14 Eylül 2011 Çarşamba

Amerika Açık Şampiyonları: Stosur ve Djokovic

Sessiz sedasız geldi ve şampiyonluğu aldı Sam Stosur kadınlarda. Final yolunda Serena'ya göre çok daha fazla zorlandı. Yarı finalde Kerber'e bile set bıraktı ve "acaba?" dedirtti. Finale de açık ara favori çıkan Serena'ydı. Lakin kortta maçın başından sonuna kadar belirgin bir üstünlüğü vardı Stosur'un. En iyi silahları olan servis ve forehand'i maksimum seviyede etkili kullandı ve Serena'nın kötü servis performansı sayesinde return oyunlarının hepsinde bir şeyler üretmeyi başardı. Ortaya da kaçınılmaz şekilde galibiyet çıktı ama Stosur ne kadar iyi, Serena ne kadar kötü olursa olsun Serena'nın bu finali sadece 5 oyun kazanarak kaybetmesi mantık ilkelerine sığmıyor.

Tartışma konusu tabii Serena'nın Asderaki ile didişmesiydi. Puan bitmeden bağırınca servis kırma puanında servisini kırdırmış oldu ve o sinirle gidip Asderaki ve Lengzell'i karıştırdı. 2009'daki Clijsters maçına atıfta bulunarak "2 yıl önce de beni mahveden sendin." mealinde konuştu. Seneye de Mariana Alves'in yönettiği maçta bir vukuat olsun, yine aynı laf gelir Serena'dan. Neticede bütün sarışınları aynı sanıyor.

Maçtan sonra aldığı ceza komik ama zaten böyle olaylarda gelen ceza bundan fazla olmuyor. Bana göre yaptırım daha fazla olmalı kesinlikle ama piyangonun Serena'ya vurmamasına sevindim.

Erkekler finalini anlatmaya kelimeler yetmez. Skora baktığında bu seneki Wimbledon maçından ne farkı var diye düşünebilirsin ey futbol izleyicisi. Ama işin aslı hiç de öyle değil. Djokovic setlerde 2-0 öne geçtiği maçta 3. sette 6-5 önde ve şampiyonluk için servis atarken servisini kırdırmamış ve bu maç 4. sete gitmemiş bile olsa "epic" bir maç olacaktı. Hatta muhtemelen grand slam tarihine adını 3-0 bitmiş en güzel maç olarak geçirecek ve o tahtı da kolay kolay kaybetmeyecekti. Sanki farklı bir şey oldu... 3-1 bitti ve aynısını ona da uyarlayabiliriz.

Ben ileri gidip 2008 Wimbledon finaliyle de karşılaştırdım bu maçı ve vardığım sonuç şu: Bu maçta tenis seviyesinin o maça göre çok daha yukarı çıktığı anlar oldu ama o (Wimbledon) maçta iki tenisçi de maçın başından sonuna kadar ayakta kalmayı başardı ve çok daha heyecanlı, her anı çok daha dengeli geçen bir efsanevi maç izledik. Burada ise 3. seti Nadal alana kadar, her ne kadar iki taraf da çok iyi tenis oynuyor olsa da, Djokovic'in bu maçı kesin kazanacağı izlenimini alıyorduk. O 3. setin sonu itibariyle aldığımız acaba hissi de 4. sette Nadal'ın feci duraksamasıyla birlikte çabuk söndü zaten. 2008 Wimbledon finalini bir adım öne koymamda en önemli etken de maçın 4. setinin gerçekten çok yavan geçmiş olması.

Maça dair gördüğüm en güzel güzellemeyi ise şuradan okuyabilirsiniz. Muhtemelen okumuşsunuzdur da zaten... Bitirmeden önce eklemek istediğim son bir şey daha var ayrıca. Bir Rafa fanı olarak ben ilk kez bir maç öncesinde yenilgiyi kabullenmiş olarak televizyon karşısına geçtim. Nereden baksanız 2008'den beri hemen hemen hiçbir Rafa maçını kaçırmamışımdır ve 2009'da Rafa çok kötü oynarken bile karşısındaki rakip kim olursa olsun "bu maçı kazanamaz" diye izlemeye koyulmamıştım. Djokovic bende o psikolojiye sebebiyet verdi. Ama şunu söylemeliyim ki, bu maç öncesi ne kadar umutsuzsam, 2012'de Rafa'nın Djokovic'e karşı tekrar üstünlük sağlayacağına, en azından durumu dengeleyeceğine dair bir o kadar umutluyum.

Tebrikler Stosur, bravo Djokovic!

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Ben de bir Rafa takipçisi olarak size katılıyorum. Maçı Rafa'nın kaybedeceğini düşünüyordum ben de maçtan önce. Turnuva boyunca servis performansı şöyle böyle olan Rafa'nın Nole gibi çok iyi return yapan birine karşı mucize olmadıkça iyi servis atıp kazanacağına inanmadım. Ama Rafa beklediğimden de kötü servis attı.Nole ise beklediğimin de üstünde bir performans sergiledi. Maçın hakkı 3-0 değildi, olmadı da zaten. Son sette Rafa'nın düşüşü pekçok açıdan açıklanabilir ama bu konuya girmek istemiyorum.Ancak ilk 3 set gibi devam eden 5 setlik maç görseydik kesinlikle en iyi maç ünvanını alırdı bu maç.Yine de her iki tenisçiye de tebrikler, mükemmel bir maçtı (son set hariç).
Rafa'nın önemli bir eşiği aştığını düşünüyorum ben de ve 2012 için ( kimbilir belki WTF için bile ) umutlanabiliriz bir sıkıntı olmazsa. Artık toplara kendine daha çok güvenerek vuruyor ve bunu hissettiriyor.
Nole'ün yaptıklarını tekrarlamak imkansız gibisinden birşeyler söyledi Rafa. 2012 sezonunu çok merak ediyorum, Nole'ün kazanabileceği puan 2500-3000 falan seneye. Kaybedebileceği puanlar ise korkunç. İlk 2de kalırsa büyük başarı.
Bu arada Nole'ün kovduğu doktor da Rafa'ya teklifte bulunmuş sırp medyası üzerinden. Bu da ayrı bir ilginçlik.

Russell dedi ki...

Hehe, rekabet kort dışına da taşınmış. :)

Rafa'nın 4. setteki durumu hafif bir sakatlıktan kaynaklıymış ayrıca. Hamstring sakatlığı yaşamış 4. setin başında, ki bacağını tuttuğu ekrana gelmişti 4-1'de falan.

kirpi dedi ki...

Özellikle 3. setteki oyunuyla gurur duydum Rafa'dan. Boşuna sevmiyoruz adamı :)