27 Aralık 2010 Pazartesi

Katilim Bedelleri

Bildiginiz gibi bazi iyi oyunculara ozellikle kucuk capli turnuvalara katilmalari icin katilim bedelleri odeniyor. Ilk bakista cok yanlis ve sacma gelse de uzerinde biraz dusununce daha karmasik bir hal aliyor konu.

Oncelikle katilim ucreti veren turnuvalara katilan daha dusuk siralamali oyunculara bir bakalim. Bu oyuncular ya ana tabloya girebilmenin sevinciyle veya elemelerden cikmanin umuduyla kalkip Tayland gibi uzak memleketlere gidiyorlar. Ilk tura kadar olan turlarda elendiklerinde ise oraya gidebilmek icin harcadiklari yol parasi, otel parasi falan aldiklari odul parasindan fazla oluyor zaten. Yani Nadal gibi bir isim tek mac kazanmadan milyon dolar derecesinde bir parayi alip gotururken, bu oyuncular turnuvadan adeta zarar ediyorlar. Turnuvaya ayrilan butcelerin daha adil bir bicimde dagilmasi daha iyi olmaz mi diye dusunuyor insan ister istemez.

Bir de madalyonun obur tarafina bakalim. Diyelim ki bu paralar oyunculara odenmedi. O zaman meydana cikacak manzara bu seneki Istanbul Cup gibi olacak. Hatirlayacaginiz gibi bu sene Istanbul'a US Open'da iddiasi olan hemen hemen hic kimse gelmemis, tablo oldukca bos kalmisti. Bunun nedenini anlayabilmek zor degil tabi; bir sonraki onemli turnuva US Open iken ve Amerika'da benzer kalibrede turnuvalar varken kim neden kalkip da dunyanin obur ucundaki bir turnuvaya katilsin ki? Bunda tabi turnuvanin zamanlamasinin da onemli payi var. Istanbul ancak Avrupa turnuvalari oynanirken canli olabilir ki bu da ya Avrupa'daki toprak sezonuna ya da sezon sonundaki kapali sert kort turnuvalarina dahil olmasi demek. Bu durumda bile ikinci opsiyonda guclu isimlerin buraya gelmelerini beklemeyebiliriz, zira sezonun sonunda genelde onemli isimler ununu elemis elegini asmis oluyor. Artik sezon sonu turnuvasi olarak oynanacak olan Istanbul Cup sadece bir ornek tabi, buna benzer bir suru turnuva var.

Simdi hal boyleyken takvimde avantajli bir konuma sahip olmayan, veya avantajli konumda olsa bile turnuvalar arasindaki rekabete yenik dusme durumunda olan organizasyonlar "Biz yildiz oyunculari getiremezsek nasil turnuvayi canli tutup, sporu ulkemizde tanitacagiz?" diyebilirler. Istanbul Cup bu sene Serena'ya katilim bedeli odeyecekti, artik nasil bir nazar degdirdiysek kadina, turnuva onesinde yasadigi sakatlik hala duzelmedi. Ama para teklif edilmese kalkip da gelir miydi bilemiyorum.

Organizasyonlar acisindan bakilinca da odedikleri paralarin karsiliginda sporu tanitmanin yaninda ulke tanitimini da bu sporcular uzerinden yaptiriyorlar. Turlu tanitim orgaznizasyonlari, ucan halilar veya otobusler uzerinde tenis oynatarak falan yapiyorlar bunu. Yani parayi veren taraf memnun bir yerde. Parayi alan taraf ise muhtemelen "Ben bu kadar tanitim organizasyonuna harcadigim zamani reklam cekimine harcasam daha fazla para kazanabilirim" diyordur ki, "pazar kosullarinda" bu durum boyle aslinda. Bir de cogu zaman bu turnuvalarin konum veya zaman olarak "angarya" olmalari durumu var. Yani hem ziyaret, hem ticaret seklinde parayi alan taraf da memnundur zaten.

Gelelim "zarar eden" oyuncularin durumuna. Katilim paralari bu oyunculara verilse maddi anlamda daha kazancli olurlar, burasi dogru. Ancak isin tecrube ile ilgili kismina gelince durum biraz degisiyor. Katilim parasi olmazsa yildiz oyuncular ozellikle bazi kucuk turnuvalara gelmezler. Gelmeleri icin ATP ve WTA tarafindan bir sekilde "zorlanmalari" gerekir ki bu da cok dusuk bir ihtimal. Marsel gibi cikisini yeni yapan ve kucuk turnuvalarda daha rahat ana tablo gorebilen bir oyuncu icin Federer veya Djokovic gibi bir oyuncu ile karsilasmasinin tecrube acisindan onemi buyuk olur diye dusunuyorum. Sonucta bu tip oyuncular bir yerlere gelebilmek icin ayaklarini hangi yorgana gore uzatmalari gerektigini gormeliler bence. Sonucta kendi adima Marsel'in Federer gibi bir isimle eslesebilmesini istememin bir sebebi isminin duyulmasiysa bir diger ve bana gore daha onemli bir sebebi de tecrube kazanmasidir. Yildiz oyuncular gelmedikleri taktirde onlarla eslesebilme ihtimalinin ortadan kalkmasinin yaninda bir de bos kortlara oynama durumu olur ki istenilen bir sey degildir diye dusunuyorum.

Tum bu sartlar altinda katilim ucretinin onune gecilemez mi peki? Belki sadece yakin cografyalarda turnuvalar duzenlenirken katilim ucretleri kaldirilabilir mesela. Ornegin Avrupa'daki toprak kort sezonunda turnuva oynayan kimi oyuncular aslinda kucuk turnuvada oynama kotalarini da doldurmak istediklerinden bu turnuvalara katiliyorlar. Bir nevi mecburiyet gibi yani. Ote yandan o kadar cok kucuk turnuva var ki her ne kadar biz mecburiyet desek de oyuncularin hala secme sanslari cok fazla; sadece katilim ucreti odeyecek turnuvalarla bile kotalarini doldurmalari pekala mumkun.

Tenis bu kadar cok turnuva, bu kadar genis bir takvim ile boyle genis bir cografyaya yayilmisken katilim ucretlerini kaldirmak zor gibi gorunuyor. Avrupa, Avustralya gibi bolgeler grand slam etkisiyle her sartta yildizlardan nasiplenebilecek gibi gorunseler de Turkiye gibi ulkeler icin ayni durum soz konusu degil bana gore.

7 yorum:

Russell dedi ki...

özet geçseydin iyi olurdu. :)

çok büyük dert değil bence bu. zaten baktığımızda yıldız dediğimiz oyuncular nadal, federer, murray, djokovic falan. bunlar dışında birkaç isim daha sayabiliriz belki. bu oyuncular küçük turnuva olarak nerelerde oynuyorlar peki? tayland, dubai, doha falan. özellikle dubai ve doha çok belirgin örnekler. bu iki turnuva her yıl parayı basıp nadal, federer, murray, djokovic gibi oyuncuları getirmeye çalışıyorlar. istisnalar oluyor arada ama genel durum böyle. onun dışında atıyorum bir cilic'in, bir soderling'in, bir verdasco'nun falan çok büyük yıldız olarak kabul edilip çok büyük paralarla getirildiğini sanmıyorum. nadal ve federer'in aldığı paranın onda birini alırlar anca.

kirpi dedi ki...

Bir onceki postta "Almagro" ve "katilim bedeli" kelimelerini ayni cunle icinde kullaninca seyettim. Anlasilan ilk 20'dekiler de guzel para aliyor.

Senin bilgisayarin bozulmus, beni de sivrisinek uyutmadi dun aksam. O sebepten sayiklamis olabilirim biraz :P

Russell dedi ki...

bu mevsimde sivrisinek? :)

kirpi dedi ki...

kirpi sansi iste :(

orion dedi ki...

İki yönü var bunun. Aslında organizatörler kendi toparladıkları parayı istedikleri gibi kullanabilirler. Turnuvanın düzenlendiği yerdeki tenisseverlerin de "Nadal'ı para verip getirceklerine Gabashvili, Przysiezny gibi oyunculara daha fazla versinler onları izleyelim" diyen olduğunu sanmıyorum. Parayı veren sponsorlar da ünlü oyuncuların gelmesini ister en çok; onların da verdikleri parayı istedikleri gibi kullanmaları haklı. O yüzden yanlış birşey yok özel bir organizasyonun parasını istediği gibi yönlendirmesinde.

Ama bu durumun yarattığı problemler de var. Murray'e bahis konusu sorulduğunda üsttekilere değil alttakilere baksınlar demişti. Burada sizin de yazdığınız gibi ilk tur ödülü bazen uçak, konaklama vb. masraflarını ancak karşılıyor. Birçok da oyuncu var çoğunlukla turnuvalardan erken elenen ki bu insanların da bir şekilde para kazanması lazım. Bunu bile elde edemeyen ve kariyerinin büyük çoğunluğunu challenger turnuvalarında geçiren oyuncuların durumları ise çok daha zor ve düşününce ünlü oyuncuların zaten katılım ücretlerine ihtiyacı yok. Bu para daha adil şekilde dağıtılsa hem spor daha adil olur hemde bu işte uğraşanlar daha iyi durumda olur.

Kötü bir konu yani. Sinek ısırığı da kötü tabi

orion dedi ki...

Bu tarz yazıları daha sık yazarsanız da güzel olur bence. Ben sevinirim yani :p

kirpi dedi ki...

Bahis konusu da isin bir ayagi, haklisiniz. Hatta doping vb olaylar da bu tarz isimler arasinda daha cok goruluyor gibi. Belki de ilk turlara verilen odeullerin artirilmasi zorunlu tutulmali, yani her turnuva en az 3000$ vermeli mesela. Sonraki turlarda o kadar katlanarak artmasa da olur. Bunun uzerine hala katilim bedeli odeyebilenler odesin, onda bir problem olmaz saniyorum.