-Beklediğim gibi sönük bir organizasyon değildi, geçen yıldan çok daha iyiydi, özellikle sponsor katılımı.
-Seyirci katılımı daha azdı, seyirci Serena odaklıydı. Bunu tenise yoğun ilgi duyan daha genç kitlenin parayı denkleştirip tüm günlere bilet alamamasına bağlıyorum.
-Kırmızı grupta dağ fare doğurdu. Hiç zevkli maç yoktu neredeyse, bir tek Kerber-Kivi maçı belki biraz...
-İlk defa İstanbul'da gruplarda çekilen olmadı.
-Errani'yi canlı izleyince Ferrer'i canlı izlemiş kadar oluyorum; servis atarken girdiği şekiller bile aynı.
-Li kaybederken çok ters oluyor.
-Serena ben maçları 1. kategoriden izlediğimde iyi oynayamıyor.
-Serena yarı final ve final maçlarında geçen seneki Li maçındaki gibiydi, özellikle de Jankovic maçında. Ama finalde durumunu kabullenmiş gibiydi, yine bitikti ama kafaca daha rahattı.
-Basın tarafına kimin oturtulacağını iyi seçmeleri gerekirdi. Flaşı sürekli açık tutan densizler vardı. Oraya şu veya bu şekilde seçilerek oturtulan kişilerin en basit kuralları da bilmesi gerekir.
-Seyirci yine muhteşemdi, izleyen pek çok tenisseverin hislerine tercüman olacak tepkiler verdi.
-Geçen yılki "bakan şov" yerine bu yıl yapılan eğlenceli organizasyon çok daha iyiydi. Belki de olimpiyatları bu yüzden alamamışızdır?
-Hak eden kazandı.
4 yorum:
Ben maalesef seyirci hakkında olumlu konuşamıycam, belki ilk kategorilerde sıkıntı yaşanmamıştır bilemiyorum. Yurtdışında da üst kategorilerde de böyle mi oluyor onu da bilmiyorum, hani fazla farkedilmiyosunuz ya. Flaşlara hiç girmek istemiyorum insan olan 1 uyarıyla kapatır o flaşı ama yok her oyunda karşı tribünde patlayan flaşlardan gına geldi ki eminim ki bizim tribünde böyleydi. Neyse üst kategoriler tek kelimeyle rezillikti, 2 gün merdiven kenarında oturdum inanın merdivenlerden giriş çıkış yapanlar yüzünden kortun yarısını göremedim ki hangi birini uyaracan, böyle bi piknik havası,düğün havası vardı valla tepelerde. Piknik diyorum zira sürekli yiyecek içecekle girildi çıkıldı, huzur vermediler, bi ara sırtı kollamaya başladım aman sıcak nescafe dökülmesin haşlanmayayım diye, millet yiyelim içelim yer bildirimi yapıp hava basalım kalan vakitte de maçı izleriz havasındaydı. Düğün havası dedim çünkü oraya 2-3 yaşında çocuklarını getirmişler, hadi tamam getirdin ne halt yemeye ortaya salıyosun düğün pistine çevirdiler ortamı, bir de minnacık çocuklardan nasıl desibelli çığlıklar çıkabilir ya Sharapova görse kıskanır.
Ha bir de Sinan Erdem'de erkekler tuvaletinde pisuvarın karşısına aynayı aynanın karşısına da tuvaletin giriş kapısını koymuşlar yanlışlıkla tüm işeyenleri gördük sayelerinde.
Biz sevdik mi adam gibi severiz cümlesine de nerden geldi TFF başkanı anlayamadık :)
Aahahaha tuvalet detayı süpermiş :) Biz de aşağıda tepiştik, arkamıza ayak falan yedik.. İşte bunlar hep çarpık yapılaşma...
"Tenisi o kadar sevdik ki, tekrar siz yapın dediklerinde almadık.." Bu konuda söyleyeceklerim bu kadar.
Az önce Djokovic "Flaş var" diye uyarıda bulundu. Bizde böyle olmuyordu en azından..
Djokovic Sinan Erdem'de de uyarıda bulunurdu affetmezdi :) zaten adam maç zora girince seyirciye sarıyor sürekli :)
Yorum Gönder