8 Şubat 2017 Çarşamba

BEL18VE


Roger Federer, yıllardır kovaladığı "18" hedefine, geçtiğimiz hafta ulaşabileceği en masalsı şekilde ulaştı. Kriptoniti, belalısı olan Rafael Nadal'ı, 2009'un intikamını alırcasına 5 sette, üstelik son sette geriden gelerek, üst üste 5 oyun kazanarak geçmesini bildi ve üst üste kaybettiği finallerden sonra nihayet bir "oh" çekti.

Haber mahiyetinde yazdığımız ilk paragraftan sonra, işin sahici tarafına gelirsek, finali Nadal'ın kazanması gerektiğini düşünüyordum. Durun, hemen vurmayın! Federer'in hak etmediğini ya da kötü oynadığını söyleyecek değilim. Üstelik 2014'ten beri koruduğu seviye ve gösterdiği istikrarla, 2014-2017 arası Nadal'ını kıyasladığımda Nadal en azından 1 slam almışken (2014 RG), Federer'in kazanamamış olması hakikaten onun için talihsiz olurdu. Sonuç olarak eğrisi doğrusuna denk gelmiş olabilir. Ancak, yine de final öncesi neresinden çevirirsem çevireyim, Nadal'ın bu maçı bu yaştaki bir Federer'e karşı alması gerekiyordu. Ancak maçı kazanamaması bir yana, çok küçük kısımlar dışında dirayet gösterememesi, kortta - bana göre - sönük kalması ve gayet vasat bir seviyede oynaması şaşırtıcı oldu benim açımdan. Keza Federer 5. setin ortalarına kadar turnuvadaki seviyesinde oynadığı aşağı yukarı. Bilhassa servis kırdığı oyunla birlikte 5-3'e kadar oynanamaz seviyedeydi ama Nadal'ın zaten normalde Federer'e karşı çıktığı seviyeye çıkması, işi oraya getirmezdi.

Nitekim, olan oldu, torba doldu. Zaten maçın üstünden de 10 gün geçti. Dediğim gibi, Nadal'ın kariyeri açısından bakıldığında "kazanılması" gereken bir maç gibi dursa da, bundan önce Federer'e karşı "kazanamaması" gerektiği bir 2009 finalini masaya koyarsak, bazen o hak er ya da geç birbirini dengeliyor diyebiliriz. Neticede, bu maçı kaybederek Federer'e karşı olan üstünlüğünü kaybetmedi. Ha, kazansaydı da başarı ve kupa sayısı olarak Federer'i geçmiş olmayacaktı. Benim nazarımda değişen bir şey yok bu açılardan. Maçın seviyesi de 5.setin sonları hariç fazlasıyla vasattı ve tarihin en iyi maçlarından biri falan değildi. Turnuvanın en iyi maçı bile değildi. Lütfen...

Ben maç sonrası düşüncemde Nadal'ın 17-15 yerine 18-14'te kalması sebebiyle, motivasyon olarak kırılma yaşayacağını belirtmiştim konuştuklarıma. Ama maç sonrası tavırları vs. bakınca gerçekten Federer'e yenildiği için çok da üzülmemiş bir Nadal görüyorum ki, kendisinin 2014 Wawrinka sonrası harap halini hatırladığım için acayip bir fark olduğunu net olarak söyleyebilirim. Zaten maziden beri bu var. Nadal, sportmenlik icabı değil, gerçekten Federer'e büyük saygı duyuyor. Bir ara sürekli yenildiği Djokovic maçlarından sonra onu asla böyle görmedim. Bir kez bile. Ancak Federer bu maçı öyle çok istiyordu ki, eğer kaybetse maçtan sonra muhtemelen yıkılırdı. Maç sonrası halleri, bana bunu gösterdi ve o anki düşüncemin yanlış olduğunu sakin kafayla daha iyi anlayabildim. Hatta, Nadal'ın Dimitrov karşısındaki istekliliği ve Federer karşısındaki istekliliği arasındaki fark bile, o saygı farkından dolayı bence onu bir tık aşağı indirdi.

Sonuç olarak çok heyecanlı bir turnuva oldu. Kalite açısından çok emin değilim ama erkekler tarafında bir daha böylesi sürprizleri görebilir miyiz, emin değilim. Elbette Djokovic ve Murray'nin de devri geçecek ama dünya 1 ve 2 numarasıyken Istomin ve Mischa Zverev'e kaybetmeleri de biraz...

Not: Roland Garros tahmini sormayın. Nadal'ı öveceğiz falan, sonra gidip Nisan'da yine bir yerini eline alacak. Hiç uğursuzluk getirme havamda değilim. :(

26 Ocak 2017 Perşembe

23 Ocak 2017 Pazartesi

Avustralya Açık: Çeyrek Finaller

Kadınlarla başlayalım.

En sürprizli eşleşme ana kraliçe Williams ile son iki sezonda motorları ateşleyen Konta arasında. İkisi daha önce hiç karşılaşmamış (gerilim müziği). Ben burada bir üç set potansiyeli görüyorum. Serena'nın az oynadığı veya hiç oynamadığı tenisçilerle olan eşleşmelerden sürprizler çıkabiliyor. Aslında bu yarı genel olarak Serena için saatli bomba niteliğinde. Zira diğer çeyrekteki Pliskova ve Lucic-Baroni ile de önceden ikişer kez oynamış. Baroni ile olan iki maçını da 1998'de yapması da ayrı bir komedi. Bunda tabi Baroni'nin kariyerine 9 yıllık bir ara vermesinin de etkisi var. Zaten Baroni gelmiş Serena sakatlanmış falan derken karşılaşamamışlar. Neyse... Bu üçlüden Serena için en bilineni 2016 US Open'da yendiği Pliskova. Bu çeyreği Serena ekseninden anlatıyorum çünkü diğer 3 isim için belirli bir istikrar çizgisi oturtmuş değilim kafamda.

Öteki yarıda bana göre daha denk güçler var; abla Williams, Muguruza, Vandeweghe ve Pavlyuchenkova. Muguruza bir adım önde olmakla birlikte sürprizlere açık bir çeyrek. Bu tabloya bakınca canım Kivimin sol elini kesen hırsıza da iki çift laf etmek istiyorum. Allah belanı versin senin... Belki Kivim erken elenecekti ama olsun.

Erkeklere gelince... Murray demiştik değil mi? Tahminlerimi emir kabul ettiğini bilsem ben bunu önceden de değişik değişik programlardım. Neyse artık. Tablonun üstündeki seribaşı olmayan tek isim ağabey Zverev. Bunun için Murray'e teşekkür ediyoruz. Nishikori ile 5 setlik maç yapan Federer ile oynayacak. Nishikori bu sefer maçta duş almamış diye duyduk. Alsaydı Federer parçalardı kendisini tahminimce. Fazla zorlanmadan çeyreğe gelen Wawrinka, Evans'ı yenen Tsonga ile çarpışacak. Evans'ın özelliği kendisini antrenman partneri olarak beğenmeyen Tomic'i turnuvanın dışına itmesi. Ukala insanların bu tarz rezil oluşlarına bayıldığımdan yazma gereği duydum.

Aşağıda ise Rafadan Nadal ektirmiş olduğu saçların kendisine verdiği gücün adına çeyrek finale geldi. Monfils ile yaptığı maçın son 20 dakikası takipçileri için depresyondan sevince doğru ani bir yükseliş şeklindeydi. 3. seti kaybedip 4.de de 4-2 geriye düştükten sonra 4 oyun üst üste alarak çeyreği gördü. Rakibi Raonic. Her zamanki gibi maç Raonic'in servis performansının inisiyatifinde biraz. Her ne kadar Zverev gibi servisi güçlü görünen isimlerle oynadıysa da Zverev güç anlamında bir Raonic değil. Zaten güçlense korttaki hızını kaybeder, zira boyu 1.98. Diğer tarafta ise Dimitrov-Goffin eşleşmesi var. Kısa boylu Belçikalılar 5 setlik maçlarda Nadal'a ters gelebiliyor. Bu iki oyuncu da fazla güvenilecek, "Rakiplerini ezer geçer" denilebilecek tipler değil. Bence Raonic-Nadal maçının galibinin final şansı biraz daha yüksek.

21 Ocak 2017 Cumartesi

Avustralya Açık: Erkeklerde Son Durum

Erkekler tablosu açıldı ve incelemeye açık bir hale geldi bugün.

Tablolar kuralar ilk çekildiğinde yorumlaması daha zor bir hale geldi artık erkeklerde. Mesela ilk çekildiğinde izleyicilerin çoğu Djokovic için "Dimitrov falan zorlayabilir ama Nadal'ı yenip ilerler herhalde" diyordu. Nitekim Wawrinka'nın diğer tarafta olması nimetti. Gel gelelim Djokovic Marsel'in eski kankalarından Istomin'e elenmeyi tercih etti. Böylelikle Nadal Avustralya Açık'ta Djokovic'ten daha fazla puan kazanmayı garantiledi. Kıyamet alametine bakın.

Tablonun üst tarafında fazla deprem yok. Federer 17 nolu seribaşı olarak geldi ama ilerliyor. Zaten ara vermeden önce de Wimbledon'da yarı finali görmüştü. Sırası gelmişken Nadal uzun aralar verince "Ara vermeden önce son 8'e kalıyordu, ne sakatlığı? Resmen silent-ban" diyenlere de buradan selam ediyorum. Demek ki bu işler öyle olmuyormuş. Üst taraf Federer-Murray çeyrek finaline doğru gidiyor ki bu son yıllarda görmeyi beklediğimiz türden bir çeyrek final. Federer'in 19 numarada olması fazla bir şey değiştirmemiş yani. Bu taraftaki çok da karanlık olmayan karanlık adam tabi ki Wawrinka. Gününde olduğunda Murray veya Federer etki etmez. Çeyreği de nispeten daha rahat. Normalde buradan ya Murray ya da Wawrinka gelmeli ama maalesef ikisinin de zekasına fazla güvenemiyoruz. Mesela bir Federer'in bu çapta bir turnuvada aptallaştığını pek görmezsiniz ama bu ikisi için aynı şeyi söyleyemeyiz.

Djokovic'in terk ettiği alt taraf ise Nadal'ın inisiyatifinde görünüyor. Üst tarafta Wawrinka için söylediklerim burada da Nadal için geçerli. Gününde olduğunda burada kalan isimlerin hepsini yenebilir, ki yakın geçmişte yenmişliği de var. Eskiden olduğu gibi "İlk 10'dan kimseyi yenemiyor" sendromu yok zaten. Son yıllarda mavi ekran sendromu yaşıyor; hayatta aklınıza gelmeyecek isimlere kaybediyor. Bugün çok önemli bir sınav verdi. Gerçi Zverev "O kim yeaa.." denilecek birisi değil. Bana hafiften Del Potro'yu hatırlatıyor. Benzer yetenekler, benzer zaaflar... 19 yaşındaki çocuk 30'luk Nadal kadar dayanamadı bugün kondisyon olarak. Nadal dışında bu çeyrek Dimitrov, Raonic, Gasquet, Thiem falan gibi zaman zaman umut vadeden ama sonu genelde "What can I do sometimes?" olan adamlarla dolu. Bunların hiçbiri için güçlü bir finalist adayı diyemiyorum şu an. Bekleyip göreceğiz.

Nusret Monfils

İçinizi bayma pahasına...


11 Ocak 2017 Çarşamba

İpek Soylu'nun Avustralya Açık Kurası

Avustralya Açık 2017'de elemelerde mücadele edecek olan İpek Soylu'nun kurası belli oldu. İlk turda Aryna Sabalenka ile karşılaşacak İpek. 18 yaşındaki Belaruslu, geçen yıl iki tane 50 bin dolarlık turnuva kazandı ve turda geleceğin yıldızlarından biri olabilir. İpek için zorlu rakip ama kazanılmayacak maç da değil. İpek bu alanda daha tecrübeli ve geçen yıl Roland Garros'ta elemeleri geçerek güzel bir tecrübe kazandı hali hazırda.

Turu geçerse Çinli Liu ya da Güney Koreli Han'la karşılaşacak. Sıralamada kendine yakın olan rakipler ama ikisini de hiç izleme fırsatı bulamadım. Son turda ise geçen yıl Roland Garros'ta Çağla'nın yendiği Aleksandra Sasnovich gelebilir.

Genel olarak kolay bir kura değil İpek için ama hiçbir maçta da kazanması büyük sürpriz olmaz. Önemli olan 3 maç üst üste aynı seviyede oynaması, ki grand slam elemelerinin en zor yanı da bu zaten.

İpek'e bol şans... Bu gece 03.30'da (TSİ) ilk maçına çıkacak.