Turnuva boyunca kâğıt üzerinde pek çok sürpriz yaşansa da bu yargının pek doğru olmadığını söylemek mümkün.
Daha doğrusu sonuçları bu şekilde okumak yaşananları görmezden gelmek ve bu durumun arka planını yok saymak olacaktır.
Turnuvanın matematiğine baktığımız zaman ana tabloda 7 tane karşılaşma oynanır(ilk turdan finale kadar) ve ilk 3 turda yani ilk 3 karşılaşmada seri başı olanlar birbirleriyle eşleşmezler.
Bu turnuva matematiğine bakıldığı zaman ilk 3 tur daha kolay gibi gözükür ve rekabetçi(şampiyonluk adayları) için 4. tur ve sonrasının önemli olduğu düşünülür fakat bu varsayım Grand Slamler için doğru değildir.
Çünkü Grand Slamlerde önemli olan ilk turda hava yakalamaktır ve rekabetçi oyuncular karşılarında kendilerinden çok daha motive rakipler bulurlar.
İlk üç tur özellikle olağan şüpheliler(sürpriz adayları) olarak tanımlayabileceğimiz oyuncu grubu için çok önemlidir ve özgüvenlerini bu turlarda kazanırlar.
Bu turnuvada tam da bu durum yaşandı, Halep,Gulbis,Raonic,Bouchard gibi ortalama üstü ve formda tenisçiler ilk 3 turda özgüven kazanıp sonrasında da mücadele etmek istedikleri rakipleri karşılarında buldular.
Bu durum da onların potansiyellerini sahaya yansıtmalarını ve turnuvada ilerlemelerini sağladı.
Erkeklerde bu durum çok keskin olarak gözlenmezken kadınlar ise Serena hariç net bir dominasyon öğesinin bulunmaması bu durumu keskinleştirdi. Serena’nın erken vedası sonrası herkesin şampiyonluk hayalleri kurması mücadeleleri daha da sertleştirdi bu mücadeleden sıyrılan isimler ise deneyimiyle Sharapova, formuyla Halep ve özgüveniyle Bouchard oldu. Erkeklerde bu sene de herkesin tahmin edebildiği bir final eşleşmesi ortaya çıktı.
Fakat erkeklerde turnuvanın hikâyesine imza atan isimler son yıllardaki gelişimine bir başka boyut katmayı başarabildiğini bize kanıtlayan Raonic ve son 2 yıldır formunun zirvesinde olan ve ilk tur bunalımlarını atlatmayı başararak en az ilk 10 seviyesinde olduğunu bize kanıtlayan Gulbis oldu.
Turnuvada bu gelişmeler yaşanırken medya anlamında bu turnuva da sadece alt yazılarda yer buldu.
Turnuvaya dair medyada yer alan en büyük haber ise Simona Halep’in başarısını göğüs boyutlarındaki değişime bağlayan haber oldu.
Bu haberin yıllar sonra 3 sete giden muhteşem bir finalden sonra gelmesi de spor kültürünün ne kadar yozlaştığının bir kanıtı oldu.
Tenisin medya ve toplum tarafından halen kadınların bedenlerini sergilediği bir spor olarak algılanması bu sporda daha ne kadar fazla yol almamız gerektiğini bize bir kez daha gösterdi.
Bundan sonraki Grand Slamlerde kadınların göğüs ölçülerine,bedenlerine göre sınıflandırılmaması,haber yapılmaması dileğiyle…
4 yorum:
Bu yazı düzenini okurken zorlanıyorum, hatta okumuyorum. Lütfen, paragraf açmak bir enter uzağınızda.
Bilgisayarında problem olduğu için kopyala-yapıştır ile telefondan gönderiyor arkadaş, sorunun kaynağı bu.
Roland Garros geride kalırken bir tenis sever olarak düşündüklerimi paylaşmak isterim,
Rafa'nın oyun tarzını değiştirmesi mümkün değil..Yıllarca bu tarz bir oyunla zaferler kazandı.. Ama küçük çaplı ilaveler oyununa dahil ederek bu zaferlere ulaştı.. Şimdiden sonra ise bence hiç bir zaman geç değildir. Şu kısımlara da daha fazla ağırlık verirse yararlı olacağını düşünüyorum..(Tabii ki Toni ve Rafa bunu elbette daha iyi bilir ve lakin ben de derdimi anlatayım diyorum :) )
1.) Yaş olayını göz önüne alırsak kısa topları maçlarda biraz daha fazla kullanmalı..Örnek olarak genç nesilden gelen Jerzy Janowicz..İnanılmaz bunu yapıyor hem de baseline'nın gerisinden ve bir çok defa..Rafa kısa topları çok güzel alabiliyor.. Gönderebiliyor ama daha fazla denemesini istiyorum..
2.) Servisleri bu noktadan sonra gelişmesinin imkansız olduğunu en azından Hız konusunda zaten olamayacağını düşünüyorum. Rakibinin ikinci servisinde direkt winnerları daha fazla düşünmesi ve teşebbüs etmesi gerekiyor.
3.) Her zaman için Roland Garros çok öenmli olsa da kariyerine 1 wimbledon kupası daha eklemesi çok şahane olacaktır.. 2011 wimbledondan bu yana uzun zamandır çimde maç yapmamış olması, adaptasyon vs sıkıntı yaratacaktır fakat 6.hissim der ki bu çocuk bu kupayı istiyor..
4.) Return vuruşlarında topların fileye yakın yerlere düşmesi , zaman zaman sıkıntı yaratıyor..(Her tenisçi için bu geçerlidir tabii ki) Otomatikman savunmaya geçip, rakip sizi baselina nın 3-5 mt. arkasına itiyor ve koşturmaya başlıyorsunuz..Novak'ı her yendiği maçta baselina mümkün olduğunca yakın oynayarak kazandı..
Düşüncelerinizin çoğuna katılıyorum. Ama kısa toplar bence arada rallilerde rakibin dengesini bozma adına faydalı olsa da sürekli başarılı olması için çok çok iyi uygulanması lazım. Birazcık yüksek kaldığı zaman, penaltı etkisi yaratabiliyor bunlar.
Yorum Gönder