın en kötü yanı Fadik Sevin Atasoy'du. Hadi ülkede tenisten anlayan eli yüzü düzgün sunucu da kalmadı diyelim... Ama turnuvayı sunacağını sanırım son dakikada öğrenmemiştir. Buna rağmen sürüyle yanlış anons yapıyorsa ve en basit şeyleri bile bilmiyorsa ben buna sadece işini ciddiye almamak derim.

Blogdaki kirpi olarak eyyorlamam bu kadar. Russell da kendi aklında kalanları ayrıca yazacak. Yorgunluktan hata yaptıysak affola!

ÇOK ÖNEMLİ NOT: Yabancı forumlarda çizgi kararların doğruluğu dillendiriliyor. Gerçekten de çok az haklı challenge oldu ve 22 hakemin 12'si Türk idi. Bravo.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Kvitova şampiyonluğu haketti. Umarım file önü oyununu düzeltir ( kvitova'nın file önü oyununun önüne sıfat koymak istemiyorum ) ve savunmasını da geliştirir. Muazzam winnerlar çalışınca defanslık birşey kalmıyor ama dağa taşa vurmaya başlayınca çok feci işte.Woz'un hala 1 numarada kalması da ayrı olay, puanlama sistemi falan ama nasıl bi sistemse cidden mantığım almıyor, woz'un büyük bir turnuva kazandığını hatırlamıyorum.kvitova'nın önünde bariz sırıtıyor şu anda. neyse federerleşmeyeyim :)
Seyirci çok iyiydi gerçi maçlara bu senelik gelemedim küçük ayrıntıları bilemem ama ekrandan gayet iyiydi,çift hatalara alkış gelmeyeydi iyiydi ama o da nazar boncuğu olsun.
Vika seyirciye dua etsin 5*0 dan döndürdüler :))
Seyirciyi gerçekten sevdim. RG'un gıcık seyircisine bin basar :) bu seneki us open seyircisinden bile iyi. ekrandan tabii bu fikirler :)
Kortta Federer ve Nadal olsa İstanbul'da olacakları hayal bile edemiyorum, o kort yıkılır, bu kadar diyeyim :)
çok uzun oldu ama idare edin artık. elinize sağlık haber, foto, video vs için.

kirpi dedi ki...

Rica ederiz.. Asıl siz idare edin, metre metre post atmışız :D