9 Haziran 2014 Pazartesi

GIF: Return Winner'ın Öldüğü An

Roland Garros Ardından

Öncelikle totemcilikte çığır açmış bir insan olarak şunu belirteyim; tarih tekerlekten ibarettir. Döndü dolaştı yine aynı yere geldi; bu yıl 2009 yılının kopyası gibi ilerliyor. Sadece Federer'in yerine Nadal geçti. 14. slami Avustralya'da kazanamayıp ağlamak olsun, kazanılan tek toprak kupası Madrid iken Roland Garros şampiyonu olmak olsun 32 kısım tekmili birden tekrar yaşanıyor. Gerçi bu durumda Nadal'ın Wimbledon şampiyonu da olması gerekir ama o biraz zor.

Kadınlarda 2012'ye benzer bir yıl yaşadık. Serena sürpriz yapıp erken elendi fakat bu kez iddiasız bir isim yerine en azından toprakta gümbür gümbür gelen ve bizim de blogda iki yıl önce ipucunu verdiğimiz Muguruza'ya. Gençlerden iş yapabilecek gibi olan isimlerden Bouchard ve Halep de öne çıktı bu turnuvada. Çok abartılan Watson, Robson ve Stephens gibi isimler yerine bu isimlere daha çok dikkat etmek gerekir diyorum. Yılın sürpriz finalisti Halep oldu ve kesinlikle kupayı kazanabilecek bir performans sergiledi finalde. Geçen yıl küçük çaplı turnuvalarda kendini göstermişti, bu yıl slam düzeyinde de iyi işler çıkartıyor. Petkovic'in ilerleyişi de turnuvaya "geri dönüş" kontenjanından güzel bir renk katmış oldu. Bu turnuva bize şunu gösterdi ki Sharapova, aynen 6-7 yıl öncesinin Federer'i gibi toprağın sağlam ismi. Başının belası (Serena) ile karşılaşmadığı müdetçe de Roland Garros'u kazanmak onun için sorun değil.

Erkeklerde sürprizsiz final gördük. Açıkçası erkekler tarafında sürpriz olarak adlandırılabilecek herhangi bir gelişme olmadı; Ernest Gulbis'in yarı finali de aşırı beklenmedik değildi. Federer'in bu saatten sonra ikinci bir Roland Garros kupası için kendini yoracağına, kendini çok daha az eforla sonuca gidebileceği çim zemine saklaması daha mantıklı zaten. Federer çeyreğinden Federer harici bir ismin çıkması şaşırtıcı olmadı. Sadece Wawrinka'nın ilk tur mağlubiyeti şaşırtıcı sayılabilir. Ama her iki Avustrayla Açık şampiyonu da bu yıl zafer sonrası boşluktan yere çakılma aşamasına geçtiler; hem Li hem de Wawrinka ilk turda elenerek "Bu kadar da olmaz" dedirtti. Her ikisi de toprakta iyi oynayan isimler zaten.

Neyse efendim, lafı fazla dağıtmadan yarı final ve finalleri değerlendirelim. Nadal beklendiği gibi asıl açılışı çeyrek finalde yaptı. Djokovic için ise aynısını söylemek zor. Havanın ısınması Nadal'a yararken Djokovic'i tıkadı, çeyrek finaller sonrası raketlerin biri tırmanışa diğeri inişe geçti. Turnuva başında Djokovic kupaya daha yakın olan isimken, final öncesi Nadal ismi daha ön plana çıktı. Ancak final bu öngörüyü bozacak şekilde başladı. Buna rağmen daha dayanıklı ve kafası biraz daha rahat olan taraf (kimse sizi aynı slami 9. kez kazanamadığınız için ayıplamaz) giderek maça ağırlığını koydu ve zafer Nadal'ın oldu. Erkekler maçı epeyce zevksiz geçti ama bunun için boğuk ve yorucu havada tenis oynatanları da kınamak lazım. Tarafların biri 4. set başında kortun orta yerine kusarken, diğeri 3. setin sonundan itibaren kramplarla oynadı, maç bitiminde kupayı kaldırmakta bile zorlandı. İkili için Wimbledon yorumları yaparken dünü gözardı etmek gerek diye düşünüyorum.

Nadal için bir kaç ay önce "Doğru zamanda forma girmeye çalışıyor" dedim ve bu düşüncemde de kısmen haklı çıktım. Finali gözardı edersek Nadal formunun zirvesine tam gereken zamanda; finalden iki maç önce çıktı. Bu formla Wimbledon'da da 3. turun ötesini görmesi gerekir; tabi kramplarla oynamak vücunu aşırı yıpratmadıysa...


Foto: Rafael Nadal

Maşallah

8 Haziran 2014 Pazar

ROLAND GARROS GERİDE KALIRKEN

Turnuva boyunca kâğıt üzerinde pek çok sürpriz yaşansa da bu yargının pek doğru olmadığını söylemek mümkün. Daha doğrusu sonuçları bu şekilde okumak yaşananları görmezden gelmek ve bu durumun arka planını yok saymak olacaktır.

 Turnuvanın matematiğine baktığımız zaman ana tabloda 7 tane karşılaşma oynanır(ilk turdan finale kadar) ve ilk 3 turda yani ilk 3 karşılaşmada seri başı olanlar birbirleriyle eşleşmezler. Bu turnuva matematiğine bakıldığı zaman ilk 3 tur daha kolay gibi gözükür ve rekabetçi(şampiyonluk adayları) için 4. tur ve sonrasının önemli olduğu düşünülür fakat bu varsayım Grand Slamler için doğru değildir. Çünkü Grand Slamlerde önemli olan ilk turda hava yakalamaktır ve rekabetçi oyuncular karşılarında kendilerinden çok daha motive rakipler bulurlar. İlk üç tur özellikle olağan şüpheliler(sürpriz adayları) olarak tanımlayabileceğimiz oyuncu grubu için çok önemlidir ve özgüvenlerini bu turlarda kazanırlar.

 Bu turnuvada tam da bu durum yaşandı, Halep,Gulbis,Raonic,Bouchard gibi ortalama üstü ve formda tenisçiler ilk 3 turda özgüven kazanıp sonrasında da mücadele etmek istedikleri rakipleri karşılarında buldular. Bu durum da onların potansiyellerini sahaya yansıtmalarını ve turnuvada ilerlemelerini sağladı. Erkeklerde bu durum çok keskin olarak gözlenmezken kadınlar ise Serena hariç net bir dominasyon öğesinin bulunmaması bu durumu keskinleştirdi. Serena’nın erken vedası sonrası herkesin şampiyonluk hayalleri kurması mücadeleleri daha da sertleştirdi bu mücadeleden sıyrılan isimler ise deneyimiyle Sharapova, formuyla Halep ve özgüveniyle Bouchard oldu. Erkeklerde bu sene de herkesin tahmin edebildiği bir final eşleşmesi ortaya çıktı. Fakat erkeklerde turnuvanın hikâyesine imza atan isimler son yıllardaki gelişimine bir başka boyut katmayı başarabildiğini bize kanıtlayan Raonic ve son 2 yıldır formunun zirvesinde olan ve ilk tur bunalımlarını atlatmayı başararak en az ilk 10 seviyesinde olduğunu bize kanıtlayan Gulbis oldu.

Turnuvada bu gelişmeler yaşanırken medya anlamında bu turnuva da sadece alt yazılarda yer buldu. Turnuvaya dair medyada yer alan en büyük haber ise Simona Halep’in başarısını göğüs boyutlarındaki değişime bağlayan haber oldu. Bu haberin yıllar sonra 3 sete giden muhteşem bir finalden sonra gelmesi de spor kültürünün ne kadar yozlaştığının bir kanıtı oldu. Tenisin medya ve toplum tarafından halen kadınların bedenlerini sergilediği bir spor olarak algılanması bu sporda daha ne kadar fazla yol almamız gerektiğini bize bir kez daha gösterdi.

 Bundan sonraki Grand Slamlerde kadınların göğüs ölçülerine,bedenlerine göre sınıflandırılmaması,haber yapılmaması dileğiyle…