5 Kasım 2012 Pazartesi

(Başlık Bulamadım)

Kadınlarda sezon sonu turnuvası biz tenisseverlerin muhteşem katılımı ile noktalanmıştı biliyorsunuz.

Turnuvayı kazanan "Sayın Serena", kendisinden 6-7 yaş küçük rakiplerinden her bağlamda bir kaç gömlek üstün olduğunu göstererek, set vermeden şampiyon oldu. Bir buçuk ay ara vermenin verdiği hamlıkla özellikle servislerde sıkıntı yaşayarak başladığı turnuvayı, kendisine Wimbledon kazandıran performansına yakın bir seviyede tamamladı. Biz de canlı canlı seyretmiş olduk. Aslında gerçekten şanslıyız; (şimdilik)15 slam şampiyonu bir efsane bizden bir kaç metre ötede tenis oynadı ve bizlerle de oldukça iyi bir iletişim kurdu. final maçında Sharapova da çok kötü değildi ama açıkçası fiziksel kapasitesine çok da uygun olmadığını düşündüğüm, Serena'ya çok daha uyan oyun tarzı ile kazanmasını beklemek mantığa aykırı olurdu, özellikle rakibinin turnuva performansı düşünüldüğünde.

Kadınlar veda turunu Sofya'da atarken (kimsenin takip edemediği bir hadise gibi gelir bana hep), erkeklerde bir kıyamet alameti de David Ferrer'den geldi. Bildiğiniz gibi ilk alamet hep slam kazanması gerekir gibi görünüp hiç kazanmayan Murray'den gelmişti. Geçen haftasonu ise alametin büyüğü geldi; hep masters kazanması gerekir gibi görünüp asla kazanamayn David Ferrer Paris Masters'ı kazandı.



Bu yılki program karmaşasında Londra'daki sezon finallerinin Paris'in hemen arkasına konması takvimi iyice allak bullak etti. Bu durumun yarattığı motivasyon düşüklüğünden midir nedir tüm "top gun" oyuncular ilk turlarda patır kütür elenip Londra yolunu tuttular. Zaten bu sezonun sonuna konan masters turnuvaları oyuncular için tam bir külfetken, bu Paris turnuvası iyice angarya halini aldı. Daha önce de sezon içinde çok parlayamayan isimlerin burada kupa aldığı oldu ama bu sefer David'in finaldeki rakibi elemelerden gelen süpriz, Polonyalı Jenowicz idi. Bu arkadaş 69. sıraya yükselirken dahi dikkatimi çekmemişti, umarız tek turnuvalık bir performans değildir. Gerçi bu tarz performansları ATP'de pek görmeyiz ama iki yıl önce Viyana'da finale giden bir Haydar (Maurer) örneği de var.

Böylelikle David Ferrer Valencia şampiyonluğunu koruduktan sonra indoor sertte bir turnuva daha kazanıp Londra'ya boombastic bir giriş yaptı ama pilinin bu noktada biteceğini düşünüyorum. Bitebilir de zaten. Geçen sene 400 puanı vardı; Paris'e yatırım yapmakla bu yıl 400 koyup 1000 almış gibi oldu.

Londra başladı bile bu arada. Zaten haftasonu yapılan artistik fotoğraf çekimlerinde bir tek Ferrer yoktu hala mesaide olduğundan. Böylelikle gri takım giyen tek oyuncu olarak rezil olma şansını da kaçırmış oldu.

Gruplardaki durum şimdilik şöyle;


SINGLES
Pos
Group A
W-L
Sets
Games
1
1-0
2-1
15-13
2
0-1
1-2
13-15
3
0-0
0-0
0-0
4
0-0
0-0
0-0
Pos
Group B
W-L
Sets
Games
1
0-0
0-0
0-0
2
0-0
0-0
0-0
3
0-0
0-0
0-0
4
0-0
0-0
0-0
DOUBLES
Pos
Group A
W-L
Sets
Games
1
0-0
0-0
0-0
Pos
Group B
W-L
Sets
Games
1
1-0
2-1
12-12
2
0-1
1-2
12-12

























İki grupta da liderlerin şansı çok yüksek. Açıkçası havası iyice sönen Djokovic'ten fazla birşey beklemiyorum, eğer Şangay'daki gibi aptallaşmazsa oradan Murray'in lider çıkması gerekir. Berdych son haftalarda formdaydı, ikincilik ihtimali olabilir.

Federer'in grubunda Federer'in lider çıkması gerekir. İkincilik içinse tahminde bulunamıyorum, Bence orada 1-1-1 tablosunun çıkması ve işin averaja kalması yüksek bir ihtimal.

Bu arada son haftalarda Stepanek ve Berdych'in performansları yükselince Davis Cup finali sönük geçer diyordum, fakat araya Ferrer'in girmesi heyecanı artırdı. Ayrıca görüldüğü üzere İspanyollar'ın bu sene oldukça sağlam bir çiftler takımı da oldu. Granollers-Lopez'in formu final tahminlerini etkileyebilir.

5 yorum:

sekoser dedi ki...

Sezon sonu turnuvası yayınlanmıyor sanırsam bizim televizyonlarda?

kirpi dedi ki...

Yayın hakları NTVSpor'da. Yarı final ve finaller verilir bence.

Adsız dedi ki...

Sayın Serena :))))))
Team Cuteness vol 2 Bryan Bros'u yendi, vamos ! Yollari acik olsun !
Ferru'ya da ilk masters sampiyonlugu hayirli ugurlu olsun fakat Paris non-mandatory, Monte Carlo mandatory olmali eger takvim boyle kalacaksa.
Not: Paris ve Londra'da yasayanlari kiskaniyorum, hem grand slam hem masters duzenleniyo sehirlerinde :((

sputnik dedi ki...

bak ne güzel olmuş. ellerinize sağlık.

kirpi dedi ki...

Sağolun varolun efenim :)