12 Eylül 2013 Perşembe

US Open: Rafa & Serena Reloaded

En çok kazanmasını istediğim iki kişinin kazandığı bir başka slam oldu...

Serena-Azarenka finali de, Rafa-Novak finali de önce beni mutlu etti, sonra saç baş yoldurdu, sonra tekrar mutlu etti.

Serena aslında zaten çok rahat başlamamıştı. Rüzgar servis oyunlarını epeyce bozdu, break alsa bile hemen geri veriyordu. İlk seti zor da olsa kapattıktan sonra ikinci sette iki kez maç için servis atarken servis kırdırınca bir "Eeh" dedim, sonra seti de verince isyan edip uyumaya gittim. Ama uyuyamadım tabi. İkinci sete hiçbir şey olmamış gibi başladı Serena ve break break üstüne derken 6-1 ile şampiyon oldu. Şampiyon olduktan sonra bile hemen gerginliğini atamadı, maç boyunca rüzgara söylendi zaten. Turnuva performansının altında kaldı finale, Azarenka ise beklenenden iyi oynadı. Güzel maç oldu.

Erkekler finalinin seyri de neredeyse aynı gelişti. Tek fark Rafa'nın rahat başlamasıydı. İlk seti rahat rahat aldı 6-2 ile. Maçta Novak aynen 2010 finalindeki "Ya hep ya hiç" taktiği ile oynadı. Bu taktiğin getirisi götürüsü belli; tuttuğunda kortta efsaneye dönüşüp rakibe nefes aldırmıyorsunuz. Tutmadığında da abuk subuk hatalarla rezil oluyorsunuz. Maçı kazanmak için taktiğin setlerin hangi anlarında tuttuğu çok önemli; bir de rakibin moralinin çöküp çökmeyeceği. Rafa bu tarz rüzgarların dinmesini bekleyecek kadar sabırlı olduğundan maçı koparttı. İkinci sette hem Novak daha az hata yaptı, hem de Nadal biraz düştü. Üçüncü set hemen break ile başlayınca ben yine uyumaya gittim ve yine uyuyamadım. Nadal bu sette yılın muammasına imza atarak seti çevirdikten sonra son set de aynen Serena'nın maçındaki gibi 6-1 bitti.

Erkekler finali ile ilgili bir not: Nadal fiziksel olarak iyi değildi. Hatta resmen acı çekiyordu. Bunu topa vururkenki bağırmalarından anlayabilirsiniz; iyi olduğunda sesi fazla çıkmıyor, kötü olduğunda kolu-bacağı kopuyor gibi bağırıyor. Madrid'de yine Djokovic ile oynadığı yarı finaldeki gibi yani. Djokovic bunu farketse ve sadece biraz dirense maçın gidişi değişebilirdi bence.

10 yorum:

sekoser dedi ki...

Nadal'ın RG'ler dışında bu kadar hak ettiği bir slam hatırlamıyorum ben. Bence kusursuzdu. Helal olsun adama.

Kadınlar için bir şey söylemeyeceğim. :)

turkkant dedi ki...

Erkekler finalini çok güzel yorumlamışsın. Aynen katılıyorum.

1 ay önceki Montreal finaliyle karşılaştırınca, daha pasif bir Nadal, daha agresif bir Novak vardı. Zaten winner sayıları, servisler filan durumu özetliyor. Açıkçası 0-40'dan o set dönmese neler olurdu tahmin etmek zor.

Benim iki tespitim var.

Yarı final ve final maçlarında önceki maçlara göre agresifliği daha düşük bir Nadal vardı. Siz de farkettiniz mi? Rüzgar mı, psikolojik mi, taktik mi bilmiyorum ama önceki sürekli saldıran Nadal'dan çok eksi model Nadal'a daha yakın inatçı-consistent bir oyun izledim ben.

İkincisi servis performansı bence fazla abartıldı. 2010'la karşılaştırılamaz bile bence servisi. O finalde 6-7 ace'i vardı, bu finalde 1. Bir acele şampiyon olmak da tuhaf bir şey aslında :) Hele o ace'i attığı zamanı da düşünürsek. Ama her halikarda neden o seviyeye bir daha dönemedi anlayamıyorum. Tamam daha iki vuruşla bitirdiği eskiye nazaran çok daha fazla sayı oluyor, ama yine de, servisi sanki daha gelişmeli?

Bence Novak iyi oynadı, ama işte, kritik sayılarda o 2011 özgüveninden eser olmadığından, hatta hafiften, "kazanacağına inanmayan" bir psikolojiyle oynadığından (1de-1 servis kırma filan) maçı verdi sanki?

Şu ana kadarki Nadal-Novak maçlarında neredeyse hep, moral-motivasyonu yüksek olan maçı kazanıyor. Bir iki detaya bakıyor zaten maçlar. O detay anlarında da daha formda oraya gelen daha inanmış oluyor, diğeri hatayı yapıyor.

Ben maalesef senden farklı olarak sinirim bozuldu seyredemedim (7 kez üstüste yenildiğini gördükten sonra Novak maçlarını sinirim kaldırmıyor artık) ertesi gün banttan izledim:) Hele Avusturalya finalinde Mexica'daydım, sabaha karşı bir sinirlenip TV'yi kapatıyordum, sonra uyku tutmayıp tekrar açıyordum...

İnşallah Novak o formuna bir daha ulaşamaz da, rahat rahat final maçlarını canlı izleriz. Bakalım Nadal 17-18 yapabilecek mi? İki ay önce burada konuştuğumuzda çok çok zor diyordum, ama artık imkansız değil. Bence önünde iddialı olacağı 9 turnuva kaldı. 9'da 4? Zor ama imkansız değil (2016'da 30 yaşında dizler iyice yıpranmış bir Nadal, yeni oyuncular filan... RG harici işler muhtemelen çok zorlaşır.)

-Eğer bu rüzgarla Aus-RG dublesi yaparsa, %50 ihtimal veririm. Zira sonraki 3 sezon bir şekilde 2 tane daha sıkıştırır gibime geliyor.

-Eğer sadece RG kazanırsa %30, 30'larında RF'ye yetişmek için insanüstü kastıran bir Nadal izleriz :)

-İkisini de kazanamazsa tren kaçı demektir.

Benim öngörüm 2014 2, 2015 1, 2016 1... Federer'le eşitler, olimpiyat head2head derken Federer'i averajla geçer, tenisi bırakır :)

kirpi dedi ki...

Nadal bence biraz yorulduğundan agresifliği bıraktı. Kulağa tuhaf gelecek ama dediğim gibi, bu çocuk kendini iyi hissetmeyince, işine yaramayacak dahi olsa muhafazakar oyun tarzına dönüyor.

Servisleri ile ilgili de 2010'da omuz sakatlığına gittiğinden iş artık o kadar yüklenmiyor. Hız yerine efektif servisi tercih ediyor; kortu en avantajlı şekilde açacak servisi ve rakibi en zorlayacak servisi seçiyor. Örneğin 2012'de Djokovic'in tam üstüne attığı servisler geri dönmüyordu. Önemli olan burada servisin hızı veya ace sayısından ziyade efektif bir şekilde servisin karşılanamaması.

Adsız dedi ki...

Nadal'ın efsane sert kort sezonunu izleyemedim, sadece US Open finaline bakabildim. İlk set hariç dumura uğradım diyebilirim zira Nadal şöyle agresif böyle mükemmel deniyordu. 2. setten itibaren sanki 2011 Nole vs Rafa izliyor gibi oldum şansıma lanet ettim. Rafa'nın ensesine de bi tane patlatmak istedim sinirden :)) O set 0-40'tan nasıl döndü vallaha aklım almıyor, hele seti kazanınca sevinci, spor tarihine geçmesi gereken bi kareydi.
Rafa Roger'ı yakalar mı hesaplarına da sadece gülüyorum :) Nadal bu size bi bakmışın yine sakat, kariyeri biter vs yorumları, bi bakmışın toprakçı(!) haliyle Montreal & Cincy & US Open 'ı arka arkaya almış haterları doping diye sayıklatmaya başlamış:))
17 yapar mı yapmaz mı bilemem ama bence tenise başlayacaklar için gelmiş geçmiş en büyük rol model tenisçi. Azmin, disiplinin, vazgeçmemenin, işini severek yapmanın nasıl sonuçlar yaratacağının canlı kanlı örneği. Toprak dışında başarılı olamaz, şunu kazanamaz, bunu yapamaz vs dediler her türlü çamuru attılar. Sonuç? Rafael Nadal !

turkkant dedi ki...

Şunu da eklemek lazım.

2011 maçlarında Nadal herkese uyguladığı tarifeyi -biraz da ahmakça- uyguluyordu. Gönder spinli forehand'i rakibin backhandine al puanı. Ama taktik hiç işlemediği gibi, Novak hep bunu beklediği için gitgide daha da etkili vuruşlar çıkarıyordu. İkincisi, servislerde -birinci serviste bile- Novak dalga geçercesine returnler yolluyordu.

2011 sonrası maçlarda, Nadal çapraz kort forehand olayına odaklanmayı bıraktı. Dikkat edin, merkeze çok daha fazla top yolluyor. Son maçta buna bir de derin slice'lar (hatta drop shotlar) eklendi. Yani çok çeşitlendirdi oyununu. Novak haliyle, 2 yıl önceki gibi tahmin edemiyor, tahmin edemeyince daha fazla hata yapıyor.

Bir de, her şeye rağmen, daha etkili servis kullanıyor. Eskisi gibi kornerde kontratak yer miyiz endişesiyle seyretmiyorum Novak'a karşı servislerini.

Son olarak son maçta agresif oynamadı, ama Backhand'leri genelde derindi. Benim en dikkatimi çeken zaten, 2-3 sene önceye rağmen BH tarafı hayli güçlendi. O 2011 gibi kısa düşen Novak'ın kolayca bitirdiği BH olayı yok artık.

Benim en çok merak ettiğim konu Novak seneye buna bir cevapla gelecek mi? Sonuçta baktığımızda, çünkü, tüm bu yüksek formuna rağmen Nadal'ın gene maçlar ucu ucuna kazanılıyor.

kirpi dedi ki...

Djokovic pek çözüm üretebilen bir adam değil. 2011'de performansına yüklendi, ama bulmaca çözecek birine benzetemiyorum onu pek. Çözecek olsa 2006-2011 arası çözerdi bence.

turkkant dedi ki...

@Kirpi

Haklı olabilirsin. Ama şu da bir gerçek. Nadal'ın en önemli iki silahı, rakibine forced error yaptıran forehand çapraz vuruşu ve rakibinden çok daha az unforced error le oynaması. Federer'e karşı dominasyonunu da bu iki özelliği sağladı yıllarca. Novak bu ikisine karşı da çözümü olan bir oyuncu. FH çapraz ona pek sorun yaratmıyor, gerektiğinde çok az hata ile de oynayabiliyor. Demek istediğim aralarındaki maçları zihinsel güç, form, fiziksel olarak kimin daha diri olduğu vs. belirleyecek. Yoksa Federer'de olduğu gibi belirgin bir oyun içi üstünlüğü (teknik anlamda) getirdi diyemeyiz Nadal için. Daha çok rakibinin avantajını nötralize etti.

Novak son maçlarda kırılma anlarında hep çok absürd hatalar yaptı. Haliyle kritik mesele sanki Novak'ın oyun gelişiminden çok, zihinsel olarak ne reaksiyon göstereceği.

kirpi dedi ki...

Evet ama yine de Nadal 1-2 çözüm üretti bence. Mesela servislerini daha etkili konumlandırıyor artık, bir de rallileri daha iyi çeşitlendirip ritm bozuyor. Zaten Novak'ı "Ya hep ya hiç" oyununu denemeye iten de bu bence. Sadece rallilerde paralel vuruşları kullanmaya başlaması bile Novak'ın ritmini epeyce bozdu bence.

everythingabouttennis dedi ki...

Ben Nadal'in yorulmasini bir tek cikardigi seslere baglamanin ne kadar mantikli oldugunu cozemedim. Ayrica Roland Garros'un 5. setindeki inanilmaz hirsini ve azmini hatirladikca, bu macta yorualcagina ihtimal veremiyorum, ozellikle finale gelene kadar kortta da cok kalmadi. Ayrica Nadal vururken genelde bagiriyor. Bu bagirma baska turluydu mu sizce?
Bence Djokovic'te Wimbledon ve Fransa ACik'ta kaybettigi maclarin getirdigi bir sikinti var. 2011 yilindaki gibi oynamadigini ya da oynayamadigini o da biliyor ve bu biraz ozguven eksikligi getiriyor.
Djokovic'in cozum uretmekte Nadal ya da Federer kadar yaratici olmadigina katiliyorum. Ama suanki oyun planinda cok da cozume ihtiyaci yok bence. Nadal'in tutarli cizgisine sahip olsa 2011'den itibaren 12 grandslami de kazanirdi muhtemelen. Yani oyunu kumulatif olarak cok iyi. Federer'in 2000lerin ortasinda yaptigi gibi tenis dunyasini domine edebilir bu oyunla ama tutarli degil. Miami'de sanirim Tommy Haas'a 61 63 gibi bi skorla kaybetti gunumde degildim dedi. Son 6 aydir turnuva kazanmiyor. Yani suan bence o 2011deki istikrarini yakalamaya calisiyor, cunku oyununda degistirecek bisi gormuyor bence.
Federer kiyaslamasindan devam edersek, cok ayrintili izlemiyordum o zamanlar ama Federer herkesi ezip geciyordu, belki ufak taktik degisiklikler yapiyordu ama genel oyun plani servisi forehandi ve atak oyunu uzerineydi. Ne zaman Nadal geldi, sonra kocundan ayrildi, bocalamaya basladi. Yeni koc tuttu. Backhandini gelistirdi tekrar, uzun puanlara alistirdi kendini, hemen hucuma degil bekleyip vurmaya baslayan bir Federer gormeye basladik. Ama suanda ben Djokovic'e suanki oyun planini iyi uyguladiginda kafa tutabilecek biri yok (2011 yili 41 0 falandi galibiyet serisi). Bu 2. ve 3. setin buyuk kisminda Nadal'la kedi fare gibi oynamasi ilk degil. Fransa acik 2012 finalinde, islak kortunda etkisiyle belki, 8 oyun ust uste almisti mesela. Monte Carlo 2013'te ilk sette 50 one gecmisti mesela.
Ben acikcasi Nadal'in bu sezonunu Djokovic'in 2013 sezonuna benzetiyorum bazi acilardan. 1 yila yakin bir aclik ve daha sonra yapabildigine gordukce daha da katlanan bir aclik, Djokovic'in senelerce o yeteneginin karsiligini alamamasinin getirdige acliga benziyor biraz. Onumuzdeki sene biraz daha dengelerin degisecegini en azindan Nadal-Djokovic head-2-headinin bu seneden farkli olacagini dusunuom. Ayrica bir Murray-Nadal macini da cok merak ediyorum.
Saygilar

kirpi dedi ki...

Nadal'ın ağrıları ile ilgili söylediği bir şey var sürekli; "Bazı günler çok, bazı günler az hissediyorum, ama ağrıyla oynamaya alıştım" diyor. Oynadığı maça ne kadar asıldığına bağlı olarak da değişiyordur ama genelde baştan sonra kolu-bacağı çıkıyormuş gibi oynadığı maçlarda sonradan fiziksel sorunu olduğunu öğreniyoruz. Mesela 2011 Us Open finali muhtemelen psikolojik olarak onun için daha yıpratıcıydı ama mesela orada hem daha az bağırmış (bazı puanlarda sesi hiç çıkmıyor), hem de acı çeker gibi bağırmıyor. Daha ziyade son vuruş gibi hırsının zirve yaptığı yerlerde sesi yükseliyor.

http://www.youtube.com/watch?v=bFLHW4s8wH4

Ben bu maçta, son sette artık maçı kopardığı anlarda bile acıklı acıklı bağırmasından böyle bir sonuç çıkarttım. Bu yine de kalıcı bir soruna işaret etmeyebilir, sonuçta gününe göre kötü de olabiliyor.

Djokovic'in 2011'deki en büyük şanslarından biri Nadal'ın çözüm üretmekte geç kalmasıydı. Nadal gibi h2h'lerde herkese üstün olan bir çözüm üreticinin bile 7 kez üst üste kaybetmesi bir yenilmezlik havası yarattı. Bu havadan etkilenmeyen tek kişi Federer'di; o da açıkçası kendi geçmişinden gelen güven sayesinde oldu biraz. Nasıl rahatsız edebileceğini biliyordu ve bunu iyi uygulayabildi. Nadal 2012'de kendi yarattığı canavarı öldürmenin yolunu bulunca işler biraz normale dönmeye başladı. Djokovic AO finalinde çok çok ucuz kurtuldu; son sette break gerideydi ve maçı kazansa bile bu onun güvenini biraz sarstı bence. Ensenizde birini hissetmek hoş değildir sonuçta. Bu durumla beraber, biraz da özel hayatında olanların etkisiyle Djokovic'in etkisi azaldı.

Djokovic'in yapabileceği fazla bir şey olmadığının ben de farkındayım. Wawrinka falan bile hasar vermeye başladı, Murray iki slam finalinde onu yendi. Bu arada Murray bu 2011 sürecinde Djokovic'i yine en çok silkeleyen isimlerden biriydi; zaten Federer ve Murray ile o yıl yaptığı maçları biraz da özgüveni ile kazandı. Djokovic'in 2011'deki sabırlı, rakibi geren kontaatağa dayalı oyununu biraz daha riskli olan, bu finalde de gördüğümüz "ya hep ya hiç" oyunuyla değiştirmesi bir hata gibi görünebilir ama açıkçası yapacak pek fazla şeyi de yok. Nadal videoda da anlattığı üzere rallileri artık daha iyi yönetiyor. Murray zaten iyi bir baseline oyuncusu.

Nadal 2014'te biraz kopabilir, bu Djokovic'in şu anki çizgisini koruduğu durumda avantajlı olduğu anlamına gelir. Ama 2011'de de söylüyordum, yine söylüyorum; ikisinin de zirvedeki halini aldığımızda Nadal özellikle sabrı ve problem çözme kabiliyeti nedeniyle bir adım öndedir; yani bu rekabetin sonucu biraz Nadal'ın elinde. Murray ile ilgili olan durumda da aynı şey geçerli. Nadal bence psikolojik olarak artık kaya gibi sağlam; atlatmadığı badire kalmadı ve zaten 2013'teki efsane dönüşünü de bu psikolojisine borçlu. HEm sakatlık sonrası dönüşü hem de Wimbledon ilk tur yenilgisinden zerre etkilenmemesi bunu gösteriyor. Dönemsel başarısızlıkları olacaktır ama her türlü zor durumdan dönebilecek yapıda olduğuna artık iyice inanıyordur. Bu noktadan sonra sadece fiziksel nedenlerden gerilemeye başlar ki aynı gerileme Djokovic ve Murray'de de olacaktır. Krizi iyi yöneten kazanır diyorum ben.