Roland Garros, bugün 16 erkekler, 16 kadınlar olmak üzere toplamda 32 maçla start aldı. Turnuvanın açılışını merkez kortta son şampiyon Svetlana Kuznetsova yaptı. Kuznetsova, genç Rumen raket Sorana Cirstea'yı ilk 3 oyunu kaybettikten sonra, 12-1'lik bir oyun serisi yakalayarak rahat geçti. Yine de Kuznetsova'nın geçen seneki başarısını tekrarlamak için hazır olduğunu söylemek mümkün değil. Bugün biraz tecrübesi, biraz da Cirstea'nın maç içinde git gide düşen performansıyla kazandı. Cirstea'nın da çok formda olmadığını biliyoruz. Rus raketi biraz daha çetin bir rakibe karşı izlemek gerek.
Kuznetsova'nın arkasından geçen senenin erkekler finalisti Robin Söderling sahne aldı. Söderling, wild-card ile turnuvaya katılan Recouderc'e sadece 5 oyun bırakırken forehand antrenmanı yaptı. İyi bir maç oynadı İsviçreli. Güzel winner'lar vurdu, iyi bir servis performansı sergiledi ve rakibine tek bir an bile momentumu vermedi. Ama nihayetinde rakip de Söderling'i test edecek bir rakip değildi. İyi performansı için alkış yine de İsveçli'ye.
Philippe Chatrier'de günün 3. sahne alan ismi Aravane Rezai oldu. Rakibi, Kanadalı Heidi El-Tabakh'tı. Rezai, hiç zorlanmadan 1 saatin altında maçı bitirirken, rakibine sadece 2 oyun bıraktı. Maçın başında çok rahat bir maç olacak görüntüsü yoktu, ama Rezai oyununu gittikçe yükseltti. Elemelerden gelen El-Tabakh hiç fena değildi ama karşınızda konsantre, isteyen, aç ve gününde bir Rezai varken, Venus Williams bile olsanız kazanmanız mümkün olmayabiliyor. Dolayısıyla, Kanadalı raket için de pek hayal kırıklığı olduğunu sanmıyorum bu maçın.
Bu 3 maç bittiğinde saatler 4'ü gösteriyordu ve günü, en azından merkez kortta çabuk bitirecek gibi görünüyorduk. Ama öyle olmadı. Chatrier'deki son maçta Tsonga ve Brands karşı karşıya geldi. Brands, bir ilk 100 oyuncusu. Normalde sert kortlarda daha başarılı olmasına rağmen bu sene özellikle challenger turunda toprak kortta iyi sonuçlar aldı. Bugün o aldığı sonuçların tesadüf olmadığını gösteren bir oyun da ortaya koydu. Brands'in zaten yetenekli bir oyuncu olduğunu biliyorduk. Ama bu kadar konsantre bir maç oynadığını ilk kez gördüm. Servisleri, forehand'lari ve file oyunu maçın genelinde hep belli bir seviyedeydi. Tsonga da, belki sakatlığı sebebiyle bilinmez, biraz vasat bir oyun oynayınca 5 sete giden bir maç izledik. Son setin son oyunlarında Tsonga servisini çok rahat alırken, Brands'in servisini de zorluyordu. 1-2 oyunda fırsatları harcadı ama 6-5'te servisi kırarak maçı bitirmeyi başardı. Brands'in iyi oyunu, bu maçın 5 sete uzamasında bir etkendi belki ama, Tsonga'nın performansı da kesinlikle soru işareti. Eğer kendi evindeki turnuvada iyi bir sonuç almak istiyorsa, daha iyi oynaması şart.
Diğer izlemediğim 28 maçı da kısa kısa geçeyim, belli başlı notlarla. Cilic, Mello karşısında set bıraktı. Toprakta bu sene zaten iyi bir sezon geçirmedi. Karşısında da her ne kadar toprakta kötü olmasa da, favorisi sert kort olan vasat bir oyuncu vardı. Grand slam'lerde iyi oynadığını biliyoruz Cilic'in, mutlaka ileriki turlarda daha iyi olacaktır ama yine de pek olumlu bir başlangıç olmadığını söylemek lazım kendisi adına.
Azarenka yine sakat sakat oynamış, belli. Dulko karşısında sadece 3 oyun çıkarabilen Belaruslu erken veda etti Roland Garros'a. Son maçlarından hep çekilip duruyordu. Sakat sakat neden oynar bir insan evladı, onu da anlamıyorum. Tedavini olup güzelce dönmek varken bu kadar zorlamak niye Azarenka?
Günün en büyük sürprizlerinden biri Gulbis'in elenmesi oldu. Mental olarak çok sağlam bir oyuncu olmadığını biliyorduk Gulbis'in. Bu turnuvaya da büyük beklentilerle girince üstünde bir baskı hissetmesi muhtemeldi. Ama bu kadar erken çıkışı da sürpriz oldu hakikaten. İlk iki seti 6-2 6-4 ile kaybettikten sonra, 3. sette 1-0 gerideyken maçtan çekildi Letonyalı. 2. sette, 4. oyunda servis atmaya gelirken sakatlanmış maçtan sonra söylediğine göre. MR çektirecekmiş ve olumsuz olmak istemiyormuş. Çim kort sezonuyla ilgili bir şeyler söylemiş falan. Rahatlığına hayranım Gulbis. Sen bu kadar iyi bir sezonun ardından git ilk maçta elen, maçtan sonra çıkıp "sakattım ya, MR çektiricem, çim sezonu daha iyi geçecek inşallah, önümüzdeki maçlara bakıcaz" tadında konuş. İyi aslında, stres yapmıyor, negzel.
Venus Williams ve Nadia Petrova günün rahat kazanan isimleriydi kadınlarda. Yine seribaşı raketlerden Pennetta, Kirilenko, Cibulkova rahat kazanırken Szavay ve Petkovic gibi seribaşı değil ama favori olan raketler de maçlarını kazanmayı başardılar. 2 sürpriz vardı. İlki iyi bir sezon geçiren Sevastova'nın, İsveçli Johanna Larsson karşısında sadece 4 oyun olarak elenmesi. Diğeri ise asıl büyük sürpriz. Roma'yı kazanan Martinez Sanchez'in toprak kortta çok kötü olan - normalde de pek iyi olmayan - Akgul Amanmuradova'ya kaybetmesi. Martinez Sanchez, 3. oyunda uzun bir sakatlık molası almış. Zaten scoreboard'dan da sakat olduğu anlaşılıyordu. Çok yavaş servis atıyordu. 7 çift hata yaptı maç boyunca. Muhtemelen bu bir grand slam maçı olmasa zorlamazdı da bu kadar... Ne olursa olsun hayal kırıklığı yaratan bir sonuç oldu.
Erkeklerde Youzhny, Kamke, Chela, Falla, Garcia-Lopez ve Montanes maçlarını 3 sette rahat geçmeyi başardılar. Ama genel olarak bakıldığında çok fazla 5 setlik maç vardı bugün. Onlara geçmeden önce ev sahibi raket Ouanna ve Hollandalı De Bakker'in de 4 setlik galibiyetlerle tur atladığını söyleyelim...
İlk 5 setlik maçı başlarda yazmıştık zaten, Tsonga-Brands maçı. Onun dışında 4 tane daha maç 5 sete gitti. Hatta o 4 maçtan 1'i tamamlanamadı geç saate kalması sebebiyle ve yarına ertelendi. Günün en büyük geri dönüşü Fransız Edouard Roger-Vasselin'den. Güney Afrikalı Kevin Anderson'ı 2-0 geriden gelerek 3-2 geçti. 4. seti de tie-break ile kazandığını not düşelim. Diğer bir 5 setlik maç Massu ve Fognini arasındaydı. Zaten kurayı görünce direk "aha 5 set" diye atladığım bir maçtı, yanıltmadı. Gerçi set skorları biraz farklıydı ama olsun. Maçın galibi Fognini oldu 2-1 geriden gelerek. 5 setlik maçların uzmanı Massu'nun final setini kaybetmesine şaşırdım ama Fognini de inatçı, savaşçı bir oyuncudur. Diğer 5 setlik maç elemelerden gelen Somdev Devvarman ve Roger Federer'in vatandaşı Marco Chiudinelli arasında oynandı. Maçın 5 sete gitmesinden çok, maçın sonunda oluşan simetrik skor dikkat çekiciydi. Chiudinelli maçı 6-3 3-6 6-3 3-6 6-3'lük setlerle kazandı. Yarıda kaldı dediğimiz maç, Lukas Lacko ve elemelerden gelen Michael Yani arasındaydı. Yani, toprak kortta pek iyi sonuçları olan bir oyuncu değil. Normalde de grand slam'lerde pek boy gösteren bir oyuncu değil ama bu grand slam'de çıkış yapmayı başardı. Son set 8-8 iken, maç yarına ertelendi. 3 set tie-break'e gitti, iki oyuncu da son sette kritik noktalarda servis kırma puanları kaçırdı. Maçın en ilginç donesiyse, sadece 1 servis kırmanın olması. O da Yani tarafından maçın ilk oyununda geldi...
Zayıf bir programa rağmen fena bir açılış günü değildi. Yarın daha iyi isimler sahne alıyor. Giderek kalitenin arttığı bir grand slam dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder